Basri, kaval çalarak, göz ala . bildiğine yeşil, çiçeklerle örtülü Yamaçla sürüsünü otlatıyordu. De- niz kıyısının kıvrımlarile ortala- marak ta uzakardan — gelen tren yolu, tath bir meyille aşağı inen Yeşil sırtın bittiği yerden geçiyor, — we tepelerin ardında kaybolu - yordu. Keçilerinin, koyunlarının ray boyuna immemesi, kendi etrafında Soplu olarak otlamaları için, hir durmadan kaval çalıyordu. Bir aralık yoruldu. Boğazı ku - Tumuş, soluğu kesilmişti. Kav: mı, dudaklarından ayırarak, sir - tını arkadaki büyük toprak yığı- mna dayadı. Koyunları, keçileri, kendine yakın yerde otluyorlardı. Bir ses duyarak başını sola çe . wirdi. Ta uzaklarda başlıyan, kı- . yeların kıvrımlarına uyarak, döre Göne ayaklarının dibine kadar ge- len tren hattmda uzun bir katar ilerliyordu. Basri içini çekerek mahzunlaş- tı. Onun idesli, emeli trende ça. hışmaktı, Fakat, kader onu, dağ- dan dağa sürüklüyor, kuzuların, koyunların, keçilerin oğlakların — pöşi sıra kosturuvordu . Sırlını dayadığı büyük toprak yığını kıpırdadı. — Basriyi öndeki meyilli sırttan aşağı atmak İsti - yor gibiydi. Fakat o, bu kıpırda- nığı duymadı bile, Gözleri trenin »döne döne, kıvrıla kıvrıla geldiği — oyola dalmiış. beyaz bulutlar gibi, — halka halka boşluklara dağılan du. — amanlara bakıyor, arada bir keskin | sölüşile ortalığı rınlatan düdük #esinl zevkle dinliyordu. Arkasındaki toprak onu fazla Atmeğe başlayınca, her”şeyi unu- tarak, birkaç gün evvelki şiddetli yağmurları, selleri hatırladı. Babasından toprak kaymasına Git birçok vak'alar dinliyerek, yıl- Jardanberi kırlarda dolaşarak ta- biatin huylarımı öğrenmiş bir ço. nlara mahsus yi çok anlamış, » bulundukiri yerden sağdaki düz- — düklere doğru kaçıyorlardı, L Basri de onların ptşi Bıra gitmek ' âçin, oturduğu yerden fırlıyarak, toprak yığınının önünden kaçtı. Bu sırada büyük bir gümbürtü ile o küçük tepe ve civar tüm - #ckler kayarfak yuvarlardı. nin biraz sonra geçeceği, aşağı dar geçidi örterek doldurdu. — Bu manzarayı gören Basri, bir ai iliklerine kadar ürpererek, kı. ga bir zaman sonra olacak faci - Ayı görür gibi hisset — Bir çare!. Bir çare bulsam?. Diye mıirildanırken . başının İçi- me, bir buluş aydınlığı doldu. He. amen belindek! kırmızı çoban ku. gağını sökerek, çakısile iki parça ikesti. Artık sürüvü, mes'uliyeti u - Mulmuş, yalnız daha sür'atlenmiş gibi koşan treni görüyor, onu dur- — durmak için, bütün kudretini el- Jerine vererek çalışıyordu. - İlerideki fundalıklara seğirterek — gradan uzün bir dal kesip, ikiye böldü. Üzerlerindeki — yaprakları Jontuyor, ve o kadar acele edi : i İ ğ KANLI İŞARET!.. W_ yordu ki, bu sol elinin yüzük par- mağının kesilmesine sebep oldu. Avucunun içinde büyük bir yara açılmış, patlıyan damardan oluk gibi kan fışkırmasına rağmen, o :ıç aldırmıyarak işini tamamla- k. Fundalardan, çalılardan atlıya- rak aşağı hat boyuna indi. Tren gok yakınlarda idi. Basri, kendini unutmuş,, avuçları içinde sıkı sıkı tattuğu bayrakları, geniş kol kareketlerile çaprazla. ma sallıyarak, kendine doğru ge- ken trane koşmağa başladı. Fâkat lokomotif siyah düman - lar savurarak ona yaklaşıyor, yak- laşıyordu. Daha büyük bir gay - retle, daha geniş kol hareketlerile bayrakları osanmadan salladı ve bir an sevinçle, trenin homurtu- larmın, muntazam harcket ses - Jerinin yavaşladığını, sustuğunu duydu. Kendinden biraz ileride tren, büyük soluklar alarak kara bir canavar gibi durdu. Lokomotiften ilk iner makinist, ateşci, şef dötren, bu sapsarı yü- zünde, büyümüş — mavi gözlerle kendilerine bakan, elindeki kır « mızı bayrakları durmadan çap - razlama sallayan, genç — çocuğ bir deli sandılar. Makinist, onun yakasına yapışarak, hiddetle: — Keratal... Senin — maskaran mıyız? Diye bağırınca, Basrinin k: iki yanına dü; Elinden hâlâ kan fışkırıyordu. O zaman kendi yztırabını. düyarak inledi. Yaralı elile gerileri göstererek: — Oyun değil, dedi. Heyelân yar!., Gidin görün inanmazsanız!. | Kısa bir zaman sonra, hakikat | anlaşılmış, genç çoban çocuk, mah- | şeri andıran kalabalığın ortasın- | da, bir kahraman mevkii almış . tı. Arkadan yetişip gelen mühen- disler vak'a hakkında ondan ma- iâmat isterlerken bir tanesi: | akları nereden buldun? İşatdk Vörmey? Hetediü biliyoe'z dun?.. Diye sordu. Basri, mavi gözle. rinde ışçıklar, sarı yüzünde gülüş- ler aydınlanarak cevp verdi — Babam eski bir trencidir... Artık çalışamıyor. Ben çobanlık ederek ona bakıyorum.. Trene ait bütün işaretleri daha pek küçük- ten öğrenmiştim... Bayrakları ku- | şağımı keserek yaptım. Hatta e. İlm bile kezildi... Elindeki yarayı, akan kanları sükünetle gösteriyordu. Büyük - Y irminci asrin başında, Avrupa ve Asya kat'alarınıım mühim bir kısmın: ihtiya eden Rusya Çar- liğının Budurdarı, Avyrupada şima- len Bahrimüncemidişenaliden baş- lhıyarak Niemen ve Karadenize ka- dar, Asyada da Amı-Daria — ve Tien-Chan, Sayan dağlarından A- mur nehrine kadar imtidat eden Vâüsi araziyi içine alan muazzam bir varlıktı ve payıtahtı Senpet- resbungtu. Şimdi, U. R. S. S, rem- zile ifade edilen «Sosyalist Sov- yetler Birliği Cumhuriyeti» na- mile anılmaktadır. Bugünkü Sovyet Rusya, Baltık denizinder. tamamen tecrit edil- miş olmasına rağmen, Çarlık Rus- yası zamanmda ne ikadar araziye Sahip idiyse, bâlen de ufak bir farkla hemen hemen ayni miktar araziye sahiptir ve merkezi hü- kümeti Moskovadır. — Bugünkü haliyle dünyanın en vüsi memle- ketidir. Eskiden de olduğu gibi, Sövyetler iki kıt'a üzerine yayıl- ştır: Avrupa ve Asya. Avrupa- daki mesahası 19 milyon 700 bin küsur kilametre olup nüfusu 120 milyonu geçmektedir. övyet Rusya, beş denizle çev- rilmiştir. Bunların en mühim- mi bulunan Karadeniz beşta ol- mak üzere, diğerleri Azak, Hazer, Baltik ve Şimal denizleridir. Bu- radaki sahiller ârızalı ve sarpka- yalarla muhat olduğundan sey- Tüsefere pek elveriçli değildir. Yal- nız Port - Katrin denilen ve Ba- yentz denizinin diğer kssımların- dan farklı olan bir İtman vardır ki, kışın donmadığımdan, binnisbe kendisinden istifade edilmekte- dir. Karadenizdeki — Sivast ahkem mevkii en mühim - manlarından biridir. Ondi ra Yalla ve bahri üsş olarak değildir. Bu Hmanların hepsi b rer ihraç merkezi ve Sovyetlerin €n işlek iskeleleridir. Hazer derti- zi, diğer denizlerin sathından yir- Ti metre daha alçaktır. Baltık de- nizi 1918 den evvel Rus tüosüna mühim bir üs teşkil ediyondu. Harbi umumlyi müteakip Finlan- ler bu denicden mahrum edilmiş- de kendilerine küçük ve dar bir ler, küçüğün metanetine hayrar oldular. Yüzlerce insanın ölü - | ep olacak kazayi önleyen çocuğu, yaşınm Uufak olmasına | Tağmen, bu vazifeye aldılar. Basri, sürüsüne, kırmızı kuşa - ğına veda ederek, üniforma giy. di. Parmağı — büyük bir itina ile tedavi edilmiş, fakat siniri kop- muş olduğundan hareketten mah- Tum kalmıştı. Önüne geçtiği bu tren kazası, onun bir parmağını sakat bırak - mış, buna mukabil idealine kavuş. müuştu. mahceç bırakılmıştır ki, deniz ta- rikile Petersburga, buradan bir şimendifer hattile gidilir. .. klim: Arazinin vüs'ati ve doö- Tayasile denizlerden lüzumu kadar istifade edememesi, Sovyat Rusya iklimini umumil bir yekna- saklığa mahküm etmiştir. Yazın gündüzleri sıcak, geceleri fevkalâ- de serindir, Kışın havalar çok so- ğuk olmakta vo yerine göre 4 - 5 ay müddetle don tutmaktadır, K*t'anın tam merkezinde yaz ile kış arasında derece farkı hayret diyanın istiklâli dolayısile, Sovyet-| tir. Yalmız Finlandiya körfezin- | Gerems, | | Çtamen nisan ) burgda 27, Moskovada 30, Astra- kanda 32,7, Orenburgda 37 dir, Kışın ise, kânunusani vasatisi Yal- tada (Kırım) -& 85 iken Astra- kanda tahtessifir 1544, Moskövada 11, Petersburgda 94, Arkanjelde 13,7 dir. Bu itibarla Torik dağ sil- silesile muhat olan yalmız Kara- deniz enıntakası, sıfırın üstünde kalarak Rusyanım bir nevi Rivle- rası halini almaktadr, Ahalisi: Sövyet Rusyanın bu- gün mevcut ahalisi büyük bir ekseriyetle Hindu . Avrupai veya Ariyen ve Ural - Alfay ırkına mensupturlar. Slav köküne men- sup olanlar, bilhassa Sovyet Av- yaşıyan irletir. eşkilât ve coğrafi malümat: Sovyet Rusyanım - halihazır teskilât osasları, U, R, S. S. tara- fından 6 temmuz 1925 de kabul e- dilmiş, Çarılk Rusyadan miras ka- lan bütün bölgeler bu nam âab- tında birleştirilmiştir. Avrupa ve Asya kıt'alarını ihtiva eden — bu birliğin kanunu asasisi 1917 ihti- lâlinder sonra vücude gelmişi Kantne esasiye göre, sade mesai adamları yani travaillem denili amele tabakası, medeni ve siyasi kanunlardan müstelit olmaktadır- lar. Şehirli amele, köylü rençper üÜyra sınıfına nisbetle deş defa haukka malik bulunmakta- dır. Şehir ile köy arasındaki lark Intihabatta da göze çarpmakladır. vaş Cumhusiyeti üstekil memleketler; Şimali | Kafkasya, Bu da şu bölyelere taksim olunmuştur: Kabardes - Balkares, Karaç, şi- ai Oset, Çerkes - Adige, Çeçen, Ural. Müstakil araziler; Kalmuks, Hükümetler: Arkanjel, Astra- | kan, Brianks, İvanovo - Vosse - nensk, Kaluga, Kostroma, Kuruk, | Moskova , Nijni-Nogorod, Orel, O- rerburg, Pensa, Riazan, Samara, Smolensk, Stalingrat, Tula, Vla- dimir, Volcgde ve saire.. etmesine rağmen, iktısadi manta- kalar nevi itibarile ehemmiyetten ari değildir. Bunu da arazi ve ik- limin tenevvüüne borçludur. Şi- İktısat: Tablat, bu mmleketl bir çok İütuflarından — mahrum malde, Bahrimüncemidişimali ta - Tafları tamamile işe yaramaz bir haldedir. Fakat buna mukabil bi Sovyet Rusyanı Siyasi Teşkilâtı Bu günkü Sovyetler Birliğinde idare tarzına- | sıldır, bu geniş memleket nasıl idare edilir ?. | da vardır ve birçok R aylamakla hayatlarını kazanmaâk-” Taz cenuba inilince, muhteşom or- manlarla karşılaşılır, Buradaki a- sırdide çınar, kestane, meşe, çam 've serviler dünyanın en maruf &- Baçlarıdır. Sovyet vabşi ve n lir. Kafilç halinde gesen ikurt ve ayılar, ba. umntakalarda yaz ve Tü hayvanlar lar bunları tadırlar. Mezru bölgelerde, koyun, gığır, domuz ve saire mevaşi de beslenmelcte ise de köylünün fak- ri halinden dolayı münasip bir şekilde inkişaf ebmemiş, iyi ne- ticeler vermemiştir. Rusya ezeldenberi toprak mahsul memlekeli olarak ta: mıştır. Bügün bu hal ayn devam etmekle beri vaş sanayie fazla ehem: ve rilmiş ve son senelerde bu husu: ta enühim terakkiler kaydedilr tir. Arazisinin altı fevkalide gin maden ve sair cevher gizle- mekte, yapılan araştınmalar — ve sondajlarla gö zinelerden istifade © Son on sene zarfında istihsalât art tıkça artmış, son kertesini bul- müştür. Kısaca bu yeraltı cevherlerine bir göz gezdirelim: Donetz, Tula ve Ranibürg ha- va sında: Demir, bakır, altın, plâtin bulunmaktadır. ve bütün bu ku- yular Hali faaliyettedirler. kova - Petersbung — havalisinde mensucata da feykalâde eheromi- yet verilmiş, muszzam febrika ve atölyeler vücude getiri Ticaret: İhracat, Sovyet !_ı.ux- metinin bir nevi inbisarı ve n- linde cereyan etmektedir. Rusya- | ne4 belli başlı müşterilerinin ba- şındi Almenya gelmektedir. Çar- | farın zamanmda tesret oldukça | inkişaf işti. Sovyetlerin zuma- nında günden güne bariz bir te- denni kaydedilmektedir. Bununla herabor, gerek Avrupa ile, gerek- se «Maverayi Sibirya» demiryolu sayesinde, İran, 'Türkistan, Orta Çin ve Uzak Şark memleketlerile | ticari münasebetler ilame edil- mektedir. rdu: Sovyetlerin askeri teşki- lâtı 1925 de tamamile tadil e- dümiüştir. Hazari ordu kadrosu 562 | bin kişidir. İi sene hizmetle bu Yakamna her sene 260 bin er ilâve edilebilir. Senelik kur'a efradı J milyon 200 bindir. Sovyet Birli- ğinin müdafaası, kadınlar da de- hil olmak üzere bütün vatandaşla- ra nittir; fakat memleketin askeri ıııudıhuı yalrız amele tabakası mın haklıdır. Kumanda heyeti: Umuru aske- riye halk komiseri, emri a- tanda bulunan, deniz, kara ve ha- va kuüvyetlerinden mes'ul ve on- (Devamıt 6 met sahifede) lde | “nde: Kömür, Ural mıntaka- Mos- | Ateşli lerimiz ©n haris bir . Bakışlarımız u bütün — bir vken titredim: İçimde seri bir çarpışma oldu. Dimağım gözlerime itsat etmiye- rek varlığımı bir anda isyanla dob durdu: Şimdiye kadar hap melek- lere şır bir sevgi gibi terte- miz, yalnız ruh muanekası içinde geçen aşkım:za bu gece, bu oda- da fkinci katil darbe indiriliyordu. Birinci zalim teşebbüsünün a- cısını en ulvi aşk neşidelerile, en saf hayallerle henüz gömmüşken şimdi bu teklif yeniden sevdarmı mülevves çamurlara buluyordu, Fakat; daha demin; en kavi teminatla bekliyeceğini töyliy uslu uslu hep safiyetten bahseden bu adam nasıl birdenbire bu kas ileşiyordu? Şahaiyetindeki değişikliğe hayret ediyordum. in de damarlarında genç- liğimizin » söz dinlemez ateşi do- leşiyorda, Kalblerimizde yaşıyan sevgi bu ateşle zaman zaman bir humma vücüdümüze tabi- ları döğüşüyordu. Ve bu fırtına ile his kalbe uymuyordu. Nasıl ki, | ben de ondan daha fena, daha faz- | Ja bu düygünün esiri değil miydim? 4 Kollarının harareti içind | | | | yökinin, bakışmın sıcaklığı illar. da rühümün duvdüğu sermesti... Bunlar şimidi bile mesamatma, zerratıma kadar bütün vücudümr de yaşıyordu. Ayni hâlin tabiati- le erkekte de meveut - olduğunu Güşündüm. İşte şimdi o da asar bında yeni bir fırtına geçiriyordu. & nöbeti ile bu teklifi ya- gıyordu. Biraz sonra belki fırtına sükün bülacak, herşey ÇaT aa Ar DA tı. ül, elim buh- ranı atlatabilmek sade sevgimizi değil, herşeyisni, aile şerefimi kur- tarucaktı. ve sile şerefim. n tahatturu asabmı düy- gusüz biraktı. Aşkımın ve namü- lüsı jç'n sanki Allah ba- Yepyeni, taze bir kuv- | Eyüp Sulh Mukuk Hükimliğin- Gdeni KALIA L Hatice ve Vasfiye tarafından mah- | car Merkeze aleyhine açılan 120 Jira * 46 kuruş alacak davasınn — duruşma- | vında: Mikideinleyh Merkizenin ve ko- l css olan Ramide Yeni mahallede Pa- şababa cuddesinde numarasız evde sü- kin iken Ikametgühi meçhül bulunan | ve evvelce ilânen tebligat yapılan E- yübün davacı tarafından teklit “yemini eda ve ifk elmek için mahke- meye gelmesine, gelmediği takdirde yeminden kâçınmış ve vökiları kabul eimiş addine karar verileceğine ve bu karardan bahisle bir ay müddetle üâ- nen tebliget İcrası süretiyle gıyap ka- rarı tebilğine ve duruşmanın 6/3/941 Baat 10,30 a tülikine karar verilmiş ol- makla mahkemeye gelmediği veya bir vekil göndermediği takdirde karar da- kresinde musmele ifa ölünacağı Müzu- mu giyap kanarı makarnına kalm . ol mak üzere ilânen tebi lunur. Son Telgrafın Tarihi Tefrikası! 105 TUNA BOYUNDA —— - İçlerinden korku ile firar eden- derin evleri mühürlenecek, oşya Gefterlere kaydolunacak, üç aya avdet edeceklerin emir ve | Aebatlarına maruz bırakılacak, şa- n iğe şeref Mhrırlııüııxwkuuun di, Fatih Sultan İstanbur gözdik Adilâne hareket Hünyadi Bulgaristana da girdi istedi. Notar ziyaretinde Notaras bütün serve- tini ve müceyheratmnı Fatihe ver- diği halde reddetmişti. Fenebi müverrihlerin yazdıkları hep yalan yanlış şeylerdir. Bazı Türk tarihleri de bu cenebi mü- vermihlenini kopye ederek Fatahi Tekelemeğe çalışmışlardır. * İstanbulu fethinden sonra işleri tanzim eden Sultan Mehmet, E- dirneye döndü. Ecnebi devletler | da bulunurlar. Meselâ: Hammer Khi bir müverrih şöyle yazar: *Patâih Grandük Notarasın evin- de ziyafeti kabul etti. Nisbetinden fazla şarap içti. Sarhoşluk halile Notarasın öğ istifraş etmek ras muhalefet edince Wın maadası - ile Notarasın boynu- dü.> n Htmmeı' tamamile a bdı'ııwnr. .',. iç let istediği lan öği nu vu ei padişuha arzı hulüm için elçiler | . Bu meyanda - Sırp kralı da ur heyet gönedtmişti. Bvvelce Türklerin eline geçmiş iken sonradan Sırplar tarafından alınan kalelerden birkaçının anah- | | | | | tarlarını Surp krali heyet vasıta- | sile padişaha takdim için getirmişti. Sırpların gösterdikleri bu hu- tüs, bakiye kalan Sırp ülkelerinin | kendilerine — bağışlanmasını — te- minden ibaretti. Fokat, Surp beyeti hiç me'mul — Bir öki parça köhne kale ijle Sirp kralı bizi aldatmaek, hukuku devleti gasbetmek mi istiyor?, Heyet fena vaziyete düştü. Çün- kü Sırbistan kralı Lâzardan a0n- Ta irsen İstifana intikal etmiş. İs- tifandan sonra Fatihin üyey vali- desi bulunan Prenses Maraya ge- çecekti. Kral Yongi ise Prens Volkun oğ- ludur. Sutbistan krallığına hakkı yoktu. Olsa olsa Sofya civarında küçük bir sancağa hakkı olabilirdi. Bütün bu fikirler Türk noktai na- zarını taşıyordu. Kral Yorgi bunu haber alanca dahilen bazı tedarikât İera etti. Sonra ailesi ile beyaber Macaris. tana geçti. O vakit Macar kralliğmin kay- makamı bulunan meşhür. Yan Hünyadin himayesine iltica eyledi. Hünyadi ile Yorgi hafif süfari | alayları ile Sırbistanadn Bulgaris- tana dabil oldular. Ortalığı aleş ve | kana boğdular. Ve hattâ, Tornovi | kadar yürüdüler. — Türk | izerine yüzüdü - ve li | rar ederek Tunayı geri geçip kaç- blar. Padişah hafif süvari askeri ile Sırbistana dahil oldu. Bir çok geldi. Hattâ Semendire önünde zi- yade beklenmemesine sebep oldu. Banun için padişahın Sırbistan seferini bırakıp Edirneye dönme yerleri yakıp yaktı, Elli bin kadar | sine bir mana verilemedi. Herhal- esir alındı. Padişah Sırp memleketinin mer- kezi olan Semendire ve Sivrihisarı #nuhasara etti. Swvrihisarı fethetti. Kaleleri tamir etti. İçine mubafız- lar koydu. Avrupa müverrihlerine nazaran | dular, Sivrihisar muhafızları mukavele de düşman hakkında iyi haber a- lınamamıştı. Çünkü Hünyadi ile Yorgi kuv- vetli kol'alarla Türk askerlerine hücum ettiler. Firuz Bey kuman- dasında barakılan küvvetleri boz- Şehir küyüne kadar geldi- ler, Sonra Vidine doğru gittiler. hilâfında olarak esir edilmişlerdir. | Geçtikleri mahalleri harap eyle- Fakat bilâfı hakikattir. 'Türkler, Semendire kalesinin muhasarasın) birakitılar. ve kale- nin şimdilik fethinden sarfmazar eylediler. Sırbistanda Firuz Bey ile bir miktar asker bırakıldı. - Bunlar, 'Tüna boylarını muhafazaya me- murdular, Padişah Sıbistan harekâtından sonra Edirneye döndü. Halbuki, Hünyadinin Macaristanda asker ıapıımıku ve ı(rdlln Ehlisalip Hıhıw diler. Ahaliyi kestiler. Bu srada padişah asker ile Şehir Köyüne doğru sefere çıktı. Fatih, yıldırım sür'atile düşman üzerine yürümüştü. Hünyadi Sultan Mehmedin biz- Pat üzerine yürüdüğünü işitince alelâcele askerini taplıyarak Tu- nayı aşıp Macarstana Tic'at etti. Bunun üzerine Sırp kralı Yorgi senede otüz bin altın vergi ver- Yazan: HALÜK CEMAL “Bu güzel geceyi uyku ile zi-| yan etmek günah değil mi?,, ' | mek üzere sulha telip oldu. Pa- İ dişali kralın sulh talebini kabul et- H — CArkatı * "l"ı No. 26 |) Tabifliğini nası) muhafaza eti Bine şaştığım bir sesle: *«— Biraz daha oturakm Hikv met Bey dedim. Bu gece hiç kum yok.. İstiyorum ki y yım.. Bu kadar nefis bir ge uyku ile ziyan etmek yazık değil ni? .> Belki başka zanlarla, başka are zularla söylediğimi sanmışlı görlerinde sevinç parıltılarile: «— Peki yavrucuğum.> dedi v avını kurban etmeden evvel ka *— Öyde ise bir siga: Bitince yatarız.» Bir küçük sigaranın hayatla n büyük ehemm kimse benim vaziyetime düşmedi anlıyamaz, takdir edemer tecek!,> diye korkarak bu sigari nın sönmemesini, nüh, mesini istiyordum. Büyük korde la sözlerini bile dinliyemiyord Südece; vnü nasıl teskin oceceği mi, nasıl bir çare bularak kurtul bileceğim; düşünüyordum. Başımdaki bu kasıngelarla ed y büsbütün dumen içinde görü den bacaklarımı okşamağa b mışti. Aman yarsbbi?. Şimdi ne yap caktım?, Ne yapabilirdim?. öyle kahhar, yırtıcı bir bekley Bir yandan elinin tema: mukavemete medbur bulunurki — Öbür tarafta siğara gittikçe lüyor ye ona efi mirnEtİE “bakeyondum. Ne bakıyordum; Çunkü; iki aydır Ü ı.—: man en & de çalmak isti OUU LUNA - Soldan Sağa: 1 — Büyük :ımlknnıhden,, Namaza davet, ham,'3 -— Ked'nin VU Bırışı, su, ( — Yama, aç tane! SĞ Koltuk derisi, 6 — Çalışma, - İst 1 Ü dun bir semtinden, T — Kalın Türk kavmni, 8 — Biçmiye yarar, 8Ç Exmek, bir rak) mezesi, 10 -. dünyanın dörtte üçü. Yukarıdan Aşağıya: 1 — Bir nevi papuç, ne sana, nt İ na, 2 — Pestil göbi, bir iciki, 8 — çalgı, bin eden, 4 — Doğr yet, yaşlı dervişler, teslim. etmek, nota, 10 — lı-l. varma, Dü B öeli » ©-<r>l> >AGAP><İL E ooU AW