26 Kasım 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

26 Kasım 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2.-—8SON TELGRA F - 26 İKİNCİTEŞRİN 1938 HADiSELER KARŞISINDA Son . Telgrof- ÖNÜMÜZDE BİR ZİYAFET MERASİMİ VAR Biztm emektlar basın kurama, yeni teşkil edilen basın birliğine iltihak etti. Hayırlıa olsun! İnşallah hakkımızda iridir ve ne zamandır. vâdedilen çu aeşhur haklara sahip oluruz. İşin tat- hi tarafı, bu Utihak keytiyeti, bir me- Tasim, bir ziyafet e kutlanacakmış!. Yani, sizin anlıyacağınız, biz zazeteci- ler, bepimlz, bir akşam bir yerde top- hanacağır, yiyecekiz, iceceğiz. dua ede- | ceğiz. | Bir Arkadaş şörle dedi: — Örle ise, her ay bir yeni cemiyet kurup, az sonra da basın birliğine ilti. hak kararı verelim. Ankara radyosunun bir ramca spiker aradığını razelelerde okudum, Bu iş Açin talip olacak değilim. Çünkü, rumca Bilmem.. — Fakal, saten haş gart şaz Kadın olmak... Radyolarda kadın spikerlerin tercih edilmesi pek yerinde oluyor. Cünkü, malümdur ki, talfcinisanın sesleri, in- ana pek tatlı geliyor. Uzaktan da gel- Se, kadın sesinin, kendine mahsas bir dacaklığı var. İnşallah Ankara radyo- Sunun yeni spikeri de tatlı sesli bir Batun olur.. TİYATROYA NEDEN GİDİYORLARMIŞ? Avrupada, büyük bir tiyatre kapısı Gnünde meraklı bir zat tiyatroya el- Ten müşteriler arasında şöyle hir ankel yapmış: — Tiyatroya neden geliyorsunaz?. İhtiyar saka ile şeytan kız Geçenlerde Beşiktaşta Hamidiyoçeş- Mnesi başında vukul gelen gacip bir döv- Ane ve yaralama meselesinin muhake- Hnesine ikinci asliye cezada bakılmış- kr, Hâdbe şudur: İddlaya zöre Naciye isminde genç bir kız; evine su almak üzere küçük bir desti ile içmesuyu çeşmesine git Malş ve oradaki kalabalığa rağmen â- det ve usul olduğu veçhile sıra bekle- meden küçük kabını doldurmak iste- müştir. Buna çoşmebaşındakller — hiç itiraz etmemişler ve destinin çok ufak, kızın da küçük olduğunu çörerek çeş- mebaşlarının bu eski teamülünü buz- Mlak iwtememişlerdir. Fakat yaşlı bir saka hemen Naciyeyo ilirazla: e— Hey. Köçükhanım... Para ile değli, sıra e bu işi.. Cek bakalım şu deslinite Diye mâüni elmağa kalkışmıştır. Genç kaz; hiç beklemediği bu zarip mümaneata evvelâ aldırmamış ve su- yunu doldarmakta devam etmiştir. Lâ- kin öbürü; deminki hitabını tekrar. İamış ve sonra da bir küfür savurup: #— Ben bu desliyi kırarım, yine dol- Taşir Mehmedin arkadaşı soruyor: — | — Sen eskiden timarhaneye gi- | Tip çıktın mı? Mehmet şaşkın şaşkın bakar-' cevap veriyor; — Hayır. Hamdolsu aklımcı., | Zorum yok. Neden sordun? | — Aklını kaybetmis budalalar Bibi konuşuyorsun da. Doklor teb- dilhava vermek iştiyor. Sen yaran| kapanır kapanmaz tekrâr cepheye | gitmeyi düşünüyorsun! — Elbette böyle düşüneceğim. | Yurdunu seven de benim gibi dü-) şünür. Buna delilik mi derler? —Şüphe yok. Sen bir delisin! Aye- #ana gelen nimeti tepiyorsun! Hem bu doktor seni neden bu kadar | gok seviyor? Her gelişte ilkönce senin hatırını soruyor, Ben siperde oldukça mühim yararlıklar gösterdim de doktor M cepheden tanır. — Ne gibi yararlıklar göster - din? Hepimiz gibi sen de düşmana kurşun atmadın mı? | — Kurşun attım amma, kurşum- | larım boşa gitmedi. Üç tane tay- yare düşürdüm. Siperlerde bana (tayyare avcısı) derlerdi. Sen hiç fayyare düşürdür. mü? — Bayır, — İşte, doktorun sık sık hatırımı) gormasının sebebi budur. — Haydi canım seri de. Tayyare CEZALANDIRILAN ON —00 SPORCU DELİKANLI a— — Tarı, eserin kuvveli mi sizi buraya ge- Kiriyor?. Cevap verenler, iki nokla üzerinde birleşmişler: İ 1— Bedava biletim var da onun için geliyorum. £— Başka Heriye gideceğimi bilme- diğimn için... Acaba, bizim üyatrolara gelenler a- rasında da bir anket yapılsa, nasıl gevap alınır, dersiniz?. HARPTE EVLENENLER FAZLALAŞIYOR Harp başladı. başlıyalı, — Avrupada evlenme hâdisesi hayli almış, yürümüş!. Askere alınan delikanlılar, evtenip öy- le ridiyorlarmış.. Bunun sebebi nedir, acaba, diye düşündüm. Şöyle baldam: Harbe giden delikanlı, cephelerde gü- rültüye, patırlıya © kadar alışacak ki, evine döndüğü saman, ineti âdeta yadırmıyacak.. Bir türlü alışamıyacak.. Malbaki evlenir de askere giderse, dö- nüşte, evin içinde bulucağı hava, aşağı | yukarı cephedekinin ayni olacaktır. On sporen birden cezalandırılmış!. Bizim gazelenin —spor mubarrirlerine bu cezaların sebeplerini sordum. Dedi- ler kik — Hakeme itazisizlik etmek ve e- yun evmasında tekme atmak!. Hakeme Haatsizlik suçu ve tekme atmak kabahati ile en sporenmun ce- galandırılmasını değru buluyorum. Fakal, nezaket kaldelerine itaal et miyen ve birbirlerine kötü lâflar atan Bözt erbabı kalem meden cezalandırıl- mayor?. «— Bir kere sön erkeksin, buruda daha uzun müddet bekliyebilirsin.. Son. Ta; eşeğinin sırtındaki 4 gaz tenekesi- | min delması aa aşağı yarım yaalic | Tar. O yakle kadar ben desti ile soğukta bekleyip irtir dtre- yim mi baba?, Demiş fakat uzun yılların his maz- zümesini nasırlaştırdığı yaşlı saka; yi- ne hırakmamakla israr elmiştir. Bunun üzerine Naciye de ısrarda de- vamı edince iş büsbütün çığrından çık- muş ve nihayet ihtiyar; kızın elinden destiyi kaptığı zibi «çatte diye kal- dirim taşlarına çarpıp tuzlabuz. et - miştir. (O bu işle uğraşırken de destinin â- kıbetinden arlık kat'tümit eden genç kuz; seri bir hareketle sakanın teneke- derinden birini yakalamış ve yerden aldığı kocaman bir taşla dibini deldik. l-—ıhılvlwb—ılrvl latmımtır. Naciye diğer üç tenekeyi de dipsiz arkadaşlarının yanına gönderip (am bir intikam almak kararile ikincisini gekerken hiddetlen kanı beynine saç- rıyan ihtiyar hemen elinden tenekeyi Kkapmuış ve kızı bırpalayıp — dövmiye başlamıştır. Nihayel etraftakilerin müdahalesi ile hiddetli adamı hemea yakalıyan bekçi- ler kavgacıları karakola götürmüşler - düşürmek te bir marife' mi?. Ben de mitralyöz ateşine başlar baş- lamaz karşımdaki düşman müf- rezelerini peslil gibi yere severdim.| Devlete hiç zarar vermedim.. At- tığım kurşunlar, gittiği yenden ha be rgetirirdi — Haydi. p lâfinı bira - kalım artık. Küydeki nişanlımı çok: seviyor musunr? — Sevmez olur muyum? Goce Ründüz hayali gözümün önünden gitmiyor. Köye biran evvel var- mak için can atıyorum. Haniya doktor bugün tebdilhava verse ba-| na, vücudümü sürükliye sürük - liye gideceğim memleketime. Mehmetcik yan gözle bakarak gülümsedi: — Kadına çok düşkün bir insana| benziyorsun! — Sen nişanlına sevmiyor mu- sun? — Severim amma, cephede düş-| manla çarpışırken, onu değil, a namı bile hatınlamam. — O halde sen duygusuz bir a- dama benziyorsun! Ben her kur- şun atışımda sevgilimi gözümün önüne getiririm. Ya ölürsem, ka- vuşmadan gideceğim.. Diyerek ö- lümden sakınmağa çalışırım. /u küçücük İzetle büyük cami muvakkithanelerinde | yak yediğini iddin ederek 100 lira taz. Mehmetçik Geçiyor Yazan: İskender F. SERTELLİ Ucuz | #esken Şehrimizde bunun için bir mıntaka | aranıyor | Fakir vatandaşlara ucuz ev to- mün etmek için Dahiliye Vekâleti | - tarafından bir kanun iâyihası ha- zırlanması üzerine bu kanuna uy- mak için şehrimiade de şimdiden tetkiklere başlanmıştır T neticesinde; Bele- diye ve hazineye ait arsaların u- umuml yekünu belli olacaktır, Bu| arsalar halka ucuz ve uzun vadeli taksitlerle veril " Diğer taraftan belediye reisliğ İstanbulda da bir «ucuz evler m takaşı» vücüde — getirecek! mıntakaya kurmak için o yer icabeden binalar, mekteplc: kânlar yıkılacak ve hatta; bu mın-' takarın ayrılacağı yerde park, u- mumi bahçe, meydan ve saire gibi büyük mühim sahalar bulunsa dar hi bunlar da bozulup oraları kâ- milen büyük bir arsa haline ge- tirilecektir. j Aylık kazancı kırk liraya kadar | olan İstanbullulardan istiyenlere bu büyük amsadaki yerler tefrik olunarak belediyece taksitle sa- | tılacaktır. Ancak bü arsaları ala- | cak olanlar orada iki sene içinde | ev yapmağa mecbur bulunacak - | lardır. | Bu evlerden 10 sene müddetle bina vergisi de fahsil olunmıya - caktır. Pangaltı « Şişli arasındaki refüj Pangaltı ile Şişli arasındaki re- | füjlerin tanzimine devam olun- | maktadır. Bunun için caddenin iki tarafındak| evlerin önlerin - | deki bahçe ve parmaklıkların ek- | serisi kaldırılmıştır. Öğrendiğimize göre, bu iş tama- mile bittikten sonra tramvay ha! ları Eminönünde de olduğu gibi kaldırım kenarlarına alınacaktır. Bu süretle orta tamamile serbest kalacaktır. |KOÇÜK HABERL l * Bvkaf tarafından ayda 6 liza | çalışan saatçiler ücretleri keelldiği için işlerini bırakmışlardır. * Eminönünde imlâsı lâzım gelen zahanın tayinine çalışılmaktadır. Mey- danın ne miktar daldurulacağı tesbit edildikten soara faal v Yarın Partide bir toplantı yapıla- rak Dolmabahçe stadyomunun keşif- name ve plânları gözden geçrilecektir. Spor idarecileri de toplantıya iştirak edeceklerdir. İnşasta ilkbaharda: başe lanacaktır. *& İş kanunundaki mesai saatlerinin arttırılması için tetkikat yapılmaktadır. sARAARARARAAAAMAMARAMARARA mu yakarıdaki şekilde anlatmış ve da- minat da istemiştir. Buna karşı saka İbe — Asıl ben ondan davacıyım. Şeytan #ibi bir kızmış bu vallahil. Hem tene- kelerimi deldi. hem de kolumu ısırdi!. Kolumdaki vurağın tesirile elimi yukarı kaldırıp su taşıyamadığımdan bir haf- ta iş de göremedim. O versin benim bu. yevmiyelorimi.. Diş yerleri hâlâ bileğimde durüyor.. Eğer etraftakiler ayırmasalardı etimin parçası bile ak- zında olacaktı!.» demiştir. Neticede mühakeme şahit celbi için başka bir güne talik olunmuştur. B sakınılır mı hiç? İşte asıl buna bu- dalalık derler. Ben nişanlımı an- cak sakin kaldığım zaman düşü- nürüm, Onu her dakika gözümün | önüne. getirseydim, 'bir tane düş- | Tan (aşyaresi bile düşüremezdim.| — Dedirn ya. Sen nişanlını be- nim kadar sevmiyorsun! Sevseydin benim gibi yâpardın. Ah, Fatuşum, | işte şimdi yine gözümün — ör gekli. Mehmet fazla dinlemek iste - medi, başını yasdığa dayadı. Göz- ierini kapadı. Uykuya daldı. | *& TEHLİKELİ BİR KARŞILAŞMA Hastabakıcı - Melâhaf — Hanımı Mehmetle konuşuyordu: — Maşallah artık yürüyebili - yorsun, Mehmet! Doktorun tah - Tini çok doğru çıkacak on beş gün, içinde yaran kapanacak. — Bir haftadır çok iyiyim, hem-| şire! Hergün bitez daha iyilik, can-| lihk duyuyorum kendimde. — Allah versin de iyi ol. Zira yaralılar bugünlerde, fazla gelme- Be başladı. Hele şuraya bir bak. Yerlere de yatak yaptık dün gece fean'alkürlarımız var mıt, Balık Akını Boğazda torikler kıl olta ve kepçelerle | tutuluyor Son günlerde Boğazda büyük | bir balık akım başlamıştır. Bü - | hassa bu balıklar aratında pala - | mut ve torik çok boldur. H: torik akını o kadar artmıştır. ki | kıl olta veya kepçelerle Boğaziçi- | nin muhtelif mde akın akın| torik tutulmaktadır. Buna muka- | bil balık ihracatımız da çok can- | mıştır. Ezcümle bir gün içinde bir müessese 200 bin çift palamutu. İtalyaya ihraç etmiştir. e0 Gümrük ve İnhisarlar vekili Hatayda Gi ik ve İnhisarlar Vekili B. Raif Karadenizin — Malatyada da tetkiklerde bulunduğunu yazmış- tik. B. Raif Karadeniz Malat; Mardine ve oradan da Hatava gel-| miştir. Hatay gümrüklerini ve İs- | kenderun limanımı teftiş ve tetkik edecek olan Vekilimiz aradam doğ ruca İstanbula gelecektir. — Hukuk mahkemeleriniz taşınacakları bina İstanbul hukuk muhakemeleri- nin taşınacağı vilâyet binası ya- nindaki Tomruk datresinin ta: rine devam olunmaktadır. Tamirat| — 1 künunusaniye kadar bitecek ve yeni sene ile beraber tekmil hu- kuk muhakemeleri bu binaya şınacaktır. a işieş İlk ihracat birliği Şehrimizde ihracat rulacağını baber vermiştik. Bu ka-| bikine geçilmiştir. İlk o- | «yapağı ve tiftik ihracat | kurulacaktır. Bu meksatla| şehrimize gelen Ticaret Vekâleti ihracatı teşkilâtlandırma müdürü | B. Servet Berkinin reisliğinde bir | toplantı yapılmış ve bir nizamı me yapılmıştır. | B. Servet Berken birkaç güne | kadar şehrimizden Ankaraya dö- | necektir. İnsan çabuk yetişir mi?| Bir gazete, yeni bir anket açlı. Ta- Bininış münevverlere seruyor: — Beynelmilel şönretlerimiz, âlim ve Cevap verça bütün muhataplar, he- men hemen ayal şeyleri sörlüyorlar, | iyok, diyorlar, Bazıları böyle şöhretler | yeliştirecek imi muhitimiz. olmadı - Aandan şikâyel ediyorlar. Elbette, bizde de, bir gün beynelmilel şöhretler yekişecektir. — Fakat, — buzün olganlaşmış şöhretlere malik bulun - madığımızı görerek bayret elmek dok- ru mu?. Garp kafasile çalışmağa başlı- yalı, henlz 15 - 20 sene olmuştur. İnsan, çabuk yetişir mit. | BFSAD FEYZİ Felâket.. Felâket. Nereye va- racak bu işin sonu? — Harp bu. Kolay mı? Elbstte iki tarafta da ölü veyaralı var, Düşman daha fazla zayiat veri - | yor. Dehizler jinşgm çesetlerile dol-, Müş. Mehmet karyolaşının — döbinde yatan hastaya baktı: — Bunün nesi var? | — Başından — sarmışlar, Çok akır. | — Kuryun Yarası mı? | — Hayır bir şarapnel çarpmış. Dernir parçalaraını kafa tasının ke-| narından zorla çıkandılar. Dün ge- ce€ ameliyat yapıldı, yoksa bay- — Şimdi uyuyor n gin mi? — Baygınlığı geçti. Su istedik Verdim. Simdi dalem bir halde yalıyor. — Zavallı nereli acaba? — Bilmiyorum. Arsları gibi bir delikanlı.. Mohenet başını kaldırdı.. Hastaya| dikkatle baktı.. Tanıyamadı. Başı gözü garılıydı. Mehmet cepheden gelenlerin bir| çoğunu tanımıştı. — Yüzü ve gözleri sarılı olma - savdi, belki onu da tanıtdım. | Diye söylenerek yatağının için- | de doğruldu. Biraz ileride bir başka hastanın| iniltisini duyan Melâhat Hanım ,l::muim yanımdan koşarak ay- . Mehmet yeni gelen yaralılara Mehmet kalkıp dolaşacaktı. — Harp meydanında ölümden bir göz attı: (Devamı var) | çika ile beraber bulunmuş, nihayet bir HALE ©e/ Kış ortasında plâj seyyahati Vali ve Belediye Reki Dr. Lütfi Kırdar, Bükreş seyahatinden döndük- den sonrü, gazelsellere gürel, samimi ve şayanı dikkat bir beyanat verdi. İs- tanbulu mutlaka imar etmeğe ve zelleştirmeğe azmetmiş bulunan Bele- diye Reisimizin bu közlerinden, Roman- yada gezerken, mülemadiyen, — nasıl bir şehirel gözile, etrafını tetkik etiiğini anlıyoruz. Lütfi Kırdar, Komanyaya davet e- dülişini, bir gezmek, eğlenmek vesilesi değii, İstanbul için büyük bir tetkik ve bifade fırsatı bilmiştir. Bunu, meselâ Valimizin, bu soğuk, keş gününde, Bük- | reşlen Romanyanın Karadeniz sahil - lerine kadar inerek, dünyaca meşhur olan Mamaya plâjlarını germesinden, tetkik elmesinden anlıyoruz. Bütün bir yaz mevsiminde, İstanbul plâjlarında bir zün bile istirahat imkânını bulamı- yan Hütfi Kırdarın, bu soğuk kış gü- münde, Karadenizin fırtınalı sahillerin- | deki bir plâjı çidip görmek arsusunu yenememesini, anun, İstanbul şehrinl kmar gayesine, nasıl candan günül ver- diğine hamledebiliriz. | £ Yeni Yalimiz, sözlerinde, —işlerinde çok Kamimi, açık ve enerjiktir. Bütün elindeki imkân ve fırsatları bu şehrin kanarı ve güzelleşmesi için kullanan bu temli, hüsnüniyet sahibi İnsana, artıs- | fik tavrı hareket, polilik beyanat ve işlen boşlanmıyan bu kaymetli 1- dare adamına karşı en samimi takdir | duygularımızla mütchassis bulundu- Kumuzu söylemek isteriz. BURAAN CEVAD | birinci sömestr imtihanlarına önü-| müzdeki kânunuevvelden itibaren ntihanları yı hükümlerine göre tmenler imtjhan- e tamamlıyarak nc' cöler ayım sonuna doğru okul id: Tesine tevdi etmiş bulunacaklar dir. —— Sürpagop mezarlığı Park haline getirilmesine kar verilen Sürpagop mezarlığınn tesviyesine — başlanmadan - evvel, Belediyenin hukuk mahkemesire imüzgesati üzerine bir ohli vukut | mezarlığa giderek birkaç m—ı.—r[ açtırmış ve buranın mozarlık öl-e, duğunu tesbit etmi Erüömü Eminönü halkevi binası Emirönü Halkevi binası insaatır nn sür'atle bütirilmesi müteah - hide bildirilmiştir. Yeni Halkevi binası 23 nisana kadar ikmul e - dilmiş olacak ve o gün resmi kü- şodı yaptacaktır. Kadıköy — Halkevi de o vakit küşat olunacaktır. | l Avrupa Harbinin Holandınınbugünktü nazik vaziyeti | ve tptdair milletleri hakkında müsa- Avrupa harbinin mazik bir mevkle koyduğu memleketlerden biri de Ho- Tanda oldu. Bir zamanlar koca İspan- yaya tâbi olarak yaşarlış. soura Bör. asırdanberi de dam Mmüstakil — olarak Kendine sahip olmuş bir memle- | Bir Molandalı muharrir bunu | güyle anlatıyor: | Helanda bundan 900 sene evvel de- | mizlere hâkimdi. O günlerde Holandalı gemiclerin yaplığı gemiler dünyaca | meylurdu. O zamanlar donanmayı vü- cede götürenler gemleilerdi. Buzün de- | aanmayı yapan İse makinedir. Artık bir A> denizlere hâkim değtlir. Bununla beraber Holandalı muhar- Tirin sezlerine Have etmeli Ki bugünkü Molanda gemicilik evsafından biryey kaybetmemiştir. Fakal ana vutanın imüdafsası için herşeyden evvel orduya dayanmak lâ- zam geliyar. Amerikadaki adalarla uzak şarktaki adaların müdafaası için de - | manmaya ihtiyaç vardır. Ancak bu do- zanma uzak denirlerdeki müstemle- kelerin kuvvetli düşmanlara karşı mü- dafaası için Kâfi görütmemektedir. — | Holandanın 938 senesi nihayetindeki deniz kuvvetleri şöyle laksim edili - yordu: 3 zarhli kravazör. — Bunlardan ikisi yirmi yaşından fazladır. 13 muhribi, 5 torpito, 17 Mmayin gemisi, 1 filotillâ kılavuzu gibi. Fakat Holandanın 24 te tahlelbahiri vardır. Bundan başka sa- hll için Tâzım olan gambotlar, irili u- faklı diğer parça gemiler de bu he- febilir. Çünkü Holandalı Amirüllerin hesabında müstakbel bir Avrapa har- binde Holandanın vaziyeli züçleşirse Şimal denizini tahtelbahirlerle düş » mana karşı çok tehlikeli bir hale kay- mak fikri hâkim bulunuyordu. Holanda bu maksatla elinden gel « | tamamlile tatbik | ne binası |: Üicabıindâ Şimal denizinde Liman işçileri Kömürde çalışanlar dün şikâyette bulundular r umum müdürlüğünün al vapu: kömürlerinde ? çalışan işçilerin terlihi ve onlara yapılacak içtimal y nizamname yapıldığı Öğrendiğimize göre bülan işçiler bu nizamnamenin edilmediğinden | şikyette bulunmaktı Bu amelelerin mümes limanlar umum müdürlüğüne mü-| racsat ederek bu halden şikâyet | etmişlerdir. Keyfiyet tetkik olun-) maktadır. İki yeni ilk mektep Maarif müdürlüğü Beşiktaşta ve laki eski mevleviha- lk — mektep S W binası inşa edecekti Maarif Müdürü B. Tevfik Kut evvelki gün bu maksatla Beşiktaşa Tek bazı tetkiklerde bulunmuz-| tur. Beşikta: nacaktır. Brt aa Kaymakamlar arasında ıhatı kaymakamı İhsan Ya- ir, Yalvaç kaymaka- Sandıklı, Sandıklı kay - makamı Muztafa Behçet 08, | Bayburt kaymakamı Sabri Ko - yulhisar, Sürd mektupcusu Eşref Bağra, Lice kaymakamı — Fikret | Bayburt, İliç kaymakamı Halid | Demirköy, stajını biliren Münir | Gedeleç Lâdik, İstanbul Emniyet | şube müdürlerinden Halil Tekin Çerkeş, Yüksekova — kaymakamı | Fusd n, Ület kaymakamı Ali| Fehmi Sürüe, Koyulhiser kayma- kamı Pahri İzmik, Aksaray kay - makamı Namık Babatski, İskilip makamı Memduh Dadca, Dad- €a kaymakam A'a Aksoy Haran, | Demirköy kaymakamı Murad Di- köli, Dikili kaymakamı Abdurratri man Aksaray, Akçadağ kaymaka- stajın bitiren | isalı, Osman A- çıkalın Pertek, İhsan Özalp Ana- mur, Kemaleddin Özlü Nusaybin, | eski Söğüt kaymakamı Edip Ova- | cık, İznik kaymakamı Muhsin Ak-| çadağ, Birinet Umtrmi Müfettişlik kalemi mahsus müdürü Arif Na)- hhan, eski Bulancık kaymakamı Sevket Karakucak kaymakamlık- | larına naklen ve veniden tayin e- | dildiler. | Sevyhan idare heyeti azası İslâm Ferid' Mardin Val ü Marldin Vi idare heyeti azalığına tayin olun- | dular. | 5 Yeni Meseleleri alına ehemmiyet vermeklen geri kal- mamışlardır. Tahtelbahir. ve müuhrip. | 914 barbinin başlangıcında İnzilizle- rin Şimal denizinde Abukir, Kresey ve Hoz gibi üç kravazörü Alman tahlel. | bahirleri tarafından hatırılmış ve e za- | man tahlelbahirin tesir ve ehemimiyeti kendini göstermişti. Ondan şonra Şi- mal denizi arlık — İngiliz donanması için emir bir saha olmaktan çıkmıştı. İşte © zamandanberi Holanda mühim bir tahtelhahir kuvvetine malik olarak muhtemel düşmanlara karşı denlrallı silâkile mu- kabele etmeyi düşünmüşlür. Tahtel- Bahir müdafaa detil, laarrur silâhıdir; malüm. Holaâdalı Amirallerin deniz- altı gemileri yaplırmağa verdikleri e- bemmiyetle anlaşılıyor Ki Holanda bir gün bir taraftan laarruza uğrarsa düş- manlarına elindeki bu vesaltle mu - kabele elmektlen zeri kalmamak az- mindedir. Fakal denizalti silâhlarını — verilen themmiyet ne kadar büyük olursa ol- sun denizin yüzünde işliyecek olan harp gemilerinin inşası için de — sarfehman KayTeL aşağı değildir. Yeni yapılan her biri 8000 tonluk 2 kruvazör bunu gös- termiştir. Öyle ki Holanda donanmasının ya- kan bir istikbalde son derece sür'atli 4 kruvasör ile kuyvetini arttırmış ola- cağı anlaşılıyor. Holandanın Amarika- daki adalarına zöz koyan olmuyabilir, Fakat Uzakşarktaki Hindişarki müs- temlekesi adı verilen yerlerin zengin- Tiğine iştiha ile bakanlar yok değildir. Bu müstemlekelerdeki ziraat menba - darı, gengin mahsullerden başka petrel de vardır. Mevaddı. iplidalyece sıkınlı çeken uzak yakın komşular Holandamın Uzakşarktaki müslemlekelerini dü - şümmekten kendilerini alamıyorlar. Bu HWibarla Holandanın İngillere ile ne kadar tabli bir dost olacağı tahmin e- dilebilir. Denkzaşırı yetlerdeki müs- gemlekeleri narardan esirgenmesi için İngiliz donanması icabında Holandanın müdafsa kuvvetlerine yardımcı ola - gaklır. ALİ KEMAL SUNMAN İngiltere ve Hindistan Yazan; Ahmed Şükrü ESMER Harp çıkar çıkmaz, İngilterenin Dü | tün deminyonları, müstemlekeleri V* imparatorluğa mühtelif şekillerde BAĞ* h olan derletler ana vatanın yardımis Koştular. Her gün İngiltereye çu € bu sullanın, şu ve bu şeyhin ve hür Kkümdarın yardım — vüdi gelmektediii Yalnız İngillere ile Hindistandaki kotit Fe partisi arasında çıkan ihtilâf, b memleketin barpte İngiltere ilç bİf * Hikte olmadığı zibi yazlış bir | tevlit etmiştir ve Alman gazetelerini bu kanaati takviye etmek için uzll Heşriyatla bulundukları da görülmek” tedir. alâmdur ki İngiltere geçen büyük harp içinde de Hindistana idari mühe dariyet vermeyi videtmişti. — Buyük harpten sonra uzun zaman tetkikat Yüt pildi ve nihayel İki ayuyarlak masaf konferansından sonra 1935 senesindi Rindistana idari muhlariyet — vereii kanunuesasi tanzim edildi. Buzün tah bik edilmekte olan bu kamunmestl kongre partisini takmin etmemektedir. Binaenaleyh — harp başlar — başlamalı kunereciler İnziltereyi daha geniş DİF Mühtariyet vermesini temin için taz” Yik etmeğe buşladılar, İngillere hükü” meti buna muarır olmadığını, fakal hef şeyden evvel, kongrecilerin müslü * manlarla anlaşmaları iâzım geldiğidi bildirdi. Bunun üzerine Hintlileri tem- Sil eden Prosad İle müslümanları tert- | Si eden Gina arasında gürüşmeler ya” pildı. Fakat bu görüşme bir etice vef” memiktir. Dunun Üzerine kongre paf tisine mensup olan hükümetlerin ba$” vekilleri istifa etmişlerdir. Diğer da- raflan kangre partisi, bir müessesil meclisinin toplanmasına ve Hindislai İçin bir kanunnesasi tanrzimine teşeb- Büs etmiştir. Bu mectise müslümanlar rın İştirak etmiyeceklerini bildikleri l- gin ekalliyet hukukanun kamımursasi- de korunacağı şimdiden bildirilmiştir. İşle vaziyet şimdi bu merkezdedir. Göllüyor ki İngiltere ile Hintliler arasındaki ihtilâf derin değildir. Hint- liler muhtariyet istiyorlar. İngiltere 46 Banu vermekler çekinmiyor. Esasett 1825 kanunu bu yolda büyük bir adamt teşkil elmekledir. Fakat Hintlilerin bü- dün taleplerini derhal Wwaf etmek müm kün dağildir. İngillerenin —Almanya ile — giriştiği mücadeleden Hintiilerin istifadeye ksl- Kışmamaları lâzımdır. Çünkü bu mü- tâdele yâlnız İngilterenin değil, ayni zamanda Hindisların da hayat memâl mücadelesidir. Bunu Gandi de anla- maşlır ve harp çıkar çıkmaz. Himdis- fan wnümi valisine demiştir. ki — İnçilterenin ve Fransanm hürri- yetleri kaybolursa, o zaman, Hindis - tan tarafından kazanılacak olan hürri- yetin we kıymeti olabilir? Bu, bütün şark milleklerinin daima gözönünde bulundurmaları larmgeler bir bakikatin vecir ifadesidir. Filha- kika eğer bu harple mazi Almanyasl galip gelecek olursa, bütün şark mil- detlerinin hürriyetleri — ve Hstiklâlleri tehlikeye düşebilir. Nazi rejiminin ark mazariyesi malümdür: Bu nazariye mil- letler arasında müsavat prensibini red- dediyer. Polonyalı ve Çek gibi Avru- pah milledler hakkında bu. müsavalı inkâr eltikten sonra Araplar gibi Sami olan bir ırk ve Hindistanın hakikatle » asil, fakat nazi telâkkisine göre «gerl yat premsibini aslâ kabul etmiyeceği meydandadır. Nazi müstemlekecileri, müstemleke halkım, imsanlar arasın- da müsevalı reddeden bir terbiye sis- temi içinde yetiştirilmesi lârımzeldiğini — gizlememektedirler. Siyasi hak ve müsavüt prensibi üze- Tinde bu kadar israrla ve bihakkıri duranlar, İngiltere târafından girişiten mücadelenin kendileri için de bir ma- na iade eltiğini unutmamalıdırlar, —ii Ekmeğe 10 Para Zam Belediye iktitat müdürlüğü fi - rıncıların unu cekiden fazlı fiatla al- dıklarını tesbit ederek. elemöğe on pa- ra zam yapılmasını kabül etmiştir. Ra- por dalmf ençümende kabul editirse, ” — ay başından itibaren ökmeğe vL para zam yapılacaklır, , Birimizin Derdi l Hepimizin Derdi Kurtuluşte ilk mektep yok Bir okuyucumuz yanıyor: «Kurtuluş ve Tatavla civarında Biçbir ik meklep yoktur, Bütün burada oturanların allelerinin ço- cukları bu kışla, yağmurda wrak mekteplere çitmek mecburiyelin- de kalmaktadırlar, Halbuki bu - Tasa e aşağı kark beş bin nüluslü bir mıntakadır. Yüz elli haneli bir Köyde ilk mektep lesisine çalış- tığımız bu güzel deyirde, İstanbu- lun bu ca kesif nüfaslu mantaka- sında bir ilk meklep olmayışı yı- rekler acımdır. Bu meselenin kal- 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: