19 Ağustos 1940 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

19 Ağustos 1940 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N YARARİ T h4 2 —soN 'RII.G;A!-B AGUSTOS 1908 HEM UCUZ, HEM İYİ. Bizim Selâmi İzzet tuhaf Çocuk- tur, geçen gün bir yazısını oku « ki: İstanbul 1 ekmek arar. Yahu, neden böyle düşünüyorsun?. İstanbut halkı hem ucuz, hem iyi ekmek arar. Yüz binlerce vatandaşın olurduğu bü. yük bir şehirde, kalabalık bir ai- lenin günlük ekmek sarfiyatı ne- dür, bilir misin?. Bilhassa katığı da azsa. Yani, fiyatı ne olursa olsun, yal- :lız; ekmeğin iyi hazırlanması kâfi Üstadım, zatı âliniz, galiba, şeh- rin kenar semtlerinde bir kuruş eksik diye, akşam pazarlarından bayat ekmek toplıyan zavallı va. tandaşları tanımıyorsunuz! CÖPÜN YARİFL Şu günlerde Belediyemizin der- di vok.. Derdsiz baş olmaz. Büyük baş'n derdi büyük olur. Efendim, bir de çöp meselesi çıktı! Temizlik İşleri Müdürlüğü, makamı riya- setten soruyor: Lütfen çöpün tari- fini yapar mısınız?. Çöp nedir?. Çöpçülerimiz evlerden hangi mad- deleri toplamağa mecöurdur. Bazı evlerden, çöpçülere kırık soba borusu, eski, hurda sandalya, masa ve saire veriyorlar, temizlik teşkilâtr vasıtalarını işgal ediyor. larmış! Bizce çöpün tarifi söyle olmak lâzam: Halkın verdiği her şey çöp- tür. AYDINLIK VEREN PARA, Amerikanın bilmem hahgi hü- kümeti, geceleri ziya neşreden bir nevi yeni madeni para bastırmış! LO AAEI N İ D Son Telgraf Şimdi, halkın elindeki eski pâra- Tar, bu ziyadar paralarla değiştiri- Hiyormuş! Çok iyi ve yerinde bir di üş!. Tasan bazan, gece vakti, elindeki paranın çeyrek mi, yoksa elli ku- ruşlük mu olduğunu farkedemi . | yor! Keşke, bu paralardan bizde de olsa'. - Hele İstanbullulara ne kadar lâzım. Geceleri eve gider - ken, el feneri gibi yola tutar, taşa toprağa çarpımadan, kapımızı bu - luruz. KADINLARIN AYAKLARI. Bir buharrir arkadaş şu günler- de kadınlarla fazla uğraşıyor. E- fendim, Bayanların o güzel, sedef, ipek, melek, tavustüyü, güvercin avaklari gittikçe bozuluyormuş! Bunun sebebi, çıplak ayakla plâj- larda gezmek ve ayağı tam içine alıp sıkıştırmıyan burası de. lik yeni papuçlarınıs! Yani, türkçesi, Bayanların ayak- ları gittikçe salapuryalaşıyormuş! Kadınlar, ne düşünüyorlar bil - mem. Fakat, bu manzara, bana #unun için teessür veriyor ki, git- tikçe salapuryalaşan ayakların derhal uydurulacak bir moda ica- bi, yarın, bir gün, yelken, kürek, motör vesaire masrafı da çıkacak! O zaman ne yaparız?. BAYIRLI DAMAD, Eloğlu içinde neler var?. Bir de- .ılunh. damad diye girdiği evde, daha düğün gecesi, yükte hafif, pa. hada ağır, mücevberat namına ne varsa, hepsini almış, sırra kadem basmış! Bence, çocuk acele etmiş! Eğer, bu işi, düğünden sonraya bıraksaydı, daha isabet ederdi, çünkü, hediyelerin arkası, henüz düğün günü kesilmez.. Daha bir iki Hafta boyuna gelir! AHMET RAUF Bir fabrika gece yandı Dün gece Üsküdarda Nuroğlu sokağında Samiye ni 51 numaralı yazma fabrikasından bir yangın çıkmıştır. Ateş biraz sonra 'atle genişlemek istidadını göstermiş ve itfalyenin büyük gayreti ile sön- dürülmüştür. Neticede mezkür fabrika ile içe- risindeki eşya kısmen yandıktan #onra yangın söndürülebilmiştir. Ateşin neden çıklığı hesüz ta - mamile malünı olmamakla bera- ber yazma kurutmıya mahsus ka. 3000 liraya sigortalıdır. Tahkikata dovam olunmaktadır. Bir Tramvay Otobüse çarptı Vatman Eminin idaresindeki Edirnekapı - Sirkeci — tramvayı Sultanahmet virajında şolör Azi- zin idaresrindeki 365 numaralı o- Diyebilirsin. Bu bir ziyandır. Hakikatte senin güzelliğim, zevkin, yıpta!, Onlar şimdi senin böylece balı- ni aliıp dürüyorlar. Ne vicdanları ile, ne faziletleri ile, ne asil dü - günceleri ile sana karşı bir san> velık bir rabıta göstermemişler - dir. Serbest yaşamak, serbest zevk, kadın erkek farksızlığı, yaradılış- taki müsavilik, tablat tesirleri, şu bu bütün nazariyeler bir tarala bırakılmalı; — kadın bütün bu mescleleri her şeyden evvel yal- nız bu noktadan muhakeme etmeli- dir. Kendisini anlattığım salona benzetmemelidir. Ve.. şiddetle devam ettim: — Kendinize acıyınız!. Kendinizi korâyunuz, Kendinizi israf etmeyiniz! Ve sordum: M — Yazık değil mi?. Düşündü. Dalgındı. Tekrar et- İ Son Telgraf'ın edebi romamı: 33 —— GÖZYAŞLARI Kasa soyan Avusturyalı Gecenlerde Ankarada bir kasa hırsızlığı olduğunu ve tüccar Arif Cubukçumun yazıhanerine girerek kasasını kırıp L1 bin küver Hra ile bir altın bilerik çalan Avusturyalı Yankovicin yakalandığını yazmış- tik. Ankara aslive 1 inci ceza mah. kemesinde bu davaya Başlanıl - muştır. Bir terciman — vasıtasile dinlenen mazaun Avusturyalı po- listeki ifadesini tamamile redde - derek bu hırsızlıkla hiçbir alâkası bulunmadığını söylemiştir. Şahit sıfatile dinlenen Arif Çu- bukceu ise mumaileyhi bir iş mü- masebetile tanıdığını, üzerinde bu. hunan paraların kendi paraları ol duğunu beyan etmiştir. Dava şahit celbine kalmuştır. tobüsle çarpışmıştır. Neticede oto- büs ve tramrvayın camları kırıl . mıştir. Ve ilâveler yaptım: Kadın kendisinin sahibi ol - malıdır. Orta malı olmadığını gösterme. Bdir!. Varlığını istismar ettirmeğe ta- hammül etmemelidir. Yalnız bu noktayı düşünmelidir! Çok tuhaf bir kız. Ben bütün bunları söylerken, dinledi, dinledi. — Haklısın. Fakat, artık benden Şalal Dedi. İnat etti, ısrar gösterdi: — Dediklerini daha evvelden düşünmek lâzandı. Şimdi neye ya- rar?. Bu hale geldikten sonra mı | Garip | netice Belediye iktısat müdür- - lüğünün odun, kömür ihtikârını yeniden teikiki bildirildi Sehrimizde odun ve mangal kü- mürü fiatlarının bizdenbire pa - halılastığını yazmış ve belediye iktısat müdürlüğünün — vaptığı tetkikat neticesinde bu teneffü - ün; nakliye masraflarının artma- sından ileri gekliği yolunda bir mütalea ileri sürdürünü — haber vermistik. Öğrendi”mize göre alâkâdar - lar belediyenin bu fikrini hayretle karsılıyarak iştirak etmemişlerdir. Cünkü, birdenbire cekisi 320 kur Tuştan 480 hatta 460 kuruşa c- karılan odunların mühim bir kıs- manin sehrimizdeki depolarda ay- lardanberi bekliyen odunlar öl - | duğu ve nakliyenin de ceki ba « 'ma vek cüz'i arttığı anlasılmıştır. Bunün üzerine yeniden ebemmi- | tetkikat yanılması — iktısat rlüğünden kstenilmiştir. — ——— | Yeni icra kanununun tatbikatı | Sehrimiz icra — daireleri reisi | pli adliye Vekületile temas etmek ü- zere Ankarava gitmiştir. | 10 eylülde yeni kcra kanunu meriyete pirecek olduğundan re- | is" icabeden direktidleri alacak - tır. | Alacaklıların lehine ve borclu- | ların aleyhine olan bu yeni ka - | nunun tatbikatı hakkında Adliye Vekâletince bir talimatname de hazırlanmaktadı ni Üzüm temizleme evleri Ziraat Vekâleti üzüm yetişti - rilen — verlerde veni ve modürn «üzüm temizleme evleri» acmak irin faalivete geçmistir. Bu mevanda Manisa, İzmir ve İzmitte veni evler açılacaktır. Köylülerimizin üzümleri bura- lardu parasız olarak temizlene - caktır. Diğer taraftan yeni —dlın ilk siyab kuru üzüm mahsulü Ma-, nisa borsasında merasimle satıl- muslır. —— ÜÇÜK HABERLERİ «4 Bu yıl mekteplerimizden muh- telit ıenrıuun kaldırılması karar. Taştırılmıştı * Mnn( “müdürlüğü daimi ço- cuk kampları tesis etmiştir. *& Türkiye - Irak arasında tay- yare postaları yapılacaktır. »& İktsat Vekili Hüsnü Çakır dün Askaraya dönmüştür. * Bodrumda müteşebbis bir zat tarafından Yemen kahvesi yeliş- tirilmis ve bir fidandan 150 gram gün toplanarak mübtelif sikâyet- leri ve ihtikâr işlerini tetkik ede- cektir. »- İzmir fuarı yarın saat 18 de açılacaktır. * Gümrüklerde bekliyen 25 bin Çuval kahvenin el'an çıkar:lama « ması üzerine maliyet fiatları ar- tacağı beyanile Vekâlete müra - caat olunmuştur. yoksa alışkanlık Sarp bir noktaya girmişti. Son mukavemetlerini, son tereddütle- rini gösteriyor, üzerinde biraz da- ba islenmek istiyordu. — Allah insanı böyle yaratma- dil.. Alışkanlık ta değil!, Bir defa kendini topla ve sık. Her şey yoluna Bireri. Dedim ve.. ıscarla devam ettim. Belki, on beş yirmi dakikâa bu söz- lerim sürdü. Dalıyor, düşünüyor, için için mücadele ediyor, kendisi. ni zorluyordu. Fakat, nihayet mağ- lüp oldu. — Evet tamamen haklısın! Dedi, ağlamağa başladı. Başını omuzlarımın üzerine koymuş, hem ağlıyor. hem mırıildanıyordu; — Yazık.. Çok yazık!, BHain erkekleri Mahvoldum. Sahi hiç birisi de acımadı. Hepsi kaptı ve kaçtı! Her erkek muhakkak ki varlı - bütün bunları düşüneceğim? Dedi Ben de ısrar ediyor, — Daha gençsin.. Hiçbir şey kaybetmiş değilsin. Kendini topliyabilecek çajftdasın. Şimdi her şeyden uzak kalır, ko- canın karım olur, hiç olmaz ise kendi kendine sahip kalırsın. Sa- lon hikâyesi senin başına gelmez. Diyordum. En son sordu: — Fakat, ben böyle yaradılmı. şım. Elimde değil. İçimden geliyor. Ne yapsam, ne eisem, ne kadar düşünsem, muhakeme edebilsem yine yapecağımı yapıyorum. Bil. merm ki bu Allahın yaradışı mm, tekinin uxım. ğamdan bir parça kopardı aldı ve kendisinden hiçbir şey vermedi! Aşkları yalan! Sevgileri yalan. Sözleri yalan!. Yeminleri yalan. Bütün hüviyetleri ile yalan soy- lüyorlar.. Ağlarken o kadar hiçkiriyor, göğsünü geçire geçire ağlıyordu ki ben de onunla birlik oldum ağla- Çi öi pahalı olan bavağii maradi ye meyanındadır. Hep biliriz; İn> gilizler akşam yemeğine mutlaka simokinle gelirler, hiz, vaktile en- tari, hırka ile otururduk, şimdi pi. muhtelif kıyafetler taşıyabilmek için, insanın kese müsaatlesi geniş olmalı! Sonra, mevsime, muhite göre de ayrı kıyafetler vardır. O da malüm. Caddelerde, sokaklarda dikkat ediniz. yanınızdan gelip geçenler yeni değil, fakat hiç ol 'îş. temiz pâk, lekesiz, yırtık- bise taşıyanlar kaç kişidir?. Binaenaleyh, bizim gibi fakir ce- miyetlerde, kılık kıyafet mevza- unda fazla müşkülpesent olmak, bir kısım vatandaşların mali vazi. yeti ile istihza demek olmaz mı?, Bütün bu bususi kayıd ve şart- lara rağmen, gönül arsu eder ki, dosta düşmana karşı, umumi yer- lerde vatandaşların üstü başı derli toplu olsun! Bir de aşırı züppe giyinenler yar. Bu neviden olanlar, yakası paçası bir tarafta olanlardan ziya- göze batıyor. Bilhassa sayfiye, plâj muhitlerinde, bazan, öyleleri- ne rastlamak mümkün ki, insanm, kan bi ine sıçrıyar. Bu vadide, bazı Bayanlara da bir eift sözüm var. Goçen yıllarda, u- zun, geniş piğama — pantalonu ile sokak sokak dolaşıyorlardı. Bu gi. biler zannediyor ki, bu kıyalet modadır, şıklıktır. Hayır.. Pijğama pantalonu ile sokakta dolaşmak sa- ayıbdır. Şimdi, bu yıl, Şort dedikleri kı- sa pantalonlar da faxlaca göze çar- pıyor, Yine, dediğim muhitlerde, bu kıyafette bir takım genç kadın ve kızların, üç aşağı, beş yukarı, sokak sokak, dolaştıklarını görü - yoruz, | Bunlar da, zannediyor ki, bu kıyafetlerle, daha çok kibarlaşıyor, alafrangalaşıyorlar.. | Hayır.. Bilâkis., Bu kıyafetlerle ipleşiyorlar.. Kadımımız, erkeğimiz, en az he- ves edeceğimiz şey, böyle hafiflik. ler olmalıdır. RESŞAT FEYZİ ekteplerin kayıt ve kabul şartalrı — | Bursa ve Bolu orman mektepleri Bursa ve Bolu vilâyet merkez- lerindeki orman — mekteplerine Jeyli ve meccani olarak 100 tale- be alınacaktır. Taliplerin 20 yaşını geçmemiş olmaları ve orta mektebi pek iyi veyahut da iyi derece ile ikmal etmeleri icabetmektedir. Kayıtlar 1 evlülden 15 eylüle kadar her iki mektep icin de yal- 'nız Bursa orman mektebinde icra evraklarını ya posta ile vahut da kendileri mez-| kür mektep müdürlüğüne gön - derobilirler. 'Tahsil müddeti 3 yıldır. Nle - zunlar «orman mühendis mua - wini» ünvanile hemen mesleje a- Tmip derece derece terfi ederler, beni bitirmişti. Ayakta duracak ':ıaL':'î voktu. * — İki saat uyusanı mı?, Dedim, O da bitkindi. Uyuyalım., Dedi. Uyandığım zaman saat onau. Uykuya dovmamıştım. Sersem . dim. Gözlerimi zor açtım: — Eyvah geç kaldım Dedim, gerine gerine, asabi, is teksiz yataktan istedim. Naran da uyandı. — Nereye?, — Gidiyarum Geç kaldı Saat o! Gidinceye kadar on bir bucuğu bulur. Fena! Dedim. O, söyledi: — Gitme! Bugün burada kal Yatalım.. Uykunu alırsın, — İmkânı yok!. Cok mühim işim var. Dedim ve, işin ehemmiyetini i- fade etmek için ilâve etti — Saat ikide muahede imzala- nacak.. Behemehal gitmem lâzım. Bın'h'nhırr döndü. Söylenmeğe başladı —Sit ai hep benden feda - kârlık istiyorsun!. Bir gün de istediğimi yapmadın!, İşte bugün burada kal, diyo - rTuMm!. Uşak bile olsan bir gün gelmedi.. diye isinden çıkarmazlar ve ağız. larını açıp bir şev söylemezler!, & (Devamı var) İi |Bina çazpık yapılmıştır T ç Tngilterenin St Pi A müşkülâtı Yazan: Ali Kemal SUNMAN İngiltere oldu olası böyle bir im- tihana girmemiştir. zannediliyor. İngilterenin bugün bulunduğu ha- li tarif için buna agcak çetin bir imtihan demek mübalâğalı değil- dir. Fakat İngilterenin girdiği bu çetin imtihan onun hayatında ilk defa olmuyor. Gözden kaçırılmıya- zalmış tarih ki bunu anlatıyorlar. Böyle en çetin | bir imtihanı 1775 - 1783 seneleri a- rağında geçirmişler. Avragalim. © zamanki derece derece kuvvetli devletleri İngilterenin aleyhine | mücadeleye giriymişler, onun elini ayağını bağlamak, müstemlekele- | Ş, kurmakt rimi almak, ta olduğu im - paratorluğu parçalamak için her türlü tasavvurlarda bulunmuşlar; her suretle harekete geçmişler. O zamanki Hollanda keskin bir rakip denizci bir devlet, İspanya da öy- le. hep terenin aley . hinde, Simal devletleri, İsveç ve Rusya kera İngiltereye düşman. Yanıbaşındaki Fransa ile İngiltere ile görülecek bir çok hesabını fır- sallan istifade ile bir an evvel gör- mek istiyor. Bunlar yetişmiyarmuş manş gibi, Şimali Amerikadaki İn- giliz müstemlekeleri isyan ediyor- lar. Yeni dünyaya geçmiş leşmiş olan İngilizler artık anava. tanla siyasi ve idari rabıtalarını kesiyorlar. Müstakil bir devlet o- luyorlar. Amerikanm istiklâl mü- cadelesine malümdur ki Fransızlar da karışmışlardır. Fransızlar elle- rinden gelen yardımı esirgemiye - rek Amerikalıların yanında mevki almışlardır. Londradaki devlet a- damları o zaman büyük bir hata ederek Amerikadaki Anglo . Sak- sonlarla mücadelede ısrar etmiş- ler. Halbuki buna lüzum olmadığı- nı sonra bütün İngilizler itiraf et- mişlerdir. Şimali Amerikanın ana- vatanla rabıtası büsbütün kesilmi. yecek surette bir çare bulunur, meselâ bugünkü Kanada domin - yonu nasılsa Şimali Amerika cüm- huriyetleri de öyelce İngiliz impa- ratorluğunun azasından olarak ka- lırdı. Her ne ise... O zamanki ha- tayı İngiltere bir daha yapmamış, artık büyüyerek rüştünü ispat e. den ve ayrı ev açmak ipre Go lâdlarının hürriyetine müni ol - maktan çekimiştir. 1775 - 83 buhra- mı osnasında İrlândanın da isyan etliğini unutmamalı. Hulâsa İngil- tere için pek karışık bir devir. Do. nanmava gelince; düşmanlarının çokluğu karşısında deniz kuvveti de vazifesini bin müşkülâtla yapa- bilmiştir. Hindistan o zaman daha yeni olarak İngilizlerin eline geçi- yor. Üyle ki onu da kaybelmek korküsu başgöstormişti. Derdin üs- tüne derd birikmiş, mücadele uza- dıkça itramıştır. Fakat İngilizler en felâketli e- manlarında bu imparatorluk ge . misini fırtmadan çekerek selâmet kıyılarıma götürecek üstün kaptan- ları çıkacağından ümidlerini hiç birzaman kesmemişlerdir. Öyle birinci devlet adamları çıkar çık - maz bütün İngilizler onların ar - kasına geçmeği ve yapılacak işe dörtel ile sarılmağı bilmişlerdir. Kendilerinin iftihar ile anlattıkları ur, hisse almak sırası ge- Tince; bugün de İngilterenin mev. eudiyeti tehdit edilmek ıımıy Onun aleyhinde kurulmuş bir itti- fak var, Bu ittifakı teşvik oıı—ıq» var, Onun uğradığı müşkülâttan istifade ile emel ve arzularını tat- min etmeği düşünenler — var. Bir bakıma bunda öyle şaşılacak bir fevkalâdelik olmasa gerek. Çünkü tarihte muhtelif farklarla bu hal- lerin emsali dalma mevcuttur. O zamanki İngiltere müşkülâfın için- | den birer suretle sıyrılmış, bugün- kü İngiltere de şimdiki müşkülâ . ı tı yeneceğine itimad ediyar. | — ——— —— I Eminönü Halkı yeni bina- sı tamamlandı. Önündeki tahtaper- de kalkınca, bütün gören gözler bir kere daha görüyor ki, bina, yo- la nozaran çarpık yapılmıştır. E- 'ğer, bu, kübizm icabı ise, diyece. Bimiz yok, Bir müddet evvel, bazı aklı ev. veller ,binanım değil, yolun çarpık olduğunu söylemişlerdi. O halde, yolu mu düzeltmek lâzım?. Fakat, niçin, yüz binlerce liza sarfadile * rek bu yol betan yapıldı?. Hulâsa ve netice: gören göz kı- Tavuz istemez, bina çarpık yapıl - BÜRHAN CEVAT Veremle mücadele İstanbul dispanseri ge- nişletilecek, Eyüpte hir! /dispanser, Haydarpaşa- İda bir pavyon açılacak Şehrimizde veremle mücadele için taaliyetle çalışıknaktadır. Bu. r»eyande «İistanbul verem dispan- serir nin halkanıza büyük fay - daları dokunduğu #örülerek Sul- tanahmet civarında dar bir bina- da bulunan disnanserin yanındaki evlerin istimâlk — edilip yeni ve modern bir pavyon insası Vali ve) belediye reisi B- Lütfi Kırdardan istenilmistir. Bu hususta yakında mahallinde bir keşif yapılacak ve gdispanser sür'etle genişle'ilecek - Ayrıcta Eyüb semtinde de bir | «verem dispanseri» acılması lü - zumlu görülerek tahsisalınrı te - min etmek üzere tetkiklere baş- kanılmıştır. Heybeliada verem sanatoryo - muna,200 yataklı yeni bir pav- | yon ilâve edilmesi ve Haydarpaşsa| nümüne hastanesinde yeni ve bü- vük bir «verem kısmi» vücçuüde ge- tirilmesi kararlaştırılmıştır. Bu veni pavyonların proje ve kesifleri sür'atle hazırlanacak ve m malzeme — temin edilir edumı de faaliyete mecilecektir. eediğğeünüm Açık İş ve memuriyetler. İzmir, Manisa, Aydın ve Denizli vilâyetleri dahilinde 15 şer lira asli maasla müteaddit tapu sicil | kâtinliklerinin münhal olduğu an-, laşılmıştır. Bu memuriyetlere lise mezun- ları imtihanla alınacaklardır. Ta- lipler 24 ağustas cumarlesi günü akşamına kadar İzmir grupu tapu sicil müdürlüğüne müracsat e - debileceklerdir. İmtihan 26 ağuslas a günü İzmirde icra olunacaktır. Bandınma belediyesi — elektrik fabrikasına 80 lira aylık ücretle bir birinci şımıf makinist aramak- tadır. Talinler — ayın 27 inci sali gününe kâadar mezkür belediye reisliğine müracaat etmelidirler. Eti Bankın Soma madenindeki garp linyitleri işletmesinde çalı- san isçiler için bir muallim aran- maktadır. Talin olanların Balıke- sir poslanesi 5 numaralı posta ku- tusuna — mektupla müracaatları icabetmektedir. Hesap ve muamele — memuru namzedi olarak calışmak — isiyen yedek subayların hesap ve mua- mele memüuru namzet — okuluna imtihanla kayıtları vapılmak ü- zere evlülün 8 inci e#ününe ka- dar askerlik şubelerine müracaat etmeleri leabetmektedir. —— İPUNYANIN ıçmoı—:N] Bonapartın çalınan paraları Napolyon Bonapart 1796 da İtal- ya ile muharebe halinde iken, Di rektüvardan tahsisat verilmesini ısrarla istemişti. Nihayet uzun mü- zakerelerden sonra, yüz milyon li- ra verilmesi kararlaştı. Fakat para bir türlü gelmiyordu. Nihayet yol- da parayı getiren postacıların öl - dürüldüğü öğrenildi. Bir jandarma cesedleri buldu, para çantaları de- Tik ıı.,u. olmuştu? ir da Liyon civarı eş. hyı ile dolu idi. Haydutlar bulu- namadı. İtalyaya gizen ordu da pa- rasız kaldı. Fakat jandarma on gün sonra, haydutlardan birini yakaladı. Bu- nu mütcakip diğerleri de yakalan- dı. Bunların içinde Lezürb isminde birisi vardı ki, masum ve kendi halinde bir adamdı, fakat haydut- lardan birine son derece benzediği için Klam edildi. Aradan çok geç. meden hakiki haydut meydana çı- karıldı, lâkin iş işten geçmişti. Ma- | suam adamı öbür dümyadan geri çevirmek mümkün değildi. Cenis dağı tüneli Bu dağın yüksekliği 3,170 met. redir. Tünelin boyu da 12 kilo - metredir. 1871 senesinde açılan bu tünel Fransanın Modan ve İtal- yanın Bardonneş şehirlerini biri- birine - bağlamaktadır. Türen - Liyon şosesi Cenis dağı üzerinden geçer. Harbin bidayetinde İtalyan- lar tarafından kapatılan bu tünel, mütarekeyi mütcakip şimdi açıl- mıştir, Amerikanın üç maruf siması Birincisi Simon Bolivar (Cenm| bi Amerikanın Vasingtonu) lâtin diyarının büyük bir kısmını İs- panyol istilâsından kurtarmıştır. İkincisi: General San Marten, İs-| vanvollarla uzun müddet müca- dele ettikten sonra Sllivı. Peru'vu : General DIŞ POLiTiKA Arnavutluk hâdise$ Yazan: AHMET ŞÜKRÜ ES Arnavutluk atsızın gazeli 4 #ik sahijelerinde yer almıvd lamıştır. Birkaç gündenberi MİZİ | haberler dikkatdle tetkik eti | zeman, Arnavutluğun bir | li hadiseye sühne olduğunu # latmaktadır: j | ! — Bvvelâ İngiliz ve A kaynakları, Yugoslavya M ma yakın mentakalarda bir H Arnavutların İtalyava karsı Içmdıklarını bildirmişlerdir. İlanmanın — sebebi, bu mend göre, İtalya tarafından — weP harp tekâlifidir. İralyanlar, Âf navutluktaki sığır ve diğer vanfarı İtalyaya nakletmeğt | lamışlar. Bunun üzerine AYft vuklar ayaklararak — buna YŞ olmuya çalışınışlar. İtalyan OTÜĞİ larında hizmet için asker at sina karşı da Arnavutların kavemet etmekte oldukları VE vüzden Arnavutlarla — 110tf arasında şiddetli — müsudi! vuku bulduğu bildirilmekteğ İtalya ajansı bu haberleri MN İ Glmunı — İkinci hâdiseye gelinc?i Yi nan vukuu tnkür edilmemek raber, mahiyeti ve şümulü GÜŞ | fında büyük fikir ihtilâfi (a) İtalyanlar, «Yunan duna yakın bir yerden Davik ; ©a namında bir Arnavut vakfi , perverinin Yanan ajanları Hf6 | fından katledildiğini MHM: tedirler. İtalan alansı Mi maklettikten sonra Yunan metine şiddetli bir ihtarda | makta ve nihayet şu sözleri ue etmektedir. «Arnavutlukta Üi nifam kurulmuştur. Arnartf (| dokunmuya cür'et edenler, İt vaya dokunmus ohcaklndf’ı’ Bu vesile ile bu aralık çok lamılan «veni mizam» da af dilmiş oluyor, (b) Yunanlılara — göre, Hoca, tatanperver - değil Ve Birçok sakavet vak'aları Öğ &. lansile, Yunan hükümeti ıd/ fından yirmi sene — evvel mahküm edilmiş ve başını GÜ v af ne de para vadedilmiştir. İki navut virmi gün kadar vut Hocam öldürerek Yunam rağına iltica etmişlerdir. üzerine 25 temmuzda At İtaluan elçisi, Yunan hM' tinden bu mücrimlerin 4 talen edeceğini MMW İmdi Davut Hoca vata: o, mi; saki mi? Arnavutluğun yetini yakından bilenler böYÜ suale cevap vermekte % gnezler, Davut Hoca, an! ki, şakilik ile vatanperverlidi birine karıştırmız bir çete Tei ) Ez 8 —.X'î a Xı. K yapar, ve ona siyesi renk "“4 işter, Davut Hoca da böyle dam olacak. srcaeteli Wek olan nokta İtalyanın yirmti bekledikten ve hatta MJW' iadesi için teşebbüste bul hükümetine bildirdikten hâdise üzerinde - ehem durmak Tüzümunu Pnı:rleı çeği teşebbüs için vesile uf”, bir müna sezenler vardır. 4 hazinlik olmak üzere Haliill kat'alar geçirdiği bildirilmel İtalyarın böyle bir Davut da on vedi sene evvelki  leri canlandırmışlır. uuıw dır ki İtelya o zaman da Kıırlu adasını işgale teşebbü', mişti. Acaba şimdi de İtalır a benzer bir teşebbüs içiti - Diğer taraftan İtalya vaki olan tekziplere rağmet, 4 goslavya kududundaki ayaki rağsidaş Hd vamağadle — yutluğa aaker göndermek ,"3 buriyetinde kalması — ihtir Seyyar eıııfl' Böyle sergerdeler çoktşr. Fakat vu meselede dikkatt Atinadaki elçisi vamtasite YA İtalyanın bu hareketinde mın Arnavutluğa kuvvetli Mmeselesini izam etmesi, hal vetsiz bir hâdiseyi bahane ne mi arıyor? manın döğru olması'ye İi af variddir. terazileri seniz, kimi iplerle kimi gram tas nır, kiminin terazileri

Bu sayıdan diğer sayfalar: