M4-7;935 KAÇAKCILARLA MUCADELE Bir Hafta içinde Onbeş Kaçakçı Yakalandı IHUSUSİ MUHABIRİMİZ BILDIRIYOR) Ankara, 13 / Geçen bir hafta içinde gümrük muhafaza örgütü tarafından tiçü ölü 15 kaçakçı ile, 411 kilo gümrük kaçağı, 470 gümüş meci- diye, 6300 defter sigara kâğıdı, 1 tüfek, 3 mermi 10 kaçakçı hay- vanı ele geçirilmiştir. Havagazından Bir Amele Öldü Ankara, 13 — Bugün Yenişehirde havagazından bir zehirlen- ne vakası olmuştur. İstanbul saylavı Sadeddinin Selânik cadde- ündeki evinin lâğımını temizlemek üzere tutulan Değirmencilik Sosyetesi amelelerinden Şükrü oğlu Rasim ve arkadaşı Bay- u Hüseyin oğlu Salim lâğımı temizlemek istemişlerdir. İlk Komünistlerin Muhakemeleri Bitti, Kararlar Verildi ti altında bulundurulmalarına ve mâhkeme masrafını vermelerine mevkuf suçlulardan Baha ile gayrı mevkuf suçlulardan Kam- Hamdi Tursun, Necmettin, Ha- san, Basri ve Ertuğrulun da be- Taetlerine bir hafta içinde kabili temyiz olmak üzere karar ver- miştir. Selsiede ç miz bildiriyor) — Bugün saat nikide ağır ceza mahkemesi, ünistlikten suçlu olanlar N la kararını tefhim etmiş- tir. Mahkeme mevkuf bulunan. lardan Ruşen Zeki, Hasan İz- eddin, Eyüp ve Necmettin TAnkaradaki husasi ressanımızm krokile- rinden) Aemurin İkametgâhları Ve Aparimanları Yapılacak (HUSUSİ MUHABİRİMİZ BİLDİRİYOR) Ankara, 13 Emlâk ve Eytam Bankası hüküme- tin izhar ettiği arzu üzerine hükümet rkezinde kurulması düşünülen me murin ikametgâhları işi etrafında tet- tiklerine başlamıştır. Banka bir ta- ftan teknik bürosu vasıtasile İstan #ında malzeme fi- tetkik ve tesbit ttirmekte, diğer taraftan işi, mali “?“W etüd etmektedir. Bu Bu büyük işin on milyon lira sarfına ihtiyaç göstereceği ve devletin her se ne bütçesinden bu İş için, bir buçuk milyon lira kadar bir para tahsis ede bileceği anlaşılmaktadır. Bir hesaba göre de, sarfolunacak para devlet tarafından sekiz öon sene- de ödenmiş olacaktır. Bu işin, ecne- bi sermayesi ile meydana getirilmesi değil, ulusal sermaye ile başarılması esası gimdilik kararlaşmış sayılabilir, Apartımanlar devletin malı olacak, ve her memür derecesine ve ihtiya- gına göre cüzi bir kira mukabilinde de burada bir daire işgal edebilecek, buna mukabil Ankara memurlarının vermekte olduğu —mesken tazminatı usulü kaldırılacaktır. Önümüzdeki aylarda tetkikler iler Teyecek olur da, iş salim formüllere bağlanabilecek olursa, gelecek inşa - at mevsiminde faaliyete geçilmesi ve iki sence sarfmda apartımanların ik - mal edilmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu takdirde 1937 senesi kışında An- kara memurları devletin kuracağı ma halleye taşınmış olacaklardır. Ankara bisiklet- çileri izmirde İzmir, 13 ALA. — Batı — illerinde turnaya çıkan Ankaralı letçiler İzmir aporcuları tarafından (l smr - rında karşılanmış ve saat 14,30 da şa tımıza gelmişlerdir. -Konuklarımız yarın yapılacak olan 80 kilemetrelik teşvik yarışıma gireceklerdir. (tarzda işlenmesine lüzum görülmiz, bu maksatla bakanlıktan yeni ba- malümat istenmiştir. Ankaradaki nemurlara her sene devlet bütçesin- den verilmekte olan mesken tazmirna- tt tutarı olan bir milyon küsür Iira- Nin kaç memura verildiği, bu memur Tarın maaş mikdarı itibarile kaç dere- teye ayrıldığı ve her dereceye kaç me Mmur isabet ettiği, bu memurların be- tir. Finans Bakanlığı bu malümatı cet “veller halinde hazırlatarak on beş gü ne kadar bankaya vermiş olacaktır. “-Banka bu malümata istinat ederek işi Devlet memurları mahallesi yapıl- nak Üzere devletin evvelce — Yeniye- hirde hazırladığı saha blok evler yap maya müsait görülmemektedir. bakımdan apartıman usulünün tercih olunacağı anlaşılmaktadır. Banka işi teknik cepheden etüd ttikten sonra, binaların — yapılması in sarfedilecek paranın temin yolla» ran, Abdurrahim, Muammer, | BAA LAR — —— İnhisarlar * akanr Ali Rans İnhisa ar Suç ları Ve Para Cezaları (HUSUSİ MUHABİRİMİZ BİLDİRİYOR) Ankara, 13 Gümrük ve inbisarlar Bakanlığı kaçakçılıktan başka inhisarlar suçla rından doğan para cezalarından vaz geçilebilmesine izin veren bir kanun projesi hazırlamıştır. Projenin hazırlanmaşındaki mu - cip sebepler mazbatasında şöyle an- latılmaktadır:. Kaçakçılık sayılmıyan inhisar suç ları kimi vakit ufak tefek eksikliği yapan züğürt veya kimsesiz çiftçile- i güçlüğe ve sıkmtıya sokuyor. Bu yüzden 1701 sayılı kanunun 77 inci maddesi bu biçim suçların veya cezalarının görülmesinden vaz geçile bilmesini Finans Bakanına bırakmış tır. Bu büküm içki, barut ve tuz in- hisarları tuçları ve para cezaları hak kında da yürümesi gerekli sayılmış- tır. yihası şudur: — "780 - 1701 - 2441 sayılı kanun larla tuz tallmatnamesinde yazılı suçlulardan, kaçakçılığın men ve ta- kibi hakkındaki 1918 sayılı kanuna girmiyenleri gütmekten, ve katileş- miş olsun olmasın, bu suçlardan do - layr hükmedilen para cezâlarını ara- maktan vaz geçmeğe veya uzlaşma yolile gütmeleri bırakmağa Finans Bakanı izinlidir, Başbakanın nüfus işleri hakkındaki Emirleri Ankara, 13 ALA. — Başbakan Ge- neral İsmet İnönü seyahati csnasın da nüfus sayımı hakkında ilbaylık - :ıı aşağıdaki emri telgrafla vermiş ir: "Doğu vilâyetlerinde gezi esnasın- da müfus sayımı huırıısımu takip | ediyorum. Yapılma zamanı yaklaşan genel nüfus sayımının temeli - olan numaralama işlerinde bazı () ve ilçe lerin geri kaldıkları ve bu işi gereği gibi önemle kovalamadıkları - görük mektedir. Çok esaslr ve önemli bir devlet ve ulus işi olan sayım için l6 tatistik genel direktörlüğünden veri len direktiflerin hemen ve eksiksiz yerine getirilmesini ve bütün devl t kurumlarının bu işte canla başla ça- lışmalarını dilerim. Bu emir bütün ilbaylıklara bildirilecektir... Çocuk bakımı ihtisası yapan Kadınımız Mihriban Hakkı Üç sene önce, Kültür Bakanlığı Di mıma çocuk bakımı ihtisası için Brül sele gönderilen Mihriban Hakkı tah silini bitinmiş, Tstanbula gelmiştir. Mihriban, yazı burada geçirdikten sonra staj için Parise gidecektir. TAN Harırlanan bit maddelik kanun lâ | SIYASAL KONUŞMALAR : ' Bozkurtun Söyledikleri | e S Z M li l SA GEA İ CU b Sayın Bay Mahmut beni tenkit amacı ile yazdığı iki makalede benim fikirlerimi ve yazılarımı “mihenge” vurarak dört “gereken” çıkarmış ol- duğunu ileri sürdü. Ben cevabımda ne bu gerekenlerin | ve ne de onlar ile beraber giyme içi ne alınarak bana atfolunan cümlele- rin benim olmadıklarını ve Mahmut | tarafından icat edilmiş bulundukları- nt kesin bir dil ile söyledim. O halde Mahmud'a düşen ödev şu olsa gerekti: O gerekenleri ve cüm- leleri birer birer almak ve benim ya- zılarım arasındaki yerlerini ve yahut hiç olmazsa onları andıracak düşün- celeri işaret etmekti. Değil mi? Mahmut böyle yapmıyor: Onun | kendine mahsus bir metodu vardır: Çok söylemiş görünmek ve hiçbir şey söylememek! Meselâ bu kere bana üç makale ile karşılıkta bulundu. Birinci makalesi tam dok! içine alan koca bir sütun do Dolduruyor ama adeta tek heceli bir.akım kekelemelerden ibaret kâlı» or. Nümune olmak üzere birkaç pe ş*snı buraya nakledeyim: Sayın Bay Ahmet anlatıyor. Bağıra, çağıra. Söğe, saya. Hğtlemeler, gözdağları savura sa vura anlatıyor. | Ahmet anlatıyor: Bağıra, çağıra. Söğe, Baya. Telâşla, çalımla anlatıyor. Benim yazdıklarım hep düzme şey- lermiş. R Dünün bu inanlı özgüncüsünün an- tattıklarına bakılırsa, 6 dünün ve bu- günün inanlı devletçilerinden de ile- ri devletçidir! Bu da güzel, Bekleme boşa çıkmadı. Döndü. Ve böylece tam doksan satır! Yirmi beş yıldanberi hep bu sahne Üzerinde gözükmekteyiz. Bu uzun çağ boyunca kamusal düşünce herkes | hakkında elbette ki bir fikir edinmiş- tir, hükmü ona bırakıyorum. | İkinci ve üçüncü makalelerinde Mahmut daha toplu görünmeğe çaba- kyor. Fakat mugelatalardan, indi hü- kümlerden, işnatlardan bir türlü çe- nn ç hB;_:liryne;ur türlü devletçilik aley- hinde bulunduğumu ispat için yukar- da nümünesini gösterdiğim birkaç dü- Yazan: Ahmet AĞAOĞLU devletçiliğin Partinin ötedenberi dev- ketçilik hakkında kabul ettiği ve son programda da sarahaten kaydettiği esaslara pek uygun olduğu kanaatin- deyim, Parti gerek programında ve gerek beyanatında hususi ve serbest çalış mağı esas olarak kabu) ve hatta hima- ye ve teşvik olunacağını vadediyor. Fakat ferdin yapamadığı işleri ve alelümum lâzım görülen her işi dev« letin üzerine alacağını da kaydediyor. Sağlam düşünen herkes buna karşı ancak eğilir. Mesclâ devlet fertlerin sanayicilik işini üzerlerine alabilecek- derini bekliyemezdi. Ona kadar biz yutulup giderdik. Binacnaleyh dev. lctin bu işi üzerine alması mübrem bir ihtiyaçtı. Benim ifade ettiğim fikir 4c başka bi g ir. Faka" aşırı sollar devletçiliği böyle kabui etmiyorlar. e© Mahmut Bozkurt bana karşı hü- cumlarmda benim aşırı sollara karşı yazdığır. esere dayanmak istediğin- Yıyatından bahsetmek mecburiyetin- deyim, Aşırı solların devletçiliği - başka mahiyettedir. Onlar bütün — istihsal den devletin elinde toplanmasını İsti- yorlar. Bu fikri fırka kabul etmiyor. Bi- naenaleyh aşırı sollara kargı yazılmış olan yazıları alarak güya fırka prog- ramını müdafaa eder gibi vaziyet almak ciddiliğe yakışmasa gerektir. Meselâ benim aşırı gollara karşı yazdığım şu fıkrayı: - “Fakat hem zemin ve hem anasır hazır olmadan ve hem de ihtiyaç hissedilmeden yasıtalarının ve teknik cihazıın bir- | Jitikacı bu fırsattan —i YUNANİSTANDA KRALLK Politikaya karışmak istemem. Sev- mediğim şeylerden biri de odur. Çün- kü adamın eli kirlenir. Ben de temiz- lik işinde biraz ti izimdir. Denecek kiş “Bu ne biçim gazeteci? Politika- ya karışmıyor.,, Haksız lâf değil ama ben tam gazeteciyim diye hiçbir. za- man iddia etmedim. Bununla beraber arasıra şu bizim komşu Yunar daki işler hakkında düşüncelerin zarım. Bunu da bir / poli değil, komşumuzun işi dir Nekadar kısa ve kan dökülmeden geçmiş olursa olsun son Yunan ihli- Tâlini unutmamış olmalısınız. Zira ara- dan çok gi . O zaman bize ka- gdar gelen bir (diyev) de meml kote krall ğın getirilmek istendiği söylen mişti, Ben bu sözleri (beynemaz Öz- rü) saymıştım. Lâkin Yunanistandan hele son intihaptan sonra gelen ha- berler Yunan Cümuriyetinde - krallık cereyanlarının pervasız gelişmekte ol- duğunu anlatıyor. Krallık orası için iyi mi olur? Kötü mü olur? Bunu kes- | tirecek ben değilim. Yalnız, işin şaka- den ben de o esrin amaç ve muhte- | sı şu ki, eğer Yunanistan tekrar kral- lığa dönerse hâdiseler günün birinde (Venizelos) a: — Ben dememiş miydim?. Demek fırsatını vermiş olacak ki. Giritli po- fade etmeyi iyi bilir. B. FELEK —a Hayat pahalılığı artıyor mu? Tecim ve endüstri odası, toptan e$ tarının bugünkü durumunu stik ha ya f e gösteren mükayeseli bir | sırlamıştır. 'at pahal 'tam eşya fiatlar girf müstakbel ve muhtemel tezatla- va meydan vermemek endişesi ile ic- ra cihazmı milletin yerine getirmek ve bütün teknik şebekesi ile iktısat da biraz yükselmiştir. Bu yükseliş, en çok gıda maddelerile içki fiatla - rında görülmüştür. Diğer taraftan, alât maddeleri terakümlerini bu cihazın faaliyet ve | fçatlarında kaydedilen mühim düş « teşebbüslerinden beklemek bizce ga- | meye karşı, ihracat emtiası fiatların yet vahim ve hatalı bir yola sapmak | da da önemli bir yükseliş vardır. Bu Oolar.,. Bu fıkrayı Mahmut ele alarak | indekse nazaran, toptan eşya fiatları bana karşı bir vesika — olmak üzere göstermek İstiyor. Boşuna yorulu. yor. Ben bugün de ayni fikirdeyim. Ben bügün de şu kanaatteyim ki ic- fa cihazını milletin yerine geçirmek ve teknik şebekesi İle iktısat tera- kümlerini bu cihazın teşebbüslerin- den beklemek elbette ki muvafık oldmaz. Mahmut gene aşırı solların İnteg- ral devletçiliklerine karşı yazılmış olan şu cümleyi benim aleyhime kul- züne tekerlemeler sıraladıktan sonra “Devlet ve Fert” adındaki eserimden görmeden ve açılmanın doğurduğu tezatlar çıkmadan görülmüş ve çık- mış gibi davranmak, devleti felce uğ- ratmaktan başka bir netide vermez.” Herkes biliyor ki, benim eserim aşırı sollara yazılmıştır. aşırı sollar ile yapılmış olan bir polemiğin mahsulüdür. Aşırı sollar ise devletçiliği Cumhu- riyet Halk Partisinin kabul ettiği şe- «ilden tamamen başka bir şekilde alr- yorlar. Onlara göre devlet bütün is- tihsal vasıtalarını eline almalı, husu- - #erbest mesaiye yer vermemeil- e. İşte onlara karşı demokrasi usulü- nü müdafaa etmek, demokrasisiz ha- -| kiki devletçiliğin de kurulamıyacağı: ı göstermek için evvelâ geniş dev- tetçilik ülküsü arkasından koşan oto- rite sahibi adamların fikirlerini zik- retmiştim. O cümleden olmak üzere © zamanki bolşevik hükümetinin kül- tür bakanı olan ve bütün Avrupaca ga ilmi yetyesi tanınmış bulunan Lu- naçarski'nin “Aristokrat, Demokrat | yi Pmk:ıtr fültürleri” adlı. eserin- en şu cümle ( almıştım: Lunaçarıki | Rus amelesine hltıp':::nl ıi;îı ki: “Unutmamalısızız ki bugün kullan- dığınız aletler, istifade et iğiniz ci- hazlar. fenler hep demokrasi kültürü- nün mahsulleridir, Sonra Karl Marks- tan, Engels'ten de ayni anlamda par- galar almarak ilâve olunmuştur. İşte bu suretle demokrasinin tarihi kıymetini tebarüz ettirmeğe çalıştım. Eserim Mmeydandadır, müraca- at edebilir. AD Şimdi Mahmut yaman bir oyun oy- ""'k)’”';; Benim o cümlemi w::ıı: ede- rek yalnız. ni e ona şu an- İ "n,':ı:;ı a alıyor vi Şi Onun (Ahmed'in) bu -cümlesih- den anlaşılıyor ki yalnız devletçiliğe karşı değil, bizde ulus egemenliği- nin varlığına da inanmıyor!.. Bu cümleden bu anlamı çıkarabil- mek için insan, bilmem ki nasıl di- yeyim, her türlü hüsnüniyetten mah- rüm olmalıdır. Cümle meydanda, | okuyucular hükmünü versinler! Fakat | amuüt bana daha neler İsnat ede- cektir. Göreceksiniz. Fakat Mahmut bütün bu isnatlar “:m :-ı-m benim devletçiliği inkâr € i b v wş itiraf etmek mecburiye Yazısının bir yerinde diyor ki: | “Ahmet bir aralık Ğyıı böyle bir dev- letçiliği benimsiyor ve kitabında şöy- le yazıyor: Ferdin yetişemediği ve ya- İiği mübrem ve lüzumlu devletin üzerine almasını ben de bul ederim.” * Benim bu formül ile ifade etti; lanmağa kalkıyor: VZaten 'iş ve teknikle Hiçbir alâka- S olmıyan memurların böyle muaz- zam ve hayati bir işi muvalffakıyet- le yürütebileceklerine cidden inanılı- ye mu?,. Benı’hı hususta dahi ayni fikirde- l adamt, teknisyenler lâzımdır. ;lı:ek'ıuı hükümetimiz de böylelerini yetiştirmek için azami gayret sarfet- imektedir. Fakat bütün bunların gerekenlerle ne alâkası vardır? Onlar ne oldu? Neden meydana çıkmıyorlar? İsnat etmek kolaydır. Fakat ispata gelince insan müşkül vaziyette kalır. Devletçiliğin mahiyet — itibariyle iki nev'i vardır. Birisi İntegral yani tam devletçiliktir. Böyle bir devlet. Çilikte demokrasiye yer yoktur. Ne- tekim Kadrocular da gayet mantıki olarak demokrasiyi inkâr ediyorlar. Sonra böyle bir devletçilikte serbest mesaiye, ferdi teşebbüslere de yer yoktur. İkincisi de tedrici devletçiliktir. Bu devletçilik husust — mülkiyete, şahsi süye ve ferdi teşebbüslere yer verir. Fakat ayni zamanda da devlet her anda müdahale etmek ve lâzım gördüğü işi üzerine almak salâhiye- tini kaiz olur. Ben cümhuriyet halk fırkasının — devletçiliğini bü — ikinci manada anlıyorum ve pek makul ol- gduğu kanaatindeyim, Böyle bir dev- letçiliği de kabulde tereddüt — et- mem, Fakat anlaşılıyor ki Mahmudun dimağında bu noktalar aydınlaşma- mıştir. - Aydınlaşmış olsaydı. — aşırı sollara karşı yazılmış olan — şeyleri üzerine alıp bu kadar — kızgınlık ile bücum etmezdi. Meselâ ben genç o eserimde, aşırı solların İntegral devletçilik — alanın- da başka memleketlere Türkiyenin nümüne alması hakkındaki fikirleri- ne ait şu yazıyı yazmıştım: “Hele Türkiye gibi nispeten fakir ve vası- taları mahdut olan bir memleketi bu hususta (yanj İntegral — devletçilik hususunda) diğer memleketlere nü- mune ve yol gösterici olmak gibi ca- zibeli perspektiflerle tahrik etmek zihniyetini asla anlıyamıyoruz. Büdü Mücerrette mi yaşıyoruz? Türk köylü sünden aldığımız vergiler ile yüksek teknik cihazı ve iktısadi terakümler vücude getirerek müstakbel “*ezatla- tı beşeriyete nümune olmak Üzere bertaraf edeceğiz. Ne âlâ! Servante- sin ruhuna rahr,>ti,, Mahmut şu cümleyi şöylece tefsir ediyor: » * Ahmet Türkiyede devletçiliği Donkişotlük — sanıyor — devletçiler (ona göre Donkişatturlar!) Tekrar ediyorum: - Bütün bunlar solların İntegral devletçilikleri- Lıı yazılmıştı. Şimdi Mahmut geçen yıldan daha pahalılaşmış, ve hayat ucuzluğuna tesirden geri kal - mamıştır. bunları herhangi bir — devletçilik hakkında yazılmış olmak ürere göse termek istiyor. Maksadı nedir ? Tanrı biliyor! : Fakat Mahmudun kayde değer bir fazileti vardir. Bazan m:kı;dım c kadar açık oftaya atıyor ki Tünrıya filâna ihşıı!yıç 'Onün bu (l ziletini de kaydederek yazıya niha- yet vereceğim. Mahmut — kitabımdan şu parçayı or: İ Yeni Türk devletinin - dayandığı Teşkilâtı Esasiye Kanunu dikkatle mütalca edildiği halde görülecektir ki bu kanun baştan başa Türk vas tandaşının her türlü kuyuttan kur. tarmak, onun kafası, kalbıi ve mesai- si için pürüzsüz ve manlasız serbest sahalar - açmak için yapılmıştır. O artık ne dinle, ne an'ane ile, ne key- Hi müdahaleler ile mukayyettir.,. Mahmud bu cümleyi aldıktan son- ra sonuna şu kesin hükümleri ilâve ediyor: dTAhmede, iasimak lüzemgelseydi devletçi olan ve bu yolda iş gören hükümeti yüksek divana vermek ge Te sâ bunu >demekle dö keb miyor, daha yüksek makamları mü- bahaseye karıştırmak .istiyor. Mahmudun şu hükümleri etrı!ıq- da mütalca beyan etmekten evvel ki tabımdan alınarak kaydolunan par çaya takaddüm eden fıkralar ile ont Takip eden fıkraların da kaydolun- masını İsterim. “Takaddüm eden fıkralar şudur: “Bizim kanaatimize göre kuvvetli cemaatler yalnız kuvvetli fertlerden terekküp eder. Şark tarihi ile idare si ile, kanunları ile, dini ile, ahlâkı ile, felselesi ile ferdi mütemadiyen ezmiştir. Kemalist inkılâbının biri ci hedefi ferdi bu ezici ve öld Amillerden kurtarmaktır. Gerek va- zetmiş olduğu devlet sistemi, ve ge- rek bu sistemin istinat ettiği Teşki- Mti Esasiye Kanunu bu yüksek emelden ilham ıll:;şlllld:t İ Parı takip eden Jıkra şudur : '*Bi:::ııııyğ Kemalist Devletinin birinci hedefi ferdi himaye ve teşvilk ve ferdin inkişaf ve yükselmesini temin etmektir. R Bunun yanıbaşında ferdin yetişe- mediği ve yapamadığı mübrem ve lü- Zumlu işleri devletin üzerin: alma- sını ben de aşırı sollar kadar tabul ederim. (Devlet ve Fert, sayıla 74, 75, 76) Kitap meydanda, okunsun: Te ki- lâtı Esasiye Kanunundan — siri Ke- malist inkılâbının yüksek bir hur iti- yetinin tebarüz ettirilmesi icir T«h- sedilmiştir. Mahrmut ise bu £ — se alm müksadımın tamamen başka gl duğunu, yukarda şikrettiğimiz fıkra ile ifade ediyor. Artık burada kalem durur. Çünkü her vicdan sahibi ka- bul eder ki, her nevi mübahasenin kat kat fevkinde tutulmaları ve her- kesin önlerinde iğilmeleri lüzimgelen makamları bahse karıştırmak hafif- liğinde bulunan bir kafa, bir kalem ile ne görüşülür, ne de konuşulur. alı 3a ae SÜİ B Gi