| ö ndirmek.. ) Avrupa harbi Âlmanya : Rus- hatti safnasına da ginmiş ol- | Heyeti umumiyesile bu harbi | ticelendirebilecek — kav'i ! hiçbir kâbin vaktinden evvel | yeeniyor. MHatıra — gelenler hare- © da mutlaka Avrupa kri- fösna ordular çıkarır, — Alman ocaklârında muharebe — eder, n ordularını yener, dava da er; deniyordu. Meseleyi düğümliyen — nokta baret sayılıyordu. Fakat seyrini takip edip F Seçen umumi harpte de bu esele kendini gösltermekte ge- — Almanyayı doğrudan doğ- | Ya vutmak; 2— Alınanyayıkuv- | lerini başka yerlere dağıtmağa | ıLl:ıırıık başka cephelerde vur. | Bu ikinciye itiraz etmiş olanla- fiksine göre Almanyayaı müh- ğ elerde vurmak ayni 2a- a İngilterenin de 9 cephelere bük büyük kuvvetler gönder- Öâ:tı Bi bunun bir çok za- olucağı mahakkak, da İngilterenin geçen harpte A=1MİM“ Fişer Fişer vaziyeti şöyle nmüş: dak için ısrar ediyor, hem su. #i zerinde duruyor, hem Yzuu genişletiyordu: Şükriyenin ölürken hiçbir ça- 'a yaplığımı zannetmez mi- | * Herhülde çabalamıştır. | Çağglaktaki vaziyeli meyi gö | NB | m düşünen İngilizler vardır. Fakat | faza etmiyeceği yerleri zaptetmek — Yazan : ETEM İZZET BENİCE | tarallı odalar vaz.. j Alman — topraklarında müharebe — etmek fikri sefer ile bu harpte biribirine benziyor.. aki müvazene- x razı olamuyordu. asının — ortadan kalkması işini görmek için de doğ- zudan doğruya deniz muharebele- Tini göze almadan evvel çok dü- şünmek lüzam gelmiştir. Bugünkü harpte de neticeye va- abilmek için Alman toprakların- a mubarebe etmenin imkünlarr rp daha o kadar olgun hale ge- üştir. Bu fikirde olanların de- diğine göre İngiltere için daha kuv- vetlenmek, şimdiki kuvvetini öte- de beride sarfetmiyerek taplu bu- lunmak lâzım geliyor. — Muhtelif cepheler açarak harbetmek — bir | hata iso bunu bırakmalı, öbür te> raf yapsın, Düşmanın açacağı cap- helerde fazla kuvvet sarfına dü- zum yak. Bu fikri ueun uzadıya müdafaa edenler geçen harpten alınmaş mi- sallerle de dediklerini isbata çalı- şıyorlar, Geçen harpte bir çok | yerler alındı. Buraları doğrudan doöğruya İngiltereye tâbir birer memleket olarak muhafaza edi- Mohtelif suretlerle İngille- renin murakabesinden harice b- rakıldı. Halbuki sonradan bu yüz- den İngilterenin başına bir çok ülât çıktı. Onun için muha- için İngilbere ne kanını akılmalı, ne de kurşununu sarfetmeli, di- .. HALK. ÜTUNU. ——— İt Ve İşgi Arıyanlar, #ikâyetler, temenni- ler ve müşküller İş Arıyan Bir Genç Orta iektebi P. iyi derecede ikmal :::uu W):—udı zeki, çalışkan; yetim #enç huzust mücaseselerde, yazıkar nelerde, büralarda, kanamtkâr bir Kendisine mü- naxip iş arâmaktad Üskırköy Osma- niye mahallesi Kireçocağı sokağında 4 numarada Recep Bulçın'a mektupla müracaat İş arıyan genç kız Ortaokul 1 inci sınıfından — tahelli birakmış 16 yaşında mütevazı, temiz bir alle kızıyım. Yaşım ve fahsilim ile mütenasip bir Ş bularak çalışmak istiyorum. Arzu edenlerin Son Telgraf Halk Sütununda Melâhate bir. mek- topla mürecaatlerini dilerim. İş arıyor Ticsret Lişesinin 2 ci şmudmda, 17 YaRIĞa bir gencim, Daktilo ve imu- hasebe bilirim, 29 llra aylık arıyorum. Taliplerin Son Telgraf Halk Sütununda Abbasa Mmüracaatle- Fini ricti ederim. İş sahiplerinin — San Telgraf Halk sütunu vasıtasiyle (Sa- miye) İsmine — müracaatları rica olus nur Ders Vermek İstiyen Bayan İkmale kalan talebelere — Fransızca — Bunu benden değil, bir dok- v Sorum -Ben . cetedi masıl Umsa Onü söylüyorum. ı'::z" türlüsünü anlatmıyörmn. b cevalı kar- şısında, Muzaffı - e gAÇ bir başka mev- — Yatak odasmın yanında baş- — Nereden çattım ben bu a. dama?. Der gibi bir görünüş içinde, — Yatak edasının yanında iki Dedi, Fakat, cevabı müphemdi. Muzaffer sualinin bu noktasımı | tekrarladı: — Yatak odasının yanındaki - dalarda yatanlar var maydı? Çiti tedrisat Bazı orta tedrisat mektep- lerinde, yarım günlük devs vardır. Senelerdenberi, bu u- sul tatbik edilir. Gazetelerin yazdığına göre, bu usul bu yıl kaldırılacaktır. Yarım tedrisat, bir pedago- Ji sistemi olarak tatbik edil- imemehtedir. Böyle uydurma pedagoji olmaz. Bu hâdiseyi doğuran — sebep, zaruretlir. Kâfi bina yok, malzeme yok, muallim yok. Binaenaleyh, büazı yerlerde, ayni binadan iki defa istifade için, yarım in tedrisat usulü tatbik edi- liyor. Şüphesiz, bu usulden Ve- kâlet te memnun değildir. Bu yıl, yarım tedrisat usulünün kaldırılacağı keyfiyetine ge- lince: Bunu mümkhün görmü- | yoruz. Çünkü, yakarıda işa- ret ettiğimiz gibi, bu bir za- ruretten doğmaktadır. Bina- enaleyh, bu işlen vazgeçil- mesi için kâfi bina, malzeme ve hocanın temin edilmiş ol- ması lâzımdır. Bu noktalar temin edilme- göre, çilt tedrisatın devamı bir mecburiyettir. BÜRHAN CEVAT £i eee Radyo Abone be- dellerini ödeme müddeti bitti * Radyoların senelik taksitlerinin cozasız olarak kabul müddeti di akşam nihayet bulmuştur. Bugün- den Htbaren bir ay zarfında bu taksilleri verecek olanlar, yüzde yirmi fazlasile ödeyeceklerdir.. 31 ağustos tarihine kadar taksitle . rini ödemiyenlet, Tuhsütnamesiz radyo kullanmış telâkki edilerek Örfi İdare mahkemelerine verile. ceklerdir. Bunun hakkında, para cezasından başka, beş seneden on seneye kudar hapis cezası da ve- rilecektir, DOKTOR DİYOR KI Bir defa ne şekilde ve nelerle yapılıdığı malâm olmıyan bu ha- litanın en temizini ele alalım. Ba temizi dahi olsa, dandurma, adın- dan da pek âlâ unlaşıldığı gibi, mideyi ve barsakları durup durur- ken Üşütüp rahatsız ederek, bat- tâ kıvrandımcı sancılar levlit e- işlemesine bağlıdır. Öyle olduğu- na gönre, ne diye bir ağız zevki için sıhkalimizi tehlikeye koya- lım. Eğer mutlaka bu ağız zevki tat- min edilmek İsteniyorsa, dondu: moktanın da zapta iyi geçirilme- sini emretmelerini dilerim. Dedi ve sualini değiştirdi. — Cesedin üzerinde kaç kurşun yarası vardı? Üç. — Demek üç el silâh atılmış? — Evet. MAHKE | — Bir bekçinin yanında, üç kişi | yürüyorlardı. Bunlardan biri top kır sakallı bir taşralı; biri olduk. | ça düzgünce giyinmiş, orta yaşlı, sarı biyıklı, uzün boylu bir adam; ü de, hırpan! kıyafetli bir kopuktu, Bunlarla beraber geleri, yahut bunları buraberinde geti - Te nbekçi biraz arandıklan sonra bir mahkemenin kapssının önün- de duran bir mübaşire bir şeyler i. Mübaşir: Evet, evet, dedi. Burası.. Kâ. iatları kaleme götürdünüz mü? — Evet, götürdük. — Öyle ise ver bana da, burada bakleyin. Mübaşir, bekçinin elindeki eve rakı aldı.. Mahkemeye girdi. | — Üç beş dakika sonra, mübaçir, | mahkemenin kapısını açtı.. — Haydi bakalım, bekçi baba.. | Getir şunları... dedi, Bekçi, beraber getirdiği üç ki- | şiye: | —— Haydi bakalım; girin! dedi. | Üçü de mahkemeye girdiler. | — Hâkim, hüviyetlerini tesbit et- | tikten sonra, kır sakallı taşralıya sordu: — Halil, Söyle bakalım, Davan nedir? — Ben Iğdırda manifaturacı « yun.. Mal almağa İstanbula gel- dim. Mahmutpaşada mal almak için dolanıyordum. Arkamda bir patırdı koptu.. Bizi getiren bekçi gu adamı yakasından yakalamış'ı. — Hangisini? Salihi mi, Nazi. Ti mit — İsmini ne bileyim? Şu öle baştakisin: | — Sailhi yari... — İşte bilmem... Şunu... Ne oldu diye baktım. Meğer yanke. sici imiş. Bunün para çantasını çalmış... O vakit şöyle bir elim. cebime attıydım.. Baktım cüz -« danım yok.. Ben de yakasına sü- de. dim. Mütlaka bu çalmıştır! O va. kit, o, &ha bunu gösterdi.. — Senin cüzdanını bu çaldı! de- d Bu beriki, o vakit kaçmak is- tedi. Kalabalık toplanmıştı. Bırak. madılar.. Yakaladılar. Üzerini a rayınca, cüzdanımı bulduk. Meğer bu benim cüzdünımı çalarken, ö bürü de bunun cüzdanını aşırmış. - ş Hâkim, kürsünün üzerinde du- ran bir cüzdanı eline aldı.. Davacı Halile gösterdi: — Senin cüzdanın bu muydu? Buydu. | > XAG babazlız — İki yüz yirmi beş lira para.. Biri yüz, biri yirmi beş liralık iki | tane senet.. Bir tane on beş günlük | ticaret bileti... Hâktm cüzdanı açtı, İçerisinde. kilerin davacının söylediklerine uygun geldiği görüldü. — Sen otur bakalım, dedi nâ. kim... Sen kalk Nazif.. Söylenen- Şükrü: , — Bilmiyorum. Diyerek ilâve etti: | — Tabanca ve kurşan kovanla: vi meydanda yoktu. Onun için han- | Ki çeşit kurşunla ve tabanca ile öldürülmüş olduğunu bilmiyorum. Avukat Muzaffer gözlerini hâ- kimin gözlerine dikerek: — Garip.. » Dedi, devam etti: — Üç el silâh atılıyor, bir ka- | gn öldürülüyor, ve yine silâh ses- | | j | | Avukat bu cevabı aldıktan sön- * jeri gecenin msazlığı içinde ne se- | ra biraz istihza karışik bir söyle- Yiş ve sual arzile: — Biz eski bir polis memuru- sunuz, Hiç sesi çıkmıyan tabanca ile ateş edildiğini ve adam öldü- Tüldüğünü işittiniz veya gördünüz mü?, Dedi, . Şükrü: — Görmedim. Fakat, işittim.. Cevabinı verdi. Muzaffer sor- makta devam ediyordu: — Şülkrüyeyi öldüren tabanca da acaba böyle sessiz kurşunlarını hoşaltan bir tabanca mıydı dersi- | niz?, kaktan, ne evin içinden duyulmu- yor!. Hâkimler siz de bu noktayı çok garip bulursunuz değil mi?. | Artık namludaki kurşunları ses- sizce hedefine ulaştıran bir taban- ca olmalıdır ki bu cinayet işlene- bilsin ve evim içinde hiç kâmse bu- | mun farkma varmasın. Sırası ge- Ince tabil bütün bu noktalar üze- rinde duracağım. Şimdilik net kabilinden söylüyo- Tei . UK | Avukat ler söyl MELERDE: Muzaaf yankesici- | likle çalınan çanta ! (Mahkemede, bir tesadüf neticesin- | de sahibi tarafından nasıl bulundu | Yazan: HÜSEYİN BERÇET işittin.. Söyle bakalım.. Nasıl | oldu bu iş? Nazif, sarı bıyıklı, uzunca boy- lü, temizce giyinmiş olan adam kate muhal bir tscirim. Beray: bula geldim. Mal beri altmak için dolaşırken, bu Sa. | lih cebimden cüzdanımı çalmış.. | getiren bekçi görmüş.. | kaladı. Bana da: Boyefendi.. Çantanızı çaldı! dedi. Hakikaten, para çantamı ce. | binden çıkardık., Biraz sonra, bu zatın cüzdanı benim — cebimden çıktı. Tahminim, Halilin cüzdanı- ni da Salih çalmış olacak.. Yaka- lanınca, tehlikeyi sezdi.. Benim gebime bıraktı.. Başka türlü olma. S1 İmkânı yoktur. Bu adamın cüz. darım ven çalmacdım. Hâkim, kürsünün üzerinde du- ran şık bir pora çantasını eline al- dı. Bu, ikinci maznun Salihin üze. rinde bulunan ve Nazilin cebin. den çaldığı anlaşılan para çanta- sıydı. Hükim, çantayı göstererek: — Bu çanla senin çantan m? dedi. Nazif: — Evot! Derken, samiler ara - sından bir ses yükseldi: — A! Bu çantla benim.. Dün ça. dundıydı. Polise de hüber verdim. Demek bu çalmış .. Hâkim, bu sesle alâkadar oldu.. Bu sözleri söyliyen zata sordu: — Şöyle geliniz bakalım.. Bu çanta sizin mi — Evet, Dün, Balıkpazarında çarptırdım. Sonra zabıtaya haber | verdim. — İçinde ne vardı? - Bir yüz Jiralık.. Bir elli li- ralık., Bir on Üralık.. İki tane beş tiralık.. Bir akik yüzük. Bir de, iç tarafında H. F. markası vardı. Bendenizin İsmim Hasan Fehmi- dir. İsmimin baş harfleri.. Çanla açıldı.. İçerisinde bir yüz Mralık, dir elli Hrahk, bir tane de beş liralıkla akik yüzüğün olduğu görüldü. — Markaların da yerleri duruyordu. Harfler sökülmüştü. Hâkim, bu yeni peyda olan da. vacıyı da davaya dahil etmek ü. zere celseyi tatil etti. Bir müddet sonra, Hasan Fehminin — yaptığı müracaatin zaptını tutan mukay- yit polisle tuşulan zabıt getirildi. Celse yenidon açıldı. Hasan Feh- mi de davacı mevklinde yer al . mıştı. Hâkim, maznun Salihe sordu. Sali: — Ben sabıkalı yankesiciyim. Bu Nazifin davacı Halilin peşin. de dolaştığını gördüm. Çarığı çe- keceğini anladım. — O da ne demek? — Çarık bizim dilimizde cüz - dan demektir efendim. Bunu an. layınca ben de onun peşine düş . (Devamı 6 nc1 sayfada) den kıpkırmız! oldu ve söz alarak yerinden fırladı: — Avukat arkadaşımz tuhaf tu- haf şeyler söylüyor. Âdeta, ev hal- kanı zan altında birakıyor. Müokkil lerim namıma böyle bir zamnı red- Dedi. Cemil, asabiyetle mukar bele etli: — Bir ihtimal, fakat, ev halkını itham altında bırakan bir ihtimal. Böyle bir ihtimalin ortaya sürü” | kebilmesi için onların Şükriyenin sını, silâh seslerini duymuş olma- Tarıma rağmean kadıncağızm öldü- rülmesini teminen oraya koşma- mış olduklarını kabul etmek lâ- zımdır. Böyle bir zanmı yapmıya kimsenin hakkı yoktur. Evdekiler Ferdiden evvel son ferdine kadar hepsi Şükriyenin * presişkârları- | yöks bilerek ve hazırlanarak işlenmiş Erzurum şehri ye- Ne'Diyorlar? İKDAM B. Abidin Daver «Refah — Paclasıs kslnli buzünkü yazısına: <Rugün Denizcilik Bayramını dörken her Tirk denizcisinin, ber Türkün, Şarkl Akdenizde kaynayıp Kiden Relâh şilebinin kurzbanlarımı | büyük tecsesürle düşüneceğine, — anlar için yüreği sızlıyacağına şüpbe — yök- tur. Nefah taclası, bu mülli bayramı mztemli ve olamli bir gün hüline sok- muştur. Çütkü - 150 kadar güzlde ve iiytnetli Türk genci, bu faclanın maz- Kiüm gekitleri olmuştur Refah nasıi battı? Anadolu Asağla- | Rin ük verdiği habere göre gemi ya | torpillenerek yahul ta bir mayne çar- perak batmıştır. Hükümet, 183 yolcu De Mersinden İskenderiyeye giden bu Filebin, batışı hakkında tahkikat yap- makladır. Geminin bir yanlışlığa mı, Kut | bir sulkaste mi kurban gitliğini yabut mi çarptığınt anlayıp e- rİYSA yapmak üzere, tahki- &nj beklemeklen başka yar Pacak ble şey yaktur. Bu sebeple şln- dilik büz ecnebi racyolarının yaplılk- darı neşriyala, propagandadan —fazla iiymet vermiyerek resmi tahkiktın ne- ticeşini bekliyoruz Diye büşlümsikla ve bilâhare şunları yazmükimder. —— * «Hükümet bir faraftan vapurun ne- don ve Basıl battığını tahkik ederken diğer taraftan da bir şilebe 185 yolcu bindirilcrek torpl, maya, bomba teh- likelerinin dolaşlığı bir denize çıkarıl- masındak — tedbirsizliğin mer'uliyetini Ve diğer mes'uliyelleri aramak vazide- siyle mükelleftir ve bu vazifeyi yapa- Cağıni SÜphEMİZ yoktur.> | CUMHURİYET B. Yunus Nadi <Antikaminlerne av- delz istmli bugünkü baş yazısında: <Almanya ile İtaiya arasında akdo- İunan çelik ittifaktan önce gene bu iki | dövlet arasında gürülüsü — senelerce | sürmüş bir antikeminlem paktı var- dir Ki adı üstünde komünizmle —mü- cedele gayesini güdüyor ve — tahsisun imerkezi Moskovada bulünan — enter- | nasyonal komünişt teşkiklâlımı hedet Hubaz etmiş balanuyordu. — Bilâhare Japanyanın ve diğer bazı Avrupa mem-, İçketlerinin de dahil olduğu bu. pukt esasen Ruş aleyhtarı siyazi bir teşek- küldü, ki Almaayanın Sevyetlerle ak- dettiği 23 Ağuslos 1939 tarihli ademi lecavüz müahedesinden sonra resmen ilga edilmemiş olmakia berabef bülün Mihver memlekellerinde fiilen —ve anlaşılan muvakkaten— terkolunacak bir kenars atilmiş Ve onun yetine Rusyayı da kollayan Üçlü Pakt ikame elunmuştu. * Almanya ile Sovyetler Cumhuriyeti arasında başlıyan yeni barp üzerine Antikomintera — paktının —ayeniden ihya olunmak gibi merasime tübi ol- mak ihliyacı duyalmaksızın— kendi- lğinden canlanıverdiğini — görüyoruz. |. leri alnda, az çok #hemumiyetli kuv« vetler tertip ve tensik edilmekte ol- duğünü telgref habeclerinden öğren- | mekteyiz. Alınan — Rus mücadelesi | gibi milyanlarca kişllik en amodern | Bilâhlarla mücehhez muazzam — ordu gruplarını çarpıştıran, tarihte şimdiye kadar mizli görülmemiş derecede bü- yük bir hâatpte şuradan burudan ge- lecek üç beş gönüllü alayının aynıya- cağı rol devede kulak kabilinden bi- le sayılamaz.» demektedir. VATAN «Bütün dünyanın gözü Rus cephesi- ge dicümiştir. Bu günlerde başka hiç bir bahis zihinlerde yer edemiyor. Her birimniz takım takım muammalar gısındayız, — Bunlara — cevap bulmak için hayalimizi zorlayıp duruyoruz. Alman — Rus harbinin — netictsi hakkında bahse tutuşmak lâzım — gel se bugün için Sövyet aakeri kuvveti kar- niden yapılıyor Hususi muhabirimizden: Ankaraya giden Umum Müfet- tişimiz B. Nazif Ergen şehrimize dönmüştür. — Diğer taraftan Re- islecumhurumuz ve Milli — Şefi . mizin bimayelerinde kurulan Do- ğu Evleri Koöperatifi, hazırlıklar Tint ikmal ederek evlenin'inşasını münakasaya çıkarmak üzeredir. Gerek bu 150 evin inşası ve ge- rekse Erzurum şehri plânının tat. bikatında şehçin büyük caddek- yinin açılması için hükümetimiz | midir?. Oturacaksınız, Bu sene açılacak Yerli Mallar Sergisi Geçen yıl Yerli Mallar Ser« gisinden mahrum kalmıştık. Gazetelerin haber verdiğine göre, Yerli Mallar Sergisi bu sene 26 Temmuzda ve yine hti İr BAA KÜ lonları: ve inde açı lacaktır. Sergi Ağustosun o- nuna kadar devam edecektir, Yerli Mallar Sergisi, on iki yıldır İstanbulun güzel husu- siyetleri arasına girdi. Gala« tasaray — Sergisine gidiyor, hem -geziyor, hem öteberi a- hyor, hem de eğleniyorduk.. Bahçe, her gün, — sabahtan akşama kadar dolup dolup taşıyordu. Yerli Mallar Ser- gisinin bahçesinde, sıcak bir akşam olturup bir dondurma yemenin zevki fena bir şey önü- nüzden gelip geçenleri seyre- deceksiniz; bir çok eşe, dos. ta, arkadaşa; uzun zaman- dır görmediğiniz ahbaplara tesadüf edeceksiniz. Yerli Mallar Sergisi, bu yıl 12 inci defa açılacak. Yalnız, geçen sene açılmamıştı. No- den açılmadı, bilmiyorum. B" & X R. SABİT Çapa Kız Muallim mektebindeki dün- kü toplantı ; Çapa kız öğretmen okulu me- zunları dün saat 15 de mektep - lerinde samimi bir toplanlı yapmışe lardır. Okul Direktörünün nut - kundan sonra yeni mezunlar adı na Bayan Şadiye Yılmaz alkışla. nan bir nutuk söylemiştir. Toplantıdan sonra — davetlilere bir çay ziyafeti vmhılıı.ıı-) ir, tarafından Belediyeye vaki ölan Erzurumluları meyizi rica ederim.