19 Ekim 1940 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

19 Ekim 1940 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TÜ EAP—S]SI NB S SONTELGR z DANS SALONU Beyoğlunda, zabıta tara - fından basılan bir dans salo- nunda, tamam, 30 çift gayri- ahlâki vaziyette yakalanmış! Bir çift, üç çift değil.. 30 çift.. Bazı masum ve saf aileler, «dans salonuna gidiyorum» diyen kızlarına müsaade eder- ler. Bu hâdise kulaklarına kü- pe olsun! ÜÇ SARHOŞUN MARİFETİ Üç sarhoş, Beşiktaşta, tanı- madıkları çalmışlar: — Bize rakı ver.. — A.. Cılddınız. mı? Burada rakı ne gezer.. Sarhoşlar, pür hiddet bağır- mışlar: — Bu ne biçim gazino? Sarhoşların belki de hak- ları var?. İstanbulda gazino yapılmı- yan semt, bina kaldı mı?. KADINLAR ÇOK MU.ÜŞÜYOR?. Bir tıbbi makale okudum: Ka- dınlar neden çok üşüyor, di; soruyor ve uzun boylu tetki- | kini yapıyor?. Kadınlar çok üşümezler üşür görünürler ki, kürk man- to, arjantin vesaire alınsın, diye.. ESKİ DEFTER KARIŞTIRIYOR Vatan refikimiz çok hoş bir spor musabakası tertip ediyor: Efendim, on beş sene evvel çıkan eski ,Vatan' refi- kimize ait kupa hala sahipsiz | duruyormuş. Şimdi, bir maç tertip ederek, bu kupayı bir kulübe verecekler?. peki ama, arkadaşımız, ne cabuk eski defterleri karıştır- mağa h?. AHMET RAUF Bu, ne kadar sür'at?. Bundan altı ay kadar evvel E- yüpte, bir sütçü, pis kunduralarını süt güğümünün içine koymuştu. Bu manzâra, mıntaka doktoru ta- rafından görülmüş, sütçü hakkın- Ga takibata başlanmıştı. Gazetelerden öğreniyoruz ki, sütçünün muhakemesi henüz ye- ni yapılıyor. Sütçünün bu harekeli umumun sıbhhatine taallük ediyor. Hüdise vuku bulduğu zaman haylj neşri- yat da yapılmıştı. Bu sütçünün hülâ, cezalandırıl- mamış ve muhakemesinin henüz yeni yapılmakla olmasına hayret ediyaruz. BÜRRAN CEVAT Son Telgraf'ın edebi romanı : ——— | | | | | | | | bir evin kapısını | | | | nacaklardır. Kâi Beyazit civarı Bazı kısımlarda iki kattan fazla ev yaptırılmıyacak Beyazıdın Marmara. — denizine bakan semtine mathısus olmak ü- zere veni bir imar plânı projesi | hazırlanmıştır. Plâna göre Bevazıt camiinin güzelliğini bozmamak ve| uzaktan görünebilmesi için bu kı- | rdaki evlerin iki kattan fazla ga edilmemesi mevcut evlerin ki sıvacak yenide: kararlaşmıştır. cektir. Belediye. ileride ileride iki kattan fazla katlı evlerin katlarım yıktırma yoluna gidecektir. —— w Orta Anadoluda mükemmel bir şose 27 yıldanberi üzerinde çalısı! - makta olan Konya - Beyşehri - Ak- seki - Manavgat istikametindeki büvük şosenin insaatı bitmiştir. Bu süretle dünden itibaren orta | Anadolu Akdenize mükemmel ve veni bir kara yolu ile bağlanmış olmaktadır. Bir İranlı tabiiyetimizden çıkarıldı İran tebaası iken 17 - 5 - 1939 tarihinde vatandaşlığımıza alın - mış olan Mehmet oğlu Ali Aşva- rın; devletimizin emniyetini ih - lâl edecek mahiyette efal ve ha- rekâtı görüldüğünden vatandaş - lıktan çıkarılması Heyeti Vekilece kararlaştırılmışstır. Bd Daktilo makinesi buhranı ve bir emir Piyasada daktilo makineleri pa- balılasın yok denecek dercecde azalmıstır. Bunun üzerine tekmil | resmi dairelerdeki makineler hak- kında yeni esaslar tesbit oluna - | rak Dahilive Vekâletince alâka - garlara bildirilmiştir. Emre göre daktilo makineleri tatil saatlerinde mutlaka kanak - ları kapatılarak kilitlenecekler ve her hafta temizlik yapılın yağla- r, makine ü- zerinde iken lâstikle yazı silinmi- | yecektir. Emekten tasarruf dü - süncesile hicbir suretle fazla kop- ya çıkartılmıyacaktır. Hangi cemiyetler paralarını Merkez bankasına * yatıracaklar? Devlet Demiryollarr, posta, or- | man, vakıflar, limanlar, hava vol- harı, hudüt ve sahiller, beden ter- biyesi umum müdürlükleri ile Kı- zılay, hava kurumu, çocuk Esir - geme kurumu, İzmir verem mü- cadele, müllf iktısat ve tasarruf, 'Türk maarif, Turing klüp, hukuk ilmini yayma, tiftik - Türk dilini yayma, Türk tarihini tetkik gübi menafii umumiveye hâdim cemi- vetlerin de nakit — mevcutlarını Cumhuriyet Merkez bankasına va- | tırmaları usül ittihaz olunmuştur. ekee-ü el Berberler cemiyetinden izahat istendi Berberler çemiyeti «mektep a- çacağım!.» vâdile berberlerden 25 er kuruş toplamış, fakat el'an mektep açılamamıştır. Bu süretle 600 lira kadar para biriktiği anla- şlmıştır. Cemiyetin bir türlü bir mektep açmağa muvaffak olama- ması esnaf arasında hoşnutsuzluk tevlit etmiştir. Ticaret müdürlü- Bü berberler cemiyeti idare he yetinden bu mesele hakkında iz4- hat isetmiştir. 92 GÖZYAŞLARI “ETEM İZZET BENİCE Adam soyayım. Adam vurayım!. Dedim, Güldü: — Hadi oradan be moruk, sen ikim adam soymak, adam vurmak kim?, Dedi, seslendi: — İsplro at şu serseriyi dışa- rıya. Boşuna kafa patlatıyor. Ve.. İspiroya kalmadan Ayazın tavfası: — Haydi uç buradan... Diye koltuklarıma girdiler, Ci- gara kâğıdı gibi, saman çöpü gibi hafif ve dayanıksızdım. İtip kak- » makla değil, ülürmekle dışarıya çıktım!. Sokağa ölüm çıktı!, — Sinema kapisı. 'Tiyatno kapısı!, Bar kapısı!, Diye düşündüm ve.. ilâve ettim: | — Herhalde iki müşteri çıkar... Kafamın içerisi bir sinema kur- delâsından farksızdı. — Para işterim!, Çanta kaparım!. Boğazlarına atılırım.. Diyordum. Ve., bu hırs, bu ka- | Tar, bu öç kuvvetimi yerine getiri- yor, ayaklarıma takat veriyordu. Yürüdüm!. — Kul sıkışmayınca hızır yetiş- mez... Derler. Paritiyananın önündey; dim. Kafamda her şey vardı. Bir kadın ve.. bir bey çıktı, Garsonlar önden koşuştular. Hususi araba geliyordu. 50 milyon olmaya meckburuz Yarın, Türkiyede, üçüncü umu- | ü nüfus sayımı yapılıyor. 15 1935 senelerinde yapılan birinci ve ikinci nüfus sayımı, bize bariz bir şekilde anlatmıştır ki, memle- ümizde, nüfus artışı, gittikçe nisbet içinde seyret- 1840 nülus sayımı neticesinin, bizi çok sevindirecek yüksek - bir xekün kaydedeceğinde şüphemlz yoktur. Nüfus, Türkiyenin ana davala- rından biridir. .Bugün artık n Zaşılıyıstır ki, müfüs, bir memle - ketin hazinesidir. Nüfusun ikt di ehemmiyeti, siyasi ehemmiy askeri ehemmiyeli vardir. i yaşamak, da- çoğalmalıyız. Topraklarımızın ge- sliğine nisbetle, bugünkü müfu- sumuz azdır. » 'Türkive, mes'ut Türkiye 50 mil- yonluk müstakbel diyardır. Bu istikbal cok uzakta değildir. Tür- kiye, iftiharla söyliyebiliriz ki, çok doğum kaydeden bir memlekettir, Dünyanın birek memleketlerin- de, doğum nisbeti, bizden cok aşa- iadır. Bizim nüfus politikamızdaki a- sıl meselemiz, dağanları yaşata - bilmektir. Maalesef, kücük çocuk- lar arasındaki vefivat biraz fazla- cadır. Fakat, yeni doğanlar. ara- sındaki bu vefiyat nisbeti şayanı sükran derecede, gitlikçe azal - maktadır. Devlet, umumi sağlık, cocuk ha- kımı, köy hıfzısaıhbası mevzula - geniş ve faydalı propa- ganda ile mesguldür. Önümüzdeki yıllar ve asırlar, da- ba büvük, daha kalabalık, daha müreffeh ve mes'ut bir Türkiye- nin çağı olacaktır. RESA'T FEYZİ ——— Bir kâtip adil ve kâtibi ağır cezaya verildi Mubadil — bonolarını taki maznun olanların muhakemı ne dün devam olunmuştur. İstan- bul ü noteri Hüsamettin ile başkâtibi Kemal de, bu sahtekâ hık yapılırsen ciro muamelelerin- de iki resmil yanlış ve kontrolsuz yapıştırmak — suretile — vazifeyi ihmal iddiasile davaya ithal e mislerdir. Dünkü celsede mazaıyıı.- lardan A Fuat ve Nibat dinlen- mislerdir, | [IKÜÇÜK HABERLER] | —3& Azmerikalılar Ege havyar ve ba- | lik yumurtalarına talip olmuşlardıı. & Dün gehtimiz ağır ceza mahke- melerinde 11 sahtekârlik vak'ası gö - rülmüştür. Diğer davaların yüzde 27 sini de izalei bikit teşkil etmektedir. 4 Mevcudü zaten az olan gravyar | peynirlerine narh konulmasına lüzum | görülmemiştir. | * Hasköyde oturan Abdülkerim ia-| z Fatma mangal yakarken etekle - rinden tutuşmuş ve tedavi ullna a- | Ummıştar. e 4 Bahçekapıda bir ecza deposunda kasden yangın çıkarmak suçlularından 14 yaşında Mustafa hazlalanarak tev- | kithane hastanesinde ölmüştür. Yan- gın mübakemesine dün 2 inci ağır ce- zada devam — olünmüş ve dava şahit çelbine kalmıştır. *& Vilâyet parli idaro heyeli reisi İzmir meb'usu Reşat Mimaroğlu Ça - | talcada teflişler yapmıştır. Bugün de Bakırköyüne gidecektir. a& Sehrimiz ticuret —odasında yeni idare heyeti inlihabı gelecek toplan - tıda görüşülecektir. vet Berkinin Türk - Yugoslav afyon bürosu azalığına naklolunacağı söy - lenmektedir. Soför atladı. Arabanın kapısını | Hırsla. hıncla; Bir elimle kapıyı v. bir elimi onlara uzattım: | — Parmra. Kadan da erkek de eenebi idiler. | Garsanlar ve şoför beni kovala - mak istediler. Erkek elile işaret verdi; — Durun. Ve. cüzdanını çıkardı, bir İira çekti, kadın fransızca: — Bayı Dedi ve.. ilâve etti: a — Beş lira veriniz, benim için.. Ve.. erkek hiç ses çıkarmadan beş kâğıdı avucuma attı. Çıldıracak ibi idim. Sesimin bütün gücile: | —Meti, Ü Mersit... Dedim ve.. hemen sağa sola, | öne arkaya bakmadan ikoştum!. Bu sevinişin ölçüsü yoktur. |— Doğra meyhaneye döndüm ve.. *ir Dış ticaret umum müdürü Ser - | kapıdan girer girmez seslendim: — İspiro doldur bir tek!. İspiro vine duymamazlığa gekli. 'Tezgüha ilerledim; yine: ikramiye Bir çok belediyeler gelişi güzel ikramiye vermişler ! nin Dahilive e bircok be - nde memurlara ik- tazminat veva- , MüÜki belediye reislerine <ikra - | miye» namile tahsisat kunulduğu | hut le görülmüştür. e Vekâ- | lediyelere bir emir gönder- Emirde; belediye meclis- varidatları kanuna uygun tevzi ve tahsis etimekle mü- kellef oldukları bildirilerek kanu- nun müsait olmadığı ahvalde be- lediye meclislerinin ikramiye, taz- minat veya sair namlarla koyacak- ları tahsisatları sarfeden âmiri ita ile muhasibin mes'ul - tutulacağı | kavdolunmaktadır. Bmir mucibin- ee bu kabil ikramive ve mükâ - | fatlar verilmişse bile göri alınıp alikadarlara tazmin etlirilecektir. ee — Kırtasiye narhma riayet — | , edilmiyor! Kırtasiye fiatlarına narh konul- düğu ve azami kâr nisbetleri ta - yin olunduğu halde el'an bazı ver- lerde mektep levazimatını - fahiş Hiat istenildiği haber alınmı: Bunun üzerine vâbılan sıkayet- | lerin tetkikine ve kırtasivecilerizi | kontrolüne geci Hülleci filime çekiliyor 'Tanıımış muharrir B. Reşat Nu- ri Güntekinin «Hülleci» komedisi- nin filme çekilmesi kararlaştırıl- mıstır. Sehrimizde ilk sahnel | İnmasına baslanılan film coğaltılarak Halkevleri sinemala- | ytmda oynatılacaktır. vE MABPKEMELER Esnafı dolandı- ran bir kâtip tevkif edildi Esnaf cemiyetleri müşterek bü- | zoşunda evvelce kâtinlik ve tati- | sildarlık vanan Bulgaristanlı Muh sin isminde biri dün dolandırıcılık sucile yakalanarak adliyeye ve - | rilmiştir. İddiaya göre Muhsin birçok cs- | naftan: — Size cüzdan vereceğim... Cüz-| dansız çalısılmaz!... | Diye para toplamış ve ayrıca da bu cüzdanları cıkarmak için takip masrafı da almiştir. Fakat bilâha- Te ne cüzdanları çıkartmış ve na de aldığı bu paraları iade etmiş- tir. | Dün sabah Beyoğlunda bir bak- kaldan siğzara alırken para aldığı esnaftan biri ve bilâhare birkaçı kendisini tanımış: — Vav sen misin?.. Nerede bi- zlm cüzdanlar... Sökül bakalım al dığın paraları geri!..» diye yaka- sına yapışmışlardır. 'BİR MÜDAFAA Kısa bir zaman içinde bu suretle kendisinden paralarını istiyen ci- var esnafın sayısı 10 u bulmuştur. Nihayet hâdise Sultanahmet di - rinci sulh ceza mahkemesine in - | tikal etmistir. Muhsin mahkamedeki müdafaa- sında: «— Ben bunların cüzdanlarını yaptıracaktım. Fakat vaktim ol madı. Yine yaptıracağım!... de - misse de tevkif olunmuştur. — Doldur bir tek. Dedim, Sesim daha tok, daha kuyvetli idi, Ayaz da yerinden kımıldadı. İh- timal içlerinden söyleniyorlardı: Bu gece belâ arıyor!. Yine düştü!. Balta olmak istiyor. Ayazın kımıldanması da bunun içindi galibs!. Belki dışarda içlen- miş ve.. bu hızla içeriye girmiş o- labilirdim. Bu hızın sonu onlar için cinayettir!. Fakat, ben hiç oralar- da değildim. Onlar da taarruzu ilk önce benden bekliyorlar ve ronun diyeceğine bakarak hare - İspirodan beş liralığı tezgâhın üzerine attım: — Doldur be... Dedim. İspisonun yüzü birden değisti. Sırıttı: — Emret pasam!. Dedi, kadehi önüme sürdü ve yumuşak, kandırıcı bir sesle ilâve etti: — Meze de ister misin, ne vere- hafaz: | teçhiz edilmiş, sonraı l zmcaRaZ Büyük Tarihi ika No, 1 Yazan: RAHMİ YAĞIZ 7 Geminin manevra kabiliyeti de | fevkalâde idi. Adeta süvarinin en ufak dümen inhiradlarına kolay- €a ve çarçabuk itaat eden gemi bir gambot çevikliğini haiz bulunu - yordü. Bunlardan başka henüz o za- manlar taammüm elmemiş olan hava defi maki üfekleri Ya- vuzun Güverlesine 6 tane olarak | yerlestirilmis,geminin baş ve kıç çızaklıklarına da bu çeşit silâhlar konulmuştu. . Projektörlerinin kutru geniş ol- mak itibarile tevcih ettiği huz - meler, gemiye gece hedef araştır- malarında büyük kolaylık ve is- tifadeler temin ediyordu. Yavuzumn akınlarında toncu subayı (simdi emekli amiral) Mchvmet Ali kaptan Sidilliye gelince; bu kruvarör acık deniz kortanlığı gayesile in- sa edildi vin sür'at ve manevra kabiliyetinin fazlahğı nezarı iti- bare alımmıs, binaenaleyh top - dedinin fazlalığına itina gösteril- diği halde, geminin sür'ati nok- tai uzzarından yüksekliğini mu için 10 buçukluk toplarla , Osmanlı | donanmasına — iltihakından bir müddet geçince, Midiltinin birinci zırhlı fırkada ikinci gemi olması üzerine bu toplar on beşliklerle değiştirilmişti. lerinin de (Hemşireler) ismi tırlanınca birinci Oşmanlı zı fırkası baha, oğul, ikiz hemşire - lerden mürekkep bir heyet ismile anılıyordu. Karadenizdeki Carlık donan - ması, kafif bir filo halindeydi. Bi- dayette Yavuzla Midillinin #lüha- kı hesaplanmadığı için, Çarlık bu- rada büyük saffıharp gemileri bu- landurmayı lüzümsuz görmüş, ( Yavurla Midillinin - Osmaı AVRUPA — HARBİNİN YENİ MESELELERİ Sarılarla beyazlar.. Yazan: ALİ KEMAL SUNMAN Uzak Şarktaki japon tehlikesi Amerikalıları düşündürüyor. Fa- kat kerkutmuyor. japonların ne Amerika kıt'asını ne japol takbel Avrupa harbinde vaziyeti acaba ne olabilir?. diye düşünü- askeri fırkanın yim sana?, Cevap vermedim ve.. ona cevap yerine hemen boşalan kadehi u- Zzatlım: (Devamı var) | baskından masun kalamadı. Yir- | sından başka hiçbir arzuya lâbi Usu'süz.. DÖNMİYENFİLO Tefrika « Midilli » açık deniz korsanlığı | ile yapılmış yaman bir gemi idi dananması vühitleri arasına giri- den sonra bu an ehemmi- yetini anlamış, tamiri imkânlarını aramış, lâkin muvaflak olama - muşla, Çünkü, Sivastopol tezgâhların - da Yavuzun sık sık ziyaretleri y zünden harp içerisinde değil gemi inşasına kalkışmak, hatlâ ta- | Mire ihlivaç gösteren sefineleri bi- le Iulılııi:ı çekmek mümkün ola - manile şehrinin topa tutulmasıydı. Bundan sonra, Çanakkale bo - Bazında sıkışan harp v: »ünden Amiral Suşon Büyü de stim üzerinde beklemek, her dakika boğaza koşmak hazırlığile bir müddet Karadenize açılama - mıs, Karadeniz cevelânlarına ara vermiş, Amiral Kolcak da bu fız- sattan istifade ederek bülün sahil şebirlerini vakit vakit topa tut - müs, Karadenizde har vurmuş, harman savurmuş, cirit oynamış! Yavuz, 1915 haziranında, Ami- ral Suşonun şiddetli hir mukabele kararile peşine Midilliyi tak: boğazdan çıktı. Karadeniz sahi takiben Ünyeye kadar çıktı. Son | olarak Hapayı bombardıman eden | Rus destroyerlerini aradı, bula madı, bir gece vaziyetinden isli fade ederek rotasını Sivastopola tovcih etti. Boğazdan ayrılışının üçüncü günü sabahı, Sivastopol; | Yayuzun dehşetli salvolarile göz- lerini açmış bulunuyordu. Yavuzun 28 lik müthiş topları şehri bir cehennem kasırgasile te- mellerinden sarstılar.. Sivastopol kışlası, tatbik edijen boyama u- sulile gizlenmiş olduğu halde bu mi dakikalık bir ateş safhasından sonra Sivastopol iyice tahrip &- dildiği halde muzaffer gemi bu sefer de Karadenizin Rus sahille- rini yoklıya yoklıya dönüşe geçti. Amiral Kolçağın deniz kuvvet- leri Yavuzun bu cür'etkâr baskı mı karşısında birer köşeye sine - rek kendilerini kurtarmak kaygı- olmamıslardı. Ufak llmanların dahi hatırını sorarak, her köşeye bir kaç mermi savuran Yavuz, Boğaza dönerken, Karadeniz beğazında da tuhaf bir hâdise cereyan ediyordu. Boğar kumandanlığı gerek Rus destroyerlerile tahtelbahirlerinin Boğaz dışından hücumlarını me - metmek gerekse muzaffer Türk a- miral gemisinin ric'at hattını te- min, boğaz methal'ni tehlikeden masun bulundurmak kararile ve Midye arasında bir devriye kara- kol hattı tesis etmişti. (Devamı ver) esasen kendi menfaatini hesap et- meyi bilmekle de şöhret kazan- maştır. — Komşularile — ihtilâfında nerelere kadar gidebileceğini dü- şünür, Onun için ister Berlin, is- ter Londra tarafına teveccüh güs- tersinler, Tokyadakilerin vaziye- tine hayret etmemek lâzim!, Geçen umümi harbe iştirak ede- zek Üzak Şarkta mevkiimni daha kolayca kuvvetlendirmiş olan ja- ponya © harpten sonra dünyaya yeni bir nizam verilmek üzere ak- tedilen Milletler Cemiyeti misa- | kına, Bahrimuhitikebire taallük eden dokuz devlet muahedesine, daha sonra harbi kanun harici i- lün eden Briyan - Kellog misakı- ma karşı hep şu nazarla bakmıştır: Avrupa ile Amerika elele ve- rerek japonyayı kıxkıvrak bağ - lamak istiyorlar, Bütün dünyanın beyazlara kalmasına, Sarılar, ar- tık yaşamak imkânı bırakmama- ika çalışıyorlar. Onun için ne ya- Bıp yaparak mükavemet etmeli. Japonların şu son yirmi senedir gayret ve faaliyetlerini dost düş- man her tarafa beğendirecek su- rette arttırmışlar, her sahada ça- " Fakat muhtaç oldu- izu iptidai maddeleri hariçten ge- tirtmeğe mecbur olan — japonya birçok müşkülât karşısındadır. Hayatın türlü çetin imtihanları: na karşı sinirlenmeksizin güler - yüzle mukavemet etmeyi ve her müşkülün içinden sıyrılmayı bi- len japonya için de sabır ve ta - hammülün bir haddi vatdır. Ha- yatın müşkülâtı daha artmakta olduğu tahmin edilebilir. karşı ilâç olarak da uzak ufuklar gösterilmekte ve şöyle denmekte- dir: — Yakında dünya yeniden bir | memektedirler, Ve harbin taksime —uğrıyacak, japanyançı kdırı büyük olacaktır. DIŞİPOLATİK/ Sovyetler Birliğisi? vaziyeti şj Yazan: AHMET ŞÜKRÜ Üçlü pakt imzalundığı ::; herkesin aklında belirem idi: eli — Acaba Sovyetler nirll:“, mak karşısında vaziyeli € j Soî# tur?. Bu suale aranan cevabi SÖY pekt ee | gazeteleri birkaç gün sonra $ ler: Sövyetler Birliği önc€ tan baberdar edilmişti. SeVİ paktı kendi aleyhlerine ıd'": cih bir hareket olara In:j, Bendanberi: tökiş .ıuue:_; zallık politikasından ayrılt'a icin bir sebep yoktur. Bu, D? br vaziyetinin samimi bir izahi Şek Yoksa Sovyetler vaziveti PU da kabul ettiklerii uıdı'“rı_!": istiyorlar?. Bu noktaları cak değiliz. Yulmız vanll"; & AAN Ğİ V iz AĞ l. G v | k s5 AAA mi organları vusıtasile ıı"*',u sısındaki vaziyetlerini izab ulunuyorlardı. Bir İngiliz gazetesi, %w.v"g Balkanlardaki Alman İ ne karşı tedbir alınmak ÜZEFPiğer giltere ve diğer Balkan ;#_ * rile temasa geçtiklerini y Tet alinii” değkiat' Va ııı"";; tekzip etmiştir. Bi yetlerin Romanya Saennln Kalalamlakla berebii B na karşı tedbir almayı, y tedbir ajmıya karar verse bil9 giliz gazelesinin bahsettlği ngilirlerle bir işbirliğini mediği anlaşılmaktadır. / £ Sovyetler Birliği, «ikil ist devletler barbis adınt VT diği bu mücadele içinde kalmavı bir senedenberi j litikasının ana hedefi 'W etmiştir. ve Sovyetler böyle bir politika — takip #W cebreden sebep, dün ne ııı:/ ise, bugün daha büyük varittir. Sovetler Birliğiniğ mihver kombinezonu ki vaziyeti, biraz daha x5y! fır. Bununla beraber, Birliğini siyasi satranç 0) mat olmuş ve hareketsiz Hüi telâkki etmek de doğra etler sulhu korumak lar, Fakat hiç bir devlet, € sahasının tehlikeye di hayati menfaatlerinin tına alınmasına karşı yirel vaziyetinde kala: böyle bir vaziyette kal felâketi davet etmek Sevyetleri artık kendi ef lerini ve menfaatlerini dan âciz vaziyette güsterei lar, bu büyük devletin inkâr eden bir mühalâşa' Bu, biraz komşumuza karşı hürme' kikat sudur ki Sovy' ücadelesi başlarktf di politikaları bakımı : rına gidecek ve gitmiyecek d, yetlerle karşılaşacakların! İamışlardı. Romanya — hâdiğer süphesiz, hoşa gitmiyecek İ şe lerden biridir. Fakat bunt W VA AT aa Ü yi ) Ca Z hemmiyetli bir mesele tıbar Almanlar da lardır ki, bir müddettevi Tinde bultnan Alman büyük Sehtlenberg, izahat ve! Bununla beraber, öyl yor ki Sevyetlerin mihvEl l tikası tarafından ılıh*:/ kan teşebbüsündeki Birimizin Hepimizin Beyoğlu P""’h; nesi tek memMt /? idare edilebilir " 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: