14 Temmuz 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

14 Temmuz 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ruslar Berlindi iken.. Azan: Ali Kemal SUNMAN Siden biriz Ya tahta çıkmal Naslıra kapanmak Tülihini de Netek kadar cür'eti olan bir ka- | 7 için Çarlık Rusyasında ya im- Aratsriçe olmak vardı, yahut &- | 'nciye kadar soğuk bir manastır- © kapali kalmak mukadderdi. oylu boslu, sön derece güzel bir z olan, denizde yüzmekteki me- Teti.kadar ata binmeyi de bi çbir erkekle konuşmaktan li daima emr Meyi seven sbet Petrovnanin bir'gün ge | K babası Deli Petrohun yerine "ı. 'a ve bütün Ruslara hüküm | düğünü görmek komşuların ho- | a gitmemiştir. Rus tarihinin on GizineV asırda en mühim — bir Ç aSi ulan Elzebet Rus - Alman *:dm—uuıı_nm başladığı kendi dev- İyorda “1ca nazarı dikkati celbe. i'ıı.. Elizebet babasının tahtı- 'ir hamle e siçrü: len, çe miş, emri al- n kızı olduğu- | İ— Çocuklar; kimi S çdiye hitap eğerken ilirsini; kalsaydı Elizabeti bekliyen &. 4 başka olacaktı. Deli Peteç C'_N Yaptırırken hırkulınalıı İ diği kadar Ruslara kendini sey. | "k_ldeh.hyırrdıı Etkek tavırlı | yelışda köy kulübeterinde ev- | y glşliren Mojik kadınlarının Heuada bulunarak gönül ah g :ıı hiç fırsat kaçırmazmış. altaya Çarlığın Alman nüfu» e kaldığım görüyordu, arlığı da, dünyayı da ebedi Mrakıp gittiği zaman ar- ancak kalıyaı _k:':y!lallmdı bu Prensin tah- "":uı saraydaki nüfuz mü- a daha arttıracak, Rus- ":l kendi nüfuzu altında öBet YSi Dek azimkürane bir | 5e n:'h*;hp eden Berlinin emela Zet edilmiş olacak diye Ü Tenler verdi a n Petersburg sarayında | _;'rîerııuın talsilâtını me- | şlığı piçllın tarih ile hayalin heyeegii” kisve altında okumalı | ni hissedilebilsin SÜt y gel Osmanlı İmparator. ZAyIK dü, hi sürmek içi ,.M!"-ıyx Deli Pbı: l:::iî ı.k'llıı'."“'"“'"lılı Fakat ne inmış. Olursa olsun; o da A tahtıma aü / kendinden iğine d Geçmesi lü- 'a "“'Yıa;.. bir lâkırdı et. i Çekilip gitmişti Ü. yoksa Oğlu daha : başka g " etrafında ent. lk M'““"“C- fakat bu aralık ilâ 'alorluğuna — karşı n da Unutulmamıştır. K DEĞMİĞÜMAZ e ir Cinayet Davası Yazan : ETEM “Vut ve hazırlıklı bul, lunnıya 'ma beni dinlemez sana kol- | SUNMASINI da uışo.ıı. etinden üperim » ha O u mektubu okuduktarı Hükinler GzYer, İsle kar Ka Te dandadı ili — hâlâ Si KZÜnü devam ettirdi Ti olduğunu isbat | Rusyasının meşhur | | bir siması: Petronun kızı Güzel — Elizabet Alman â yYüzüncü - yıl dönümü, Çünkü 1741 de Elizabet Petrovnı ği Ve Moskovada kendini İmparatoriçe ilân ettiği görülmüştür. Petronun kızı Ç çe olarak kaldığı yirmi sene finda Alman nüfuzunu kırmağa Uğraşmış, Prusyanın kralı meşhur kinci Frodrike karşı harp c::ı—'— tir. Predrik bu harbi öyle güler: Yürle karşılıyamamıştır. - Çünkü alının en korktüğü şey Rusları Berlinde görmekti. N yet korktuğu da başına gelmiştir. | Elizabet inat ediyordu: Fredrikin | kuvveti kalmasın, şarki Prutya da Rusların olsun; diyordu. Çariçe- nin orduları Berline girmiş, ala- gaklarını alıraştı. Prusya için âkıs | bet dahâ elim olacak'ı diyorlar. Fakat öyle birdenbire çıkan vu- | kuat olur ki bir anda herşeyi des Biştirebilir: Elizabet ansızın ölü- vermiş, Fredrik de geniş bir nefes | almıştır. Taze mısır bolluğu Son günlerde muhtelif mınta. kalarda havaların yağmurlu git- mesi umurmhiyetle mahsulierimize Ve bu meyanda mısır. mahsulüne de çok faydalı olmuştur. Hersta. Taftan geler malümata göre bu Yi misir görülmemiş derecede | fazla olacaktır. Ayni zamanda musırların boyları da iyi sulanma- ları yüzündea çok büyümüştür. Diğer taraftan ilk partl — lazı mısırlar şehrimize gelmiş ve ge- çen yıla nazaran biraz — yüksek fiatle olarak satılmağa başlamış- | tır. | — ———H İş Ve İşçi Arıyanlar, şikâyetler, temenni- ler ve müşküller Yardıma muhtaç bir genç ' iŞ arıyor Orta derece tühsilim var, kimesi- zim, nakkaş bayacılığı ve daktile bili- Tim. Arap harflerini de olur ve biraz yazarım, — Gacroaluk ve — kamavotluk velkası! her me iş öluce az — Ücrede kabule hazırmın. Beni geçindirmek için Âs verecek hayır ve iş sahiplerinin Ga- İata Karaköyde (Uğur) giyösi vasta- #iyle Ney'et Güldeniz ismite müraca- atlerini rica ederim. Kimsesiz Bir Genç İş Arıyor 17 yaşında Lise 3 de kimsosiz bir iş atıyor. Riyaziyesi “kuvvelli, güzeldir. Ehven ücretle taşraya da gitmeyi kabul eder. Talip — olacak | muhlertm iş zahiplerinla Son Tel- grat Halk sötununda (Çalışkan Türk) rurmuzuna müracastleri rica olunur. Az Bir Ücretle İş Arıyan Genç List T inel sınıfta fakir bir genç | az bir üeretle bir iş aramaktadır. Ana- | doluya da gidebilir. Geceleri de çalış- Müya âmadedir. Taliplerin İütfen bu #ütunda Hasan ismine — mürücaatleri Fica alunur, | Daktilo da Bilen Genç Bir | Kız İş Arıyor Ortamektebin 8 iaci Mufna kadar okumüş ve bir müddet telefon — san tralinde çalışmış, yazısı, İfadesi düz- Bün, daktilo bilen gönç bir kız İş â- Tamaktadır. Kendisine vazife vecinek istiyen müuhterem iş sahiplerinin Son 'Telgraf Halk sütununda «Daktiles tu- Muzüna yarmaları rica olunur. İ İZZET BENİCE | bu heyeti hâkimeye verilmek ü- Zere mübaşire teslim etti. Fakat, Vedat canevinden vürul: | M bir kaplan gibi birden böğür- ür — Yalan, Bu da yalan. Tama:- Tma. Renim böyle bir yok!. Hükim, mübaşire: — Güsteriniz keudisine, Dedi ve sordu: K — Bakınız, sizin el yazınız — ve sizin mektubunuz değil mi?. Vedat mektuba bakmadan is- yan ve inkârında devam ediyor du: .— Hayır benim değil. Ne o üs Yüp, me yazı, me mektup, ben le bir mektep bi tek kelime ye: a bövle Ü $e siyeye söy- KÖZLkMLDei. ! Makamlara — şikâyet — ettiği | mir için parası yoktur. Bir tek Matliev inbhidam Dahiliye Vekâleti, büyük şehirlerde, bilhassa İstanbul- da, . Belediyelerin üzerinde durduğu mühim bir mevzaa dair alâkadarların dikkat na- zarını çekmektedir. Bu me- sele, maili inhidam cv mese- lesidir. Matili inhidam ev mevzuu, daha ziyade İstan- bulda rastlanan bir keyfiyet- tir, Çünkü, şehrin mühim bir kısım ikametgâhı ahşaptır. Bu binalar, bittabi zamanla çürürmmekte, eskimekte ve in- | | hidama meyyal bir hale gel- | | mekhtedi Belediyeler, herhangi bir tehlikeyi önlemek için böyle tehlikeli vaziyette olan bina- ların derhal tahliyesini iste- mekte, sonra da, binayı yık- tırmaktadır. Halkın, Yüksek nokta da budur. Bir ev sahibi, şüphesiz, e- vinin maili inhidam bir hal- de kalmasını istemez. Eğer, bu vaziyette bırakıyorsa, ta- çatı sahibi bir vatandaşın, e- lindeki evinin ortadan kaldı- rılması mühim bir şeydir. - Kanaatimizce, böyle evle- rin tamiri için bir. müsaade, bir mühlet vermek zaruridi Belki, o vatandaş, vakil ve para tedarik edebilecek ve e- vini tehlikeli vaziyetten kur- taracaktır. Devlet, her vatandaşı - bir ev sahibi yapmıya çalışır ve bu suretle memlekette iktısa- di vaziyeti ıslaha uğraşırken, eski evleri imha etmek, şim- dilik, hiç te doğru bir. hare- ket değildir. BÜRHAN CEVAT —t Razı anneler vardir ki, içlerinin aaylınmaması yüzünden çocukla- vink mütlaka — yedirmek — içterler. Çocuğa her istediğini verizler. Hir güN vermeyince. çocuk mrar eder, ağlar, huysuzlânır. — Annesi: <Bey kuruğ için evlâdıra ne diy€ ağla- mate der. Ona simit alır, neler almaz?, Bütün banların sebebi, anne- sirda içinla deyanmamasdır. Bu- zi gucukların yemek yememeleri- niN s&bebi de çiğnemek, — yulmak meselesidir. Bu, üç döct yaşında: Ki gocuk içta güç bir iştir. Yavra- cak, kendi aklınca bu dertten kur- Tulmak için yemekten vazgeçer. Onun icin çocuğa yemek yedi- rükea yardım etmeli. Çocuk çok Yavaş yiyond, yemek ayni yerde yeama'l diye onu örada kakıp bi- rakmamalıdır. Dört yaşında — bir ÇoCUĞU dört sağt bir yerde oturt- mak değrü müdür?. Bilâkis ona imkânları lar, lemedim. Yalan, uydurma, düz- me!. Hakim srar etti — Mektuba bakınız?, Vedat güzleri hiddetlen yerin- den fırlamış ve.. kan çanağına dön | müş olarak mektuba baktı baktı: | — Hayır.. Demekte israr etti. Vedadı Mu | zafferin sözü takip etti: yazısının kendisine ait olmudığını söylüyor. Yüksek heyetiniz ya bu söze imvnırlar, yahul da yazsınır tetkikâni bir heyele havale ederler Ehlivakuf tayinini muhakemeniz den di ” — Yüksek hâkimler, hiçbir suç> | Yu kendisine yeyi tekabbül etmek is ki. mecbur edilinceye kadar. vukul teşkil edilebilir. Bu bir di lektir. Kabul edip etmemek de mahkemenizin — reyine — bağlıdır. Katil herşeytle o kadar hesaplı ve | her türlü dn deliller orla- dan yok etmek hususunda v dereci mabir hareket etmiştir ki herhal- | de bu mektubu bu kadar kuvvet- ea . b in Kübaşır seslendi; — Yusuf.. Celâl, Yusuf, Ce « lâğâl! Jandarma, haydi, yusufu Betir., Bir jandarma, eli kelepçeli bir adamın kelepçesini söklü.. Önü- ne katarak salona soktu. Diğer adam da, aksayarak mü- hakeme salonuna girdi. İkisi yan. yana, ayakta durdular, Mübaşir, elile işaret etti.. İkisi de oturdu. lar. Hâkim, elindeki dava evrakinı uzun uzun gözden — geçirdikten sonra, aksayarak sgalona giren a- dama, — Kalk bakalım! dedi. Adın ne dir? — Celâl.., — Nerelisin? — Bolulu... — Babanın adı? — Dursun. — Kaç yaşındasın? — Otuz sekiz — Ne iş yaparsın? — Aşçıyım.. Lokantam var. — Sen otur!.. Sen kalk baklım!. Adın Yusuf mu? — Evet!. — Babanın adı? — Şemsi, — Kaç yaşındasın? — Otuz iki, — Nerelisin? — Sıvaslı... — Ne iş yaparsın? — Ben de aşçıyım.. Celâlin 'a nında dükkânım var. — Peki, otur! Anlat“bakalım davanı, Celât Davacı ayağa kalktı.. Anlatma. Bğa başladı. — Etlendim.. Üç dört ay kadar evve! İstanbula geldim. Tesadü- fen bu Yusufun dükkânının ya: nında bir aşçı dükkânü —açtım. Bunun dükkânı pis, yemekleri bozuk, garsonları kıyaletsizdi.. İyi le etmesini bilmiyorlardı. Ben Boluluyum. Babadan, ocak. dan aşçıyım, Gelir gelmez, came. kânları güzel yaptırdım. İyi yağ- la mükemmel yemekler pişirdim. İyi garsonlar buldum. — Masalar tertemiz, örtüler, peşkirler sakız gibi... Ax zamlanda çok müşteri tuttum. Herkes, bülün müşteri- ler memnun, Yanyanayız.. Bunun müşterileri de tabil benim dük. kânı görüyorlar. Onlar da yavaş yavaş bana aktarma olmağa baş. dılar. Bu Yusuf, gitlikçe buna içerliyordu. Çünkü, müşterilerini kaybediyor, dükkânı bomboş kalı- yordu. Bir zaman geldi ki, dük- kânda sinek avlamağa — başladı. Bir iki kere bana haber yolladı. — Müşterilerimi alırsa onu öl. dürürüm! diye tehdit etti. O va. kil ehemmiyet vermedim. Ben dt ona haber yolladım: — Dükkân kapısı hak kapısı- dır. Allah, herkesin rızkını verir, le reddeltiğine göre günün birin- de adaletin pençesine düşeceğini de gözönüne getirerek belki de el yazısını değiştirmiş olabilir. — Bo adamdan herşey umulabilir. Vedat: — Ona tenerrül etmem. — Eğer böyle birşey yapmış olsaydımı bu: rada söylemekten çekinmezdim. Fakat, size tcessül ederim, — Beni suçlu çıkarmak Tebilen her ü mefsedeli irti. kâp etmekten çekinmemişsiniz,. Dedi, ilâve etti: — İnsan yazısımı we kadar de- Biştirmiş bile olsa mütehassıslar. dan müteşekkil bir ehlivukuf bu- mu yöne anlar, bir virgül, hattâ | bir nokta ile bile teşhisimi koyar, Hâkim — Münakaşa kâfi. Dedi ve.. yanındaki za konuşlukları sonra, — Ehlivukuf tayin edilecektir. Krarmı tebliğ etti ve şahitlerin dinlenmesine geçiyoruz.. Diye mü basire emretti ' — Sabit Furdiyi çağırmız., eee | MAHKEMELERDE: Yasenbudükkânı ka- parsın, ya kısmetini! | | Yazık! Biri ömrünün sonuna kadar topal kalacak, öbürü de üç buçuk sene yatacak Z Yazan: HÜSEYİN BEHÇET j | zalarla bir * Ben ona birşey yapmadım. Kâ- zanmak istiyorsa, dükkânını dü- | zeltsin; iyi yemek yapsın; iyi gi sun tulsun.. O da geçinir, ben de.. İsterse, dükkânları tbirleş- | tirip ortak olalım! dedim. Ben bu kadar iyi düşünüyordum. Onun | fenalığını da İştemiyordum. Or. taklığı da kabul etmedi. Aradan birkaç gün geçti, Bir gece dük. kânı kapadım, Yolda - giderken karşıma çıktı.. — 3cn bu dükkânı kapıyacak mısın? Yoksa senin dünyadaki kismetini kapayayım mi? dedi. Lâf söylemeğe meydan bırak - madan tabancayı çekti.. İki el ateş elti. Ta şuramdan, — kalçamdan girdi.; İkisi de içeride kaldı. Biri siniri konarmıs. İşte bu sol aya- ğim sakat kaldı. Beş bin lira taz. minat isliyorum. Hâkim maznuna: İşitlin ya; Yusuf, dedi. Bak, Celâli tabancayla vurup ayağını sakat bırakmışsın. Ne diyecek . sin? Ne diyeyim efendim? Bir iş- tir oldu. Ben yolda buna rastla- dim. Güzellikle - söyledim. Üze « rime yürüdü. Döğüşmeğe başla- dik. O aralık nasıl oldu bilmem, elim tabancama gitti. Bu elimi tuttu, Kazara patladı.. Bu da vu- ruldu. Başkâ diyeceğim yoktur. Kci üç şahit dinlenildi. Bun « lar, gece bir silâh sesi duymuş. lar, Yusufu elinde tabancayla ka- çarken görmüşler, Celâli de yer de yarlı olarak yatarken bulmuş. Tardı. Şahitler dinlenildikten — sonra Celâl hakkındaki- rapor okundu. Raporda, Celâlin 301 kalçasından giren — kurşunların $0l uyağımın devamlı olarak sakat kalmasına sebebiyet verdiği beyan olunu . yordu. Tahkikatın genişletilmesi hak- kında ne maznun, ne de Müddel- umuümi talepte — bulunmadılar. Müddelumumi ddi ladı. Hâdisenin cereyan — tarzını hulâsa ettikten sonra — Yusufun Suçunun sabit olduğunu söyledi.. 'Türk ceza — kanununun 457 inci maddesi hükmüne göre ceralan. dırılmasını ve 459 üncü maddenin de nazara alınmasını istedi | Muhakeme sona erdi. Karar bil- dirildi. Yusuf, tatili uzuvdan üç sene müddetle hapse — mahkâm edildi. Suç tabancayla işlendiği için de allıda biri nisbetinde art- | tırilarak cezası üç buçuk seneye | iblâğ odildi. — Bin lira tazminat | vermesi de karar alfına alındı. Mahküm jandarmanın önünde, dayacı da topallıyarak mahke - meden çıklılar, Jandarma mah . | kümun bileklerine kelepçeyi tek- ; Tar takarken davayı dinleyen - lerden biri, bir başkasına: — Yazık! dedi. İkisine de ol. ! Mübaşir koridoru, — Ferdi.. Ferdi!'. i Diye çınlatırken profesör Cemil alki — Ferdi hasta olduğu için gel | medi. Dedi. Muzaffer hemen sordu: aper göndermişler mi?. Cemit, — Rapor yok, fakat takdim edi- bi Dedi. Muzaffer, Gelecek celsede behemehal h bulunması behemehal lâzımdır. Bundan sonra hâkim müddi mumiye baktı, müddeiamumi- Tüğmen gelmediği ve muvafık buluyorum. Dedi, Hâkim kan tehliğ et- t — Ferdinin ihzarı muvalık gö- Yülmüştür. Bundan sonra mübaşire emsetti: — Bahçıvan Debreli üni verde başe | — ae ! ken, gözünden damlı Ne Diyorlar? CUMHURİYET B. Yurlus Nadi <Mütareke mi, u- harebe mit.r işmali bygünkü böş ya- zasında Süriye harbinden bahsetmek- te ve: «Bu münüsiz harbin bir mülareke krrdurutmasa huberi çıkah beş al- oldu. Hattâ evvelki gün müuha- tti olunduğu bile bildirildi. Ütükere şartlarının müzâkere e- dilmekte olduğu yazıldı. Haberin İn- terede mücip olduğu büyük. mem- Suniyet hakkında tafsilât geldi. İngillz güzetolerinin sanki üzerlerinden — çok ağir bir yük kalkmış gibi - Oob, ne iyi, ne saadet, bu felâ- | ketteri vaktinde kurtuluyoruz. Meulinde hulâsa olunabilen müta- lealarını tigraf telleri dünyanın dört Yarafına nükletti. Halbuki Vişi, İngi- liz resmi makamlarınin — evvelki gün akşamıha kadar General Derits'e ce- | vap vermemiş olduklarını haber ver- | mekle idi, Vişi mahiillerine göre İn- Bilicler her güna müzakerelerden ev- | vel Suriye havalisinin 3 büyük mevketi ölün Beyzutu ellerine — geçir- mek mükzadini takip ediyorlar. Eğer Bu müşabede — doğru İse — İngilizlerin pek yaklaştıkları Humusu, Trabius- Şam: vo nihayet Hülebi de işgal ettik- fen sonra memleketi kendi ellerinde tütmâk esasında bir. mütareke veya Müsüleka ökdetmek islediklerini dü- sünmeğe hiç bir müin kalmaz. Bu takdirde General Dektx'e mevcut ai keri ve bütün silâhlariyle tesiim , ol- masını talep etmeleri (htimal haricin- de göcülmez. Bu ise labil ne mütare- | ke olur, nt musaleha» | Dedikten #önru şunları — yazmükta- dur: <Anteşhyor ki Pragsizlar mütareke ve müsaleha tekliflerinin oymamaları içinde fena - vaziyetlere — düşmemek için Oayulı tedbirlere tevessll — etmiş | b e. İşler büyle olduğu takdirde Fransa İle Arasında hakikt bir harp halinin —ta- harldüsü maatteessüf bir zaruret keş- Detmiş olacaktır.» TAN B. Zekeriya &Srtel tAvrupayı bek- liyen feci âkibet, isimli bugünkü baş yazısında: ezci şöyle demektedir: tAvrupa şimdiden açlır ve muzta- Fiptir. Avrupadaki milletler şimdiden maddeten yorgunluk ve manen bitkin- lük eserleri göslermiye başlamışları Harp uzarsa, İngiltere ve Amerli nin iktisadi ablokust devam — öderse, Avrupayı gasil Dir Kelâketin — bekle- mekte olduğunu Yahimin etmek güç değildir. Alman — Sovyet hatbıinin müstakbet inkişafı hakkında şimdiden tahminlerde bulunmak kebânet olur. Fakal — muhakkâktlır ki, “Avrupanın mükadderati bu. . harbin — neticesina bağlıdır.» Janstnın haberi» isimli bugünkü — baş yazısında Bulgarların güya Trakya hududunda tahışidat yaptıkları bak- anda Tass Ajatısının bir haberini mevzuubahs. ederek ezcümle, Bulgar hudüdü bize, — Moskövaya undün dahâ yakındır. Orada bir tetilike varsa biz daha evvel — sezer, deabini yaparız. “Yoksa maksât — peo- peğanda İse buna da kapılmyız.r de- mekledir. du.. Biri ömrünün sonuna kadar | topal kalacak Öbürü de üç bu. | çuk sene yalacak.. Hem de öm- Tü oldukça «sabıkâlı» damgasile gezecek. | Öbürü cevap verdi: — Ne alduysa topal kalana ol- du- Berikine oholsun! — Nerede. yiz? Dağ başında mıyız? Müşte. riyi kaybedince çek — tabancayı, herili sakat bırak.. Bir, taban - cayla müşteri tehdit edip zorla yemek yedirmediği kalmış. Böyle- lerine üç sene, beş sene hapis az | bile... Alimallah, ben olsam asa. rum! İki tanesini as.. Bak bir daha asmak için Üçüncüsünü bulabi - lir misin? Aşçı Yusuf jandarmayla gider- yan birkaç damla yaş kelepçeli ellerinin ü - z2erini ıslattı. Muzalfer, — Hükimlerim, müsaade buyu rurlarsa bir teklifim var.., Dedi ve sözünü sürdürdü: — — Bahcıvan Debreli Şaban ile beraber ahçı Belulu Mustafa, u- sak Mehmedin bir arada dinleme- lerini istiyorum?* Muzaffer bütün görüşmeleri ve söylerişlerile âdeta hâkim gibiydi. Bo hâkimiyet her- halde müdafaa hakkının kudsiye- tinden gelen bir kuvvet ve hüki- miyetin lesi oluyordu. Hâkim avukatın bu teklifini ka- bul etti. ki Ve. mübaşir üç adama birden seslendi: * — Şaban, Mustafa, Mehmet?, n sonra, her üçü de arka arkaya salondan girdiler, ürkek, tereddütlü adımlarla yürüdüler, ldiler. Gözle- Ne yapacaklarını blmiyorlar, şaşırmış- lar gibi duruyorlard. Hâkim: Büugün size tatl, merakli bir masal anlatacağım: Bir varmış, bir yokmuş.. Evvel zaman — içinde, kalbur saman içinde, bir Padi, biricik oğlu varmış.. I'G.ı:: yakışıklı, akıllı olan şehzade, bütün dünyaya ün salmış.. Babasının altın dolu hazine« leri onun emrinde, sarayın yüzlerce cariyesi onun koy- ” nunda imiş.. Geceler eğlence, zevk ve safa, saz ve söz, a- henkle geçermiş. Atlas sedirli kuştüyü di- vanlara uzanmış hanendeler şarkılar okur, ortası havuzlu mermer avluda çıplak rakkı seler kıvranır, - sâkiyeler, al tın maşrabalarla şehzadeye şarap sunarmış.. Sarayın genç oğlu, Cennet ten bir nümune olan bir hayat içinde yaşar, dururmuş.. İnsan neden bıkmaz ki?.. Şehzade, bu hay huydan, bu debdebe ve saltanattan u- sanç getirmiş.. Kadınlar, ar- tık ona nefret veriyormuş.. O hale gelmiş ki, kadınsız, â | süde, rahat bir köşe ihtiyaci- le düşünmiye başlamış.. Öyle bir uzak ve yabancı diyar ol- sun ki, orada, ne kadın - sesi kulaklarında çınlasın, ne ka- dın göğsü, kollarının arasın- da ayan beyan gerilsin, ne kadın gözleri, gözlerinin içi. ne tâ yakından baksın.. Şehzade, bıkmış artık ka- dında: Sarayın başkâhini, — Efendimiz, demiş.. Mem: nu meyvadan bıkılır mi?, A- dem Babamız, Cennetten ni- çin kovuldu?. » «— Sus, onları bana karşı müdafaa etme.. Bıktım artık - onlardan.. Onlardan İ yordular, harap ettiler, mah- vettiler.. İçimde, onlara kar- şı hiç bir arzu duymuyorum. Ah, ne olur.. Kâfirlerin ma- nastırı gibi bir yer olsa.. U- zak bir dağ başı.. Kadın aya- basmamış bir yer.. Tek va- | şıma olsam.. Âsabımı, yüreği- | mi, vücudümü dinlendirsem.. Kâkin, yerle beraber miş, yavaşça mırıldanmı «— İrade buyurun, o hal. de.. Kolay.. Yarın akşam sa- rayın arka kapısında sizi bek- liyecek olan kapalı arabaya bininiz..» Şehzade, öyle yapmış.. Dört-nala koşan atlar, Şehza- deyi günlerce yolculuktan sonra, bir dağ başında, bir da hep sayıklamış: kadın!. R R. SABİT Büyükadada bir kilo Yufka 55 kuruşa ! Büyüküdada oturaân — okuyucu- bunun gartp bir misalini gördüm: Düz Çazşi boyunda bir. dük- SÖON TELGRAF — Adalar Be- Tediyesinin ehemmiyetle nazarı dikkatin! celbederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: