5 TAN GUNUN MESELESİ Habeşistanın Habeş imparatorunun İlustrated Lorklon Meuos'danı Macar gazetecisi Ladislas Fara - go bu adla içi malâmatla dolu bir kitap neşretmiştir. Medeniyetle gerilik arasında bocalıyan bü mem leketi idare merkezi olan oAddise- baba'dan tutun da en ücra köşele- sine 'kadar gezmiş olan bu gazeteci Gin hâsıl ettiği ini iliği hem de ince” gö atibarile şok mühimdir. Çok yakın da uzun bir savaşa alan olacağı erihtemel olan ** memleket hak - kında aşığı yu” i hepimizin de malümatı çok noksandır. Bu d barla Ladislas Farago'nun eseri gok istifadelidir. Habeşistan birçok ırkların karma karışık bir halde biribirine girift bülunduğu bir memlekettir. İda « «eyi elinde bulunduran sülâle Am- haris kabilesidir. Bundan sonra 44) milyon tevabii ile Gallas kabi- desi gelir. Guragis kabilesi bizde | esirlerden | çingenelere muadil ve bozma en aşağı tabakadır. Diğer birçokları arasındı "kara Yahudi ler” diye lan O Fallashas'ların da eski müsevi bir sülâleye mensubi - yetleri iddia olunuyor. Dansikils va Samalis kabileleri beyaz »rka karşı hiç ışınamıyan en 'yabaniler arasın dadır. Bu kabilelerden bir çoğu kra- Jin iktisadi kalkınma ve medeni inkişaf politikasma son derece mu arizdirler. Bu itibarla bu karma ka rışık malları bir müstevliye karş keşkilâtlandırmak hayli bir güç İş olduğunu kolayca “kestirebiliriz. Ayni zamanda bütün kabilelerde yabancıya karşı derin bir kin bes « demelerine mukabil istikl işin de karısı ve kızı Tabii kaynak bakımından emsal iz derecede zengin olan bu memle kette refah seviyesi akla hayret merecek kadar aşağıdır. Memlekcu te umumi denecek kadar yegâne hastalık mide solucanıdır. Buna mulebil habeşlilerin aldıkları ya ralardan çök çabuk iyileştikleri ve uzun müddet (teğ#viye mmültaç ol- madıkları da Muhak'kaktır. Hem çok eski hem de modern silâhlarla ölünciye kadar harbetmek iktidarın dadırlar. Susuzluk, yoksuzluk içim de kalacak olan o Avrupalı müstev- lilerin karşılaşacakları şartlar son derece ağırdır. Ayni zemanda dağ mdaki irtifalarda hava taz- yikinin fazlalığı da Avrupalılar Faaliyetlerini #on derece güçleştire kilisenin oynadığı rol çok. mühimdir. Kraldan sonra Habeş kilisesi ruhani başkanı A - buna gelir, Tuhaf bir tesadüf ola- rak bu başkan hiçbir zaman Habeş li değil, bir Mısırlıdır. Bu dürüm . Çünkü hem İmparato - run inkişaf programma hemde harp ilâm hususundaki alttan a- lan politikasına muhaliftir. İslim . da hesaba katılmak lâzrme gelir. Haklarında birçok şeyler duyu - lan esir sınıfına gelince bu mesele yi bir Avrupalı kafası ile mitalsa etmek yanlış sonuçlar doğurur Habeşistanda esaret aşi yukırr kunduracılık veya sair işler gidi bir sunattır. Esirlerin hali, bizim kafamızda ösarete atfettiğimiz iş * kenoslerle, fena muamslelerle do * lu bir vaziyet değildir. Birkaç za * man evvel satin alınan bir esir ho» HiTLERİIN -MUVAFFAKİYETİ Almanya ile ingiltere Daily Mail'den: İngiliz politikasının Alman dostlu- Hunun ilerletilmesine bağlı olması İâzımgeldiği İngilterede günden gü- ne kuvvetleşen bir zihniyet şeklini almaktadır. Bu işin önüne geçmek için yapılan birçok teşebbüslere rağ- men karşılıkir dostluk duygularının artmakta olduğunu gösteren birçok deliller vardır. Son iki buçuk yıl içinde Almanya akla hayret verecek ilerleyişler gös- termiştir. Almanya, komünizmin za- yıflattığı ve ibtilâfların parçaladığı bir memleket durumundan kurtula- rak bugün büyük devletler içinde en kuvvetli ve en azimkâr bir dereceye yükseldi. Almanyanın — kalkınması modern dünyanın en büyük mucize- lerinden biridir. Bu kalkınma Hitlerin muvaffakı- yetli liderliği sayesinde elde edilmiş- tir. Onun politikası Alman ulusunu bir sraya toplamış ve ona yeniden can ve hayat vermiştir. Ulusal yeni doğum işinde bizzat Hitler de canla başla çalışmıştır. Da- imi batipliğin verdiği zordan doğan boğaz hastalığı son zamanlarda ken- disini ameliyat #asasına kadar gö- türmüş ve bu hâdise kendisine karşı beslenen muhabbeti bir kat daha art- tarmıştar, . İngiltere halkının en büyük arru- su diğer uluslarla olduğu kadar Al- manya ile de dostane geçinmektir. İngiliz.Alman denir anlaşması, Ce- nevre yolu ile yapılmasına teşebbüs edilen ve nihayet uluslar sösyetesi- nin Almanyayı kendi arasından ta- mamile uzaklaştırmasile neticelenen anlaşma £ gayretlerine memnuniyet bahş bir tezad teşkil etmektedir. Deniz arlâşması Almanyanın hak- İk emellerini tatmin volunda şimdiye kadar atılmış en o büyük adımdır. Bundan sonra Versay andlaşmasile Almanyanın elinden alınmış olan sö- mürgeler meselesi kalıyor. Bu mese- lenin de, dünya sulhü namına kat'ı olarak halledileceği zaman süratle yaklaşmaktadır. Harpten önce Almanyanın sömür- ge imparatorluğu bir milyon mil mu- rabbadan fazla idi. Deniz aşırı top- rakları fazla nüfusuna İıyme! ri mahreç teşkil ediyor ve bu" ihtiyacı olati ham maddelerin yarısını bü sö- mürgelerden temin ediyordu. Bugün bu vâsi topraklar başka memleketle- rin ve bilhassa Britanya imparator- Toğunun mandası “olmuştur. Almanya bupün büyük devletler arasında müsavi şeraitle söz söyle- mek hakkımı kazanmış bir devlettir. Bugün Britanya devletinin doğrudan doğruya mandası altında bulunan ülkeleri Almanyaya inde etmek me- selesini İngiltere hükümetinin ciddi. yetle teemmül etmesi zamanı gelmiş- Dominyonların idaresi altındakile- re gelince, bunların iadesi mesele- sinde karar vermek hakkı da tama» mile Dominyonlara ait olmalıdır. Yalnız kat'i olarak bilinmesi lâzımge- len bir şey vardır. 66 milyon nüfuslu, kuvvetli bir ulusl Avrupanın orta tında" 181.000 mil murabbar olan bir toprak üzerinde ilelebet yaşamağa mahktim etmek imkân: yoktur. Böyle bir ulusun farla nüfusu için nefes alacak bir zemine ihtiyacı vardır. Bil. hassa bir denizaşırı imparatorluğun faidelerini tetmıs bir ulus bu ihtiyacı daha yakmadan hisseder. Denizaşırı yayılma ihtiyacının kuv vetle hissolunduğu Almanyada bu mesele büyük bir alâka uyandırmak- tadır. Başka ulusların haklarına müdaha- le arzusu yoktur, fakat Alman nok- tai nazarma göre bu meselenin hal Hi Avrupa ve dünya sulhüne yardım ölacak önemli bir iştir. Sir Samuel Hoare İtalya'nın ya- yılma ihtiyacını tanımıştır. Bu ihti. yaç ayni nispette Almanya için de vardır. On üç milyon mil murabba- ından fazla toprağı ile dünyaya ya» Yilmış olan Britanya, denizaşırı top- raklar için beslenen bu gibi emele Te set çekenler arasında bulunmama hdr, şa giderse sahibinin kıziyle evlendi- rilebilir. 1924 yılında esaretin ilgu m: Üzerine Habeşistamdı. birçok © « Birler evsir barlesir kalmıştı. Hebeşlitörit İkiye ayırmak ldzım dır. Bunlardam birincisi çok geri, yüksek bir irtifada çalılar arasın- dn yaşıyan yabani Habeşlinin mem Wheti, iMimcisi de memleketini mo- der inkişafa ulaştırmak istiyen imparatorun ülkesi, Habeşistanda nie ioluyorsa afkasında o vardır. O bütün bu işlerde yapayalnizdır. Büyük oğlu bile onun politikasına muarizdir. Hem maddi bem mane - vi kaynaklardın. mmrum oları ylym bu adam son derece 'yalnız rr. Habeşistanda İtalya politika ve gâyelerine gelince, M. Farâgo bin kaç hedef zikretmektedir. Bunlar -« dan biri Eritrea ve İtalyan Somali | arazisine birleştirerek Afrikada büyük bir İtalya kolonisi vücude getirmektir. Bir diğer gayede We- | ti Shebeli nehrini kontrol altına a“ larak şimali şarki o Afrikasındaki 8on derece münbit arasiyi sulamak tır. M. Farago Tana gölünde İngi- liz menafiine İtalyanların dokun - mak emelimde olduklarta inanal « namaktadırlar. Bu maddi gayele « rin haricinde de Adova Intikam: gi bi bir âwili de nazari dikkate al - mak icabeder, i Bu mücslelenin netigesi hakikın- İT KIRMIZI VE SIYAH STENDHAL Bölüm XIV BIR KIZIN DUŞUN- CELERİ Doluya koysam almıyor, boşa işçilerinin birinin adımı yazdı, bu ada- mı Paris'te tanıyan bile yoktu. Pa- keti posta arabasına eli ile verdi. Bu işi bitirdikten sonra konağa döndü; neşeli idi, sanki omuzundan bir yük atmıştı. “Şimdi sera bizim!” deyip odasına girdi, kapıyı kilitledi, &etresini çıkarıp yazmağa başladı: iz, mademoiselle de La Mole, babanızın bir o uşağı ile, Arsöne'le Jura'lı fakir bir keresteciye bu kadar büyüleyici bir mektup göndermekten nasıl çekinmediniz? Hiç şüphesiz be- ni, saflığım için, alaya almak iste mişsiniz...., Bundan sonra, kızda, dığı mektubun en açık cümlelerini kopye etti. Julten'in mektubu, ihtiyatlılıkta, diplomat chevalier de Beauvais'ye bile taşçıkaracak bir mektuptu, Saat daha ona gelmişti: bahtiyarirktan ve kendi gibi bir fukara için yepyeni bir his olan kudret Bissinden serhoşa dönen Julien, İtalyan operasna koş- tu. Dostu Göronimo'nun sesini din- Jedi. Musiki ile bu kadar coştuğu ol. © o mamıştı, Bir Tanrı oluvermişti, koysam dolmuyor. Kaç gecedir kirpikli gözümü kırpmadın. Tan. ri'm! kendimi bir paralık mı ede- ceğim? Onun, onun gözünde bir değerim kalınıyacak, Ama ne Ya- payım? gidecek, gidip de dönmi- yesek, ALFRED DE MUSSET Mathilde o mektubu yazabilmek nefsile haylı çâl Mergt duyduğu Tigi, nasıl baş” lamış olursa pisun, arası çök geç - memiş gururu, o kızra kendini bil- di bilesi gönlünde tek başıma bü - küm süren gururu yenmişti. O aze etli, sakin ruh, ilk defa olarak, a- teşli bir hisse kendini kaptırmıştı. Fakat bu his de, gururu yenmiş ol- makla beraber, yine gururun do - gurduğu itiyatlardıa ayrılmıyor « du. İki ay kendi kendisi İle cenk - leşme ve yeni yeni duygular, heye- canlar Mathilde'in sanki bütün ru- hiğ varlığını tazelemişti. Bahtiyarlığa kavuştuğunu sanı - ir mugt. Juli | yordu. Ruhları yılmız, kafaları üs- tün kimseler üzerinde son derece kuvvetli bir"etkisi (tesiri) olan bu bahtiyarlık umudu, karşısma çikan haysiyet ve birtakım bayağı ö: hisleri ile uzun uzun o çarpışm mecbur oldu. Bir gün Mathilde, sa bahın daha saat (yedisinde, annesi- nin odasına girdi ve ondan, gidip Villeğuler'ye mesini rica auise cevap le tenezzül etmedi ve kızma gidip tekrar yatmasını tavsiye etti, Bu, Mathilde'in o ruhunda, gördüğü ter- biyenin aşıladığı fikirlere riayet hissinin, şu ekrlirlik, usluluk sayı- lan şeyin son daprenmesi oldu. Fena bir harakette bulunmak, Caylus'lerin, Luz'lerin, Ctoisenois'- arin kutsal bildikleri filsirleri in- citmek korkusunun, onun gönlün - de, öyle pek bir nüfuzu yoktu; o gibi adamların kendisini anlanıla' rına imkân göremiyordu; onlara bel ki bir araba, bir toprak almak için danrşabilirdi. Asil korusu Julien'i darıltmak, onun gözünden düşmek .. “Hem, kimbilir? ©, yaradılışı yüke sek bir adam gibi gözüküyor sma belki te öyle değildir. Methilde'in en nefret ettiği şey, bİr insanın kendine mahsus bir dü. gönüşü, bir tabiati olmuması idi; etrafınr alan o züzel delikanlilar ida muharrir kehanet yoluna sap - mıyor. Fakat çok uzun ve çetin bir savaş olacağında asla şüphe et - memektedir: İklim ve arari şartla dün Rarp teleniğini son derece güç“ İeştirdiği bu memlekette harbin s0 mucu her şeyden ziyade te genç ve iyi talim görmüş bir or du ile gelmektedir. Kumanlııları müstemleke harbinde tecrübeli as- 'kerlerdendir. Fakat siysh gömlek- lilerin Hebeşistan'daki şartlara alı- şık olmadıkları da (o muhakkaktır. Onlara muntazam yensk ve yata - İ wak yer temin ebn#k lâzendır. İrti falarda hava tazyikinden son dere- ee müteessir olsoyklırlır. Bunlara ilâveten harp usullerini bilmedikleri ve belki de anlamıyacakları bir düş maanlâ savaşa girişmiş bulunucak - dardır. Bu itibarla genç İtalyan ordusunun yüklendiği vazife çok fazladır, Habeşistanda hava kuvvetlerinin göreceği iş çok mahduttur. İmpa - | satorum askerlikte akıl hocası İs « weçli General Virgin'in fikri böy « Jedir. Muhasamatın ilk başlıyacağı Ogaden vilâyetini gezen M. Fara- go buralarda arazinin son derece müşkül olduğunu görmüst Bü tün arazi bir kam çölü halinde, su- suz ve yabani insan ve hayvanlarla meğkündür. Sıcak son derecede 0 - up barınacak en ufak gölge bile yoktur. da buldüğu biricik kusur da bu idi Onlar, modaya uymuyan veya uydu gunü sanep da yine aykırr kalmak- tan kurtulanıyan her harsesti oda hı edalı alaya aldıkça, kızın gözün- den bir kat daha düşüyorlar, Onlar yiğit delikanlılardı, aşte o kadar. Mathilde: “Hem yiğit likleri sedir ki? diyordu: dilello e- derken an ibaret. Fler şe - yi önceden biliyor, insanın düşer- ken me diyeceği bile ( kestirilmiş. Çimene boylu boyunca uzanıp elini kalbine götürecek, hasmını bol ke- seden affedecek, sevgilisini bir a- nacak. Bu sevgili de çoğu zaman uydurmadır; sahiden varsa bile, si sin öldüğünüz gün, kimse bir şey - den sünhe etmesin diye baloya gider. “Çelikleri peri perrl yanın bir bölük süvarinin başında, tehlikeye meydan okumak kolaydır; asıl ma rifet hiç beklenilmedİk, gerçekten şirkin, insanı rssız bir yerde bir ba gına iken srkiştiran tehlikeden yıl mamaktır. "Hem soyca, hem yarıdılışça bü- yük adamlar IIM üncü Henri'nin sarayında görülürmüş. Ah! Julien Ja Moncontour savaşları gibi aşta bulunmuş olsaydı, be - nim şüphem, tereddüdüm kalmaz - dı. O dinçlik, kuvvet günlerinde Fransızlar birer yapma bebek de - ğilmiş. Savaş günü, belki en ar en- İ tetinin, bütün gayretlerini, askerlere | ibağlı bir iştir. İtalya bu memleke «| — 12.9-935 ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler KUÇUK ANTANİ Orta Avrupanın istiklâli Avusturya tahtının varisi maçı Newes Winer Tageblatt'dan: Küçük anlaşmanın on beşinci yıl. dönümü münasebetile akdolunan iç- tima çok heyecanlı hadiselerin cere- yan ettiği bir zamana tesadüf etti, Yugoslavya başbakanı Stojadinoviç, Çekoslovakya dış bakanı Benesch ve Romanya dış bakanı Titülesko bu de fa sade orta Avrupayı değil, hatta bütün dünyayı ilgilendirecek siyasal meseleler hakkında kat'i kararlar ala- çaklardır. Meclisin başkanlığını üstü- ne alan Dr. Stojadinoviş'in yakınla” rında bulunan kimselerin emin kay» naklardan aldıkları haberlere göre, müzakere edilecek meselelerin içinde gok önemli üç mevzu vardır: Küçük anlaşmanın İtalya - Habeşistan an- laşmazlığına karşı alacağı durum, Avusturya meselelerile birlikte Tuna andlaşması ve küçük andlaşma ile Rusya arasındaki ilgiler. Küçük anlaşmaya dahil bulunan bütün devlet adamları, uluslar sosye- İtalya Habeşistan anlaşmazlığını ancak doğ tudan doğruya alâkadar olan kimse- lere müshasır kalması ve harbe mâ- *ni'oli takdirde”de bunün doğu lokalize edilmesi 'uğ- runda harcaması. lâzım geldiğinde müttefiktirler. Küçük anlama maha- filinde, İtalyanın hayâti menfaatleri- nin uluslar sosyetesi tarafmdan tak- dir edilmesi lâzımgeldiğini ileri sü- ren Fransız siyasasına kafşı bir te- mayül gösterildiğine göre, İtalya nok tai nazarına bir dereceye kadar yak- laşılmış demektir. Bledde kuru ve realist bir Avrupa siyasası takip edebilecek ve büyük devletlerle küçük anlaşmanın inşai iş birliğinin ancak uluslar sosyetesi- nin egemenliği muhafaza edildiği takdirde mümkün olduğu idia edile- cektir. Yugoslavya, Romanya ve Çe- koslovakya, uluslar sosyetesinin ge- risinde bir birlik teşkil ederek duru- yorlar, Fakat İtalyanın hayati menfa- âtlerine karşı İngilterenin aldığı en- transijan durumun tehlikeli olduğu- nu ve güçlükle başlanılan iş birliğini tahrip edecek bir mahiyet aldığını iddi ediyorlar, Maamafih işin en tehlikeli tarafr. İtalyaya karşı yapıla” cak sanksiyonlar meselesidir. Cenev- rede toplanacak olan uluslar sosye- tesinde tekip olunacak taktiklerden ve usullerden evvel Mussolini için geri dönmenin mevzuubahs olamıya- cağını gözönünde tutmak gerektir. dişe, teredd yı “Onlar bütün ömürleri mumyaları gibi, herkesinki bir ör“ nek, hiç değişmiyen bir kalıp içi ne büzülüp geçirmezlermiş. O gün- lerde, Catherine de Möğdicis'nin o turduğu Soissons konağından ge cenin on birinde, bir başına sokağa gikâbilmek, bugün Cezayer'e harbe gitmekten dalsı büyük yiğitlikmiş O günlerde bir insan ömrü demek; bir sıra tesadüf demekmiş. Bugün medeniyetle polis direktörü tesa « düfü püskürttü, artık beklenilme - dik bir şey olmuyor. Fikirlerde beklenilmedik bir şey görülse, be men bin türlü a nükte haşır; hâdiselerde beklenilmedik bir şey olsa, korkumuz ona karşı her alçak tığı göze alıyor, Bize korkunuzan ettirdiği delilik ne olursa olsun, 0- yıplanmıyor; soysuzlaş mış, İçarkı çi msır! Boniface de La kesik haşını 1703 te mezarından kaldırıp torunlarından tam on yedi kişınta, kendilerini tevkife gelenlerin ku - m gibi peşlerine taktlıp giyotine gittiklerini görseydi açaba ne der- di? Ölmesine ölürlerdi ama kendi lerini #nüdafaa edip bir iki o face bini olsun o gebertemezler miydi? “Yok, bu bir zevksizlik olurmuş Ah! Fransa'nın kahramanirk çağla rında, Boniface de La Mole'un şadığı günlerde, süvari bölüğünda başına Julien geçer, bakışları girl olan Arşidük Otto bir polo seyrederken Şu halde yapılacak şey, İtalya İf uluslar sosyetesi arasındaki köpri yıkmadan ziyade gerek İtalyi menfaatlerine ve gerek uluslar. #Ö” yetesinin egemenliğine uygun, iki“ raflı bir anlaşma tesis etmektedir. Habeşistandan ziyade orta Av” pa için lâzemgelen bir realist sivas” nm takip ettiği temayüllere göfÜ Tuna havszsriz - işgal: eder < öeiiiİ tün siyasal ve ekonomik meseif lerin hallinde İtalyanın iştiraki teni” olunmalıdır. Bu gün İtalyan yari” mı olmadan veya İtalyaya karşı, 7” Ba memleketlerini emniyet altnÖ bulundurmanın ve bilhassa A yanın erkinliğini ve bütünl muhafaza etmenin imkânı olmadığı”? herkes anlamıştır. Bu esnada İtsiyf” nm orta Avrupa siyasasile Franf” nın, İngilterenin ve Küçük an) nın menfaatleri arasında birçok MÖ terek noktalar bulunduğu görülü. Bu memleketler, Orta Avrupayı lendiren en önemli meseleler b sunda tamamen mutabıktırlar: Her şeyden evvel yapılacak ödÜL bütün alâkadar devletlerin iştirsi” bir Tama ieonferansr akdetmek bir tarafta Avubturyarın siyassi kımdan erkinliğini ve ekonörük kımdan sağlamlığını" temin eded diğer taraftan da siyasal emnit tesisinden sonrâ Tuna havzasını?! konemik alanda da inkişafını mi kün kılacak yollar ve imkânlar # ırmak olacaktır. Bu inkişaf yolu" atılacak yegâne kati adım 7" andlaşması,, dir. Küçük anlaşmanın noktai yazar na göre, orta Avtupadaki il birliğine Rusyavı da çekmek old! önemli bir keyfiyettr. Belgrad, simdiye kadar çekingen bir df almasına mukabil, evvelâ Prag, #£, ra Bükreş, Moskova ile dostça müf”, sebetlere girişmeği kararlaştırmılı. dı. Fakat artık Yugoslavyanın yaya karşı takip eriği siyana bir Sx vizyona tâbi tutulacaktır. A yi gimdiye kadar Rusyanın resmi siyasasının himayesi altında ei tern tarafından yapılan kom propagandasma kat'i surette su Eski Tuna monarşisinin en noktalarından birinde aktedileni önemli siyasal konferans, mec bir tesanlit #ikriyle - başlıyor: Of“ Avrupanın milletleri, bir kayığa Ö” larak hep birlikte akibetleri için gıyorlar. Mr uslu, sözlerinden er papaslık işi de kardeşime İbıba bir kaç ay önce Mathild, hep bir örnek kesilip biçilmiş”, sanlardan bir parçacık olsun a lan bir adam görebilmekten us kalmamıştı. Kibarlar alemi deli larından birkaçına mektup yi ğı göze mlarak biraz bahtiyari!$, & yar gibi olmuştu. Pek uygunu bir kız için pek büyük bir ihtfi. sizlik olan bt cesaret Mathilde'in iy. musunu o M. de Croisenois'niBe e bası duc de Chaulnes'un ver Mig lanan izdivaçtan vazgeçildiğini Üy rüince bunun sebebini öğrenin istiyecek bütün Chaulnen kong gözünde bir paralık edebilirdi; zamanlar, mektup yazdığı vg , Mathilde'in gözüne uyku ŞİT şet di. Hem o mektuplar ancak cevaptı, Bu sefer ise sevdiğini söylemiş <esaret ediyordu. Sosyetenin “ ge ri tabakasından bir adams, #€ eşe kendi önayak olarık (en Kup NamB terafı da bır idi) bir m yazmıştı. # Bu bal bir duyulacak ols Me hilde'in namusu artık bir daha ten lenemezdi. Annesini görmeğe © ys kadınlardan hangisi ondan Yi gıkmağı göze atatsilirdi? KİDA” iy dolarında uyandıracağı melt? Ç N. ATAY fArkası EEE <9 SESE diz £, İ SPEEEŞEEYİYEEESEEZ mera «9 masa NET ES>ORYLE BERSSSEİS ÇE FEFİ BE