“4 — SON TELGRAF — 25 NIısan 19t —- —— — ——— ——— —— — —| HER KESİN KENDİNE GÖRE.. :[ğmm: | Hamdune an sekiz yaşına gir- | mişti amma, onu gören Otuzu aş-| şişman, patates burunlu, kın zannederdi. Pek usta terzilerin giktiği elbiseler sayesinde kam- buru biraz kapanıyordu amma, dri kemikli ellerile uzun sarı yü- zü, kâalın dudakları solgun bakış- ları onda gençlikten eser bırak- mamıştı. Annesi, babası hele a- ğabeysi Kâmran olmasa, yaşa - maktan bir tad duymıyacaktı. A- gabeysi Kâmran yirmi beş yaş * | larında, şen, zinde ve yakışıklı bir | delikanlı idi. Bu yaşına kadar da her istediğini yapmağa alışmış ve gımartılmıştı. 'Yaz mevsimini geçirmek ba - hanesile gelip — babasından para isteyince, babamı bu isteğini red- dederek: — Bu yazı bizimle beraber Sü- adiyede geçireceksin! dedi. 'Yaz mevsimi hepsi için üzüntü- Vü bir mevsimdi. Hele anne, kam- bur kızı için ne ıztıraplar çeki - yordu. Gazinoda, Hamdunenin are kadaşları etrafını sararlar. Fakat caz başlar başlamaz hepsi birer gelikanlının kollarında dansa ko- garlardı. — Hamdune ise mahzun nalizun oturur, ve onun bu hali annesine bir işkence olurdu . Kâmran babasının teklifine i - çerlemişti. Fakât iyi kalpli olduğu #çin kız kardeşini düşünerek ka- bul etti. Babası oğlunun bu ha - farnazlığına mukabil ona bol bol barçlık vermekten geri kalmadı. | —Artık her akşam gazinoya gi - Jğiyorlardı. Hamdune mes'ut ve yaeş'eli idi. Ağabeysinin yanından hayrılmaması, ona müthiş bir zevk we garip bir saadet veriyordu. | Bir gece gazinodalarken, dame hedenlerin arasından, Kâmran, he- men kendisine münasip genç ve Eîı bir kadın buldu ve onunla, $ etmeğe başladı. Kadının ko- icası da onların masasında Ham- “unenin yanında oturuyordu, Eğlenceli Rakamlar | Bazı rakkamların acayip hususi- getleri vardır. Meselâ 142457 rak- İkamı bunlardan biridir. Bu rakkamı 2, 8, 4, 5, 6 ile darp ediniz, şaşılacak netice çıkacaktır. Meselâ iki ile darp ettiğimiz zaman u yekün çıkıyor: 285,714 dikkat e- drtsenl3, bu al'ı k. neli yev'irdaki “tek rakkamlar darbedilen yerlerini değişti xrm!.şıerdlr. 3 ile darb: 428,571 4 ile darp: 571,428 5 ile darp: 714,265 6 ile darp: 857,142 Son bir sürpriz daha ister mi- giniz? Eğer yedinci bir darp ame- Hiyesi daha yapmak isterseniz, ye- kün aynen değişmektedir ve şöy- le hiç beklenilmiyen bir netice | werecektir. 999,999 Kim ağarttı Babası Hüseyine sordu: — Seni yaramaz, benim saçla- yımı sen ağartacaksın. — Peki amma, Büyük babamın saçlarını kim ağarttı? Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 43 TUNA BOYUNDA —— — TÜRK C. Yazan: M. Şark meselesi ne zaman başladı? Fakat Sultan Murad Anadolu seferini çabuk bitirdi, Az zaman- da hepsini de itaati altına almıya anuvaffak olkdu. Sultan Murad bu seferde 6 de- röte müdebbirane” davrandı ki, beylerin bir daha isyan etmeleri ihtimalini de ortadan yök etti. Maksadı Bizansın Trakyada ka- lan yerlerini de fethetmekti, Bu fütuhat esnasında Anadoluda çi- katak bir İsyanın veya ufak bir tecavüzün, en esaslı teşebbüslerini Çakim bıraktırmasını istemezdi. — Kirısının Kâmrandan ayrılma- | çirkin | bir adamdı. Fakat halinden zen: Bin birine benziyordu. — Nihayet dayanamıyarak Hamduneye dert yandı. — Bu çılgınları görüyor mu - sunuz bayan? Mütemadiyen dö- nüyorlar, dönüyorlar.. Sanki bun- | da ne var? Lâkin onlar bizi aptal | yerine koyuyorlar; ve bize, bir- birlerine lâyık olduklarını gös - termek istiyorlar, değil mi? Ah, karımdan nefret ediyorum; lâ - kin ne çare! Siz de bilirsiniz ki hanımefendi.. Şey, ben bu kadının etine, kıvraklığına bağlıyım. O- | nun karşısında irademi kaybedi- | yorum. Şehirdeki hayatım bir ce- hennem azabı. Akşamları eve gel- diğim zaman onu bulacak mıyım | diye titrerim; çok defalar masa - | nın üstünde: «Affedersin ci biraz işim çıktı, geç gelece; ye bir kâğıt bulurum. Neylersiniz, biz bunun ceremesini paramızla | ödüyoruz. | Adam bunları söylerken, zavallı kambur gonç kız, ömründe duy- madığı b sözler karşısında şaşır- mış; zayıf kollarını protesto ma - kamında dar göğsünde kavuştur” n.uş ve şaşkın bir tavırla adama baka kalmıştı. Şişman adam, biraz ileri gitti- ğini anlar gibi oldu ve sustu. O vakit Hamdune asla bu çirkef ha- yata düşmiyeceğini düşündü; ve içinden temiz bir gurur duydu. Evet, o çirkindi, kamburdu am- | ma, hiç olmazsa tertemiz, bakir ve saf bir halde, hayatın bütün çamurlarından uzak kalacaktı. Bu his ve bu düşünce onu tatmin et- meğe kâfi idi. O anda asla evlen- miyeceğine dair içinden yemin €tti ve sonra da memnun ve ra- hat bir tavırla başını arkaya da- yayarak — huzurla dans edenleri seytetmeğe başladı., 23 Nisan 1941 18.00 Program ve Memleket Ayarı, ) Müzik: Sving Programı (Pl.) Konuşma (Diş Politika Hâ- diseleri.) Çocuk Saati — Radyo Çocuk Klübü. Memleket Saat Ayarı, ve A- jans Haberleri, Konuşma; Ziraat Takvimi. Mürik: Solist Okuyucular. Raâyo Güzeteni. Müzik; Fasıl Heyeti, Konüşma — (Çocuk Esirgeme Kurumu adına Müarif Vekili Hasan Ali Ygicel) Müzik: Türkçe Film şarkıları (Pl.) Müzik: Riyaseticumbur Ban- dosu (Şef: İhsan Künçer) Momleket Saat Ayarı, Ajans Baberlçri; Zirast, Tahvilât, Kambiyo — Nokut Borsasgı (Fiyat). “Müzik Cazband (PL) Program Saal | 1808 18.30 1845 19.30 1980 2043 22148 23.25/2330 Yarınk! Kapanış. ORDULARI zerine tekrar Edirneye, yeni pay- tahtına geldi. Maiyelinde muzaf- fer bir ordu vardı. Bu ordu, harp- ten başka bir şeye teşne değildi. Orduntn miktarı altmış bin l_ııdır dı. Bütün orduyu Anadoludan Trakyaya geçirmek bir mesele i- | di. Türklerin gemileri vardı. Faka bu kadar büyük bir kuv- | veti az zamanda Trakyaya geçires | bilecek mikarda değildi. Murad Bey bunun da çaresini buldu. Cenevizlilere altmış bin altın | nin zaferi Bu hafta Şarkm Harikalar Filmi BİN BİRİNCİ GECE Musiki Şarkılar SADETTİN MÜNİR — MÜZEYYEN NUREDDİN KAYNAK SENAR Bugün matinelerden itibaren başladı. İlâveten JURNAL ve MİKE MAVUS y) 23 Nisan Bayramını bir çocuk gibi meş'eli... Bir büyük gibi heyecanlı geçirmek istiyenler.., Bugün |J Â e Koşsun Zasin LA LERİENMA Çünkü senenin en güzel 2 filminden hazırlanan bayramlık Programı hakiki bir zevk.. Eşsiz bir hareket kaynağıdır. 1 NCİ FILM: 2 NCİ FİLM: HERKÜL Türkçe: CASUSLAR DIYARINDA Fransızca Amerikanın meşhur lâstik ağızlıJOHN HOWARD — kamiği HEATHUR ANGEL'in JOE BROWN'un bu filmi İKum çöllerinde arslanlar ara- ttıkları e ü rekorunu - Diğoada yaşattıkları bu film ölüm- kıran eşsiz bir eseridir. Öler übidesidir. | Odası vesikası Gle karşılaşan kalıramanların za- Soanslar: 220 - 6.30 ve DAB Seanslar; 2.15 - 5 ve 8.15 de 23 Nisan Çocuk Bayramı Şerefine BUGÜN MATİNELERDEN İTİBAREN : Şehzadebaşı TURAN Sineması Bir çok fedakârlıklarla ele ettiği bu iki şaheser filmlerle sayın İstanbul halkına büyük bir sürpriz hazırlamıştır. DİKKAT: Haftalardanberi beklenen bu şaheser filmin hangi Sinemada oyniyacağı meçhuldü. Fakat bugün nerede aynıyacağı malüm. 1- SARIŞIN ŞEYTAN Güzel MARLENE DİETRİCH sevimli JAMES STEWART Bu filmde birleşerek sinema tarihine sonsuz bir harika yarattılar, 2-CEHENNEM ADASI JOHNN MAC BROWN — DOROTHY BURGUESS Büyük macera filmi, İstanbul Defterdarlığından : ve Damga Matbaası binasında yaptırılacak 2388 lira 28 kürüş ke- dığından eksiltmeri sant 15 de Milli #ifli tamit İşinin talibi çıkm ekslitme; 1/5/941 Porşembe gü 'name vesair evrakı Milli Emlâk 4 ünci bir taahhütte — (2000) Wiz oldukları vesikalara tsti t den (tatil günleri hariç) üç gün evvel ibraz etmeleri Bütün tehlikelere rağmen, Aşkin kendisini genç kız.. Rolü, büyük Yıldız kadere doğru giden bir EERTHA HA! muktezidir. 10 gün t Emlâ uzatılmıştır. ptiğma Gelr Mareterin tarihin- İkinci lüdürlüğünde topla- nacak olan komisyanda yapılacaktır. Muvakkat deminat 180 liradır. Keşif, şart-| kaleminde görülebllir. İsteklilerin en ızı en almeşi * ve 941 yılına ait Ticaret K sevkettiği — talih ve FEİLER SÖHNKER ile beraber yarattıkları İĞFAL Şaheserinde fevkalâde bir tarzda oynamaktadır. Bu Cuma akşamından itibaren ŞARK Sinemasında SAYIN İSTANBUL HALKINA: ALEMDAR ve MİLLİ Sinemalarında gösterildiği bir hafta zarfında halkımızın tekrar tekrar gör- “Mmeğe koşmaları hasebile vaki olmamış harikulâde bir tehacüm görülmesi üzerine Asrın ilâhi güzeliiğile göz kamaştıran HEDY LAMARRA BU KADIN BENiMDiR Filmi bilmecburiye İstanbulun en büyük sineması ve geniş salonları soğuk hava teçhizatile dalmi temizlenen W A RMAR A Sincmamnda Bugünden itibaren bir hafta müddetle gösterilecektir. Programa ayrıca: VALLAS BERRYnin TAŞ YÜREKLİ ADAM fil ical gösteriyordu. büyük bir i yaya nakli yalnız Bizans için de- Kil, Balkan hükümetleri ve hattâ hirisityan âlemi için de bir me- sele olmuşu. Fransız müverrihlerinden biri şöyle yazıyor: «Ne zaman ki Türk Avrupaya geçti, şark meselesi de başladı.» Sırplar, Bulgarlar, Ulahltır, Ma- carlarla birleşmişler, Filibe ve E- | dirne Üzerine yürüyeceklerdi. Filibe Türklerin elinde idi. Sul- tan Murad orayı tahkim etmişti. Burası ,Bulgarlar için ne derece mühimse, Türkler için de © de rece ehemmiyetliydi. 'Türkler Trakyaya geçer geçmez müttefiklere — karşı yürüdüler. Düşmanı o derece bir sür'atle mağ-i lüp ettiler ki, felâket haberi Papa Beşinci Örbeni de mütecssir etti. Asıl garibi, Yuanis Paleologe sun, Sultan Müurada söz verdiği halde, Türklerin meşguliyetinden blllıülıde Türkler elmde bulunan | mafih bu tecavüzü de mağlübi- 'Türk paytahtının Edirneye, Trak- | yetle neticelendi. Türklerin Bizans gemilerinden aldıkları « ) der arasında bir çok mühendis ve san'atkâr mevcuttu. Hepsini Edirneye yolladılar. İçlerinde meşhur bir de mimar vardı. Sultan . Murad mimarı serbest bıraktı. Bursada, Edirnede yap- | tırdığı binalara nezaret vazifesini Ona tevdi etti. Osmanlı Türkleri Morada da bir çok şehirler almışlardı, Papa- yı asıl telâşa düşüren, bu nokta idi. Türk eştveti yalnız Rumluk #leminde değil, Lâtin âdatının hüküm sürdüğü şehirlerde de nü- fuzunu gösteriyordu. Papa OÖrben, Türk tehlikesini kaldırmak için bütün hıristiyan deyletler arasında bir itifak tes minini düşündü. Hıristiyan devletlerin kâffesini Ehlisslip teşkiline davet etti. Bu devletler arasında Bizans yoktu. Yuanis Paleologos büyük — bir İ;ıa,. | | büyük fedakârlıklarla ALKAZAR Sinemasında BUGÜN matinelerden itibarenif EAZ A RE ei Milli Hâkimiyet ve Gençlik bayramı şerefine İstanbulda ilk defa 2 büyük film birden Ölüm Arabası Eşsiz ihtiraslar, büyük sergü- zeştler, tüyler ürperten sah- nelerle dolu emsalsiz esrarlar ve heyecanlar kaynağı. — Baş rollerde: RİCHARD ARLENE — ANDY DEVİNE ROBERT BARRAT — NOAH BEERY Jr. Müthiş çılgın ve korkunç ve sergüzeşt dramı. Cinema per- tüyler ürpertici bir harikası, 6 Mayıs 1941 Salı günü akşamı| gsunt 9 da MÜNİR NUREDDİN Çemberlitaş Sinemasında Bir KO NSER vereceklir, Biletler sİnema gişesinde satılmaktadır. Feyzi Ahmet Onaran VE ZÜHREVİYE MÜTEMASSISI ÇBabılli) Ankara caddesi Cağal- oklu Yokutu Köşe başında No 48 lâve edi!miştir Papaya bir heyet gönderdi. Pa- pa, Yuaniş Paleologosa iltifatkâ- İmparator da Ehlisalip ..r.usuııı yardım için her türlü fedakârlığı ihtiyar ede- ceğini bildirdi. Venedikliler ken- disinden Tenedos adasını istiyor- lardı. İmparator buna razı olmadı. O, bütün halâsını Papadan ve Bapar nın ayaklandıracağı kuvvetlerden beki Fakat bu kuvvetler henüz top- lanmıştı, Meselâ Kıbris Kralı, Mi- sır Sultanına karşı yaptığı sefer- de mağlüp olmuştu. Bu mağlöbiyet Sultan Muradı büsbütün memnun etti. Sultan Murad, Mısır sultanlarile samimi Tabıtalar tesisine çalışırdı. Mısır Türkleri, Papanın teşvi- kile islâmiyeti kahretmek istiyen | Ehlisalip ordularına karşı muzaf- feriyet kazandıkça, Osmanlı Türk- ler de Bizansı günden güne küçült- miye, esasen Rümelinde parça par- çe yaşamıya çalıçan kısımlarını Tefrika Mustafa mektubu üstüsle — ve | gayet dikkatle iki defa okuduktan Sonra kadına döndü: | — Sen git şimdi, bu mektubu yazanı bana gönder!, — Mektubu yazan size gelemez | efendim!. — Niçin? — Size selâm bile yazmıya yü- zü olmiyan bir kadın, kalkar da | masıl karşınıza gelir?. — Vay, sen mektupta neler ya- zili olduğunun — farkındasın de- mek!. — Zaten mektabu o söyledi, ben yazdım. Malüm a, onun oku- | ması yoktur!. | — Yoksa sen de onun gibi bir çengi misin?. — Ne münasebet?, — Peki, onu nereden tanıyor. sun?, — ©, benim çocukluk arkada- şım!, iğer bu işin içinde bir oyun varsa karışmam ha, bana Bekri Mustafa derler, bir kere kafam | kızarsat, — Evet, bu işin içinde bi pek hazin bir oyun — Size şimdi fazla birşey söy-| lemekte mazurum. Siz yalnız bu iyiliği yapacak mısınız, yapmıya- cak masniz?, — Mademki benden bir iyilik isteniyordu; bu, benden Çengi Ni- h değil, başkası namına laba iyi olur, ben de o zaman o iyiliği seve seve yapar- | dim. — O ciheti biz çok düşündük amma, nihayet kararı yine buna verdik. Yani mektubun Çengi Ni- gür ağrından yazılmasını münasip gördük!. — Yoksa, böylelikle Nigâr ye- niden kendini bana satmak mı istiyor?. | — Kat'iyyen', Eğer bu mektup Nigâr yerine, Başka bir müstenr isimle, size gönderilmiş ve siz de bemen istenilen bu iyiliği yapmış obaydmız, belki de gayet tatlı gi- den işin alt tarafında siz inkisara, hayal sukutuna uğrardınız!. — Ne gibi?. — Meselâ, ., Demek ki ben bilmiyerek höyle bir günahkâr, al- çak, rezil, 2 ihanel etmiş bir | okarının kendi gibi olan kardeşi | için bu işi yapmışımı, kendimi teh- likeye atmışım! diye üzülecekti- niz, — Canım, batakhaneden kurtul- duktan sonra, kadının bana, ben çengi Nigârın kardeşiyim, bilmiş ©l ha!, demesi lâzım gelmezdi ya, | maksat hasıl olduktan sonra, gnn asıl hüviyeyti, yine bana meçhul kalırdı — Hayır efendim, bu olamazdı, çünkü kazın ayağı hiç de böyle değil!. O kadın sizin himmetinizle oradan kurtulduklan sonra, artık ortada gizli kapaklı hiçbir şey kalmasına imkân bulunamaz. — Niçin?, — Orasını sonra anlarsınız!, — Areapsaçı gibi birar karışık bu işt. — Hirametinizle inşaallah çabuk gözülür açılır, berraklaşır!, Yal- nız siz, himmet edin!. | sürekli bir ihtizardan kunırmıyı uğraşıyorlardı. | Yuanis Paleologos, bunu bıldıkı için, Lâtinlere kalben düşman ol- duğu halde, yine onların muvaf- fakiyetsizliklerinden dilhun olu- yordu. Onun nazarında, Rumları Türk tehacümünden kurtaracak yegâne kuvvet, garpta idi. Garbın hiristi- yanlık taassubu, islâma karşı hak- kan, adaletin, kanunun, şefkatin, mürüvvetin, hiç hükmü yoktu. 'Türk, bu kaharate mühacemata | karşı sinesini açan, kılıcının kuv- | vetile herşeyi kahreden yegâne “kuvvet oldu. | — Hedefini hiçbir zaman kaybet- medi. Bizans, onun kızılelmasıydı. | Fakat bu son bir zafer gayesi de- Gildi. Yaşamak ve muzaffer olmak için bir istinat noktasıdır. a “Yuanis Paleologos, bunu bildiği için her fırsatta Türkleri ezmiye çalışırdı Fakat buna me kudreti, no kuv- veti müsajtti. Bu sebepten, Lâtin- leri düşman bildiği halde, onların Ben böyle karışık esrâ şeylere karışmak istemi — Şimdilik birşey di şeye söz veremem gün düşüneyim', Fakat, ben sizden Hü çin, hemen şimdi, su * kati süz almasını da — Amma da yaptın — Vvet, isi ve derüsi sizi bu işe — Medemki kendınizde vet ve kudreti görüy! bana ne havale ediye din kadını oradan keni tarın!, — Kazın ayağı öyler B — Hanım çıkarsana | şu dilinin altındaki b: — Baklayı şimdi tıka karm ki işin alt tarafı ar!. — Ben böyle karışık işlere pek yanaşmak isti di güle güle gidin de başka bir yerden çare — Fakat pişmai — Pişman mı olaca; — Hem çok!, — Yoksa beni tehdit sun!, — Hayır tehdit etmiytf kat siz bu işi mutlaka nız diyorum! — Yapmazsam ne olu! — Ohalde, sen - Bekri değilsin!. — Peki yapmıyacağıl — Rica ederim, or: vallı, bir biçare, bir £ hasta genç kadının h lesi var. Sizden bu ci mezdim doğrusu!. — Bana kalırsa bu İt siz bir başka kabad: — Pekâlâ, öyle yapali! başka babayiğite haval fakat sonra çok pişman hizi dizinize vuracak ve © — Ey, ne olmuş belkli — Tekrar rica ederii la söyletmeyin, şu mekt daha ..mıı Ze yüreğinizi ça olsun sızladığını hissi mi?, — Artık fazla brşey ceğim. Bu gece saf, vallı, biçare, garip, bit dın, bir batakhanedeki şeğinde sizden imdat tık ister imdada gidin, meyin, ben işi kıyor ve işte gidiyorum unutmayın ki şu dakiki batakhanede inim inim elan zavallı kadınca; başkası tarafından Tacak imdadı da kt'iş etmiyecektir. Şimdilik din, Allaha ismarladık!. Kadın gittikten son! mektubu bir daha o mektubun mündericatı! kadının söylediği iphan ve bu sözleri söylerket hal ve tavırları bir ha ve nihayet ukşama doğ? verdi. Ne olursa olsun, çat yardımını Türklerin h€f tifaklarına terçih ederd Halbuki, Yuanis, S dın akrabası idi. Gazi- üvey teyzesi, Yuanisin- Fakat Sultan Orhanın, tan Muradın, Türklüğül bekasını temin hi yata kapılmadılar. Esasen Bizans imparâ lan sıhriyetleri de siyâf gihriyet, ılyıselcrme n Türklüğün de saad olduğu dakikadan larında hiç hükmünde Ff Sultan Murad, siyasetine sadıktı. mehal Türk eline geçtt orduları Tunayı aşaca$” 'Türk orduları y önlerinde idi. Tuna boİ yorlardı. Yuanis bu # şısında Papa Beşinci tün meveudiyetile dü yordu. em, şu d n -. —.. .. — mug