aa SUPA HARBİNİN AA LETAZ B — —— — — ÂAcelesiz.. * ALİ KEMAL SUNMAN kuvyeti ne kadâr azamet- Veti de ne kadar ehem- Mü olsun Avrupa har- B bunlarla bitirebilmek slmayacaktır. Bir gün 'Veu'"ml mutlaka kar- Mözün gelir. Neden İn- bunu Yapmıyorlar?, şimdi değil, daha çok yödpamın bazı askeri mü- taratından ileri sürül- Yordu. Eğer kara kuv- Yalnız başıma deniz kaş* haya kuvvetinin de lı.' Beticesini alamıy ilizleri 'du, Bu mütalcala- erii â< Çok tenkit rengi ti gaç Buna mukabil İn- vi ziyade hazırlammak llere cevap verdik- Bir top fazla yapılsa Tlardı. Şimdi düşman BapePle açılınca Tagiliz- ı.l'".' harekete ı:ıç- gelmiş oldu. Sephede l—l.lyııı m: bir adım utmamış ol- amış bulunuyorlar. #undan dolayı kayde- P ediyor: İngiliz as- Sısları hariçten vu- h tenkitlere ve yürü- talara dolayısile ce - ba harpte hata edip et- aŞ 'ne de temas ederler. ttmek dalima müm- harp meçhullerle Yi yapılıyor zannedilen tin yanlış neliceler ver- ç Omun için İngiliz ta- ı'*!-ııııı harekete geçe- YAbacağını görmek çin bek- 'inim irüldi, B di, İcay hissiyat- tarafı pek taya düşmüş demek- tir. İngille tarafı Almanyanın bu ğ kele ge- ilkbaharda yeniden barel a timallerini hiç uzak gör- lar değil de daha ziyade tan ibaret ibe Alman büyük bir hat Mmemiştir. Nihayet Balkanlar yeni harekâta sahne oldu demektir. Bu sahnede işlenecek ber hatamın de- zecesine göre tiliyattaki de o nisbette olacaktır. UU Tupa harbinim bu ğ uıl:l:ıl::n:- ederken bu noktanın gözden wzak tutulmaması da ik- tiza ediyer. Taarruza uğramış ©- lun Yugoslavya ile “Yunanistana yi etmek İngiltere için birim- Ydi ede eltem olan bir şti. Burada üç müttefkin davası bir- leşmiş oluyordu. BEyvvelâ taarruza karşı mukavemet, ondan sonra da düşmana karşı kat'i galibiyete var- mak için azim ve sebat ile, her ürlü misalleri görülen cesa- li ...,ııw kahıyordu. Fakat ;e.'.,'hn?aı hesap işidir. İlk yan- Tışt larıl Kİ ihtiyatkârlığı yine hiç ılleıl :— rakmıyacaklarını unutmamak İâ- zım. I;k.lı bu ihi ıllıiırlılı ı;k | cesareti, kumandanların yd:ü ve malzemenin bolluğu ile be- raber dördüncü bir muvaffakiyet ümili sayılmaktadır. | HALK bitha ziyade tercih etmek- imanın hareketi belki iyi baeden, hesap ve mantık- ".;_'e coğrafyadan ıdıhılı- 4 Böre verilmiş kararlar- Mıısıiı.M Mihver tarafı için bu- le olması daha ziyade r, Çünkü gerek İtalya- Almanyada kaç senedir kadar çok şey vâdedilmiş, * kadar parlak, Bösterilmİştir ki== “trarete getirilen halkı İ- için bazı hareketlerde £ ve ona hakikaten 7a- - “Yormuş gibi görünmek Vardır. K Böylelikle kendini felâ- miş aldu. Almanya hedef olarak - İngiltereyi scArdü. Onun için hep (e varmak yolunda mut- yapmak zaruretin- bir barpte böyle duy- ..._:de geçmiş olmak bir Yol açacaktır. İşte 'e .:Pıd:ıı başlıyaca- Tn Mlardan istifade N ı.:','.h tarafı için az kârli larda bir eei he açmaş ol- Al, i,:lı:' müsalt &i sayıyor?, Yugos- Sima / bitaraf kalmak 4 rdiği karara — karşı ir hay rakladıktan sonra nüğ Aete geçmezse ken- ae "n itibarı bozulaca- cm Yugostavlara Y"'lllılııı u.h.ı: arp Başka çare göremedi. temenni- Örtemektebin sekizinci sınıfına ka- dar okumuş, yazısı, İfadesi muntazam, 2 daktilo bilen d altı yaşında müte- | vazi bir aile kızıyım. Hem; şimdiye kadar bütün ihti bana bakan aileme küçük bir ga bulunmak ve hem de İstikbalmı Barzırlamak emeliyle iÜcarethane, ya- mhane gibi. mücaseselerde bir işe i- çerek bütün dikkat ve gayelerimi sa- dece vazifeme — bağlamak — isliyorum, Tek baçıma hayat yolunda atlığım bu dik adımda yanlarında iş vermek su- retiyle benl teşci edecek olan iş sa- hiplerinin Jütfen Son Telgraf Gazetesi Halk sütunu vasılasiyle (5. K.) ye bir mektupla muüracaatlarını e r> e8 ederim. x lmasını dalma düşmam- | ö Aa beklemiş olan İngilizlerin | | | Müecssene ve yazıhanelerde iş arayan iki genç kur On aliş yağında, mail imkânsızlık | öebebiyle —— Orta — Olulün' V li . aaralında — dahüli — birataniya — mec-) bir — Kalmış ilevi vaziyet lanta, — istil buriyeti: elerde herbar sseselerde. yazıklm Ka a griyorüm. Bana şefkat elini zatatak olan muhterem n Telgraf Gazelesi D) ::ı:w.xı.nı Mmüracantlarıa, dilerim. &e Ortaokulun son . sinifina Ridar fa3l bir tatısık bulunan ve simdiye l lan Kiç bir yerde Çalışmamış ol :.::"mı İöz kendi zaruri masrafiarını Siesine yük olmadan temin etmek ve Böylece vazife hayatına germek arcu Siyle resmi, hususl mücseelerde Ka- aratkâr bir. Ücretle 4 aramakladır: Kendisini tavrif etmek / #tiyöi w va- iplerinin Iötfen Son Telgraf Halk vü- yiMş müracaslları Tıca — olu- Mareketle hakikaten asıl Ve mantık, askeri icap- SEBİROMAN: 151 en de Seveceksin! | Yazan : ETEİ #lsa sabahleyin postaya geç de kaldım. ç srak ederler. Gece ben ya- arın postaya kendi elim- b e. ilâve etlit Fica ederli Nütea €. hâlâ benim onun kendi- krnıua etrafındaki tered- araafaatim Üzerinde şüphe “.—ıı l:eıli kendine hep Hokta üzeri bakışlarından, lreeala, Muhakkak.; Ve ilâve elti: tunu Metal'e nut, M İZZET EENİCE * ortada hiçbir küvvetli sebep yok: Nihayet nu da mezdi. Nasıl ki, geçen seler sana bi bildirmiş. z " Fakat bu sefer vaziyet başka. y Yine kendisini kurtarmamı- dan şüphelenir. -—':urlıııımyıtıım bir şekil- de de intihar edebilirdi. Hattâ, ö lümünü sonradan duyabileceğin bir şekli tercik ederdi. — ©O halde?. — © halde bir deneme yaptığına imanmak Tâzım. — Ne öğrenecek hu tecrübede?. — Seni unutup unutamıyacağını dener, Kiği — Unutmaı — Ovakit mesele yok, Yine kar- imtihar edecek olsaydı bu | kça bildirmekten çekin- | | | | din, gu Halil Necip davası d Artık, bu yaz mevsiminde, Belediyenin, İstanbulun buz derdini halledeceği umulur. Gazetelerde çıkan bir habe- ve göre, bu meseleyi tetkik için bir komisyon çalışmala- rına başlamıştır. İstanbulda buz meselesi şu iki nokta etrafında toplana- bilir: 1 — Şehrin her tarafında, her istediğiniz zaman buz bulamazsınız. 2 —- Çok yerde, buzu narh üzerinden değil, daha Fazla Fiata tedarik edersiniz. Bu, neden böyledir?. Al- dak bilir. Ve senelerce, bu | hal bu şekilde devam edip gider. Unutmamak lâzımdır. ki, buz, yalnız soğuk su ı'çııi;_n vasıta olan bir nesne değil, | ayni zamanda sihhi bir mal- zemedir. Bir çok hastalar buz ihtiyacını arzeder. Has- tasına baz bulamıyan İstan- bullu çoktur. Bu sene, buzu, bir tek mü- teahhide değil, bir kaç mü- teahhide birden verip, tevzi- atı o şekilde yapmayı düşü- nüyorlarmış !Belki, isabet o- | lur. Cünkü, hiç olmazsa, ba- yiler arasında rekabet başlar ve bu işi daha salim görmiye vesile bulurlar. Temennimiz, şehrin buz meselesinin bir hal tarzına bağlanmasıdır. BÜRHAN CEVAT Bugün 23 nisan bayramı | Ulus eğemenliğinin kuru » küş tarihi olan bu mes'ut gü- nü Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi bütün vatan- daşlara kutlar. yetişmiye başlıyan ük meyvalarından biri de eriktir. » bütün çe- Mevsimin B. nayhaş yieyvan lâm aha envm can, mürdüm, düt, ça- fol, Iocnk eriği, Amasya, uryanl ve dğer eriklerdir. Kvvelce Mal fa eriği diye sarı renkte ve güyet irl vekirdekli, hoş lazzetli bir çins erik daha gelirdi Erikler taae uldukları — zaman, yemek arkasından itidai dairesin. de yenilebilir. “Yatnız yememek iyldir. Çakal eriği pek ekşi oldu- 4an hoşatından başkasını ye- memeli. Çakal eriğini ekşı — ver- mek için zeytinyağlı — yemekleri- mizde de kullanırız. Ecik ayrıca güneşte veya fırın- da kurutularak ta yenir. Erik, ziyade pişirildiği takdirde hem müshil gibi tesir eder, hem sasamak halmı giderir. Bunun kuru erikler ve bunlardan için yapılan kompostolar inkıbaz ol- mak itiyadında bulunanlara mü- şına çıkar!. iye bunları söyledikten son- rat — Kifir, artık iyice anlıyorum u çok seviyorsun. Belki de Necibin sent sevdiği kadar. Dedi. Sex çıkarmadım. Belki de baklı idi, İhtimal ki, ona karşı yap- tığım itiraf beni daha çok içimi boşaltmıya sevketmiş, benliğime nüfuz eden bu sevgiyi taşırmıştı. Ona: — İhtimal görünüşe baklısın. Ben de bu derece onunla alâkadar olduğumu içimi sana döktükten sonra hissediyorum. Dedim. Güldü, güldü: — Tesadüf insanın başına görü- yorsun ki, neler getiriyor. Diyerek sözlerine kattı: — Eğer o gün yanımda olmasay- gına çıkmazdı ya.. — Öyle. Dedim ve, biraz da o günkü ve gonraki inatlı ve isyankâr düyü- nüşterimle bugünkü züfımı gör- önüne getirerek önüme baktım. | ihmal edemiyecek kadar seviyo. P Nerelerdesin? Nasılsın? dediler. | MAHKEMELERDE: Anlayana Sivrisinek Saz Gelir... “Biz zevkimize m Çalgısız, « ğ encesiz yapamayız..,, :EYazan: BHÜSEYİN ıııçııâ:“ Her halde karı koca olacaklardı. | Koridorda karşılaştıkları bir a - dama, ikisi bir ağızdan: — Maşallah — Selman efendi... Selman efendi de: — Çok şükür.. İşte buralarda- yiız... dedı. İcradan para alacak- tım da... Siz ne arıyorsunuz bu- rada? Erkek: — Sorma, dedi, Evin üst katını kiraya verdik. Eve kiracı değil, ba- şamıza belâ aldık. — Ne oldu? Yoksa döğüştünüz mü? — Hele anlatın bakalım.. Nasıl oldu? — Nasıl olacak?. Geçimimize medar olsun diye üst katı kiraya verelim dedik, Pencereye bir «ki- | ralike kâğıdı yapıştırdık, Birçok | gelen giden oldu. Kimini benim, | kimin: de Merzukanın gözü tut - madı. Bazılarınım çoluğu çocuğu, bazılarının fazla kalabalığı var" dı. Nihayet bunlar geldi. Bir karı bir koca.. Geldikleri zaman, ikisi de mazlüm, masum duruyorlardı. Kadın lüfa karıştı: ; — İnsanın alar içindeymiş derler.. Ne doğru lâtmış... Onla - | rın böyle yapacakları hiç ümit edilir miydi? — Sen karşıma Merzuka.. Lâfl- mu ağzumda bırakma.. Ya sen an- lat, ya ben anlatayım.. . Peki sustum. — Evet. Merzukayla ikimizin de gözümüz tuttu bunları... Üst katı kiraya verdik. Öyle ya. Bir köroğlu bir Ayvaz. ne gürültüleri olacak? diye düşündük. Birkaç gün sanra*misalıı ökün etti. Akşâmişrıakı sofraları kurulup geceyarılarına, sabahlara — kadar eğli ler, çengü yçegane, danslar başladı.. Uyuyabilirsen uyu. Te | pemi>de dibek döğülüyor. Bir iki sesd çıkağmadık.. patıdının, gü- rütlünün kesileceği yok.. Her ge- 2, Nihayet, yavaş başladım. Üst kattaki 3 ediyorlar diye | çıkarmış.» “Gürültü eden kiracı- ya da hiç tahammül edilmez» gi- bi. Hani kızım sanâ söylüyorum, gelinim sen anla vok mu? Amma, biç alınmıyorlar. Vurdum duy > | marlık edi) Selman efendi, hakfmane bir ta- vırla söylendi — Anlayana sivrisinek sar ge- lir. Anlamayana davu! zurna az gelir — Az gelir de Yâf mi, beyim, vız gelir... Bunlara da vız geldi işte. Ne vaptıksa, ne söyledil Sonunda, açık açık gğer bu danslar, sazlar, misafirler devam edecekse çıkın evimizden!'e dedim | — Biz zevkimize mecbur insan- ları Çalgısız, eğlencesiz yapa - mayız! dediler. — Öyleyse çıkın! dedim. *Bizim kıracıları — Belki böylesi hayırlıdır!, Diyen Naciye birden sordu: Halıl Neciple evlenebilecek | misin bari?. Onun böyle birdenbire hiç ha- zırlıksız olduğum bir mevzu üze. erindeki sorusu hakikaten beni | şaşırttı. | — Bilmem ki vallahi hiç düşün- medim. Cevabını verdim. Ve.. endişemi saklamadım. — En çok üç şeyden korkuyo- rum: Birincisi Salih, ikincisi skan- | dal, üçüncüsü evli bir kadın olma- man verdiği utanç. Zaten önu hastanede bile ihmal etmeme o sebep oldu. Kafamı sa- ran bu üç tehlike karşısında uzun ve tereddütlü düşündüm. Nihayet içimde beliren sevgiyi irademin gösterdiği mukavemet ile yenmi- ye çalıştım, Yino o sevk ve tesir , 6 mektübu yazdım ve. çocuğa beni unutmasını bildirdim. Fokat, artık hissediyorum ki, onu | lüyor, kendi karısının — kabahati | büyük ikramiye 50000 Hiradır ecbur insanlarız. — Konturatımız bitmeden çı - kamayız.. dediler. | — Biz de sizin 'zevkiniz içim .sa- | bahlara kadar uykusuz kalama - yız.. Ya çıkın, ya gürültüyü ke- sin! dedim. — Evini kiraya veren gürül - tüye katlanır.. Kiraya vermesey- giniz.. | Dediler. Ben de hiddetlendim. Birkaç acı lâf söyledim. Meğer © | kadın ne şırfıntı şeymiş.. Aman | ne lâflar söyledi.. Ne Maflar., Tu- Iumbacı kahvesinde söylesen, her- kesin yüzü kızarır. O söyler de bizimki durur mu? Bu da baş - ladı.. Derken, saç saça, başbaşa ka- pışmazlar mı? Onun kocasile ben, | bunları ayrıncıya — kadar neler çektik bilsen.. Birinin elinde bır tutam saç. Yüzünde gözünde ya- ralar; bereler... İşte, sanunda bu- | Talara kadar geldik.. — Neyse.. Geçmiş olsun bu ka- darla... Eğer bunları evden çıka- racak olursanız, size, melek gibi bir karı koca kiracı bulacağım.. Ömrünüz oldukça bana dua edin.. Allaha ısmarladık.. İera memuru gelmiştir. Gidip şu parayı alayım.. Selman efendi ayrılıp gitti.. Bi- raz sonra da, kadını mahkemeden çağırdılar. Diğer genç bir kadınla, beraber, hâkimin karşısında yer aldı.. İkisi de biribirlerinden da- vacıydılar. İkisi de dayak yedi- ğini, hakarete —maruz kaldığını Hddita ediyardır. Iki koca, çahit olarak dinlendi.. İkisi de, kabahati karşı tarafa yük- olmadığını söylüyorlardı. Onlar- dün başka da şahit yoktır. Hâkim, fevkalâde bir formülle meseleyi balletti. — Siz davanızdan vaz geçiyor musunuz? — Hayır! — 'Ya siz? — Hayır efendim.. Cezasını çek- $in... — © halde kararı bildiriyorum. Hakaret ve döğmekten ikiniz de birer hafta hapise mahküm edi- lyorsunuz. Ancak, — hakaret ve döğmek karşılıklı olduğu için bu cezalar sukut ediyor Havdi ba - kalım. Bir daha yapmayın!. Hepst mahkemeden — çıktılar.. | Merzuka — Eğer üç güne kadar evden | çıkmazsanız. eşyalarınızı kapının önüne yığarım, diyordu. MİLLİ PİYANGO BUNN Piyangonun 23 Nisan Bayramı İlçin tertip ettiği fevkalâde Piyango bugün Ankarada Sergievinde çekile- cektir Çekilişe sant 17 de başlanacak. An- kara rudyosu Serglevinden nuklen çe- kiliştn bütün safahatını neşredecektir. Çekilişe sant 17,30 da nihayet verile- sektir. Bu çekilişte 33.490 numaraya 360.000 liralik ikramiye tevzi edilecektir. n Tum. Eğer e ölmedi ise belki beni | unutacak, fakat bundan somra da ne yazık ki, galiba ben onu unu- tamıyacağım Naciye tekrar tekrar: — Merak etme, Birşey olmamış- tır. Ben eminim k, yakın bir za- man içinde yine o, Lütfiye.. diye | tek karşına çıkacaktır. Diyordu, — İyi amma, ona masıl peki.. di- yebileceğim?. Kafamın içindeki o üçlü korku zail olmuş değil ki. — Herhalde üçüne karşı biri ter- tih edersin. Bu vaziyeyt karşısında âdeta ağ- lamaklık olmuştum. — Naciyı yet ve iç yüzümle bilmem tanır mism?, Herhalde tanısan bile pek noksan bilgin olacak., Dedim ve.. gözlerimden yaş s- za sıza: — Bu hâdisedeki tezatlar bile benim ne kadar bedbaht olduğu- yan orlaya koyuyor. Görliyorsun ki, çok müşktül vaziyetteyim. Naciye, düşüncenin verdiği bir | Kü Başmakalesinde Şeref stadında 3 —SON TELG Başmuharrirler Ne Diyorlar? IKDAM B. Abidin Daver <23 Nisan Bayramı m kutlularken.> isimli bugünkü Baş- makalesinde MüN Hükimiyet Bayre- mamaan bügünkü 21 inci yıldâanümü münasebetiyle bu bayramın müma ve #ümulünü tahli ve tebardz ettirmekte ve Müllt Hâkimiyet rejleninin saltanat Adaresinden ne kadar üstün olduğuna Y san harp içindeki siyasetimiz dar sarakat ve — kat'iyetle gi bir delil bukumamıyacağını — söyledik- ten sonra: | «Bugün Mill Hâkimiyet Bayramımı | kutlarken, milletçe kat'i kararımız bu Kadar kan ve can pahasına elde edil- mmiş olan «Mill Hâkimiyetimizi sonu- a kadar müdafan içti hor fedakârlığı Köze uldırmışe olmakta, Bu kat'i ka- yarın etrafında, yekpare bir granit | kütleri nalinde duruyaruz. Ebedi Şet Atatürkün azı hâtırasına ve bize bi- gaktığı mükaddes emanete sadıkız> demektedir. CUMHURİYET B. Yunus Naci «Hâkimiyelin ve Türk çocuğunun Bayramır isimli bu- günkü de hem — Mül Hâkimiyetin ve hem de Türk çocuğu- nun Bayramı olau bugünün İnkulâp Türkiyesinin en Küzel eserlerindendi- ri bulunduğunu süyledikten soaru: «hülü Hâöküniyetimizin kudsiyetini düşündüğümüz zaman önümüzde 1- tikbalın ufukları açılıyor, ve güyrilh- tiyari başlarımız küçük Türk yavru- larının üstlerine eğiliyor. Perde perde açılan istikbal ufuklarıma bui — emni- yetle götürecek unsurlar oradadır onun için: Beşiklerde, ana kucuklarında, ço- cük babçelerinde, memleketin sokak: larnda ve her köşesinde, her bucuğu- da. Bu bayraıı gününde Türk Çocuğu- için çalşanı bü- mu Koruma — Kurün fün vatandaşları hürmet ve muhab- betle kucaklamayı bir vazife bilir ve zan söz ölarek ta bu mütlü — bayrama Küçük Türk yavrularına ve onların a- malarına bubalarına, yanı — hepimize fopumuza kalbimizin en samimi he- yecaniyle kutlularız.» demektedir. YENİ SABAH B. Hüseyin Cahit Yalçın çBirle- #İnemiş olan — Balkanlar> isimli bu- günkü Başmakalesinde Balkan devlet- derinin aralarındak; mevcut — mizaka Tğünlen — narict bir htcuni — ihtimaline| karşı bir türlü — birleşemediklerini ve bu yüzden bepsinin de az çok felâke- te uğradıklarını söyledikleri sonra: «Balkau devletleri birleşebilmiş ve harici bu tecavüze karşı müşterek bir cephe vücude gelirmiş olsalardı. şim- di Balkanlar dünyasının en sakin, en mes'üt ve en rahat bir köşesini teşe kil edeceklerdi... demektedir TAN A Zekeriya Serter, «Balkanlarda ye- ni nizamr istmli bugünkü Başmakale- ginde ezcümle. <Almanyanın Balkanlarda yeni ni- zamı kurmakta isticsi etmesinin — se- bepleri vardır. Baikanlar Almanyanın araba: Halbukı hârp, bu seneki zeriyat üzerinde tahfın edici bir tesir yapmışlır. Bu zazarı telâdi için, Miha verciler. daha Yupan harbi. bitmeden Balkanların siyaşl - urganizasyonul Sanamlamıya teşebbils. etmiştir — Bu. muan arkasından da Balkanların iktısadl Bayatını organize edeceklerdir. de- mektedir. VATAN. B. Ahmet Emin Yalmam #Türk ço- Cuğu ve İstikiâi davasır İsimli bugüne «Çocuk Bayramı vesilesiyle. göğsü- müzü iftihardan gererek şu hakikatı â- deme ilân edebilirir. Türk çocuğu is- tikiğl rdhanun küvvelil — ve şaurlü bir desleğidir. Beşinci kol mikrobuna karşı küdretten aşılıdır. Atatürkün va- etini Çok eiddiye almıştır. demek- yeni koşu pisti Şeşiktaşta Şeref stadında 5300 lira sarfile — yeni bir koşu pisti yaptırılması ve atlama yerleri - | nin de tanzim olunması karar » | laştırılmıştır. İnşaata — önümüz - deki ay başlanılacaktır. iztırar ve dalgınlık içinde: — Ben vaziyeyti e kadar müşküll görmüyorum.. Dedi, devam — Nihayet karı keca arasındaki ayrılıklar yalnız seninle Salih ara- sında görülebilecek bir hâdise de- Bil Birçok erkekler karılarını terketmişlerdir. Buna mukabil ka- l:ı:ıuıııııaıınııımı_..u.- Muhtelif sebepler bir aileyi yı- karken öbürünü kurmuştur. Bed- baht olduğunu bile bile bunun de- yamına katlanmak bilmem ne de- receye kadar doğru olur. Ve. bu sörlerini — bitirdikten sonra sordu: — Bedbahtsın değil mif, Sanki ben, bir imtihan veren ta- Tebo idim, © da bir mümeyyiz.. Sa- kin, düşüncesir, hiç bir muhake- meye sapmadan masum — masum eriyorum: — Kocanı seviyor musun?, — Sevmiyorum!. (Arkası RAF — Z3 NİSAN 1801 ©GK Şu zamanda çocuk olmağı ne kadar arzu ederdir Bugün Çocuk Bayramı.. Ah, ne olurdu, bugün ço- cuk olsaydım. Çocuk olmak.. Çünkü, çocuk — olmanın —hele şu zamanda— ne sa- yısız faydaları var. Evvelâ, geçim düşünmez- dim. Ekmek elden, su göl- den gelirdi. Yer, içer, yan ge- lir, yatardım.. Mekteplerde erken tatil oldu: Sabahtan akşama kadar oynar, sıçrar, uçurtma uçurur, sinemaya gi- der, «maskeli 12 ler» i sey- rederdim. Çocuk olsaydım, kızdığım adamlara içimin hıncını a- çıkça ifade eder, bağırır, ça- ğırirdim. «— Canım, çocuğun lâf na mı bakıyorsun?.» derler, geçerlerdi. Çocuk olsaydım, içimde sakladığım bir takım haki- katleri açığa vururdum. Din- liyenler: «— Çocuk bu,, Uluorta, söyler işte...» Der, güler, geçerlerdi.. Daha çok kızdığım adam- lara taş atardım. Kimse bir :: demez, hattâ etraftaki. «— Canım, bırak şunu, ço- cukla çocuk olunur mu» di- ye, tecavüze uğrıyan adamı teselli ederlerdi. Çocuk olsaydım; Ah.. Ço- cuk olsaydım.. Küçük, büyük kabahatlerime bakılmaz, af. fa uğrardım: «— Çocuk işte, ne yaptı- ğını bilmez ki..» Der, geçerlerdi. Çocuk olsaydım; gece ya- rılarına kadar radyo başında kalmaz, dünya spikerlerinin biribirini nakzeden hikâyele- rini dinlemez, hâdiseler üze- rinde kafa patlatmaz, erken- den yatağıma girer, mışıl mı- şıl uyurdum. Çocuk olsaydım, 'her aklı- ma geleni söyler, her merak ettiğimi sorardım: O zaman, benim - tecessüsüme, dikkat hassamın fazlalığına hamle- dilir, şimdiki gibi patavatsız- lığıma hükmedilmezdi. Fakat, bütün bunları bu ihtiyar yaşımda yapabilmek, bilseniz, ne kadar tehlikeli o- klur. O zaman, bana çocük- laşmış, derler.. Çocuk ol makla, çocuklaşmanın ara- sındaki farka bakın: Birinci- si masumiyeti, ikincisi bu- naklığı ifade ediyor.. R. SABİT Buyünkü turnuva 23 Nisan Milli Hükimiyet ve Çocuk Bayramı dolayısile bugüm yoğlu ve Taksim Gençlik klüplesi arasında yapılacak bu turnuva içim zengim bir program hazırlanmış- tır. , Aksaraydan hir okuyucumuz yazıyori sAkmarayda Pertevniyal — Lise- Binin arkasında eskiden bir bos tan vardı. Burada büyük bir bina yapıldı, fakat bu bostandaki kuyu aöz açık olarak birakıldı. — Btra- fındakf —arsada ise çelük / çocuk aynamaktadır. - Horhangi bir ka- zanm önüne göçilmesi için bu ku- yünün ağzınımn - kapatılmasının a- İâkadarlara Kini derim, rica e-