26 Ocak 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

26 Ocak 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VRUPA HARBİNİN LAİ SA SAA arlamakla sön- mek arası.. Üzün süreceği besbelli olan bu be dayanmak için bagiliz te- bütün kuvvet ve servet mom | | | yaükemmel bir kara kuyveti saye. Tni işletmektle ir Harbin w sürmesi demek yalnız Al - 8 Uzun zaman harbe katlan- Mmecburiyetinde kalacak de- değildir. İngiltere de bütün Hiğı ile uzun zaman uğraşacak ktir. Almanya havadan top- bir taarruzu başarabilirse ! istediğini İngiltereye kabul et- eğini zannetti. Şimdiki | 'ya geçen selerki Kayzer A l 'yasının düştüğü halalara düş- k iddiasında olduğu için İn- farafından bir gün abluka ' alımırsa ona karşı her ted- Almayı düşünmüştür. Yani ip- Madde biriktirmek, her tür- Vesaitini hazırlamak gibi. Çıktıktan, nihayet Avra- Framsanın malüm mağlübi- sonra İse Almanyanın vurmak ümitleri ek- 'edi, arttı. Çünkü Almanyanın aç olduğu sulhu — Fransanın F ancak İngilterenin mağlü- GDi temin — edebilir — 28 - Yordu. Lâkin İngilterenin he- Tükavemete zi ve bu Kevemeti güm geçtikçe daha Matı Almanyanın o ilk elt de, pek riyazi görünen he- Ti da şaşırttı. Kayzer Âl - ASı ada olan İngiltereyi vu- Yiştı, Şimdiki Almanya iser Ârtık ada diye birşey kal - ar.. tarzındaki sözlerle ye- itine, bilhassa havadaki Üs- füne güvenmiştir. Halbuki birşey yardı. O balde 'Ya için harbi çabuk bitir. g a tli tahakkuk edememiş - 'ör ikinei mesele: Rüre Almanyanın ne “AĞL Şimdiki Almanya İçin 0 İ asırda Prusyanın mef- Yal İkinci Fredrik pek mü- Bümune oluyormuş. Çün- Manındaki vesaitin, hukul telâkkilerinin müsaadesi ikinci Fredrik yıldırım düşünerek o -d_' Bi Yarmak istemiş, il Bükümdar sayılmaktadır. V TeT Bi eei i dolü tü Öt hor Prusyalıya askerliği Miştir. Öyle ki Prusya bir seferberhale gelmiştir. O- hazırlanmamış konaşu- Birer surctle tecavüz etmek ik için kolay olmuştur. Fa- Sura kendi aleyhine her ta- birleşildiğini gördü. Fred- Ük sadneler geçirdi. Lâkin & ordusu her mağlübiyettem (* tekrar kalkındı. Başkaları - *lindeki menabie göre Fredrik H azal " görüyordu. Bununla bere- yine — dayanmayı — bildi. (4 nihayot Prusya için acı gün- örmek sırası geldi. aşağı yukarı iki akır olsa bile Fredrik bugünkü için pek büyük bir misal İktan geri kalmamıştır. Fred- di zamanında en müken- DEBİ ROMAN: 31 Sen de Seveceksin! Yazan “ETEM İZZET BENİCE — | (azan : — — Sen üzülme. Bin kere, yüz bi (2Efni dilerim. Daha fazla ö- | ilemek için ne istiyorsan söy- m, Yapayım kardeşim. Fakat, ı Neciplen de hiç bunu um- D ÇS kuz asabiyetten tirtir dit - ; 4 Rengi hiddetinden ve kan | tden sarı da değil de yem- Ü. M ” simdi ona haddini bildi- Seslendim, fakat, nafile. Ne | “itiyor, me geriye bakıyor- | _;ı İ İ 3 ! l el silâha ve en iyi orduya malik olmakla küçük Prasyanın : | Avrupada çok işler becerebi | hava ve denizaltı vesaiti ile yine sinde 80 mailyon baliz Alman içia yalnız Avrupaya kâkim olmak de: #il, karşıdaki İngiliz adesıma di geçerek omu vurmak ve İngiliz im- mu yıkarak mirasına | konmak da mümkiln olacağı Ümi- dime düşülmüştür. Lükin tagiltereye doğrudan dek- yuya tanrruzdan beklenen veti - ceyi elde edemeyince Almanyanıl taraflarda talihini tecrübe tmesi ihtimalleri İngilizlerce hiç kır _:.-ı tetulmuyor. Bu lardan du elda yürütülem mütalealı L nokta nazara çarpmaktadır: 1— Harbi çabuk bitirecek iste- ni almak için Almanya çok Sümeimiş e de Ka Ve harbe katlanmak mecburiyetine girmiş- tir; 2— Vaktile Predrikin Prus - muharebelerde nasıl klih küh sönmüş ise şimdiki | yası uzül parlamış, , ir; Harbin safhaları görecektir; 8— | urun sürmesi Almanyanış aley - | hindedir. Wi “Elbiseyi nasıl Hâkim kadrola N e e e A ? supuruı'sunuz Klbise, gerek İşyen kaideleri do-| layıaile, gerek #lbisenin iyi mu - I hafaza edilmesi bakımından süpü- yülmesi Tüzımdır. Mevelâ pattomüzu tozlandığı za- man süpürürüz. Pakat usulen yu- karıdan aşağıya doğru süpürmek Tâzımdır. Eğer çamur lekesi varsa, ı çamur kuruduktan sonra, elle çı- | karmalı ve müteakıben düz masa | üzerine konarak fırçalamalıdır. Fır- çanın pek sertini kullanmak mu- | vıhkwldir.rmnı—'t.nı' yumuşak olmalı! | —İ—- Aile ve çocuk * Kızları terbiye etmek, her aile kucağında bir mektep açmak de- tir. m;k Kızları terbiye etmeli. Çünkü, ©o da evlâdinı. talim ve terhiyeye meeburdur. Kız terbiye odilince | ev saadetini temin eder. Çocukla - ına da kendi yaşlarında öğren - :ııılı'i dâzan gelen şeyleri öğretir. ** Kadının doğuracağı çocuğa öğretmesi lâzım gelen birçok şey- ler vardır. Çocuk ev içinde döner, dolaşır. Fakat bir taraftan da ne öğrenmesi lâzumsa anasından öğ - TEDİT. 4 Kadın öğer kendisini kocasına sevdirmek istiyorsa, onun için en büyük kuvvet kocasına karşı halim ve mülâyim dıt'rmıklu. »x Terbiyenin beşikten başladı - ğim unutmıyalım! | du. O benden daha çok hiddetlen- | mişti. Pakat, bir iskandal çıkma- sından korkuyordum. Onun için- | dir ki geriye dönseyi — Naciye şimdi ben gideceğim, sen otun ağzmın payını sonra ver. Başkalarına duyurmadan- ver.. Diyecektim, Fakat olmadı. Koştu, ben de aurkasından baka kaldım. Fakat, heyccan ve sİHİr içinde katılıyordum. Gitgide lı- marlarımdaki kanm üdeta çekik | diğini ve vücudümün külçeleştiği- ni hissediyordum. Kararsı, ne ya- | pacağımı bilmez, düşünemez - bir haldeydim. Durmadan dişlerimi wa- ı.’."_'ıııgııııııuııili-?ı Ya kocam düyarsa- | derecelerinde maaş alınaları iesmin Geçenlerde Beyazıtta yapı- ! len dolayı girişmek lüzumunu düymuş « tur. Çünkü, ortada yaralı üç * amele var. Bunların mes'ulü kim? | Araştırdan ve meydana çık. | ması icap eden şimdilik meç. | hul nokta budur. Verilen haberlere göre Be- | yazıttaki dükkânların yıkıl - | ma işi bir gece yapılmış. Bu | ameliyeyi yıkıcılıkla tecrübe | ler yapmış. | Şimdi çöpçüler dinleniyor: | Biz, yıkıcılık bilmeyiz, Nere- | den başlanır, nasıl yıkılır, bil. | meyiz, diyorlar. Tabü, bu işi bilmediklerin- den, yıkmıya yanlış yerden başlıyorlar ve üç amele enkaz altında yaralanıyor. Meselenin bir hazin tarafı da şu: yıkma esnasında be- lediyeden hiçbir fen memuru nezaret etmiyor, şöyle yapın, böyle yapın, demiyor. Neden acaba?, Müddeiumumilik, elbette, bu hâdisenin mes'ullerini or- | taya çıkarmasını bilecektir. —| BÜRHAN CEVAT | arı genişletilecek : Ankara 26 (Hususi muhabirimiz-| den) — Adliye Vekâleti — hâkim | kadrolarını — genişletmek ve bir | misli daha arttırmak için tetkikler| yapmaktadır. 941 - 942 bütçesine | bunun için tahsisat konulacaktır. | Bundan başka pek az maaş alan adliye kittiplerinin de diğer memur| okunacaktır. Kazaen yaralananlar | Şigilde Büyük Çiftçi sokağında otu- ran Halil oğlu Abdülkadir iaminde biri 45 metre yükseklkteki bir kalaslan ka- | lörifer datresine düşnüş ve yuralanarak Beyoğlu hastanesine kaldırılmıştır. ei CKLT ü Uçuklama Gece korkuülü bir rüya gürmek, yahut zatürree gibi abeşverie, han- talıkların iyileşmiye yüz tuttuğu gram asitboriğe 10 gram veselin karışlırmak vuretile yapılan mer- hemi, ucukluyan yere sürmeli, ka- barcik sür'etle zal olur. Ya, bu adamla aramızda tamir Kkabul etmez bir hâdise olsaydı?. Diye söyleniyordum ve.. bu hâ- diseyi Salihin duymamasını isti- yordum. Eğer, onun gelişimden ha- | beri olsaydı mesele yoktu. Niha- | | yeki — Gideceğimi sen de biliyor - dun. Senin muvafakatinle gittim.. Orada böyle bir hâdise olacağını ne | ben, we sen önceden takdir ede - mezdik. Diyebilirdim. Fakat, şimdi bu | imkânı kaybetmiştim. Adamcağız duyar da bana ne söylerse haklı e- lurdu, | Bütün bunlar içindir ki, bir ka- | dın nereye giderse gitsin kocasını | nereye ve niçin gittiğinden haberli | eimelidir.. diyorum. Bu bir korku değil, saygıdır; ihtiyattır, tedbir- dir, | Naciye biraz sonra koşa koşa | gekli. Ben hâlâ enun bıraktığı yer- de mihlannış gibi duruyordum. Beni tahkihkata | dökeceğim. Bakalım, ne yapa - MAHKEMELERDE : ; 'Meşhurdur: Yavuz hır- IZ ev sahibini bastırır Oh olsun! Şikâyet edip ceza yaz- dırmaz mısın ? Sana meheldir...,, Dostüm matbascı Melihe adliye| koridorunda, sulh mahkemesinin | önünde rastladım, Ağzını mendille | kapamıştı. | — Ne o birader, ne işin var bu:| rada? Hayır ola bu ne hal? dedim.| — Sonra, dedi., Sorma.. Başıma | bir iş geldi ki... | — Nedir? Dedim.. Ne işi geldi? | — Anlatayım, dedi; dinle... Bi- | zim komşu matbaayı Salih bıraktı..| Bir mücellit tuttu. Alt katta iş ye-| piyör, orta katında kendisi oturu- | yor, en Üst katı da kiraya vermiş, yaşlı bir kadın tutmuş.. l Bunlar gekdikten sonra, urkü ta-| raftaki bizim bahçeye çirkefler, a- acayip kokan sular dökül- meğe başladı. Bir iki defa pen - cereden seslendim. — Aldırış eden yok... Bugün baktım, yine pis sü- lar akıyor bahçeye... Vatlahi nan- | mazsın, aşağıdaki makine dairesine, kokudan, teaffünden — girilmi Zaten sokağa çıkacaktım; giyin - miştim. Hazır çıkmışken, komşu mücellit Kadir'e de uğrayayım, şu| suyu döktürmemesini rica edeyim, dedim. Zaten kaptları açık durur. İçeriye girdim. Kadirin adamların-| dan birisine rastladım. | — Kadir efendi burada mı? diyel sordum. — Uyuyor, dedi. Derken içeriden — Ben ağabeyisiytm.. Söyleye - ceğin bir şey varsa bana söyle... dedi — Ben yamınızdaki komşu mat- baacıyım. Bizim bahçeye sizin üst kattan kokulu, pis sülar dökülü- yor. Söyleseniz de dökmeseler. Be-| led söylesem ceza yazarlar, Fakat, komşuluk arasında böyle geyler ayıptır.. Şer'an de, kanünen de komşuluk hukuku vardır. Kone| şuların iyi geçinmesi lâzım.. Böyle şeylere meydan kalmasın! dedim. — Vay, dedi, bizi tehdit mi edi.| yorsun? Böyle söylediğin için, ina-| dıma, het zaman; kendi elimle dö-l keceğim, Hem de, şimdi senin ba- şından aşağı da bir teneke çirkef caksın? | Gördünmü başıma gelenleri.. Za- ten bunların böyle nezaketle hi - tap edilecek adamlar - olmadığını biliyordum amma, kabahat bende.| Nene lâzun! Belediye polisini ça- ğir, ceza yazsın, vesselâm... Derken efendim, merdivenin üst| başından bir ses gekli: —Yakalayın şunu.. Kapayın ka- | Pıya; koyüvermeyin dışarıya da ağ-| Zanı burnunu bir dağıtalım.. Artık | bu fazla geldi. Hopala.. Yok yere bir de dayak yiyeceğim. Fakat, bereket kapıya yakınım... İçeriki odadan da iki kişi daha çıktı, Hakikalen beni bir kıs- tırsalar, dediği gibi, ağzımı burnu- u kıracaklar, Yukarıdan bu söz- — Ne yaptın?. Demeden o, | « Çapkın meydanda yok. Sıyış- | mış. Tabii yüzümüze bakamazdı.. | Dedi. Buna sevinmedim, dersem yalan olur. ©, devam ediyordu: —— — Kendim böyle bir hâdise kar- şısında kalmış olsaydım emin ol abla bu derece üzülmiyecektim. | Çok sinirlendim, çok ıztırap düy- dum. Böyle birşey olması haya- limden bile Sordum: ğ — Kim bu Halll Necip?. Dudaklarını bükerek cevap ver- di: — Kendisini Lübnandan tanı- ruz. w_ Lübnanlı mı?. — Hayır, İstanbullu. Orada bi- zim çiftliklerimiz ve sayfiyeleri- mmiz var, Kondisi de bizim sayfiye- nin bulunduğu yerde kaymakam- dı. Mektepten yeni çıkmış, ll! me | muriyeti olarak oraya vermişler. | leri söyliyen Kadirdi. söylemesi ile, merdivenleri inip kartal gibi üze rime — çullanması bir oldu. Elini salladı. Tırnağı dudağıma rastladı, Şöyle çizdi. İşte bak görüyorsun, | hâlâ kan sızıyor. Baktım sanu fe- naya varacak. Onların kapıyı ka- pamasına meydan kalmadan sokağa fırladım. Meşhür meseldir. «Yavua, hırsız ev sabibini bastırır.» derler | yası. Bu da sokağa fırladı; — Polis yak mu?, Evime taar - ruz ediyorlar! diye bağumıya bağ- | ladı. Halbuki ,asıl davacının ben | olmam lâzım, Neyse, uzalmıy; polis çağırtlık. Karakol: Ben davucıyım tabil... O da davacı. Sözde ben evine toarruz etmişim. Üstelik, Üsikattaki kira- | cısı ihtiyar kadın da «buna haka- Tet etti.. Namusuma isterim., Na- mnus davası açacağım..» diye but- turup davacı olmaz mı? Halbuki hareket etmek şöyle dursun, ka - | dınin yüzünü bile görmedim. Ney- #e elendim., adliye doktoruna mu- | ayene edildim, «Yarası üç gün iş | yapmasına mânidir, sokiz günde geçer, diye bir rapor verdi. İşle | mahkemeye geldik. Doğruau şu işi merak ettim, ba- kalım, dinliyelim., Netice ne ola- | cak? | Mahkemenin kapısı açıldı. İki | taraf ve kapının önünde bekliyen dinleyiciler girdiler. Ben de gir- | dim. Meğer, bizim dostun hasım- larının ne kadar şahidi varsa, hep- | si mahkeme salonuna girmiş. Mü- | başir, Sen şahit misin? diye birer | birer hepsine sordü ve hepsini bi | rer birer dışarı çıkardı. Bizim dost döğüldüğünü, Mü - ı cellit Kadir evine taarruz edildi. Bini, ihtiyar kadın da kendisine söğülüp namusuna söz söylendiği- ni iddia ettiler. Hepsi biribirinden davacı.. Şahitler birer birer çağırılıyor - dar. Aşağı yukarı hepsinin ağzın » dan, mücellit Kadirle ihtiyar ka- dinı iltizam etmek wtedikleri an- Taşılır gibi oluyor. Fakat, bizim ar- kadaş da kurnaz. Şahitlere öyle | geyler sordürüyor. ki, bocalayıp | kalıyorlar. Hiç hesapta olmuyan bu. | Suallere hepsi bir başka türlü ce | vap veriyor ve bu cevaplar biri- — Bir daha böyle şahitlik yapa- cağnız zaman, enini sonunu he- |— saplayıp iyi meşveret edin de, hiç olmazsa söyledikleriniz biribirini kutsun! diyar. Bu suretle, yani şahitlerin mütenakız ve mütebayin ifadelerinden, ihtiyar kadına ba- karet edilmediği anlaşılıyor, Çün- kü, dört şahitten har biri, kadina hakaret edilen yeri başka başka o- larak söylüyor. Biri €ben pencere- en bakyordum, bü adam bahçeden (Devamı 6 mcs sayfada) Şimdi Şamda, — Şamda ne yapıyor?, Naciye biraz sıkıntı duyarak: — Vallahi ne söylesem sana ah- î la. Fena halde şaşırdım. Bizim ta- nıdığımız Halil Necip çok dürüst | çek ciddi. aile dostluğuna alınır ve yakışır bir adanıdı. Bu hâdise ka- | famı, hatırtlarımı ve bütün bil- diklerimi altüst etti, Ve asıl su- alime cevap verdi: İ — Şama geleli hemen birkaç güm! oldu. Şam valiliği emrine vermiş- | ler. Sevilen ve muvüffak olan bir | genç idareci, — Peki bana niçin böyle yaptı? — Bilmiyorum. Deli oldu de- mekten başka çarem kalmıyor.. O sırada aklımdan geçti: — Acaba, Naciye de kur mu ya- | Piyordu? Naciyenin de kandisi ü- | zerinde bir emeli var mıydı? Hü- diseyi ortaya koymakla böyle bir bağın veya başlangıcın önüne mi | geçtim?. | Fakat, hemen kazar vecdim: — | j babamdan 3 ayda 126 Tira —S0N TELGRAF — 26 ?2inci 1941 ALK. ÜTUNU. Evlenmek istiyenler, ler ve müşküller İş ve eçi arıyanlarla. horkangi bir — | müşkülü /olan — okuyucularımızın mektupları bu sütunda muntara- Ran ve meccanen moşredileceklir. Gazetemizin dekter ve avukalı da sorulanları cevap — vereccklerdir. Ciddi iadivaş teklifleri de bu vür dandü. paraaa — neşralumacallar. İzdivaç Teklifleri — Temir bir allenin 26 yağında kizik yam M yunla beraber âylık gelirim 60 liradır, Bir eyim, annem ve dul bir kaz | kardeşimden buşka hayalta kinmem yok boyum 1,64 kiloemn dâ tür, Tulüpl arıdığım şart maaşının 65 ilradın imde miz ahlâklı viodanlı yuvasına bağlı bun| Baramasi yaşının 9ü den fazla elinamasıe dır. Bir çocuğundan fatia olmamak şar. tile dul olmasında beli yöktur Iç güveyai | gelmesi çayanı tercihtir. | Bu evsafı hetz taliplerin muhakkak | sürelle Sotoğrullarile ve sürüh iş adresle.) Tile (Son Telgraf Halk Sülunu ($. K. | B3 rumuzuna müracaatları anlaşğma ol- takdirde nlerinin mahrem süretle tekrar geri Küaderileği bildirilir.| — 68 kilo sikletinde 1,70 boyunda kum- meni mamile vakıfı Dum, Yaşım 18 6 Ral dır. Kendime münasip 65 Te 70 Tira ay- hikli bit devlek memuru ile evlenmik | istiyorum, Hayat arkadaşım olacak bay Sadeoe banü sax vlenirsem babâm.- dan kalan masştan 400 lira ikramiye u- | kacağım, u ÇA rde vesinde bildirmelerini rica o- kunur — 20 yaşında 1,76 boyunda şimdilik (35) lira asli maaşlı bir askori mesleğ | menrubuyum, Kilom (10) dir. Çirki değilim. Yirmi yaşına kadar oldukça u- zun iyi düna eden, sösyele eti ketine Aşina iyi giyinmesini bilen ve Kiynen kümral veya sarışın güzel sa- yilabilecek bir bayanla evlenmek isti- yörüm, Hiç evlenmedim. (Cevapların Son Telgraf Halk Sütunu 48.0.8> adre- Bine veya postu kulusu Beyoğlu 2078 (F. A.) adresine yazılmasını rica ede- zi *A 1/70 boyunda, 19 yaşında, mütena-| SiP ganman, buğday renk tenli, kesta- he rengi saç ve ayni renkle gözlü orta ve akşam kız aâhat mektebi memanu, orle halli bir «ile kızıyım, Tahsil, mese lek ve ahlâkl yi ve iyi bir aileden, beti-. den birkaç yaş büyük evine sadık işet #ümiyan bir bay Te meşna izdivaçla me, Sut bir yuva kurmak İstiyorum, Tülplerin Tütlen Son Telgraf güzetesi Halk sütununda, A H E. rümuzuna mürecant etmelerini rica eylerln. e Devlek memurüyum 50 lira maa Şim var, Dayum 1,80 ağırlığım 72 kile tevellüdüm 398 rengim hafif esmer ha- yatla bir annem var kendime münasip bir aile kuz ve ev işlerisi bilen 18 l Zi yaşlarında süse fazla düşkün olmu- yün nümüslü bir kazla hayat arkadaşı elmak istiyorum. Arzu edenler Son Tel. graf Halk sütunu Ö, K. rumuzuna bir TeSiİM ile MmÜrsesat etmöleri resim so- nunda tekrar iade edilecektir. Gelen Mektuplar $. G — Posta damgası okunmuyan, Beyoğlu, Futihtea), (N. K. — Kasımpa- sadan), (Bay 8. Sancak Kadıköyün « den) (Bay Setersincic; Fatihten), (Hus kuk mezunu: Baştancıdan) birer mek- tubunuz. vardır. Her Nevi İş Arıyor — 19 yaşımda, okuyup yazma bilir bir gencim. Elimden ber iş gelir, Hangi ş taklif edilirse yaparım, İztenilen yerde #ece de kalırım. Taliplerin Halk Sütunu | <8> TumUZURA MÜrucsdtlarını rica ede- rim. diseyi ortaya çıkarmam çok İyi ol-a| du. Genç kız aldanmaz ve zararın neresinden dönerse yine kârlı olur, Naciyeden sordunu: — Fakat, sizin çok sıkı ahbaplı- Bmız var galiba?, Genç kiz; — Suyfiyede iken bir iki kere kendisile konuşmuştuma, Şama ye- — Belki benden çekiniyor, ara- Jarındaki dostluk rabıtasını sakla- muya mecbur elüyer., Diye düşündüm ve. urarla sor- duzur (Devanı — vaz, iş ve işçi arıyanlar, î şikâyetler, temenni- | ralım ve Kivartıik saçk yi bir alleye | ylığım vare | Taliplerin Son Telgaaf hik | BUZ) rUMUZUNA meklupla | — Eğer byle bizşey varsa bu hâ- | 'uaımmı:a' c-ımnmı Leylâ !!e Mecnun Şairinin Mezar Taşı |— Şair Fitnetin Eyüpteki me- | zarı yapılıyor. Evliye Çelebi- | min mezarı yapılacak. Meh-« met Akifin mezarı, Abdül hak Hâmidin mezarı yapıldı. Daha, birçok eâzım ve şüara- mın mezarları yaptırılmak ü- f zere hazırlıklar görülüyor, ::ınlıı. Projeler tasavvur & liyor. Şimdi, bir de Fuzulinin me- zarından bahsedilmiye — baş landı. Efendim, 16 ucı asır « zeri edebiyatının yanık şaeiri Fuzulinin Kerbelâdaki meza. rı çok harap ve bakımsız bir halde imiş! Hattâ, o kadar ki, üzerinde taşı bile yokmuş ! Bir. muharrir arkadaş teklif edi. yor! Fuzulinin mezarını da yap- tıralım, diyor. Büyüklere hür met, bir milletin ahlâkıyatı i- çin mühim bir vasıftır, Bizde, son zamanlarda bir mezar yaptırmak hevesi ve merakı başladığına göre, bu, cemiye timizin ahlâk salâhiyetine bir. misaldir. Heves ve merak, di- yoruz. Af buyrulsun. Çünkü, bizde zaman zaman, bazı he« vesler peyda olur. Bir mevzu- | un, bir işin, bir bahsin, bir me selenin üzerine düşeriz. Son- ra, bir gün unuturuz. Fuzulinin Kerbelâdaki me- * zarının taşsız durmasına, e— | bette ki, gönül razı değildir. | Fuzulinin nerede doğduğu | kat'i olarak henüz tesbit edi. lememiştir. Bari, mezarını yaptırtsak ta, yarın, obür gün, kabrinin bulunduğu yer de | meçhul kalmasa., |— Hattâ, ben, daha ileri gide- TRİNİZİN DENDİ NEPİMİZİN DERDİ Radyo idaresinden isabetli bir hareket olur. Bu e- helleri alâkadarların nazarı dik- katine koymanızı ricn ederim..

Bu sayıdan diğer sayfalar: