SON TELGRAF — SİBİRİXCİRANUN 1 AZON MEYVA TUZ Müferrih ve midevidir TEMBELL İNKIBAZ, -HAZIMSIZLIK, MİDE BULANTI vo- BOZUKLUĞUNDA, BARSAK MİDE EKŞİLİK va YANMALARINDA MiDE ve BARSAKLARI temizler ve ulıştırmaz ve yormuz. İĞİNDE, Aç':aııı Hekimi r. Ahmed Akkoyunlu Taksim - Talimhane Palas No, 4 Pazardan Maada her gün sasf 15 den sonra. Tel: 40127 ramhiyetle kulla- nalebi MAZON isim ve HOROS markasına dikkat. İstanbul söaları | yezaa: REŞAT FEYzi —| Kerim. kendi kendinş ya suali sordu: | wvin! seviyor gurum?. Bu saslin cevaplarını, — yine, kendi kendine vermeğe çabşıyordu. — Sabahleyla uyanıyorum, ik hatı- çama gelen Nevin olavor.. Kokakta verken, gördüğüm bütüm o kadınlar a- vasında Nevini arıyorum.. Bazan, ka- Yabalığın arasnda, hir imce baş, bir Mayoram.. Btrafıma dikkatle bakıyo - vum; Nevin acaba burada mi' Bir pastabanede, bir gazlsoda, hep Nevini arıyorum.. Kapalı bir pencere: | mün perdesise akseden bir kadın bayali, bana, Nevini hatırlatıyor.. Gece, yalağıma girdiğim zaman, Ne- , koyu kadile gözleri, vanda amılı elekirik ampulünün pırıl darı arasında gülümsüyor, gibi oluyor Kerlm, bu hisler ve düşüncelerin te- Kiri allında, haflalarca — iürap içi Kıvrandı.. Nihayet hükmünü ver Nevine kşaktı, Nevini seviyordu. Nevini, gek fazla da görmemlşti. Ya- Yan, saşfiyede kasımışlı, ilk defa. Bir gün, vaporun güverlesinde Karşılayık- Jarı vakit, genç adaza, bülün iradesinin, İnce bir hacusiyet taşıyan ba kadını Bakışları altında mahvolduğunu he - Selmişti. Nevin de, Kerime bakmış, bakmış.. Jerarla bakmuştı. Hattâ, 'dan köprüye çıktıkları Haman, arkasına Gönüp, bir, kere daha Bakmışlı. Sonra, Kerim, genç kadına, üç dört defa daha vapurda, bir iki defa iskelede, tramvayda — tesadüf etmişti. Her raklayışta, enda kendisine karşı husuzl bir alâkanın mevcudiyetini far- kediyordu. Acaba, Nevin de, Kerimi düşünüyor muydu?” Kerim de, genç kadını, büyle meşgul ediyor muydu?. Kerlm - ona raşladığırın üçüncü se- Heri di - yanında bir arkadaşile Kadı- köyünden alanbula iniyerdu, İşte, ük dela, Nevlaln adını, ba arkadaşından Gğrenmişti. Kalak kesilmişli, Şa cüm- deler, hâlk hafızasında, aynen durü - yordu: — Güzel kadındır. — Yaramarzcadır. Fevkalide seksapeli vardır. Onu ço- gukluğundan, ilk genç kızlık çağından fanırım. Krenköyünde köşklerimiz yan yi Çek remantik ve o zamanın, © senelerin delikanlılarını haftalarca düşündüren, kıskandıran, çileden çıka- Tan maceraları vardir. Ona âşık olan aa muydı?. Sonra, bundan Üç sene evvel evlendi. ( Kerim, bu cümleleri âdela ezberi meltli. Nevin hakkında, arkadaşım dinlediği bu izahatlan Başka birşey bi aolyordan Fakat, Nevin, şimdi nerede?, ©. bir kaş, bir rüzgâr gibiydi. Nerede olürüyor, bilmiyorda. Arasıra, birden Fatihin otağı, kuvvetleri önüne çıkıyordu. Onu yakalamak, e- m'a konuşmak, kazışmak lamamen bir tezadüfe bağlıydı. Haflalardan senra, aylar geçik. Kerim, Nevini, zillikçe daha söv- Giğini hissediyordu. Her yerde, her zaman, zözleri enu arıyordu. Nevla. Nevim. Nerede, hani?, Nevin.. Nevini çok seviyordu, Kerim. Fakat bulamıyordu, Nevini. Nevini bulamı- yördu. Ab, « Nevinin adresini bilmek, biç olmazsa vinin önünden geçmek, birkaç satır meektupla aşkımı İliraf etmek beyeca- mile çırşımıyordu. Kerim, bu ihtiyaçla kıvranıyorda. Ba- a akşamlar, işinden çıklıklan sonra, gölde su arıyan tatihsiz yokalar gibi, Takalın talimhane meydanınıa, Şişli- » Nişantaşının, Ayaspaşamın, Cihan- girin sokaklarını delaşır, sağa sola ba- kar, ber açılan kapıya, her açılan pen- cereye görleri, dakikalarca takılı ka- hırdı. Zanmederdi ki, Nevin, şimdi, bir e- kağın köşesinden önüme çıkıverecek, bir || pencereden bakiverecek, bir kapıyı açiverecekt. Kerim, şizadi, iki aydan Jazla alu- yordu ki, Nevini görmüyordu. Ouu bir Kerecik olsun görmek, osun çeken bir muknalıs halledeki, koya, deria bakış- larına göklerini bir an teslim etmek Ahliyacile kıyranıyordu. Bözan, bilmed.ği, danımadığı sokaklarda dölaşirken, Nevinin hayali | İle © kadar meşbu bir hale getindi Ki, | dalar, âdeta, kendial kayvederde vkalâdı asaNş, gözlü | yanıklığı sana kapılır gibi olurdu. — Nevlale evisi biliyor musu: Sonra, bir an, aklımı başına taplar, kendi kendine gülerdi. Bu acı bir gü- düçtü.. Yüreğinden dağru zelca mütniş | bir yelk bir bilkinlik bu zülüşü takip ederdi. O zamas, kazki bacakları bir- birine dülaşiyormuş gibi olur, bülme - Alği, tarımadığı Va sokaklarda, vi yürürdn. fırçalama denilen mayide mıiyo Salyada bulunan Lüab dişlerin €n birinci düşmandır; dişlere ya- Pişarak yosun peyda eder, Mine “Jeri aşındırır, yavaş yuvaş dişleri ve köklerisçürütür, diş etlerinde Yübaplar peyda olur. Di; pışan yemek v Maddeler de temizlenmezi artıkları mikrop yuvası baline geli. dişler muntazaman ve günd &x 3 kere «Radyolin- le fırç, mıdığı takdirde çok çabuk mah - Himdiye kadar Galalada Ömer A merkeziye büroları yeni sevenin başır Alemdar hazına makledilmiş olueğktır. | Dişleri sabah, öğle ve akşam her | iyemekten sonra günde3 defa niçin! k İâzım ? | Çünkü bir defa dişler hariçten alınan mikroplara; karşı müdafaasızdır, saniyen ağızdaki “ salya,, nlarca mikrop doludur. i a S RADYOLIN ile Sabah, Özğle ve Akşım her yemekten sonra günde 3 defa dişlerinizi fırçalayınız | TEEKANMLATERSRRM A BT MNMT KDT ÜTT ELLAN ON | İnhisarlar U. Müdürlüğünden: bld ve Abet hanlarında bulunan idarel da, Galatada rihtim caddesinde Alâkadarlara bildirilir. «70RGün air he vi Fabrika fiatına ASRİ MOBİLYA MAĞAZASI: Bir akşam, soğuk, karlı, fırlmalı bir akşamdı. Sokaklar tenha idi. Şisiden Bomontiye değru yürüyordu. Bodbin | olduğu akşamlardan birirdi. Arkaşından| ince bir gocuk sesi düydi — Beyefendi!. © kadar, dalgındı ki, bu hitap üzeri- me, kafasının içindek; vi min sessizliği sanki ç adamın vücüdünde bir « maşlardı: Kerii laşla. Elinde, bükülmüş bir kâğıt vardı. Tilrek bir cesler — Biza bu kâğıdı, bir bayan gün - derdi, dedi. Cocuk, başka birşey süylemedi. Üeri eran MOBİLYA MERAKLILARINA mmcazr SANDALYALAR, KARYOLALAR, PORTMANTOLAR #ık mobily setılıyor AH MED FE yalar yokuşu No. 6ö, Tel: PATI kullanınız Her türlü yanıkları, kan çıblanarımı,'meme iltihap- larımı ve çatlakları, költ ukaltı çıbanlarımı, dolama, akneler, ergenlikler, trsş yaralarını çocakların ve bü. yüklerin ber türlü deri i emin tedavi eder. VİROZA ,mikropların yaşamasına nâni olur. ASEZALTLALTARPYA YN göndü, hızlı hazlı uzaklaştı. Kerim, Kâğıdı. beyecanla açlı, Kısa birkaç satır: «Ya, bent, Evet, vya, ben?, İsminizi dahi bilmiyarmın. Pahat, sizi, sizden çok sevd.l.me banımız. Sizin, beni sev- İtihaplarını €en erken ve en diğtnine tandımı, Çünkü, bu akçam, ka- pimin Önünden geçişiniz 16 umeıdır. Perşembe akşamı, saât altı da tizi «Ka- vacar pastünesinde bekliyeceğim, se- lümz Nevlü | olmaması hasebiyle ilânen tebii A ANİ TESİR Baş, Diş, Nezle, Grip Ro- matizma,Soğuk Algınlığı ve bütün ağrılarını derhal keser Beykoz Sulh t.ukuk | Mahkemesinden: i Beykoz Ömerli Ayvalı köyünde grur Zeynel ağlu İstanbul meliye muhakemat mü- dürlüğü tarafından aleyhinize aç lan aiacak davasının 27/11/939 pa- zürtesi günü saat 14 de olan du- ruşmasında ikametgâhınızın belli | Eski ve Yeni ROMATİZMA, LUMBACO, SİYATİK, OMUZ, ARKA, BEL,DİZ,KALÇA ve soğuk algınlıklarından ileri gelen şiddetli ağrıları teskin ve izale eder . gat yapılmesına ve duruşmanın 29/1/940 pazartesi günü saat 10 a | burakılmasına karar - verilmişti! O gün ve vaktinde bizzat kil vasıfasile mahkemeye gelme - tiz ve ve göndermediğiniz tokdirde davanın delilleri toplanarak du - | ruşmanın gıyabınızda olarak ne- ticelendirileceği ilânen tebliğ olu- (839/437) BAŞ,DİŞ,GRİP, NEZLE ROMATİZMA e SOĞUK ALGINLIĞINI | DERHAL KESER DEVA Kuşelerînî nur, 1358 Hleri Zilkade 1353 Bumi 1 inci Kânun 7 26 12 17 14 37 16 50 18 :8 İmenk $ 38 Şirketi Hayriyeden: Yılbaşı münasebetiyle bu akşam İçin yapılacağı ilân olunan gece seferlerinin son felâket sebebile İcru edilmiyeceği iJân olunur. Sahibi ve neşriyatı idare eden Baş muharriri ETEM İZZET BENİCE Bon Telgraf Matbaası Sultan Mehmet, Honyadi ile — Bars kralımın bu muvaffakiyetine sinirlen- | ©4 Bu orduların meveudiyetine niha- Yazan: M. SAMİ KARAYEL ve loparı Sofya ve civarında bek iyorlardı — Rürsesi ve kuretle barekel elme- | miz Kizm, | — Fadişahım, ördu kavvetlerini bu- | vada Bızakalım.. Akımelarımla, düş - mana gözükmeden Bırbiye hudoducu | aşalım dedi. Falih, Karscanın fikirlerini beğen - | mişti. Mukabele eti — Çok muvafık, Henyadi kuvvede- vine gözükmeden — Bırbiye bududunu açıp içeriye dalarsak ilerini biliririz amların.. Âşle; buş verilen karar ve plân üze- ime Fatih başla elmak Üzere Karaca e yirmi bin akımcı Monyadinin haberi olmadan bir gece Bırp hududundan 4 | geri daldı. Halbaki; Fatihin otağı hümayunu, vv vekleri ve topları Solya ve civarında | turuyordu. Honyadinin casasları, Türk Karp kralı Jorj, Türklerin hududu a4- “ağını görünce derbal askerlerini kale- ere Çekti. Hanyadinin daha hâlâ im- dada gelmediğini görünce hayredlere Atştik. yellei zemek; önükll nire ( ada Kai et Klbini bler Ki a BT Besli möaklekir'i Mi Sarebir Valik Gcüiyeri " verüin Başa seri bir hareketle dolaşarık Yalığı kırıp geçirdiler ve beraberle Bu esirlerin dört binini Padişah İs- ÜÜ aa burlam “erafnde | İerer gaa geeam Körmengl! batlan ÜĞN a ün ada ee : | detl. Bunun üzerine Fatih, Semendire Mubasarasını torakarak birçok esir ve | ganalan İle Safya Ürerine ve oradan Eötrmeye reldi. Fatih, Firaf Beyi, Monyadl ile Bırp Kralı Jorjun kumandası altında top- lanan orduyü tutmak için, etur İki bin Kişİ ile Morgva üzerinde bulunân Kro- sevaçta biraklı. Henyadi ile Jorj. Firuz Beyi bir ge- €e baskı ile mağtüp ve esir eylediler ve sonra Piral ve Vidin üzerine yü- rüyerek bu İki Şehri ihrak ve yağma eşlediler. yet vermek üzere alelâcele Edirseden hareket eyledi. Pirül ile Kofya arasına Kelip erdu kurdu. Honyadi, birzat Falihin üzerine zej- diğini görünce ordusile Macarislana çe- Sırp Kratl Jorj da, Saltan Mehmede dehalet edetek senede otuz bin düka al- n vergi vermek süretile Padişahım Mehmet, bu. masafterireles | yinden sasra, Edirne yolile İstanbula dö: İtanbylda bir sene evtel vü- cvde — getirilmesini İrzdb eyled ği tesisatı cözden Keçirdi. Eyüp camlinin lk taşını vazeyledi. Mavariyen kili- vesini ve eşki imparatarlar habirleri- nin dEnoder meydahdır harabeleri ü- €ski sarayı yaptırtı İstantulda tecsslis eden Türk İda- resi Sullan Mehpiedin İstanbula ayde- | dine kadar şehrin en meşhur manas- sahip olmuşlardı. Tersane ma- dervişleri, Bantokrator sara- ları ve kundara esklelleri- Devletin birinci mansabı bir sene a- Çık kalmışlı. Serdar namile iş gören Mahmut Paşa — vezirlazam — unvanile metki almıştı. Mahmat Paşanın validesi Sırp pede- vi Ram idi, Mahmut Pamı, henlir pek genc İken Semendireye ziden yol üze- rinde Türk akmcıları tarafından esir olunmuştu. Baray hademesi sınıfına kabul olunarak harine dalresinde l tihdam olunmuş, Sultan Mehmedin te- veecühüne nali olarak etlüsunda mah- remihas derecesini ve Rumeli vatiiğini İ % Thraz. eylemişti. | &148 baharında Bırbiye hudul ku- | mandanı İshaksade İsa Bey Padişaha | |ötakılim eylediği bir artsada ba mem- deketin deshirindekl holaylıkları ar- zeryledi. Sultan Mebmet, bewca ordu: dirne sabrasında Lopladı. Sür'atle Üs- | kübün garbında zümüş — madenlerile | meşbür olan Karateva dakı eteğine ye- | tişli ve orada ordn Fatih burada bir meelisi harp ton- hadı, Sirbiyeye nereden bücüm edil- Mmesi Tâzvazelecekini müzakere etil. Kumandanlar Navomunte müstahkem| mevklne böcum edilmesini ve bura- m bir anahtar olduğunu söylediler, Fatih; ördülarile bu müstahkem mev- Ki üzerine yürüdü. Toplarile yedi gün Göğüü. Nihayet sekizinci günü umumi bir hücama ile zapteyledi. Şehirde bü- yük servet vardı. Bunlar Türklerin eli- | ne geçli, Biraz sonra Trigya, ve Taşhisar ka- | | deleri de bütün hazinelerkle beraber Pa- | | Gişahm eline geçti. | FN Dü murafteriyetlerden sonra, | Türkterin iki galebesinin sahnesi olan | Kosva sahrasına geltn ordüzük | Silallsa Hüti dUt mükattesi | yetinden sonra İstanbula döndü. Padi- | ah İstanbula gelebiliyordu. Çün- | bi Bekkaray istediği zibi yapılmıştı. * lan Mehmet, İstanbulda bir müd- n aldı. Görülecek işleri gördü. Pa- d3 ordusünü ve danan- yardu. ( Devamı Var ) ELAN HASTA VA& Yazan; Etem İzzet BENİCR — Dehşetli şirret.. — Beni lâtarnacı nn sandın be, bu ne ağız?. Diye kendi kendisine çıkışıyordu. — Fakai, bir şey söylemedi. Hem elini cebine götürüyor, hem de sadece: — Ne yapacaksın?.. Diyordu. O kadar, — Dur, istersen verme. Beraber gidelim. Şur — Para da ne Devam etti, — İstediğin para olsun be canma?. Benim gibi adama pera da ne?., Ben ona can verir de senin gibi bu Taksim caddesinde yürütürüm! Ben de güldüm, ben de uzun, hıçkırıklı bir salıverdim. Bir kevdi başına — kalmışın — Ne istiyarsun?. Deyişi olmaz. Bu, — sorgusuzluğa, bu gecelik tanışıklıklara alışalı epey oldu. — Haydi yürü öyle ise. Dedim. Bir adım atar atmız; — Ver bana iki papel bakalhm... Diye durdum. Ağzım, büviyetim, bayatı gö - rülş, yaşayış kayıtlarma bağlanışım o kadar değiş- mişti ki.. Hele, bu akşam anadan doğma bir kül - han beyi ağızı ile konuşuyor, hiç hir şeye mete - Tik vermiyordum. Belki o da hiç böylesine rasi gek memişti. Yaç — Amma belâsma çattık!, Diyor, yahut ta: — Selâm verdik borçla çıktık, — Pek külhani bir şey.. — Sen gel benimle. Nene lâzım?, Ve Baynemu şöyle kırp gözlerinin içine bak - tam. Karanlıkta, 6 sarhoş halile bu bakımışım far- kana vardı ni varmadı mi bilmiyorum?. Fakat, Haatle yürüdü! Yürürken kafarım içii Ve. Kolumda taşıdığım vardı: — İki papel... le tek bir şey vardıe adamım tek ifadesi Eczacının elinden merfin tüplerini darı darımı kaptım. Ve. Bir gecelik tanışığıma, — beklediğinin €n erişilmezine varan bir insanın zevkile: — Haydi yürü canım... (Devamı var)