13 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4AÂâ Amerikalılar danışıklı profesyonel güreşlerini bilerek seyrederler Yunanlı Cim Londos bu sefer de Türk pehlivanlarıyla tutuşacakmış İlk güreşini geçen pazar seyretti- ğimiz Cim Londosun ikinci müsaba- kayı Dinarlı Mehmetle yapmaya ka- rar verdiğini haber aldık. Geçen hafta Yunanlı Cim Londos karşısıma çıkan Rus pehlivanına &n- var çeşit Amerikan oyunları tatbik ederek serbest güreşin hemen hemen bütün hünerlerini ahaliye gösterme- ye muvaffak olmuştu. Yunanlının Rusla tutuştuğu sava- gn neticesi iyiki, Cim Londosun le- hine neticelendi. Dinarlı -, Londos güreşine başlamadan evvel, profes- yonel güreşlerdeki müsabaka taliin- den ve Amerikada profesyonel güreş ler hakkındaki telâkkilerden biraz bahsetmek faydalı olacaktır. Profesyonel tutuşmalarda müsa- bakaların talihi organizatörleri dai- ma titreten bir kâbus gibidir. İzah <- delim o kâbusu: Meşhur şampiyonlar çok para a- lırlar. O meşhur şampiyonlarla gü- reşecek derecelere gelmiş olanlar da epey para isterler, Güreş ise, bilhas- sa ciddi yapıldığı zamanlar ağırca ve temaşa heyecanı pek fazla olmıyan bir spordur. Çünkü ciddi çarpışma- larda karşılıkları tehlikeli oyunları tatbik etmek pehlivanların pek işle- rine gelmez. Bir saniyelik dikkatsiz- liğin mukabil bir oyunla mağlübiye- te kadar — sürüklendiğini o minder kurdu olmüuş insanlar hepimizden iyi bilirler. Dünya üstünde göhretleri bi- ribirlerine yakın ve aralarındaki müsabakalardan halkın büyük mera- ka düşeceği pehlivanların adedi çok değildir. Şöhretli pehlivanlar da reklâmla- rını temin için senelerce çalışmışlar- dır. Şimdi düşünelim; lerce emek Cim Londos du. Amerikalı ofganizatörler iki müşkülü birden halletmek mecburi- yetinde kaldılar. l — Müsabakaların temaşa cazi - besini muhafaza etmek. 2 — Ayni zamanda birkaç senelik reklâmla meyd.ı.na getınlmış ;Şöhretleri üç beş güreşte fedh etmemek 'i Bu müşküller tabiatiyle danışıklı güreşleri zaruri kıldı. Büyük şöhret- H şampiyonlar manzarası heyecanlı ve oyunları müteaddit savaşları teh- verilerek temin olunmuş iki büyük şöhret bir defalık ücret için müsa - baka taliine güvenebilirler mi? Bilhassa, o insanlar, Mmaişetlerini yalnız güreşle - temin ediyorlarsa.. Bu sebeplerden Amerikada yapılan güreşlerin ciddi olanları pehlivanla- rın mukabil oyunlarla yenilme kor- küuları yüzünden pekr yavanlaşmağa başladığı görülmüştü. Evvelâ güreş- ler tertip ederek yaşıyanlar ciddi sa- vaşların bu yavanlığını başka çare- lerle gidermeğe çalıştılar. Müsabaka nizamlarımı tadil etmek suretiyle de- vamlı oyunları ve temaşa cazibesini temine uğraştılar. Bu şeklin de mah- zuru bir sene içinde meydana çıktı. Amerikada mevcut bütün serbest gü reş şampiyonlarının — biribirlerine karşı olan dereceleri ahalice bilindi. Dereceleri bilinmiş insanların ikinci, üçüncü güreşlerine kimse gitmez ol- F lik başarabilmek üzere karşıla- rma çıkan ikinci derecedeki pehli- vanlarla anlaşmaya mecbur kaldılar. O tarihtenberi Amerikanvari serbest güreşler her hafta seyredilen hoş te- maşa numaraları şeklinde devam e- decekti. Ve o tarihtenberi meselâ, seksen kiloluk bir pehlivanın 120 ki- loluk heybetli rakibini bir hamam bohçası gibi kafasınm üstüne kaldı- rarak fırıl fırıl döndürdükten sonra pat! diye yere vurmasıma imkân hâ- sıl oldu. Cim Londos Amerikada böyle isti haleler geçiren güreşin dünya şampi- yonluğu ile beraber en artistik peh- livanı olarak tanınmış bir insandır. Kendisi senelerce Amerikalılar tara- fından keyifle seyredilmiştir. Şimdi Amerikada başkaları onun yerini al- dığı için âhır ömrünü Avrupa güreş minderlerinde geçirmek niyetiyle va- tanı olan Yunanistana avdet etmiş- Gece No. 18 Onun herhalde başka bir niyeti, düşündüğü de olmalı? Ne düşünürse düşünsün, kulise ayağı alışmamalı... Benimle ahbaplığı ilerletmek istediği muhakkak... Kaçırılır fırsat değil... Genç, güzel, üstelik paralıya da ben- ziyor. Kimin nesi?.. Tanıştığımız ye- ri hatırlıyorum ama, adını, sanını toparlıyamıyorum... Celil Mahir, siyah saçlı, ateş dudak b, genç kadının hayaline dalmış, ti- yatroyu, ince hesapları unutmuş gi- biydi: —« Küçük bir kâğıt yazarım, tiyat rodan çıkınca buluşuruz. Bu geceden, artık hayır yok... Fakat yarın, öbür |" gün için sözleşirsek?.. Bana da para lâzım.. .Bana, muhakkak para lâ - zım., Biraz unutur gibi olduğu “gecenin muhasebesi” ni, .)ekrsr düşünmeğe başladı: — Kendime nuıl para ayırayım? ae |* Yarısı Mahmut YESARİ Omuzuna bir el dokunmuştu, sıçra yarak doğruldu; Sadrettin Rahmeti- yi gördü: — Ne Var, yahu? Bırdenbıre kor- kuttun? Sadrettin Rahmeti, gözlerini kısmış, sinsi bir bakışla süzerek bıyık altın- dan gülüyordu: — Azizim, pek dalgınsın... Celil Mahir, Sadrettin Rahmetinin sessizce gelişinden, tehlikeyi anlamış tı; ona sezdirmeden göz ucuyla etra- fma bakındı, içinden: — Fena kısıldık... çaresi ?.. Diyordu. Sadrettin Rahmeti, kaşlarını çat- mıştı; dişleri arasından ağır ağır, ta ne tane söylüyordu: — Azizim, bu gece, pay çekebiliriz. Hesabı evvelâ, aramızda kararlaştıra lım. Celil Mahirin telâşı, karşısındaki - Sivışmanın bir tir. Yunanistanda seksen bin kişiyi topliyabilen maçı yaptıktan sonra bu raya gelen Cim Londos ilk müsaba- kasında yağmura tutulduğundan um dugu kadar kalabalık karşısında gü- reşemedi, Şimdi meşhur Cim Londosun Di- narlı ile yapacağı ikinci güreşe ge- lelim :: Doğrusunu söylemek lâzımgelirse, Cim Londosun Dinarlı ile yapacağı bu ikinci intikam güreşinin müsaba- ka taliine kendisini nasıl razı ettiğine hayret ediyoruz. Çünkü burada A- merikanvari serbest güreş hakemli- ğini yapacak kadar bilen Yusuf peh- livan Dinarlının babasıdır. Tayyare oyunlariyle ve çeşit çeşit hünerlerile ilk müsabakasında ahali tarafıriıdan çok teveccühlere mazhar olan Cim Londos, bu güreşte bir muhataraya düşmemesi için evnar çeşit oyunların tatbikından vazgeçerek, hele tayya- re oyununa hiç yanaşmıyarak tema- şa cazibesinden feda etmek vaziyeti- ne düşebilir. Hem Londos âhır öm- rünü Avrupada geçireceğine göre, yakmda devamlı Paris güreşlerinin mevsimine girmek üzere olduğumu- zu da hesaplar. Cim Londosun Paris- te tutuşabileceği şöhrette iki üç peh- livan vardır. O pehlivanlarla Dinar- li Mehmet güreşmiştir. Londos Di- ,|narlıyı son günlerde yenmiş bir peh- livan vaziyetinde ve sabık cihan şam- piyonu unvaniyle Parise giderse rek- lâmı için ga.zetecı,[ere kolaylxk VeT z miş olur: Birçok güreş meraklıları Londos - Dinarlı maçına bakıyorlar şunları söylüyorlar: — Canım Mülâyim Dinarlwı son da iki kere y . Serbest güreşte Kara Aliden ve Tekırda,ğlı- dan daha tecrübelidir. Mademki, Londos Türk pehlivanları ile güreş- meye karar vermiştir. Neden Mülâ- yimi tutmasın da Dinarlı ile Atinada zaten ayırt edilmiş bir güreşi tek - rarlasın ? Biraz insafla düşünelim, yukarda- ki anlattığımız temaşa cazibesi, ters bir oyuna düşmek ve Paris müsaba- kaları gibi şöhretli bir şampiyon için hayat noktalarf gözönünde dururken Londos doğrudan doğruya Mülâyi- mi tutar mı? Hiç olmazsa Dinarlı ile güreştik- ten sonra tutar. Biraz daha derin hesaplara gire- lim: Memleketimizde serbest güreşi be- ceren iki kişi var. Biri Mülâyim, ö- bürü Dinarlı, Tekirdağlı ile Kara A- H alaturkanın mayasiyle serbest yap nin hesap Ssormasından, yahut onu atlatmanın güçlüğünden, kolaylığın - dan değildi; kafasında, kendi hesabı- nı, plânmı iyice tasarlamadığı için, bir çıkmaza düşmekten korkuyordu: — Vallahi Sadreddin Beyciğim; hesap meselesi kolay... — Azizim, neresi kolay?., Celil Mahir, Azizin sesini duyar gi bi olmuştu: — Celil Bey, nerede? Beni çağırt- mış! Celil Mahir, Sadreddin Rahmetinin omuzuna hafifçe dokundu: — Bir dakika Sadreddin Beyciğim. Aziz, beni arıyor. Sardettin Rahmeti, onun klunu tut tu: — Azizim, şimdi Azizi bırak ta, be ni dinle... Celil Mahir, silkinip kurtulmağa uğraşıyordu: : — Seni dinleyeceğim, Sadreddin Beyciğim... Bir dakika müsaade et diyorum. Azize birşey söyliyeceğim. Ve Sadrettin Rahmetinin kulağına eğilerek fısıldadı: Bü gece ayrı bir dalaverem var. 'Fakat Sadrettin Rahmeti, bıyık TAN Ypor DHA - ÖOlimpiyatlarda Milletlerarası tasnif Berlin, 12 (A.A.) — Almanların jimnastikte kazanmış oldukları mu - vaffakıyetler sayesinde — Almanya, dün yapılmış olan on bir müsabaka- dan sonra milletlerarasında yapılan tasnifte en başa geçmiştir. Birinci: Almanya, 18 altın, 18 gü- müş, 24 bronz madalya, İkinci: Amerika, 17 altın, 13 gü - müş, 6 bronz madalya. Üçüncü: İsveç, 6 altın, 5 gumlış T bronz madalya. Dördüncü: Finlandiya, 6 altm, 6 Bgümüş, 6 bronz madalya. Beşinci: Macaristan, 6 altın, 1 gü- müş, 2 bronz madalya. Altıncı: Fransa, 5 altın, 5 gümiüş. 4 bronz madalya, Yedinci: İtalya, 5 altın, 4 gümüş, 5-bronz madalya. Sekizinci: Japonya, 4 altın, 3 gü- müş, 4 bronz madalya. Dokuzuncu: İngiltere, 3 altın, gümüş, 2 bronz madalya. Onuncu: Avusturya, 3 altın, 4 gü- müş, 2 bronz madalya, On birinci: Çekoslovakya, 3 altın, 4 gümüş, 0 bronz madalya. On ikinci: Felemenk, 3 altm, 2 gümüş, 6 bronz madalya. On üçüncü: Estonya, 2 altın, 1 gü- müş, 3 bronz madalya. On dördüncü: Mısır, 2 altm, 1 gü- müş, 2 bronz madalya. On beşinci: İsviçre, 1 altm, 8 gü- müş, 3 bronz madalya. On altmcı: Kanada, 1 altm, 2 gü- müş, 5 bronz madalya. 6 On yedinci: Arjantin, 1 altın,1 gümüş; 0 bronz madalya. On sekizinci: Norveç, 1 altın, 1 gümüş, 0 bronz madalya. On dokuzuncu: Türkiye, 1 altın, 0 gümüş, 1 bronz madalya. Yirminci: Yeni Zelanda, 1 altm 0 gümüş, 0 bronz madalya. Yirmi birinci: Lehistan, O altm, 2 ğ'umus. Z bronz madalya, — mıya. çalışıyorlar. Dinarlı ile Mülâ - yim arasında vakıâ mukayese yürü- tülecek iki güreş olmuştur. Fakat Cim Londos gibi temaşası keyifli ve pahalı bir pehlivanı bir mâça hasret- mek pek kabil olabilir mi? Yukardanberi anlattığım uzun se- beplerle bugün Amerikada hemen her hafta yapılan serbest güreşlerin (şampiyona maçları haricindekiler) ekserisinde danışıklı döğüş yapıldı- ğını ahali de biliyor. Fakat bir Ame- rikalının bir Fransız gazetecisine de- diği gibi; danışıklılar ciddilerden da- ha hareketli ve oyunları muhtelif ol- duğundan bir tiyatroya veya bir canbazhaneye gider gibi gidiyorlar - mış... Bizde serbestçi pek azdır. Dört kereye yetişmiyecek kadar azdır. Cim Londos gibi bir fırsat önümüze çıkmışken, Mülâyimi filân şart koş- madan lezzetli tayyare öoyunlarını seyretmek üzere gelecek pazara da Taksime gidebiliriz diyelim de geçe- lim... Eşref Şefik altından gülüyordu; dişleri arasından ağır ağır, tane tane çıkan sözlerinde bir ültimatom keskinliği vardı: — Hesaptan ayrı dalavere mi?. Celil Mahir, nükteyi anlamamazlık tan geldi: — Bu başka hesap... Sadrettin Rahmetı, onu bırakmı yordu: — Azizim, başka hesapları bırak. şimdi kendi hesabımıza bakalım. Aziz, Celil Mahiri bulmuştu: — Buyursun.., Celil Mahir, cebinden bir kart çı - kardı, acele yazdı: “Hanımefendi, bu gece, temsil biter bitmez, locanız- da tasdi edeceğim,,, İmzasını atarken, kendi kendine: — Artık ne demek istediğimi an- lar. Diyordu. Azize kartı verdi: — Bunu, on birinci locayı açtığın hanıma verirsin. — Olur... Cevabımı alacak mıyım?. — Ne söylerse, gelir, bana haber verirsin. Aziz, kartı alıp uzaklaşmıştı; Ce - Hil Mahir, suflör Fethiye koştu: — Bana sıra geldi mi? Mi 5 Milletlerarası tasnifte Türkiye 19 uncudur Yirmi ikinci:Letonya, 0 altın, 1 gü müş, 1 bronz madalya. Yirmi üçüncü: Yugoslavya, 0 al - tm,i gümüş, 0 bronz madalya. Avustralya, Belçika, Danimarka ve Filipin birer bronz madalya almış- lardır. Olimpiyatlarda dünkü neticeler Berlin, 12 (A.A.) — 400 metre serbest yüzme (Vrkekler): Birinci: Medica, Amerika, 4 daki- ka 44 5/10 yeni olimpiyat rekoru. İkinci: Uto, Japon, 4 dakika 45 6/10 Üçüncü: Makino, Japon, 4 dakika 48 1/10. Dördüncü: Negami, Japon, 4 daki- ka 53 6/10. ç Su topu müsabakası: Macar takımı 8 - O Hollanda takı- mını mağlüp etmiştir. Alman takı- mi İsveç takımını 4 - 1 yenmiştir. Fransa Ayusturyayı 4 - 2 mağlüp etmiştir. Belçika takımı 6 - 1 İngil- tere takımını mağlüp etmiştir. Kayık yyıçlırı Olimpik 8 metre sınıfı: Birinci: İtalya, altın madalya. İkinci: Norveç, gümüş madalya. Üçüncü: Almanya, bronz madalya. Hendbol: Avusturya, Macaristanı 11 - 7 yen miştir. Almanya, 16 - 6 İsviçreyi mağlüp etmiştir. Hokey: Hindistan, 10 - 0 Fransayı mağlüp etmiştir. Almanya 3 - O Hollandayı yenmiştir. İsviçre, 5 - 1 Danimarkaya galip. Afganistan, 4 - 1 Belçikaya galip. Bugün dömi final yapılacaktır. Hindistan - Fransa, Almanya - Fe- lemenk. Olimpiyat futbol maçı: Yarın 13 Ağüstos Norveç takımı ile Lehistan takımı bronz madalya ve üçüncülük için karşılaşacaklar - takimları, ölimpiyât “şampiyönluğu Olimpiyat kayık yarışları: Altı metre sınıfının galipleri mü- sabakasını yapacaklardır. Birinci: İngiltere, altın madalya. İkinci: Norveç, gümüş madalya. Üçüncü: İsveç, bronz madalya. Kürek tasfiye müsabakaları dün yapılmıştır. Boks, tasfiye nuaçları: Horoz siklet: Oritiz - Meksika “sayı — hesabile Barnes - İngiltere - ye galip. Orta siklet: Rodriguez - Arjantin - sayı hesa- bile Arbuthnott - Yeni Zelanda - ya Balip. . Horoz siklet: Wilson - Amerika - sayı hesabile Petrone - Uruguvay - ya galip. Cornelius - Belçika - sayı hesabi le Vergara - Şili - ya galip. Tüy siklet: Arietta - Uruguvay - sayı hesabi- le Miyama - Japonya - ya galip. Yarı ağır siklet: Risiglione - Arjantin - sayı hesa- Süflör Fethi, kulis arasından sah- neye baktı; hâtırasını yoklar gibi dü günerek durdu; elindeki yaprak uç- ları kıvrık kıvrık, üzerlerinde su yolu oynanmış gibi renk renk çizgilerle kirletilmiş defteri karıştırıyordu: — Siran geliyor... Celil Mahir, sordu: — Nereden gireceğim ? — Sağdan... Suüflör Fethi, tekrar sahneye bak - mıştı: — Hayır... Hayır... Hulki Necil sol dan girecekti; sağdan, yanlış girdi. Şimdi, senin soldan girmen lâzım... Celil Mahir, ensesinde bir soluk du yarak döndü; Tayyarı gördü. Tayyar, büyük, kemerli bir burun yapmak için sürdüğü Pat'ın altında kaşımmağa başlayan burnunu hafif hafif iğneliyor, böylelikle kaşıntıyı gidermeğe uğraşıyordu: — Sadreddin Beyi gördün mü? , Celil Mahir de yavaş yavaş içerli- yordu: — Gördüm... Nerdeyse, sahnede de peşimden geleceksiniz, repliklerinizi unutup hesap soracaksınız! Süflör Fethi, kısık sesle bağırdı: 1.5 “Ağüstosta kv:usmrya 1ieitnlyn ; — — 13 - 8 - 936 — Radyo Bugünkü Program Kahire 19: Plâk. 21.30 Borsa. 20: Mizahi düet. 20,30: Mithat Asım tarafından solo piyano. 20,45: Olimpiyat haberleri. 21: Kuran. 21.55 Ferit ül Atras heyeti. 22,30: Konuşmalar. 22,50: Ferit ül Atraş heyeti. Istanbul X 18: l?ırıs musikisi (plâk). 19: Tepeba- :ı bahçeımden nakil. 20; Sıhhi konferan$ Profesör Fahreddin Kerim. 20,30: Stüdyo orkestraları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile « cektir. Budapeşte 19,30: Örkestra konseri. 20,30: Karışık neşriyat. (Köpeczi Bocz rejisi). 21,20: Piyano - şarkı, 21,55: Haberler, olimpiyat neticeleri, 22,20: Radyo orkestrası; Ha- berler. 23,40: Çigan musikisi, 24,30: Beet- hoven musikisi (plâk),. Varşova 18: Piyano konseri, 18,30: Plâk (kemari solo) 18,50: Konuşmalar. 20: Radyo pi- yesi. 20,30: İspanyol şarkıları. 21,30: Ko- nuşmalar, 22: Leh şarkıları, ,25: Musiki- l neşriyat, 23: Olimpiyat haberleri, 23,35: Dans plâkları. Prag 20,10: Paul Abrahamım “ Viktoria ıın_d İhr Husar,, opereti. 21,55: Musiki şiirli bif süit, 22,45: Olimpiyad — neticeler. 23,15? Posta - telgraf bandosu, Bükreş 19.05: Askeri bando - Haberler, askerf bando, 21,15: Küçük orkestra, 22,30: Ha- berler, 23,45: Almanca fransızca haberler» Belgrat 20,30: Mili neşriyat, 20,50: Plâk, 21? Senfonik orkestra (Kral sarayının bındo' su). 23: Berlin olimpiyadı neticeleri, 23,1$ Haberler, 23,30: Halk şarkıları. Moskova : Şopenin eserlerinden konser, 20,45’ Rııs “halk şarkıları. 21,15: Dınleyıcılerl“' istedikleri parçalar, 22: Yabancı dillerlt neşriyat. —— bile Graser « Lükın,mburg - a galipi Griffin - İngiltere - «ayı hesabil? Adipe - Uruguvay - ya gnlıp Ağır siklet: Feans - Uruguvay - ıayı hesabi Pilat « Lehistan - a galip. Lowel - Arjantin « Hermansen Danimarka - ya sayı hesabile galip: Tüy siklet: Catteral - Cenubf — Afrika - Schek - Avustürya - ya Sayı heuşr galip. İ Ağır siklet: Michelot - Fransa - Perulu boksü ispatı vücut etmediğinden huka galip sayılmıştır. a Aaama: kadınlar g:î?:bıâğ : tring - Amerika - wl ümpiyat şampiyonu. İkinci: Rawls, Amerika. Üçüncü: Poynton Hill, Amerikâ. Dördüncü: Doumerlang, Alman)” Beşinci: Jordan, Almanya. Altımcı: Osawa, Japonya. Güneş klübünün teşekkürü Klübümüz güreşçilerinden Meıd" li Ahmetle Yaşarın ilk defa olarak ” limpiyatlarda bayrağımızı üçüncü” ve birincilik direklerine çektirmek retile gösterdikleri muvaffakıyet © layısile her taraftan almakta ol muz kıymetli tehriklere ayrı ayr? “ şekkür imkânını göremediğimizdefi hususta muhterem gazetenizin t&”' sutunu saygılarımızla dileriz. İ — Yavaş... Yavaş yahu.. Ti nun akustiği filân yok, temeli M zaten... Öhhö desen duyuluyor.. Tayyar, birden elini ağzına Södr dü: — Allah kahretsin... Rezalet.. Celil Mahir, şaşırmıştı: — Ne var?, g 3 Tayyar, kahkaha ile gülmemek — çin, kendini güç tutuyordu: M, — Daha ne olsun birader?. î:#gH nin bize söylediklerini, val, f' sandı, tekrarladı; Cevat ta, bi sattı! Celil Mahir, eliyle ağzmı knl’g;ı rak gülüyordu; suflör Fethi, k dan dürttü: : — Haydi, sıra sende... Celil Mahir girecekti; Fetli, sarstı: — Gülerek girmiyeceksin, asık olacak... | Celil Mahir, acele sordu: g! — Girerken birşey söylüyo” yum?, j — Hayır.. Hayır.. Sana sora6t — Ne cevap vereceğim? ’--Sı v,j

Bu sayıdan diğer sayfalar: