Türkimedle kaçakçılık azalıyor Bu, devlet endüstrisinin muvaffakıyetine işarettir Tuz ve şekerin ucuzluğu, muhafaza teşkilâtının sıkı çalışması kaçakçılığa meydan vermiyor Ankara, 20 (Husus! muhabirimiz- den) — Türkofis reisi Dr. Mecdet Alkınm reisliği altında ve gümrük muhafaza umum kumandanlığı, güm- rük ve inhisarlar ve dahiliye vekâlet- leri mümessillerinden müteşekkil Ko- misyon, kaçakçılığın önüne geçilme- si etrafmda almması lâzımgelen ted- birleri derpiş etmiş ve raporunu baş- vekâlete vermiştir. Başvekil Ismet Inönünün son doğu sevahatlerinde direktif verdiği mase- leler arasında bulunan kaçakçılık ü-| zerindeki tetkikler, şu neticelere bağ- lanmıştır: a Kurulan devlet endüstrisi 'mamulâtı bazı kaçak maddelerin Yurda girişini tahdit etmiştir. b — Tuz ve şekerin ucuzlatılması gibi tedbirler bu maddelerin kaçak miktarının azalmasında çok müessir olmuştur. e Muhafaza teskilâtmı bilhassa çalışması muvaffakıyetli neticeler vermiştir. d — Vatandaştaki kaçakçılığın mü bah telâkkisi kaybolmakta, onun ye- rine bu işin memleket ekonomisine bir suikast olduğu yolundaki kanaat, halk şuuruna yerleşmektedir. Komisyonun tetkiklerine esas olan rakamların senelere göre seyri bu kanaatlerin kuvvetli bir delilidir: 933 senesinde (yakalanan ipekli 14.037 kilo iken, bu miktar, 933 te 15.469 kilo olmuş, 934 te 6750 kilo- ya ve 935 te de 8709 kiloya düşmüş- tür. Iki yıl evveline göre hemen ya- rı yarıya olan bu azalmada muhak- kak ki ipekli sanayimizin inkişafınm. da hir hissesi vardır. Yünlü kumaşlarda bu azalış daha bariydir: 922 de vakalenan 18191 ki- lo yünlü, 983 te bir miktar fazlasile 21272 kilova yükselmisse de 934 te 4797 ve 935 te de 1238 kiloyu dilş- müştür, Dört sene içinde azalma nis. peti yüzde doksandır. Yalnız pamuk- Tu, mensucatta azalma bu kadar ba. riz değildir: 992 de yakalarian 66558 | dar Yeni hükümet konağı inşaatı Balıkesir, (Tan) — Bandırma - Soma yolunu birleştiren güzergâh ve Atatürk parkınm karşısmda müceddeden yapılmakta olan hükümet ko- nağı inşaatı günden güne ilerlemektedir. Yukarıki resim inşaata ait fo- toğrkfı göstermektedir. No. 90 Âdemle Havva Bürhan CAHL bir kadm. Şimdi de kendimi Arnavut köy akmtısmda zannediyorum. Mek- tepte her imtihan sonu oraya gider bira içerdik. Önümüzde kıvrılan, bü- külen boğüz suları hırçın ve oynak bir kadm gibi nekadar hoşumuza gi- derdi. Nekadar olsa eski terbiyenin ve eski kanm tesiri, Emili de rakıyı seviyor. İçti. İçti. Rüzgür açık pencerelerden odaya giriyor. Burada Kahirenin boğucu havası yok. Ciğerlerimi şişire şişire nefes alı- yorum. Ve Emili bir deniz kıyafetile, bak- tığım nar çiçeği renginde abajurun kızıl ışıklarında dolaşıyor. 'Tidiası mezarından çıkartıp atölyesinde ça- Uştıracak kadar güzel vücutlu Yunan kadını bir canlı heykel gibi. — Güzelsin, diyorum çok güzelsin. Ve onun taze bir manolyaya benzi- yen teninde Havvanın dişi ruhunu kokluyorum. Onu geceyarısmdan evvel evine cuzen satışa crkarılması tavsive edil. miştir. Komisyonun gösterdiri bu lüzum üzerine alâkadarlar tetkikat yapmaktadırlar, Üsküpte bir grev Belgrat 22, (Tan) — Usküpte 2 bin inşaat amelesi grev ilân etmiş- lerdir. o Grevciler, © yevmiyelerinin çoğaltılmasını istemektedirler. İtalyanın Ankara Ataşemiliteri t sofyada. Sofya 22, (Tan) — İtalyanm An. kara Ataşemiliteri Albay Paul Fe- rero,. Sofyaya .. gelmiştir... Buradan BORSA 22 TEMMUZ CARSAMBA Paralar Alış Satış Sterlin 025 631,— i Dolar 124,25 20 İsviçre #r. 820 30 Belçika fr çM— 20 Drahmi 21— 20 Çek kuron 4— nl 16 kilo kaçak pamuklu, 833 te 65250 ki-| | 70.DMA, loya düşmüş, fakat 934 te 92294 ki-| (oFlerin ,* 78,50 loya fırlamış ve 035 te de 74272 ki.) © AvusturŞa gilin 2280 loda kalmıştır. Pamuklu kaçakçılığı.) Me 2 nı önlemek için fabrikalarımızın şark Pengo 7— vilâyetlerimizde istihlâk edilen cins) | Vem u— ve kaliteden ve bilhassa ona yakın! favec karonn lim fint ucuzluğunda bir nevi pamuklu İ-/* Alem Yy mal etmeleri lüzumlu görülmekte .| (Banknot İni dir. Çekler Şeker ve tuz kaçakçılığı üzerinde. €———— ki mühim azalmayı milli ekonomimi. | (İngiliz Gzerine 42925 zin ve İsmet İnönlü hilieimetinin mu- | | Perin üzerine eri vaffak bir eseri olarak selâmiemaya Lirat 10,05 borçluyuz: 932 de yakalanan kacak Belga , şeker 62722. 983 te 64446 kilo oldu.) ( Şere* ğu halde 984 te 22500 kilova düş -| Florin müş ve nihavet 935 te 13843 kiloya| & Çekoslovak kadar inmiştir. Sai Tuzda azalma daha barizdir: 933 emi e te 140,250 kilo olarak tesbit edilen | ( feveç Kuronu kaçak tuz, 935 te 25805 kilo olmuş-| lame | tur. Bu iki maddenin kacakcılıktan | Esham kurtulmasının yerine sebebi. hiç zi şüphe vok ki, flatların ucuzlatılmış| | '* vene KA ri olmasıdır. 2 ei wa Başyekâlete verilen raporda, bil -| | “0 Kop 4150 basst kaçakçılık yapılan munakalar| £ Şirkrmevese te için, yalnız bu havaliye mahsus Ol-İ © poment Nektar 925 mak Üzere ihtivacı karsılvacak mik.| © rirka ve inleri & Aslan Çi 10,4 tar ve vasıflarla hususi tiplerin u Bedr Çienmele Le Osmanhı Bankası Te Şark Merkez Eczanesi Kuşonsuz 3,70 İstikrarlar Türk Borcu T 2,65 si 20,10 iti 20.50 İstikrarı dahili 96,50 Ergani A BC. 10.— Sıvas — Erzurum 1 98,75 96.75 Mısır tahvilleri 18861 —— Se 1908 1 ş9s0 100.50 1911 Hi» gem dim Tahvilât Alda TW “ nr *— Anadolu Mümessil 46,90 Ticaret Odasına alınacak rapörtör için imtihan Ticaret odasına alınacak 160 lira ücretli raportörlük İmtihanı için bir heyet teşkil edilmiştir. Heyet, Deniz yalları işletmesi umum! müdürü Sa- dettin, Ticaret Odası umumi kâtibi Cevat nizami, sanayi şubeler müdü- rü Hakkı Nezihi, Feshane fabrikası müdürü Nihat Recai, Bakırköy bez fabrikası müdürü İbrahim ve Yük- sek Ticaret Mektebi omüdür vekili Halit'den mürekkeptir. Orta mektep ve liselerde talebe kayıt ve kabulü Ortamekteplerle liselere 20 Ağus- tosta namzet talebe kaydı kabulü muamelesine başlanacaktır. Bu mekteplerde engel ve bütünle- me imtihanlarma bir eylülde başla - nacak, bir haftadâ ikmal edilecek » tir. Ortamekteplerle liselerde tedrisa * ta bir teşrinievvelde başlanacaktır. TAN * manm verdiği bir Fotoğraf Tahlilleri Fotoğraflarınızı bize gönderiniz. karakte- rinizi size söyliyelim! Zeki, iddialı. Sanata meraklı, Çok yüksek bir tahsili olsaydı, büyük ka- kabiliyetini besli - yerek, değerli bir sanatkâr (olabi » J lirdi. Bilhassa mu siki ile üMeti da - ha sıkı, daha ya - #ımdan. Kimbilir, delki de günün birinde büyük du- var afişlerinde ig mini © göreceğiz. Lâkin her seyden evvel ne olursa ol. sun bir (şey) sol lâzımdır, Gözle Adem mak için çalışmak rinde sanatın kolay olduğunu zanns- den bir iddia var, Fakat daha mu- çe olması için çalışması lâzım- # Bütün arzularmı, onları elde etmek için tevessül etmesi icap eden zeyle- re müracaat etmö- den tatmin etmek iddiasmda bulu - man bir karakter, Muayyen bir refa- hin veya az çalış hisle muhitine ta- hakküm etmek is- ter, Aksini tasav- vur edemediği için hiddetleri vardır. Bu hiddetleri es - nasında (elinden Derviş Eser bir kaza çıkmamasına dikkat etmeli- dir. Hayatın yalnız ve daima eğlence. li, kolay taraflariyle alâkadardır. Sahne sanatkâr olmak için kabili - yetlere sahiptir. * Şimdiye kadar hayatm acı tarafiy- kendinden, mu- vaffakıyetinden fazla emin, büyük » iştihaları olan bir karakter. Daima tatmin edilmiş ol- maktan mütevel - Ut bir bezginliği wapdarii; onu, et rafını biraz istih- kar etmeğe sev - ketmiştir. Acımak bilmiyen bir tstih- #ası, macera he vesleri,- seyahat le karşılaşmamış, Cemü arzuları vardır. Istikbali çok karışık olacaktır. Henüz inkişaf etmemiş musiki temayülleri vardır. » Başm teşekküllü ve alnım açıklığı fikri mesaiye kiymet veren bir ka- rakter, dudakla rm inceliği kuv - vetli bir hassasi. yet, çenenin şekli irade ile hayal a - rasmda bir müca- dele göstermekte - dir. Zekâsmın ne- ile tahdit edilmekte - dir. Daha “souple, olduğu takdirde mühim işler göre- bilir, Kendi manada bir be. şeriyete kavuşmak arzusu İle asabi. leştiği zamanlar vardır. İsyanları 6. lur. İdealist bir tip. Birol Ağır yaralı imzasile; | köylüsüyüm, kimsesizim; yoksul. luğum dolayısile orta tahsilimi bile bitiremeden hayata atılmak mecbu- tim ve tesadüfen Istanbul'a geldim. Burada bir milesseseye girip ümele- likle çalışırken, yine tesadüf beni çalıştığım yerin en yüksek alâkadar âmiri ile tanıştırdı; bir müddet son- ra benden tercimei hal istedi... Ma- #iye karışan ahvalimi uzunca yaz- dım, Halime aciyarak beni oldukça dolgun bir maaş ile am yapabilece- Jim bir vazifeye yerleştirdi. amma, ortaya bir de bayın evlâdı manevisi çıktı, Yaptığı iyilik bir taraftan bir taraftan da benim (tecrübesisliğim yüzünden evlâdı manevisi olan kızla evlendim. Bu evlenme o kadar ani oldu ki sevmek sevilmek nedir anla- maya bile vakit bulamadım. Şimdi ! bir de çocuğumuz oldu, Tabii