3 iaf ye B* nit ' e | teç B Eski i wlğ:r Kadıköylü arkadaşla, 'l&mı- ' Yoğurtcu ciyarında do- ""Lnü Şıkmşıtık.. Niyetimiz köp- Y y_lnmnan bir sandala atla- andalr. at- zla beraber, derd aşlamamız da bir ol- htiyar sandalcı malüm: Kurbağslı- Git | "'î:.Lı).("— olan ve pialeşen de - | kate Bünkü manzarası, haki » | Bünle çler acısıdır. Bilh kıy, * dere, bir dere olmaktan a yaz geliyor. Durgun su- ve sivrisinek yapı- Şi atasinek | Bi | __““» Sandalcı şöyle anlatıyordu: f tin, ge bir kaç yıldır, belediye- | Slrur, pi temizleteceği söylenir, | Hek , akat,bir türlü yapılamaz. ; &at u'_rlm seneler, bütçeye tahsi- kay ,i kondu. diyorlar, Sonra ar- y,.,hı“'mı:,ı r.. Fakat, duyduğu - &, Göre de, pek kolay bir iş .T_"'ç Bir kaç yüz bin lira is- 1 Bk * Bu para, bir Kadıköy için | hh Tülmemeli.. Kadıköy İstan- | M güzel, k. lık, kibar | ü geden biridir. Yoğurtcu ça- | m'*;:so li, Kur & ( Koyu etrafı evvelce çok da- di yerlerdi. Buraları, İs- ber, mevkiler bel imar plânında, mimar Prost, bu civara nasıl bi isliyor, nasıl bir vaziyet 'um, Fakat, her şeyden eve iye, herhalde, Kurbağa- temizletme- W vaziyet vermek vermek istiyor, imi vel, Bele hh derey ildir. Çünkü, böyle bir temizliğe, | yalnız, dereye ve civarına güzel | bir manzara vermek bakımından 1, hemşerilerin g: bake mından da ihtiyaç vardır. Sandal ğezintisi dönüşünde, ci- | varda eskidenberi oturan bazı es- | nafla görliştük. Hepsi de — Kurbağalı artık öldü, diyor- | lar. Hepsinin temennisi de, dere- | nin bir an evvel temizletilmesi - | dir. bir an Dere Son zamanlarda, bu civar esnafı- bi ü güldüreğ şey, Fenerbahçe klübünün burada bir | stad y ş olması imiş. bu stad da yapılmamış olsay bu civar bütün bü cakmış.. Şimdi, b canlı hareketi, spor karşılaşma- in bir an evvel temizletil- temenni ediyordu. Ben, vazifemi yapıyorum ve ya: rum. Alâkadarların da bir an evvel, derenin ıslahını ele alacaklarına eminim.. REŞAD FEYZİ Pört Kadını Zehirle : Öldüren Câni Doktor /Sefil, Sigorta Kumpanyalarından Bu Hile İle Para alıyordu — misiniz?. Pis dere., Buraya gel ı:,uf_' yaî_n' ir, para B AYor, İki tarafından doğru hç pöt toprak doluyor. Derinlik ta, S kalmadı.. £ ki m“d“l geçemiyecek.. Ci a ,_;' harab oluyor. Kimse, pa- Miyoç “dİP evini bile tamir ettir- Sonra da. buralarda eski- #rpei Oturanlardan kimsecik - ı,%)_lrnı.n_ Şimdikilerin ekserisi, bu,mı" Sonradan, tesadüfle gelme Kdi hı;,;“*l ise, bu arada bize oldu.. g Sizden olduk... Evve v" Süma, pazar günleri san - Yelişmezdi... Derenin üstü çe- | ,J:':“'allm. dolardı.. Civar ev- 1 ç “ranların da hepsinin san 1 | Olurd çe- | iler, Bugün beş on sandal | da iş yapıp, ekmek ka- Yorlar.. Çünkü, bur. Burada iyi hava ne lh'sıns, basık ve pis £ h Aki, dere temizletilse, 'Opraklardan — k htim yapılsa, Yoğurtçu, n Bi Yoğurtçu olur.. Köprü —l;ı. iyledir.. Ya, biraz daha yu- | Yt argyç S HFanız, dere nerede, di- Müş , Mi Artık derelikten çık- Sandaj, lere 'dalcının bilhassa, eski g ı ih hati SiT aralık, Deremiz Yahlarını ançak, burada ek » , Haç Kabil olurdu. kllç; Vun k.;:m' Kürbağahdere ve ci- ÖY Semtinin mutena 'Tuluzda maruf bir lesi meğe teşebbüs etmesi herkesi ürmüştür. Bu aile faciası Fransız - gazetelerinin malümat şudur: Loje harb malülü ve Lejiyon do- nının Şövalye Trütbesini efradını zehirliye ü malü Doktor; hemşiresini zehirle öl- is cürmile tevkif r ara, dört kişiyi zehirlediği meydana çıktı. Bir kadın Leje'nin iki karısını, iki resini ve iki küçük kızını ze- verdi, cesedi rmeye teşebb Fakat bir çok delil sıslar, casedler üze tırmada esinin midesinde arsenik e- | * ular ve bunun tesirile liler. Karılarının öldürüldüğü sabit öldüğünü sö; da bu zehirle oldu. Tahkikat neticesi doktorun a- “eyhinde idi. Leje, cepheden geb dikten sonra kumara dalmış. mev- | cüd parasını bitirmişti. Yaşlı ve | li bir teyzesi şatosuna Bir kaç gün sonra yaşlı ka- gi ölümü ile dın ötdü. Teyzesinin 500.000 frank mirasa kondu. Bir sene sonra karısı Sora, sap- sağlam gezerken birdenbire Öl - | dül. Üç sene sonra, baldızı ve kendi- 15 yaş daha küçük Si endi. Ve kendisini - 100.000 franga sigorta ettirdi. Yaşlı Ma - dam Leje, hemşiresi gibi esrap- | Doktor Laje engiz bir hastalıkla öldü. kaldırıldıktan 'nra sigorta kumpan- ından 100.000 frangı aldı Hepsi bu kadar değil. O sırada yanında ikamet eden hemşiresi | Luiz Loje, birdenbire kötürüm ol- | du, doktorlar, kanını aldılar, mu- ayene ettiler. Arsenikle zehirlen- diğini söylediler, bin müşkülâtla hayatını kurtardılar. Luiz, iyileşir iyileşmez mahkemeye müracaat etti. Mesele bu suretle meydana çıktı. Mahkeme bir buçuk senede bit- ti Loje'nin müdafaası bir hafta sürdü. Jüri * lamına karar | cekti! Fi ssa cephe kat nazara alındı, mi ğe mahküm edildi. rek mahkümlarını tedavi ediyor. | ede ü İYİ BİR MUKABI | birini kocası dövmüş. | iş babasına şikâyet et- | Babası, son derece kızmış. He - men yerinden fırlıyarak kadınca- | övmüş ve: l olacak herife söyle! &il döverse ben de onun karısını böyle döverim!... | DOĞRU SÖZE NE DENİR?. | Bir oduncu, odun keserken üze- Tine saldıran, bacağını ısıran bir çoban köpeğini balta İle vurup öl- | dürmüş. Bunu görenlerden bir | ; | — Yahu! Hayvana yazık değil mi?... Baltanın sapı ile vurup def * imaz mı idi?. — O beni, kuyruğu ile ısırmış ğiniz gibi yapardım. LIĞI biri, bir hasise müraca- den bir dileğim var! Der, Hasis derhal — Benim de senden bir dileğim var, Evvelâ sen onu yap. So ben senin dileğini yerine getiri - rim. Der, Fakir sorar: — Dileğiniz net... — Çok sade bir şey: Benden bir şey istememek!... KADIN DEĞİL Mi? — Kadlınlar ne kadar lar yine kocaya v dan kendilerini alamazlar. Ha: ır. Sön dakikada olmazsa bir bardak süverir, değil... An- lur. Koca medim. nem yıllardanberi dulı ismini ağzına aldığını ssir oldum. d kaldırdı kendini yraştılar denize çok u aramadılar. Zavallı, akın- ı, boğuldü. gitti. Der, annesi için içekerek şu ce- vabi verir: — Bunda şaşacak, müteessir o- lacak bir şey yok! Şimdiye kadar dişimi sıkıp tahammül ettim. Fa- kat bir müddet daha böyle gider- ge, benim de yapacağım budür!... DOĞRU MU DERSİNİZ? Birkaç kişi bir yerde topla! lar, doktorlar ale tuyorlar. Yanlarındaki masada oturan bir doktor bunları işitiyör, tabil canı sıkılıyor. