T Hidayeti konağına gelmiyen elçiler, arabasına selâm durmayan polisler öldürdüler Sofada biri yürüdü: Adnan Relkis odaya dönüyor sandı. Karısı odaya girse kâfiydi: demin söylediği şey- lerin lâtife olduğunu da belki söyler- di. Adnan bu mucizeyi beklerken konağın derin yerinde piyano sesi başladı: Belkisin uzun, beyaz par. maklarınm ucunda kırılan billürları Adnan uzaktan tanıdı. Belkis yüzü görünmezken bile kocasmın istırabı- na karşı yüzündeki lâkaydiliği gös termek imkânmı buluyordu. Herke- sin dışarısmdan mes'ut sandığı Obu konakta Adnanm bedbaht olduğu bir #1 olamıyordu. Adnan gizli kaldığı için artan ıztırabı evle beraber büyü- yor, eşya İle tekerrür ediyor £ibi burdan sokağa kaçmak istedi. Serki Doryana gidiyordu. Yolda giderken PBelkisi boşnmağa karar verdi. Klüp- te biraz oyun oynadı; sonra boş bir bırakmalıydı: Bu boşanma kararı ço cukluktu. Belkis olmazsa Adnan evi- ne gidemiyecekti: Anlıyordu. Yalnız Belkise karsı birkaç saat odargın durmak lâzım gölmez miydi acaba? Adnan, yeni evlenmiş bir karı ko- ©a tanırâr: İleisi de gençtiler, güzel- diler, zengindiler, malümatlıydılar, sıhhatliydiler, zekiydiler. Bir gün Adnan bu kocaya “ikiniz de kimbilir demişti. — “Tkimiz- de terbiyeliyiz!,, Adsan şimdi bu lâfr hatır- Mıyor, “scaba karı koca ösadetlerinin yüzde kaçı bir terbiye meselesi, baş- kalarına karşı mes'ut görünmek me- selesi, bir belli etmemek meselesi de- gilâir!,, diyordu. Akşam eve girerken Adnan için- © karanlığa lnanımema bim IK vardı. İsrımda karmca- Jaşıyormuş gibi insanm kafasıan ya- kıçen bir istırap siyah siyah, damla damla kımıldıyordu: Belkisi evde bulacak mıydı? Belkis onun bugün- kü sert sesine darılmış mıydı?,, Adnan, soran gözlerle girdiği oda- da karısını tabii yüzüyle bulunca kendi gözlerini de tabilleştirdi. Yeni- den evleniyorlar gibi sevindi. | İkisi- ninde sesinde, yüzünde ogünkü vak'a yoktu; hiç bir şey olmamıştı. Hasta olmadan ölen adam Hidayet, hiç bir hastâlığı olmadığı hale öldü: Konağma gelmiyen elçi- ler, arabasma selâm durmıyan polis- ler onu öldürdüler. 31 Marttan son- ra misafirleri, uşakları, parası azal dı; eriyordu. Bir türlü şehremini o- ve eski ataşenava! Naşit Hidayetin öl. diiğlinü duymamış; eski hususi kâti- bi Sacit o gün hastalanmış; eski ti. Herkesten utandığı için gelmleti. Bir ay sonra Hidayetin eşyası satı. Myordu. Konağın bütün eşyasını a.- mak için Adnan, vekilharç Süleyma. | MAYa na pey parası verirken: — Öteki eşyayı almasan da olur, ama Şark odası ne yapıp yapıp al- malı!,, diyordu. Silleyman mezattan mahzun dön- dü: “Biri i kim? - mezattan evvel Hidayetin mirasçıla- rile uyuşmuş, Şark odasının bütün eşyasmı #etm almıştı. Adnan kendi- mİ tutamadı “ah şu Şark odası!..., dedi. Sonra Hidayetin ( terekesine hırstan Süleymana karşı utandı: Birşeyler söylemek İster. ken, Süleyman sözüntü kesti. — Biliyorum, beyefendiciğim, de- di; kendiniz için değil, hanımefendi çin istiyorsunuz; ve eminim, hanr- mefendi de bu Şark odasını çok be- ğenecektir. Adnan — Evet Belkis için! Yoksa ben yalnız olsam bana bir lokma bir hırka kâfi! Süleyman, ayda altı bin Jira yiyen | Adnanın lokma ve hirakasile içinden eğleniyordu. Galatada Bactole nehri Galstada Paktol nehri akıyordu. Adnan hergün bir adam görüyor. du: Bu “bir adam,, bu nehre eğ yor, iki yumruğunda altın yaprakla- tile kalkıyor, çığlığında yarasalar, baykuşlar ucarak gülüyordu. Bu “bir adam,, harp zenginiydi. Adnan bu akşam Serkl Doryanda bu “bir adam, a rastladı. Fakat Eran vabindali pembe imei gelmenin evvel görünüyordu. “Adam,, : — Vay, Adnan! Diye haykırdı. Boynuna sarıldı, öpüyordu. Bu ağdalı ses Moizin sesiydi. O- püşürlerken Moizin yanakları Fran- sız sabunu, Ingiliz kölonyası koktu. Kanuşurken dişlerinde, peksimet yer Büyükadada yaz eğlenceleri Adaları güzelleştirme cemiyetin - den: Büyükadada 28 haziran pazar gü- nü sabahleyin ve öğleden sonra gehir bandosu en müntehap parçalarını ça” lacaktır. Büyükadada saat 18 de gayet eğ - lenceli a İse yapılacaktır. Böyül Ol meydanından hareket, Kadıyoran caddesinden geçerek Yat kilibü ve oteller önünden iskele meydanma ve oradan başlangıç nok tasma avdet — Üzere iki tur ya- pılacaktır. Uçüncü türde: en Reç gelen merkep süvarisi kazanacak ve kendisine ha- tıra kabilinden hir hediye verilecek- tr. Diğer yarışlarda da birinciye ve ikineiye birer madalya verilecektir. Soy adları için bir kolaylık G. H. Partisi Küçükpazar kamun yönkurulundan. Soyadı alnan çevremiz yurttaş larma bir kolaylık ve yardım olmak üzere kamunun kurağında (soyn4la- TI yazma bürosu) açılmış ve çalışıl - maya başlanmıştır. Bundan sonra da ber gün saat 8,30 dan 12 ye ve öğle- den arr 14ten iLe kadar kamu numuzca IŞ ara sız ve tezce soyadları vk Sigortacıların imtihanları 'Türkafisin sigortacıları yaptığı tamim üzerine, imtihan olmek için Türkefise yeniden müracaatlar bas- gibi, Halep altınları tıkırdıyor.. iki memesinde Alman markı, Avusturya kuronu kabarıyordu. Bir z4man du- dağından sarkan yırtık gölge şimdi müstatil siyah biyıktı. Muharebe büyülü bir değneğin ucuyla Moizin dişlerini, tirnâklarıı bembeyaz yap- miş, Adnanm karşısma orkarmıştı. Siyah tırnaklar, sarı ,dişler muha - rebenin arkasmda kalmıştı. Moiz muharebenin ilânından beri Berlindeydi. Bir ay evvel Istanbula dönmüştü. Adnan bugün ona ilk de- fa rastlıyordu. Moiz rakam söylemediği halde beş dakikada servetinin yekfinu, i- kinci beş dakikada da parasının manasi an | laşıldı; Adnan bu servetin maskesini kaldırmadan korkunç suratını gör- Aile atağın METE NDEYI EAİYASI, gözünde karı gamzesi, avcunda genç #sdam kaniyle bu servet glizel ve kor- kunçtu; insanın caddede beraber yü- rümekten utandığı, odada kveakla- dığı kadın gibi bir servet!..Ve bu pa» ra erkekse OÇakırcalıdı, karıysa trengili ; (Arkası var) BULMACAMIZ uW 6 SOLDAN SAGA VE YUKARDAN AŞAĞI 1 — Bir tefrikamız (10). 2 — Gemiletin denize attıkları şey (4). Yuvarlak (3). 3 — Harir (4). Yaşa (2). 4 — Sucu (4). Bileği (4). 5 — Kamer (2). Ceset (4). 6 — Türe (6). Perinin arkadaşı (8). 7 — Bir hece (2). Nota (2). Su (2). $ — Tik kazanan (7). Bayağı (3). 9 — Şişlik (2). Bir renk (3). So- nuna bir “d” gelirse ahengi tamam- lanm (4). 10 — Hayvan ölüsü (8). Öz vatan (Mm. 11 — İleri emri (3). Hariç (5). DUNKU BULMACAMIZIN HALLI 1 — Nezle (5). Idman (5). 2 — Ev (2). Elek (4). Fa (2). 3 — Az (2). Rica (4). 4 — Lezzet (6). Se (2). 5 — El (2). Ebe (3). Ata (3). 6 — Ertesi gün (9). 7 — Iki (3). Ubur (4). 8 — Oğul (4). 9 — Tüp (3). 10 — Af (2). Sonuç (5). Ta (2). 11 — Nâme (4). Nan (3). a e ve Dünden itibaren Ticaret o- yenilen bıya kadar devam edecektir. AN FAYDA ——— BİLGİLER Bugünkü Program İstanbul 18: Dans musikisi (plâk): Haberler ; ais lar, 19,30: Çocuk saa- ö* Hafii parçalar (plâk); 20,30: örme! alar 21,30: Som ha- berler. Saat 72 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsos havadis servisi verile cektir. | Varşova 208: Salon İuarteti; 20,30: Leh ope ralarından parçalar; 21.15: Uzaktaki tandaşlara sözler: 22 no konseri; 23,15: Dans; 24: Koro. Budapeşte 19.30: Bulmaca gecesi keman (Car ve Çigan orkestrası): 20,30: Konuşmalar; 21: Or - kestra; 24: Çingene musikisi Bükreş 18,15: Askeri bando; 19,15: Küçüle rad- orkestrası; 20,20: Konser 18,30: | gaları (Selist artistler havalar; 22: Konuşmalar. Karık musiki; 20: Opera par İl: Arm edilen 17.50: Piyano konseri; 18,05: HAH mu. siki; 18.55: Almanca meğriyât Ceusiki ile); 20,1: Karışık meşriyat (Şarkı, "orkestra 2145: Eğlenceli musiki; 23,15: Plâk; 23,30; Parkotelden nakil (Dans). HALE OPERETİ : Taksim bahçeşin de bu akşam 2145 de Telli Turna Yakında (Rahmet efendi) opereti * TÜRK : (Mumyalar Müzesi) ve (Çin gene Baron). * TAN: (Dantenin Cehennemi) ve (Kü çük Albay). * MELEK : (Unutma Beni) ve (Avla nan Gönül) : İPEK: (Tarzan) ve (Cennette Hırsız). SÜMER : (Kadm Ne Yapsın?) ve (Bimas Hırsızları). YILDIZ : (Namus Lekesi) ve (Genç Uk Arsvları). ŞIK : (Singapur Korsanları) ve (Çil gn Kiz). SARAY : (Monte Kristo) ve (İntikam Sesi), *FRANSIZ Geler). * USKUDAR HALE; (Fakir Bir Deli | kanlmın. Hikâyesi), Çerrahpaşı hastanesi Gureba hastnnesi Yenibahçe (© 23017 Haseki kadmlar hastanesi 24553 Zeynep Kâmil hastanesi Üsküdar 60170 7214 21693 43341 Gülhane hastanesi Gülhane || 20510 Haydarpaşa Nümune hastanesi 60107 Eual hastanesi Şişti 42426 Bakırköy Akıl hastanesi 16.60 Şark Demiryolları Sirkeci 23079 Devlet Demiryolları Haydarpaşa 42145 Itfaiye Telefonlar İstanbul Tefalyesi 422 Kadıköy itfaiyesi Yeşilköy. Bakırköy. Büyükdere. Üsküdar ittaiyesi 30625 Bayoğlu ivaiyesi 44040 Büyükada. Heybeli Bargaz, Kmalı m takaları için telefon santralmdaki memur? yangın demek kâfidir. Çabık sıhhi yardım teşkilât Bu numaradan imdat otome bili istenir Deniz Yolları IŞLETMESİ Acenteleri: Karrzöy o Kö Tel, 42362 — Sirkeci Mühürdar. zade Han. Tel, 22740. Trabzon postaları Pazar 12 de Salı, Perşembe 15 de. izmir Sür'at Postası Cumartesi 15 de Mersin postaları Salı, Perşembe 10'da kal karlar. Diğer postalar Bartın — Cumartesi Çarşamba 18de postaları- na kalkış günleri yük ye Ferdadan kocası Hasana: “Seni görmiyeli aylar oldu. Günle rim hiç tükenmiyecek gibi uzun ve kâderli geçmekte. Nihayet hiç olmaz sa bir kerecik, son defa ona içimi dökeyim dedim. Beni Müfidin kollarının arasmda bulduğun gün yüzünün nefretle bur ruşması muhakkak ki, pek haklı idi. O zaman belki de, beni uzun zaman» danberi onun metresi sanmıştım. Suçln bulursan o affet sevgilim, ne yapayım ki bütün bunlar istemiye rek olmuş şeylerdir. Sana senelerce evvelki gibi “sevgilim” dememe ar- tık son defa mllsaade edersin değil mi? Eskiden bü kelime kalbimden e sen ateşli bir riizgürm önünde sü- rüklenir gibi #iudaklarımdan çikar, sana sevgilim dediğim zaman gözle- rinde yanan ateşle nekadar mes'ut olurdum. Seni öyle seviyorum ki.. Hasan bu mektubu okuyacaksın değil mi? Belki bu ilk satırlarda “kocasını seven kadın onu oöyle al- çakça aldatır mıydı" diye, hiddetin büsbütün alovlenecek, Fakat ne olur Hasan sonuna kadar oku, o zaman belki bana hak vereceksin. Diştin, eski günleri düşün sevgi- lim. Senelerce evvel kimseye açma- dığı yüreğini en taze, İçli bir sevgi! 4 (Yavram) ve (Siyah Göl| ile sana gösleren genç kızı düşün onun gözlerinde parlıyan ateşe bak- * ALMA neti ağam) | göz eğ DERİM gozle rimde de yanıyor Ferda, gözlerimiz çarpıştıkça o ateş gittikçe alevlene- cektir sevgilim..” dediğin zamanları hatırla ve bunu bi! ki, şimdiye kadar ne yaptıysam hep senin içindir. Hat- tâ bu son defa işlediğimi sandığın günah bile.. Gel seninle biraz maziyi hatırlıya- kım. O zamanlar küçük bir genç kız tanımıştın. Bu genç kız senin gözle- rindeki ateşe bir pervane gibi kalbini yaktığı zün ailsi onu arkı bir zenci gibi dolamış, senden kaşırmak için ne müimklinse yapmıştı. Bu küçük kızı, 6 zamanlar “benim ateş gözlü sevgilim" diye, sararmış alnını avuç- larma bıraktığın küçük Ferdayı ha- tırlıyorsun değil mi? Emin dl sevgi- Um © zamandanberi hiç değişmiş de- ğilim, kalbim yine senin için ayni âteşle çarpıyor. Seni tanıdıktan son- İ ra yaptığım fedakârlıklara biraz dik- kat etmiş olsaydın belki sen de de- ! öişmiyecektin. İlk tanıştığımız za - man biliyorsun ki, pek küçüktüm. Sonra sen çok fakirdin ve beni ai- lem akrabamızdan zengin biradama sişanlamışlardı. Seni tanıyıp, onlara artık senden başka kimseyi koca o- larak tanıyamıyacağımı &ö: zaman etrafimı hayret ve hiddetle çevirdiler, bunun imkânsızlığını an- latmaya uğraştılar. O zaman ne res | fah, ne anam, babam gözüme görün- medi, Uzattığın elin peşine düşerek seninle kaçtım. Evlendik, Memuriye- tin küçüktü, paran çok azdı, ve ha- Ü| yat pek güç gidiyordu. Fakat bunla ra tahammül etmek yanımda sen ol- duktan sonra o kadar kolaydı ki. Herkesi hayrete düşürerek büyük bir sefaletin ortasında çılgın gibi se vişmemize devam ediyorduk. Senden gal ben de çalışmaya başlamıştım. Bazı mağazalara yün ceketler, ço- cuk elbiseleri dikiyordum. Bunlar eskiden zevk için öğrendiğim şeyler» di ve seninle beraberken bunları ih. tiyaç için yaptığımı anlamıyacak ka- dar mesuttum. Bizim için yaşamak gittikçe güçleşiyor, senin yüzün gün den güne derin ıztrap ifadesile göl- gelenmiye başlıyordu. Ne yapacağı- mı şaşırdım. Seni bu halden nasıl kurtaracağımı gündüz yün işlerken tığlar ellerimi kanatıyordu, o kadar dalgınlaşıyordum. Bir gün işittim ki, eski nişanlım Müfit büylk birme- muriyete girmiş, çok yükselmiş. Bunu duyar duymaz birdenbire aklı ma bir şey geldi. Ona gidip çalış tığn yerde vükselmene yardım et- mesi icin rica edecektim. Muhak- i kak sözümü yapacaktı, çünkü onun ne kadar temiz yürekli bir adam ol- duğunu biliyordum. Sonra beni müt- hiş severdi ve sana kaçtığım zaman kederinden bizden uzak yerlere git- mişti. Günlerce düşündüm, sonunda bunun pek iyi bir hareket olmadığı» nı bildiğim halde ona müracaate ka- rar verdim. Tabii senin bir şeyden haberin yoktu. Günden güne yoksuz luktan çöküyordun, bakışlarına yor gun, bezgin manalar düşmüştü. Bir gün ne olursa olsun kocamı kurtara cağım, dedim, Hem yardım isteyece- ğim adam eski nişanlım olmakla be- raber nihayet akrabam değil miydi? Ona gittim. Beni evvelâ hayretle karşılardı. Fakat biraz vaziyetimizi açıp, bize yardım etmesini söyleyin ce hiç düşünmeden “peki” dedi. O- nun bu kadar yüksek hareket edece- fini tahmin etmemiştim. Derin bir şükranla * elini sıkıp, yanmdan ayrı- ıken parmaklarının buz gibi soğuk olması beni hafifçe titretti ve göz“ lerindeki, elemli manayı görmemek İçin yüzüne bakmaktan kaçmarak hemen oradan kaçtım. İtiraf edeyim ki, sevgilim, ona böyle yardım iste. , mek için gitmek, eski nişanlıma yal» varmak bana pek ağır gelmişti. Fa- kat bunları hep senin için yaptığımı düşünerek teselli buluyordum. Işte onun seninle meşgul olâcağmı vadettiği günden İtibarendir ki, ya- vaş yavaş vaziyetimiz düzelmeye baş Jadı. Sen vazifende gittikce yükseli- yor, sik sık ellerime sarılarak: “bil. mem ki, hangi uğurlu el yolumuzu açıyor, istikbalimiz pek parlak ola- caktır Ferda.” Diye, sevincini dışarı ya vuruyordun. Bu uğurlu elin eski nişanlım Müfidin eli olduğunu ne“ reden bilecektin. Birkaç yılın içinde kendini etrafına sevdirecek kadar güzel bir mevkiin oldu. Eski nişan- lm ile de işlerin münasebetile iyi ahbap olmuştun ve onunla benim 0#- ki münasebetimi bilmediğinden, Mt- (idi sadece benim uzak bir akrabam diye, tanrdığm için çok dosttun, hat- tâ onu evimize bile davet etmiştin ve işte bu benim için pek act olmuştu. Müfit evimize geldiği zamanlar onun gözlerinin merhamet ister gibi yü- zülmde gezinmesi, » 'n bunun hiç farkında olmaman beni pek üzüyor- du. Niye benimle eskisi kadar alâka dar değildin? Niçin evimize durma- dan yabanerları çağırıyordun ? Bunu da sonreları anladım. “Sen, işlerim pek fazla” diyerek, beni meşgul et- mek vazife ini Müf''e bırakıyordun. (Sonu yarm) YENİ NEŞRİYAT AĞAÇ mecmuasınm 13 üncü sayı- sı bugün çıktı. İçinde Necip Fazil, Abdülhak Şinasi, Suut Kemal, Ah- met Muhip, Asaf Halet, Selmin Tev- fik, Salih Zeki, Cevdet Kudret, Hey- keltraş Zühtü, Samih Nafiz ve Şe- rif Hulüsinin yazıları ve sair kronik ler ve Pesimler. Memleketin tek sa- nat ve fikir mecmuası olan AGÂÇ'ı okuyunuz. x Neler Hazırlıyorlar ? Nazım Hikmet, Sust Derviş, Nu- rullah Ataç, Naci Sadullah, Avni Moğol, Sabahattin Ali, v. 8. neler ha- sırlıyorlar? Önümüzdeki mevsimin edebiyat ve fikir hareketine kuvvet- li bir işaret. Tavsiye ederiz. » Yeni Adam 13 üncü sayısı çıktı. İçindekiler: Ismail Hakkı, Öğretmen böyle Oye- tişmez. Kısa tetkikler. 1 H. Insanlar klübü Dr. İzeddin Şadan, Aşkla mü- cadele. Japonlar. Bernari Shaw. Maddeciliğin tarihi. Garcia'ya bir haber, ilim haberleri ve kitap tenkit- deri,