NAMIK İSMAİL Ölümünden birkaç gün evvel ona geceleyin kanda rastladım. Ya« nımda Mustafa Şekip vardı. Hiçmen otomobilinden inen Namığın bana ilk sözleri şu oldu: — Seni çok görmek istiyordum. Ne iyi tesadüf. Bana birtakım fena- lıklar geliyor. Sana doktorlardan faz- la itimadım var. Şimdi de böyle bir bal geçiriyorum, Onu hemen tenha ve büyük bir pastacıya götürdüm ve saatimi çıka- rarak nabzını saydım: 102. “Tikanık ve kendisini fazla cehde mecbur elen bir konuşuşu vardı. Yüzünü güneş yanığından çok kızarmış buldum. “Teheyyücünü gidermek için bir ıhla- mur getirttim ve ayrıca teskin edici bir ilâç verdim. (Fazla teheyyüç an- larımda bana da buna benzer halle geldiği için yanımdan eksik etmedi. ğim bir ilâç.) Beş on dakika geçti, geçmedi; Na- mık İsmail, son derece ferahladığını söyledi. Tekrar nabzma baktım. Kalp tem bir itidal içinde idi ve normal sayısına inmişti -Yeni başla- yan bu buhranlarını anlattı: Çarpıntı. Kalbin etrafma şiş sokulur gibi san- cılar. Tarif edilmez ve kendi tabirile ölümden beter bir sıkmtı. Alın terle. mesi, — telkin vazifemi yaptım. Bu hallerin bana bin defadan fazla gel- diğini. hattâ ayni arkıntıları geçiren dostlarımızı sokakta oturmaya mec bur edecek kadar ileri gittiğini anlat- tım. Her çarpıntı, sancı ve sıkıntının kalpte mutlaka bir âfete işaret olma- dığı söyledim ve tansiyonunu $or- dum, On dokuzmuş. Henüz genç ol duğu için muayyen bir rejimle bunu indirebileceğini ilâve ettim, fakat er- tesi gün doktora bir daha görünme- #ini sart koştum. Çok rahatladı. Gece yarısından son raya kadar bizimle beraber oturdu, neşelendi ve İtiyadından fazla konuş- tu. vakit, felâketini alınca bu vak'ayı hatırladım gece Namık Ismailin kalbini yok layan ölümün, onu gafil avlamak için Akay vapuru gibi Tunç devrinden kalma vasıtasız ve tedbirsiz bir yer aramasındaki o kancık hilesine şaşıp kaldım. Fakat bu hayretim, şuuru- mun ortasına taş gibi oturan büyük teessürün altında bir saniyeden fazla yaşayamamıştı. Sabaha kadar uyuyamadım. Şöyle biraz dalarken bile onun munis, kısa ve üç dört devir içinde biten âhenkli kahkahalarını içimde duyarak, bir öl- gü ve müvarene şaheseri olan biçim- li varlığını görümün önünde bularak ryordum. Güneş doğmadan ev « vel yataktan kalktım ve oturdum. Ona bağlılığımı mücerret kelime - İerle anlatmaya teşebbüs etmiyece « gim. Ben Namık İsmaili çok sever ve bunu bilirdim; fakat daha çok sevi - yormuşum, bunu da felâketinden son Ta öğrendim. Oliimiin verdiği bu acr dersi kim hatırlamaz: Kiymetler, an- cak ebedi bir mahrumiyetin göz ka- rartıcı boşluğu içinde tam ölçülerini buluyorlar, Namık İsmaille beraber dün topra- ğın altma bıraktığımız şey, Türki- yede eşi pelz az bulunur bir müvazene ve âhenkti. Şahsiyetinin merkezini o- nun kadar bulmuş ve hayatını, eseri- ni, faaliyetini bu merkezin iradesine onun kadar ram etmiş sanatkâr pek azdır. En âdi bir maddeye, bir ciga- ra tablasına elini dokundurduğu za - man bile parmaklarından bir müvaze- ne Zehirli gazlara Karşı sığınaklar Ani gaz hücumlarmda halkı ze- mizdeki .ahzen ve sahrınçlarda yapı" lan tetkikat birkaç güne kadar sonuç- | landırılacaktır. Bundan sonra Ecyoğ- lu cihetinde tetkikata başlanacak ve Biyoğlu semtinde sığınak olmağa *i- verişli mahzen ve sahrınç pek az ol- duğu için buralardaki büyük binalar gezilecek ve en elverişlilerinin mi *İp bir odası birer sığınak haline geti- tilecektir, Şehrimizde şimdiye kadar yapılan incelemeler iyi sonuçlar ver- miştir, — Yeni Lise talebeleri İki yıldır Cağaloğlundaki binasın- da tedrisat yapmakta olan Yeni Lise bir müddet İçin kapanmıştır. Verilen malümata göre Kültür yönetgesi oku Yun Cağaloğlundaki binasında tedri - sat yapılamıyacağını bildirmiştir. Bu nun üzerine okul Beyoğlunda başka bir binaya taşınmak üzere kapanmış- tr. Fakat ikmal sınaçlarına yarından itibaren girecek olan Yeni Lise talebe leri bu durum karşısında mekteple. rinde imtihan olamıyacaklarını gözö- nünde tutarak dün toplu bir halde Kültür direktörlüğüne başvurmuşlar, rektörlüğü dün derhal Yeni Lise di- rektör vekilini çağırarak bu husı görüşmüş ve sonuçta bu talebenin ev Takımı getirterek ka okullarda yapılması kararlaş - mıştır. Talebeler muhtelif okullara dağıtılacaktır, — lik okullarda İlk okullarda talebe kayıt ve ka bul muamelesine yarın sabahtan itiba Ten başlanacaktır. Bu yıl ilk okullara girecek talebe pek çoktur. Bu sebep- İe yarın ilk okul müfettişleri Kültür direktörlüğünde bir toplantı yapacak lardır. Bu toplantıda, evvelce tesbit edilen ilk okul çağa gelmiş çocuk- ların mikdarına göre okullara talebe yerleştirme İşi etrafında görüşülecek ve bunun için yeniden açılacak şube ve okullar tesbit edilecektir. Toplar» tı sonucu Kültür Bakanlığına bildiri- Jecektir, ——————— ———— onun sele, telâşir, müfrit, sakar. yan kış, ölçüsür hiçbir jestini görmedim, sesinin en küçük bir öfke dalgasile kabardığını işitmedim. e Şabsiyetinin ancak ruhun kulağile duyulabilen ses siz senfonisi, ona bütün tanıdıkları. nı meftun etmişti. Bir Phidias işine benziyen gürel kalıbın içindeki bü- tün ruh melekeleri arasında, bilhassa peyizajlarının havasındaki neşeli ve güneşli vezin vardı. Bunun için, diye bilirim ki, hemen bütün sanatkârları» mız arasında Namık Ismail kadar, far kında olmadan ruhunda bir eski Yu- nan artiştinin mevzun ve âhenkli meş rebini taşıyan bir başkası güç bulu- nur. Hayatını, eserini ve temas ettiği üi eendesi ruhun müş parlak, tertemiz, ince ve treşide kalıpları ha» linde güzelleştirdi. Yalnız hayatını değil, belki onu en sevdiği bir varlı- Kın kolları arasında sonsuzluğa yol- İayan ölümünde bile, bütün ömrünü dolduran estetik iştiyakın aldığı son güzel hâlet vardı. Namık İsmail, fır- ir tablo gibi öldü. Cumbadan Rumbaya! Server BEDİ bir apaftımanın oKaragümrük'ten gelecek misafirlerde uyandıracağı hayreti düşündü! yüksek sesle gülmekten kendini alamıyordu. Odalara tekrar tekrar girdi, çık. tı. Pencerelerden tekrar tekrar baktı, Hele mutfağa hem şaşmış, hem bayılmıştı. Apartmanın kira. sını da çok merak ediyordu. Niha- yet sordu : z vx buranın kirası ? Sine doksan liradan aşağı de tldir, diyordu, Tahsin Bey şu © vabı verdi; — Uç yüz diyorlar emme iki yüz elliye inerler. Cemile apışıp kalmıştı. elli lira yalnız ev kirası! Apartmandan ve Taksim bahçesine girdiler. Cemile burasmı da ilk defa olarak görüyordu. Ya- bancı bir memlekette “bulunuyormuş gibi kalbini har an bastıran koyu bir hayret içinde etrafına bakıyordu. Fa- kat bir taraftan da Tahsin Beyin onu bu yeni âlemin güzelliklerile büyüle- yerek istediği yola daha kolay sev. ketmeği düşündüğünü sezmiyor de- küldi. Nedir istediği bu adamın? He- İe şu dilinin altındaki baklayı çıkar. 8 bakalım! Bütün o uydurma ev. İki yüz lilik, nma masalı, “gubih” apart- man , filânlar ne imiş, an- hyalım. Tahsin Bey garsona iki limonata emrettikten sonra Cemile'ye döndü: — işte ben böyle gönforlu bir apartmanda yaşamak istyorum, Ora- da yalnız başıma idemem. Bir hanım ister gayrık oraya... Otekini boşama» dan bâşka kız alamam... Hıristiyan- lardan da metres istemem. Böyle se- nin gibi, vici vici, vici vici Istanbul banımı dilile gonuşur bir ganarye lâ 3ım. Şimdicik söyle bana... Emrit.. Gabul edersen 0 apartmanı dayayıp döşeyim... Emrine çifter çifter hiz- metçi... Valde hanım da gelip otu- Tur. Mahkeme boşanma gararı virin- Siyedek sen benim nişanlım olursun. Beni bilmiyenlere de evlendim diyi- ver. Nüfus cüzdanını muayene ede- cek değiller Ben bu taraflarda kibar evler bilirim, bırıc oynamağa giderim, ev sahibi gadınla erkeği her- | kes evli bilir, emme bana sor sen... Hem biz ilerde nikâh ta ideriz... Olur biter, Cemile dinliyor, ayaklarını masa- nın demirine vurarak İçine dolan sa- bırsızlıkları gideriyor, "in mak sadını iyice anlamadan cevap vermek istemiyordu. Bu sözlerine bakılırma adamın niyeti besbellidi: Bir evlilik masalr uydurarak karısından böşan- madan başka bir il e nikâhlanmak mümkün olmadığı içir Cemile'yi oda- ık gibi kullanmak... “Baş Üstüne iki gözümün bebeği ama ya &en beni iki şapkan gibi kafan. hirli gazlardan kurtarmak için sehri- |! bu Ga en kısa zamanda bitirilecektir. |* | YT E OLUP BİTENLER AN ———— Ne Dersiniz? — BİLET c Dün bir sahneye şahit olduk. Bu sahne Usküdar iskelesinden İ vapura binerken biletini düşüren bir yolcu ile biletci arasında geçti, Yolcu — Biletimi düşürdüm. Biletçi — .... Yolcu — Alınız. (Bir lira verdi) Biletçi — (Beş iakika kadar elindeki birtakım renkli ve ufak , biletleri koparıp demet yaptıktan ve yolcuya verdikten sonra) Buyu rün üstünü... Yolcu — Kaç kuruş? Biletçi — 75 kuruş. — Ne münasebet? — Iki kişi değil misiniz? — Hayır. — Iki dediniz. — Bir tek adam neden iki bilet istesin? durumlarını anlatmış ve bir çare bu- |! lunmasını rica etmişlerdir. Kültür di- |! ikmal sınaçlarının || Münakaşa durdu. Biletçi otuz | beş kuruşluk fazla kesilmiş köğu- ları aldı. Ust tarafını verdi. Yolcu — Neden 35 kuruş? Biletçi — Iki misli ce; Yolcu — Nenin iki misli? Biletçi — Beykozdan Köprü. Yolcu — Ben Usküdardan bin- dim. Biletçi — Nizam böyledir. Ve cebinden bir tarife çıkarıp | kabında yazılı birtakım yazıları | gösteriyor. İstanbul gibi zaten denizle bö- lük bürçük olmuş, nakil vasıtala- ta |! Çifte kaçakçılık Eze vapuru ile İskenderiyeden ze- len yolculardan Abrahimin kızı Hay- kulinin eşyaları İzmirde aranmış, çu- kulata, şeker, bisküvi.çocuk oyuncak ları ve daha birçok eşya bulunarak resmi alınmıştır. Haykuli, nım:za geldiği zaman ikinci bir aramaya tâbi tutulmuş, kravat, çocuk elbiseleri meydana çıkarılmış» tır. Bu çifte kaçakçılık hakkında tah- kikata başlanmıştır. Avusiurya Üniversitelileri |. Dün şehrimize biri kaz've' dördü erkek olmak üzere beş Avusturyalı Üniversite talebesi gelmiştir. Tale- beler buraya gelmeden evvel Bulga- ristaı gezmişler ve Bulgarlar ve memleketleri hakkında 150 sahifalık bir kitap yazmışlardır. Talebeler on gün kadar şehrimizde kalacak ve son ra gördüklerini yazacaklardır, Avus- turyalı talebeler her memleket hak - kında bir kitap yazmağa' karar ver- mişlerdir, Bu sebeple İran yolile Hin. distana yaya olarak gidecek ve bu su- m seyahatlerine devam edecekler» ir, — Narh komisyonu Belediye narh komisyonu son za - manlarda her pazartesi günleri top- Tanıyor ve borsadaki un fiyatlarını in- celiyerek ekmek ve francala fiyatları nı tesbit ediyordu. Dün aldığımız ma lümata göre bu toplantının, önce ol- duğu gibi, on beş günde bir yapılma- sı kararlaştırılmıştır. Bu sebeple narh komisyonu, un fiyatlarında düşüklük rülse bile yarın toplanmıyacakt malı ki bu Tahsin kıskıvrak bağlansın... Eğer kurduğu bir tuzak varsa içine kendi düşsün... İnsan gibi davranırsa mükâfatını gör- sün... Fakat Cemile öldüm Allah bu kabuğu asırılmış çavdar ekmeği su» ratir, daşdaracık alınlı, müşevveş ba- kışlı, katmer gerdanlı, koca göbekli pastırma âşıklısına ilk çiçeğini vere- mezdi. Halbuki herif işi acele tutu- yor. Mutlaka başka bir hesabı,da var ama ned' acaba?.. Dur bakalım, Bi- raz şöyle naz edelim. Tahsin Bey Cemile'nin düşünceli iye düşündü Cemile, i halini görünce sordu: | hepazelik olmasın diye bu parayı İ EZALARI rile yaşayış cereyanı birtakım sek- telere uğrayan, hele tramvayı va- purla, vapuru öteki kumpanyanın vapurlarile bağlanmamış bir şe- hirde yolcuyu bir de biletsiz bin- di diye cezaya çarpmak haksız ve yolsuzdur. Şirket biletçisinin bu ceza tahsilâtı ne dereceye kadar kanuna uygundur e bilmiyoruz. Ama tarifelerin üzerinde bunun kanuni olduğu yazılı olmadığına göre bu tarafta bir bit yeniği var. Fakat işin en haksız tarafları şu- dur: j 1 — Jsrüdardan binen adam- dan Beykoz biletinin iki mislini almak. 2 — Biletini düşüren bir adamı biletsiz binmiş (yani humpanyayı aldatıp biletsiz geçmeğe teşebbüs etmiş) diye cezaya çarpmak. Bunlar artık dünya yüzünden kaldırılmış intizam sistemlerid Bu tarzda ceza kesilmesi eski» | den pek yoklu. Şirketi Hayriye bu cezaların yüzde yirmi beşini biletçilere verdi vereli bu tahsilât arttı. Haklı haksız bu para tahsil ediliyor. Yolcular da iskelelerde | mü | veriyorlar. Lâkin saade edil ü Biz böyle düşünüyoruz, Siz ne dersiniz ? Tapuda değişiklikler Tapu dairesinde bazı değişiklikler olacaktır, Bunlardn Istanbul idaresi tapu memurlarından olup işten el çektirilmiş olan Sabrinin yerine Bey- oğlu tapu idaresinden Necmettin, ve Necmettinin yerine İstanbul kayıt ka leminden Şükrü ve Şükrünün yerine de İstanbul Tapu dairesinâ:n Mah- mut bir ikişer ve üçer derece terfi et- tirilerek tayin edilmişlerdir. —şğ— Hava kurumu müsamereleri Türk Mava kurumunun uçak haf. tâ dolâyısile kurumun nahiye ve ka za şubeleri kendi mıntakaları dahilin- de birer müsamere, ve bahçe eğlence- leri tertip etmişlerdir. Bunlardan A- lemdar nahiye şubesi de dün akşam sabaha kadar devam eden bir kır ba- losu hazırlamış ve balo Sarayburnu parkının alafranga kısmında yapılmış ve Baloda Eminönü Halkevinin tem- sil kolu tarafından Sakaryanin tay- yarecisi temsil edilmiştir. Sonra bir ilmiş ve Alemdar spor genç iğinin spor eğlenceleri ve dans müsabakaları yapılarak sabaha kadar davetliler hoş bir gece geçirmişler - dir. artık buna İ | İ — Tecim Odası memurları 'Teçim ve Endüstri odası memurla. rı, tekzütlük sandığı işi için Ekonomi Bakanlığına m“racaat etmeğe karar vermişlerdir. Memurlar, tasarruf san- dığı istemediklerini, odanın kendileri için teksüt sandığı nizamnamesi ha - KUÇUK HABERLER * Türk - Macar terim arlaşması, 30 eylüle kalar kir sy müddetle ura- times bu karar dün gümrüklere bil dirilmiştir. * Ye'kevi zedeler kumranyası İngiltereden 4300 tonluk yeni bir i . alarıştır. Şilep yakında iza gelesektir. * Ek-nomi Bakanlığı ile temas et mek üzere Ankaraya giden liman genel direktörü Raul Manyas. dün Ankaradan tehrimize dönmüştür. Yeni liman tariieşi, kakanlıkça tar İ dik edilmek üzeredir. Eylülden it- Yaren tattik edilereği için Lirkaç gü ne kadar teblig edilmesi teklen - metkedir. * Genel nüfu- sayım türwu dün İ torlanmış Eminönlinün bina cetvel. lerini bitirmintir. * Dün Balkanlardan ©&i# aile göçmen gelmiştir. Onümüsdeki on beş gün içinde Köstenreden 4 va - pur kadar daha söçmen geletektir, © Visöyet kaytar müdüriyetince her sene açılmakta olan ehi* bayvan sergisi bu sene de açrlasaktır. Sergi geren sene olduğu gibi bu sene de Edirnekapıdaki temizlik işleri ahır- larında açılacaktır. Vilivet baytar müdiriyeti tarafın dan ahırlarda sergi icin itab eden bazırlıklara ve neksanların tamam- lanmasına başlanmıştır. Sergive 23 eylülde hayvan kaydi- ne başlanacak ve birinciteşrinin ilk günlerinde de açılma merasimi ya - tlacaktır, * Vilâyet baytar müdürlüğünce Yaleva Silivri Çatalca kazalarında yarılacak olan alım istasyonlarının keşifleri bitmiştir. Yakında bunla - rın İhalesi yapılacaktır. Tatasyonla- | rın birineiteşrinde inşaatına başla - nacaktır; Istanbul busust idare baytarlık - larından birine (Bandırma belediye baytarı Nuri tayin edilmiştir. Nu - Tİ pazartesi günü yeni vazifesine baş lryacaktır. * Karaca Merinos çiftliği için Al manyadan Tarım Bakanlığı tarafın- dan satın alınan 500 dişi Merinos ko- yumu ile 57 erkek merim's tir Teş- rinde Istanbula getirilecektir. 9 Beyoğlu Halkevi, 30 Ağu$tös için düzenlediği müsamereyi dün gece beşyüzden fazla çağırıklı ö - "ünde vermiştir. Müsamereye Hal kevinin 60 kişilk a“. wevetinin fe siklâl mârşile başlarmış, Cevaci Ke rimin 30 Ağımtmssaferinin yüne ğisünerinde"verdi ğini YCyitva lenmiş, ve evin. gösteriş şubesi tara fından çok büytük bir çalışma ile zıtlanmış olan “Kızrl çağlıyan, pi- yesi ve “şeri'ye mahkemesi” kome- disi oynanmıştır. © Eznebi ve ekalliyet mekteple - rinde, ikmal imtihanları eylül hafta sında yapılacaktır. Talebeler, imti hanr kendi mekteplerinde verecek - terdir. Kültür direktörlüğü Oimti - handa bulunacak mümeyyizleri tayin etmiştir . 9 Yaz tatilinde Avrupaya ve Ana doluya tetkik seyahatine çıkan U - niversite profesörleri şehrimize dön müşlerdir, Profesörler eylülde ya - prlacak ilkmal itihanlarında hazır bulunacaktardır. Yeni alınmcık doçentlerin müsa - baka imtihanı da eylül sonunda pro- fesörler meclisi huzurunda yapıla - caktır. İ * Togiliz elçisi Sir Percy Taur - rain bugün iki ay mezuniyetle fa - giltereye gidecektir. zırlaması İâzımgeldiğini bildirecekler | —Seh re diyon bu işe? Aklın yat. tm? | Cemile : iline bakarak mırıldandı: — Düşüneyim, dedi, nikâhsız ya- şamağa aklım ermiyor benim... Hele annem, ablam çıldırır" — Canım efendim onlara da nikâh varmış gibi gösteririz. — Nasıl gösteririz? — Golayı vardır anın. Sen bana terk it, — Nasıl kolayı var, anlamıyorum. — Vardır, var, biliyorum ben... — Her ne hal ise ben düşünmeli- * 50 Ağustos Zafer ve Tayyare bayramı münasebetile Burgaz ada- | sı dörüz spor klübü tarafından da | — Düşün tabi... Düşünmeden ol- maz, şimdicik sana bir limonata da-| ha ısmarlayım, düşün. — Burada mı? — Nirde olacak ya? — Evde düşüneceğim, — Buranıa evden ne farhı var ki? — A... Olur mu öyle?.. Ben evde yatarak düşünürüm, Tahsin Bey çatlak bir kahkaha ile güldü: — Ben sana yatıp düşünecek yer bulurum şimdi... Tahsin Bey bunu söylerken, arzu- lu ve keskin bakışları, Cemile'nin göğ- sünde iki sivri noktaya" bir ar: gibi konup kalkıyor, sonra tekrar konu- yor, omuzlardan bele kadar vücüdün Üst kısmında uçtuktan sonra ayni noktalara tekrar gelip yapışıyordu. Cemile bu bakışları emzirerek Tahsin Beyi biraz daha tehyiç etmek için gerindi ve göğsünü şişirdi. Tahsin Bey birdenbire dedi ki; — Hemen bugün size gumaşlar alalım. Beyoğlu'nun en yüksek terzi- sine verelim, elbiseler dikilsin. Balo yaklaştı, Altı gün var. Acele esvap yetiştirilsin. — Durun daha... Ben düşünüp ta- şınmadan hiçbir hediyenizi kabul et- mem, — Düşünüp taşın siz... Benim teklifimi reddiderseniz bunlar helâl olsun... Hem redditseniz de bir daha İ demki bol keseden harcıyacak? O İMDADI SIHHİ Namık İsmail öldü. Arl Bundan on, on beş yıl önce ö seydi, arkasından belki uzun * recek gürültüler olurdu. Çünkü o zamanlar dostu ve dü olan genç ve iddialı bir resi” di iL, Namık İsmail'in ölüsü yalnız tabiatin işi olmadı gibi geliyor bana. Bu ölümde “İMD. SIHHİ” teşkilâtmın da pa” var. Vapurda hastalanan bir 205” mın imdadma ancak vapur KöP” rüye yanaşırken koşulabiliniyo” Çünkü vapurda hemen haştanı yardımına gelen doktor bir €t€" şişesi olsun bulamıyor. Bu ne biçim iştir? Hagi yolcu taşıya" vapurlarda ecza dolapları v8” dı? Sonra telefonla çağrılan “İn dadı Sıhhi” otomobili, “* kan yok” diye hastayı alm istemiyor. Bu da ne biçim “im” dadı sıhhi” zihniyetidir. Imd#” dı sıhhi yalnız cinayetler ve düş” meler gibi kazalar için mi rulmuştur?. Eğer her kurumun hatasi ve noksanlığı bir felâketin son öğrenilecekse, ne diyeyim, ya” dık demektir, derim, Orhan SELİM Yalovada süvare Akay idaresi tarafından 30 Ağ” tos akşamı Yalova kaplıcasının büyük gazinosu salonlarında çok parlak bi süvare verilmiştir. Ekonomi Bal Celâl Bayarla bazı saylavların ve tanbul mali ve ticari müessisele! ir İlmensup yüksek şahsiyetlerin bulundU ğu bu süvare çok samimi bir aile * lencesi şeklinde sabaha kadar deve? etmiştir. Davetliler Akayın busut bir vapurile Yalovaya gitmiştir. ayni vaptriz İstanbeliğ dönme” dir. Süvarede bulunanların hepsi” gösterdikleri arzu üzerine Akay 1” resinin her sene 30 Ağustosta Yal” yada bir mevsim balosu vermesi rarlaştırılmıştır. —— $ tVKata değişiklikler - İstanbal © Evkaf . direktörün meurlar arasında yeniden bazı deli şiklikler olacaktır. Bunlardan Ev müdürlüğü muhasebe müdürü Konya Evkaf müdürlüğüne ve a | ya Evkaf müdürü Ibrahim de İ: bul Evkaf muhasebeciliğine nakit tayin edilmişlerdir. Bundan befi Evkaf müdürlüğündeki baş olan Fd dürlüklerden bazıları lâğvedileceği bi bazılarına yeni direktörler edilecektir. ewve7ki gece bir balo verilmiştir... Balo bütün adalardan gelen DE, la çok kahabalık olmuş ve pek #ÂL İenceli bir surette sabaha Kağar vam etmiştir. Bu esnada yapılan dans müs” kalarımda birinciliği kacan b, 4 Cevidan ve Sadiyeye mü? Tar verilmiş ve Bayan Adile terfi? dan elle işlenmiş çok gürel bir HE. trkla klübün balrkeçelre iemptani “ir siliki tarafından tutulan büyük tg Mercan balığı hava kurumu tine piyankoya konmuştur. Cemile sesini çıkarmadı. Bu we rına râzı olmakta ne ziyan var? ia Allah... Bu adam Karun si sını atacak yer mi arıyor? Tahsin Bey bir elini Cemile'nin #ine koyarak: ie — Ben seni Beyoğlu'nun e ek madamalarından daha süslü gö”... isterim. Ben biraz fransızca EO sasyon dersi alıyorum. Hocam deri yar bir Yahudi. Sana da veri” yig£ Apartmanda “ösyete görünce frenk dili bilmek lâzım. Bahar pöker, birte bilmen de şart. gis ben sana öğretirim. Bizim hef Ö çe ceğimiz aylede oyun vardır. BİS? gir lenler de oyun isterler, Sen sin biraz fra.ızca? — Hayır. — Oyun bilir misin? — Hayır. gi Türkçe okuman yazma” ii — Okumam var ama , ardi Ne derler ona?, Imlâm bozuk” g8 Tahsin Bey parmağının " "nin çenesine dokundu” 48 — Köttehor 1 dedi, dı çeri gö söyleyiviriyon. İnşallsı be zelce öğrenirsin, Cemile yine sesini çıkarma” a kalktı: kt dedi, Birdenbire — Gidelim eni — Gidelim guççük şeytani, de sana biraz sün alalım, eri La yüzyüze gelmiyecek miyiz? — Olsun, o başka, o başka... — Emme vakit dar, baloya elbise rr uğrıyalım, ipek çorapla pabu$ tersin. Balo için ne ni | Xl Dükkâncılara sorarız, onler lArkasi