; ” a F " # ) ” ) j : ğ İ K ? di y | ğ' | İ S ALİ KEMAL SUNMAN c 4 bir hâdise oldu. Reis götlüm olduğu üzere mü- | Hesaj Çi ak filen İngiltere- n ÇUT LT h Ahib kimseleri süyle lerle dolu * hafta.. 15 aytaın bu halta- , Bün başka bir habetle | Bunlardan bır kaçını | z İspanya nihayct geçiyor dendi. A &ski Cumhurrcisi M. | Ü nutuk söyliyerek mem- | Aıuı,. barbine karış- , h imkün ve caiz olmuya- | « dişe sütunlarca ya- Almanya devlet reisi- | sayılan doktor Hesin | ıh İngiherenin hava- | | | ağır hastalıktan bahı- .tllıiyn. Bunların hep- | getrince doklor Hesın ti bu harbin en 'alarından biri karşı- Munulduğu duygüsu geli- | N eski Cumhurreisi | bir nutuk — söylenmiş Birleşik Devletlerin nesi bahsine ehem- etliği için dikkati ile riyaziyat ile bugünkü — Avrupa de yardan edebil- Hoover vakti gelerek çekildikten sonra da meselelerile meş- geri kalmıştır. Av- başka taraflara seya- ; Avıııpı işlerine kar- ların vaziyet almaları time dair vakit vakit Ki ne çıktığıdır. a harbe girerse iktısa- #lacaklır. demek de malı. Nerede kaldı DA kıt'aşında bir. harbe yanın bir gün A- edebilmesi de yi- ve saire, harbe girip girme- I söz söyiyyecek ÇAS dâzüm: Eski resmi ai dolayısile bu alauş olanlar, begün- Tesmi bir makan'da bu- h hasebile salâhiyet sa- e. M Haover hirin- , Onun gibi bir de rdir ki geçen umumi KA Amerika harbe gir- SEL ROMAN: y ı Jırlemuk üzene mütevazi hirer Ücretle dolayısiyle bu hafta şim- diki harbin en zengin | | haftası sayılabilir.. meden evvel Berlinde sefirlik et: miş olan ve hatrratile meşhur bu- lunan M. Gerard'dır. Yine o züm- | veden sayılmak gerek. Bu sahık elçi daha 988 harbinin ilk aylarm- da fikrimi söylemişti: Bugün İngiltereyi tehdit eden tehlike ergeç Amerikayı da teh- likeye koyabilecektir. Onun için vakit geçirmeden — Amerikalılar hazırlanmalı, sonra tehlike daha büyüyecektir, gibi. Söz dönüp dolaşarak Amerika- nn iktisaden harap olup olma- masına gelmektedir. Harbe girip | girmemek bahsinde birbirlerine muhalif olanların ileri sürdükleri | noktai nazarlarında kuvvetli gö- rünmek için hep iktısadiyatı or- taya koyuyorlar. Sabık reis Hoo- ver de şimdi öyle | başlangıçta fikri sabık sefir de Gerard açıkça söylemişti: Eğer bu harpte İngiltere mağ- lüp olur, Amerika da seyirci ka- lırsa ileride Amcrikalılar için za- ten malüm olan siyaysi ve askeri tehlikelerden başka en büyük ik- tısadi tehlike başgösterecektir. Avrupa ve ondan sonra başka kıt'alarda nüfuzunu arttıracak 0- Tan galip taraf her yerden ele ge- çirdiği iptidai maddeleri pek ko- Taylıkla ve daha sucuz> işliyecek we artık Amerikanın karşısına en keskin bir rakip olurak çıkacak- tır.. gibi. Sabık reis ile sabık elçi ayrı a; rı fikirlerde olabilirler, Fakat A- merkalılar <ameli» olmakla meş- hurdur. Bugünkü münakaşalı va- ziyetlen de herhavgi bir suretle çı- kacakları bekleniyor. HALK ÜTUNU İş Ve İşçi Any-ıı;ı. şikâyetler, temenni- ler ve müşküller — İş arayan genç bir kız Lise tahâlini bitirmiş genç bir kız, Tesmi ve hususl müssseselerde, yazı- hanelerde iş aramaktadır. İş sahipleri- nin Son Telgraf Halk sütunu vasıta- siyle <Nebahet> ismine — müracsatları Tica olunur. İş Arıyor Örlamektepten bu yıl mezan olmak- ta bulunan çalışkan, himayeye muh- ftaç bir genç kanaatkâr bir ücrelle | kendsine ber türlü iş aramaktadır. Tahip olanların lütfen Sofularda Hat- tat Hilmi sokağında 12 numarada Şa- bana bir mektupla mürecastları Ti ga olunur. İki fakir genç kız iş arıyor Orta mektebin 8 inci sınıfına kadar okumuş, yazıları " dügün, fakat — eski Harfleri ve düktila bilmiyen 18 şar ya- gında iki genç kız Bem fakir aileleri- nin kıt geçimlerine yardım etmek ve hem de istikballerini messileriyle ha- 4 aramaktadırlar. Şimdiye kadar hiç bir vazifede çalışmamış. fakat çak muztar bir vaziyetle bulunan bu genç kızları imüesseselerine almak suretiyle himaye etmek istiyen Alicenap iş sa- hiplerinin " Son Telgraf Holk sölümu «Nezihbes ve «Behire> isimlerine mü- | racaat etmeleri rica olunur. İ Cinayet Davası! Yazan : ETEM İZZET BENIS% S'AI'INE * hu ldizsiz, aşıksız, kapka- karası bir gece, Sabaha | Fapı kapandı, bir pen- Ve.. boğuk, hançereyi delen bir çığlık kop- 9 kaba, dik, kamçı şa- Kulaklara çarpan tok g* güttü: Yakarım!. Ve. gecenin kendi rengindeki kapkara sükütunu parçalıyan bir canım kırıliışi ve önün şakırlısı duyuldu. Biri beyaz, biri siyah iki gölge koşar adımlarla sekağın içinde kayboldular. sonra, evin bütün pence- Huriye.. Bu çığlık, velvele, bağırış ma- hallenin uyanış ve ayaklamışı... Kaldırıma yeni sesler getirdi. Üs- tüste koşuşmalar oldu, kulakları delen bekçi, polis düdükleri işitil- di, komşu pencerelerden başlar Gazoz imalâthaneleri | hate muzirdir. Ve yapılış su- | sarfiyatt fazla olur. Bu nes- Gazetelerin — neşriyatına | göre, şehrin muhtelif semtle- | rinde yapılan bir teftiş neti- cesinde, binlerce şişe gazoz müsadere ve imha olunmuş- tur. Çünkü, bu gazözler, sıh- reti gayrisıhhidir. Bundan başka, bu gazozları imal e- den müessese ve atölyelerde bulunması lâzım olan şartlar mevcut değildir. Bu, pek yeni bir mevzu sa- yılamaz. Ötedenberi, İstan- bul şehrinde yapılan ve satı- lan gazozların ekserisinin kölü olduğu ileri sürülür. | Hakikat te bu merkezdedir. Türlü isim ve cinste gazöz vardır. Bir çok müesseseler gazol yapar. Kim yapar, na- 411 yapar, ne ile yapar bütün bunlar meçhuldür. Bu mücs- seseler, belki, altı aydan altı aya bir kerre, şöyle bir teftiş edilir. Sanra, bu gazozlar muhte- lif Hattedir. Sokakta, yüz paraya kadar satılan gazöz | vardır. Artık, bunun maliyet fiatının ne olabileceğini dü- şünün. Önümüz — yazdır. Gazöz neyi de, daha ziyade çocak lar istihlâk eder. Gazoz ima- lâtını sıkı bir kontrol altına alalım. BURHAN CEVAT CKD Wıı h'doi'u A | 9 İHTİYARLIK BAŞLARKEN Guliba — Aleksandr. . Dümafır> eHazin olan şey, ihtiyar - olmak değil, artık genç — olamamaktır.» eda — gençlik'» — diyenlerin ileri gözleri ününe gekliği za- mün, sıkbatlerine karyi olan bü- tün ihmal ve teseyyüpleri; sulis- ümalleri canlanır. Gerçü eHer yaşın kandine göre bir zevki var- dür> derler. Yalan değildir, Takat kat bu sözü biraz da yaşı geçmiye yüz tutanların bir - tesellisinden Üarettir. Aramızda yaşı — karkı, kırk beçi geçenler arasında — hâlâ kendlerini eski hallerinde zanne- denler vazdır. Fakat bunlar da a- rada bir kendini gösteren —«ilk işaretleri den çüresiz müteneb- bih olurlar ve öns göre kendile- rine bakmıya başlarlar. Bu yaştakller için —yapılacak #ey günde hiç almaza bir sant yürümek, —yemeklerde eti azult- Ttak, sebzeyi ve meyvayı çoğali- mink, içki Ve sigaraya ulışmamız- sz ne âlâ, İtiyadı varsa, itidaller- dirmek, arada bir idrar ve kan yaplırmak, — erkiden de alışıklığı — var- sa, vücudü yormamak şartile de- Va ettirmek Hlelâra — maksat, — ihtiyorlığ mümkün olduğu kadar geciktir. mek içie ne yapmak Kâzımaa yap- mak., — Ne oluyor?. Ne var?, — Huriyeyi mi kaçırdılar Kim?. Nereye?, Niçi <ü İ Yık: Yine a. Birinci kânunun sonu. Lüpa lâpa kar yağıyor. İnsanlar | sokakta beyaz giyinmiş adamlar | gibi dolaşıyorlar, | Sert, savruk bir rüzgür var. — | Başlar kısık, boyunlar atkılı, pal: tolar kulaklara kadar çekili, kal- dırımlar tenha, Böyle bir kış. Apartıman kapısına sığınmış ga- gete müvezzii avar ovaz bağırı- yor: — Şişli cinayetini yazıyor.. Şişli Ve.. bir polis, bir polis daha, Bir komiser, bir komiser daha!, We.. bir sivil, müddelumumi bir doktor, şef, şefler, muavin, direk- törler hepsi ölünün başucundalar, MAHKEMELERDE: Denize düşen yıla- ılır, derler na Sar Avrupada iktısat okuyan müte- şebbis büyük iş yapayım derken... "_I__ X— Yazan: HÜSEYİN BERÇET :I_.._ Üç genç kızla dör, delikanlı, ko- ridorda konuşuyorlardı. Biri: — Ben zatön o adamın yüzü - nün meymencisi: böyle olacağını & lamıştım amma, iş basireti bağlanıyor. Vallahi, bile bile verdim paraları... Bir diğeri: — Denize düşen yılana sarılır, gerler. Hepimizli min zaten suratından Hangimiz inandık? Bir diğeri: — Yok.. Öyle demeyin! Hepi- miz inandık.. İnanmamak için do O ne mükellef yazı. « Telefonu, maroken kola tukları, halıları, bibloları, klasör. keri, uğaşı, sahibinin yazıhanesi ve yazıhanesinin başında vekur olu- ruşu, kasası, masası, insana ciddi bir müessese telkini yaj Doğrusu, ben hiç şüpheli Bu, her yerde âdettir. Mükellef me. muriyetler için para peşin alınır. Yalnız, ben, parayı alıp da «size haber veririz.. Bizde adresiniz var. dır» dediği zaman şüphelenmeğe başladım. Ben Vallahi anladım. — Anladın da, parayı yverdin? — Dedim ya İşte.. İnsanm bas- reti bağlanıyor. Genç kızlardan biri: — Fakat, kurnaz adammış döğ- rusu. Daha başka işler de yap. mış. Kaç tene de tüccarı dolan - neden dırmış diyorlar. Hem onları bizim gibi değil. Binlerle Hira.. ir diğer kız: Aşk olsun herife doğrusu... Biliyor 'musunuz, betn o kadar kızmıyorum. - Çünkü, iş bilenin, kılınç - kuşananındır.. Bu kadar kişiyi kandıran adam, her halde, hepsinden, yani hepimizden zeki | adamdır. Zekâsının hakkı Diğer kız: — Aşkolsun sana kazdeşim.. Bu, ne iş bilmek, ne kılınç kuşanmak.. Dolandırıcılığın da zekâsı mı o - lurmuş? Bu, zekâ değil, ahlâksız- lik... Bir gonç: — Zekiliğine zeki amma, bu zekâ, muzır zekâ... Bön size bir şey söyliyeyim mi? Bu adam, bu zekâsını müsbet, faydalı bir hada kullansa, alimallah, dâhiya. ne işler yapardı. Bir diğer genç: — Yine dâhiyane işler yaptı y Bize yaplığı işler az İş mi? dabı ne yapsın? Bu aralık, mübaşirin sesi du - sıraya, sekiz on isim Kerli ferli, iyi gi - katinde mahkemeye girdi. Onun a da, koridorda konuşan yaşlıca adam sıralandılar. Okunan dava evrakından anla. şıldığına göre, maznun Sabri, genç! parçalamış, dedi, ilâve etti: — Mutlaka otopsi ister.. Ve., konut lar sürdü, Müddeiumum! — İkinci kurşun kalbe atılmış. Fakal şaşırmış!. FPolis cinayet masası şefi: — Bakın kolunda da bir ısırık var, İkinci şube direktörü: — İlkönce boğmak istei Parmak izi şefi: — Hiç iz yek. Cinayet eldivenle prlmı Birinci sivil cinayet komiseri; — Tabancayı bulamıyoruz.. İlk incelemeyi yapan — merkez memuru: — Kadın öldürülmeden önce epeyce de sürüklenmiş olmalı! Dediler ve.. müddeiumumi son emrini verdi: Ceset morga götü- rülsün, —Ii - Yul değişti: 1935, İkincikiru. Saçlarına ak düşmüş uzun bey- lu, çetin yüzlü, sert bakışlı - bir B üi gaHÇ skfı saçlı, mavi ga. | kızlarla delikanlıları, ve: lık, rlik, muhaşebi sildarlık gibi mükellet i 'ınk xaiıh: kzndırmı= almıştır. Yine bu iki gocuk oyuncakları ve söyliyerek ve nümuneer gi K siparişler almış, alelhesap birer miktar pa. ra almış, fakat, vadettiği eşyayı, zamanı geçtiği halde vermemişlir. Bundan başku taşrada bazı t lerle de muhaberelerde bulun - elif vesilelerle, muhte. arda para almış fakat hiç bir taahhüdünü yerine getir. memiştir. Davacılar sirasile söz aldılar.. Kendilerinden, ae şekilde, nasil | vesile ve vaitlerle para alındığını, | uzun uzadıya, teferrüalile anlal- tılar, Maznun hiç sesini çıkarmıyor, | yüzünün hatları hiç değişmeden, | ne bir itiraz, ne tasdik, ne hayret ( ifade eder bir hal almadan, sakin, bepsini dinliyordu. Hepsinin söz übitti. Sıra maz> nuna geldi. Maznun, ayağa kalktı. Ciddi bir iş adamı tavrı ve edasile, güzel bir tonla, intizamlı, insleam. h, anlatmağa başladı: — Ben Avrupada iktısat tahsil ticari teşebbüsler yap'ım. Bazıla. rında muvaffak oldum.. Bazıla - | rında olamadım. Ticaretin en ilk | ve büyük şartı azim ve sebat ol | duğuna göre, hiçbir şeyden yi < madan çalıştım' Elimde bir miktar param vardı. Muhtelif Avmupa şe. | hirlerinde, tanıdığım bazi kim - | selerle ve birçok firmaâlarla mu- caretin en mühim anasırından biri de muhaberatı ticariyedir. Bu sa. | yede, birçök angajmanlar yaplım. Burada, vâsi mikyasta ve muh- telif maddeler üzerinde — ithalât | komisyonculuğu yapacaktım. Bas zı taahhüdata giriştim.. Bazı ta . cirlerden avans aldım. Tabil teş. kilât yapmak, kurmak Tâzımdı. teşebbüslerde bulundum. Daktilo- ı luk, kasadarlık, —muhasebecilik, tabsildarlık vesaire için gençler buldum. Bunlardan, mükellef me- çin depozito al . er hesapladığı - kamız gibi çıkmadı. Avrupadan ge. İeceğini beklediğim mallar gel- medi. Elimdeki parayı sarfa mec. bur kaldım. Vakit geçtikçe mas. raf artıyordu. Nihayet eldeki pa- | ra bitti. Yazıhaneyi kapamak mec- buriyetinde m. Bu, ticaret. te, her zaman, herkesin başına ge. lecek, gelebilecek bir haldir. Ne yapayım? Borçluyum... Borçları- mi kabul ediyorum, «Borçlu &l * mez, benzi sararire — dörler. Eli. me geçecek ilk fırsatta borçları. (Devamı 5 imot Sahtfede) | lü, gürel yüzlü, güzel görünüşlü | bir kaz, | Yalrız ikisi, Odadalar. Sert bakışlı adamın elinde bir gazere var. Gazeteye baktıkça yanakların- dan yaş sızıyor ve diz kapaklarına yaş düşmüş, hüngür hüngür, katı- la ağlıyan genç kıza: Diyor. Birden kapı açıldı. Bir sivil adam, Bir üniformalı adam, Bir, bir, bir, bir birçok daha a- damlar, Kapıdan il — İşte kal Dedi ve.. üç dört tabanca nam- Tusu kendisine çevrildi. Yanaklarına yaş sızan ak saçlı, uzun boylu, çetin yüzlü, —sert ba- kışlı adam birden damarlarına e- lektrik şeraresi verilmiş gibi sen- deledi ve sarsak bir hıckırıkla sor- Me) Himbe damını atan sivil! ettim. Goldikter sonra, muhtelif | | haberelerde bulundum. Modern ti. | — Ağlama kızım sus. Hepsi ge- | İKDAM B. Abidin Dever «Ordu ve havacılık sanayli istiyoruz.> islmli bucünkü baş yazıınad Dazünkü Hava Şehilleri İh- | tifahi münasebeliyle — Türk milletinin havalarda yükselmesi için can veren Kabramanlarmızı saşgı ve sevgi ile anmakta ve bilâhare bavacılığın bu- gün mallli müdafzanm — en esaslı bir yasuru olduğunu söylüyerek: ’ «Toyyaze mötörü bir memleket sa- | mıw (a en söğ terekki merbalesidir. Biz yyare motörü yapamayız, diye ürür ve yine ekmel peşinde ko- be ve mümarese devresi geçirmeden kendi kendine birdenbire, bir mucize | ile tahaâkuk edeceğini sanrsak, — bir 15 sene daha gçer; bi yine bir ha- vacılık sanayli kuramayız. Başlıya- alşacağız, bazitten mürekkebe, vasutları iyiye, iyiden mükemmelden — ekmele . Bu, tabiatin kumun nunzdamı Krupi kuruldüğü — zaman, ah demirel dükkâmndan Üüret oldu- nek Yâzanıdır. ulik sanayli kurulması için usta İşçi tmektebinden d, fabrika tezn Büh n mi hereden başlâmak ll Zırasa, buna ait ilk tahsisatın 1041 — 42 bülçesine konulmasını istiyoruza | Gemektedir. eninele, |. goğru gidece ide | | Bünü uut CUMHURİYET | B. Yanus Nadi «Asil Nizam: Coğra- fi Nizams istmli bugünkü Başmakale- ginde harbin; son tahliliyle, coğrati ni- a yapılan bir mücadele de- mek olduğunu söyliyerek ezcümle yör- le demektedir. eMlevcut nizasm beğenmiyon — taraf dır, Karşı tarafa müdafi de- Msi, yeni — hudutlar çizmek hâha sarılırkan, ötekisi — ce- ki hudutların muhafazası uğruna kan Ldöketek dövüşüyi tüko'yu olduğu İbi körüyabilmek için etinden geleni | yapır. Fakat nelicesi ne olursa olsun, her harp, coğrafi bir fukım — değişiklikler | Goğurur. Piyasada geçen haritalar or- tadan kalkar; onların yörine — başka yenkli ve başka Çizgili yeni haritalar sü- rülür. Taarruz edes taraf galip gel- mişse, hudutlarin mevcüt sistem aley- hine kuralacağını söylemiye bile lü- ün yöktür güphesiz. Fakat tasrruza | kalkanlar mutvaffak olamıyarak mağ- | düp edilirlerse, düzyunın eski hamam H zapmetmek de bi yük bir hatadır. Tarille biribirine cs ikt ân bulmak imkânsizdır. Başsız, azzam bir nehri andıran in- amâan içinde biribiriyle alâka- S oluuyun Mekânlara uğrayarak akıp Biderken mütemadiyon değişir. delikle, muhartp kuvvetlerden birinin izadesine tâbi bir takım muvakkat va- ziyetler meydana gelse bile bunlar ge- çicidir. Yarının değişmez vazlı, hiç bir zaman düne benzememesindedir. TAN B. Zekeriya Sertel «Pransz — Al- man anlaşması ve Akdenlade yeni va- | ziyetx Bdmli Dugünkü — baş yazısında | | ÜePek yakında, şümulünü ve netice- | derini öğrencceğimniz Pransız — Alman | anlaşınası Akdeniz harbinde yeni bir | safha acacaktır. Çünkü; Framsuyı İs- pahyanın tekip etmesi — mühtemeldir. Bu iki devlet mihverle beraber hare- 1 Akdenizde de Alman- temin ket odince Gi dar siralejik büyük avantajlı edeceklerdir. Her halde Akdı nümüzdeki haftalar içinde m direlere intizar Târım Zeldiği anlaşıl- maktadır. demektedir. Gayrlmübıdll tah- villerinin bedeli ödeniyor Merkez Bankası, gayrimüba « dil tahvillerinin 3 numaralı ko - punlarının bedellerini — tediyeye başlamıştır. Gayri mübadillerin | Merkez Bankasına müracaat et « meleri bildirilmektedir. Polis komiseri düşünmeden ce- vap verdiz — Sen.e Nefesi boğazında katılan adam: — Ne.. Ben miyim?, Diye, boğuk hir inilti çıkardı ve: — Ihhhh.. Diverek birden arkasındaki san- dalyenin üzerine, oradan da bir | | torha et ve kemik gibi yere yuvar- landı. İlkönce şaşıran, sonra çığ- lıklar koparan, sarı saçlı, mavi | | gözlü, güzel yüzlü, güzel görünüş- ü kız da yere yuvarlanan adamın üzerine kendisini attı ve ciğerle- Tini dışarıya döken bir haykırışlar | — Babacığım | — Babacığımmının. Roman başlıyor | Ağır Ceza Mahkemesinde: Bu üç sahne bir çiğ hızile birbi- rine katıla itile, büyüye büyüye, dosyalar, tomar, tomarlar halin- de ağırceza mahkemesine kadar 'Tam yedinci ay, Temmuz (Güzel kağınlar İstan- bulun hangi semtinde mebzuldür? Bundan tam 25 yıl evvel, Refik Halid yazdığı bir fık- rada şöyle söylemiş: «— Türkiyenin en güzel kadınlarını görstek istiyorsa- nız, saat 1 vapuru ile Kadı- köyünden İstanbula ininiz.» O zaman, genç birer kız veya taze gelin olan eski Ka- dıköylü hanımlar, bugün, bu atarihi cemile» yi hatırlamış- lar ve bir mecliste ortaya at- mışlar.. Aradan 25 sene geçtiğine göre, o bayanların en genci- nin, şimdi 40 yaşını doldur. | muş olması gerektir. Bir başka muharrir arka- daş, Refik H 25 yıl ev- vel ileri sürdüğü bu iddiayı ele almış, bugün dahi doğru olduğunu bir takım delillerle ispata çalışıyor. Tarihi — içti- mai bir çok sebepler sayı- yor, «Kadıköy ve civarı gü- zeller şampiyonasını elân mu; hafaza ediyor.» diyor. dar doğrudur. Tayin edile- mez. Filvaki, Kadıköy ve Mo- dada güzellerin bol ve meb- zul olduğu rivayetleri pek e- kidir. Hattâ, bu bahis üzeri- ne yapılmış şarkılar, türküler bile vardır. Yalnız, biz — gazeteciler, çok nazik bir vaziyetteyiz. Böyle, güzellerin hepsi Kadı- köyünde ve Rostancıya ka- dar uzanan şimendifer hatlı ile asfalt civarında toplan- mış, dersek, şehrin ve mem- eketin diğer toraflarındaki okuyuculur güce tir. Kimseyi kırmamak lâzım. Pek âlâ iddia edilebilir ki, Kadıköy ve civarı kadar meb- zul bir şekilde, sinesinde gü- zeller besliyen nice yurd kö- şeleri vardır. Kadıköyün üzerine fazla düşmekle, olsa olsa, bu semt- teki genç kızlara reklâm yap- mış, ve onların bir ân evvel dünya evine girmelerini te- min etmiş oluruz. Evlenccek delikanlılar, an- mnelerini, Kadıköy tarafına &görücü» gönderirler, diğer ' semtleri hatırlarına bile ge- tirmezler. Yahut, kendileri görüp, beğenmek, almak isti- yenler, bütün yaz, Pazar ve akşam gezinlilerine, o semte ?hiıu ettirirler. Yabut, ev- n çıkmıya niyet edenler, yeni taşınacakları evlerini o semtte ararlar. İşi hulâsa etmek lâzım ge- lirse, gönül kimi severse gü- zel odur, diyip işin içinden çıkmak gerek!. R. SABİT BirimizinazAn, | Epimiı'nn_m_g'ı! Beşiktaş Valide çeşmelilerin Bele- diyeden bir dileği Beşiktaşta — Vallde Çoşmesinde mukln B Seyfi ve arkadışları yanıyer; — *Belediye Reisliğinin şebrik mizin mühtelif semilerinde küçük parklar ve çocuk - bahçeleri vü- cüde — getirdiğini —memnuniyetle Sörüyoruz. — Valida — Çöşmesinde merkezi bir mevkide bulunan ve «Namazgâl> ismile anılan eski; büyük ve ettufi demir — parmak- uklarla kaplı ağaçlıklı yer pek küçük bir. masralla bir eçocuk bahçesi> veya halkımızın akşam- darı dinlemip istirahât edeceği bir küçük pork haline konulahilir. Yıllardanber! metruk ve — kapalı duran bu ağaçlıklı, gürel yerin şimdiki gayrikabili istifade vazi-