OCUK ISLAH EVİ Mücrim Çocuklar Arasında Bir Saat "İırelerin_de, Yaptıkları Hatadan Sıkılan Manalı Bir Bakış Var Y : REŞAD FEYZİ h M:'*i Bün Edirneden İstanbu- lr V? buradan da Ankaraya Aqu;:';“üus uyandırdı. t , '€kâletinin en muvaf - Mleripil V€ takdire "erd' biri olan Çocuk ıslah Pu B tetkike değer bir mev- rneden Anka - fırsat bilerek, n l bu bakrmdan ada olan ve sadece rüşmeden ibaret o- | Mücrim çocuk oruz ki, bugüne ka- disesi olmamıştır. atın üzerimdeki in- | | rimİi not edi- uriyet übidesine mücrim çocukları M zaman, bunların birer Amça * Suçlu olduğuna asla e-;_îd"n Bu kafile, daha zi - Prd, Hektep talebesini andırı- .,hîmıu:rm hepsi yekna- İtleye, © Siymişlerdi. Hal ve ha- —M"k Yakur ve samimi bir ÜU vwd. Fdar “Ufların hepsi mücrimdir. -v%._'_!'mım-ı, Islahevi o şekilde Bikaş #imektedir ki, çocuklar, n , Oduklarını unutuyorlar.. “esterenin gayesi de bu- y ;î"w direktörü bana şö) & füde kadar elde edilen ran- | * Müsbettir. Buraya ka- galere bir mahküm mua- | !,»Ğ İ bir mektep talebesi Yapıyoruz. Esasen, bü- İ n? Onlara, — işledikleri Mday y Unmak, işledikleri ha- ü ÇAYI Onları pişman et - b Glcede onların islahi Üap y örini temin etmektir. a. Gi duğumuzu söyliyebi- Öm Çelük programımız har- b %ı;..— edilir. Müessesede Beyge Müddeti kadar ka- li p ni zamanda bir ilk İR hi Haili görürler. Mücssese- ıi,;:hl'bîhdn Hocalarımız, ğj Ö Tde okutulan bütün r("' Okuturlar S gp ber günkü ders sa- d üşitir, Ayrıca müesse- h 'nı:""' atelyeleri vardır. aei qıem san'at gruplarına N aaça Çocuklar günün mu tlcrinde de, buatelye - | Çocuklar, müce- | İdu müddet zar- | K . bir san'at de | he , Odluracılıle, terzilik. | Tni E ve sake gibi. Mü - ğ | | | | | k L e h “m)" Pirast kısmı d ir. BK Gi aa a Barlar Ü G D Htta ram *a kadar, muntazam itley © Altında çalışırlar ve “kerlik ve jimnastik mar. Bilhassa bun- | Muniçt Yeriniz. Çocuklar, | lar ÇAM Ve sihhi bir ha- | **T gün banyo alı: Kta, buz gibi su ile | lardan bir kısmı da, | Sdrlar, Çocuklar sa - mdileri görür, aksimi yapıl - I:dk_*fwl: denince, NU zann ikları binayı bir K Sargiç TOYiniz. Bizde ÜŞ Pt va prdM Yoktür. Ço - b NÇe içinde tama- ler. Onlara o şekik Ücri, ki, mücssesemizin gece ve gündüz nöbeltçileri de bizzat mücrim ço - cuklardır. Islahevinin her türlü inzibat, asayiş işinden de bizzat kendilerini n ul tutarız ve on- ları böyle alıştırırız. Çocuklükla, nasılsa bir suç işle- edilmiş ve müee- iş çocuklar, h olduktan memleketlerine dönerler. Bunların gayet faziletli ve çalış ı kan, dürüst vatandaşlar nlduxu-l | sonra, ğımız tetkiklerden, mu « bitlerinden ve kendilerinden al- dağımız mektuplardan anlıyoruz.» Çocukların vaziyetini, m tesse - Birleşik Amerikanın HususiyetleriNelerdir | Avrupaya Göre Yeni Dünyada Fevkalâde Acaiblikler Var Nevyorkta Brodvyey'in bir çok | dükkânları, gece y Ta saat 2 ye denin en kalat ile 2 arasındadır Nevyorkun en yüksek binası <Empire State Building> dir. yüz yirmi katlı binanın Dün Bir çok 'n üst kata çıkmak is- ga dir. asansör- lâ 84 üncü kata ç İkinci bir asan- omatiktir. bir çok «Hot Dogs> denilen satıcı- lar vardır. Bu kelimenin aynen tercümesi şudur: «Sıcak köpek!» Sattıkları nedir, bilir misiniz?.. çük kâğ arasında, üzet domuz sucuğu. Amerikalı İi kahvaltısı... Nevyork caddelerinde, sokak -« larında ağaç bulunmadığı gibi e- | turacak, dinlenecek kanapeler de yoktur. Küçük bir ormana benzi- yen Central Parl müstesna... Altı ay evvel Rokfeller Center'in etra- fına bir kaç ağaç diktirmiştir. Nevyork limanı şehre bitişiktir. | Transatlantikler sizi, Brodvay'e | beş dakikalık bir yere bırakırlar. lar İstanbulda se idaresinin terbiye ve işleme tar- zını yakından görüp tetkik ettik- ten sonra, şu kanaati edindim ki, uk İslahevi, üzerine aldığı va- bihakkın yapan modern ça- tıdır. Bu müesseseden dolayı, Ad- liye Vekâleti şayanı takdindir. He- nüz 18 yaşını bitirmemiş, 120 ço- cuğun arasında dolaştım. Yüzle - rine baktım. Bana öyle geldi ki, bunlar işledikleri suçun ağırlığı ve hatırası altında ezilecek kadar yaptıklarına pişman olmuşlar ve nefş etmişlerdir. İçlerinde suçlandan dolayı mah- | küm olanları var. Hepsinin de ma- esi, cahillik ve çocukluk yapılan bir hatanın affes m bir lisanı hal ile | insana bakrı | k civarında on ikiden fazla plâj vardır. Bu plâjlarda bin- ce hususi kebine mevcultur. Nevyorklular yangındanm pek çok | korkarlar. Hakları da vardır. Çün- | kü sik sık yangın olur. Bunun i- çin bütân evlerin dış taraflarına demirden merdivenler yapılmış - tır, Bir saat geçmez ki Nevyork'un bir mahallesinde yangın çıkma - | sın ve kınmızı boyalı itfaiye oto- | lerine tesadüf olun Tarleme astn... ani «Zen- yorkun bütün olduğu gibi ucuz ve pahalı «Hüsün mücsseseleri» adaki mücsse- | reklâmlarında başka bir | e Çarpar: saçların ni bozmak, bunu boza - cak pumadlar satmak... MHer sokağın, yanında bir W ve- ya E karfi bulunan bir numata vardır. Bu harfler, sokağnı, 5 inci | caddenin garbında mı, yoksa şar- kında mı olduğunu gösterir. Nevyork sokaklarında Garon - ya satıcılarına pek çok tesadüf o- lunur. 10 sent mukabilinde, ceke- tin yakasına takmak için güzel bir çiçek alınır. Nevyork sokakları dama tahta- sı gibidir. Dümdüzdür, Sokak baş- larında ziyalı işaretler vardır. Ya- ya gidenler, yeşil ziya görmeden (Devamı 6 wmcı sahifede) ACABA NİÇİN?, — Dostum! Bugünlerde ayağı - nizi tetik almanızı tavsiye ede - rim. Zira başınıza büytük bir felâ- ket gelecek gibi... — Aman! neden anladınız?. — Dün bayanınyzı gördüm. Pek ziyade düşünceliydi!. BU DA BİR MAZERET!. — Be adam... Gücün, kuvvetin yerinde, sapasağlam bir adamsin, dileneceğine çalış!. - Ah, Bay! Hakkınız var. Fakat gizli bir illete müptelâyim... — Ne gibi?, — Tenbellik!, NE DOĞRU! Şeytana sormuşlar — Dünyada yapmadığın fenalık | kaldı mı?. Evet, kaldı. Her fenalığı yap- tım. Fakat kimsenin rızkına mâni olmadım. Olmak da istemem... Cevabını vermiş, DOĞRU SÜZE NE DE! Ayyaşın biri midesi yet eder, Doktor: — Yemeklerden evvel, âlâsın « kadeh rak Deyince ayyaş şu cevabı verir: — Kilolarla içtim de hiçbir fay- dasını görmedim. İki kadehin sö- zü mü olur?, HAKİKATEN ÖYLE! Muallim— İnsa: ven hayvan nedir?. Taleboe— Sülükt, en çok se - | TERLE BABAM TERLE!, iyarın biri, tedavisi için, dost- larından birin!n delâletile bir dok- tora müracaat eder, İhtyar— Hekimbaşı! Ben ne- | den çok terliyorum?. Hekim— Zararı yok, ihtiyar - liktan!. Arkadaşı— İhtiyarlıktan mı? Siz öyle zi çının, sakalının beyağlığa bakma- yınız, O, sizden de benden de genç: tir. Hekim,— Neden?, Arkadaşı— Bayan bir değil, i- ki! İhtiyar.— 'İki mi?. Onun iki de yedeği var!. Hekim — Öyleyse terle babam terle! Terle babam terlel. N KURNAZLIĞI düğüne gider. Düğün evi çok ka- labalık olduğundan <iskarpinle - rim çalınmasın!» diye koynuna so- irlerin bulunduğu sa- lona girer. Düğün sahibi, hal ve hatır sorduktan sonra: — Hocam, der, koynumuzdaki ne?) — Bir mecmua!, — Ne mecmuası?, — İskarpin moomuası derler, Güzel yeydir. — Neden bahseder?. — Muhafaza fenninden!, — Aman, ne güzel şey bu!, —I.:ayd—îı Ei'ğüîr: îyyör Yolları Nasıl Temizlenir? H kesin bildiği bir ka formül tavsiye edeceğiz, Bir kabın içerisine müsavi miktarda su ve amonyak ko- yunuz. Bir bez parçası batıra- rak yakanın üzerine iyice gü- rünüz. Sonra bir bıçağın ter- si İle yağları kazıyınız. Bu a- meliyatı lüzumunda bir kaç kere takrarlayınız. Ve su ile silerek kurutunuz. Beyaz blüzlardaki şarab le - keleri nasıl çıkarılır? Lekeli yeri, kaynar, daha doğrusu kaynamak üzere bu- lunan süte batırınız. Birkaç dakika tytunuz, lekeler der - hal kaybolur. nedersiniz. Onun sa - | Üç yüz yıl evvel, Granj Sinyor- ları çok asil bir sile addolunuyor- lardı. Arkien Markis Hanri dö la Granj, 14 üncü Lui'nin kardeş'nin muhafız alayı yüzbaşılarından i- di. Mari Luiz dö Konzak, Müarkiz Dorkien'i «Saray müdiresi» tayin etmişti. Bu, o devirde çok yüksek bir mevki idi. «Mari - Kozimir» Naver'ler sa- rayında dünyaya geldi ve dört ya- gına kadar sarayda kaklı. ÇOCUKLUĞU im bir hâdise Arki- şayış tarzlarını deği Po le evlendi. ük kızını da . Düşes dö Never, alı 4 üncü Lâdislas y müdiresi ile ki beraber aldı, götürdü. Çok güzel, çok zeki ve sevimli bir kızdı. Mari Luizin gözdesi ol du. On altı yaşma gelince kraliçe- nin Dö Muvazel dönarları sırası- na geçti. JAN SOBİSKİ O devirde Polonya; kraliyeti parçalamak, taksim etmek isti - | yen mütecaviz komşuların istilâ- | sına uğradı. Fakat bir. Ceneral, bunları memleketten sündü, çıkar- dı. Ve «Halâskâr yatan» unvanını | aldı. Genç, yakışıklı ve cesur Sabiski Vüarşovaya girdiği zaman halk ta- rafından alkışlandı. Kral ve krali- çe şerefine Zziyafetler - verdiler. Genç Ceneralın üzerinde kıymetli taşlarla süslü bir elbise vardı. Kendisini gören saray kadınları hayran hayran bakıyorlardı. İlti- fatına mazhar olmiya can atıyor - lardı. Fâakat o, güzel Mari - Kozimir'- den başkasına bakmadı. İlk gö - Tüşte genç kıza gönül vermişti. Ve kraliçeden, izdivaclarına müsaade etmesi ricasında bulundu. Kraliçe reddetti. Çünkü Mariyi, Polonya- mun en eski ve en asil ailelerinden birine mensup olan Prens Jakob | Rozvil ile evlendirmeyi kararlaş- tırmıştı. Mari Kozimir Sobiski'yi s&vi - yordu. Buna rağmen kraliçenin arzusuna tâbi oldu, Prensle ev - lendi. Arnav Yılanlardan, bu korkunç ve ze- irli hayvanlardan herkes kaçar. Fakat bunlar, istifade etmesini bi lenler için büyük bir kazanç kay- vağdır | Bunu isbat için, geçenlerde Ar- navutluk dağlarında geçen bir hâ- diseyi nakletmek kâf'dir: “Arnavutlukta dağlarda yaşı - | | | | | S—SON TELGRAF —27 TEMMUZ 193 POLONYA KRALİÇESİ GÜZEL MARİYETİN ESRARLI SERGÜZEŞTİ Nasıl Kraliçe Oldu, Nasıl Yaşadı Ve Mühim Haâdiselerdeki Rolü Mariet ve Sobterki Ceneral, vazitesi başına dön - müştü. Bazan bir posta neleri, genç prensese bir mektup getiri- yordu. Bu mektupların hemen hepsi: «Maryet, sevgilim.,,» diye başlıyondu., Bu âşıkane muhabere tamam ye- di sene sürdü. Birbirlerini çıldı rasıya seven General ile Mari Po- lonyadan kaçmıya, Fransaya ilti- ca etmeye karar vermişlerdi. 14 üncü Lui, Fransa ordusunda çalış- mak çartile kendisine Prens ve Mareşal unvanını vermeye hazır bulunduğunu bildirmişti. Bu sırar da Prens Rozvil vefat etti, Kraliçe Lutz, matam müddeti- nin bitmesini beklemeden Mari fle Sobieski'nin nikâhlarını kıydırdı. Sobieski, Saray mareşalı oldu. Bir sene sonra bir çocuğu dünya- ya geldi. Jak Lut... Fakat az sonra, Sobleski'nin yıl- dızı sönmiye başladı. Kraliçe Lu- iz ölmüş, kral terki saltanat et - mişti, Diyet meclist, Mişel Vievnoski'- yi kral intihab etti. “Yeni hükümdar mareşalı kıska- nıyordu. 300,000 Polonyalı düş - man esaretinden kurtardığı bir g- udluk Dağlarındaki Korkunç Yılanlar Bu Hayvanlar da Artık Kazanç Vasıtası Oldu | yan kabilerere «Malisor» durlar. Bunlar fakir, fakat son derece mi- safirperver, ahzü sare haris, fakat © nisbette yüksek ruhludurlar. En ağır işlerde çalışmaktan yılmaz - lar. Cidden namuslu, sadık adam- lardır. Geçen sonbaharda, Arnavutluk yollarını yapmayı üzerine alan bir mütcahhid Duşi ciyarındaki kaya- ları barut ve dinamitle attırıyor, yol açmıya çalışıyordu. Büyük bir kaya parçası atıldı- ği zaman ameleler bağırmıya baş- ladılar: — Poskoks! Poskol Ameleler koşuştular, Ve düşen kayamın altındaki oyukta binlerce yılanın kaynaştığını gördüler, Poskoks, büyük ve zehiri çok müessir bir yılandır. Arnavutluk dağlarında pek çok bulunur, Ameleler, yılanların - etrafını sardılar. Ve birer birer - toplayıp sepetlere doldurdular. Bu yılanların derileri çok paha- hıdır, Çanta, cüzdan ve saire yapı- lır. Zehirleri de eczacılıkta kulla- nilir. rada idam ettirmeye kalkıştı. So- beki, Polonyadan kaçmak mec - buriyetinde kakdı. Fakat karısı boç durmadı. Ayanın ekseriyet reyile Bobieski Varşovaya döndü. Kral Mişel'in düşmanla aktettiği Bud- şaz müuahedesini feshetti. ve Uk- (Devamı 7 inci sayfada) Alman Yıldızları Büyük Alman kadın artistleri- nin eenebi markalı lüks otomo - billere binmeleri Hitlerin emrile yasak edilmiştir. Bunlar ancak Alman markalı otomobillere bine- bileceklerdir. Yukarıda resmi gö rünen Alman sinema artistlerin- den Frida Soliç bu emre mucavfr bareke tettiğinden bir hafta haplı edikmiştir.