19 Mart 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

19 Mart 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 — SON'TELGRAF — 19 MART 194? Son Telgraf'ın Hikâyeleri eydi, neş'e üst 'n güzel dir, en fena can sı- bepsiz can sıkıntısı ol. karş ayordum. na çıktım. Kalabalıktı, balık. İnsan konu- dığı zaman ta şacak, lıklı bira içecek bir ar- şacak arkadaş nıdık sima göl Yol üstü bir birahaneye girdim. İ Bakındım. Tek tan tu. Yalb | oşalmış bir bira bardağı- * ini şakağına daya - miş Ju;nuvn bir simaya gözlerim y takıldı. Bu profili nereden tanı - yordum?. i im, palto - yanındaki masaya o. | turdum ve biramı ısmarladıktan | gözlerimi yanımda oturana tim. ) bol bir para vadet. bana baktı. z göze geldik. Doğruldum: — İhsan!. Alnı kırışı şakakları kırlaşmış | diye haykırdım. | kaybol: .VuL — E dedim, ne âlemdesin?. Hazin hazin yüzüme bal ndan bir dolu yudum daha alt dudağını üst dudağile ku lenayım dedi, çok fenayım. — Hiç bir şeyim yok artık Ve hü ç kimsem yok... Yer yüzünde tek | başıma kaldım.. — Vah vah İhsancığım... Başın | sağ olsun!.. Başın sağ olsun deme... Ben | Bir anlaşmamazlık Yazan: Selâmi İZZet ... ğ *... Terbiyesine, 2 İhsanın gi rinı sıkt İşte döndü, yumruk- sorma dedi, bu beni köpeğin peşine ta- kılıp kaç'ı. Derin bir göğüs — geçirdi, içini R_— çekti. — Onu bir ele geçirsem... Nerede | | olduğunu bilsem, onu bulsam. Çok samimi idim: — Bunun çaresi var! dedim. Yerinden sıçradı — Nedir? — İlân ver İhsanın kaşları çat — Alay mı ediyorsun? — Hayır.. Bulup getirecek olana Bir kere de polise baş vur. İhsan — iskemlesini geri çekti. Kalktı, gene eski yerine gitti: î — Sen çok değişmişsin dedi, es kiden böyle eşek şakası yapmaz - din. Bu sefer ben kızdım, kızmak! | haklı idim doğrusu. — Terbiyesizliğin lüzumu yok İhsan homurdandı — Birimizden birim: sizlik ediyoruz amma hankimiz' — Her hâlde — sen... Ben sana n köpeğini bulmak iç kıl öğretiyorum, sen kafa tutuyor- sun. İhsan gene yerinden fırladı, bira bardağını kapıp gene gelip kar - ma oturdu: — Ne köpeğ rımdan — bal köşkün serseri Peşine takılıp Hintliler ve İranlı- | lar “Ari,, mi? —| Evet,yahut :çlerin den hiç olmaz- t i yahu dedi, ben ka- m... Komşu vardı, onun sediy açtı! le değil, ayrılık acısı | *a bir kısmı! ile yanıyorum... Sustum. Acı bir aşk nda olduğumu anlam: İhsan: Yer yi lüktu diye devam etti, yegâne sev. diğim mahlük oydu, o da giti Ka macerası | tım. Bi aöi misl, ponra veki ti hatıranın safahatını gözlerinin ö- nünde hayallendirip canlandırarak anlattı: — Mehtaplı bir geceydi. da oturuyordum. dum 've ona yolda rastladım, Âşık- lar yolunda... Yanıma — sokuldu, gözlerini gözlerime dikti...: Ay ışığı < Adâ- | » Çamlıklara çık- | altında pırıldayan gözlerini ömrüm | odukça unutmiyacağım. —E sonra?.. — Sonra aldım eve getirdim. wgamadı, herkese kendini Herkesten adeta bir ço- görüyordu. Herkes onu şimartiyord .. Bu muhabbet havası içinde yaşı . yordu... Ben de çocük — gibi ona düşkündüm. Kaçtı kaçalı teselli | Fakat - Ari> kelimesi ile ne den- | mek istendiğini bilmek lâzımdır. Bu kelime ile Avrüpa ve Asyanın | hemen b tedil üzeri: kaybolmuş ariler vardır. 0 liler ki, koca ülkelerinde altı yüz | | | dil konuşulur, İki kadına çarpan otomobil Dün akşam Nuruosmaniye Cad- | desinden geçen Mehmet idaresin- deki Çorlu 42 plâkalı kamyon Os. man kızı 63 yaşında Hasene ile | Noebahet isminde iki kadına çarp - mığ ve yaralanmıştır. Yaralı kadın- | alınmış şöför ya- lar tedavi altın kalanmıştır Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 12 TUNA BOYUNDA —— —— TÜRK ORDULARI Yazan: M. SAMİ KARAYEL Orhan Beyin babasının naşı Bursada Osman Bey, hasta ve bimecal | Söğütte zafer müjdesine munta - zırdı. Orhan Bey Bursada meş - geldü. Osman Bey son nefesini | vermek için âdeta Bursa zaferini bekli nall © vakkaten £ du. Orhan Bey Bursada idi. Babası- nin zıyamı haber alır almaz köş- tu, (H. 726). Osman Beyin serveti yoktu. Denizli bezinden iç tarafı alemli bir sarık bez, Ata mahsus bir zırh takımı, bir tozluk, — bir lamadı ütte toprağa konul- kaşıklık, bir çift çizme, Alaşehir- | de dokünan kırmızı renkli san - | eaklar, bir kılıç, bir bir | mazrak, birkaç hayvan, üç sürü | koyün. Sultan önünde birkaç y bani kısrak, birkaç da çift hay - vanı vardı. Orhan Bey babasının nâşini Bur. saya getirdi. Bir zamanlar ken - keş, Jeti ol Ğ | | disine zafer hedefi olmak -üzere | gösterdiği gümüşlü künbedin al- | tına gömdü. | Bursanın fethi, Türkleri Tuna | ,h | yapıldığı haber ai şaBu gün Ma Sebzad BİRDEN : 1- AŞKIN ÖLÜMÜ a Büyük u.u—.ı.. ve dang filmi 2. Ş EYH AHMET € sözlü ve şarkı 3.-10001UN İnTimam | izeşt M TOM TYLER'in büyük ser; filmi |Şehir tiyatrosu * TEPEBRAŞI DRAM KISMINDA h Bu akşam saat 20,30 da | İMRALI NİN İNSANLARI İstikllâ caddesinde Komedi kısmında Bu akşam saat 20,30 da DADI | Her gün kişede Çocuk Temsilleri için Bilet verilir. | *llll"* ıl“"l'q |1 Y l“ | KÇ ALEMDAR - MİLLİ DE Meşhur çifte kamikler LOREL - HARDİ lerden HARDİ'nin harikulâde kahkahalarla yarattığı FİL DOKTORU (Türkçe sözlü ) Ayrıca: PETER LORRE (Mr. MOTO) nun Kahire müzesinin meşhur Seba Melikesine nit moazzam definelerin esrarını ifşa eden son derece heyecanlı: Mir. Moto şeytanet düşünüyor Matinelerden itibaren başladı NİKÂH Devlet Demiryolları İşletme ta- bibi Dr. Sait Salmanın kızı Kâmu- | ran Salman ile İnebolu kaymakamı Faik Türeği'nün oğlu Dr. Orhan Türegü'nün Nikâh merasimi bu ayın 6 ıncı günü Afyon Belediyc sinde kıymetli davetliler huzurile mıştır. Tara feyne saadetler dileriz. Baş döndüren müthiş, heyecanlı - Muazzam sahnelerle herkesi Alâkadar eden meraklı mevzuu ile ı!Aııııu LÂDE BİR FİL. M | | ATEŞ BULUTLARI; Fransızca sözlü Baş Rollerde EDWARD G. ROBEN SON - RUTH HUSSEY Yarm akşam / P E K sinemasında ÜTürkiye Turing ve | |Otomobil Klübünden | Menafii umumiyeye hâdim Ce- miyetlerden olan Türkiye Turing ve Otomobil klübü senelik heyeti ÇEMBERLİTAŞ SİNEMASINDA Bugün matinelerden itibaren gösterilecek fevkalâde programı keçırmayınız. 1— GUSTAV FLAUBERT'in romanından iktibas edilen MADAM BOARY Şaheserini dehâkâr Yıl POLA NEGRİ tarafından emsalsiz bir muvaffakiyetle yaratılmıştır. 2 —- HAKİKATİ ARIYAN ADAM Fransızca süzlü | RAİMU - JACGUELİNE DELUBAK tarafından çevrilmiş emsalsiz bir şaheserdir. 3— AYRICA: PARAMUNT YURNAL en gon ve en yeni dünya ve harp haberleri, ş_lNEMA TARİHİNİN EN. BUYÜK GÜNÜ BUGÜN Bütün İstanbul MARMARA'da S1 Filmler Kraliçesi, (MARMARA) nın ilk vizyon ikinci gala filmi. Aşk - İhtiras - Musiki - Dans ve San'at şaheseri DANKO-PiSTA (MACAR SENFONİSİ ) 's:smbulda | nizamnamesinin 6 ıncı — maddesi | muttbince nisanın 26 sına müsadif | cumartesi günü öğleden tonra saat 335 da Tepebaşında kâin «Halke. |* | vinde» toplanacağından vasıfları | lede münderiç azısın Hleri saygı ile rica olunur. ilk defa Bugün mtinelerden itibaren başladı. Bu fevkalâde gala şerefine YUNAN HARBİNE AİT HARP JURNALI yan jurnalında Harp harekâtı - Türk - Yanas kurumu - Cephelerden gelen ganaim - Kadın, erkek bütün Yunanistan iş başında... - ine yak- | nikos Paleologostu. Bu: an Bey V ğünün enkazı üzerinde ye | Osmanlı Türklerin azmine | hiçbir şeyin mâni alamıyacağını bilmez değildi. Bu sebebe mebni ( rator daha Osman Bey zamanın - da bu tehlikeyi anlamış, İrandaki K larına müracaat el- ' na ve Bizans ü: laştırmıştı. O sırada nda idi. Türkler tamam yirmi seneye Akçakocalar, Samsama ça- | la beraber Sakarya ovalar da, İnönü lü kıyılarında cenketmişlerdi. Çamlık kayalar üzerinde yük- selen Bizans hisarları ve onu ta- ülarından kurtulmak istiyordu. Güza Hanın vefatı üzerine Ma- | rika Hüdabendeye miras kaldı, İz- nik muhasara oldunduğu sıralar- da, Osman Beye muhasamattan vazgeçmesini tehdit suretinde söy- liyen, işte bu Prenses Marika idi. Marika, debdebe ve dârât ile tâ İrana Kadar gönderilmişti. İhtiyar Gaza Hanım koynuna giremiyen | bu dilber Hüdabendenin kucağına düşmüştü. Şimdi de b ka, Bi- Zans siyasetinin &ı tâ İrandan İznik önlerine doğru savuruyordu. Fakat, güzel Marikanın savur - duğu tehditlere Osman oğulları e- vermediler. Sakary in hâffesi Türk Bununkı beraber Binzansın, 'Tür. M 'r! hüküm - n Bizans | etinin Ötede! hııi müracaat çarele yaptıkları mü » | cadele h Türkleri hiç mağlübiyet görmediler, Bütün e- ! meile rlemek, meden evvel Ru- zayıf dü vadisindeki lerin eline geçi ar Andranikosun Mogol - klediği ümitlerden de u. Türkün boylarına dağru yayılma sa karşı takip ettiği siyasette de- | mevkilerini mni afaza r—.l lardı. İşte, bir 'Türk hakanı olan Osmanlı Türklerinin Bizansta ye- Gâza Hana da kızını vermekle Os- | güne hasmı, ihtiyar ikinci Andra- | | atmıştı, | Mustafa'nın, sevgilisi | müşler, önlerine nevalelerini ser- | mişler, oniar da orada kendi âlem- | gezinmekte olan sevgilisinin ar- | rip bülbülleştirme! ! niden şevke gelen Mustafa İnce | nadolunun garbında yeğâne | dan büyük bir tehlike olamazdı. n baricinde | &e Kalabalıkda Mustafanm gü züne sevgilisi İnce Arap güzel bir segâh tak- siminden — sonta o — zamanın | en yanık ve en sevilen türküle - rinden olan şu türküye geçti: Bak bozulmuş kütükleri sel almıç İmce belli sovzilimi el âlmaş Akkım gitmiş, fikrimi de yel almış Anam, buna masıl dayanayım ben Anam birak, birak la yanayım ben İnce bellim, dudu dilüm nerdesin Meleksin hoş, gökte değil, yerdesin | Yüzeğide aleşten bir perdesin Anam, buna nasıl dayanayım ben Anam birak, iurak fa yanayım ben Bu türkü çalınıp söylenirken buna, haliften Mustafa da iştirak ediyor, fakat o, bu türküyü söy- kü söyler gibi de- inden inler gibi söy- lirkıı Mustafa, bekrilik merı veninin birinci basamağına, ilk adımını o akşam, işte bu suzetle * ni ile Anasına oynadığı bir oyon Sebilci güzeli! Yaz sonlarına doğru idi. Mustafa yine ayni arkadaşlarla bir cuma günü — Çırpıcı çayırına gitmişti. Çayır dehşetli kalabalıktı. — Yer yer ocaklar yanıyor, kazanlar, ten- cereler kaynıyordu. Çalğılar ,eğ- lenceler, debazlar, rakkaslar, pehlivan ri, salıncaklar, atlıkarınca- r yerinden oynuyor- Mala ile arkadaşları orada- ir kır kahvesinin hasırına çök- lerinde eğle ardı. Bir aralık | kalabalığın arasında -Mustafanın | gözüne evgilisi ilişir gibi oldu. He- | men yerinden fırladı, yanında ken- di akranı bir kızla dere boyunda kasından seğirtti, Fakat kendini ona çaktırmadan, onları gizlice ta- etti ve kızlar, annelerinin ol- | duğu yere gelip oturunca Mustafa da geriye dönüp arkadaşlarının yanına dö Bugün sabahtan- beri lüzumundan fazla neş'eli gö- rünen Muvtafaya şimdi bir dur- günlüktür ç Arkadaşları me- selenin farkurda olmadıkları için bundan pek birşey anlamadılar. Onlar, bir, bir buçuk aydır, Mus- | talayı artık sevgilisini hayli unutmuş biliyordular ve hakika- ten de Mustafa, son günlerde aş- kından, o kadar fazla ve sık bah- , setmiyor; hatty şenliği ve şakacılığı | yüzünden, bazan bu aşk meselesi | ile de alay ediyor, ondan — hazin olduğu kadar gülünç mevzular çı- türlü eğlenceler bire ona niçin bu durgunluk gel mişti. Mustafayı tekrar dile geti n kendisine | bir rakı sunuldu ve İnce Arap he- men curasına yapışarak — kavrak bir hava tutturdu. Biraz sonra ye- | Osmanlı Türklerinin nüfuzü A- kimdi. Vâkıa Kütahyada Germi - yan oğulları, - Ankarada — Ahiler, Kastamonuda İsfendiyar oğulları, | Cenpta” Saruhan oğullar: vardı. | Osmanlı Türkler için 6 taraflar - Çünkü hepsi de ayni ınkın ve ayni milletin muhtelif zümreleri idi. Onları birbirinden ayıran nokta, her zümrenin başına göçen bey- lerdi. Dâha gdoğrusu, Selçuk Türkleri Anadoluda muhtelif beyler et - rafındi ufak devletler teşkil et - mişler, kuvvetlerini bu merkezler etrafında toplamışlardı. Bu zümreler kavi, müterakki, afında toplamak ve yerleş- için iglerinden birinin kuve fan cihetile öbürlerine f: olması lâzımdı. Bunun için silâh kuvvetine de ihtiyaç yoktu. Çar- pışılacak millet kimdi?. ilişir gibi old Araba: — Bir mani havası yaz Dedi. Arap mani havasımı $ tıktan sonra Mustafa, âdeli, calen denecek surette ve peşine şu manileri okudu: boyu serince Benim yaraın derince Aşık yalanda gerek Herkes yerli yerince * Bağa vardım nar için Nüre yandımı yör içim Anan seni doğurmus Meğerse ağyar için Seni değuran ana Ne yaman kıydı bans Ziyanı yok, eibet le Kavuşurum ben sana Saz ile bu manileri okuyuf nin zehirini döktükten sonrü tafa bir hayli açıldı, meş'el tekrar bülbülleşmeğe, ari rile tatlı tatlı şakalaşmıya İkindiye doğru — ve çayı civelvli bir zamanında Mi nn aklına bir muziplik bu muziplik, biraz ilerideki murların altında oturmaktâ' ine ve bilhassa sevgi annesine karşı yapılacaktı. pek acaip bir şekilde mu: | biseli, başı külâhlı, palabıyi torba sakallı, omuzu kırbal kemerli ve elinde içi yazılı ada yeni peyda yanına çağı ena şöyle dedi: — Baba, şu sırtındaki elbirfi emuzundaki kırbayı, belin! meri ve elindeki tasları 6? yirmi dakika için bana KW msin?, y Sebilci sordu: — Ne yapacaksın onları — Sana bana onu süyle Sebilci düşünmeğe başladt — Oyun möyum size ne Sonra sebilciye döndü: — Baba ne düşünüy ralıyacak misin, — kiralardi — Şi da soyun bakalım!. Beş dakika sonra ,Mu:staff ğ bir sebilej, şekline .ımııl zünü belli etmemek için perçimlerini de mümküü kadar kaş ve gözlerinin indirdi. Arkadaşları hem #j den katılıyor, hem de ne acaba bu oğlan yine? di; raktan çatlıyorlardı. Genç, yakışıklı, iri yarkı büz Mustafa çimdi bu hal manzarasile sıpkı bir sebil zeli olmuştu. Arkadaşlar — Siz isterseniz çaktı! peşimsıra gelip oyn: mu yakından seyredi oturduğu yere yaklaşınca bir ilâhi gibi birşey tW taslarmı şakırdatmıya VE lere tektük su vermeği çarkati ların ırkdaşlarile birleğ kanlarını dökmek d! kr!" çin lerinin nüfuzlarını idi. Osmanlı Tü larını ve küvvetler zerine niş olduklari * taraflardan kendilerine W? cek yoktu. Zaten ihtiyar Andra korktuğu bu nokta idi. B likede di. Asırlardanberi * rında zevk ve ihtiras ren şevk ve huzuz şebi Türk tehlikesine mart Geçmiş asırlarda, B hemmiyeti büyüktü. W ki Bizans tekbaşına bİf © torluk gibi yaşadı, " sanıldı, ğ Fakat, birdenbire te6t 1 rek koca bir mparatdf lâsına sebep oldu. HBA torluk, öldükten söRfâ ha bir asır müddet y”'d” / 4 İ ji

Bu sayıdan diğer sayfalar: