— A S F .a | BECA: Haa a aa e DA O SN SON TELGRAF — 2 NİSAN 1841 ; i KARŞISINDA SONTELGRAF 65 YAŞINDAKİ VATANDAŞ Ceşiktaşta oturan ve 65 ya- gında olan bir vatandaştan, yol vergisi istenmesi mesele oldu. Malümdur ki, 65 yaşın- dan sonra, yol vergisi alın Mmaz.. Rivayete göre, bu hata, mahalle mümeessilinde imiş.. Halbuki, bizim — yaptığımız tahkikat şu merkezdedir: 65 yaşında bulunduğu be- nüz anlaşılan vatandaş, uzun zamandanberi kendisinin 50- 55 arasında nldıxiıııv © dere- ce propaganda etmiştir ki, ıııhılle mümessili dıhı, bu zatın henüz küçük yaşta bu- kunduğunu kabul etmiştir. Acaba, evlenecek mi idi, dersiniz?. İFTİAL — Bu, bir intihal'dir, dıvı edeceğim, diyor. Bizim Osman Cemal, he- men şu cevabı yapıştırdı: — İntihal, tıpkı intihar gi- bi iftial bâbındandır, fazla yazıp çizmiye gelmez. Vatan refikimiz, tarihi kıy- meti haiz bir mezar taşı fo- toğrafisi neşrediyor. Taşın ü- zerinde şu ibare vardır: «Ka- rı dırıltısından vefat eden Es- seyyid Halil Ağanın rubuna Fatiha, 1843». Bu Fislil Ağa da kim aca- ba?. * yanlardan bu' derece #küyeti olan merbum vatan- Aaş kim?. Bu işi, bizim Osman Cema- le sordum. Şu cevabı verdi: «— Kılıbıkların — evliyası Halil Ağa, derler, ona..» Allah rahmen eylesin!. ALTINLARIN YARISI Ajans telgraflarına göre, dünyada mevcut altınların yarısı, Amerika Birleşik hü- Gazino tarifeleri Belediye her sınıfta- kilerin fiat tarifeleri- ne zam yaptı zino ve içkili yerlerin yeni tarife- lerini hazırlamıştır. Bugünlerde alâkadarlara tebliğ olunacaktır. seneki tarifeye göre, mü- tün sınıfların flat tarifelerine de birer miktar zam yapılmıştır. | KÜÇÖK HABERLER MAARİF, ÜNİVERSİTE: v Üniversite talebesinden as - kerlik derslerine devam edemi - yenlerden mazret gösterenler için Selâfi dersleri ihdas olunmuştur. lebeler bu stajlarına başlamışlar- dir. TİCARET ve SANAYİ: * Mıntaka Ticaret Müdürlüj memurları dün Bebek ve Arna - vutköyünde peynir ihtikârı yapan iki suçlu yakalamışlardır. Peynir eiler dün Müddelumumlliğe tes - lim edilmişlerdir. *& Tiftik ve keçi kıllarının tüc- Garlara tevzii için her tüccarın 1937, 1938, 1939 senelerinde ihraç ettikleri bu cins malların mikta- rını Birliğe bildirmeğe davet edil- miştir. Tüçcarlardan alınacak mik-| tarlar üzerine kendilerine tevzlat nisbetleri ayrılacaktır. 'Niecar bu nisbetler dahilinde Almanyaya tif- ti? ve keçi kılı satacaklardır. MÜTEFERRİK: * Milli Korunma kanununa mu-; halif olarak dört odalı evini on li- Taya kiraya vermekte iken 17 lira- ya kiraya veren Beşiktaşta Sinan- paşa mahallesinde Yeniçeşme 8- kağında 22 numarada Bayan Feh- miyenin suçu sabit olduğundan kendisi 17 liranın bir senelik kira tutarı olan 204 lira para cezasma çarptırılmıştır. * Tahtakale caddesinde Manaşe tanında 38 numaralı Mizrahinin yazıhanesindeki kasayı beş gün evvel soyanlar dün yakalanmış - lardır. Bunlar mezkür handa oda- başı Yusuf, arkadaşı Halil, asan - Azizdir. Yusuf; pazar günü han Belediye, İktısat Müdürlüğü ge- |Bu yılki kömür is- sörcü Şaban ve kahveci Mustafa İ LK UAİ Ğ, — Tarihi cümle tün haberlerin Ilsanı, ilade tarın veüslübu kuru ve sert değildir. İç- lerinde, çok toatral, trajik ve ba- zan da romantök olanları vardır. Son Yugoslav hâdiselerine dair gelen tünren tümen telgraflar ara- #ında, yakarıda bahsettiğim va - ııHmııyııMrhı-lv-H.elL den şabcserdir. 21 martta hükümet darbesi ya- parak Başvekâlete gelen General Simoviçle, üçler paktına iltihakı Amzalıyan eski bayvekil Svetkoviç geçenlerde, karşılaşıyorlar. Halef ve selefin bu ilk telâkisi bittabi çok heyecanlı ve asabi bir hava İçinde geçiyor. Svetkoviç, içinde beslediği hınç ile General Simoviçe şu suali so- Tuüyor: «— İktidar mevkilni kimin na- mına elinize aldınız?.. Yeni Başvekllin covabı şu olu- yor: l hiçbir zaman tomsil et- mediğiniz insanlar namın: | Bu cümle, bir harikadır. Ve emi- | nim ki, bu cümle, tıpkı mütevaffa Kral Aleksandrın son cümlesi gi- | bi, Yugoslav tarihine malolacak - tır. REŞAT FEYZİ Amerikadan 50 Traktör geldi —| Ziraat Veküâleti, seylâptan zarar | gören köylülerin topraklarını vak- tinde ve kolaylıkla ekebilmelerini temin için seylâp muntakalarına derhal taraktörler göndermeğe ikarar vermiştir. Amerikadan gel- 1 miş olan 50 kadar taraktör bu mın- takalara tevzi olunacaktır. inemşeanin tihsalâtı nekadar? | 940 yılında kömür havzamızdan | dstihsal edilen — kömür miktarı 3,019,458 tonu bulmuştur. 939 yılı istatistiklerine göre, 323,061 ton fazlalık vardır. — Yine ayni sene içinde yarı kok istihsalâtı 59964 çe triket istihsalâtı da 244497 tondur. ea | Almanlara satıla- cak zeytinyağlar Türk - Alman ticaret anlaşma - sının 21 milyon lirahık kısmına da.. hil olmak üzere yapılan müzake- relerde Almanyaya yeniden 400 ton zeytinyağı satılması kararlaş. | mıştır. Müzeler Müdürlüğü İizmire bir | hey'et gönderiyor Şehrimizdeki Müzeler Umum Müdürlüğü bugünlerde İzmire bir heyet gönderecektir. Heyet, İzmir- de Türk Tarih Kurumu taratından yakırıda tokrar başlanacak agora hafriyatına nezaret edecektir. Se- nolerdenberi yapılmakta olan bu hafriyatta çok mühim eserler bu. lunduğu malümdur. Muhtekir bakkal Edirne (Hususi) — Sabuni ma. müstahdeminine izin verip metre- #i Aliye ve Azizin metresi Fatmayı da yanlarına alıp kasayı kırdıkla- rını söylemiş ve suçlular dün ad- AHMET RAUF Edeb? Roman:17 17 lüyece tevkif edilmişlerdir. 'KOLKOLA Müellifi: Nizamettin NAZİF kavradığı kızı, eteklerini uçura u- çura döndürerek Semihe ya fı; ve ancak onun duyabileceğ gesle: — Beni yalnız bırakma.. O anda Semihin yanıbaşında du ran bir genç kıza sarıldığı ve Naci ile yarış eder gibi bir çılgınlıkla ortaya çıktığı görüldü. öyle coşkun bir rask oldu ki a, kulaklarına gelen bir de- dikodunun merakile hareketsi ö ü 4 bir. birbirini kov lar. Döndüler, döndüler, ler. Balala tince Naci, Perihanı koluna taka- Fak Semihe yaklaştı: — Nerede Rezan? Genç güldü: — Gizlendiği yerden çıkmak için kavganın başlamasını bekliyor her halde. — Hangi kavganın? — Yaptığı dedikodudan çıka - cak kavganın... Olur kadın değil. On dakikada salonu birbirine kat- Hu. Hanı bir parça daha kalsaydınız, baskına gelecektik. — © odada Sturmaktan ne çı- kar? — Çok şeyler çıktığını bilirim ben amma bu gecekine benzer bir şey çıkmamıştı. — Terbiyeni takın... — Kızma canım! O odadan şim. diye kadar tatmin edilmiş fişik» kşam ilk defa o- içeride | hallesinde bakkal Mişon, beyaz peynirin kilosunu 60 kuruştan sat- Siyasi hâdiselere deir gelen bü- | Son günlerde şehrmizden ecne- le dün; bir gün içinde 1 milyon 250 bin küsur liralık ihracat fa - pilmıştır. Bu meyanda dün Al - manyaya 978,191 liralık yaprak tütün İhracı için menşe şehadet- | namesi verilmiştir. Almanlar ay- | rıca diğer maddeler için de gö - | Tüşmeler yapmaktadırlar, İsviç - | reye koyun derisi, fındık, afyon, kepek, kumdarı ve tütün, İtalyaya keçi derisi, İngiltereye ketentohu- mu, Filistine fındık, Bulgaristana bahık, balmumu, zeytin, Yugoslav- yaya kepek, Ramanyaya yerfisti- İh ve balık gönderilmiştir. Spor bayramı Şen- likleri ve mekteb doktorları | 19 Mayısda yapılacak olan Genç- Nik ve Spor Bayramında talebe . lerin gidecekleri Fenerbahçe ve Şeret stadlarında her okulun ken- | di doktorunun ihtiyaca kâfi mik- darda sıhhi malzeme ile bulun - maları ve her hangi bir kaza vu- kuunda ilk tedavileri yapılabile . cek şekilde hazır bulunmaları dün if Vekâletince mekteplere | Çatalcada Sıranca köyünde vu- kua gelen garip bir kız kaçırma hâdisesinin muhakemesine dün Birinci Ağır Cezada bakılmıştır. Hâdise şudur: Sıranca köyünün güzel bir kızı olan Fatma Ömür, Gülkâhyalar na- mile anılan Hüseyinin oğlu Recep tarafından sevilmekte vo isten - mektedir, Fakat nedense kızın ba. bası Mehmet Ömür onun bu ta * lebine red cevabı vermiştir. Çün kü diğer birisi 600 lira babalık hak- kı vererek Falmaya talip olmuş - tur. Bunun için kızla onun evlen. mesi mukarredir. Bundan haberdar olan Recep; geçen bayramın üçüncü günü sa- | at iki ile üç sıralarında gezme.. - | ten gelen Fatma ile anası N: l Recebin ablası Lütfiyenin evi ö- nünden geçerlerken kapının dışına çıkıp Fatmaya el atmış ve içeriye çekmiştir. Kız bağırarak anasıra . ve anası da kızına sarılınca R-cob ikisini birden toparlıyamamıs fa- kat bu anda Lütfiye de yardımda tığı tesbit edilmiş ve cereyan eden muhakemesi — neticesinde 25 lira / para cezasına çarplırılmıştır. larak bir kıskanılan adam çıktığı görüldü. Ve Nacinin dudağına kulaklarını dayayarak — hafif bbir tesle ilâve — Bu Rezzan sana pek fena vu- ruldu. — Vaz geç canım.. .Bırak şu ge- | vezeliği de beni yanındaki zarif bayana takdim et! | — Naci hakikaten zarif kelimesini tam yerinde kullanmışlı. Bu es - aner, genç irisi kara saçlı bir kızdı 've cidden çok zarif giyinmişti. Semih: — Bayan Feriha... - dedi - unut- kanlığımı affediniz. İşte arkada- şem Naci, Naci Galip. Naci, genç kızın uzattığı eli his. | solunur bir heyecanla tutarken bir tango başladı. Bir Arjantin tan- gosu ve o anda Bayan Ferihanın siyah bir krep birman ardında çar- pan kalbi delikanlınm koyu kır- © gece, sabaha karşı sasat dörtte, bulunarak bağrışmakta olan ana kı, dertop edip eve sokmuşlar . dır. Hemen üzerlerinden cataaf - garden Barın sayısız boş masaları, arasında üç dört masayı doldu - ranlar, durmadan içen, dans eden ve çılgınca eğlenen üç genç ka. dınla kavalyelerine hayretle ba - ka kalmışlardı. Hele şampanya şi- şelerinin birbiri ardından patla - yışım tam dört saat — endişe ile seyretmiş olan baş garsan, hesap pusulası üzerine bir elin hiç te- reddüt etmeden — beşyüzlük bir banknot bıraktığını görünce büs. bütün hayret etmişti. Zira bu şef, İnhisar memurlarından Bay Se - mih ile «...... bankası muamelât memuru Bay Danişin bulunduk - ——— .-————— SAD LA erma Y AY F lll —— ADLİYE ve POLİS F— iği kızla beraber anasını | kaçırmıya kalkışan genç âşık! | Çatalcanın bir köyünde cereyan eden garip bir hâdisonin muhakemesiyapıldı | rile pabuçlarını fırlatmışlardır. Bu ları bir masada şampanya içildi - Bini ve hesap pusulasına itiraz e- dilmediğini ilk edfa görüyordu. Hoş... Pusulayı tediye eden Ü. güncü arkadaşlarını da ilk defa görüyordu ya... Evet o eefendi» yi ilk defa olarak görüyor ve ebe-; diyyen unutulmuyacak bir tarzda hafızasına — nakşediyordu. Zira bu <efendi> 390 liralık borcu öde- dikten sonra, beş yüzlük banknot- Bir günde 1tbuçuk miI!onluk ihracat Şehrimizden ecnebi memleketlere mal sevkiyatı gittikçe inkişaf ediyor! Amırikıyı sıgala yağ gönde - başlamız- tır, Bilhassa Romanyadan kabuk- hu ve kabuksuz İç yerfıstıkları » çin birçok talepler gelmektedir. Dün de mühim bir parti iç yerf- tığı kilosu 120 kuruştan satılmış- | tar. Bu maddenin yakında en mü- him ihraç mallarımız arasında yer tutacağı tahmin edilmektedir. MISIRA KONSERVE İHRACI İngiliz koorporasyin heyeti tara- fından piyasamızdan toplanan konservaların Mısıra ihracı başla- muştır. İhraç edilen ve edilecek o- lan konservalar mukabilinde pi- yasamıza teneke ithal edilecektir. Bira fabrikası tek- mil randımanile çalışıyor 'Yaz başlaması dolayısile İnhisar- | lar İdaresi Bomonti bira fabrika- sında tedbirler almışlır. 15 nisan- düan itibaren fabrika bütün randı- manile faaliyete geçecektir, İdare, | gehrin en uzak semtlerine ve say.| yerlerine kadar bol bira sevki , ır. Alıman tedbirlerle çok istihsalât yapa- caktır. larını ve ayaklarından da pahuç - | lüğüne asaleten tayin olunması da | Maarit müfettişle- Yerli bas- ma in_ı_alâtı. Yerli kumaş, bez sa- tışları 94 de 50 nisbe- tinde çoğaldı Yerli fabrikalarımızın - basına, 4 kumaş, bez ve pamıklu imalâtı #on yıl içinde çok artmıştır. İma. lât nisbetinde satış, istihlâk de ge çen yıllara göre yüzde 50 mikta - | | rında fazlalaşmıştır. Meselâ yerli fabrikalarımızdan Sümer Bankın Malatya bez fabrikası bir sene i- | çinde 7 milyon 382 bin enetre muh- | telif mensucat ile 3 milyon 363 bin | kilo muhtelif numaarlarda iplik | imal etmiştir. Bunlar kâmilen sa. | tılmıştır. | Fabrika Hazineye muhtelif ver- gi olarak 1 mülyon 120 bin lira te- | diye etmiş ve bir sene içinde 368 bin lira kâr temin etmiştir. | Fabrikada bir yılda $ milyan | 856 bin liralık pamuk ve diğer ip- tidai madde işlenmiştir. | Yeni Polis Müdürümüz Çorum Valiliğine naklen tayin olunan İstanbul Emniyet Müdürü | Muzaffer Akalının yerine Emniyet | Müdür Muavinimiz B. Arslan Kur- | kud vekâleten tayin olunmuştur. | Değerli ve genç idarecilerimizden | olup Kısıklı Nahiye Müdürlüğü, Kartal Kaymakamlığı, — Kıyseri, Bursa ve İzmir Emniyet Müdür - lükleri vaz: ni dirayet ve mü. vaffakiyetle ifa ederek âmirlerine ve halka kendisini sevdirmiş bu- lunan B. Salâhaddin Arslan Kur- kudun İstanbul Emhiyet Müdür - Ççok muhtemeldir. Vilâyetimizden a- linman eğitmenler Vilâyetimiz küylerinden bu yıl 53 eğilmen namzedi talebe alınmış. tır. Bunların 20 si Çatalca kazası köylerinden alınmış ve Lülebur. gaz Enstitüsüne — gönderilmiştir. Şile — kazası ve köylerinden de Arifiye Enstitüsü için 20 talebe gönderilmiştir. — larını çıkartıp saklamışlar, bu a- rada Fatmanın mümanaati dola- yasile çarşafı bir hayli yırtılmış ve zedelenmiştir. Köyde «Cingöz Ayşe'» namile maruf açıkgöz bir kız bu vaziyeti |' görmüş ve hemen kahveye ko . | şarak Mehmet Ağaya haber ver - | miş ve jandarmalarla köylüler ka- pıya gelmişlerdir. CEZA TALEBİ İşin fenaya sardığını gören iki Kardeş derhal kapıyı açınışlar ve | Fatma ile anasını çarşafsız ve a - yakları da çıplak olarak sokağa at- mışlar, arkalarından da çarşafla . suretle yakayı kurtaran Fat sırada: ye ea — Ben sana karşı, ablana da ge Tin olmam, Kendinize b bulun . ı;kı Si Diye bağırmıştır. Dünkü celsede Müddeiumumt her iki suçlunun da — tecziyesini talep etmiştir. Dava karara kal - miştir. tan arta kalanı olduğu gibi üstüne bırakmıştı. D So);(ııı çıktıkları zaman Semih: — Naci, garsonl: Çit nları fena şimart- Dm.ıkıeı lm—ıını alamadı ve koluna geçtiği kadının kürkü üz zerine düşen ilk karları süpürerek: — Değil mi Cavidan? Değil eni? Haklı değil miyim? - .u,ı.n söylen- di - siz de bana hak venmiyor mu- sunuz çocuklar? Değil mi ? Değil mi Pulhu:ad, Hi Perihan, içlerinde ön az landı. Danişin koluna ııııı..k'mıy:cL temiye yaslanarak dudak büktü: m; Bütün bunlar Feri'nin çere- Daniş, sağ kolunu Perihanın o- muzuna atmıştı. Ağız dolusu bir kahkaha savurdu: — Az kalsın müstakbel mizle gırtlak gırtlağa gelecektik. Bütün kabahat sendedir Cavidan! Bir insan kızkardeşi aleyhine de. dikodu yapar mi ? | çarşamba günleri öğleden sonraki | rinin toplantısı İlk Tedrisat — Mütettişleri dün | Maarif Müdürlüğünde toplanarak serbest çalışma saatlerinde talebe- | lere gösterilecek çalışma progra- | maunı tesbit etmişlerdir. Eğdirne Şohlf ııocllıl Edirne (Hususi) — Vilâyet U- | müumi Meclisi önümüzdeki pazar- tesi günü toplantılarına devam | edecektir. Bu içtimaın devrenin son toplantısı olması muhtemel| - dir. Meclis, bu içtimaında Vilâye, tin 1941 yılı bütçesini müzakere ve kabul ettikten sonra Vilâyet Daimi Encümeni âzasını seçecektir. HAVA KURUMU TOPLANTISI 'Türk Hava Kurumu Edirne şu- besinin yeni idare heyeti bugün Kurum binasında toplanarak ye- ni reisliğe Maarif Müdürü Yusuf Cemil Üneri seçmiş ve 1941 yılı bütçesini müzakere ederek kabul etmiştir. Diyecek oldu, bunu Naci dü - rüst bir tavırla karşıladı: — Peki amma, siz mi lirdiniz. Niye sustunuz? — Vakit kalmadı ki... — Nacinin Perihana kur yap- makta olduğunu bana söylemeğe bol bol vakit buldun amma.. - Di- ye homurdandı Semih . Naci sesiri bir perde yükseltti: — Hem niçin Rezzanın ardın- dan sıvıştınız? Sonra, niçin doğ- ruyu söylemiyorsunuz — kuzum? Siz mi beni Molla Beyin kütüp « hanesine davet ettiniz ben mi si- zi? İnsan giderken hiç olmazsa rakı şişesini ortadan kaldıtırdı. Cavidan buna da cevap verdi: — © kadar tatlı konuşuyordu . nuz ki... Keyfinizi bozmak iste - medik. Otomobillerin içinde uyuyan förler bu gürültüden ııyınmqp lardı. xxıııııı kafasını pencereden i olabi * Cavidan: — Dedikoduyu Rerzan yaptı. İ DIŞ POLİTIK! Makbet misali.. Yazan: ALİ KEMAL SI Eisuna, büyüye inanmak iyi Hildir. Bir zamanlar sihirbazl diri diri yakmak varmış, Bunt beraber insanların merakı yı memiş, karanlık devirlerde taraftan sihirbazlar yakılarken iker taraftan büyücüleme lar eksilmemiş. Sonraları ye inanan belki kalmamıştır. kin kendimin fevkalüdeliğine venerek nereye elini değdirirse rada mucizeler vücüde Şini zanndenler öksil Şekspirin meşhar Makbet f asının baş tarafındaki sahne lüm: Büyücü — kocakarılar yarısı kazan kaynatırken o geçen Makbete Kral olacağını lerler. O zamana kadar büyle şey düşünmemiş, vazifesine s bir asker olan Makbetin o andi itibarca huzur ve sükünu mıştır. Kondinin tevkalâdeliği © da inaniyor. Onun hatası büyücü dediğini gelerek şatorundaki g ve haris hayat arkadaşma söyl mek olmuştur. Ondan sonra sını kral görmek istiyen kadın tık Makbetin rahatını kaçırmış, mu bir daha avdet edemiyeceği lara kadar sürüklemiştir. Fakat hakikat — gizle, Mücrim Makbet takip ediliyor. hili bir harp oluyor. Kedisinin ladğı kuvvet azaldıkça Genç karısı zaten deli olmuşt Artık her taraftan üstüyte haberler birbirini takip eden ketleri bildirmektedir. Fakat tüm bu felâketlerin başlangıcı yücülere inanmaktır. Tulihin hulleri üzerine hayat salmesii Oyun oynamak İstiyenler için hrbaza inanmıyanlar olsa da b deleri kendilerinin bir sihirbaz kt retine malik olduklarma n ta karar kılıyorlar. Büyücü Makbete şöyle demişler: — Hiç korkma, Kadından de hiçbir adam sana hükmedemiye veklir. Kadardan doğmuyan adam mu?, Eğer fulcıların marifeti befi böyle iki yüzlü lâkırdı etmeleri de, Makbet buna saplanarak dinde dünyaya meydan 6 cesaretini buluyor. Fakat sonra nu mağlüp eden birisi diyor kit — Kendini urtık aldatma. 8 mağlüp edecek benim. Çünkü 'i doğum zamamından evvel mın karnından çıkarmışlar, B anamı doğurmamış oluyor. O zamaa Müakbet için ölüm başka çıkar yol görünmüyor: H u ile kılıç kılıca döğüşerek yet yaralanmış ve ölmüş. Şekspirin bu fucladaki kahi amauların hiçbiri de unutulur gİ değil. Büyücülük asrında ol yirminci asırın ortalarında o! Makbot her zamıanda “yaşamıak dir. Yalnız bulduğu fırsat ve sait değişiyor, muhiti ayrılı Bir de şu var; Makbet mağlüp edileceğini, tık kendisine kurtuluş Üzeci ki madığını görmekle beraber ciye kadar döğüşmekten yılat maştır. O öldürülen kralm int BEOHHHOUHARA 5 sürdüğü n-ı N'--r'ıı. Sahnede temsilini ıımııı.k. aildiğini tiklerinden şiddetli bir ielikt mukabelesi görenleri düşündü gerek. Bu harp bazı büvüleri de muş oldu.