Geçrhişa—n;an Olu;îü Yazan : SİS Sekiz silindirli Nüks otamobil ka pınin önündeydi. Karı koca bindi- | ler — Büyükdereye! dediler. Otormobil yol akdı. Güzel Lir yaz günüydü. Ortabk zümrüt gibi yeşildi. Geriden rünen İstanbul, esrarengiz bir bsl- de gibi vadilerin, yaylaların, dağ- ların ardında — bir sis tabakasına b#ürünmüşe benziyor, hayal halin- | de seçiliyordu. Karıkoca bundan yirmi sene ev- vel, ilk defa otomobil sahibi olduk ları zamanki heyecanlarını hatıri « bolar — Yollarda kaldığımızı bilir - &in ya? Ne güzel günlerdi onlar!., Bir kere de Aiman çiftliğine kadar yü- | tümek mecburiyetinde kalmıştık. ıl — Karnımız da âçtı.. Ne iştihalı yemiştik!. Artık etomobilin yolda kalması, motörün bozulması imkânı yokt. Şaat onda Şişliden yola çıktınız Muyda, onu yizmi geçe Büyükdere- e bulunacağını muhakkaktı. Kocası: — Hani bir kere de Yeniköyde | kalmıştık. Karı kocasına sokuldu: — Merkeze baş vurduk, yorgun argın bir otele düştüktü. karbu - ratör tıkanmıştı değil mi? — Bvet... Fakat bozukluğu bu kıp düzelttikten sonra yola çık - makta da başka bir sevinç vardı. İçini çekti: — Ne güzel zamanlardı onlar... Şimdi insan otomebile binmekten zevk almıyor... İşte gidiyoruz.. Heyecanlanacak bir şey yok... İn (an bir lâstik patlasa da durüp bi- yaz etrafı seyretsek diyor. Bir müddet sustular. Camlardan dışarıya baktılar, Manzara gözle- zinin önünde kayıyordu. Karısı yine içini çekti: — Evet, dedi; ne iyi zamanlardı.. Büyükdereye geldiler. Sakilâe- *i gazinoda öturdular. Birer bira #çtiler. Denizi seyrettiler, Öğley Boğru kocası kalktı. Şoförü çağır- anadan etomobilin etrafında dö - Bendi, sonra gekdi: j — Haydi artık gıudım' dedi. | Şoföre seslendiler, olomobile bi diler. Tam şoseye çıktılar ki, oto- mobil zınk diye durdu. Şoför hayretler etti: — Allah Allah!., Makineye de v oldu?. Patron memnundu. O da indi Bir sigara tellendirdi, karısına: — İşte dedi, eskiden olduğu gib: gene yolda kaldık!., Yirmi sene gençleştik demektir. Karısının da yüzü güldü: — Sahi öyle... Sonra endişeli göründü: — Otomobil daha yeniymiş na- &l oluyor da... — Anlarız... Haydi in de biraz yürüyelim, eskiden yürürüdük... Karısı biraz hazin gülümtedi: — Ben arbk yürüyemem ki.. Yürümesini unuttum.. Sen de öy- de... Kocasının da keyfi kaçtır — Hakkın var. | — Haydi borukluğun nerede ol- ğanu ara İtiraf etti: — Arıyayım, arıyayım amma, eğildikten sonra doğrulam:yorum belim ağrıyor. — Eğe: motörü çabuk düzelte- | mezsen yemeğe gecikeceğiz Birşey geğil, bizim — komşular d« yolda kaldığımızı duyarlarsa bizimle alay edecekler. Zaten ötemobili akdık alalı bizi gözle yiyecekler!, — Yahu yirmi sene evvel böyl: şeyler düşünmezdik! Karısını başını salladı: —E... Yirmi sene oldu... Yirmi sene evvel yirmi üç yaşındaydım.. Kocası sigarasını altı, şoföre: — Benzin borusuna bak! dedi. Sesi ne garip çıkmıştı? Bunu ne kat'i söylemişti?.. Bilir gibi söy - | lemişti! Yoksa. . Karısı kocasını yanma çeğirdi: — Moötörü mahsus sen bo değil mi?.. Yirmi sene evvelki g yolda kalahm diye sen yaptın de- t ll mi? Evet o yapmıştı... Yirmi sene ev- vele rücu etmek; zamanın akıntı- | sına karşı yürümek... Bu ve 9 4 | ne beyhüde bir emeldi ... | Birdenbire gözleri yaşardı, bir- | | | ? birlerine sokuldular: — Benim ihtiyar karıcığım « — İhtiyar kaaı“gun benim!. | No: 56 !ıun: RAHSMİ Y ,0(7,& KADIN, EV Deniz Fedailet OSMANLI - İTALYA HARBİNDE TRABLİ GARB ve ADALAR MUHARESFJI Pirinç unu Çamaşırı yeni imiş gibi bir hale| getirmek için kolaylık vardır: Ya- ram İitre suda bir kaşık p'rinci '©n beş, yirmi dakika kaynatınız. | Suyunu bezden geçiriniz. Pirince tekrar temiz ılık su ilâve ediniz, Bununla — perdeleri, dantelâları, muzlinleri, mee çamaşırlarınızı yıkamakta kullanınız, Çüntü TİNÇ amidonu bu içi mükemmel rör. SRE Alakok yumurta. lar için Alakok yumurtaların — kolaşca kırılmasına mni olmak için, bir u- şül vardır. Yumurtal a 4 atmazdan evvel, uk < naş bir bezle silmel ile islatı- Bu. akşam: Şuhzadebaşı TURAN Tiyatrosunda Si a * Tiyatro - Varyele atkâr NAŞİT ve Sahibinin Sesi ba Odan : | Saçlarımızın | sıhhati Birçok kadınlar vardır ki, saç- Tarımı fırçalamasını bilmezler. Fa- izat onları mazur görmelidir. Çün- | kü saçları taramanım, saç huzıs - İ emkhasında nekadar - ehemmiyeti | olduğunu kimse onlara söyleme - | miştir. Saçları havalandırmak, seç de- | Tisini masajla kuvvetlendirme :, bi vaz da uzunca süren ve tenbe İliğe biç gelmiyen bir iştir. Saçları iyi muhafaza etmek için de müayyen üsüller vardır. Bunların biri de saçların fırça- danmasıdır. Fakat saç fırçası biraz pehalıcadır. Bu fırçaların en iyisı yaban domuzunun tüylerinden ya- Sulan sert fırçalardır. | Saçlarınızı fırçalamak için öne | doğru eğileceksiniz. Bu suretle saç- | larınız daha ziyade dağılmış olur. | Bundan sonra fırçayı sapından tu tarak, alnımızdan geriye doğru fır- çalayınız. Sonra #açlarınızı tutain tutam ayırarak fırçaya devam & diniz. Bu suretle saçlardak! bütün | tozları almış olur. Takriben beş Gakika devam edecek olan bu fır- | çalamadan sonra, saçlar temizlen- miüş olur.. Ayda bir de şampuvan | yapmasını unutmamalıdır. Dişlerinizi ucuzca — temizlemek | ister misiniz? Dişlerinizi dalma e- | miz bulundurmak için sabahları diş| tozu ie, bulunmadığı takdirde bi- karbonat dö sud ile fırçalayınız. Uykusuzluk | Uykusuzluğa karşı kolay bir u- | sul vardır. Bir litre suda 10 gram | sullat dö süd eritiniz. Her aksayr İ yatmasdan evverv eklü'den bir | finçanı ( Netiçeye edeceks, iniz. bi Asırlmı Göz kamaştıran bir ihtişam... | Hayalı ney'elendiren bir aşktan? yaratılan filri: AŞK SERENADI ; B ü | tün kadırlık haya V | Orişimal bir eldiven Limon suyu Güzelliğe hizmet eden nebatlar bangileridir? , Limon ve portakal suyu ellerin beyazlanmasına hizmet eder, Kay- namiş patales suyu da ayni vazi feyi yapar. —— Kdını sevdiren bir gudde Tiroid yuddesi kadınlara güzel karak. derlerini veren bir guddedir. Ka çecuk. genç krr ölnenk yaşa yak- Taştıkça, 'Tirekt gaddâr büyümlye baş- dar. Erkek çoceklarda sesler kalınlaşma yaşma geldikleri vakit © gudde büyür. e de, kızlarda deha ziyade.. — Belki genç kız boynuma inciden, yahul pirlan- dadan gerdanlık dakacağı İcin gerdan- hik daha yi görümdün diye Fakal Tirold güddesiniz büyümesi bil Tümtmleder. O, büyümeme gere kırin kalçaları dara- | cah kalır. Göğsü yükselemez. Vücudü &a — giren Tokal, ur, O günlerde damısiz, eildi denük fazlı sakfiyallan dermansız &i Gönç kiz kadın olmnca, v zud yümemik olursa, çocuk anmesi elaman. Gebe kalsa bile çoruğunu — selâmete erişilreme, durup düzürker dilşitrir. Zaten, gebetkte ilrekdl biraz daha letebilmek iolm daha kuvvetle ihler, doğarağı vakit gudde tekrar ıvuııı Cocok değunca, üç gün — sonra, Kücütür, fakat yemiden büyümek ııı-— Te, güNKÜ CocURUN yi beslenmesi, gür- büz elması için eünn kormsan İrcum- dur. bü- * gaade vermedi. hem çocuğu, hem de anhesin! he .ltılyanlıı metıuk geıııyı yodeıı ılmı-r Tokat 18 kerte bir dönüşle gel- i istikameti tutarak sahile doğ- | ru tam yolla kaçmağa koyulunca beş İtalyan harp gemisi de ateş e- de ede takibe başladılar.. Tokat hâlâ toplarını kullanmı - | yör, kapağı selâmete atmak için | varhizile Preveze istihkâmlarına doğru koşuyordu. Taarruzun beşinci dakikasında saat onu yirmi geçe Türk destroye- ri kendisine savrulan — yüzlerce mecimiden beş isabet almış bulu- muyordu. Bu isabetlerden birisi kaç ka - maraya vaki olmuş, burayı parça- Tamıştı. İkincisi baş salondan ge - | çerek mangada infilâk etmiş, iki | eri yaralamıştı. Üçüncü isabet To- kadın mühim naktalarından olan iskele makinesile kıç kazanını ip- tal etmiş, kazanda — patlıyan bu mermi Hasan oğlu İsmail ismin - | deki ateşçiyi şehadete kavuştur- | muştu, Dördüncü ve beşinci isabetler: Yine başta ve kıçta tahribat yap- |ömişti. İlk merminin — yanlarında | denize düşüşile silâh başına seğir- Türk denixcileri süva - Imukabele: — Ateş Emrini beklemişler, bu emrin | verilmeyişinden âdeta müteessi | elmuşlardı. | — Tokat icin şu vaziyet ve şartlar içinde kurtuluş irakânı kalma mıştı. Mesafenin faşlalığı, Türk dest hkâmların ateç menzili dabilime girmesini güçleş- tiriyor, İlalyan gemilerinin ateş ede ede takibi vaziyeti çok çetin bir safhaya sokuvordu. On dakika daha kaçmayı sür - | Kalamıç koyunda baştan kara etti. Düşman ateşi a tında sığlığa oturan destreyerden yaralı ve şebitler çıkarıldı, Mü - retichat gemiyi tahrip elmek isti- yorlardı. Pakat süvari buma mü - İlalyan gemileri metruk yi yedeğe alıp beraber göl yeceklerinden belke ilerid duğu kayalardan kurtarılı) edilerek tekrar kullanılır zasile verilmiyen tahrip desi müzettebatı müteessilf En sonra gemiden ayrılan $ müiyetindekilerle birlikte istihkâmlara sığındılar. Lükin İtalyan gemileri, eturan Türk destroyerini tı imha etmek için bu vaziy Atcşe devam ettiler, Ateşin kesif oluşu ve bir üzerinde yaralı Tokat m tünde toplanışı geminin t mesini de çok güçlükle b sebep oldu. Tokattan ilk indirilen yaralılar konurken filikanı başında infilâk eden bir tahlis vasıtasını alabura den lılar denize döki cak ikinci filika ile taşı kân dahiline girmişti. Yaralıları karaya götür kadan başka vasıta kalmı dan diğer mürettebat — ve kendilerini denize attılar. tında bir cehennem yüzme ni başararak karaya varal Tokadı bu vaziyete soki | man gemileri, iki buçuk mil fe ile onu takip eden Antal reyerine ateşlerini tevcih derdi. j Fakat Antalya süvarisi din uğradığı taarrnru gürl mez toplarını derhal faaliv çirmekle beraher — sancai banda ederek Prevere istil Tarmın ateşe — hazırlanan meenziline girmek için ol zile geriye dönmüş, Aya dası önünde bulunan iki İt skavtanın kendi ric'at hatin ve imha edilmekten yakası tarmıştı. (Derana! f'_ SARK Şinamasında 4 HFİNRİCH GEORGE Eeki Ekler ve HİLDE KRAHL in oymadı; Arz acının Kızı Dunyask iper filmi Dim akşım BÜYÜK ıh HEYECANLA Seyreti Cumartesi saat 1 de, yerin Pazar saat J1 d TENZİLÂTLI MAT!NELFJ( Suerelerde yeri BELERLASİAA SS ; di 3 perde KALP SIZILAR! 4E LOMBARD-GARY AY PRANCİS ve Kadınların cildini yammcrk, .mıı- ( ae urum ve parlak yapan, sözün kı | kadınları sevdiren tireld ııııuuı Pa | pi e güdde fazlaca işlediği vakit hesan I gökça ve acele acele söylediği icin, ya- | aa tenli, partak sas Ca kir | Biküi birkaş Bayan bir araya gelince er- Fransızca Amerikanın Metropoliten ope- raşının ea parlak Yıldızı GRACE MOORE - MELVYA DOUĞLAS SÜMER Sinsmasında İMPERİO ARGENTİNA'ya rekabet eden İspauyel muganniyesi ESTRELLITA GASTRO sözlü ve şarkıh SEVIL BERBERI Güzel ve harika filminde dans ediyor ve şarkı süylüyor Buğün saat 1 de tenzilâtli matine BÜTÜN MATBUATIMIZIN MÜTTEFİKAN yazdıkları gibi TÜRK FİLMCİLİĞİNİN ZAFER TACI KAHV |PEK VE SARAY İZMİRDE ELHAMRA ECİ'G Sinemalarında Halifeler Diyarında No, 100 Yazan : MA SAMİ KARAYEL Türk oğlu Türkler ı Hatay havalisi Günlerce meçhul bir semte doğ- u yürüdükten sonra gideceğimiz yeri anlamağa başladık. Mısar Memlüklerinin üzerine gidiyor - duk. İk silâhımi Bilanboğazı denilen bir yerde bir adamın üzerine çek- aniştüm. Pek tyi olmıyan konak mahalli Payastan geliyorduk. Ahali' ye - içeri ordusunun. geldiğini gürür görmez nesi var, nesi yok alıp kaç- anışlardı. Ordumuzun önünde giden akın- çılar da bu kaçan ahalinin geri ka- lan şeylerini yakıp yakmışlardı. Misis ve Ceyhan nehri üzerine yürüyorduk. Biz İzmirden Könya- .ya doğru yürürken ordunun İran üzerine gittiğine ve İranlılarla müharebe edeceğimize inanmıştık. © Habbuki iş şimdi değişmişti. Cey- haklzörine'doğru yürüdüğümüze | nazaran Maemlüklerin üzerine sal- dıracağımız belli idi. Hakiki Türk olan şehirlerden geçiyoruz. Hatay havalisi bunlar Türkoğlu 'Türkler., Bu ahali bizden kaçmıyorlatdı. Bize her türlü ike | de: zamlarda bulunuyorlar ve evleri- | Büyük Muvaffakiyetlerle Barüm sask 1 de tenaiiiii matine ÖRÜLEMEE DK YAVUZ SULTAN SELİM POLİS AVCI TABURU RT LİVİNGSTON * H den itibasm Devamlı matineler OLAN V ZE L İ devam ediyo r# | bile kurmuy ler bunlardı Anadolunun iri ve çekik gözlü, ablak yüzlü, geniş amuzlu, bodur boylu kıllı ve kahraman köylüleri | nereye gitsek bizi daha evvel kar- şılıyorlar ve sevinç avazelerile bi- | zi alkışlıyorlardı. İşte, babayiğit Anadolu Türk- deri bunlardı. Kuvvetli ve mert adamlardı. Ölümden korkeiyan, vatanları için canını feda etmek- ten çekimiyen bu adamlar, muha- vebe meydanlarında herkese nü » Mmune olurlardı, Yeniçeriler birçok kerelec muharebede düşman zorile bozuldukları vakit bu gördüğüm Anadolular bir adım dahi geri at- mıyarak en kahhar düşmanı bile I bozgunluğumuz zamanında kah - rederlerdi. Anadolu köylüleri çok misafir- perver insanlardı. Gittiğimiz yer - — Hoş geldiniz, sefalar getird- | | $in kızarmış güzel bir kaz getir- Bugün LÂLE sinemasında Altın sesile musiki dönyasının ülmiyen meledileri olan a Yraviyatanın ateşini.. Mano- mun izlırabmı.. Madam BUT- TYERFLY'nin — kederler | Marthanm ibtişamını yaşıya- ğ | gak olan bu hakiki şaheseri |B | * Şimdiye kadar ge- len Harp Jurnallarının en mü- himmi. Türkçe Paramunt Jurnal * suaf | de tenzilâtlı | Nekleri sustur | süsle | noli çıran da gene o dür. Kanaryeniz var mı? maryanız var m? Evlerimizi bu güçük, zarif mahlük lar & an hastalanırlar, Mese lâ kanaryaların ekseriya © gişer. Bu takdirde, kanaryaya banyosü — yaptırmalıdır. Bi kahve kaşığı krenolin bir bardak ıbık suda eritilir ve kanaryanın a- yakları sahah ve aksam bu bah- yoda onar dakil etmek ü zere yıkanır, devam — eee 1 evlerine, çift - Jiklerine gö 1. Koyunlar kesiyorlar, kavun, karpuz getiri- | yorlardı. Daima bize: Kahramanlart. Diye hitap ediyorlardı. Hahbuki, diğer Arap köylüleri, bizleri gör- dükleri zaman dağlara kaçıyor - lardı, Bunların bu hali içimize iş- liyordu. Bunlar müslüman değil miydi?. Anadolu köylüleri bizi yedirip içirdikten sonra yol yemekleri - mizi de veriyorlardı. Ben, haya- tımda bu kadar tokgözlü, bu de- rece memleketine merbut insanlar Bizim Elbasanda, hı- ristiyan köylerinde bu tabiatte in- sanlar yoktu. Konya Ereğlisinin yanında Ka- Tamanda Bulgardağı dedikleri bir dağın eteğindeki bir köyde, bir ih- tiyar sırf Kurt Mehmetle benim - mişti, Biz almak istemedik, Lâkin © israr etli ve zorla yol heybemi- zin içine koydu ve şunları söyledi: — Kahvemanlarım, biz askerlik, | sefer nedir biliriz. Ne olur, ne ol- maz. Heybenizde bulansun, âfi- yetle yiyiniz, bizim çalıştığımız a6- kerler i Dedikten sonra sözlerine şun - ları da ilâve etti: — Ben, Avusturya ve Lehistan muharebelerinde Bali Bey ordu- sunda bulundum. Muharebe ettim. Anadolu sipahilerindenim. İki &- hç yaram da var. İki oğlum da bu- gün Macaristan vilâyetimizde &- kıncıdırlar, Allah bilir ya! Bu iş- lerde ber gün iyi yemek bulmak mümkün değildir. Bazan, iyi olamazdık. Ekseri yer- lerde Ermeni ve Rum ahali ile meskün köyler vardı. Arap köy- leri de bunlara karışıyordu. Eğer, bu köylüler silâhlarımız- dan korkmasalar başka şeyler de yapabilirlerdi ve bizi açlıkıtan öl- dürebilirlerdi * bayka biredaya ka- | | | | gn Ev güzel programını iSTİS Milyoönlara malolmuş, VAHŞI Baş rollerdi içeri akıncıları bir | kere önde gözüktüler mi vay bu Rum, Ermeni ve Arap köylülerin haline.. Bu köylüleri daima hain ördüm, Lökin bunlar Türk köy- lülerinden daha mes'ut yaşıyor « lardı. Çünkü malları, ırzları mü- emmen olduğu gibi askerlikleri de olmadığından daima ticaretle meş- gul olup para kazanıyorlardı. Hal böyle iken bu hain köylü - ler ellerinden gelse bizi boğacak idiler. Lâkin dediğim gibi, akın- cılar bunların Azralli idi. Biz bu köylülerden dalma paramız ile a- beveriş ederdik... Korkuları ile bile ne verseler almazdık. 'Türkler benim üzerimde öyle tesir yapmıştı ki, Türk ve müslü- man olduğuma iftihar duymuştum. Anadoluyu görmemiş olsaydam... 'Türk ne demektir bilmiyecektim. 'Türk köylüsü bana ruhumda ka- lan son hiristiyanlık hislerimi bile | anatturdü. EN BU SALLAKŞAMI ün muvaffakiyı Sinemaya alman en sen AŞK ve KAHRAMANLIK TİMS KOŞ CLAUDETTE COLBERT — HENRY FONDA Hele o Konya ovasındaf| ken Türkmenler, yürüklef” develerini, mallarını canı ya veriyorlardı, Bir yaz lâhlı ve atlı olarak ord ediyorlurdı. Bu gönüllül Ççok cengüver adamlar vart 'On binlerce Türkmen başlan tırnağa kadar si herşeyleri yerliyerinde ü ları tertemiz milli kıyafı duya koşuyorlardı. — < Türkmen ve yünükler © gin adamlardı. Atları besli idi. Her biri, y gruplara — ayrılmıştı. beyleri vardı. Bir ço lerinde kılıç yaraları Belliydi ki, bu adamlar muharebelerin kahraman zileri idiler, Ben İstanbula geld yalnız yeniçeri görmüş V rilikten başka Türklerim veti yok zannetmiştim. — Dev