TAN 708 milyon liralık mücevher Arslan ininde bulunan bu kıymetli sahiplerine felâket getirmiş! Altın diyarmı keşfeden Valke feci akıbeti ve altın torbaları arasm- da can veren Fred'in ölümü ile bütün kıymetli mücevher kâşiflerinin bed- baht hayatları arasmda çok garip bi münasebet, bir müşsbehet & vardır. Kıymetli bir taş keşfedip te bu keşif sayesinde mes'ut bir ömür sürüp ra- hat döşeğinde ölen bir tek kâşif he- men hemen yok gibidir. Bunları şi- tince insanın gayri ihtiyari: Yarabbi, sakm yolumun üzeri- Be kıymetli bir taş çıkarma! diye dua edeceği geliyor. | Dünyanm en zengin piyankosunu| kazanan insanlardan daha büyük bir talihleri ve bir aslan ininde sabahli-| yacak kadar korkunç bir cesaretleri oldukları halde Junker elması bul. duktan sonra Jim Scatlet ve Reginald| kardeşler sefaletten sefalete yuvar- lanmışlardır. Bunlarm Junker elma- sini nasıl ve nerede buldukları saz katen merakli bir hikâyedir. Lâbenia civarında ufak bir çiftlikte çalışan bu iki kardeş bir gün ana va- tanları olan İngiltereye kadar bir se- yahat yapmayı düşünmüşler yol mas| rafını çıkarmak üzere daha iyi ve! kârlı bir Iş bulmak maksadile Blum| Fovtsin'e yaya gitmek üzere yola çıkmışlar, Güzergâhlarmda yırtıcı hayvanla- rın hücumuna maruz kalmak tehlike- si olduğu halde bu iki cesur kardeş vaktiyle elmas arayan bir kafileye rehberlik ettikleri için bu taraftan korkuları yokmuş. Hakikaten bulun-| dukları diyarın “beyaz taş,, tabir edi- len mücevherle dolu olduğuna küçük yaştan beri dinledikleri yeler onları srkıntılı bir iş olan reh- | berliğe sürüklemişti Bu esna hayatla rt pahasma dolaştıkları yerlerde bir | tek taş bulamaymca bu sevdadan vaz geçmişler ve daha emin bir yolları korkmadan aşarken bir gün Demba| vadisinde dehşetli bir yağmura tutul. muşlan, Yağmur korkunç bir surette artıp sel dikili ağaçları söküp getir -| meğa başlayınca kardeşler her ne pa- basma olursa olsun bir yere o sığın- mal mecburiyetinde kalmışlar. Bir mağara önüne gelmişler, fakat mağaranm “ormanlar kralı, bir aslan| İni olduğu ve böyle bir zamanda mi- safir kabul edemiyeceğini / anlıyan kardeşler ne yapıp yapıp aslanı inin- den çıkarmağı ve yerine yerleşmeği kurmuşlar, Reginal kardeşine * — Arkamdan gel, Ormanlar kralmı, tahtından indireceğiz. Bunun Üzerine güzelce saklanıp iki «l silâli atmışlar, Zaten yağmurun, selin, ormanda kopardığı gürültü ile gök gürültülerinin ve şimşeklerin te- nden göz kapamıyan | dişi erkek bir çift aslan silâh sesini işitir İşitmez müthiş bir fırlayışla dışarı saldırmış ve ormanm içerisinde kaybolmuşlar. | Ve cesaretlerine Junker elması gibi| paha biçilemiyen kardeşler mağarayı | işgal etmişler, | Mağaranm leş gibi iğrenç bir ko- kusu varmış, fakat yağmurdan yılan kardeşlere bu aslan ini bir saray ka- dar bütün konforu haiz bir melce ol muş. "Aslanlar tarafından ani bir hilcu- ma maruz kalmamak için sabaha ka- dar göz kırpmamağa karar veren kar deşler ateş yakmışlar karmlarnı do- yurdıfktan sonra öteden beriden ko- nuşmağa başlamışlar. O aralık | Jini mağaranm karanlık bir köşesinde bir | vahşi hayvan gözü parladığnı gör| mliş ve kardeşinet — Hişti. Şuraya bak. Bir panter gözü! | diyerek korkunç bir parıltı fle par! yan noktayı göstermiş. Meğer mağa | rTadaki ateşin akislerile parlıyan bu | nokta hâşmetli mücevher Junkerin ta kendisi imiş, Fakat keşke Jim bir vahşi hayvan sannederek 6 noktaya karabinasmı gevirip ateş edeydi!.. Çünkü dünyanm en büyük elması olan bu mücevheri satmak istedikleri zaman onun yaka- sma polisr — Hırsız! diye yapışmış. Gizli maden ocağı buldu, memnu mintaks- ya girdi diye adamcağızları nihayet hapise tıkmışlar. Hapiste zatürreeye tutulan Jim orada can vermiş, Kar- deşine gelince altı ay yattıktan son- ra gikmiş. Elmesm kâşifine 6.000 li- ra veren hükümet onu 1927 de Lon - drada satılığa çıkartmış ve orada| Junkere 105 milyon lira kıymet biç- | mişleri, Bu #late müşteri bulamıyan (mi cevheri nihayet dört parçaya bölmüş- | ler. 6.000 Tiravı derkial ezen Reginald | tarhedilmi İ tahsili için şirketin bankadaki mat- | lubatına tekrar çifti ike Nor,, “büyük Mogo , kıratı 100'ü geç tanımış mücevherler ları gibi “Matan ta; her zams 1787 Java adasmda Landa A: rda bulunan “Matan Mihracesi,, ad-| k elmasın da mihracenin genç karisi | na uğursuz geldiği m 3ir bir gece masallarındaki ömür süren rac rm sonuncusu © bu raca gü yet fakir bir kızla evlenmiş, O aralık bulunan kıymetli taşı ona getirdikle- ri zaman i | k işi: kalbinin üstünde rmda derdi heri sev- avutsun, düşünci gilisine hediye etmiş. Fakat heyhat! Genç kadın bundan kaç gün sonra şifasız bir der- Belediyede Yeniden 72 bin liralık vergi ve ceza kesildi u şirketi hakkında yüzünden y vergi ise bunun cezasma, bir kısmı da müessesede çalışanların maaşla - ema mukabil verilmesi icap eden, halbuki tamamiyle mektum tutulan vergilerle bunların kanuni cezaları- na mukabil olmak üzere bu şirkete yeniden 72 bin lira vergi ve ceza tir. Bu vergi ve cezanm iz konulmuş ise de şir- ket devlet şürasma müracaat eyle - diğinden haciz muvakkaten durdu- rulmuştur. Halen iş devlet şü: tetkik edilmektedir. * Belediye ile Şirketihayriye ara- smda köprü Üzerine astırılan ilin- lar meselesinden çıkan ihtilâf, yeni bir safhaya girmiştir. Son günlerde köprüdeki elektrik direklerinin iki tarafma yeni ilânlar asılması ti ne, şirket yeniden bazı müe den ilân almış ve ihti mıştır. Bu vaziyete nazaran, elektrik direklerine konulan i rm kaldırılması icap etmektedir. * Uç ay mezüniyet almış olan be- lediye reisi muavinlerinden Nuriye, mezuniyeti bitinceye okadar Fatih kaymakamı Halüıkun vekâlet etme - si kararlaştırılmıştır. Deniz Lisesinin gezintisi Deniz harp okulu ve lisesi, dün yıllık deniz gezintisini yapmıştır. Köprüden kalkarak birçok iske - lelere uğrıyan vapur, davetlileri Çi- narcığa götürmüştür. Çmarcıkte ta- lebeler tarafından muhtelif jimnas « tik ve eğlenceler yapılmıştır. Saat on yedide Çmarcıktan kalkan va » pur, tekrar boğaz iskelelerine uğra- miş ve geç vakit Heybeliye dönmüş- tür. I şaşıran mihrace mü« nunla beraber defnetmeğe k migi 1873 te Lala - Rao adlı bir haydut ölüyü lelâde taş kesildiğini söyliyenler var dir. Evet şu muhakkak ki: Öldüren kıymetli taşlar da niha bir gün öl mahkümdurlar. metli elmaslar ağır ağır yanan bir ırlardan snra er. Kimbilir biçilemediği kamaştırıcı 'enup Yıldızı, np tüköni ün pahasma kıym: için dörde bölünen gi Junker de bir gün “ “Nizam,, “Orlov” Dükü,, “ Mısır paşası, ar gibi sönüp gitmi Poliste Bir çocuk 4'gündür meydanda yok Kizıltoprakta Kuyubaşmda Yaver ağa sokağında 1 vlet Demiryo Şükrünün oğlu 14 yaş- dört gündenberi kay adlı meşhur yeök mi?, ralı lolarında İşç larda Nail, bolmuştur. Çocuk, geçen perşembe glnli mek tepten karnesini almış, sınıfı geçti- ğini görünce sevincinden arkadaşla- riyle birlikte Kuşdili çayırda cam- beza gitmştir. Cambaz seyrederken elinden karnesini uçuran Nail, ağla- mağı başlamış, oradan ayrılarak karneyi aramağa başlamıştır. Çocuk o vakittenberi o meydanda yoktur. Zabıta araştırmalarına devam et - mektedir. Bir kadın yankesici Lebibe isminde bir kadın yankesi- Haseki civarında Ni binden etizdanı ile paralarını aşıra - rak kaçarken yakalanmıştır. Maşrapa ile yaraladı Fatihte oturan Hayriye ile dama- dı Kâzım arasında ev İşleri yüzün » den kavga çıkmıştır. Kâzım, elinde- ki bakır maşrabayı kaynanasnın başma vurarak ağırca yaralamıştır. Kâzım yakalanmış, kadm hastaneye kaldırılmıştır. Kumar oynarken.. Galatada Kafesler sokağmda © - turan Mustafa, Fazıl, Adil, Mustafa ve Bahaettin adlarmda beş gocuk yangm yerinde kumar oynarken ya- kalanmıştır. i Hafriyat yerindeki kaza Evvelki gün hafriyat yerinde bir kaza olmuş, evvelce kazılan ve dört metre açılmış bulunan bir yer ame- leden Abdullah ile arkadaşı Yusuf “Büyük Toskan| yenin ce -| SAĞLIK ——— ÖĞÜTLERİ Güneş banyosunun mevsimi Yazmm başlığını görünce: ş banyosunun mevsiminde şüphe edilir mi? Onun mevsimi el- z mevsimidir! demeyiniz. İs- , güneş banyosunun mev- simi yazm olduğunu düşünmekte | haklısmız. Fakat her yer için öy İ düşünürseniz haksız çıkarsınız. Güneş fazla sıcaklık verirse ona edilemez, zarar verir. Ha- vayı banyo için yetişecek kadar isr- tamazsa tehlikeli olur. Güneşli bir günde rüzgür olursa güneş banyosu lamaz. Onun iç e göre değişir. Akdenizin sıcak kıyılarında güneş banyosu kışm yapılır. Halbuki şi- mal taraflarında ancak yazın insan güneşe karşı açılabilir. İstanbul coğrafi vaziyeti bakımın- dan Akdenize pek yakın olduğu hal- de ikliminin Avrupada şimal sayılan memleketlere o benzediğini — daha İ geçen yıl burada yazmıştım — pek iyi bilirsiniz. Bundan dolayı İstan- bulda güneş banyosu — şimal mem- leketlerinde. olduğu gil ancak yazın yapılır ve zaten öyle âdet ol- muştur, Güneş banyosu yapabilmek için ilkin havanın yağmursuz, bulutsuz bulunması lüzumlu olduğu tabii bir şeydir. İstanbulda ise bulutsuz gün- ler bütün yıl içinde vasati olarak ancak 88sgündür. Böyle günleri de — yine şimal memleketlerinde oldu- gibi — ancak haziran ile ağus - tos sonü arasında bulabiliriz. Istanbuldan başka, memleketimi zin en çok yerleri yine şimal iklimi- ne benzer. Bazıları İstanbuldan bi- le soğuktur. Fakat Toros dağları s- şıldıktan sonra artık gerçekten ce- | Kup iklimi meydana çıkar. Oralar - | .|&a yazm güneş banyosu zararlı ola- ilir, Sonra, güneş banyosu İ bulutsuz günleri seçmek yet İ Yüksek yerler? », deniz kene da yahut ikisi arası lerde bulunulduğuna göre güneş ban yosunun faydaları başk- başka olur. Deniz kenarlarda güneş banyo - su uzunca, mikroplu bir hastalıktan zayıflamış olanlara iyi gelir. Halbu ki pek sinirli olanlar, uykusuzluktan şikâyet edenler, hem sinirli hem de romatizmalı olanlar deniz kenarn- da güneş banyosu yapmaktan daha ziyade rahatsız olurlar. Buna karşi» lik kemik hastalığmdan zayıflamış, çarpılmış çocuklar deniz kenarmda güneş banyosundan çok fayda gö- rürler. Veremli, hele kan çıkarmağa istidadı bulunan veremliler deniz ke- narında, denize yakm yerlerde gü - İ neş banyosundan çok zarar görebi lirler. Zaten veremlilere nerede ©- lursa oleun güneş banyosu yaptır - İ mak haylice düşünülecek bir şeydir. İ Yüksek, deniz kenarından uzak İ yerlerde güneş banyosu ade lemfatik olanlara, sıracalt hastalara iyi gelir. Herhangi bir sebepten kansız kal- mış olanlara, sinirli zayıflara, şeyden çabuk müteessir olanlara de- niz de, pek yüksek yerler de doku. nur. Onların güneş banyosu yap - maktan fayda bulacağı yerler an- cak pek yüksek olmıyan, deniz ke- nârından da uzak olmıyan yerlerdir. Ovalık yerlere geline, ovanın ya» kmında dağlar bulunup bulunmadı. ğma, derelerden uzak*olup olmadı- ğma ve rüzgâr günlerinin sayr sına göre iklimi değişeceğinden 0- valar hakkında umümi bir şey söy - lemeğe imkân yoktur. Lokman HEKIM ———— —— oğlu Hamza tarafından tekrar kazıl- wasma başlanılmıştır. Bu sırada bir Amerikalı asistan da bunlara neza * ret için onların başına gitmiş fakat tam bu sırada orası çökmüş ve asis- tanla beraber iki amele de yaralan- en her mıştır. Yaralı ameleler hastaneye kaldı- rılmıştır. Belediye bunun üzerine dün ma - hallinde tetkikat yapmış ve kemer- lerin birçoğunu tehlikeli bulmuş, istimlâk yapılmadan hafriyata de - vamı doğru bulmamıştır. Bisiklet çarptı Beykozda Yalıköy çayır caddesin- de oturan 77 yaşımda sağır Hasanm kız: Hanife evine giderken çırak A- inin bindiği bisiklet kendisine çarp- miş ve yaralanmasına sebep olmuş- tur. Hanife tedavi altma alınmıştır. güneş banyo- | . 7 içeğ bir şehir Zonguldağın kapı komşusu olan Ereğli çiçeğe ve yeşilliğe meftun bir memleket, Güzel kâgir evlerin çatıl rına kadar uzanan rengârenk gi bütün duvarları sarmaşık gibi içeri sine almış ve arada kalan yollar da | bu kokuya kendilerini kaptırmış gelen geçeni sarhoş ediyorlar, Ereğ lde halk o kadar fazla bahçe ve çi- | çeğe âşık ki, en fakir bir kulübenin bile penceresinde hiç olmazsa kü- çük teneke saksylarda sallanan bir - kaç salkım çiçek demeti görebilirsi iz. Tabiat, halkım bu sevgisine daha fazla alâka göstermiş ve böş, köhne duvarların üzerinde alabil tişen kaplan ağızları bütün bu pis manzaraları kapatmıştır. Istanbulda iken duyardım, Ereğ- inin çilek tarlaları pek meşhurmu Hattâ o Arnavutköy yeteiştirmede evvel mahsul çıkarıp rekor yaparlar mış, Her gün İstanbula beheri onar | kiloluk bin küfe, Ankaraya İ İ Tabiatin hiç bir tarafı İ den yarattığı güzellikler içerisindi im zaman herkes bir isim İleri sür- dü, Belli ki merak bir kişide değil herkeste. Bütün bunlar arasında kur'a Hacı Mehmedin bahçesine çık- tı. Bu zat, ilk çilek mahsulünü Mart idasında eamekânsız yetiştiren ve bununla yaptığı müzayed hası - latını tayyareye terkeden merak bir bahçe sahibi. Meraklı diyorum. günkü bahçesinden beş saatte kc dimi güç ayırabildim. Her cins ağ: larm altıma hazırlanmış kameri sz geliyormuş gibi, etrafi kayı beyaz, sarı, kırmızı velhasil her ren ilerden r hazırlanmış bütün bu güzelliğin ortasma da kondur- | muş. Bu bahçede zevkimiz, neşemiz, ağzımız mütemadiyen hisselerini a- lrken, çilek bahçelerine dağılmış #- meleler bir gün sonra gönderilecek binlerce kilolarmı sepetleri içerle- rine istif ediyorlardı * Ereğlinin Muzafferiyet isminde te miz bir oteli var. Fakat biz bunda er bulamadık ve biraz ötesindekine yerleştik. Mal sahibi rahatımızı te- min için çok çalıştı ve herşeyi temiz ledi. Fakat bütün temizliğine rağ ten otel kadrosunda bulunan karm- ca hücumuna mâni olamadı. Karın- ca, gerçl mübarek hayvandır am - ma bu kadarı da fazla... Ertesi sa- bah elimi ne tarafa soksam birkaç karınca çikardım. "Tıpkı İstanbulda gördüğüm meşhur elçabukluk kralı Zati Sungur gibi... Fakat, bu eziyet çok sürmedi. Umumi yaptığım bir temizlik bu mübarek hayvanlardan beni kurtarabildi. Ereğlinin herşeyi meşhur. Bu meşhurlarm arasmda çilekten 8on » ra yer alan muhtelif isimler: Armut ları ve diğer meyvelerini daha henüz görmediğim için, peynirli pidesini sr raya kokyuyorum. Hakikaten şim- diye kadar hiç bir yerde bu kadar lezzetlisini yememiştim. Bu pideler mmarlama yapılıyor ve sucuklu, , kıymalı, peynirli olmak üzere isim taşıyorlar. Bu isimle be- raber fiyatlar da beş kuruşla yirmi beş kuruş arasmda oynuyor, biz en pahalısmdan seçtik ve bir buçuk gün zarfında her cinsten birer ikişer midemize gönderebildik. Ereğliye gelip te bu 'pidelerden yemiyenler muhakkak programlarını eksik be İ bayat verm rakmış olurlar. Pide meraklıları mu 1-6 « 936 MEMLEKET MEKTUPLARI Ç e ve yeşilliğe meftun : Ereğli. İstanbula çok yakmama her şey ucuz... Çileğin sepeti 20, barbunyanın kilosu 15, koyun 20 ye Ereğlide yemiş bahçeleri Çiçek dostu Ereğlide gül bahçeleri hakkak Ereğliye kadar bir.uzar Yarım metroluk bu », hiç bir sanator da alamryacaklatı” Kilolar döneceklerine hiç şüphe et Bütün bü güzelliklerin bir günlük eği sap edilmesidir. Istanb amma, herşe; bütün talihini üzerine çekmiş Ereğlinin asu tslihsizliği memleketlerine can ve muştur. Meselâ bir gün işitiyorlar ki yanı başlarındaki (Karadere) kereste Ihracatma mış. Bu hususta faaliyet Birkaç yüz bin lira sarfedilerek de- kovil hatları bile yapılıyor. Halk #e- viniyor. Emsaline'nadir tesadüf edi- len hu ormanın 40.- 50. metre irti famdaki , ağaçlarmdan memlekete gervet akacağını düşünüyorlar; Fa kat bir gün“ iş akim kalıyor. Bu ara- da, yine bir gün Liman işi ballonu- yor diyorlar. Armstrong ile görüşül müş, fiyatta da mutabık kelımmış, fakat her nedense bu iş, te, Projesi ile beraber suya düşüyor ve tatları kasabalıların ağızlarında kalıyor. Hep böyle tatlı. hayaller ile sene- lerini geçiren Ereğlililer şimdi bir hakikati bekliyorlar. O da Pilyostan Zonguldağa doğru uzanan demiryı lunun kendi. hudutlarına kadar ula- şabilmösidir. Eğer bu kol Ereğlinin bahçelerine kadar dayanırsa, 0'za - man zengin ve çalışkan Zonguldak, ormanın « sun görmek fırsatını eldöetm çalışacaktır. Sait ÇELEBİ İtalyaya yapılan tütün İhracatımız İstatistiklere göre, İtaly tütün ihracatımızda büyük bir aza. Uş göze çarpmaktadır. Bu azalışm sebebi şü suretle izah edilmektedi İalyaya sevkedilen tütünlerin yü de doksanı, diğer memleketlere tran sit suretile gönderilmekteydi. Son senelerde Orta Avrupa memle riile bilhassa Almanyaile yap lan klering anlaşmaları, tradaki sit münasebetlerini kaldırmı dan doğruya teessüsüne âmil olmuştur. B: den Triyeste limanı da, Türkiy tünlerine ve diğer ihrzcst mad. rine karşı transit rolü oynamaktan çıkmıştır.