çocuk- İl bir kadın hizmette çalışamayaca- ğindan evin hanıma başka bir hiz- metçi bulmaların söyledim. Onlar İbu vaziyete. kızarak birden parladı- İlar hatta sokakta karşılaşırsak bile s#olâmlaşmayacaklarım o söylediler, Fakat vazifem icabı bay ile günün her saatinde karşılaşmak mecburiye- ti var, Bu hal dargin ve çok tafsız olarak ii ay birlikte devam etti, Sonra bilâ sebep beni vazifemden es- ki ameleliğe attı. Namusumu ve cid- diyetimi muhafaza ederek ayni işte sebat etmekteyim. Halbuki evlendir- dikleri kiz benden altı, yaş büyük ve hiç de hoşuma gitmeyen bir tipte. Gezinti ve eğlenti yerlerinde rüstla- dığım çiftler arasında ben pek mah- sun oluyorum. Bu vaziyet karşısında karımı sevmek değil beraber bulun. mak bile istemiyorum... Fakat bu a- ğır yükten yeni medeni kanunun kur. tarmayacağım biliyorum, işte gu genç yaşımda hayatım pek korkunç | ve çekilmez bir izdirap içinde geç- msbtedir.. Saframa tath - dukları bir sehir tavas. slm ee yi ilelebet yutmaya mahküm mityum? Doğrusunu söylememizi isterseniz sizin vaziyetinizde bir fevkalâdelik görmüyoruz. Ve bize öyle geliyor ki siz fazla hassas ve içli olduğunuz, biraz da sabırsız hareket ettiğiniz İ- çin mubalâgaya kaçıyorsunuz. Insan saadet ve felâketini kendi yapar, Bu onun yaradılışında vardır. Nice mil- yönerler vardır ki, parasının çoklü- gundan şikâyet eder. Gömleği olma» yan İnsanlar da saadetlerini kimse ile değişme k istemezler, Sizin, gözü- nüzün dışarda olması, bu gün için bulunduğunuz vaziyeti yaratmıştır. Her ne sebeple ve saikle olursa ol- sun, #izin bu gün himayehize ve şef- katinize mühtaç bir kadın ve bilhas- sa bir çocuk var. Onlara teveccüh ediniz, Onların saadetini düşününüz, bununla meşgul olunuz, göreceksi- jpiz ki sizde mes'ut olacaksınız. Çünki en büyük saadet, başkala- rını mes' vt görmektir!. —Nerede kaldı ki yakmlarmı? » Ayrılayım mı? A.B.C.4 imzasma: “29” yaşındayım. Tahsilim otduk- kadar götürdüm. Yarm öğle yeme- ğine geleceğini söyledi, Otele döndüğüm zaman el ayak çe- kilmiş, boydanboya bütün Corniche derin bir sükünete dalmıştı. Başımda tatlı bir sarhoşluk var, Rıhtıma çarpan dalgaların şarıltı- smı dinliyorum. ' Denizin sesinde ne gıcıklaytcı, ok- şaytet bir serinlik var. Deniz, deniz. Çölden sıkıldım artık. Piramitleri ye- | gil Nili ve azametli geceleriyle iç Mi. sır benim için değil. Ben denizlerin çocuğuyum. Deniz ya gözirimin ö - nünde, ya ayaklarımın altında olsun. Çölde aşk bir sıtma humması gibi Insanı kırıp geçiriyor. Buraya gelen Avrupalılar bile çölün doyurduğu o ağdalı ihtiraslara kapılıyorlar. O &- zametli güneş altımda, adale ve si nir keskiin ve Jüzucetli bir şehvet sarası haline geliyor. İnsan sahile gelince hissedis ve düşünüş bile de gişiyor. Oh ne serin rüzgâr yarabbi. Helyopoliste, “Kahirede ve Misir zenginlerinin güzel villâlarınm bu- lunduğu Zemalik, Cezire, ve Cizre gibi Nil kıyılarında bile çölden esip | gelen sahra rüzgârları insanı ilikle- rine kadar yakıp kurutuyor. Bunun için ki orada daima gece bekleniyor veo kızgın günün geceleri en durgun insanlara bile ta- biatın sesini duyuracak kadar füsun- ludur, Kahirede aşk geceleri raşe ve ihti- lâç ile çırpınan vücutlarm takallös hareketinden İbaret bir kesel ve bi- tabi ile geçiyor. Entarisinin eteklerinde sokakların “Ezherin,, mikroplu toz ve kirini ây- larca taşıyan, hasta göz kapaklarm- da milyonlarca sinek karm doyuran fellâhlar bile Yusufla Zelihanm, Fi- ravunla İpotia'nm, Antuanla Kleo - patranın şehvet saraları geçirdikleri bu yıldızlı lâcivert kubbe altında Kn yegüne zevk odur. Şeh- Buna sevgi ismi veremiyorum. » Soğuk bir duştan sonra yatağıma uzandım. Açık bıraktığım pencereden deni- zin sesini dinliyorum. Bu bana çocukluğumu hatırlatı- yor. Lodos havalarda oFeneryolunda, Çiftehavuzlardaki kayalar üzerine çı- — ve dalgaların gelişini seyreder- m, Ne saf ve tatlı günlerdi. Jülvern'in seyahat (oromanların Robinson'un macerasını okurdum. İçimde o zamandan tabiate, denize karşı bir sevgi yerleşmiştir. Kendimi hep öyle 15sız adalarda ta- hayyül ederdim. Her şeyi kendim ya pıyorum. Vahşi hayvanlarin boğu- şuyorum. Avlanıyorum. Bu arada in saplanıp kaldığı bir nokta da wi N Bu ıssız adada hayalimin arayıp bulduğu bir dişi de vardır. Bu müp- hem çehreli bir kadm. Sarışm değil, esmer değil, yalnız dişi. Ve onunla, vahşi ağaçların yerle. re serilmiş geniş yapraklarından kendimize yataklar yaparak tıpkı boğuşan hayvanlar gibi sevişirdik. Yemeğimiz, dallardan başımıza do kunan yaban yemişleri, suyumuz ka” yalar, gölgeler arasından fışkırmış kaynakların suyu. Ve ömrümüz koyu gölgeli çimen- lerde uzanıp yatmak, ve bizi medeni- yet âleminden ayıran engin denizin yeşil kıyılarında yıkanmakla geçi- yor. Bu çocukluk hayalleri yavaş ya- vaş, hayata karıştıkça nasil sönüp gidiyor ve esasında o kadar sade, te- miz olan insan kalbi ve dimağı ya- şadıkça ve öğrendikçe nekadar karı. şık ve bulanık bir halita oluyor. > Iskenderiyede geçen bir buçuk gü- nümü tatlı bir hatıra olarak saklıya- cağım, Emili bütün engellere rağmen beni yalnız bırakmadı. Onunla bir yere çıkamadık. Ve zaten buraya gez mek için değil, onu görmek için gel- miştim. Balkonumdan enginlere ka- dar uzanan Akdenizin sesi ve kokusu ile Akdeniz kıyılarınm bu nefis mah- lüku beni o kadar mes'ut etti ki! Emili klâsik ressamların sedef ka- buğu içinde gösterdikleri Dian gibi temiz bir mahlük, Onun duru bevaz teninde o kadar bakir bir manolya hali var ki, genç de olsa bir kadın vücudunda bu kadar bakir bir taze- lik ve körpelik bulunuşu ipsanı hay- rette bırakıyor. Bana dedi ki: — Hayatımda ilk sevdiğim erkek sensin! Bu Kişeyi o kadar ezberledim ki, bugüne kadar (Hayal) den başka hiçbir kadın görmedim ki bana bunu tekrar etmiş olmasın. Acaba cennette “Havva,, da Ade- me bunu söyledi mi? Muhakkak ki hayatın her saniyesinde binlerce di- $i ve erkek biribirine bu cümleyi tek- Ben bir mahküm muyum? Ben “81” yaşında bir Anadolu |'miz bir kazancım var. Bundan dınla evlendim. Bunları e riyeti karşısında istikbalimi kaybet- | P sotya 22, « ga kuvvetlidir. Iyi bir mevkii ay kadar evvel tahsili ve içtimai viyesi benden çok aşağıda dul bif “ismen biliyor, fakat bu halin düzeleceğine kendimi dırmak istiyordum. o Tahmi yanlış çıktı, Nihayot öyle Dİ” geldiki, onun artık evde tahammül edilmez bir gölge nu gördüm. Bu vaziyetin bir tek resi vardı: Ayrılmak. Fakat nw düşünmek istemiyordum. ayrılmanın fena bir şey bildiğim için buna vicdanım r8 lamıyordu. Bir gün, karımın VW siyet hakında benimle açık mayı istemesi üzerine, kendisil& laşamadığımı anlattım. Ayrıl: teklif etti ve benim sesimi çi dığımı görerek annesine gitli. kadar oluyor ayrı yaşıyoruz. da ki karım beni çok viyor, Bu müddet zarfında bir * tanımadığım birisile barışmamıZ haber göndermiş, bir defa da Vet dayokken bizsat gelerek tavasıfumı rica etmiş. Kendisi sasen sevemediğim halde om kadar küçtülmesi, Deni kei daha fazla soğutmaktan başk netice vermedi. Teklifini kat'i reddettim ve uzun uzun düşü sonra, bidayetleki oteredditi rağmen, ayrılmağa karar verdift, caba doğru mu hareket ettim? nda bildirdiğim hususat, ai için bir sebep olabilir mi? bu işe teşebbüs etmiş ol: z4m bir hata idi. Bunu taktir rum, Fakat ben hüsnüniyetle ket etmiş idim. Hayatta, baştna gelebilecek olan böyle tanın cesası, bütün bir ömi a Lütfen bu cihetler endenisi tenvwr ve haltı mi işaret etmenizi rica ederim! Size bir müddet daha a; hizi, fakat karmezla ewe acs tavsiye ederiz. Bu müddet da daha soğukkanlılıkla düşü nüz ve kat'i kararmızı o zaf rirsiniz. Size yegâne tavsiye ceğimiz şey, tekrar ediyoruz, rar vermeden evvel, bir müdğöt bulunmanızdır. yi Çekoslovakyada mane! İarına doğru büyük manevralar yapacaktır. nevralara, Fransadan , R Romanya ve Yugoslavyadan Ö ler gelecektir. Yy İ arizi Atina, 22 (Hususi) sas Yi rici siyasetinden ayrilm zetecilere beyan etmiştir. General Plâstiras Yunani sonbaharda dönecek Atina, 22 (Hususi) — Pai sındaki anlaşma müzakej i fi tesirler altında bu n General Plâstiras Yunanistan tini Eylülden Sonteşrine bırak! rar ediyor. Derler ki, yalanm en çok gördüğü münasebet sahası p0 dır. Hiç zannetmem. Yalan €$ gönllilerin malıdır. Yalandan © mıyan aşk yalandır. Paule et Virginle aşkı bir dır ve Fransız natüralisti B din de saint Plerre bu masali makla beyhude yere birçok /* ruhları aldatmıştır. Saf ve samimi aşka inan tıraptır. Hayatta ayni halde durân © yoktur. Göklere başvermif: mevsiminde hafif veyahut #E# aşk nöbeti geçiren insan burn diyetine nasıl bağlanıp kalır. sara nöbetidir. Bir sıtma bU dır ve nihayet bir şehvet y! Bunu açık açık kabul etmek dır, Ademle Havvadan bize KA?” gf yulan aşk heyecanı hep yel # ayni humma, ayni nöbettir. Bu fizik hareketin kökünü dediğimiz meçhul o mevhum aramakla nekadar ak