İngiltere ise yalnız bu yarmak üzere çalışmaktan kendisi için kestirme yol olmuş sayılamıyor. Geçen herp Haat bani miselle- | işti. Harbin ortasın- | raf sayılan bir mutavas - X gelsin, göreceği mukabele resmi nezaketin icap ettir- ei Benuvu Alman erı imiş. Sulh teklifini de yyayı memnun etmek üzere : danışıp görüştükten senra atmış. O zamanki Almau 1, gösterdikleri sebatı gev- 5 sarsmak maksadile mi or- | tırmalıyan pek çok şüphe- tdı. Bu şüpheler ber vakit | ne benziyor Mutavassıt ro- | izerine alan tarafın kendi JEBI ROMAN: bb -.ıîı ederim artık beni ra- etmeyin, Siziale hiçbir za- ir dela daha konuşarak de- cektim, Fakat e- kaldı. Kı'ndııugl::)di::. ;;' min Sadmesinden kuztul ” ı::;l;ıdvı kuru, &lü bir | uğunun içine düşmü ıldum. Sinirlerdeki gergin, mağdaki umumi teyakkur ince bu hep böyle oluyor 1 yalan söylemeliyim?. Bu da bile bu boşluğun, bu ku- n desiri altındayım. Mace, le his maceraları muhak < yüzde doksan tehlike ifada yler. Fakat, ne de olsa in. hunun buna Ve onun sihk “ine ihtiyacı var. ilı basını kanlar içim. 'en de Seveceksin / Yazan : ETEM İZZET BENİCE z. Bu harbin bir adı da sinir harbi oldu. Kavgaya karışanlar birbir. Jerinin sebat ve mukavemetini tüketmek için ne yapmayı uygun buluyorsa onu elinden geldiği ka- dar yapıyor. Uzun sürmek istida- dını göstermiş olan bu harbi kı- şaltmak maksadını güder gibi gö- rünerek ileri sürülecek her türlü sulh teklifi, geçen harpteki em- sali gibi ancak menfi neticelere varabilecek. Yoksa daha harp bi- teceğe benzemiyor. Birköylükızının cesaret ve soğuk kanlılığı | de bırakan kurtian | nasıl intikamı almış Mersinden bildirildiğine göre Silifre kazasının Güzeloluk köyü civarında genç bir köylü kızının cesaretini gösteren bir vak'a ol - muştur: Bu köyden Durmuş oğlu Meh- met Topal, köyüne bir saat mesa- fede Pınarbaşı — mevkiinde bir | ekurt tuzağı» kurmuş ve bunu tet- kike gittiği saman tuzağı yerinde bulamıyarak merakla araştırmağa başlamıştır. Nihayet bir çalının arasında tu- zağı, bir dişi kurt yakalanmış ol. duğu halde bulmuş ve sevinerek tutmağa kalkışmışsa da birden ça- hların arasından; dişisinin âkıbe- | tini bekliyen erkek bir kurt fırlı - yyarak Metimede hücum etmiştir. Kaçmak imkânını bulamıyan Meh. met Topal uzun müddet azgın hay- vanla mücedele etmiş ve muhtelif yerlerinden yaralandıktan sonra; yorgun düşen hayvan uzaklaşmış- u;mmeı 'Topal kanlar içinde eve dönünce babasının yaralarını gö- Ten ve hâdiseyi öğrenen 17 yaşın- daki kızı Emine duvardaki çifteyi omuzlıyarak Pınarbaşı mevkiine | koşmuş ve yolda kurdu görmüştür. Hayvan bu sefer de Emineye sal- dırmış fakat cesür kız tüfengini hemen ateşliyerek kurdu öldür - müş, :ılı:dı tuzağın bulanduğu yere giderek tutulan dişi kurdu alıp erkeğile beraber sürüye sü - rüye köye, evine getirmiştir. —-. —— İllustriyus kuman- danı terfi etti Landra, 88 (AA.) — İllistrous tay. yare kumandanı Boyd'un Kont Amiratliğe terti edildiği bildirilmekte- dir. İltistrous gembine mensup tayya- zeler 1940 İkineiteşrinde — Taranto'ya yapılan parlak İngiliz hücumu — sena- gında İtalyan filocunun büyük bir kus- mini tahribe muvaffak olmuğlardı. Macera heyecanı besliyor, in - san Tuhunu tazeliyor, #inirleri daima dik ve tok twtabiliyor. En dinamik fikirlerin, en yüksek şu- serarelerinin, en hamleli — ve keskin zekâ eserlerinin müessir. lerinde mutlaka his maceralarının | besleyiciliği olmuştur. | Halil Necip biçbir vakit benim | için bir zihin ve gönül me ti olmuyacaktır. Buna eminim. Sali- hi sevmiyorum. Sevebilmeme de | imkân tasavvur etmiyorum. An» | tak, onum nikâhlısı olarak haldık- Ça ona asla hiyanet etmeyi ak - | lan geçiremem. Buta bağlı bulunduğum şerel lerin ne kadar ihtiyacı varsa ken- ü::.'“. şeret ve haysiyelimin de $ ihtiyacı yar, Çok şey bekliyoruz Yeni iaşe teşkilâtı işe başlı yor. Bu yeni kurum, her şey- memlekette ihtir kâr mevzuu ile uğraşacak. Sonra da, halkın muhtaç ol- duğa yiyecek maddelerini bizzat ele alarak temin ede- cek. Ticaret Vekilinin beyana- tında söylediği gibi, gayri- meşru kazançları, namuskâr hazanca tercih edenlerle ar- tık kat' günü gelmiştir. Hayatın — pahalılandığını, halk, günden güne daha çok hissediyor. İki sene evveline, hattâ bir sene evveline naza- ran, hayat çok pahalılaşmış- tır. Bunu, ayni miktarda para ile bugün ayni işi göremeyin- ce daha iyi anlıyoruz. Zaten, normal zamanda bile, Türki- yede Bir hayat pahalılığı Mevzuu vardı. Ve, hatırlarsı- mnız, hükümet, pahalılıkla mücadele için bazı tetkikler yaptırıyordu. Bu sefer, Avrupa harbi, hayatın pahalılaşmasını bir | kat daha sür'atlendirdi. Fa- kat, üstüne, bir de muhtekirler taz biber ekince, mesele, da- ha ciddi bir mahiyet aldı. Yeni iaşe - teşkilâtından çok şey beklemekte kendi- mizde hak görüyoruz. BÜRHAN CEVAT EHergün kaç Radyo istasyonu çalışıyor Hergün radyosunun düğmeleri- ni çevirenler, bazan kendi kendi- lerine sormuşlardır: «Aacaba yer. yüzünde radyo neşriyatı yapan kaç istasyon var?» Hesaplara göre, musiki neşriyatı yapan İstasyonların miktarı 2500 dür. Fakat unutmıyalım ki, sade- ce siyasi, ticari haberler neşreden İsti mlar da vardır. Bunlardan başka deniz fenerlerinde, vapur- larda, tayyarelerde, Tasat istas- yonlarındaki telsizler de bunlar- dan hariçtir. Bern şehrinde bulunan beynel- milel radyo Neşriyatı Birliği u - mumi kâtipliğinin son neşrettiği bir iştatistiğe göre, yeryüzündeki istasyonların miktarı 36 bin kü- surdur. COL39 GİLiğ El çatlakları Kış mevsiminin şikâyet edilen taratlarından — biri de — ellerde çatlaklıklar — husüle — gelmenidir. Hem bu çatlaklıkları gidermek, hem de elin derisini yumuşak ve taze bulündurmak için herkesin bildiği basit usuller vardır. Bu u- Büllerden biri akşam yatarken, el- lere gllserin sürmektir. Diğer bir tızul de bir eldivenin içini dışarı- ya çevirmeli ve badem yağını sü- Terek, tokrar eski haline getirmeli, Akşam yatarken, bu ekdiveni gi- yerek öyle Uyumalı. Sabahleyin kalkınca elleri “güzelce yıkamalı. Bu suretle elde çatlak la kalmaz ve el derisl yuzayumuşak kalır, Hem, hâlâ bu Halil Necip, ma- inden çıl M sal üşık? Yoksa Bir kin halinde çıkarmak mı is- tiyor?, Bu iki nokta üzerinde çok tereddüdüm var ve.. birinelden 2i- | 'yade ikinciye ne derte deş bir insanın bir gö- | Tüşte bir kadına âşık olableceğini ve bumu hemen bir hastalık hali- ne yükseltebileceğini sanmıyo - ram. Eğer Naciyenin anlattıklarına ve Halil Necibin benimle temastaki yaziyetine inanmak lüzim — gelse bu delikanlının «Mecnan, u 5 ran bir aşk kahramı derhal kabul etmeliyim!. KORKU Yirmi dört sant daba geçti. Necipten hiç yeni bir haber yok.| Dün korka korka ablama kadar gidip geldim. — Ha şimdi karşıma çıkacak! Ha şu köşededir!. Ha urkamdan geliyor!. yediği toka- | din acısını yine benden en müthiş | 1 olduğunu | | len yağlı Ayri ayrı üç otelin sahibi, ve di- Ber üç kişi davacı.. Maznun da, müteaddit sabıkaları olan bir otel hırsızı.. Gözleri velfeeri okuyor. Hani, karşısına babası çıksa kalese koyacak gibi.. Otelcilerden Hüsnü anlatıyor: Galiba on gün oluyor.. Kapının önünde bir otomobil durdu. Bu Nedim indi.. Elinde büyük bir ba- vulla otele girdi. Bir buçuk liraya tek yataklı bir oda pazarlık etti.. Bavulunu odaya koyup kilitledi . Anahtarı cebine koydu. Adapaza- rından ticaret için geldiğini söyle. di. Fazla paralı bir adam gibi gö- Tünüyordu. Geceyarısı ötele geldi. - İçmişti, ağrı kokuyoar, dili dolaşıyordu. — Babahleyin erken işim - var. Saat altı buçukta uyandırın! Dedi Odasına çıkıp yaftı. Sa - bahleyin, dediği gibi, altı buçukta uyandırdık. Acele kalkıp yıkandı.. Giyindi. Aşağıya indi. Yazıhaneye geldi. — Aman bana şuradan bir süt getirtiverin! dedi, Yazıihanede benden başka kimse | yoktu. Müşteri kibar müşteri diye | | koşup karşıdakı sütçüden süt, te- | | mı!v!liı.l'wllvıl-dı'ı—ODI-ıı'ıviiwW | — Karadenizden vapurla tanıdık | bir tüccar gelecek.. Onunla işimiz var, Belki onu da sizin otele geti- ririm, dedi.. Otelden çıktı. Biraz sonra, para — lâzım oldu.. | Sürgüyü açmak için anahtarı sok- | tum açılmıyor.. Bir de baktım ki kilitli olan sürgü açılmış. Çekip a. çınca, sürgüyü tamtakır gördüm. | olmadığını gördüm. Ben bu telâşta | iken, ceki müşlerilerimizden Niğ- | deli Hafız Efendi indi. — Hüsnü Efendi, dedi. Cüzda nrmı çalmışlar.. İçinde yüz elit lira vardı. Biz otelciyiz.. Böyle şeyleri çok gördüğümüz, çok duyduğumuz için, anlarız. Hafız Efendinin de, | ötelin de parasını bunun çaldığını | anladım. Poise haber verdik., İşte, | yakalamışlar. Polise haber verdik- | ten sonra, odasına çıkıp — bavula | | baktık.. Bavul, mukavvadan bir | bavulmuş. Gayet de ağırdı. Açıl- diğı zan.an, içinde gazete ve tahta parçaları olduğunu gördük. İkinci otelei Nuri anlatmağa baş. | la Bizim otele de öyle, otomobil | ve bavulla geldi. Yukarıda, nda komşusu Samsunlu Arifle ahbap olmuş.. Beraber ticaret yapalım, diye kandırmış. Kasla göz arasında içinde 66 lira bu-sunan cüzdarını aşırmız, Akşam üz>riydi, Yazıka- neye geldi. Diye üzüm üzüm üzüldüm, Ca. | nıma kastedecek bir buhran | | ve feveranına düşeceğini mla ha. ftaırıma — geliremiyordum, — Halil Neciple son konuşmam ilk önceki | bu korkumu kaldırdı. O, sadece bir zavallı üşık rolü oynamak sevdasında. Fakat, be- nim korkum, büyük korkum o - nunla konüşürken — görülmemde, Bir bundan, bir de Halil Necibin | benimle bir iki kere konuştuktan sonra bir büyük cürete kapılıp | | evime gelmeğe kalkışmasından | korkuyoerum:. | Böyle bir vaziyet beni mahve. | debilir. şeyden önce karılarının iha- göre göre nemrutlaşan Sa- lih hemea beni boşar. Ablam böy. lece afişe bir kadını evine almaz. Sokak ortasında tek başı- | na kalırım! Bir kadın için bütün bir hayatın | imtidodi içinde silinmiye imkân | kalmıyacak bir damguyı almınida | taşıyarak sokak ortasında ve tek | eei MAHKEMELERDE!: Otele otomobille ge- Bıraktığı mukavva bavulda ne varmış biliyor musunuz ? Kâğıt ve tahta parçaları... azan: HÜSEYİN BEHCET-İ—— İ vardı. Bavulu yukarıya çıkardık. | | ve tevkifine karar verdi. müşteri / | — Üsküdara geçeceğim, vapur kaçta var acaba” diye sordu. Ben wapur tarifesi ararken duvarda a- sılı ceketimin cebinden cüzdanımı çekmiş. Cüzdanda yedi buçuk lira İle bazı hususi evrakım ve fotograf- | lar vardı. Sonradan, odasında bir raktığı bavulda, kâğıt parçaları, tahta parçaları olduğunu gördük. Üçüncü otelei Mehmet anlatı - yor: — Bizim otelin önünde de oto . mobilden indi.. Elinde bir - bavul Ötelde iki gece kaldı. Tüccar ol - duğunu söyledi. Üçüncü gün sa- | bahleyin, gözlerini tedavi ettirmek | için Maraştan gelen Şehabettinin | odasına, Şehabettin yüzünü yıka- mağa giltiği zaman girip masanın | üstünde duran cep saatini, bir al- 'tın kalemini, içinde iki yüz yirmi kuruş olan para çantasını çalmış.. | Acele acele bana geldi. — Ban bair on liralık bozar mı- sın? dedi. Ben parayı bozarken, na. sıl yapmış bilmem, yelek cebinden altın saatimi çekmiş.. —Çocuklu « | ğumda sünnet olduğum zaman da- | yım getirmişti. Yirmi beş sene var. | Bu otelden — çıktıktan öon dakika sonra Şehabettin geldi. saatile ka- leminin ve para çantasının çalındı- Bını söyledi. O aralık, ben de, saa- timin farkettim, Polise haber verdik. Yukarıda odada du. Tan Davulu açılınca, içinden eskt Eııuleı paçavra parçaları çıktı. | gün sonra da yakaladılar bunu. | Diğer üç mağdur da, paralarının ve eşyalarının çalındığını söyledi- ler. Hâkim, maznun Şabana sor- ö — Ne söylüyorlar — Şaban? Bu .”:M hırsızlıkları yaptın. Mi — Evet.. Yaptım efendim... Hep- #i doğrudur. Bu üç otele dört gün içerisinde gittim. Söyledikleri şey- lerin hepsini, fırsat düştükçe çal- dım. Sonra, Galatada Çiçanın e. vinde kapandım. İki gün sonra ge- lip yakaladılar. Paradan ancak yir- mi lira kadarını yemiştim. Üst ta- rafını buldular. Saatlerle kalem de duruyordu. — Onları da buldular. Hepsi buradadır. Otellerin kâtip ve hizmetçileri de | şahit olarak dinlendikten sonra, hâ- | kim, ele geçirilen paralarla snat ve sairenin sahiplerine iadesine, Şa- banin da, sabıkaları da gözönime alınarak bir sene sekiz ay hapsine Mahkemeden çıkan Şaban par - | maklarile bir şeyler hesapladıktan sonra, kendi kendine mırıldandı: — Yine tam kış ortasında cağım.. İşlte bu iyi olmadı! Bari Çü İki sene olsaydı, bahara karşı Çıkar ,bir iş tutardım. Bundan son- ta hik mi?, tövbeler tövbesi., başma kalmak herhalde «vahime kelimesinin ifade edemiyeceği bir | ükibet olur. DÜŞÜNCE Halil Necibe karşı en basit bir alâka düuymüyorum. Genç, güzel ve sevimli bir erkek olmasına rağ- | men gözlerimde ve ruhumda bu | sevimliliğin en basit bir izi bile | yok. Fakat, niçin zihnim hep © | nunla meşgul?. Otururken, yü - rürken, konuşurken, evde, sokak- | ta, yatakta hep onu düşünüye - Tum. Niçin bu düşünce?, İşte bu noktayı bir türlü tahlil ve izah edemiyorum!, Hattâ bazan dalıyor, o kadar u- zun düşünüyorum ki bir defasın- Diyecek banim dalğınlığım ile alâkadar olmak Tüzumunu bile düydü. | Muzla avukatımızdan sorulacak sualle- Üzmlye ekkisi gibi devam olunacaktır. | müracaat. 9 — SUN TELURAF — Z7 ŞUBAT 1941 HALK SÜTUNU Evlenmek istiyenler, iş ve işçi arıyanlar, gikâyetler, temenni- ler ve müşküller Yeni izdivaç teklifi mektubu Vatandaşlar arasında evlenmeyi ko- laylaşıı Cak maksadiyle açmış elde- Bumuz slzdiyaç Sütunuz okuyucuları- ma, İş verme kısımlarına ve döklerü- Te Şikâyet ve temenmilere cevap ver- e İzdivaç Teklifieri | “ir 22 yaşında 1,74 boyunda, G4 kile | hafif esmer bir genelm, Serbest mas- lek sahibiyim, Vaziyetim bir aileyi ge- Çindirinek için normaldir. Tevazuu se- ver, hasxas bir insanım. Hiç bir içki, elgara kullanmam. Yaşımla mütenasip, hiç evlenmemiş | iyi terbiyeli, çok hassas, sade güzel, | boyu 1.68 den aşağı olmuyan, tereihan hayatta yalnız kalmış —Terzi de ola- bilir— bir bayanla evlenmek — İstiyo- Tum. Halk sütunu T, L. 202 rumuzuna olmuyan, €a az örlamektebi — bitirmiş bir kizla evlenmek — istiyorum. Halk sütunu (Y. S) adresine mürmesat, — | *ir 23 yaşında 55 kilo ve LG4 boyda koyu kestâane gözlü ve saçlı muntazam ması Jhzımdır. Taliplerimin Halk sü- tunüu G4 İnci rumuzuna mürecaatları. Gelen Mektuplar İ. Güven: Evvelki — mektuplarınıza Nüveten İstanbuldan — E, 23: İstan- Jbuldan, Tuzladan, —matbaaya bırakıl- Ercümeat Aksaraydan — H B Pa- tihten — Sempatik: D. 29 Topkapıdan taahhütlü maktap- | larınız vardır. Saat 15 — 10 arasında alınız veya aldırınız, Gaib aranıyor Aslet Bulgaristanın Ruscuk doğum- Yulanadan olup Karamürselde iskân e- dilmiş olan ve orada nüfus —memuru iken İstanbula tahvili memuriyet eti Hi istibbar olunan 317 doğumla Tuna- | Bir anne yavrusunu evlatlık vermek iatiyor 40 günlük oğaln yavrumu mali vazi- yetimizin imkânsızlığından. bakamıya- çağımdan benim ve babasanın rızasiy- de, evlâtlik vermek istiyoruz. — İstiyen | hamiyetli, müşfik, Sticenap insanların | Ryüpsultanda Şita yokuşu 5 numara- VArkası Var) da Cevahir adrerine — müracsatlarını gayanrız. kabul edilmiyecek “ ee y B Eşek etinden kaç tür- lâ yemek yapılır ? Ajans telgral 12 Ada- daki'Halea. Geklği Gkuliyı anlata anlata bitiremiyorlar, Açlıktan, bakımsızlıktan her ı.iln bir çnık kadın ve çocuk Bütün İtalya ile irtibatı ke- silen 12 Adanın çektiği bu sıkıntı, İtalyanın düşüncesiz- liği dolayısiyledir. Yunan inde, Afrika cephelerinde fevç fevç teslim olan İtalyan kıt'aları gibi, ge- neralleri gibi, 12 Ada kuman” danı da teslim olsun, diyer ceksiniz.. Fakat, kime teslim olsun, adamcağızın karşısın. da, yanında kimse yok ki.. ük talihsizlil i, lar üstünde ve deniz ortasım- da kalmış.. Bağırsa, çağırsa, feryat etse, kim duyar, kim dinler.. Gelen haberlere göre, bu | adalardaki İtalyan subayları da yiyecek sıkıntısı çekiyor ve imtiyazlı olan bu zevat da- hi, et namına, ancak, kokmuş eşek eti bulabiliyormuş! O da, bol miktarda değilk- miş! Ben, bu kokmuş eşek etine akıl erdiremedim. Madeni ki eşek eti yemiye razı veya mecbur olmuşlardır. O halde, me diye kokutuyorlar. Taze ta> ze kessinler, pirzola, biftek, şiş kebabı, Bonfile yapsınlar, ye- sinler.. Yok, eğer, idare ile yemek lâzım geliyor ve mese” lâ bir eşeği bir ay devam et tirmek zarureti hasıl oluyor” sa, o zaman da, buz dolabına koysunlar. Diyeceksiniz ki, kocaman e- gek butlarını istiap edecek fazla miktarda büyük buz do- laplarını nereden hulmalı?, Nihayet et, bu.. Parçalana- bilir.. Satırın altına konur ve güzelce kesilir. 12 Adanın içinde en büyü- olan bir iki ay kalırlar, Akdenizin güzel havasını teneffüs eder- ler, rüzgârı ile yorgun başla- rını dinlendirirlerdi. Acaba, şimdi, bu otellerde servisler ne âlemde?. Otelerin günlük yemek lis telerinde neler var?. En çok, bu 12 Ada halkının zavallı yerlilerine acıyorum. Çünkü, yerlileri, bildiğiniz g:- bi, kanı sıcak, masum Rum- R. SABİT Yeni tip ekmek Cu- martesi çıkıyor Yüzde 10 çavdarlı yeni tip ok- mek cumartesi sabahından itiba. ren bütün fırınlarda imale baş - lanacaktır. Bu ekmeğin bugünkün den 50 para kadar ucuz olacağı he saplanmakladır. Fiat Mürakabe komisyonu ya - rınki toplantısında yeni tipe göre | Un flatını teshit edecek ve Beledi- yede buna göre narh hesaplana . Caktır. Boyalan DERDİ Sinemalar havalan- dırılmıyor mu ? Beyoğlunda — İstiklâl caddesinde Oturan - karilerimizden Pahri Ak- yüz gönderdiği mektupta diyor ki: «— Belediye —Talimatnamesine Böre, sinemalar her wens sonunda atlanu havalandırmıya — ve ondan sonra seansa — başlamıya mecburdurlar, fakat bir çok sine> malar bu talimata moktedirler. bilhas- sa Cumartesi ve Pazar günleri ile geceleri sinemsların içi — havasız- lıktan çok sıkıntılı olmakta ve şe- yiretlerin sıhhati de tehlikeye gir- mektedir. Beyoğlu Kaymakamlığı- nit bu bususta tedbirler almasını ver ederiz.> Ve ea