EE —TAN ".3 ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler ORTA AVRUPADA Tunakonferansı-Tuna paktı! Newes Wiemner Journal Wian'ds: ya - Macaristan mon: nin izmihlâlindenberi Bin arzettiği ahval, bize tam bir vu- stermiştir ki eski güçlükler bu çift monarşi tarafından yapılan her hangi bir hatâdan ileri gelmiş olmayıp Tuna milletleri arasındaki gerginlik- ten doğmuştu, çünkü işler 1918 den- beri iyileşmiş değil, bilâkis kötüleş miştir. Fakat artık Tuna havsasının ehemmiyetini büsbütün (kaybederek büyük devletler'n oyun topu menzile sine düşmesi istenmiyorsa bu havza- da yeni şartlara göre ve herşeye rağ» men herhangi bir nizamı | İntizam ve teşkilât vücude getirilmelidir. Unu tulmamalıdır ki siyasal değil, ayni zamanda ekonomik ve kültürel bir teşekkül idi. Sulh mu ahedeleri her şeyi biribirine karıştırıp. | bir Ersatz konmadı. Tuna hakkında» ki plânlar ve konferanslar herşeyden önce bunları ortaya atan büyük dev- letin menfaat ve niyetlerini aksettir- mekte ve asıl Tuna devletleri sonra gelen tali unsurlar sayılmaktadır. Hal buki herşeyden evvel bir anlaşmanın esasları üzerinde mutabık kalınmalı dır, Çünkü herkes kendi özel meni atine göre başka birşey isterse bu tak dirde bütün konleri kırdı. dan başka birşey değildir. T zasında müşterek olan bütün millet- : kaliteler arzetmektedir- birtakımları fazlaca, diğerleri de daha az inkişafa mazhar- dırlar. Bu sebeple bunların birtakım- larının mazide kazanılmış varlıkları, diğerlerinin de istikbale ait büyük & mel ve ümitleri yardır. Bununla berâ- ber her millet gerek kültürel ve rekse siyasal kudeetlerini hergün niden ibraz ve teyide mecburdur. Zi ra kültür denilen şey ve siyasal kud- ret tasarruf ve muhafaza edilebilen bir varlık değildir. Ecdadından ne İle STAYADİNÖVİÇ tevafüs etmişsen ona tasarruf etmeğe çalış, Her insan gibi her millet dahi kendisini hakikatte olduğundan fazla ve diğerlerini de aşağı görmeğe mü- temayildir. Ayni zamanda milletler yekdiğeri hakkında hakiki ve doğru bir fikir edinebilmek için biribirlerini pek âz tanırlar. Fakı ik nihayı şunu anlamaklığımız lâzımdır ki kuv- vetlerimizi komşu kavgaları birleştirmeğe mühtacı tezek bir devlet halinde muvaffak ola mayınca muhtelif devletler hal muvaffak olmağa çalışmaklığımız icap <der, yoksa Tuna-havzası semeresiz- Jiğe mahkümdur. Tuna havzasında bir anlaşma, ancak Tuna milletlerinin No. 44 Abanoz Bilezik RENE CHAMBE Ah evet, bütün dünyayı dolaşmak, Japonyaya, Çine, ikalara git mek ve oralardaki thaneleri salonlarında dans edip şampanya iç- mek hiç te fena birşey değildir. Fakat daima fil garnizonda, kurşuni bir gökyüzü ile Okyanus ve yahut Şimal denizi suları arasında zun müddet kalmak, hergün seki bir disipline tâbi olmak, filo İle ekseri ya acılmak, iyi ve kötü havalarda ma nevralar yapmak ve bu manevraları mütemadiven tekrar ederek eksik ka Jan tarafları tamamlamağa o çalış- mak ta hiç hoşa gidecek birşey değil dir. Siz ötekini yapıyorsunuz, biz bu - nu yapıyoruz. Biz filolarımızı müte- madiven tekemmüle doğru götürü Tuz. Tayfalarımızı çelikleştiriyoruz. Onun için sizin gemici zabitleriniz, bir gün toplarımızm altına düşerler- se, & zârman ben kendilerini görmek isterim. Bakalım, uzun seyahatlerden böyle bir vaziyette nasıl istifade ede cekler? — Ne bi ız? Bizim filoları | mız da manevralar yapmıvorlar | Oülar da harbe hazırlanmıyorlar mut Tuna bavzası- eski monarşi yalnız | ; İlk büyük deniz muharebesini bek - her birinin diğerine karşı, serdet- lepleri objektif ve psikolojik tetkik edilmeli ve bu tetkikte raf diğer tarafa onun beslediği arzuların ne kadar haksız ve gayri ka bili isaf olduğunu ispat etmeğe yel- tenmeyip bilâkis is'afı kabil olan arzu GÖMBÖŞ ların meydana çıkarılmasına gayret edilmelidi Meselâ Macar milleti de- rin bir sukuta uğramıştır. Binacna- leyh Macar ruhunun müvazenesini tekrar elde etmesi tâzım geldiğini ka- bul etmelidir. Macatistanda gerek Tuna hav ait ve gerekse başka neviden muhtelif cereyanlar vardır. Herhangi bir imuyaz elde etmeksizin Macaristan sükünet | bulmıyanat ve Tuna havzasının müsbet bir uzvu ol. mıyacaktır. Çünkü Macaristan çok şey kaybetmiştir. Şey kaybetmiştir. Macaristan kendi eski ülkesinin Macar olmıyan kıstm- larını sulh yolile hiç bir vakit tekrar kendisine ilhak edemez. İşte bunu bilmek ve bu hülyadan vazgeçmek ancak Macarivtanım sulh yolile mer «lde edebileceğini “öğrenmeni he mütevakkıftı kesbetmedi yaklaşımıyacaktır. Meselenin can alacak noktası da ekalliyetlerin masıdır. Bu mesele diğer bir korun - etafında bir alış bir yol- evletler mem - leketlerindeki ekâlliyetlerin göze- tilmesini devlet bakımından" kendi menfaatlerini alâkadar eden bir lü. ret olarak telâkki e miyorlar da bunu yani ekali lerin hukukunu gözdemeği can srki- cı ve nahoş bir külfet telâkki edi- yorlar ve'bip külfetten kabil ol- dukça herhangi bir suretle kurtul mak istiyorlar. Diğer taraftan bu işler lsviçrede ne güzel tanzim e- dikmiştir. Esasen ora yet yoktur. Romanlar, : ve küçük Romanlar kendilerini €- kalliyetten saymağı akıllarından geçirmezler ve milli o meoliste müzakereler, linguist farkı unut- turacak derecede ta olarsk 1 üzere yaprlır. Hararetli bir hatip olan Museh Viyanada Avrupa konferanaında fransızca ol- duğu kadar fasih almanca dahi ko- nuşmamış mıdır? O kendisini liyetten saymaz, o yalnız İsviçre- ir. Eğer Tuna de liyelim, Alman kruvazörleri ateşe baş ladıkları zaman, sizin gemicilerin se Macaristan çok | İ vinçleri ne olacaksa, bizimkilerin de | öyle olacaktır. — Lâtin ırkından değil “misiniz? Sizleri islah etmek kabil değildir.Ke. ! limelerin önünde başlarınız dönü- yor. Fakat hakikatin soğuk yumru » ğunu hiç düşünmiyorsunuz. Sizler, | hiçbir zaman, bizim filomuza kafa tu tabilecek halde değilsiniz. — Görürüz. İngilterede bize yar - dim eder , | Möcwe birden ayağa kalktı: — İngiltere mi size yardım ede - cek? Siz hakikaten deli imi giltere her zaman bizimle beraber o- İacaktır, — Hayır, eğer biz teçavüze maruz kalacak olursak, İngiltere bizi yalnız bırakmaz. Adalet onu icabettirir. — Pöhh! Adelet! Zavalı küçük Fransız! 1870 i hatırlayınız.İngiltere, 1570 de parmağının ucunu oynatmış muydi ? — Bir hata iki defa işlenmez. — Ama rica ederim, sizden sora - yım, İngiliz imnaratorluğu bizim yol İarımızı kapamakta ne menfaat bula. bilir? — İmparatorluğunuzun bamlesini kırmak gibi bir menfaati vardır. Çün kü sizin gittikçe büyüyen azemeti - niz İngilterevi korkutuyor. — Hayır, Kraliçe Astrid'in ölümü o | Belçika hanedanmm © uğradığı i bir te- rmıştır ve bütün gazete- ler, bundan babsetmektedirler, Kraliçe Astrid'in hayatının bik a kraliçeliğe ait evrelerine sah yırmaktadırlar. kadar olduğu Fransız kalp- uyandırdığı teessür, bu ya- satırına okunmaktadır. leri zdarın Lehistandaki teessür Leh gazeteleri, Belçika kraliçesi” feci ölümü münasebetile maka- | leler neşrederek Lehistanın dost v- etiğini ve elçikanın uğradığı müthiş darb Lehistanda derin bir surette hissedildiğini yazıyorlar. Dün Belçika elşiliğinde gün başsağı telgraflar ya; : Cumur Başkanı (O Kral Leopolda, Başbakan Slavek ile dış bakanı Bek de Başbakan Vanzilanda başsağı telgrafları gönderminlerd ÜOcuvre gazetesi diyor ki Fransa, bu felâketi, Belçika kâ- dar derin olarak duymuştur. Genç Kralın kalbini yaralayan ve dost Belçika ulusunu al.ist eden matem- den Fransa, kendi payına düşeni tecs sür duyarak, teklifsiz, kardeşçe al maktadır. Le Journal diyor ki : Fransız kadınları, Belçika ka» ile ayni keder ve ayni matem içinde birleşerek, bizim &Astridimiz olan ölünün huzurunda eğilmektedir. Echo de Paris şöyle yazmakta Fransa .dost bir milletin bu y ve büyük felâketinden kendi payına düşeni, yeisle almaktadır. Büyük har | bin s arkadaşlığındanberi Fi ar İle Belçikalılar arasında o ka-| | dar çok bağ lik darbesi; denize... denize medyunuz! surta laviçrenin Hirlerse o vaki en büyük güçlük ortadan kalkmış olacak ve Briand, Titülescu ve Be- mesh'in dedikleri gibi hudurla, miz ötomâtik bir tarzda görünmez bir hale girmiş olacaktır. Fakat b Tunalılar bu gayeye ancak biribi- timize kültürel bağlılığımız. Yit ve takviyesi suretile ka liriz. Bir eski Avusturya wardı? ki Alman kültürünün Tuna havzasırida yayılmasından meyda « na gelmiştir, Eski Avusturyalı mek *ep mualliminin kültür o faabiyeti eski Avust Bürokrasisi,eaki A- vusturya ordusu © ve çok dil kon aret âleni bu kültürün yarattığı eserlerdi. Avus- eviyesine yükse havzasında lekettir. Sonra bizim menfaatlerimiz ve tearüz etmiyor, bilâkis müşte rek! Sizin bütün müstemlekeleri « nizi taksim edeceğiz. — Biz İngiltere ile sizin müstem- lekelerinizi taksim edeceğiz — De Soliers, pek mânasiz seyler söylüyorsunuz. Ağımızdan çıkanları size birsey söyliyeyim mi ? Almazya psikoloji bakımından pek o kadar kuvvetli değildir. Kendi kendinizi fena aldatıyorsunuz, On se nedir İngiliz Krallığı hep sizin aley- hinize hazırlanıyor. — Bize karşı mı? Bundan dahi büyük budalaca lâf olmaz. Biz pul kolog değilmişiz. Öyleyse di niz, ben size bazr hakikatler ifş edeyim de, kulağınızda küpe kalsın, unutmayınız. Bakalım biz İngili leri tanıyor muyuz, tanımıyor mu- yuz? O zaman daha iyi hüküm ve- rirsiniz. Ayni zamanda ..size şimdi burada Alman bahriye nezaretinin de kanaatini söylemiş olacağım, Ki. yelde yapılan büyük haftadan bah- sedildiğini hiç işittiniz mi? » — Şöyle böyle. — Haa, şöyle böyle, Zaten ne- lerden iyice haberiniz var ki bu da Bu feci ölü- | kuvvetle | İ vaşturya Macarişt, şöyle böyle olmasın ?.. O halde ben | söyliyeyim: 23 ve 30 haziran ar sında bir ingiliz filesu Kiye! manında filomuzu . ziyarete gek | yat İngiltere kibar biz mea | mişti, Biz defa bu ziyarst kandili: İ verdi. Sola yala sn büyük ve sa İ iştirak etmiyecek hiç bir Fransiz yok İ resimlerinde, İngiliz bizi de vurmamasına imkân yoktur. | Fransa, Belçikaya dost başsağıları | Dı sunarken, onun ds ayni davayı mü | dafaa ettiğini ve Fransa gil da | bu müdafaayı, kanile' öde: ante yazıyor Belçika bilmelidir ki, onun duyduk | larını, biz burada ayni zamanda, ayni karşılıklı duygu ayni kuvvetle hissediyoruz, Petit Parisien de diyor ki: “Belçikalıların matemi hakkında fikir edinebilmek için 1934 sene- yubatının acıklı günlerine gerilemek sior, ' 1mdır. Bu mateme, derin surette tur... alı demek, bir masal demek de- O. hakikatte mevcuttur. A- nt östihlâf eden bütün devletlerde emsali bulunan Avusturyalı tipi muhafaza etmektedir. Fakat o öne atılmak istemez, fakat hiç olmazsa mevcudiyetini göstermesi lâzımdır. | ustukça onun mevcudi - , öğrenemez. Şayanr ttir ki mevcudiyetleri- ni gösterenlerin sesleri çoğalmak» tadır ve muhtemeldir ki bu suretle Tuna milletlerine cebredilmeksi - rin onların kendi teşebbüslerinden doğacak bir Tuna konferansına gi- diyoruz, İşte böyle bir Tuna kon- | nsı Tuna meselesini halledebi- — Evet, mukadder bir çarpışma- dam evvel, İngilterenin size oyna- dığı son bir casusluk oyunu.. «— Gülünç şeyler söylemeden ev- vel, beni dinleyiniz de, si sms anlatayım. Biz o za: tikle dolaşmaktaydık, O: biliyorsam, hepsi de en iyi naklardan öğre ir. Di mülâzim Von Büaşe bütün bunları biz Tancada İken bana (bildirdi Kendisi nadir (o mazhariyetle olarak, imparator tarafından, Ki- yeldeki ziyaretin devamı müdde- tince, ingiliz filosu amiraline mih- mandar tayin edilmişti. Sekiz gün King George V kruvazöründe, in- sabitleri İle daima beraber ân, onlarla yedi, onlarla iç- ti, hatta onlarla yatıp kalktı. Ami- ral Georges Warrender'in yandan bir saniye ayrılmadı. Rterenin hakkmızda ne fi- ler beslediğini öğrenmek için kimse ondan daha iyi mevkide bu- İunamazdı. Bana verdiği haberlerde, Kiyel haftasında yapılan muazzam kabul ve Almanla- rın bir ârada, halkın alkışları ara- snda nasıl Kardeşleşmiş oldukla rmdan bahsediyordu, Kayzer, bizzat “Hohenzollera; nda mükellef bir gala suvaresi İ sna yüğele ikisini z çe vi | az olan gündeliklerinin muayyen bir — Ben de öyle... Düşün bir dela, yediğimiz bütün balıkları | İ dirdi. Yapılan tahminlere göre, sade | müşkül şartlar içinde hayatlarını ka- Vatan Müd Dautseme Wocller: Başbakan İsmet İnönünün ateşli bir vatan sevgisiyle dolu olan söylev- lerinde, mütemadiyen tekâmül eden | hava silâhımın bütün memleketler için daim! bir tehlike ifade ettiğinden bah sedeli, iki ay geçti. Başbakân o zaman ir memleket ne kadar dağlık arazi üzerinde olursa olsun, düşmanının taarrurların: muvaffakıyetle menede- cek kadar uçağa malik olmadığı tak» dirde, şehirlerinin ve kasabalarının tahrip edilmesine tnâni olamaz; çün- kü bunlar kolaylıkla yaklaşırlar. bom- balarını atarlar ve yine kolaylıkla ge- ti dönebilirler!” demiş ve Türkiyeyi korumak için lâzemgelen “bin kanat” tan bahsetmişti, Memleket bütçesi bu gayeyi temine kâfi gelecek dere- cede, kültürel ve ekonomik alanlar daki ödevlerin yerine getirilmesine tahsis edildiği için, Ismet Inönün halkı ellerinden geldiği kadar teberrü atta bulunmaya davet etmes memlekette derin akisler w tı. Bunun üzerine hava tehlikesi; İenler cemiyeti kuruldu, Kam, türk 10000 Türk lirası teberi her taraftan önemli şahsiyetler, ken- disini takip ederek, büyük meblâğlar vermek suretile bu cemiyetin üyeler listesinin başına geçtiler. Anado nun en uzak köşelerinden müracaat- Jar vuku buldu, Ancak bir Türk kadar tasarrufkâr bir insann, yaşayışa el- verişli olacak derecede ax maaş alan devlet ve belediye işyarları, ayliklâz ceyyiyete tahsi ettiler. Bıpkı bir zamanlar bizim Al man çiftçilerinin bulundukları mevki kadar müşkül bir ekonomik mevkide bulunan Türk köylüsü de geri kalmak | istemedi, Adana çiftçileri, senelik ü rünlerinin yüzde üçünü hava kurumu na tahsis edeceklerini bildirdiler, Sam sun tütün zürram da yıllık Ürünleri. nin yüzde İkisiyle iştirak ettiler. Hat- tâ fabrika ameleleri bile, zaten çok kısmını bu maksada ayırdılar ve Türk kadınları da, Istanbulda Taksim mey danmda hava kurumu için tezahürat- ta bulundular. Velhasıl hava kurumu birliği, bir buçuk ay sonra kasasında 1,174,629 Türk lirası toplandığını bil | memurların maaşından birikecek pa- ra, bir yılda 1.700,00 lirayı tutacak- tr. Eğer Türkiyenin 1935 - 36 bütçe- sinin 194.852.727 lira olduğu gözö- nünde tutulacak olursa, o zaman bu meblâğın hakiki kıymeti anlaşılır, E va kurumuna yardım etmek için gös- terilen tebalük hâlâ devam ediyor. Anadolunun tâ içlerinden, insanların zanabildikleri yerlerden akan teberrü sızıntıları, kasaba ve şehirlerin dere- leriyle birleşiyor. Hükümet, bu su- retle meydana gelen geniş nehirden, kadar alarak, memleket ve salonuna kurulmuştu. Al- maânlarla İngilizlerin orada nasıl can ciğer konuştuklarını tabii bi- İemezsiniz, ui kapamağı İn- it aklına bile ge- “ Hohenzollen ” de : kumandanı o Dampier, bakı- nır, size isin sayıyorum, Sir Arthur Hemiker - Hughan, Ko- mander Brovnrigg. Stopford gibi tanınmış büyük deniz zabitlerinin konuşmaları arasında söyledikleri sözleri de tabii hiç bilmezsiniz. Kiyelde bu güzel kardeşlik te- maslarmın devam ettiği sıradadır ki, Saraybosnada silâh patladı. Bü- tün Avrupanın üstüne harp tehi kesinin çöktüğü bir zamanda ingi- liz amirali sir George Warender'in, Ingiltere namına retmen sarfettiği sözlerin manasını tabii hiç kavrı- azsınız. Kiyelden (ayrılırken söylediği ayrılık sözleri, — Ne söyledi? Möcuve kolla kavuşturdı — Ne mi söyledi? Ne mi söyledi? 30 haziranda filo rılıyordu. El ler son defa biribirlerimi srktıi palamarlar çözüldü ve ingiliz gi mileri mehabetle limandan dışarıya doğru çıkıyorlardı. Alman gemile- rinin direklerinde de “Allah selâ. işaretleri... İngiliz gemileri tam açıldıkları İ metinden alacaklı olanların, sızada, amiral Sir Wazroüder big TURKİYEDE afaası için halkı, si zlanma ve silâhların tah didi gibi meseleler üzerinde tam bir anlaşma olmadığı müddetçe, en barış sever bir devlet adamının bile mâi olamıyacağı bir tehlikeden koruyabi lecektir, italyan Ekonomisi için yeni kararlar Londra gazetelerinin yazdıkları" na göre deniz çevenleri, Habeş haf binin finansal imkânları hakkında Bolzano'da neşredilen bildiriği şüP heli bir şekilde tefsir etmektedir * ler, Deniz tecimi ile ihracata ilişik neşriyatta bulunan haftalık Syren and Shipping mecmuası, Italya”: Habeş harbinin finansal cephesini sağlamak için, Almanyanın Finans usullerini kabul ettiğini yazmakta” dır. Daily Telegraph gazetesi, Ital- yanın Finans bakımından içinde b lunduğu müşkülleri kaydettikten sonra şunları yazmaktadır: Bu müşkül durum devam ederse, yakında, İtalya için bir tek Ingili$ semisine mal yüklemek veya ingi" liz kömürlerinin en afak biç parça sını dahi satın almak imkânsız ola” caktır. Telegraph gazetesi, Italya hükâ pars salmak hususunda uğradikları müf hüllerden şikdyet etmekte oldakla”* rını ve dün âtalarındâ akdettikle bir konferaristö şiddetli tedbirler al mağı düşündüklerini haber verdik” ten sonra şunları ilâve etmektedir? En müteşebbis gemi amatörleri* le kömür tecimenleri bile Italya muameleye girişmek hususunda 1€ reddüt etmektedirler. Bunların, p€” şin para almak kaydile yapacakl&” rı satışlar haricinde pek Yakındeı Malye ile her türlü muameleye gi” rişmekten o çekinmeleri kuvvetl# muhtemeldir. Meğer ki, Italya, İn giliz gemisi kullanmak veya İngi” liz kömürü satın almak ihtiyacın * dan vareste kalsın. Bunu da ileride göreceğiz.,, EN m ——————--- — — Çankayşekin esir edildiğin? dair yalan bir şayia Şanghay, 30. A. A. — Çankay$€” kin komünistler veyahut Çengtaudâ” ki asi sübaylar tarafından esir edi” diği. hakkında bir Japon kaynağın dün çıkan şayia üzerine dün buradi bir heyecan hüküm sürüyordü. Bu şayia resmen yalanlanmışt” Çankassek halen Vomeşanda “bir #i” baylar konleranımda | hazır bulun” maktadı hatırımızdan çıkmıyacak güzel telsizi gönderdi: “Geçmişte dost, gelecekte bütün Almanyada - bir - akis uyandırd” meğe lüzum KS Bu ke © amiralin ağzından yürü Ingilterenin sesini yükseltmiş 9” duğunu bittabi gene anlamazsın” Geçmişte dost, O gelecekte dost” Hem bu sözler, harbin. hemen Al fesinde sarfedilen sözlerdir. BİÜ tiz ki, Ingilizlerin. samimiyetiöi ve açik sözlülükleri darbımesel b” line girmiştir. Kimse bundan $ÜP edemez. : İngiltere asil insanların di dır, Kalbi İle menfaatleri arasnii. bir sineğin bacağı bile oynıyami.. Ingiltere hiçbir zaman meni#i' lerini Bırakmaz. Toglltere asla ihanet etmez 5, Biz, İngiltereyi her milletten ha İYİ tarırız. Ve sonra da a niz ki, bizler psikolog deği Şiz. Za v E e Ne söyliyeyim? Ne cevap “6” yim? Sustum, . Valizler toplanmıştı. hazırlanmışt yaklaşıyordu. KEZ ME | z 9