2—SON TELG LAİ A E Ai OTOBÜS SERVİSİNİN " TANZİMİNİ BEKLİYORUZ Şebir olobüslerinin belediye —tara- fından işletilmesinden — şimdilik vaz- geçilmiştir. Bir istirhamımız var: O- Kobüs serveilerini, o halde, daha mun- dazam bir hale koymalıdır. Olobüsçü- kerin, bir vakit cetveline göre harekel etinediklerini şundan anlıyoruz ki, bu Mmühterem sevat, gününe, saatine, ye- Fime göre, ayni mesafeyi mahlelif xa- manlarda katediyorlar.. İstedikleri za- man hakikaten sür'atli gidiyorlar. İn- san, olobüsü iramvaya tercih etliğini Balıyor. İsledikleri zaman da — Wamvaydan aha ağır gidiyorlar. Duruyorlar, bek- Hiyorlar, ve mire.. Belediyemizden bu işin düzeltilme- Sini bekleriz. DÜNYANIN EN ZENGİN ADAMI İSTANBULDA Dünyanın en zengin adanu, ceçen- derde İstanbula gelmiş.. Gazetelerde 0- kuduğumuza göre, bu aat, bir. Hinlil mihrace imiş! Dünyanın en zengin a: daminin, bu sırada İslanbula neden yolunun düştüğü hayli meraklıdır. Hat- EN SIKINTILI GAZETELER NEREDE İMİŞT, buki, seyyah gelmiyor, diye, büyük o- feller bile kapılarını kapıyorlar. Bari, zengib misaliri ağırlıyabildik mit.. me kadar? Bir milyon. bir milyar, om maliyar.. Kimbilir? Paranın kimde al- Guğu belli olmazmış! Zenginin malı, vüğürdün çenesini yorar, derler... BEYAZIT HAVUZUNA BALIKLARI DOLDURMALI —O OO Beş ton Terik denize dökülmüş! Za- yallı Torikler... Madem denize döküle. cekli, neden tutuldu.. Benim merak eltiğim birşey var: Acaba, Torikler de- TAŞIMAK DA YASAK M? mize döküldüklen sonra, me oluyorlar?. | —— nııııı Şükrü Ahmet — «Başarıcılığımızdaki müclkes serlevhalı bugünkü — başıma- kalesinde Müli Şef İsmel —İnönünün vek diyor ki: «İnönü, Türk milletini 1- çinde bulunduğu şartlara retiren ana premsipleri ileri neslilerin idrakine de kzahı etmiş bulunuyor. 'YENİ SABAN: Hüseyin Cahit Yalçın İtalya ile Yu- saplarına göre hakları labilir. Pakat kendi. içlerindeki hissiyatı ve düşün- esleri Yuzoslavlara atfetmekte hiçbir gweharet ve isabet mülâhaza edemiyo- ToL. Biz Yügoslav — müttefiklerimize Türklerden şikâyet için hiçbir. vesile vermemişizdir. Aramızdaki münase - beller de gayet samimidir. Türkiyenin bütün kırmcâhı kendi hadutları içinde ve etrafındaki komşularda salh ve sü- künü, iyi onlaşmayı temin edebilmek- tedir. Binaenaleyh Balkan misakını hiç bir hirsıcâk için ne âlet olarak kullan- muşlar, ne İstikbal için böyle bir niyet beslemekledir. VAKİT Başmakalesi yoktur. No. 31 Salih, Ayşeden ayrılırken, kula- iına şu sözleri söylemişti: | «— Seni çok sevdim... Bana va- | Tir misin » | Ayşe, can acısile topal Salihe ne cevap verdiğini hatırlıyamıyorru. Fakat, o geceden sonra Sülihin he-. men her gün hatta bazan günde iki üç kere eve uğrıyarak Ayşenin ha-| fırını sorması, Salihin arzularının biran evvel tahakkuk etmesi pe - | şinde koştuğunu gösteriyordu. — | İşte, Ayşe bunun için muztarip- 'Ona Mehmedi neden lâyık gör- müyonlardı? Topal Salih, gerçi güçlü kuvvetli,| iri yarı bir erkekti amma.. yaşı kırk beşi geçkindi. Mehme'le ara- Jarında dağlar kadar fark vardı. Ayşe Mehmedi candan sevmişti. Ondan başkasına gönül verebil — seydi, Hüseyni tercih eder, kö, da bunca folâketler İşte yine o geliyor. ,— Uğursuz topal.. Saadetimi e- limden akmak istiyen namus hır - | Bizı.. “Ayşe o gece ormandan dönerken 'Topal Salihten iyilik görmüştü. | Fakat, babası ona: — Salih olmasaydı, seni başka bir köylü de buraya kadar getire- bilirdi Demişti. Ayşe bunu I6 & L:n.’ KARS | K İe”leîı TAN: Yunus Nadi «Kuvvetin fikri, fikrin düşünerek, Salihin yaptığı iyiliği namusile ö- | | AO İA Son Telgra Tekrar — canlanmadıklarına — nazaran, daha iri deniz hayvanlarının gıdası mı oluyorlar?. Beyazıtta, meşhur bir havaz var. Oraya deniz suyu doldurmalı, tutulan fazla balıkları, oraya koymalı. Zaval- klar teslimi ruh etmeden orada, bir kaç gün karantinada kalsınlar.. Bak- fak ki ihtiyaç yok, tekrar denize iade ederiz. Himayel hayvanat cemiyeti bu kadartık şeyi akıl edemiyor mut, Cekoslavakyada, gazeteler, dört sansürden geçiyormuş! I— Milli Çek sansürü, 2— Çek mal- bunali sansürü, 3— Alman askeri san- sürü, &— Umuml valinin viyasi san- sürü. Bu havadisi veren gazeteci arka - daş, gü cümleyi ( iyer: «Çek garelecileri bu yüzden dünyanın en büyük sıkıntısını çekmektedirler.» Yanlış küküm! Bize kalırsa, dün- yanın en rahat gazetecileri — onlardır. Çunkü, dört sansürdan gecen sahife- ler, herhalde, bembeyasdır. — Bembe- yaz gazelenin ne sıkıntısı olacak?, SİGARA PAKETİ Bir gazeltenin yazdığına göre, yol- cular, (ramvaya binerken, yanlarında paket taşımıyacaklarmış! Bu yüzden bir takım bâdiseler de olmuş! Elinde kıkpazarına uğradınız da, biraz sacuk pastırma, biraz fasulye, nohul aldınız, bunları da bir pakel yaptırdınız. Paydos! — Tramvaya — binemezsiniz! Çünkü, paket yasak! Acaba, cebimizdeki siçara paketle. rinİ taşımamıza müsaade var mıf. AHMI-ID lAUl' M. Zekeriye Serlel Amerikanın am- bargoyu kaldırmasının ne demek oldu- Bunu izah ediyor. Ambargonun kaldı- rılması demek, Amerikanın zengin kay- maklarının ve kuvvetli sanaylinin de- mmokrasilere açılması demektir. Bühas- ga tayyare bususunda Amerikanın ya- pabileceği yardım, demokrasilerin da- ima Almanyaya — üstünlüğünü temin edecektir. CUMHURİYET: kuvyetis isimli bugünkü başmakale - sinde diyor ki: «Tablatin kuvvel ka- munlarından bahsolunuyor. İnsan da tablatin bir cüzüdür. Omun Ceri ola- rak, hür ve müreffeh, cemiyet ve mil- let olarak müstakil ve mes'ut yaşamı- 'ya hakkı da belki de tabli kanunların em mükaddesidir. Sahnedeki oyun işte bu ulvi davanın safhalarını arzetme- ke namazet bulunuyor.» Birikmiş aylıklar Eski tekaüt kanununa göre bağ- lanan aylıklardan birikmiş olan - ların tediyesinde ve zat işlerinin vergi ve resim tevkifatında bazı | yerlerde yanlış muamele yapıldığı anlaşılmıştır. | Maliye Vekâleti bu hususta yeni ve esaslı bir telimatname hazır - lıyarak vilâyete göndermiştii demenin çirkinliğini gözönüne ge- tiriyor, tüyleri ürperiyordu. Twpıl Balih evin bahçesine gir- Ve Aygşeyi pencerede gö — Naşılsın yavrum? Bi gin biraz daha iyi, Yaran kapanı- yor artık, değil mi? Aygşe cebri bir gülüşle: — Evet, dedi, ıztırabım kalma- dı. Yaram da kapanmak üzeredir. Bundan sonta zahmet etmeyiniz. Boş yere yoruluyorsunuz. Salih pencerenin önünde dur- muştu. Ayşenin annesi Salihe gunhımek istemiyordu. Salih, kalın palabıyıklarını bü- kerek Ayşeye cevap verdi: — Seni ölümden kurtardım. O gece imdadına koşmasaydım, ya- hut seni yol üstünde bırakıp dön- seydim,halin nice olurdu? Senl yoklamak, yaran tamamlle iyileşin- tiye kadar hatırını sormak vazi - femdir. — Teşekkür ederim, Salih am- ca! Fakat, artık yaram geçti de - mektir. Zahmet etmeyiniz., İyili- Rinizi unutmuyorum. — Zahret ne demek a yıvnım’! Vaktim olsa günde on kere seni yoklamak isterim. Neydi o geceki | koca Mehmetçik Geçı or | MAHKEMELER Küçük hırsızlar Asliye birimel ceza mahkemesl ev- velki gün yaşları birbirinden küçük, | fakat marifet ve sabıkaları yaşlarından büyük © hırsız çocuğu mühakeme ettir Henüz 1L ve 10 yaşlarında bulunan Mehmet ve Marko ismindeki bu kü- çük sabıkallar «Yankesicilike, «Do - hadırıcılıka ve «Dükkân soymaka Bi işlerde kısa bir zamanda ustalıkla ilerliyerek şimdiye kadar 12 şer vak'a hlemişler bu suretle 2 sene içinde kü- Çücük alınlarına 12 şer sabıka damgza- © vurdurmuşlardı. Kendilerinin bu seferki en son suç- darını da eküfecir kisvesi altında Be- şiklaş pazarından kıiymetli bir yükü kaldırıp diğer bir semtto gizlice sat- mak teşkll ediyordu. İki küçük sabıkalı hâkimin önünde- Ki geniş maznun sandalyasının dibin- de birbirine sokulmuş vaziyekte du - Yüyor; ikisi de başları öne eğik, ha- reketsiz bir halde zabıt kâtibinin ağır ağır okuduğu İKhamnameyi dinliyor- hardı. Fakat hakikatte her ikisinin de san- Ki okunan şeyler kendilerine ait değil mlş gibi bir Kkaydi le dalça geçtik- leri, arasıra kendiliğinden kapanan uy- kusuz zözlerinden, ayakta uyuyuşla- rından belliydi. Nitekim hâkim onları hafifçe sen- deler gibi oldukları bir sırada anta- aan yakaladı. — Ulanmıyor musunuz? dedi. Siz- den 20 yaş büyük adamlar bu kadar gabıkanın yarısı olunca bile kızarıp bezuluyorlar!, Siz ise üyukluyorsunuz? Küçükler hiçbir cevap veremediler. Yalaız biraz soraki sorrularında Meh- met işi tevile kalkıştı. Halbuki zabit yarakasındaki şahitlerin i#fadoleri xa- Tihti. Hükim şahitleri çağırmak — için muhakemeyt başka bir güne bırakıp anları Jandarmaya teklim ederkeni «— Sizi tevkif ediyoruma dedi ve gonra ağır ağır ilâve ettir «— Yaştaşlarınız daha ilk mektepte okur, ana, babalarının kucağında mes- w yaşrken Gi trasıvayda adam soy- mğa, pazarlardan eşya çalmağa kal- kışıyorsunuz? Ayıp değil mi? Yazık değil mit. Siz kendinize acımıyor; u- tanmıyorsanız adalek de hiç acımaz, Mmerhamet çimez size ve siz gibilere..> * Sehir meclisi yarın saat 14 de | Valinin nutkile açılacaktır. * Dün Karadenizden gelen — Şüle vapuru süverisi Kilyosun dört mil e- çığında serseri bir mayn görmüş ve liman idaresine malümat vermiştir. Mayni tahrip etmek üzere bugün bir müfreze gönderilmiştir. * Beyoğlu Halkevinde bu kış elli konferans verilecektir. * Bir Yugoslav ticaret heyeti mem- leketimize gelmiştir. Yeni ticaret mu- kavelesi akdi mevzuu bahis öeğildir. Atyon işlerinin görüşüleceğ zannedili- yar. * Sehrimize dört İngiliz tayyare mü- bendisi gelmiştir. Bunlar şehrimizde iki gün kaldıktan sanra Ankaraya gi- | deceklerdir halin!.. Yaralandığın zaman adela ben vurulmuş gibi - sarsılmıştım. Tarladaki öküzüm öldüğü zaman bile bukadar acı duymamışlım. Ayşe kaşlarını çatarak miril - landı; — Beni, tarladaki öküzünle bir mi tutuyorsun? İnsan her zaman bir veya birkaç öküz tedarik ede- r. Fakat, ben ölseydim, yerimi tutabilirdi? — Tanrı sana ömürler versin, yavrucağım. Yaran iyice kapan - dıktan sonra, bu acıların hepsi u- putulur. Sen benim — şakalarıma bakma! Ben zaten beyni sulanmış bir adamım. Yalnız şunu itiraf e- deyim ki, benim öküzüm çok feda-, kâr ve benim için çok kıymetli bir| hayvandı. Ben onu kaybettikten sonra, yerine hâlâ bir başkasını köyamadım. Ayşenin tahammülü taşmıştı. Bu adamın saçmalarını daha fazla din-, lemek istemedi: — Beni rahat bırak, Salih am- ca! Uykum var. yatacağım, — Gece uyumadın mı? — Hayır.. Geceleri uyuyamıyo- rTum. Gündüzleri uyuyorum. — Geceni gündüz yaptın dese- | pe?!. Ah şu zemane kızları... Kos-, bırakırlar da gün - Türk tipi 60 bin nüfus s üzerinde » tetkikat İstatislik umum müdürtüğü, memleketimizde Ük defa olmak Üüzere «Türk tipi» nin tayini ba- kımından çok büyük bir ehem - miyet arzeden bir Antropometri fazliyı girişmiştir. | Bu çalışma, İstanbul da dahil olduğu halde muhtelif şehirlerde | 60 bin nüfus üzerinde yapılacak - | tır. İlk faaliyete şark şehirlerinde başlanınıştır. Bugünlerde şehri mizde de çalışmalara geçilecekir. —— —— İnşaat malzemesi İthalât vaziyetimiziz azalması inşaat malzemesine olan | ihtiyaç günden güne artmaktadır, | Demir, koreste, çimento, çivi ve salre gibi bütün bu malzemenin | fiatarında yüzde yirmdien ziyade | yükseklik görüldüğü halde bul - mak mümkün değildir. Bu sebeple gehirde iaşaatı ilerleyen birçok a- partıman ve yapılar yarıda kal üşlerdir. — | Son günlerde kum Gallarında da ihtikâr yapıldığı görülmektedir. Hava tehlikesinden korunma için şehrin mühtelif yerlerinden kum talep edimesi fiatları arttırmıştır. SeLe Fındık ve tütün alacaklar İngiltere ve Fransa ile ticari mü- masebetlerimiz son günlerde inki- şaf etmektedir. İngiltere ve Fran- Sa sermayesile teşekkül eden bir grup 5 milyon sterlinlik bir ser - Mmaye ile faaliyete geçerek mem - leketimiz piyasalarından mühim miktarda taleplerde bulunmuşlar- | dır. Bu grup İngiliz çikolata fab- rikalarının muhlaç olduğu bütün fındığı memlekelimizden temin e- deceklerdir. Bu sebeple ilk olarak 50 bin kilo sipariş etmişlerdir. tütün alacaklardır. Ka Tayyare postaları Yarından — itibaren İstanbul - Ankara ve diğer hatlardaki tay - yyare yolcu seferlerinin tatil olun- Mması kararlaştırılmıştır. Seferler 4 ay müddetle yapıl - | mıyacak, martta gerek bu hatlar- da ve gerek yeni açılacak olan müteaddit hatalrda hava posta - aliyeti tekrar başlıyacaktır Pazarlıksız alış veriş var mı ? Pazarlıksız satış kanunu etralında | tetkikleri ihtiva eden raporlar Anka- raya gitmiştir. Gazete hayvadislerine bakılırsa, kanunun tadili, hattâ, bü- tün bütün İlgası lehinde bir cereyan varmış. — Meselenin rühu — yuradadır: Pazarlıksız satış kanunu buzünkü ih- | tiyaçlarımıza ve bünyemilze uymuyor. Çünkü, latbik edilemiyor, Tatbik edi- | demiyen bir kanımun ise, mer'iyetle kalmasının manası yoktur. Hakikati söylemek dalma faydalı - | dur: Her yerde pazarlık yapılarak alış- veriş devam odiyor. BURHAN CEVAD düz herkesin uyanık bulunduğu saatlerde u) . — Ne yapayım? Vücudüm çok yongun. ÖO gece yaramdan — fazla kan akmış. Zayıf düştüm. — Bir tesbihten geçsen fena ol- | maz, yavrum! Ferahlardın. Ayşe güldü: | — — Bu, tesbihlik iş değil, Zamanla | geçecek. Hem ben öyle şeylere İmanmıyorum, Salih #mca! Bun - lara ancak cahiller ve çocuklar ina- | mr. — Aman günaha girme, yavrum!. Ben, başım sıkıldıkça hocaya gi - der okunurum, Ayşe: — Güle güle.. Diyerek başını içeriye çekti. Salihi gitti sanıyordu. Topal Salih birkaç saniye ayakta düşündü. Sonra birden sekenek | pencereye yaklaş! — Ayşe.. Ayşe, Ayşe içeriden cevap verdi: | — — Yatıyorum. Beni rahat bıra- kınız.. Salih penceroden başını uzattı: Sana diyeceklerim vardı, Ayşe! Haniya o gece bir şeyler söyle - | miştim sana! Hâlâ düşünmedin mi? Neden cevap vermiyorsun? | | Hergün sana uğrayışımın ıebehınl | anlamadın mı hâğ?. | — Ayşe birdenbire yerinden sıç - Tadı.. Bacağının yarasızı unut - muştu. | —— Sen benim Mehmetle nişanlı olduğumu bilmiyar musun? dedi. Ben ondan ayrılıp ta sana varır | varır ııımı! ba A Zeki Adamdır, Yapar Yeni çevrilen türkçe bir fiülmi gö- renler, bu kordelâda rol alan kıymrtli bir ses — san'atkârımıza — acıdıklarını söylüyorlar, Bu acımanın sebebi şudar. Malüm san'alkâra yalnız şarkı söyletilmemiş, aynl zamanda, kendisine bir Jün prö- Miye rolü verilmiştir. En içli ve hassas aşk sahnelerinde, zavallı san'alkarımız garip bir hal almakladır. Bunun sebebi basdttir: Mevzuu bah- yolan zat muhakkak ki eşsiz bir sanat- kârdır. Fakat, ses san'aikârıdır. Ti « yalro sahnesi, filim stüdyosu, bu kıy- metli insanın meçhulüdür. — Kabahat kendisiide değii, kimbilir. ne kadar minnet ve rica ile, onu bu halde, bir filimde bulundurmak istiyenlerdedir. Bu, hâğü, bizlm, ihlisasa, — bilgiye, teerübeye ne kadar lâkayt olduğumuzu, bu mevzularda ne kadar iktbali dav- randığımızı. göslerir, Eler, bir filimde rol almak bu kı dar basil bir işse, bu zihniyele sahip olanlar, yarın, bir gazetenin yamı işleri üdürtüğünü, #bür gün, bir hastane- Bin sertabipliğini, ve yahut da bir bi- manın mimarlığını, daha öbür gün, Ba- hkpazarında bir yağ Ücarethanesinin idaresini, pekâlâ — becerebileceklerine kani bulunuyorlar, demektir. Bizim kansatimiz şodur ki, küdat, zekâ, kabiliyet denen kıymetler, ve maalesef, sön samanlarda, aramızda | gok bahsedilen bu mefhumlar, hayalla | işin ve muvaffakiyetin bir garnitürü- di * kemmiyetli sebepler vardır Bir işi başarmak sadece, evvel. öğrenmeğe, bilmeğe, ça- r süren decrübeye — ve Ihüsasa- baklıdır. Bahsetliimiz mkal üzerine değil, #mumiyetle konuşuyoruz. Dikkat edi- mİa, $u darzda garip İddlaları sık sık işlüirstnler: — Zeki adamdır. Filân işi de yapa- | çabuk kavrar... €Zekl adamdır, yapar» sörü bizim uydurduğumuz feci ve tehlikeli bir Fransızlar da 10 milyon kilo | paradokstur. Zeki adam tipi Hiçbir şey üzerinde marifeti olmuyan bir ıqıl Közdür. Herşeyi, ancak, Tİnde şahşmş; öğrenmiş, yıllarcü tee- rübe görmüş adam yapabilir. «Zeki adamdır, yapar» sözü, garp dünyasında meçhul bir. cümledir. REŞAD FEYZİ Uçuruma Yuvarlandı Fethiyeden Muğlaya giden — bir kaptıkaçtı bir uçuruma yuvarlanmış, g kişi ağır surette yaralanmıştır. Nahiye kongreleri 4 teşrinisani cumartesi günü başlıyor î Cumhuriyet Halk Partisi nahiye kongreleri teşrinisanınin dördün- de başlıyarak on dokuzunda bile- cektir. Teşrinis: in dördünde Anadoluhisarı, Şişli, İstranca, A - merburgaz, Falih mere W kez, Kadıkö, Kartalın Sa- Tüandıra ve Beylerbeyi nahi teşrinisaninin beşinde Hask talcanın Karacaköy, K ztoprak, Erenköy, Penı yükdere ve Yalovanın Çınarcık nohiyeeri, altısında Küçükpazar ve Şehremini, yedisinde — Eminönü Samatya, sekizinde Ye- 'merkez, gümrük, Şilen: on birinde Galata, Rami, Kı: on ikisinde Arnavutköy, Kasım - paşa, Beykozun Ömerli, Çatalca ık, Şilenin Alacalı ve Ye- iköy, on beşinde — Bakırköyün ahmutbey, Silivrinin Çanta, on ilenin Akçakese, on se- iyükçekmece, Üsküdar merkez, on dokuzunda da Beykoz merkez, Çatalca merkez, Sarıye- rin Kumköy ve Yalovanın — Kılıç nahiyelerinin korgreleri toplana- caklır, Kİ REEİ 6 lokanta kapatıldı | — Son günlerde Belediyeye lokan- ta ve ahçı dükkânlarının temiz tu- tulmadığı kında şikâyetler gel- meğe başlamıştır. Bilhassa Sirkeci | civarındaki ikinci ve üçüncü sı - | nf tokantalarda Belediye niza - mına aykırı olarak halkın sıhha - | tini haleldar edecek * ih- tesadüf edilmek! Bu taların bilhassa tabak yıkan-/ e yemeklerin pl; hallerin gayet pis tutuldu Tülmektedir. Bunun üzerine yapı- lan teftişlerde yeniden 6 lokanta | maller — b nkılar kredi veriyor Bankalar geçen bafta zarfında tekrar kredi muamelâtına başla- mış bulunmaktadırlar. Bankalar İzmir tüccarlarına yapıldığı gibi | şehrimizdeki tacirlere emtia üze- | rtine kredi açmaktadırlar. Ancak rilen bu krediler yüzde altm:ş | nisbetini geçmektedir. Bu şekilde dahi olsa bankaların yardımları | ihracatımızın inkişafında —derhal ' değişklik hüsule getirmiştir. —HO ' AVRUPA HARBİNİN YENİ MESELELERI I Almanya taarruza.geçecek mi? Almanyanın taarraza — zeçip geçmi- yoceği bahsi Avrupa matbuatını, bita- Taf memleketlerin gazetelerini hayli meşbul eden meselelerdendir. İtalyan Kazeteleri dağrudan doğruya Berlin - den haberler alarak — neşrediyorlar, Günün meselesi de bu kaarruru edip etmemek bahsi elduğu için — İlalyan gazelelerinde bunun etrafında yazılar gıkmakladır. Bunlara göre Almanlar taarruz tasavvurundan vazgeçmiş - lerdir. Taarruzdan vazgeçmek için e- Eker Alman orduları taarruz ede- tek olurlarıa © saman öyle geri dö- nülmesi bir daha imkânsız bir adım alılmış olacaktır ki bu takdirde Al- manya İçin me yapıp yaparak olanca şiddetile harbe devam etmeklen baş- | ka çare kalmıyacaktır. O aaman ne- tice Almanyanın lehine değil, aleyhi- ne çıkacaktır. Lavero Fasista gazetesi Almanyanın — İngiltereye karşı şid - detli hareketlerde bulunmak lasavva- runda olduğunu, Fransaya karşi — ise sadece müdafaa vaziyetinde kalacağını yayor. — İngillereye — karşı tay - yarelerle bombardıman yapıldığı hal- de Fransaya şimdiye kadar böyle bir $ey yapılmamıştır. meşgul etmektedir. İngillder ba Iti- barla istikbalin türlü ihtimallerini dü- şünmekte ve ona göre vaziyeti olduğu Hibi görmeğe çalışmaktadırlar. Onun için Hitlerin bundan sonra İngillereyi 1 mumaralı düşman sayacağına ve e- | Yece sarfedilen cümlenin manası hemi Fransayı tehdit etmek olduğu kadar | Ayni zamanda bir de Hitler taraında bir salh teklifi olarak Kelâkki edili- yorl. Hiller tarsındaki sulh teklifi ise | tehditsir olmuyacağı için Alman erkâ- | zuharbiyesi bu tehdil altında sulh için | bir teklifle bulunmuş oluyor. Diğer taraftan Alman propacandası gerek Almanyanın içinde ve gerek bi. $ faraf memleketlerde — şunü herkese inandırınak için uğraşmakla- | dir: Almanyanın elinde öyle bir takım | | veni keşfedilerek — vücüde — getirilmiş | | ğ he yasılalar vardır ki bu makineleri bir kere işletmiye başlarsa Mağino haltı- min dayanabilmesine tmkân kalmaz. — | Bu kabil şaylaları çıkarmaktan mak- SAt ise Fransızları meyüs etmek, ne o larsa olsun onları sulha razı etmektir. | | Fransayı Üngiltereden ayırmak — fikri öyle zörülüyor ki Almanyada bir la- rafa atılmış gibi değildir. Şimdiye ka- dar Almanlar bunun için her suretle çalışmaşlar. fakat menfaatleri müşte- rek olan Pransa ile İngillereyi ayıra- mamıştardır. | İngilterede işvi fırkasının gazetesi | olan Deyli Herald de bundan soura Hitlerin İki maksadı. olduğunu söyli- | yerek bunları şöyle anlatıyor: | Ümgillereyi tecrik etmek, Rusyanın da harbe karışmasını temin — ederek Framsayı da tecril etmek. Hitlerin birçok salâhiyellar kimse- leri topüyarak mürakerelere girişmesi üzerine kendisine şa veya bu maksadı isnat etmek, sanu veya bunu yapaca- süylemek mümkün değildir. Ne yapa- cağını kendisi bilir diyorlar, Bitaraf memlekellerin Almanyada bulunan mu- habirleri tarafından yu da söyleniyor | | Lehistan ba iki büyük devleti birbi | Avrunamın bunü bir emrivaki atarak Avrupanın şimal devletleri Yazan: Ali Kemal SUNMAN deşmeleri diğer larafları şayamı dik * kat bir inkişaf takip ediyor. — Başlıck İxveçliler hem bitaraf kalmakta devami etmeyi, hem de dünyada tecrit edile rek alâkası kerilmiş bir halde kal - mamayı istiyorlar. Aynl zamanda harp beliyesinin İskandinavya — diyarındall uzak bulünması emelindedirler. Fakal bu memleketin harice olan ihtiyaçlari az değildir. İlhalât fuzladır. Bilhassa kömlr ih- Üyacı büyüktür. Çünkü İsveçte kö * mür çıkmıyor. Muhtaç olduğu. kömü- rün yüzde 47 miktarını İnriliteredem yüzde da Almanyadan getiri * mektedir. Buna mukabil Almanyanın da İs- veçten almak iİstediği cn mühim mad- de vardır: Demir. İsveç demir iliharile çok zenzin olduğu için Almanyaya bol bol satabiliyor. İsveç kömür mü istiyor? Almanyas dan alım. Marice satacağı demiri dt Almanyaya versin. Meselenin hulâsa m bullur. Fakat Almanların böyle iktısadi nü- fuz ve tesirleri altına almak istedikleri yer yalmız İsveç değildir. Bütüm İs « kandinavya — yarımadasında — iktısadi nüfur ve tesirlerini yerleştilrmek isti- yorlar, Sonra İsveçin ihraç edilecek keras- | tesi vardır. Halbuki yeni Rus - Almali anlaşmasından sonra Ruslar Atman - yaya birçok keresle zöndermişlerdir. Bu da İsveçilleri memnun eder gibi değildir. Zaten Rasya ile Atmanya aras kanda iki aydanberi hasıl olan yakın- bk İsveçlileri düşündürmektedir. Le- histanın Rusya e beraber faksim © dilmesi İsveçtileri müteessir ettiği zidl Rasyanın Ballık sahasında nüfuzunu yerleştirmesine karşı Almanyanın mu- kavemet etmek şöyle dursun, buna set çıkarmamış olması da İskandinay mil- detlerini ayrıca Güşündürmüştür. Rus- ya ile Almanyanın arasında bulunam rindem ayırıyordu. Lehislan — ortadat kaldırılmca Rusya Baltık sahasına kas dar ilerledi. İsveçin — Nurland. demif madenleri minlakasına — kuşbakışı ©- darak 600, Finlandiyanın Aland ada rına da 200 Kalometro yaklaşmış 6 dan Rusyanın bu süretle ilerlemiş Gl- ması İsveçlileri az düşündürmüyor. İşte bunun içindir. ki her ihlimalt karşı bazır bulunmak Tâzım reldiğini düşünen İskandinavyalılar şimdi ye- niden silahlanmıya, bu uğurda cok pa” ra sarfetmeğe karar vermişlardir. Bi- ftaraflıklan ayrılmamak, İcap — ederse bu bitaraflığı silâhla müdafan etmek kararında olan İvveç İse Ballık sahâs gsının mükadderatile daha ziyade alâ- kar bulunuyor. İsveç mehafilinin dü- şündüğüne göre Almanya garp cephe- sinde İnziltere ve Fransa ile uğraşır ken Rusya Baltık sahasında serbesl - derdir. Sulhun muhafarası için mütte- fikler tarafından her türlü anlaşma deşehlüsleri yapılmış. fakat Almanya Kabul edeceğini, Fransa ile İngiltere- nin harba girmiyeceklerini farselmiş bulundu. Halbuki Pransa e İngille- Fenin bu harbe girmekle takip ellik « deri gayeler vardır. Onlara varmadıkca — sulhun Avrupada esaslı bir suretle lar de edilemiyeceki kanaatindedirler. C- mun için bitarafları tazyik suretlle ve Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Tramvaylarda tale- benin on parası $ t | : İ | E $ z t GÜ !;çîi E