WVRUPA HARBİNİN YENİ MESELELERİ İengğn_'lğp—a;ıya - Yazan: Ali, Kemtal SUNMAN * Avrupada Harp çıktı çıkalı İs- panyanm ne süretle kat'i bir vazi- İ yat alacağı meselesi de yakit vakit kendinden çak bahsettirmiş - bir mevzu olup kalmaştır. Başlangıç- l ta şöyle deniyotdu: Dahili harp I esnasında General Franko mihver devletlerinden yardım gördü. Bil- hassa İtalyadan oraya egönüllür de gitti. Almanlar da yeni silâhla- Tanı arada tecrübe ettiler. Herhal- e General Frankanun kazanma- | | de birakmaz, onlardan | yiliğe mukabele eder. Fakat daha İtalya harhe girme- mişti. Onun için General Franko sir gün mihver taralına geçerek sarbe girecek olsa bile her halde yunun için İtalyanın gayri; çaldığı zamanı intihap edecek de- tildi. İspanyanın kat'i vaziyeti me va- | sit alacağı bilhassa İl | şirdikten ve Fransanın da Avrupa | Ya mağlübuyiyetinden sonra daha | nerak edilir bir mesele olmuştu. | “âkin İngiltereye karşı geçen se- ve girişilmiş olan taarruzların a- dm kalmış olması, İlalyanın da eçen sonbahardan bü ilkbahara adar harbin pek çetin bir safha- ile karşılaşmış bulunması üzerine spanyanm da İngiltere aleyhine çıktan açığa bir vaziyet alması € nihayet mihver devletri laralı- a geçerek harbe girip girmiyece- i meselesi çek sör götürür bir sevzu olmuştur. Lâkin İspanya- ötedenberi mihver devletleri- * faraftar olanlarla olmıyanlar tasında nasıl siyasi bir mücadele sreyan ettiği malümdur. Mihver eletlerile birlik olarak harbe gir- sek istiyenler eski İspanyanın abancıların eline geçmiş yerleri- Cebelüttarık demek isti- mwlar - bir ân evvel kurtarmak rsatının geldiğini ileri sürüyor- rdı. Yoksa yalnız dahili harp es- sında mihver devletlerinden gö- lmüş «iyiliğe karşı iyilik, key- Jeti mevzuu bahis değildir. Si- sette, devletlerin münasebetle- ide herşeyden evvel menfaatle- « hükmü olduğuna göre eski nnoettarlık duyguları İspanya- 1 politikasında bugün yegâne iessir olacak hallerden sayılmı- bilir. Tem de İspanyol gururu dahili esnasında — yardımcı oli iNlü» Terim o harp bittikten ira bir gün bile daha fazla İs- ayada kalınasına tahammül e- nemişti. Bunların bir ân © cekilip gitmeleri için İspan serşeyi söylediler, eteleri herşeyi yazdı aki neşriyatın bugünlerde yi- hatırlanmasında az çok — bir da vardır. O zaman — General mko İspanyasına neden dolayı vercilerin yardım ettikleri pek mevzuu — bahsoluyordu. iya matbuatı bununla meşgül ken aşağı yukarı şöyle deni- bw çanya herşeyden ev *t memleketidir. ecek el azdır, Arı wi ekilmemiş kalmıştır. Da- bu vaziyeti büxbütlün 4 etmiştir. Lükin toprağın altı an itibarile sanki bir hazine Zalen İspanyas len büyük yük istilâların vleri daha ziyade bu yüzden. DEBİ ROMAN: 2 'ir Cinayet Davası Yazan : ETEM İZZET BENİCE : 1905 ircezanın loş, gölgeli salonu: alduran hincahinç kalabalık. sandan kalb sar'asına tulul- | ir gibi mahkemenin başla- | w bekliyorlar. Ak saçlı, uzum , getin yüzlü, sert bakışlı a- uçlu yerinde ve süngülü jan- Alarn önünde oturuyor. asını hiç oynatmıyor, — ne ne solu, bakışlarındaki bü- | iklik ve serdlik hâkimlerin oluracakları kürsüye dikil- a sıralardan hıçkırık halin- yor. Bu Yavi gözlü, güzel yüzlü, “rüpüslü kızın sesi. ilerinde: — Amacığım, | vet | İspanya bugün de her tarafın na- İspanyanın * madenleri eskiden beri etraftan iş- tihayı - celbedegelmiştir. Dünyaca meşhur olan ma. denler orada. | dir. İspanyanın demiri çok eski- denberi meşhur olmuştur. Onun yı istilâya teşebbüs etmiştir. x, kurşun, çinko, bakır, (ene- ke, civa, kükürt, nihayet gümüş, nihayet altın., hepsi var. Sonra yeraltındaki kömürü unutmumak lâzım. Eski zamanlarda İspanya, tilâya gidenler için belki — bu mdenlerin ne 6 kadar işletile- bilmesi mümkündü, ne de buna Tüzum vardı. Fakat bugün İspan- yayı dost ve müttefik ola berine alacak herhangi bir kuv- ü taraf oranın tabi servetlerin den, maden itibarile zengin olan mevaddı iptidaiyesinden büyük bi Yük faydalar temin edebilecekti: Bilbassa bugünkü harp malze- mesi için bu madenlerden nasıl lebileceğinden — çok Hulâsa tarihin böy- kayii vardır. Bir zamanlar © ka- dar ehemmiyet kazanmış — olan zarı dikkatini kendine çekmekte- dir. İspanyada Somorrostro'nun de- miri, Linaresin simli kurşunu, Rio- Tinonun da bakırı bütün dünyaca tanınmıştır. Sözün kısası 936-38 dahilt harp sırasında General Fraukoya yar- dim edenler için İspanyanın bu tabil servetleri hiç meçhul değil- di. Bununla beraber / yukarıda dendiği gibi İspanyol gururu bu yardımcı da kuşkulanmış- fır. Ayni İspanyol gururu eski İs- aya ait iken başkalarının e- Tine geçmiş yerleri kurtarmak di- ye bugün harekete geçmek ister- se ne olacak?, İngiltereye karşı harbe girmek, İngilterenin düş- manlarına yardım etmek mesele- lerini İspanyollar şimdiyo kadar düşünmüş olsalar gerek. HALK ÜTUNU. İş Ve İşçi Arıyanlar; #ikâyetler, temenni- ler ve müşküller İş arayan genç bir kız Lise tahsilini bitirmiş genç bir. kız, Tesmi ve hususl müemeselerde, yazı- hanelerde İş aramaktadır. İş sahipleri. min Sön Telgraf Halk sütunu vasıta- siyle <Nebahet> ismine — müracamtları rica olunur. İş Arıyor Ortamekteplen bu yül mezun olmak- ta bulunan Çalışkan, himayeye muh- taç bir genç kanastkâr bir. ücretle kendisine “ber türlü iş “ aramaktadır. | Talip ölanların lütfen Sofularda Hat- | tat Hilmi sokağında 12 numarada Şa- bana bir meklupla müracaatları — ri- €a olunur, İki fakir genç kız iş arıyor Orta mektebin 8 inci sınıfına kadar okumuş, yazıları dügün, fakat eski hattleri ve daktilo bilmiyen 16 şar ya- şında iki genç kız hem fakir aileleri- | nin kıt geçimlerine yardım etmek ve hem' de istikballerini mesaileriyle ha- zıtlamak Üzere mütevazi birer ücretle iş aramaktadırlar. Şimdiye kadar hiç | Bir vazilede çalışmamış, fakat çok muztar bir vaziyetle bulunun bu genç kızları müssseselerine almak suretiyle himüye etmek istiyen Slicenap iş sa- hiplerinin Son Telgraf Halk — sütunu #Nezihes ve «Behire> isimlerine mü- nt etmeleri rica olunur. Babacığım... Kelimelerinin kırık harf parça- | ları var, Yanına oturanlar onun, suçlunun — ve öldürülen kadının kızı olduğunu ağlayışından, inilti- lerindea, dudaklarından dökülen har kırıklarından anlıyarlar, Fa- kat, uzaktakiler ona yalnız: — Ağlıyan kız.. Diyorlar, sarı saçlı, mavi gözlü, güzel yüzlü, güzel gürünüşlü kı diye bakıvorlar. Bey on dakika çinde kâkimler salona geldile: Önde ağırceza relsi yürüyar. zün boylu; siyah cübbesi kırmızı kadife yakalarınm genişliği de elmacık kemiklerinin be- | ve büyüklüğü kexi de göze çarpar niş omuzlu, dik bir adam, Yürü- | den mahsat, bu kıymetli ve Emektar ve ihtiyar orta o- yunu san'atkârı VPişekâr A- sım Baba için, 18 Mayıs Pa- zar ahşamı saat 21 de Fran- sız Tiyatrosunda bir jübile tertip edilmektedir. jübile- hayatını san'ate vakfetmiş ve bugün muztarip, yoksul bir halde bulunan ihtiyar in- sana yardım temin elmektir. Jübile işiyle uğraşan arka- aşların anlattıklarına göre, Jübilenin biletleri satışa çı- karıldığı halde, bügüne ka- dar pek az bilet satılmıştır. Halbuki, gazeteler, bu iş için bir hayli reklâm yapmışlar- dır. * Yıllarca uğraşmış ve san'- at uğrunda yıpranmış bir san'atkârın jübilesi karşısın- da bu derece duygusuz hal- | mak bir cemiyet için, hiç t& iftihar vesilesi değildir. San'atı sevenler, zengin- ler, müesseseler, Asım Baba jübilesi biletlerinden almalı- dır. San'ate ve san'atkâra de- ğger cemiyetin medeni üstünlük iladesidir. Herhalde, Asım Baba jübi- lesi bu ihtiyar san'atkâra a- hir ömründe artık sefalet çektirmiyecek bir muvaffa- kiyetle neticelenir. BÜRHAN CEVAT İnhisarlar Umum Müdürü İnhisarlar Umum — Müdürü Adnan Halet Taşpınar Ankaraya, Bitmiştir. İçimizde, kadınlar da dahil ol- mak Üzere, acabu. kaçımız — dişles rimize dikkat © Bir nisbet kurulsa, binde biri bulur mu? Meselüi şekerli bir şey yediğimiz, K veya — soğuk bir sey İçtiği- iniz zaman, hafif bir sızı duyar- sak, demek ki, çürüme başlangıcı vardır. Pakat #izi geçince, bunu unuluruz. Çürük yer gitlikçe bü- ükten, kimbilir belki de alıp yürüdüklen sonra aklımız başımı- za gelir, Kaldı ki, dişlerimizi bir Sğr ve sızısı olmasa bile, senede biç olmazca iki defa diş tabibine göstermeliyiz. Bir defa her yemekten sonra sılık su ile> dişleri ve diş etlerini, aralarını — fırçalamak icap — eder. Kullandığımız diş macunlarına ve diş tozlarına da dikkat etmek 1â- zamdır. İyi gıdü almamak, fena cinslen yemek yemek, rütübetli yerde ati zihal yorgunluk ve de- aZ gebze ve bol et iskorpite yol açabilir. Bu höstalik ise eğer tedavi edilmez- lerin dökülmesine sebep ©- Zabilir. Dişleri iğne ile karıştırmak, fun- dik vesaire gibi sert çeyleri — kar- mask diş minelerine zarar verir. Dözlerin sıhhati, midemizin sıh bati demektir. Midemizin sıhhat &, bütün bünyemizin sahhâti de mektir.. yüşünde, — bakışlarında — adaletla bütün otoritesi var, Hâkimlerin salona girişi dinle yicilerin ayağa kalkışı, ilk uğul- tu, yana öne, suçluya, hâkimlere müdeetimumiye geriden hiçki- rıkları gelen genç kıza bakışlar iklen sonra reis, tannan, ku- dolduran tok bir sesle suç- duyar | Kalkınız., Dedi ve arkasındaki jandarma hemen onu omuz başlarından dürt. tü, aksaçlı, uzun boylu, çetin yüz- lü, sert bakışlı suçlü kalktı, — Emriniz., der — Kaç yaşındasımız?, — Kırk altı. Ş ia?. — Hayır!, Karımı önce elimden " MARKEMELERDE: Hazin bir daf- — Ve oldum dememeli, | 'ne olacağım demeli | — Şunu görüyor musun, şunu? Bunun babası eski nazırlardandı. — Göç hanım, geç... Nerenin na. beter be... Nazır oğlu hali var mı zırı?. Herifin haline bak. Benden şunda, baksana?.. — Ne oldum? Dememeli, ne ola- cağım demeli. Düşmez kalkmaz bir Allah... — Öyle demezler.. Düşmez kalk- maz, bir hacıyatmaz derler, — Alay etme yahu... — İşin alay etmiyecek tarafını bırakmadın ki... Şunun kıyafe - tine bak bir kere... Hiç mi nazır oğlu görmedin?. Nazır oğlu şöyle dursun.. Bizim mahallede mü - meyyizin oğlu var, Yolda buna rastlasa dilenci diye para verir... — Bu da eskiden böyle değildi ya., Sonradan böyle oldu. Sizin Tsümeyyizin oğlunun da sonunda ne olacağını kim bilir? Sonunda belki bundan da kötü olür. — O olmaz.. Ne hinoğlu hindir 0... Ablamın çocuğunun yaşıdıdır. Onunla cami avlusunda ceviz oy- narlardı da biliyorum. Kazandı mı cevizleri alır, eve götürüp anne- sine para ile satardı, Kaybedince de, çocukları döver, cevizlerini geti alırdı. Onun adam - olacağı, çocukluğundan belli idi.. — Câanım ne olursa olsun.. Şim. di mümeyyizin çocuğile mi uğram şacağız? — Yok hani sen söyledin de, benim de aklıma geldi. Peki, ne- den bu böyle oldu? Babası birşey bırakmadı Mit Nazir ölur da, oğ- lunu böyle, sefil sergerdan mt bi. rakır? Nazır bu be, nâzır... — Bırakmadı değil be oğlum: Bıraktı; 'bıraktı ainma, bu âdani olmadı. Adam olmıyana, para ne yapsın, pul ne yapsın? Okumadı, yazmadı, çizmedi, — Mademki parası var, ticaret yapsaydı.. Bak herkes üç beş ku. ruşla ticarete başlayıp hanlar, ha- | maamlar yaptırıyor. — Vallahi ben | şimdi elime, çok değil şöyle bir | arada 25 lira geçirsem neler ya- parım... Evvelâ, şimdi mevsimi. dir, turfanda salatalık, domates . ten başlarım, yarın öbür gün ka- vun karpuz, daha sonra taze ce- viz filân derken, kışa kadar yü . kümü tutarım. Kışın şöyle hafif tertip bir manav dükkânı.. Por . takaldı, elmaydı, falandı, fıstıklı derken zengin olur, iki seneye kal- maz koskada apartıman başlatır- dim. Eğer sahiden buna para kaldı da, yedi bitirdi. bu hale geldiyse, enai derim ona.. Bir şey. gikler demem. Paşa çocuğu hali var mi şunda Allah aşkına?.. — Paşa değil oğlum. Nazır oğ. ha. — Nanr ne, paşa ne be? Hepsi bir değil mi? — Bir değil ya.. Nazır nazırdır, paşa paşadır... O başka, o başka! aldılar; sonra da öldürdüler, Suç- lusu elarak da muhakemenize be- 4, — Mütalca istemez, elini kürsünün üzerin- | “Babasından kalan parayı bitirdi |de bu hale geldiyse enai derim!,, | —— İ—Yazan: HÜSEYİN BEHRÇET zİ—> — Her neyse.. Nasıl bitirdi o pazaları? Kumarla, kadınla, dal- kavukla filân mı? — Yok canım.. Para kazanmak merakile.. Ben şöyle biraz uzak- tan tanırım. Önceleri üç tane oto. mobil aldı. İkisine şaför t Birini kendi kullanıyordu. Şoföz. | ler madik attılar. Kendi kullan - dığı otomobili de duvara çarpıp parçaladı. Baktı olmuyor.. Hepsini Asttı. Ondan sonra birçok iş yaptı. Biç biri tutmadı. En sonunda cam- bazlığa başladı. | Vay anasını!.. Ulan bunda | cambazlık yapacak kıyafet yok. | Bu, doğru yolda yürürken sende. liyor. İpte, kazıkta nasıl yürür? Öyle cambaz değil bef At carnbazlığı.. — At cambazlığı da yapamaz. ©O da iştir be.. At cambazlığı ip carabazlığından kolay mi sanıyor. sun? — Öyle değil bel. At alıp satma- Ba başladı. Yarış atları alıp satı - yordu. Tabil anlamıyor attan fi. lân. O işte de kazıklamağa başla. | dılar. İhtiyar, soluğan atlatı yut turuyotlar.. Onda da zarar eti Geçen gün, bir araba beygirini atı diye yutturmuşlar. 120 almış. Sonra bir anlayarin göstermiş.. Araba beygiri olduğu- 'k için göz Madrabazlar. düct beş kişi lup döğmüşler. Şimdi onları dava ediyor. Hah, bak; işte mahkemeye gi. riyor. Gel gidelim de dinliyelim. latından yürüyüp mahkemeye gir- dim. Davacı, vokey - kıyafetine üzen. miş, spor ceketli, kilot pantolonlu, | ayağı çizmeli mahmuzlu, dizka « | paklarına kadar çamurl de, orta yaşlı, biraz da anorma| gö - rünen bir adamdı, Maznunlar, üç | kişiydi. Davacı ayağa kalkıp an- lalmağa başladı: — Bendeniz, at tüccarıyım. Bun. lar bana, 120 liraya bir at sattılar. Halbuki, © at, elli lira bile etmez. miş. Bir anlayana gösterdim. «Et- mez!» dedi. Geri götürdüm. Üçü bir olup beni dövdüler. Davacıyım. Maznunlar kendilerini müda - faa ettiler: — Etendim.. Bu, pazarda, Alikı. | ran, başkesendir. Elinde kırbaç, herkese hücum eder, Bize de hü. cum etti. Kendimizi müdafaa et- tik.. Bunu döğmedik. Muhakeme, şahitlerin çağırıl - Tası için başka güne bırakıldı. Davacı ve maznunlar mahke - meden çıktılar. Biraz evvel, ko . | ridorda arkadaşına davacının ma- cerasını anlatan adam, dvacıya yaklaştı.. — Muhsin ağabey! dedi. Sen gu işi artık bırak. Bak, bunda da kandırıyorlar, Davacı cevap verdi: (Devamı 6 imcı sahifede) — Şişman, gişman da değil, ba- hik etinde, durubeyaz, çok sevimli, ma bir kadındı. Hem de çok 38 yaşında kadar — vardı gençti. amma, hiç göstermezdi. Nasıl kı- de kaldırıp indirrken sorularına devam etti: | w Çocuğunuz var mı? | — Bir kızımı var, — Okumanız, yazmanız var mı? Mülkiyoden çıktım, İhtiyat zabitim. — Oturunuz.. | Sonra kâtihe döndü: — Evrakı okuyunuz, Zubit kit ezbere kiraat oku- yan bir talebe hızile evrakı okur- ken suçlanmun vekili ve müddei- şahsi tarafında oluran üç baş da durmadan — not alıyorlardı. Bu üç baştan ikisi avukatı lerden tanıyanların. Ferdi Dedikleri de kana kan iştiyen da- İdürülen kadının, Şükrüyes | Şükriyeyi anlatanlar onun için: | ince kaşları, gür yıp da öldürdüler onu, | Diyorlerdı. Eğer, ive böyle anlattıkları kadar, övdükleci güzel bir kadınsa — muhal Ferdi de güzel bir erkekti, h kusuru boyunun kısalığı idi, Sür- | meli sürmeli, uzun kirpikli siyah leri, yanık buğday bir benzi, | mtkın — saçları, mce, zayıfk, lığ | ihtiraslı bakışları, gibi bir vücudü vardı ve.. çok gü- | zel giyinmişti. Görünüşte delikan- lıydı, 20 İle 32 içinde bir görünüş, yanındaki avukatları da İstanlu- lan en çok tanınımış iki vekiliydi: | Cemil, Şekip, yüzde doksan gür- dkleri davayı kazanan, — prefesör | ve bol şanslı vekillerdi. Suçlunun li de tam tersine, hiç tanınma- | mmak için davayı beda- va üstüne almış bir genç avukat!. | İKDAM B. Profesör Şükrü Bayan <Alman— Pramsiz — anlaşmasın — isimli bugünkü baş yazısında escümle: <nEnreşal Poten mütareke esnasında sterel ve haysiyeler münafi bir ha- eeketle bulunmayacağını — mükerreren ifade eylemişti. Binaenaleyh ceki müt- tefik Britanyaya tarihinin yaşadığı en müşkül anhırında arkadan bir hançer eplamak istemiyeceği — tahmin oluna- bilir. Fakat bugünün — şartları içinde hakiki bir Pransız — Alman anlaşma- bu şeklide Bü- 'eccih ol ordur. Bu uzlaşma- ster Eden'in teessür — duyması ve bu bapta endişe izhar etmesi hiç te haksır değildir.. demektedir. CUMHURİYET B. Yunus Nadi «Türkiyenin siyase- Ve isünli bugünkü baş yazısında em | günye: Dünya harbinin ateşleri taraf taraf dalbuduk salarak devam ederken 'Türk maya aüi gü mi bir uyanıklıkla ve en ileri deda- Kârlık hisleriyle devam edeceği — şüp- hesizdir ve zaruzidir. Biz Tüfkler res- mi beyanatta olduğu gibi milletin le- lükkisinde de, bilhassa iki seneye ya- aset başkalarina nisbetle asla iz ve asla husumetkâr değil- iyet ve istiklâlimize kargı Bösterlecek hürmeti teçekkürle, fakat Ayni mevcudiyet ve kuu muhtmu ilgimizin hiç bir 1 miyacak küvvetli silâhiyle karşılaya- cağız. TAN B. Zekeriya Sertel «Vişi hükümeti fle Almanya arısında aylardanberi ce- reyan eden müzâakerelerin nihayet Mareşal Pelen ve hükümeli — tarafın- dan Alman taleplerinin kabulü üe me- tcelendiğini söyliyerek: <Anlaşmanın — teferrilatı hentiz ifşa edilmemiştir. Fakat ba unlaşmada Al- manların en büyük hedefi, Akdenizde Fransann yardımımı temin etmek ol- düğündü şüphe yoktur. Böyle olunca da, orlaya Fransanın Afrika İmparas torluğu ve Suriyenin vaziyetlerini 8- İkkaadr eden yeni meseleler çıkaca- Şnt kabul etinek lâzımdır.» demekte- dir. YENİ SABAH | B. Hüseyin Cahit Yalçın — «Dikka- de şayan emazelere isiml! — bugünkü baş yazısında Almanyada halkım mühai zülerin bir türlü elde — edilememesin- den mütevellit bir uyanıklık İle ahva- H daha reallet' olarak mühakeme ot- miye başladığını — beyan etmekle ve bölühare gunları yazmaktadır: Kü ç Ve ümle | sAhval ise Almany: verlej bir mahlyetlç & dr, Gittükçe giddet kesbeden Ve #ık sık vukua gel- miye başlıyan İngiliz bombardıman- ları Almanlara tehlikenin günden gü- ne ciddiyet ve ehemmiyet kesbettiğini inkâr kabul etmez - surtte gösteriyor. Zaten her günkü hayat tahamınül e- dilmez bir şekil almıştır. Beynelmilel zenginlere kargı harp açin Almanya- gizli da bugün yalnz zenginler gizli karın doyurabiliyorlar ve ist buluyorlar. Fakst her fedakâ: lanan halk perişan ve mahrum bir ha- yat sürüyor! Almanya — bütün Avru. Payı istilâ etmek derdi arkasında ko- şarken bütün askeri kaynaklarını se- Yerber hale sol Halbuki mut- taal hakere ve fedaklrlığa ihtiyaç mr- tıyor. Bu ardı arkası kesilmiyecek fe- dokârlığıin, Amerikar yardımı da mü- essir bir rol oynamağa — buşladıktan sonra, ne kadar tahammdi edilmez bir nisbet alacağı Almanların — gözünden kaçamaz. İşte Nasyonal — Sosyalistler içindeki samnlmi ve gayri memnun zümreye bu. mülâhazalar da balk — içinden bir gok taraftar toplamışlır. -Neticede, muaz- zm bir kale Nasyonal Sotyi #a başlamş ve çatlakılklar göze çarp- mıştır. Bu, Gin sonu değildir, fakat sonun başlangıcıdır.. Suçlu, bir gece yarısı eski ka- rısı Şükriyenin evine giriyor, kı- zı Güzini kaçırıyor. Daha sonra yine bir gece Şükriyeyi öldürü- | yor. Şükriyeyi öldürmesinin se- bebi onu tekrar almağa muvaffak olamamasıdır. İkinci ve asıl kasti dümünden sonra kı- zın miras yemesi ve babasının da büyük mirastan istifade etmek is- temesidir, Fakat, Vedat bu cima- yeti yaparken — yakalanmamıştır. Ortada suçu isbat edecek kat'i ve- sikalar yoktur, Zan, şüphe, kat'i | deliller ve polisteki kısa bir ifade onu katil hüviyeyti içine sokmuş, bikimlerin karşısına getirmiştir. | Cek büyük meharet ve düzenle | Şökriyeyi öldürdüğü iddia edili- . Kast, tamâ, ftasmim, taam- mut gibi bütüm tavsifler de cür. mi0n mahiyeti içinde toplandığı - de annesi İzmir Fuarının kaç türlü faydası var? İzmir Fuarı bütün* dünya * | gailelerine ve acaipliklerine rağmen, bu yıl yine açılıyor. Her sene artan bir. güzellik , ve mükemmeliyetle ortaya çi- kan bu büyük eser için, bu yıl, daha fazla gayret sarfe- diliyor. İzmir Fuarı, her yaz, bütün * memleketi alâkalandıran bir hâdise olmaktadır. Yurdun, en uzak köşelerinden İzmir Fw | arını ziyarete gelen on bin- | lerce vatandaş vardır. İzmir Fuarının bir güzel tarafı da, seyahati teşvik etmesidir. İç turizm denen bu hareket, fu- ar münasebetiyle, en hayırlı mahiyetini alıyor. Dünya harbi, her sene Av- | rupaya - tedaviye dinlenmiye giden bir çok . ginlerimizin bu israfına tabi- atiyle mâni olmaktadır. İki yıldır, bu - bLiçarelerin kendilerini nasıl tedavi ede- bildikleri meraklı bir sualdir. Her ne işe, Şimdi, tek seyahat ve eğ- lence vesilesi İzmir Fuarı kal- mıştır. Bir çok kimseler tanı- yorum. Şimidedn, Fuarı ziya- | ret için hazırlanıyorlar, Fuara muntazıman devam edenierin anlattıklarına gö- re, bu içtimai ve iktısadi hâ- dise, ayni zamanda, bir «Has- ret kavuşturan mahallir — ol- maktadır. Yıllarca biribirleri- ni göremiyen bir çok eski — » dostlar, kapıkomşular, mek- tep arkadaşları günün birin- de İzmir Fuarında karşılaş- maktadı İzmir, Fuara verdi; miyetle, bu şehrin ve hinter- landının iktısadi kalkınması- na pek büyük bir hizmet yap- maktadır. Cümle faydalarından gay- ri, size, Fuarın hayırlı hiz- metlerinden birini dahna ya- zayım: Bir çok kimseler, İz- mir Fuarı vesilesiyle evlen- mişlerdir. Ege kızlarının gü- zelliği ur. Bir Fuar ziyareti esnasında, gönlünü bir genç kıza kaptıran * va- tandaş, kolaylıkla evicnebil- mektedir. Yahut, bir çok çikt- ler de, İzmir Fuarını ziyaret için yaptıkları uzun veya kı- sa seyahatlerde tanışmışlar ve sonra evlenmişlerdir. Görüyorsunuz ki, Fuarın bir çok bakımlardan faydası vardır. Herhalde, bu cihet- lerden hiç olmazsa, biri, sizi de alâkadar eder. Öyle ise Fuarı ziyarete hazırlanınız. R. SABİT —a nn Japonya'nın vaziyeti (2 inci sahifeden devamj mektedir. Almanya, Amerikaya karşı japonyanın daha serbest bir. — vaziyet alacı mit ettiği içine dir ki Meskovada japon - Sovyet ktimin imzasını kolaylaştırmıştı. Bu ümit başa çıkmıştır. jaj riciye nazırı üçlü mih “nezonunun tesanüdü. hakkında birkaç beylik söz söyledikten soa- — ra japonya eski ihtiraz palitikası- na geri dönmüştür. Esascn Mat- suoka tarafından Moskovadan ye- tirilen paktın Çine şamil olmadığı anlaşılınca japon efkârı umumiye- — sinde derin bir hayal sukutu be- Termişti, Şimdi Moskeva ile Alman ya arasında daha yakın münase- — betlerin kurulması ihtimali japon gazetelerini endişeye düşürmüş- kür. japon ordusunun fikirlerini bildirilen Kokumin ga. Mesi, vu endişeye tercüman ol- maktadır. Diğer japon gazeteleri de Sovyetlerin muvafakati alın- dıktan sonra Avrupa işleri iki mih- ver orlağı tarafından tanzim e- dilirken, japonyanın Uzak Şarkta gittikçe daha derin bir bataklığa gömülmekte olduğunu yazmışlar- dır. Bütün bunlar japı n Üüçe Tü pakt kombinezonu içinde ziy) desile rahatsız olduğunu — anlat- makfadır. - Fakat bu politikadam mes'ul olanlar pakttan . idama mahkümyeyti isteniyor- du, (Arkası var) mişlerdir. hu çıkmaz İçinde maceradan ceraya sürükleneceklerdir.