—SON YELGRAF—22İKNCTESRİN e İstanbulda senede kaç kişiölüyor ? İstatistikler, sağlığın her yıldaha — yi vaziyete geldiğini gösteriyor İstanbul belediyesinin yeni neşret- tiği istatistik yıllığı, şehre sit bütün hüdiseleri çok ilml bir tasnif ve gö- Tüşle neşrediyor. Belediyemizi, bu e- Berden dolayı tebrik ederiz. p Belediyenin — istastistik müdürlüğü dlmi çalışmalarile hakikaten taxdire Tüyık bir muvaffakiyetle elde etmekte- dir. Bence, şehre ait bu yıllığı, her hem- gehri görüp okumalı ve tetkik etmeli- dir. Çünkü, içinde yaşadığımız şehrin bütün hâdiselerini, faaliyetini yakın - dan bilmemiz lâzım gelmez mit, Bugün size, ölüm istatistiklerini ve- Teceğim. Hemen şurasını kaydedeyim ki, İstanbul umumi sağlık vaziyeti iti- barile bircok dünya şehirlerinden da- e ha iyi bir haldedir. Bizde umumiyet- le doğum çök fatladır. Bunu rakaz lar, isbat etmektedir. Binaenaleyh ö- Vüm vak'aları doğuma nisbetle çok az- dir, Her yıl, mütemadiyen artıyoruz. Bu artış gittikçe muayyen bir nisbetle yük- seliyor. Elimdeki istatistik — yıllığında, son olarak 1985 senesinin rakamları mevcuttur, Bu sene içinde İstanbulda | kaydedilen ölüm vak'alarının — sayısı 11988 dir. Bu adet gayet normaldır. Bir milyona yakın nüfasu olan “ bir #ehirde ölüm vak'alarının bu miktarda oluşu tabildir. Sonra, şunu da kaydet- mek Jâzımdır. ki, memleketin bütün sağlık müesseseleri daha ziyade bura- dadır. Devasız, çaresiz hastalar dahi İstanbula gelerek tedavi edilmek is- terler. Yukanki rakama bu sebepleri de gözününde tutarak bakmak Jâzım.. No. 150 — Ne bakla; bu güzelim mubedi bir taş çi? yakıyorsun? Ve.. elile Karisa Paşaya içaret ede« veki Vur Rellesini şu hertüa, dedi. eli devşirmesi düğünuü bildiği için çu sözleri söyle « meyi de unutmadı ya; bir Biristiyon Türklerden biri belki bu kadar — Görüyormun, almuş olsayda &- | YAZAN: “ REŞAD EYZİ ' İstanbulda, ölüm vak'aları tahimin edebilecekiniz gibi, daha ziyade kış ay- larında olmaktadır. Bu işte en ileri gi- Gen öy ea boyu kıza ay olan şubattır. Ay ni şenenin şubat ayında — İstanbulda 1368 ölüm vak'ası olmuştur Fozla soğakların sağtık üzerindeki tesiri aşlkârdı an semra, ikinci olarak kânunusani geliyor. Bu ay i- çinde de 1289 ölüm vak'ası kaydedil- aniştir. Mart ayı içinde ise 1169 ölüm vak'ası olmuştur En az ölüm vak'asının kaydedildiği ay hazlrandır. Ayni senenin haziran ayı içinde 742 ölüm olmuştur. Mayıs da a2z ölüm vak'ası görmesi itibarile ikinet geliyor. Bu ay içinde 871 vak'a küyde- K'elürinin gittik rakamları gös- Meselâ, 1935 yılında 11,938 na müukabil, 1891 de bu yekün 12564 idi. 1984 de 12082 ye düşmüş, 1925 de de daha azalmıştır. | Ölüm vak'alarını söylerken hemen ilâve edeyim ki, İstanbullular nisbe- 'ten uzun örnürlü oluyorlar. Vak'aların mühim bir kısmı 65 yaşından sonra ö- lenlere alttir. Meselâ, bir yılda 66 ya- yını geçirdikten sonra ölenler 3,241 dir. Daha küçük yaşta ölüm vak'aları az- dir, Kadın, erkek farkina gelince, ölüm, bu işte müsavat tanımıyor. Rakam, biz. erkeklerin alayhinedir. 24 İKİNCİTEŞRİN CUMA MATİNELERİNDEN İTİBAREN Taksim sinemasında YENİÇER Sadi - Zeki Okuyanlar; Mu Müsiki heyeti: Kumani SADİ - Ke Klarinet Şikrü - 1 Rakkase: Ayşe Müjgün Bu filim pek yakında Ankarada En büyük casuslak davası. Operadan... divanı ve en harp huzur zden VERA tarafından Komedi anı Büyük aşk ve cası Türkçe sözlü ve Türkçe musikili man İçli mevzu dahilinde olarak Paris büyük operası balet heye' iam SAKARYA Ayni yil içinde İstanbulda kaydedi- len ölüm vak'alarından 6404 0 erkek- lere, 5444 ü kadınlara alttir. Bu hu- sukta, sarih birşey süylenemezse, her- hakde, erkeğin, hayat denen mücadele sahnesinde, kadından çok daha fazla yıprandığı, yorulduğu ve maddi, ma- gevi mes'ultyet yüklendiği muhakkak- tır, Ölümün sebeplerine gelince: Muh- teliftir, Bir yıl içinde kaydedilen ö- talıktır. Eni fazla tahribat yapan, ra- Kamlara göre kalb hastalıklarıdır. Ayai | hartalığından ölmüştür. İkinci derece- | de zatürrle gelimekledir. Bir yılda bu hastalıklardan ölenlerin miktarı 1482 dir. Ayni senede 1453 kişi de teneffüs cihazi vereminden ölmüştür. Diğer verem hastalıklarının — sebep | olduğu ölüm miktarı da 310 dur, Velâdi zâf ve suiteşekkülden de 800 kişi öl- Müştür. Bundan sonra, en tabil ve ezeli haz- falık olan ihtiyarlık gelmektedir. 65 yaşını çok aşmış ve belki de çoğu yüzü bulmuş olan İstanbullulardan ayni yıl içinde 807 kiyi ölmüştür. İhtiyarlık sebebile , erhalde, | en arza edilenidir. Kanser ve benzeri | hastalıklardan da 580, nezfi dimağlden | 535 idrar ve tenasüilü cihazi hasta - lıklarından 480, umuml felçten 408, cümlek atabiye ve diğer benzeri has- talıklardan 304 kişinin ayni yıl içinde öldüğü kaydedilmiştir. En az kurban veren kızıldır, Yalnız bir tek kigif Kızamıktan da 2 kişi! Diğer ölüm vak'alarının sebepleri de İ HASAN Sös - Humiyet Duygutu. mani Demir Alı Idi Zehri, * kanuni Ahmet ULUS sinemasında gösterilecektir. hissl Ve mMüessir aşk romamnı... * Aşktan... Ölüme... İşte: Bu tinin işti. JEAN GALLAND KORENE il çevrilen usluk İilmi Sinemasında lüm vak'alarından çoğunun sebebi hus--| yıl içinde, İstanbulda 1875 kişi kalb | İM ERAKLI, | | Beş SANTİMKERE DAHA UZUN OLSALARDI. Umumi harpten biraz evvel, Al yanın sabik imparatoru ikinci Giyom, Potsdam sarayında Holanda Kraliçesi Vilbelminenin ziyaretini kabul ettiği zaman bassa muhafız alayının asker- lerini işaretle: — Bunlar, en seçme askerlerimdir, boyları 1 metre, 60 santimdir. Demiş. Kraliçe de şu cevabı ver « miş; — Ne yazık, hüşmetmeâpi. Beş santi metre deha uzun beylu olmalı idiler.. Çünkü, taarruza uğrayan araziyi altında birakmak için bentleri açlığı- tular 1 metre, 85 santimetre EVLİLİR YARAMADI GALİBA <— İngiliz gemilerinin birinde yeni bir iş alan genç bir Framsız bahriyeli, g©- mi gelince dışarı çıkar, şebri dolaşmıya başlar, Bir. kilise önünde darur. Büyük bir kalabalık arası genç bir gelin ve güveyin çıktığıı rür gö- Kapının yahında düran polise! — Güveyin ismi ne? Diye sorar, Polis, fransız #ini anlatmak için: | İ dön't xnov (bilmiyarum). | — Ceyabini verir. Bahriyeli, öğleden sonra ayni kilisenin önüne gelir. Bu seter de, kiliseden bir cenaze çık'tığı görür, ayni Polise sorar: bilmedi- — Ölenin ismi net. Polis yine âyni cevabi. v — İ dön't knov (bilmiyorum) Buhriyeli bu Gevaptan, öl evvel evlenen adam olduğu zannile kendi kendine söylenir | — Zavallı adami B | ganbe! n biraz k yaramadı | mubtelif hastalıklardır. Nu arada, 32 kişi katil suretlle, 134 kisi de kaza ne- ticesinde ayni yıl içinde ölmüşlerdir Belediye istatistik yıllığında © sene : içinde 175 ölüm vak'a nin meçhul ve sair hastalıklar olduğu kaydediliyr. D 1085 | gayımına göre, İstanbul vil fusu 883,509 dir, Banun 451,MDü erkek 6 s1 kağındır. Bu kadar nüfuslu bir vilâyet için yukarıda ölüm vak'a: larını göcteren rakamlar Kat'iyyen çok değildir. Hu nüfas sayımı rakamlarn | | san aniasılror e. abUkiN. ekacı yet erkeklerdedir. Binaensleyh, ON | vak'alarının, daha ziyade erkekler a | ensında olması, bundan ileri gelmek- | tedir. | Bu acik zakamlar, ve normal netice, | bugün, devletin xağlık işlerine ne ka- | dar. tazda ehem gini göste- rir. TTemizlik ilarma | zarsı atâkı tndn u- Glasleka Krtyiz. Sekeki #allik tedkirlerini zatnanilin ü ge- Finde almayı ihmal etmeyiniz. Üst ta- q 1 General | Fon Friç Karısı kocasının bir tren kazasında öldüğüne dair l.ıir! telgraf almış ve az sonra |Ceneralin sağ ve salim avdet ettiğini hayret ve sevinçle görmüştü . Alman orduları kumandanı Ge - nerat Varner Fon Friç Almanya- | da, Her Hitler'e karşı açıktan 8- çığa itiraz eden, mukavemet göz- taren biricik adamdı. Bu sebeple vazifesinden uzaklaş-| tırılmış, &ıkı bir nezaret altına a- Ğ Hmmıştı. Generalin askeri ma - kamat ve aristokrasi üzerinde bü-, yük bir nüfuzu olduğu için en w | fak hareketleri bE€ tarassut edil- yordu. Hatta hazp başlamazdan evvet yabancı bir memlekete gitmek is- tediği halde pasaport verilme Almanyadan ayrılmasının mu fik olmadığı söylendi. | | Bir Pransıx gazetesi şöyle ya - Lavar *Generalin ulumu 3 şubat 1888 | de takâartür etn i. Generel bu | suikasddan nasıl kıır' ildü? Bu bir! muamımcı Fon Friç, Mover'de, küçük bir deki malikânesinde ikamet e- | 'du. 1 şubatta Gestapo memur-| lavı geldiler, köşkü aradılar, Ge- | nerali tevkif ettiler. Genertil protesto etti. günü harp divanı huzurunda izâ hat vermeyi istedi, Bu arzusu ka- | bul edildi ve yalnısca Berline git- mesine müsaade olundu General, yölda — gide yokuların harekâtından şüphe - | , bir aralık trenden indi, bir | otomobil ile köşküne döndü. — | Kanısını göz yaşları içinde ve Harbiye nezareti daradımdan gön- derilen bir tehgrafı okürken bul- | dü, Bu telgrafta şu Yazılı P Zevciniz, bir tren — kazasında | vefat etmiştir. Cesedini yarın Ber- linde bulabilirsiniz. Ertesi günü generol | kö Ve ertesi| hörp di huzurua çıktığ grah gö: *Birisi alay etmiş, mes'ul değiliz. | | | Ceval Fakat gene- | rale ilecek bir edrüm bu- | | | zaman bu te i Bundan biz verdiler, lamadılar, beraetine karar verdi- ler. Fon Priç iştifaya icbar edil - dikten, harp divanına verildik - ten sonra Polonya harbinde hiz- mete davet olundü. Fakat bü ta BİNBİR MACERANIN KAHRAMANI HERKESİ Baş rollerde : 'TOSUN PAŞA TARZAN . OĞLU HEYECANDAN TİTRETECEK n disinin imiş gibi Lütifeyi $ei yacaktı. Fakat hıveuşdın vatını kaybediyor, iskarpiatt bağlıy: mığ'urrh: Tıraş olurkefi çenesini kesti ve apartımandı devudan üç dakika evvel 4€ Biraz sonra L de apartımanın kapısındı * 5 bir şey izah eceli olmayan bir tesi âtife Fikretin metresi idi- akir nihayet Lâtifeyi kandırdı l deliye döndü. On besş seneden-| veri ilk defa olarak bir kadından randevu alıyordu. Buna deli olma- | mak kabil miydi? Ancık Şokiri çıldırtan başi mesele daha vardı. Lâl zarif bir kadındı. Omu bir eve, bir odaya götüremezdi Götürecek yeri de yoktu. Aklına bir çare geldi. Arkadaşı Fikretin üç odalı, döşeli dayalı bir apartımanı vardı. Fikret bir. gün için apartımanını ona xırcl:' rdi. kret güzel, çapıkın rdı, Metreslerinin n malümdü, ne de kim oldukları Her neyse Fikret Şakirii KDi kabal etti, o günü apa: Şakirin emrine verdi apartımanda ka birl kıbar, l alettayin diler. Şakir perişan Gidi sersen aÇtL Antrenin karşısına gelen açık bir odada bir yatak # yardu, Geniş bir nefes aldı. (Devamı 6 wncı sahij at ke 1 mahsusu Niteki hesinde öldü. len kurşunla dan kurşunla. b ile <izlei Vücudür | general harp cep- Lâkin karşıdan ge- | değil, arkadan HŞİ ORMANLARIN HÂKİMİ TÜRKÇE UAZZAM ŞAHESER. İPEK'te yarın SON MATİNELERİNE kadar MÜTHİŞ ve M YARIN AKŞAM gösteril Yazan: M. SAMİ KARA YEL Mehmet İmparatorun bir ılışım evvel, yattığı müdebdeb kasra gir sabiyet duymuyacaktım .. dedi. | — Padişah, mabedi baştan başa dolaş- tıklan sonra yanlarında bulunanlara gu emri verdi. — Önümüzdeki cüma namazını bu- radn eda etmek için Tâzım gelen tere tibatı yapınız. Bizanalılı hebe müzeallik merasimi azime ve im- paratorların tetevvücü, muzafferiyet- Cei izdivaçları merasimi misillik me- | razal T emühimme ve bundan besl | aot demlet ruhani meclisler ve saire Ayasofyada » “e glunurdu. asotya hürist önlük âleminde a- sarı mimarİysi inukacdtstnin en gü- r yamanında devlet ve mezej medile Padişalı; Ayasutyadan xonra, şehri baştan başa dolaştı. Tekfut aarayını ve Lakema saraylarını gezdi. Hemen herşey yağma edildiği için ortalık karmakarışık idi. Sullan Meh. met, inparator Kostanlinin bir akşam 1 yattığı müdebdep saraya- girdi. | Herşeyi altüst olmuş görünce ıztırap | düydü ve gu iranlce şiiri söyledi: Bum nöbet mizened ber kubbe-i Efrasiyab 1 Perdedarı mikâned, der kasr-ı İ Kayser ankehud l Hağreti Fatili; İstanbulu fetheltiği 5. man yirmi iki yaşında dinç bir deli- kanlı idi, Cengâver ve cür'etkâr İ Fatin, syni zamarida zamanının en bü- yülk limiörinden birisi idi J Ecnebi tarihlere, bilhassa Bizanslı- | lara ait yeril tarihler Hazreti Fotih hakkında birçok ahlâk! yalanlarda bu- Tunurlar. Bilâkis, Hazreti Fatfh, ahlâk- | h iradesine sahipti, boppa mizaçlı bir | *tam değidi. den sönm, katlınlarlı. ve sair şahsi yetlerle eğlence — ve sefaya daklığını | yazarlar... Bunlar, tümamile geyri | varittir Sultan Mehmet, otuz seneye yakın müddeti saltanatı esnasında Gaima m | hitine nümünei imtisal olabilecek şe- | kilde hareket etmiştir. ı cenebi, Ve yerli tarinlerden | Yirmi ikl yaşında müzafterane İs- | tanbula dahii olan Fatih, imparator | Kostantinin ortada bıraktığı ne met- Teslerine ve ne de vüzera ve ricaline | Ait kadınlara el uzatmadı. Herşeyi, hat- | $ yerlilerin dinini, papaslarını, icilise. | Jerini bütün hürriyetlerile beraber ba- | | ferman kendilerine tevdi et Sultan Mehmet, hiçbir vakil korku- gundan dolayı bu süretle hareket ci- medi. O, medeni şahsiyete sa ve müslüman bir Türk b bi davrandı. | — Hazteti Fatih, impar ya uğramış olan sarayından çıktıktan sanra tekrar Ayasafyaya geldi ve Ka- raca Paşaya p, Adil mderi gi- 'tin nerede', mdanları bulu- — İmparator K vüzerasile diğer kum, torun yağma- | Akıncılar şehve dağıldı. Her tarafı tarıyorlardı. Belki, İmparatoru esir e denler vardı. Her tarafta dellâllar ba- | driyordu. | | | Bir taraftan da, belki imparator bir | tarafa gizlenmiştir diye de alar | | yapınyordu. İmparatorun hiçbir sünete | | gelmiyordu. Herhalde | bir tarala kaçıp gizlenmiş olacaktı. İmparatorun en ziyade kaçabileceği yer, olsa olsa Gülatada bulünan Cene- P vizliler idi İmparator, Venedik ve xair kuman- danların kaçtığı gibi tebdili kıyatet e- davek Galste tarafına — ve yahut da ha firarda bulunan Venedik. gerili Tinden birine girmiş olması da vardı. Karacabey akıncıları, ortalığı tarâ> &l türlü imparatoru bulamadı- dar... Padişahin iradesile şehirde del- Kâllar gu yaleta bağırıyordu: — Vüzeta ve ricalden esir düşenleri Ayasofyaya getiriniz'. Alıcısı Padişai tart, Fakal; 'Türk askerlerinin bu yolda | 1 esir getirdikleri görülmedi. Çünkâ bü- | — Neden buraya saklandın — Dışarıda Kalsam Sldürüri Şimdi. kendini” ekir — Ediyorum. Fakat Padişahiti Yoksa, sen imparatar musttli &l tanınmakta” idi. Türkler , İstane ( , Hattâ; Türk tarihlerinden bazları, Famz P tün kumandanlar ve rical Türk #skeri — — Bev imparatorun vezirli bulu fethettikleri andan iübaren Aya- aldıkları Fatihin ikindi emri de şu oldu: gşehre dahli Olur elmaz askerlerini bi- | darasım... Beni, Pndişahin yanınıi sefyaya hürmet ve Tazimide kusur et- L malömnatla Fatihin, İstânbulun fetkin- Sehzade Orhanı de ölü veya diri | rakıp kaçmişlardı. tür. İmporator da, kaçarken — bir Azab neferi terafıadan vurulmuştu. Nefer, bunun imparator olduğunun farkında değildi. İmparator Kostantinin Glüsü kellesi olurdum. ucmuş olduğu halde Vefa caddesi üze- | rihde ve birçok ölülere xarışmış bir | | — Hayır... de yatıyordu. * HİA HŞA | Korkma söyle, bizşey yapmafiğ impadralorun veziri Notaras da tebz | — — Dinim üzerine yemin ederiti dili kıyalet ederek bir manaslırın mah- | jmparator değilim. zenine gözlenmişti. Nihayet; akıncıların araştırmaları ve dell&itarın bağırtısı Türk Padişehinin şehre dahil olduğunu bildindiği — için Vezir Nolaras canım kurtarmak- için olduğu yerden çıktı ve Karaca Prga h- kıncılarından birine seslendi. Notarax Güzel türkçe biliyordu. Akıncı küçük bir manastir. kapmundan bir adamın lince durdu, Paratorun yanında değil miydili” Ce vezirlazamım diyorsun. yüt- — Evet; Türkler sabahleşin girerken ©mparatorun yanındâ Fakat; öyle kazgaşalık oldu. KİŞ birlmiz bir tarafa kaçlık... Bet ı“— duğunü bilmiyorum. Nihayet gördüğün ve kimsenin yağmayt zül etmiyeceği kötü manastırıf TinE sağındım. — Haydi gel, öyl kendisine seslendiğini Yanma gitti. Akıncı kelli, felli giyin- Tei olan bu bü adamı İlk görüşte im- parator olduğuna hükmeylemişti. No- tarasa sordur — Ne istiyorm rada?, . Ne işin Var bu- dcüÜke n 50Tü