Mz 3.9935 Balkan Oyunlarına Doğru.. Istanbula gelecek Yunan ve Yugoslav atletizm takımları teşkil edildi Balkan oyunlarında Yunanistan VE Yugoslavyayı temsil edecek ta- lâr seçilmişlerdir. Yugoslavların Sk kuvvetli buldukları ve Yunan um için tehlikeli saydıkları ekip. ikaten kuvvetli bir manzara gös- Tmektedir. Şehrimizde çarpışacak olan bu iki , enerji ve idmanmı arttırmak İşim şimdiden kampa çekilmiştir. y, Yügoslavlar, Balka, Unanlılara ne derece önem veriyor- Misa Yunanlılar da, Balkan oyunla- dindar sonra yapacakları Yunanis - tan - Macaristan ve Yunanistan - İ- İya karşılaşmaları ve daha sonra da Belecek yıl dün Miki ulusun İstanbı Üzere söçtikleri takımları aşa NYoruz; Yunan takımı Yunanlılar, Balkan oyunları atle: izin takımlarını şöy 100 metre; Fran Stas, Arvanitis, Sakela 200 metre: 100 metredeki ayni 2t- etler 400 metre: Vanitiş, 800 metre: Georgakopules, idi, Hetiotiz 1500 metre: 800 metredeki Mletler. 5000 metre: Bekiaris, Arvanitis II tikkalis, Lambro, Fa Kotex,“ Fotopulos, Ar Ade ayni lan sonra karşılaşacakları İtal - iman ederlerkeg 10000 metre: 5000 metredeki ayni atletler. 110 mâniali; Skiadis, : 400 mânlalı: 110 metredeki ayni atletler. Tek adım: Simeonidis, Paturakis, Uç adım: Paterakis, Yüksek: Paterakis, Mandelas, Disk: Sillas, Fikiotis. Gülle: Flotos, Skiotis. Cirit: Papayorgis, Mihalapulo. 4 X 400 bayrak: (Frangudis, Lam bro, Façeas, Arvaniris) takımı. Balkan bayrak yarışı: (Georga- kopulos, Fatbulos, Frangudis, Lam- bro) takımı, Mandikas, Façcas, Lambrakis, Simconidis. Pantazis, Yugoslav takımı Yugoslavlar, atletizm takımlarını öyle teşkil etmişlerdir: 100 metre: Kovaçiç, Bawer. 200 metre: 100 metredeki ayni at- letler, 400 metre: Yamniski, Bançak. 800 metre: Nikhazi, Bançak, 1500 metre: Yarçek, Yarga. 4 X 100: (Kovaçiç, Bauer, Yam- niski, Masi) takımı. Ealkan bayrak yarişi: o (Nikbazi, Bançak, Kovaçiç Yamniski) takımt.. Uzun atlama: Növaçeviğ, Mioko- viç. Sırıkla atlama: Bankol, Kolai. Üç adım: Mikiç, Mora Gülle: Kovaçeviş, Narançiç. Disk: Narançiç, Klent Cirit: Smenta, Nikoliç. Finaller Yarına Kaldı Dün Murahhaslar Toplandılar Ve Maçları Bir Gün Geriye Bıraktılar Türkiye futbol birinciliği fiz kuvvetli takımlardan Eskişe - hir Demirspor melürkiye futbol birincilikleri final kslârma bugün barlanacak ve dün Mun için grup şampiyonları arasın- kur'a cekilecekti. üçün akşam saat yedide Futbol fe- Yag y onu başkanı Hamdi Emil (ve he, Piyon takımlar murahhaslar: Gü- taş, klübünde toplandılarsa da İzmir Piyonu Altınordu takımı benüz Istanbula gelmediğinden ve ancak saat dokuzda geleceğinden kur'anın bugün çekilmesine ve maçların yarın başlanmasına karar verildi. Buna mukabil bugün Taksim sta- dında Hava Kurumu maçlarından be raberlikle bitmis olan İstanbulspor « Pera maçı oynanacaktır. İstanbul - Prağ Maçı Çekler maç hakkındaki teklifi kabul ettiler Yün i Ça, anbulun yeni futbol heyetinin, : Mili takımının Sofyaya kadar esini fırsat bilerek bir İstanbul i maçı için teşebbüste bulundu- Ün için teşt YU ilk olarak haber vermiştik. alg, Mnüniyetle öğrendiğimize göre kadarlara gelen bir mektupla Çek- nh tanbul - Prağ ma keçdi, “tâsında yapmağı kabul et ys R bal deaşla, hemi bize ilk teknik l zem vermiş olan Çeklerin fu Manbyi 59n durumlarını, hem de İs- Widan çıkarabileceğimiz en iyi nı, Eylülün | futbolculardan yapılmış bir takımın böyle usta bir ekip karşısında ne ndıman vereceğini görmüş ve bel ki de bunun üzerinedir ki futbolu - muzun İleri günlere ait programını çizmiş olacağız. Bu asebetle “şunu da kayde- delim ki, bu maç yapıldığı takdirde önümüzde üç halta kadar bir zaman e. İstanbul Futbol heyetinin şimdiden harekete geçerek o zamana kadar yapacağı ciddi incelemelerle en kuvvetli bir İstanbul takımı için tedbirler alması lâzımdır. TAN 7 m ——— GÜZEL SAN'ATLAR zetelet çok şeyler yazdılar. Namık İemaili bir defa daha ve belki de son defa olarak hatırlattılar. Namık İs mail için herkes dilinin döndüğü, gücünün yettiği kadar yazdı söyledi. Tercümeihalinden bahsedil. di. Onu bir de kendinden, bizzat Namık İsmailden dinliyelim. Bundan iki sene evvel Elif Naci, İstanbul Halkevi tarafından neşre- dilmekte olan “Yeni Türk,, mecmu- İsmailin san'at, şahsiyet, eserleri hakkında) bir etüt neşretmi söyledikleri de vardır. Bu satırlarda hem kendi tereümelhalini, hayatını, kendisinden öğrenmiş, hem de san- atr hakkında kendisini kendinden dinlemiş oluyoruz. Namık İsmailin belki kendi lisa- »mdan Elif Naciye söylediklerini “Yeni Türk, mecmuasından aynen iktibas ediyoruz: “1308 de Samsunda doğdum. Bir yaşında İstanbula geldim. Pederim TTophanei âmire vezne kalemi müdü- rü Hicr İsmaildir. Beşiktaşta Ha- midiye rüştiyesini ikincilikle bitir dim, Sonra Fransız Senpuşeri mek- tebine girdim. İlk tahsilimi orada yaptım. Buradan Senbenuaya naklet- tim. Üç senc Senbenuada okudum. Harp ilân edildi. Yanmış olen Gala- tasaray mektebi yeniden açılacaktı. Tevfik Fikretin müdürlüğü zama- nında babam beni Galatasaraya ver- di. Galatasarayın birinci sınıfından beşinci sınıfına kadar okudum. k-- kaloryaya girdim, kazanamadım. O- nun Üzerine babam beni Parise re- #im tahsiline gönderdi. 1912 de Ha- midiye rüstiyesinde hocam ressam Arslanyandı, Resme çok merakım vardı. Sınıfın, en iyi resim yapan talebesi ben değildim. Yalnız mera- kım çoktu, Arslanyan birkaç benim gibi meraklı talebeye ayrıca yağlıbo- ya gösterdi. Senbenuada iken de re- sim muallimimiz Mösyö Andres'den hususi resim dersi alırdım... Mösyö Andıtu Paris akademisinden, mezun- du. Pariste hatbe Zadar, 1914 e ka- dar kaldım. Tatili geçirmek için İstanbula geldim. Seferberlik ilin edildi. İhtiyat zabiti olarak Kafkas cephesinde bulunuyordum. Alt ay mezuniyetle İstanbula © geliyorum. Ben bu iznimi İstanbulda geçirmek üzereyken harp resimleri yaptır. mak üzere karargâhı umumi bir te- şebbüste bulunuyor. Beni Celâl E- sat beyle beraber karargâha aldılar ve işe memur, edildik. Çallı, Sami, Hikmet, Nazmi Ziya, Avni Lifij ve diğer arkadaşlar da Şişlide karar- gâh tarafmdan yaptırılan bir sene kadar çalıştılar. Ressamla- rın emrine top, tüfek, malzemei har. biye, model olan askerler ve saire verdiler. Yani her ne lâzımsa feda- kârlktan çekinmediler, boya verdi- ler, velhasıl birçok resimler hazır- landı. İşte bu resimler Viyana ve Berlinde teşhir edilecekti. Bunların teşhirine Celâl Esat Bey memur © dilmişti. Bir de beraberinde ressam bulunsun dediler. Celâl Esat Beyle beraber Berline gittik. Karargâh: umumi bir renkli albüm yapılmasını istedi. Fabrikaların tatil olması do- layısile bu albümün ihzarı için bir sene beklemek lâzımgeliyordu. Sergi bu albüm yüzünden tehir edildi, altı ay sonra mütareke oldu. Elhasıl Berlinde iki sene kadar kaldım. İşte bu müddet zarfında Korintin atelye. sine devam ettim. Almanyadan &v- detimde Gazi Osman Paşa mektebi- ne resim muallimi oldum. Gazi Os. man paşa mektebinde altı ay kadar kaldım. Evlendim ve İtalyaya git- mek üzere İzin istedim, Vermediler. İstifa ettim. İtelyaya gittim; bir sene İtalyada kaldım. İtalyayı şi- malden cenuba kadar, köylerine va" rmcaya kadar ge San'at- eser» lerini gördüm. İstanbula döndüm. O zaman gazetecilik de yaptım. İleri gazetesinde bir müddet ressam, son- ra da tahrir müdürü olarak çalıştım Sanari'i nefiscye müdür muavini 0- J lunca gazetecilikten çekildim. Mü- dür muavinliğinde bir sene kaldım. İstifa ettim. Yaz «onu idi Pa- rise gittim. Bir senc kadar da Pa- riste kaldım. Çalıştım, işte o zaman bir müsabaka açılmıştı. Müsabakaya girdim ve kazandım. U Dezanşanteyi ilüstre ettim. Memlekete döndüğüm zaman maarif vekâleti beni : resim tedrisatını teftiş için müfettiş tayin etti, Sonra da İşte, akademiye mü- dür oldum.,, Namık İsmail, san'at hayatını iki- ye ayırıyor. Biri Paristen döndüğü zamanki resimleri, öteki de Alman- yadan avdetinde yaptığı resimleri- dir. Pariste Cormon'ın yanında, Al manyada Lovis Korint'in yanında mış. Diyor ki: “Ben Pariste filâü'veya falani'res- çizdi | asmın 5 numaralı sayısında (Namrk | da Namık İsmailin bizzat kendisi için | atölyede | Namık İsmail Kendi Kendisi için ne diyor ? Kaybettiğimiz Sam'atkârın kendi hayatı hakkında ölümünden evel söyledikleri Namık İsmail öldü. Onun için ga- | samı tercih ederek on dip çalışmak vazi Bana Senbenua ektebindeki resim hocam M. Andes: “Parise gider git- mez Akademi Jüliyen'e git demişti. Ben de öyle yaptım. Doğruca aka- demi Julyene gittim. Bir gün Çallı İbrahim bana “Seni Cormona” götü- reyim, dedi, Bazı Poşadlarımı ala- Tak Cormon'un atölyesine gittik. Cörmon benim resimlerimi pek be- ğendi. Atölyesine aldı. Fakat Paris- ten döndüğüm zaman yaptığım re- İ simlerim zayıftı İ vetlidir. Teknik zayıftır. Bunun se bebi, gençtim; çok okuyordum. O zaman hayattan alıcı vaziyetteydim. Çok gördüm, fakat hiç çalışmadım. Yani dimağım elimden ilerdeydi Resimde tekniğim zayıftı. Teknik İ zayıf olduğu için şir ve hayal tara- fına kaçmışım. İkinci devir, Almanyadan döndü- ğüm, zaman başlar. Almanyada çok çalıştım. Pazardan maada her gün #aat sekizde Korint'in atölyesine gi- der, öğleye kadar çalışırdım. Öğle yemeğini tramvayda yiyerek Kaiser Fredrich milzesine gider ve beşe ka- dar orada kopye yapardım. Beşten yediye kadar akşam atölyesinde krokiye çalışırdım. Geceleri de o za- man okonservatuvarda ders alan hemşiremle beraber konsere gider- dik. Elhasıl resim hakkında ne rendimse onu Almanyadaki mesaime medyunum.,, İşte Namık İsmall kendi için iki sene evvel bunları söylemişti. Yarı- mn'resim tarihi için pek kıymetli olan bu malümatı buraya iktibas et- meği faydalı bulduk. amaaa | mamık sma | Beşiktaşa tramvayla giderken ö- mümde oturan biri gazetesini oku- İ yordu. Namık İsmailin resmi gözü- me ilişti. Vakra başkas ensesii den güzeteye bakmak âdetim değ | ama, bu haberi görünce bir şey dü- i #ümeden” okumağa çalıştım. Haka İ daha” bitireeden ensemde ölüm bu- hissettim. lutlarının geçtiğini defa olarak öl kü Namık hâyatını d ma bağlamış, hattâ Akademisindeki müdürlüğü ka- dar sağlam bir erhhatte görünürdü. San'at işine gelince, yeni resim hakkında tenkitleri olmakla bera- ber pekde lükayt kalmazdı ve bunu da resim şubelerinden mâda ihdas ettiği dekorasyon kısımları pek güzel anlatır. Yeni ve eskilerin mü- çadelesinde onun yenilere karşı bir kini yoktu. Yalnız yaptığı iyilikler biraz nankörce karşılanmışdı, Aka- demide bazı budalaca rekabet gör- dükten sonra daha farla yapacağı iyilikleri de pek bol kullanamadı. Bunda da haki: sayılır. Namık İs- mail. san'at tarihimize hizmet etme- di denirse nankörlük olur. Namık iyi veya kötü kendi o prensipini sonuna kadar tmüdafaa etti ve sağ kalsaydı, bu inadı devam edecekti. Bir insan kendi prensiplerini hiç- bir tesie kapılmadan müdafaa eder- s€ 9. adamın büyük bir iradeye sahip olduğunu gösterir. Mamık İsmail memlekette san'ata karşı alâka u- yandırdı. Ben Güzel San'atlar Akademisine girmeden önce, Matis, Pikaso veya- hut (Manet) nin resimlerini görüp heveslenmedim. Renkli orijinal ne gördümse Namık İsmail ve arkadaş- larının tabloları olmuştur. Yazık, memleket büyük bir adam kaybetti. Prensip sahibi bir ressam kaybetti. Akademi dedikodularını dışarı ver- miyen idareci bir müdür kaybetti. Güzel San'atlar Akademisi büyük tahsisatını ona borçludur. Köhne sa- ray bugünkü şirin tarafını ona med- yundur. Turgut ZAİM Namık ismail günü Ankara Halkevi tarafından bir Namık İsmail günü yapılacağını ve © gün merhumun sevdikleri toplana- rak onun hatırasını yadedeceklerini haber aldık. — m Tokat eski izerler Müzesi yardım istiyor Gök Medrese denilen çok güzel ginilerle bezenmiş bir Selçuk yapı » sında kurulmuş olan müze gittikçe leşmektedir. eşyası, eski ve değerli mezarlar, tarihsel kıymeti Bunlarda his kuv. | | besidir. Bilhassa dini ve | lar son Habeş resimlerinde HABEŞİST İSTANDA RESİM | Habeş Resminin Mahiyeti 1 — Aduva muharebesi 3000 senelik habeş tarihinde re- sim san'atı tetkik edilirken, görülür ki Habeşler, karakalem ve yağlıboya resim yapmağa pek iltifat etmemiş lerdir. Bu, memleketlerinde ressam yoktur manasma gelmez. Bilâkis Habeşistanda resim harikulâde ehem miyetle telâkki edilen bir san'at şu- tarihi re- simlerde kendini olânca samimiyeti ile gösteren habeş resmi, perspektiv ve simetri'den uzak, gayet iptidal bir san'at halinde meşvünema bul. muştur. Habeş resmi, bu iptidalliği içinde, o kadar harikulâde eserler meydana çıkarmıştır ki, bugün onları gerek | İ modern li iyetile, gerek tetkik ediniz, cinsalsiz bir safiyet ve sadelikle kar- şılaşırsınız. Teknik denen resim mantığı ve ifadesinden bu resimlerde bir şey bulâmâzsınız. Taklitsiz ve eşsiz sa- fiyeti içinde Habeş resmi başlıbaşı- na bir orijinalitedir. Habeş resminde mantıksızlığın şaheserlerine tesadüf edilir. Gerek dini ve tarihi resimler. de; gerekse av'manzâraları ve hattâ hi ta, raptıkları re- Eee ÜİAleşiee az azla ayal kuvvetile çalışmışlardır. Bu resim- lerde Tealiteden eser bulamazsınız. Bu resimlerdeki ifadelere göre mo- dern resmi kışkandıracak kadi Aykarıklarıyle, liğini arttıran, tanınmamış ve tanıttı. rılmamış bir san'attır. Hotantoların san'atından doğduğu rivayet edilen Habeş resminde plân ve mesafe, vo- Tüm ve hareket yoktur. Yalnız mer- kezi kompozisyon fikri, onlara kim. se öğretmedi, halde dâhiyane bir şekilde inkişaf etmiştir. Habeş resminin şayanı (o hayret bir hususiyeti de şudur ki bu resim- lerde düz bir çizgiye raslamak müm- kün olmaz. Düz veya yuvarlak çiz. giler gerek resimde, gerekse hayatta onların maişet tarzlarına, âdetlerine uygun olmıyan eşylerdir. Hattâ occnebiler, yerlilerin düz bakışlı olmadığını söylerler. Düz yerine daima mall ve iğriyi tercih ederler. O kadar ki, meselâ bir yatar ğin üstüne serdikleri yorgan bile muhakkak surette çarpık konmuş- tur. San'at tarihini tetkikle uğraşan- Bizans tesiri olduğunu da iddia ederler. Ha- beşler en eski hıristiyanlardır. Buna minyatürlerdeki | rağmen arasında büyük bir islim kütlesi mevcuttur. Bir kısmı da put- peresttir. Bunun için resimlerinde dine fazla yer ayıran Habeş ressam- lığı, İsayı ve Meryem Anayr da can- landırmağa çalışmıştır. Buraya der- cettiğimiz resimler, Habeşistanm ile ti gelmiş, şöhret kazanmıs ressamla- nnn eserleridir. Bu resimlerde gö- rülüyor ki Habeş resmi, iptidailiğine nazaran şayanı hayret bir safiyet güzelliğini taşımaktadır. hakkında izahat : 1 — işte size tarihi bir resim: Adouva muharebesi, imparator Me- nelik hıristiyanlar Okatolikler aley- hine savaşa tahrik ediyor. 2 — İşte bir mahkeme tasviri. Or Resimler Gr e | 2 — Bir mahkeme tada görülen adam borçludur. Onu parmakla gösteren de alacaklı. Ala- caklının arkasındaki biribirine sarıl- miş altı kişi şahit olarak mahkeme huzurunda bulunuyorlar. Hâkim biz- zat imparatordur. Lâvhanın alt tara- fında da borçlunun mahkemeden sonra tecziye edildiğini göstermek- tedi, 4 — Bu bir hurafeyi anlatır. Mu- kaddes 'Tana gölünde hacca gelen- ler. Kuşlar, balıklar ve hipopotam- lar arasında târiki dünya olan parg- larmı ziyarete geliyorlar. Bu hac es- basında bü yabani hayvanlar onlara asla zörar vermezlermiş. İşte size bugün bütün dünyayı alâkadar eden babeşlerin san'at an- layışlarından kısa bir iki çizgi, bir iki iniba. tabeler, ele geçen silâhlar, tü lü devirlere ait paralar, bir iki hey- kel müzenin eşya çeşitleri olarak s8- yılabilirler, Ayrıca değerli ve el yaz- ması kitaplar da vardır. Müzenin daha zengin bir şekle &0- kulması gerektitr. Hususi idarede bu iş için pek az para ayrılmıştır. Hatta bir müze memuru bile » Bu vazifeyi kütüphane o memuru fahri olarak görmektedir, Tokat gibi Türk tarihinin eski 7a- manlarını aydınlatacak bir ili şüphe yok ki, korunacak, saklanacak “çok izerleri vardır. Bu hususun yakın zamanda nâzarı