MEDENİYET (DAKİ FARK bir gazelede, Afrikanın bakir içinde yaşıyan vakşi lenin hayatına dair bir yazı oku- Oradaki insanlar, hâlâ, insan eti iş Bu Yamıyam kabitenin ti de, pek yerinde imiş: Yiyecekleri , körpe, taze, genç kızlar ara- seçiyorlar, ihtiyarlara, rağbel iyarlarmış. eti yiyen vahşiler, genç ka - seçiyorlar. — Bugün, ilk defa, , medeniyetin bariz farkını id- — Sön siyasi buhranlar dolayısile, İs- Ebüzziyazade Velid diyor ki: «Bizce 4 milleli üzerinde en ziyade te- yapacak olan şey, İngilir Başve - geçenlerde, İngillerenin üç »e- bir harbe karar verdiğini söyle. bulunmasıdır. Bugün Almanyada eti İdare edenlerin hepsi ci harbini görmüş insanlardır. Bun- Üngilterenin nasıl bıkmadan, yo- Hüseyin kadınlara karşı ne ka- dar mütecaviz ve cür'etkârsa, Meh.- met te o nisbette ürkek, çekingen e bilhassa ihtiyatlıydı. Hüseyin kızları peşine taktı.. Suyun başına hep birlikte ko - geldiler. Ve pınar ağzında saralandılar. Köy kızları Hüseyinle şakalaşı- Geçen gün Ayşeye, ne güzel miler söyledin, Hüseyin! Bize söylesene, - Diyorlardı. Ne yazık ki, bu kız- pinar başına yalnız mı gelecekti? Kızlar Mehmetle Ayşenin se - riştiğini çoktan sezmiş olacaklar lehmede başlarını çevirip bak-| umuşlardı bile. Mehmet yaslandığı yerden so - wyin, kızlardan birine sordu. 'e nerede? anasi bugün göndermedi. —. Hasta mı yokşa? — Hayır. Kapıdan uğradık. Bi- Beni bu Şece birisi istemiş. Annem, pinar başında - rastlarım diye göndermiyor!» tdi. - 1 Kızlar Mehmetten şüfPhelenmiş- lerdi — Hiç şüphe yok ki, o istet'a miştir. Diyerek kıs kıs gülüyorlardı. Hüseyin birdenbire kaşların: tarak düşünmeğe başladı. Ayşeyi HADiSELER âzelel arasında Ayşe yoktu. Acaba o, | n bir çehre ile kızlara bakı- KARŞISINDA | “Son Telgrof- tanbula seyyah gelmediğinden, büyük eteller muzayakaya düşmüşler.. Kapı- larını kapamak mecburiyetinde imiç- ler. Halbuki, İstanbulda, az otel oldı Bundan, şikâyet edilmiyer muyı de, öteleklik mektebi açmağa kı yarlardı. Bari, bu işten şimdilik vazgeç- meli! Bize kalırsa, asıt, bir esulhoaluke | mektebi açmak lâzım! Öyle ya, harp öğrelen mektepler var da, sulk üğre- ten mektep neden yok?. DERHAL BOZULMUIYA BAŞLIYAN BİR YOL Gazelelerin yazdığı doğra ise, Ci - hangir taraflarında yeni yapılan — bir asfalt yol, şimdiden bozulmuya başla- mış! Belediye, şarinameye uygun hale gelmedikçe, bu yolu feslim almamıya karar vermiş; Bizce, böyle çürük yol yapan müle- ahhit, daha işin başında hüsnüniyetle karekel elmemiş, demektir. Yolu tes- düm almadıktan başka, bu gibilere, bir daha müteahbitlik te yaptırtlmamak lâ- zım! DÜŞÜK DERECELİ İÇKİ SATILMIYI İnhisarlar idaresinin bir müddet ev- vel çıkardığı 40 dernelik rakı rağbet görmemiş. Bunu, piyasaya verilen 40 derecelik — rakıların satılmamasından, olduğu gibi durmasından anlıyorlar. İdare, şimdi, bu düşük dereceli rakı- zn çıkatılıp çıkarılmaması — yolunda bir karar verecek! Bize kalırsa, bu düşük rakı tecrü « Herkes, rakıyı, sert içki, sarhaş eden deki diye içiyor!. | AHMED RAUF | -| gibi göslermek istiyenlerin ümjtalliğe düşlüklerini yazıyor. Türk - İngilla dostlüğu ile Türk - destluğunun telif edilemez mahiyette — olmadığını yakın günler herkese filen hat ede- cektir. CUMHURİYET: Yunus Nadi de sulh teklifini mevzuu bahsediyor. Yirminci asır Avrupasında yürütülmek istenecek fütuhat siya - seti kadar manasız ve müzir bi ha- rTeket tasavvur edilemez. Bu siyaset onu takip edenlerin de aleyhinedir. Cünkü kendi üzerlerine — çekecekleri | husumetlarle sulhu ve hattâ binnelis kendi istikballerini de tehlikeye ko - yarlar. Bugünlerde ileri sürüleceği an- daşılanı sulh teşebbüslerinde rözönün- de tutulacak esaslı hakikatlerden biri | de budur. Hüseyin Cahit Yalçın, Hariciye Ve- kilimiz Şükrü Saracağlu ile Moskova- 'da cereyan eden müzakerelerden bah- sediyor ve diyor ki: «Uzun — sencler, kaymeti, ciddiyeti ve samimiyeti sabit olmuş Türk desiluğuna karşı Sevyet- | lerin yeni bir noktal nazar kabul ede- bilmelerine ihtimal veremeyiz. Diğor faraflan herhangi bir gün, berhangi bir münasebetle garp demokrasilerile Bavyetler arasında bir harp çıkması fakdirinde Türkiyenin çarplı ve yarklı MAHKE&ELER FRandevuye gidiyormuş Geçen sene kâmunusani ayında Çar- şıka da İplikçi hanmda enişlesi Ah- meedi kasden öldürmekler suçlu Ali Özer ile hâdiseye karışmaktan maz - mun kizkardeşi Fatma milne hakkında dün akşam saat 1Ş bu- çukta Ağırcezada karar verilmiştir. Mezkür kararda zikredildiği veçhile hâdise göyle cereyan etmiştir: Ahmet ile Emine evlendikten sonra bir müddet başbaşa mes'ul yaşamış - dar, fakat bilâhare aralarına kaskı hık, anlaşamamazlık gibi bazı sebepler #irdiğinden 6 1mex hukuka müracaat ederek urzun bir muhakemeden sonra boşanmışlardır. Bu boşanma kararından bir müd - det sonra bir gün akşam üzeri Ah - metle Ali Çarşıkapıda İplikçi hanı kar- şısında karşılaytıkları vakit Ahmel es- Ki karısınım bazı yolsuz. hareketlerini işittüğini; kendisinden kanunen ayrıl - mış bulanmasına rağmen bundan mü- teessir olduğunu söylemiş ve bilâhare: «— İşittiğime züre eski karımla se- min karın randevu evlerine gidiyorlar- muş'» demişlir. Hddetli ve asabi bir genç olan AlI eski eniştesinin bu sözlerine çok kızmış ve hemen eve gidip kırkardeşi ile ka- rısından hesap soracağımı söylemiştir. Filhakika büyük bir hiddet ve nefret içinde eve giden Ali hemea kadınları Wün cevap lakâr ve gözyaşı olmuştur. Ahi bunan üzerine önüne kadınları katarak derbal İplikçi hanıma koşmuş kapıyı açtıktan sonra: «— Ulan namus düşmanı... İşte ka- rın da karım da burada.. Söyle baka- yım bünlar hangi randevu — evlerine gidiyorlar'» demiş ve bunu takiben de: &— Kalk bakayım yalaklan.. — Bize gösler şu randevu evlerini'» emrile üzerine hâcum etmiştir. Ahmel uyku sersemliği ile yerin - den kalkmak islerken biraz sonra da Ali cebinden bir sustalı çakı çıkarıp bemen onun Üzerine alılmış ve bir yandan: «— Haydi gösler şu evleri..» derken diğer taraftan da — sustalıyı hirs ve gayzile Ahmedin iki yerine saplamış- t Zavallı genç aldığı bu yaraların te- sizile cançekişirken iki kadın da elle- rine geçirdikleri İskemlelerle yaralı- MA Kafasına vurmuşlardır. tanede ölmüş, mazmunlar da hemen yakalanmışlardır. Hâüdiseyi bu şekilde tesbit eden mu- hakeme Aliyi 18 sene hapse mahkâüm etmiş, fakat hâdisede halif tahrik bu- hunduğundan cerasını 12 seneye in - dirmiştir. Kadınlar da kaygaya &l uzatmaların- dan dolayı 2 şer gün hapse mahkâm alunmuşlardır. veriliyor. İstanbulun binbir eksiği a- —i az rasında, bilhassa, rüzel ve modeen bir K Ş belediye binası olmaması nazarı dik- |Taksim gazinosunun mefruşatı / ,4 Çekecek kadar mühimdi. Bu bina 'Taksim bahçesinde yaptırılmak- ta olan yeni belediye gazinosuna 30 bin liralık mefruşat konulma- 41 kararlaştırılmıştır. Bunlar hep kübik ve son sistem mefruşat ola- caktır. Belediye reisliği şimdilik 26 bin liralık bir mefruşat müna- dostlarına karşı halis ve samimi suret- te bitaraf kalmaktan başka yapabile- ceği bir hizmet olamaz.» | ögece istiyen Mehmet değil, ken—w' disi idi. Demek ki, Ayşenin annesi kızını Hüseyine vermeğe taraftar | değildi. Vermek isteseydi, pınar | başına göndermekle tereddüt et - miyecekti. Köyün pınarı eski za- manlardanberi o civarın uğur pı - marı sayılır, bütün kızlarla deli - kanlılar orada tanışır, orada sevi- şirlerdi. Ve evlenme sörü de orada kesilirdi. Hüseynin can: sıkılmıştı. Zeynep, Hacer, Emine-birbir - lerine bakışarak gülüştüler. Bunlar da köyün güzel kızların- dan sayılırdı. Hüseyin cansıkıntısını belli et- memeğe çalıştı: — Haydi kızlar, diye — bağırdı, bakraçlarınızı uzatınız.. Suyunu - zu ben doldurayım. Mehmetçik Geçiyor n Yazan : İskender F. SERTELLİ kasası açmıştır. Dün yapılan bu münakasaya üç firma girmiştir. Teklifler tetkik' olunmaktadır. rürken, arkadaşına dönerek: — Boşuna eğleniyoruz. burada, Mehmeteiğim! dedi. Keşke yani- mıza baltalarımızı da alsaydık. Ö- dun kesmeğe giderdik. Mehmet: — Dönelim istersen - diye cevap verdi - bugün oduna geç kaldık. Bşeği babam bağa götürecek. Ya- rın gideriz. Kızlardan iltifat görmiyen Meh- met yavaş yavaş söğütler yolunu tufmuştu. - Kızlar da bakraçlarını doldurı rak birer ikişer yola düzüldüler. O gün pınar başı gezisi çok tat- sız. geçmişti. Mehmet, Ayşenin gelmeyişinin sebebini bir türlü anlıyamamıştı. Yolda gelirken Hüseyini gok dur-| lâzımdır!'» dememiş miydi? gun gördü: — Belki hastalanmıştır. Neden e kardeşi E- | sıkı bir sorguya çekmiş, fakat aldığı bü- ve Ahmedin yattığı odaya çıkıp hiddetle | Ahanet birar sonra kaldırıldığı has- | Mehmet dayanamadı. Gözlerinde gizli bir ateşin alev- leri seziliyordu. Yazlandığı yerden kalktı. Pınara doğru yürüdü: — Ben de yardım edeyim mi ço- cuklar? Emine dudaklarını büktü. Zeynep arkasını döndü.. Hacer yarım ağızla cevap verdi: — Zahmet olmaz mı? Hüseyin bize Yardım ediyor. Hüsey'in kızların suyunu doldu * özülüyorsun? Tanrının günleri tor- baya girmedi ya. Bugün olmazsa yarın olur. Ayşenin hangimize gö- nül verdiğini anlamak o kadar güç, bir şey mi?. » Aradan birkaç gün geçmişti. Ayşoye bir türlü rastlıyamıyor- lardı. — Ben onu seviyorum.. Diyor, ne de Mehmet: Turistik istanbul | | imarı için mahallinde /| bazı tetkikler yaptı ly İstanbulu sür'atle turistik bir şe- | hir yapmak arzusunda olan Bele- | diye reisliği bu hususta bazı yeni | tetkiklere geçmiştir. Vali ve Bele-| diye reisi B. Lütfi Kırdar pazar gi nü yanında Trakya umum mü - fettişi Generel Kâzım Dirik oldu- ğu halde Silivriye giderken küçük, kçekmece. de| y RüÜzel yerin| de Florya gibi imar ve güzelli tirilmesi imkânlarını incelemiştir. Bu ara, Büyükçekmece gölünün iki çevresinde bazı modern eğlence yerleri ve göl oteliri vücude geti- Tilmesi imkânları da düşünülmek- tedir. Tik iş olarak buradaki köprü mü- kemmel bir şekle ifrağ olunacak- tır. | Ka İş a Yeni 10 paralıklar Darphanede yeni 10 paralıkları- mızın basılmasına ay başından iti- baren başlanacaktır. Halen toda « vülde olan diğer ufak paraların toplanmasına devam olunmaktadır. * Zabitsi belediye talimatnamesinin | Kıda müddelerinin kontrolünü ve sey- rüseferi alâkadar eden abkâmı takvi- ye edilmek suretile değiştirilecektir. * Mekteplerimizde pasif xorunma hakkında mektep müdürleri dün bir toplantı. yapınışlardır. Bütün öğret- menlerle talebenin bilâistisra maske tedarik etmelerine karar verilmiştir. A Geçen cümartesi günü Beşiktaşta bir tramvay amelesini parçalıyan şoför | Şükrünün cürmümeşhut asliye dör- düncü ceza mahkemesinde — görülen müuhakemesi bitirilmiz, şofür B ay hap- se ve 20 liza ağır para cemasina mah- küm olmuştur. * Vali dün şehir mütebassısı Prosl ile şehrin muhtelif yerlerini gezerek tetkikatla bulunmuşlardır. * Takalmdeki Camlıköşk ile civarı. Dnin yıktırilmasına talip çıkmamaştır. | Rurası belediye tarafından yıktırıla - caktır. & Simdiye kadar Burgosta bulun- makta olan İspanya hükümeti Madri- de taşınacaktır. * Evvelki gece Dikili kaza merke- zünde beş hafif zelzele daha olmuştur. | | Belediye sarayı fikri | İ | Gazeteler yazdılar: — Sultanahmetle | yenişehir plânma göre büyük bir bes lediye sarayı yapılacaktır. İnşaatın der- hal münakasaya konacağı haberi do şimdiye kadar çok geç kalmışlır. İstanbulu güzelleştirecek, temlz tu- tacak, imar edecek bir belediyenin, er- kân ve memurlarının, evvelâ kendile- Finin modern ve muazzam bir binada çalışmaları Ikzımdır. Avrupa şehirle- TİnİN e0 çok zöze çarpan muazram bi- maları başında, belediye sarayları ge- | dir. Belediye sarayı Inşaatını takdirle karşılarız. BURHAN CEVAD — Ayşe benden ayrılmaz.. Diyordu. g Hüseyin, Ayşeyi elde edeceğin- den ve anasının sözünde duraca- ğindan emindi. O bunu düşündüğü| zaman: — Anası razı olmasaydı, anama söz vermezdi. Diyerek müteselli oluyordu. Mehmede gelince, o, Hüseyin gibi düşünmüyor ve: — Ayşe, köyümüzün en al bir ku diyordu, gönlü kimi isterse ona varır. Maâmafih, Mehmet, Ayşenin üs- tüne düşmüyor, yolunu beklemi- yor Ve geceleri onun için uykusuz kalmıyordu. Mehmedin içinde gittikçe derin- leşen ve kökleşen bir sızı yok de- | #ildi- Ayşenin hayali - onu düşü mediği zamanlarda bile - gözünün önünden gitmiyordu. Mehmet, anasının sözlerini de | unutmuyordu. Mehmedin anası bir| gece oğluni «— Yayrum, artık sana bir eş kıllı Mehmet uzün zaman eşsiz ka- lacak değilid ya.. Elbette köyün kızlarından birini alacak, o da dünya evine girecekti. Gerçi anasına - bu bahis açıldık- Ça - yirmi beş yaşından önce ev- lenmiyeceğini söylemekte devam ediyorsa da, Mehmedin yaşı iler- ledikçe evlenme çağı da gelip ge- HAŞ7 Vali, B. Çekmecenin de Fransaya giden İngiliz | askerleri Çemberlaynin sön söylediği nutuktan bir kere daha anlaşılıyor ki, demekrat cephe, — her türlü —sulh tekliflerini reddedecektir. İngiliz başvekili, tafere kadar harbe- dileceğini kat'iyotle söylüyor. Bütün Fraimz gazeteleri ve meo « muaları, Manşı geçen İnçiliz kıt'aları- mın reslmleri ve bunlara alt yazılarla doludur. Çemberlaynin de Wade ettiği gibi, bugün, Fransaya, büyük bir İn- Kiliz ordusu geçmiş, cephede yerini al- miş bulunüyor. Zalerden evvel sulh mümkün görünmüyar. Fransaya geçen İngiliz askerleri çok . Bunlar da Pransızlar gibi, se- harbe koşuyorlar. - Son gelen Avrupa mecmualarında, Fransaya ge- çen İngiliz kıt'alarına ait hoş reşim- ler var. Meselâ, arka çamtalarının üs- tüne: «Adelf Hikler, şansını denlye- ceksinle gibi cümleler yazan, Üngiliz askerleri görülüyor, Sevkiyat vazon - larının üstünde de yuna benzer cüm - deler var: «Hitler! Bir geliyoruz! Yoldayız'a Ayrıca, cepheye giden bu neş'eli as- kerler, aralarında bir şarkı da çıkar- muşlardır. — Yolda, mütemadiyeh, bu Aarkıyı söylüyerek gidiyorlar. Bu şarkı göyle başlıyor: «Siçfrid hatlı Üüzerinde çamaşırla - rımızı kurutmağa gidiyorur! ü Bu marşı besteliyen, orduya gönüllü olarak giren Cim Kenedi ve Mikaet Kar isimli iki İrlandalı gençtir. Bütüm bunlar, zafor karanmağa az- metmiş olan imanların baleti ruhiye- sini gösleren coşgun bir ifadedir. Niha- yet, umum! seferberlik ilân etmiş, hafe falardır hazırlanan ve bu uğurda mil- yarlar sarfeden bir mepnleket elbette ki, sonuna kadar harbedecektir. Büyük Britanyada tamamen — harp hali vardır: İngiliz Kraliçesi dahi, as- kere çorap örmekle meşguldür. REŞAD FEYZİ Ankarada bir şatranç klübü açıldı Ankarada «Türk şatranç kulü- bü» namile yeni bir teşekkül vü- cude getirilmiştir. Kulübün merkezi Btipalasın aht kat salonunda tesis olunmuş ve Tesmi müsaadesi de alınmıştır. Kulüp heyeti idaresi, şatranç &- matörleri arasında müsabakalar tertip ve birincilikler tesbit etmek, İstanbulda ve diğer şehirlerde de şubeler açmak ve hatta beynel - milel şatranç müsabakaları tertip etmek niyetindedir. e ğübek Para cezalarına ait ilâmlar Para cezalarına ait ilâm hü - kümlerinin infazına dikkat ve e- hemmiyet verilmesi ve şimdiye kadar yüzüstü bırakılanlar hak- kında hemet Vekâlete malümat itası Maliye Vekâletinden defter - darlığa bildirilmiştir. İAVRUPA HARBİNİN YENİ MESELELERİ | “ Sulh taarruzu Sulh (aarruzu diye orlada bir mev- xU vörken şu 900 günlerde gazetelerde fazelentn bir bahix halinde devam diyer. Lehistanın işi bittikten sonra ortada sulhun akdine bir mâni kal - madığı iddiakı ileri sürülürken İngü- terede harbin asıl bundan sonra baş- hyacağı düşünülerek tedbirlerine da- ha kuvvet vermektedir. Sulh taarruzu sözlerine karşı İngil- terenin bu hazırlığı filiyat sahasında asıl cevabi teşkli ediyor, İngiltere bu yaziyeti tasfiye etmek için varımı, ye- Kunu toptuyarak işi neticelendirmek is- tiyor. İşte bütçeye yeniden milyarlar konması bunu daha etrafli bir suretle Küösterdi. İngiltere yeni bir harp bütçe- sİ yapıyor. Maliye Nazırı — vergilerin artmasını ileri sürdüğü zaman bu - günkü feykalâde hal gözününe geliri- lerek memlekel efkârı umumiyesi ye- niden Tedakârlıklara ranı olduğunu göslermiştir. Hazime için en büyük vergi esası olan kazang ve İrat üze- rinden her İngiliz lirası için alınmakla olan 5 şilin & peni vergi 6 şiline çıka- rılmıştır. Büyük serveller üzerinden alınan vergiler arlmıştır. Veraset ver- gileri de böyle, Teferrüala — girişmeğe —lüzum yok. Yalnız her İngilir yatandaşı ba harbin yükletiiği vazifeleri görmeğe hazırla- mayor, İşte İngiliz matbuatının bu ve- zile He anlatmak istediği şey. Dahili istikrazlar akdi de düşünülmekte, bu- mun neticesinden de çok ümlüer bes- Tenmektedir. Fakat dikkat edilen mü- him bir nokta vardır: Borçların art- maması, devletin ilibarının sağlam o- Jarak kalması, Ba ciheller hep nararı dikkate alınıyor. çiyordu. Köyde erken evlenmk â- detti. Yaşıt olarak Hüseyinle Meh- bekâr olan kim vardı? (Devamı var) metlen başka, delikanlılar arasında, Harbin çıkması İngilterenin bilhasıa 837 denberi girişmiş olduğu deniz tes- Tikalını durdüracak değli, bilikis art- | tracaktır. Onun için yeni masraflar nazarı dikkate alınırken deniz progra- Te ge avamı — kamarasında | istanbulun kurtuluşu Yarın yapılacak merasim için hazırlanan program anbulun — kurtuluş bayramı merasimle kutlulanacaktır. her tarafı donanacak, gece t yapılacaktır. Merasime iştirak edecek kıt'alar! ve mektepler sabahleyin Sultanah- | met moydanında toplanacak ve tam! | sesile beraber limandaki gemiler düdük çalacaklardır. On buçukta Sultanahmetten ha- burada geçit resmi yapılacaktır. Taksimde hazırlanacak bir tribün-. de şehrimizdeki yüksek askeri ve mülki erkân yer alacaklardır. Bayrak çekme — merasiminden sonra, Belediye tarafından abideye çelenk konacak, mütcaki sek okul talebesinden biri, şehir namıma Belediye meclisi azasından biri tarafından nutuk söyleneceğ- tir. Geçit resminden sonra kıt'alar yerlerine gideceklerdir. Öğleden sonra saat on altıda Be-| lediye reisi ve şehir meclisi aza - larından ve cemyictler mümessil- lerinden ve parti başkanlarından seçilecek bir heyet bul ku - mendanlığına giderek, halkın or- durauza olan şükranını arzedecek- ir, Gece Taksim meydanında şehir bandosu milli parçalar çalacaktır. Geve 130 da Vali ve Belediye reisi| tarafından ordu şerefine Perapa- lasta bir ziyafet verilecektir. Kurtuluş baytamı münesebetile yarın mektepler tatil yapacaktır, | Sehrimizdeki bütün Halkevleri de ©u münasebetle dolgun program- lar hazırlamışlardır. —i gll Mezbahalardan et nakliyatı saat onda meydanda 21 pare top | | | Bütün şehirlerde et nakliyatının mezbahalardan kasap dükkânla - | rına kadar yalrız Belediye vesaiti ile naklolunması hakkında Büyük Millet Meclisi tarafından bir kanun kabul olunması üzerine Dahiliye | Vekâleti dün İstanbu! Vilâyetine | ve diğer vi tlere bir emir gön- | dermiştir. Emirde mezkür kanun hükümle- rinin biran evvel tatbiki ve bu hu- susta hazırlanacak makul bir nak- liye üc tarifesinin tasdik edil- mek için Vekâlete - gönderilmesi bildirilmektedir. B ge ,Çocuk tiyairosu faaliyete geçti Şehir tiyatrodunun umuma mah- sus temsi'lere başlamasile beraber «çocuk tiyatrosu» da faaliyete geç-. miştir. Şehrimizdeki bütün mek - teplilerin bu ucüz — ve istifadoli temsilleri görebilmeleri için oyun-| lar cumarlesi ve çarşamba gün - leri olmak üzere haftada 2 gün aoynanacaktır. Hangi mektep ta- lebelerinin ne günü tiyatroya gi- decek'eri için maarif müdürlüğü bir sıra histesi hazırlamaktadır. » karşısında ... minin da bahsi tazelenmiş oldu. İngil- tere her biri 36.000 tonluk 5 zırhlı yap- tırmaktadır. Bunlar gelecek sene bit * miş olacak. Her biri 40,000 tonluk £ ge- | mi daha vardır. Harbin Hlânından ev- vel İngiliz amiralleri yine böyle & ge- mi daha yaplırmayı da düşünüyorlar- d Hulâsa nhiayel 94? senesine kadar İngilir donanmasının zirhh mevcudü giliz anavatan filosu kumandanı bil- diriyordu. Buna erbabınca iki türlü maha verilmekledir: 1— İngilix amiralleri artık bekliye- cek değillerdir. Mühim kuvvetlerle ha- vekete gecmek İstiyorlar. 2— Diğer laraftan bu seferki Alman donanması 914 deki gibi kuyvetli de- ildir. Onun için Almanlar Şimal de- nizinde donanmalarile yapamıyacak- darını havadan fayyarelerile yapmak, İngiliz deniz kuvvetlerine — böylelikle salaşmıak istiyorlar. a Bundan anlaşılıyor ki harbin inki- gafında gelecek safhalarda tayyareler- de dananmalar arasındakl — mücadele kattir: Harbin ilk haftasında İngillere 65 bin ton gemi kaybetmiştir. İkinci haftada 16 bin. Üçüncüde 21 bin. Bu rakam nihayet © bine kadar inmiştir. Bundan çıkarıları netice de Alman tah- telbahirleri darafından — müttefiklerin ücaret gemllerini batırmak için sar- fedilen gayretin citgide akim kalacağı- dir, Hulâsa ortada bir hakikat var ki o | Alman - Sovyet iş birliği karşısında Yozan: Ahmed Şükrü ESMER «Sulh taarruzu» na hazırlık olmak üzere, Alman Hariciye Vekili Ribbent- Molotof arasında yapılan Müs- anlaşmasından sonra, İtalya Ha- Hiciye Vekili Kont Cianonun Berline döyeli, Şüphesiz, yapılacak olan — sulk teşebbüsü etrafında likir teatisine ma- tuftu. İtalyan Hariciye Vekilinin se- yahati pek kısa sürmüşlür. Ve dik- kate lâyık olan mokta, sonunda yalnız «ziyarelin tamamlandığının kaydeden kısa bir tebliğ neşredilmesidir. Müh - ver devam ederken, neşredilen tebliğ- ler, dalma iki devlet arasındaki görüş reket edilerek Takslme gelcek ve | Pirliğini teharüz ettirirdi. Almanyanın böyle bir nümayişe ihtiyacı — olduğu bir zamanda gösterilen bu ihtiraz, iki levlel arasındaki münasebetlerin ye- ni bir istihaleye girdiğine delâlet el- mektedir. - Filhakika arlık «mihvers bütün şümul ve manasile urkada kal- mişlır. Almanya, buğün hedeline var- mak için İtalyadan ziyade Sovyetlerin işbirliğine güvenmektedir. Ve bunu temin etmek için Sovyetlerin istedik- deri pahayı vermeğe hazır olduğundan garki Avrupada müvazene, bir ay ev- velisine nazaran temeli dekişmiş- tir. Ba değişme istikbalde Almanya içim tehlikeli olabilir. Fakat Almanya, ya- Tanı değli, buünü düşünmektedir. Tıp- kı, Habeşistan teşebbüsünde zor vazi- yelte kalan İlalyanın, o günü kurtar- fır? Bunu kimse bilmiyor. Ksasen bir hudul çizilip çizilmediği ve çizllmiş ise yeni yeni vaziyetlerle karşılaştıkca bu- ma riayet fedilip edilmiyeceği yüpheli- dir, Ancak şü muhakkaktır ki bu Alman- Sövyet iş birtiğinden doğan vaziyet İ- falyanın maksatlarına uygun değildir. Ve Kont Ciano, bu defaki Berlin zi- yaretinde bu nokla üzerindeki endi- gesini izhar elmiş olmalıdır. Bununla beraher, İtalya ile Almanya arasındaki mümasebetlerde herha bir gerginlik de beklenemez. Münase- betlerin dayandığı temeller, yeni xa lar altında değişmiş olmakla berab bunları gergin göslermek ne Alman yanın, ne de İlalyanın işlerine elver- mez. İtalyan diplomasisi, bir aydun- beri büyük teşevvüş içine atılmıştır. Bir taraftan Almanya ile askeri ülti- fak devam ediyor. Diğer taraftan her halde şimdilik harbe kurışmamak ka- rarını vermiş bulunuyor. Ve bu karar zahirde Almanyanım da muvufakatine iktiran etmiştir. Bu şarilar altında İ- falya sun derece teenni ile harekel et- mek mecburiyetindedir. Öyle görünü- yor ki İtalya vaziyetin Inkişafına ka- dar her iki tarafı da oyalamakla de - vam edecektir. Ksasen 1914 harbi çık- tığı zaman da ayni siyaseti takip et mişti. Almanyanın sulh taarruzuma gelin- 68 Gerçi Müsalini, — bugünkü yartlar altında harbin devamına lüzum kal- madığını ifade etmiş bulunuyor. Wa- Kat bunu söylemek başka, yapılması Güşünülen müşterek bir teşebbüse Iş- tirak etmek başkadır. Kaldı ki İtalya- Bin Almanyayı kendi yanlış — hesabi neticesinde içine girdiği — çıkmazdan kurtarmıya — samimi surette — yardım etmek istiyeceği de şüphelidir. Dik - kate Kâyıklar Ki İngiliz gazeleleri — ve Londra radyosu Müsolininin suih dundaki teşebbüslerinden bahseder - ken faşist ilderinin samimi — olduğunu tobarlir. etlirmek fırsatını kaçırma - |omakla beraber, bu samimliitin Al - manya farafından istismar odilemiye- seğini de ilâve etmektedirler. İtalyanm bir daraftan sulh feşebbüsü için Al » manya ile müzakerede iken, diğer la- raflar da ayni mevzu üzerinde İngil- tere ile tomasta bulunduğu anlaşılıyor. Filhakika bu, İtalyanın ber İki tarafı da kollamak politikasına uygun bir hareket olur. serererererereerA LA LA LALAA Damga pulundan muafiyet Malülen tekaüde sevkedilecek olan tekmil memur ve muallimler hakkmda tanzim olunacak rapor- ların damga pülündan muaf tutulk- ması Maliye Vekâletinden V yete bildirilmiştir. Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Vali konağı câadde- sinde patlıyan lâğım Nişanlaşında eturan bir okuyu- cumuz yazıyor: «Vali konağı caddesinde oturu- yoruz. Caddenin üzerinde Vall - konağının biraz ilerisinde bir haf- Ga evvel Tâğımı patladı. — Lâğımın l e