20 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

20 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Müstakbel Dünya Harbi -Maden Bulmak Mesele Olacaktır! ngılterenın Deniz Yollarına Sahib [ Olması Mutlaka Lâzımdır - MİHVER DEVLETLERİNİN VAZİYETİ. FENA — | Taymis gazetesinin askeri mu- harriri kapiten Lidel Hart uzun zamandanberi yazdığı yazılarla, İngilterenin askeri ve siyasi vazi- îyelmı anlatmakla şöhret kazan- mıştır. İngilterede mecburl as 2 kabulünden ev ero tarafı mdari Frı.uaya na Sıl yardım den çok bah- f> 0 zaman bunları vesile düşlükçe hulâsa et- Dmişti. Fakat o zamandanberi aylar geç- ©. Avrupada şimdi yeni bir vazi- r. Onun için İngiliz as- tehassısı şimdiki vaziye- ti tahlit ederek yeni yazılar yaz- maktadır. irlerini şöyle hulüsa etmek kabil olacak: Bu zamanda — bir | memleketin askeri şeraiti şu üç | moktada toplanıyor: l— İnsan kuvvetine karşı ma- | kine kuvvetinin gitgide ehemmi- |eti artıyor; 2— Onun için istikbal harbinin Ü bir memleketin sanayi ve iktısadi İÜmembaları en mühim rolü oyn- / yacak; | 3— Tedafül vaziyet, tecavüze gitgide daha kârlı oluyor. — Üngiliz askeri mütehassısı denberi tedafi Lidel Hart insan kuvveti ve 'mkmc vessitini mukayesede bu Kuvvetle Muhtemel İngiliz gazetelerinin Amerika - | dan alarak yazdıklarına göre ge- | Dlecek seneki İntihabda' reisitum - | hür Ru: devlet reisliğine ü V sine muhakkak diye bakılmakta- ? dır. Bu ihtimal gitgide artmakta - | cır. Demokrat fırkası bu suretle | Amerikada büyük bir galebe t | min etmiş olacaktır. Bu hususta | Hariciye Nazırı Kordel Hul çok ;ıhş"nkl:dıı F weltin üçüncü defa olarak tihab edilme- Öyle de komik kt., Bi İnsanın ku * hal alıyor!.. iyle karşı karşıya geçip, Diye birbirimizle çekiştiğimiz sıralarda yine o / Siyah kız kapıyı vurdü. Paşa bu defa, Arapça değil, Türkçe: — Gel... Dedi. Kız geldi, her vakitki kul hâlile: — Geldiler efendimiz. Hazır.. Dedi, bekledi. Paşa kısaca cevab verdi: yiniz başlasınlar!.. Sonra bana döndü: — Şimdi nikâhımız kıyılacak Belkis Hanıme- fendi. Dedi, Durupdururken bir kurşun insanın be, nca ne yapar, ne olursa ben de ö; dum, beynimden vurulmuşa döndüm. Kafam san- cılandı. Dehşetle yerimden fırladım: Hine sıkı — Net, — Nikâhımaız mı kıyılacak?, süretle devam gettikten sonra da- | ha şayanı dikkat olarak müstak- bel harbi aşağı yukarı 2 kalem mad denin teminine bağlıyor. Bu mad- deler şunlardır: 1— Kömür, Herşey için lâziım; | 2— Petrol. Bütün vesaitin tah- riki için; 8— Pamük. Patlayıcı maddeler için; 4— Bakır, Bütün silâhların ya- | pilmasına ve elektrik vessiti için; $S— Nikel, Bütün silâhlar için; 6— Kurşun. Mühimmat için; 7— Gliserin. Dinamit için; 8— Seallülez. Dumansız barut için; | Reis Rurvelt in bu birbirine zıt he - yecan sahneleri içinde adamcağızın Mısır ş'ves ağını dürmadan gıdıklıyor. Herhatde Mi- de Türkçe çok tuhaflaşıyor, insanı çok gül- Onun yalnız: — Evet... | leyi | tiyaçlarına göre değildir. Pamuk Bırleşık Amerıka' | Devletleri Reisliği Ruzvelt'in Tekrar Reis Olması 8— Civa, Patlayıcı malzemeye Tâzım; 10— Alüminyom ile bavkzit. Hava vesaiti için lâzım; 1ll— Plâtin. Kimyevi vesait için elzemdir. Fakat hepsi burdan ibaret de- ğil. Tabildir ki demiri unutma - mak lâzım, Kauçuk lâzim. Yü lâzım. Antimon, manganez gil maddeler de çelik imalinde lâ - zaım. Hulâsa hemen bütün ma - denlerin ayrı ayrı lüzumu var. İngiliz askeri muharriri mese- cepheden tetkik ederek ya- anı moraklı bir mevzua temas ettirmiş oluyor, Meselâ diyor ki: Petrol da harbin fevkalâde ih- yün, bakır, kurşun, manganez, ka- uçuk gibi maddeler de çok değil- i | ğundan bun- Fakat Rusya bu maddelerin pek çoğuna maliktir. Rusyada eksik o- lan antimon ile nikel, kauçuk ek- siktir. Lâkin dünyada bu bakımdan en mükemmel vaziyette olan mem - leket Amerikadır. Dünyada çıkan petrolün üçte ikisi Amorikadadır. Şimdi bir de mihver devletle - rine gelince, Berlin - Röma - Tok- yo mihveri maden itibarile büs - | bütün harice muhtaçdır. İtalya bu maddelerin hepsini, hattâ kömü- rü de hariçten getirtmek mecbu- riyetindedir. Almanyanın pamuğu, kauçuğu, plâtini, kalayı ve sairesi de yok- tur. Demiri, bakırı, petrolü de ih- tiyacına göre değildir. japonya da harice muhtaç. Fakat müstakbel harb nasıl ola- Diyişini istiyordum. Ne yapacağımı bilmiyar- dum. Oda, eşya, insanlar yavaş yavaş gözlerim - den siliniyor, bakışlarımın önüne kara bir duman tabakası çöküyordu. w Boğayim!.. Kâh, Kâh, aklımdan geçiyordu: — Boynuna atlıyayım. Bütün gücümle sıkayım,, — Elime ne geçerse kaldırayım, şu adamın ba- şına atayım... Diyordum. Fakat, bunun ikisini de yapamadım. Sadece avaz, ayaz bağırdım: — Ne nikâhı?. — Nikâh ne demek?. | — Ben istemazsem nikâb nası! kıyılabilir?.. ' MERAKL! ŞEYLER FRANSADA NE KADAR 'I'AVUK V“’ Fransada e l;ısumvı tavukların, say'ısı 45,000,000 dur. Bu tavuklar- dan senede 3,500,000,000 yumurta alınmaktadır. BİR SENEDE YAPILAN VLXUMOBİLLER Bir senede bütün dünyada yapı- lan otomobillerin sayısını bil musunuz? 1938 senesinde, y Amerikada 2,490,000 otomobil ya- | pilraiştır. Sonra, 445,000 otomabil ile Bü- | yük Britanya gelir, Almanya da 342,000 otomabil. yapılmıştır. Bu müddet içinde Fransada yapılan otomobillerin sayısı da 223,000 dir. Sovyet mak üzere 215,000, Falakanın ne olduğunu yeni ye- tişenler pek bilmezler. Fakat e- kilerin hatırlarında olsa gerek. Bu ,yaramazlık eden çocukla - irilip ayaklarına in- bir sopa ile hızlı ve yavaş vurmak suretile tatbik o- lunan bir cezadır. Avrupada mahpuslara falaka çekilirdi. Pakat değnekle değil, katrana batırılmış iple ayaklarına vurulurdu. Falaka, Mısırlılar ve Romalıla- rın malümu idi. Romada, hakaret gibi cürümlerin cezası falaka idi. JAPONYAYA VERİLEN ALMAN MÜSTEMLEKESİ Japonya, umumi harbden sön- ra Alman müstemlekelerinden de Somatradan başka Marşal, Karo- Jin ve Marian adalarını aldı. Doktorun Öğütleri: Mide Burukluğu Ve Hazımsızlık Bu sıcak günlerde midenin bözulmasına ve hazımsızlığın sebebi içilen soğuk su veya iç- kilerdir. Midesi bozuk olanlar gü - neş ve deniz banyosunu terk ve gölgede istirahat etmeli. Karnın üzerine sıcak kompres yapmalı veya lâpa koymalı - dırlar. Rahatsızlık çok midye, ist- ridye ve meyva yemekten ile- ri gelmişse ilâcı şudur: İstir: hat, sıcak kompres ve pirinç suyu içmek. Ağrı fazla ise bir fincan çay veya ıtılamur içe- rsiine bir kahve kaşığı mü - sekkin bir eksir karıştırıp iç- mi Rejimi değiştirmeli. Hafif üshil almalı, 48 saat yal- beze çorbası, suda haş - lanmış patates, pirinç, meyva peltesi gibi şeyler yemeli ÜYU cak? İngiliz askeri mütehassısına göre düşman duima karşısındaki - nin en hayati merkezlerini vur - mak istiyecektir. Onun fikrince etanrruz en iyi müdafaa çaresidir> | sözü ancak şerait taarruza uygun | Hukuk mahkemesi mübaşiri e- linde esami listesi olduğu halde . Listeye bakarak se- kuvveti ile bağırdı: , Makbulece! Mahkeme salonuna, birbirini ta- kiben biri sarışın, diğeri esmer, iki kadın girdi. Kudınlar, müba- şirin işareti üzerine müddei müddeialeyhlere mahsus olan ye- re doğru yürüdüler, Yanyana dur- dula İkisi de gençti, ( de güzel- di. Sarışın olanın adı Makbule idi. 28 —yaşında sancak — vardı. Ondüleli sarı saçları, deniz mavisi, uzun kirpikli iri siyah gözleri, ve biraz kalinca olan nemli dudak - ları ile cazib ve sempatik bir ka- dındı. Zerrin, Makbuleden bir iki yaş daha küçük görünüyordu. Tatlı ve | hakışli, iki siyah kehlibarı andı - ran sihirli gözleri ile Makbuleden daha güzel, daha cans yakındı.. İkisi de Revnak isminde beş ya- | şında bir çocuğun annesi oldukla- rını iddia ediyorlardı: Makbule relse: — Çocuk benimdir, öz babası o- lan kocam Hamdi beş ay evvel öl- dü. Revnakın annesi olduğumu delillerle isbat edebilirim.. Genç kadın, kısa bir müddet ya- nındaki Zerrini müstehzi nazar- larla süzdükten sonra, tekrar reb se döndü: — Zerrin, Revnakın asıl annesi kendisi olduğunu söylüyor. Halbu- ki o henüz resmen kimse ile evlen- memiştir. Bekârdır, kızdır. Bir kt- zın çocuğu olur mu?! Makbüle bu suali sorduğu za - man Zerrin, siyah saçlı küçük bâ- | şını önüne eğmiş, şahane gözleri- | ni, önündeki masada bir noktaya dikmiş düşünüyordu. Mazide ya- şamış olduğu güzel ve iztırabli günlerin, tatlı ve acı hatıraları şim- di bir sinema şe bi gözleri- | nin önünden geçiyordu. Zerrin, tanınmış bir doktorun | biricik kızı idi. Altı yıl önce, da- ha babası evinde iken bir günah işlemişti. Ve o zamandanberi, iş- | lediği bu günahın cezasını çeki - çesinde, ağaçlar arasında kolkola dolaşıyordu. Macid, Zerrinin mektep arkada- şı idi. O zaman yirmi iki yaşla - rında var yoktu. Sarışın; uzun boy- du lâciverd gözlü, yakışıklı bir de- leri, Zerrini büyüle » mişti. Onu seviyordu. Delikanlı- yı görmediği günleri, büyük bir a- zab ve iztırab içinde geçiyordu. BEŞ HASTA VAR Yazan'? Etem İzzet BENİCE — İstemiyorum. — Evlenmiyorı Daha sonra, ağzıma gelen en ağır kelimeleri meğe, hakarete başladım: sevmiyorum. — İsemiyorum.. — Ben satılık cariye değilim! — Sizden nefret ediyorum. — Siz fena bir adammışsınız! — Beni bırakı &- Sizin bütün servetiniz benim için beş san- tımlik bir kıymet ifade etmez!.. — Beni satın alamazsınız.. Ve... Üzerine koştum: — Çabuk beni bırakınız... — Bırakınız diyorum!, Ve,, Salondan dan yetişti. — Bırakınız.. Dedim, ittim, leri tekrar tekrar | Sonra Zerrin, gö O gece, Macid ve ailesi evlerine misafir gelmişlerdi. Bir aralık iki genç bahçeye çıktılar, Kısa bir müddet gezindikten sonra, bir â- ğacın altında oturdular. Gece çok güzeldi. Gökte sayısız yıldızlar arasınd huzmelerin altında, Marmara ışıl ışıl yanıyordu.. Bir müddet hiç konuşmadan ta- | biatın güzelliklerini seyrettiler.. lerini sevdiği a- damın bayranı olduğu - gözlerine dikti, Yavaş bir sesle bir aşk tür- küsü söylemeğe başladı. Macid iki elini, iki tarafındaki çimenlere bastırmış, sevgilisine hayran hayran bakıyor ve bir. bülün tatlı nağmesinden daha essir olan bu güzel aşk şarkısını dinliyordu. Zerrin türküyü söyledikten son- ra, Macid: — Bu gece ne kadar güzelsin Zerrin! dedi. Bu sırada genç kızın gözleri bü- kının kızıl ateşi ile yanıyor- uğu heyecandan göğsü mütemadiyen kalkıp iniyordu. Sev- | diği adama sokuldu: — Beni öpmez misin sevgilim?. Macid onu kolları arası Ateş gibi dudaklarından rar, tekrar öptü. Ve... çılgın aşık tatlı kendisini sevdiği adamın kolları a biraktı, & Bir kış akşami idi, Makbule halası kızı Zerrinle, evinde, bir o- dada caddeye bakan pencerenin yanında oturmuşlardı. Zerrin, ağ- ak başından geçenleri anlatı- yordu: Bir gün, karnımda © gece işlediğim günahın eserini ıışııııgı- den sakladım. Günlerce acı ve 1Z- dışarıya koşmak istedim. Arkam- — Belkis Hanımefondi kendinizi Üzmeyiniz. Dedi, önümü kesti, Tekrar hızla: çıkmak için ileriye atıldım. O, hâlâ hiç istifini bozmuyor, soğukkanlılıkla, kelime- üyerek: — Nikâhımız kıyılıyor efendim. Bir dakika son- ra bütün bütün benim olacaksınız. Diyos Boğazımını damarları patlıyapakmış gi bi çarpmağa başladı — Cahit sizi öldürür.. Korkmuyor musunuz?. Diye bağırdım. Ve yine kızgınlıkla ağzıma ge- leni söyledim: — Sizi dava ederim.. — Beni zorla burada alıkoyuyorsunuz!. — Siz bir haydutsunuz!, — Siz bir caniginiz., — Siz bir alçaksınız!. — Bırakınız beni! — Cahit şimdi beni arar.. (Devamı var) parıldıyan gü- | müş renki! güzel ayın gönderdiği | tırablar içinde kıyrandım. Nibf yet dün, her şeyi anneme a: tım. Akşamdan sonra da anöffi bu aile felâketini babama anlif | muş.*Bu sabah beni evden Koğ” dular. (Devamı 7 inct myfadı) j RA ÖOY O ANKARA RADYosU DALGA UZUNLUĞU T.A.Ç, 19,74 m. 15195 Kes. TAP. 31,79m. M65 Kes. 1630 m. — 138 Kes. 120 K BUGÜN ik. (Afillöekt” Fakir talebe operetinden po'l Ti -PL) İ t 19.15 Türk müziği (7* | Bil heyeti), Saat 20 Memleket saat wı lojü haberl (24* ajans Ve meteo: Saat 2015 Konuşma Banti). aat 20.30 Türk müziği. Saat 2 (Fuat Mi Saat 1235 Türk n Saat 1233 Türk müz! Kemençe D Burhan - Suzinak demdir, 3 « yanmaktadır, âk şarkı - Bi Saat 1315 - 14 Müzik şık program - Pl.) 1355 RD" Temmuf 7 1939, Ay 7, Gün Z01, Hızif 20 Temmuz PERŞEMBE Vakitler | Vesat | zari | 1357 Hlcri 19 87 |2 00| n .| 15 tmak İz 35) 6

Bu sayıdan diğer sayfalar: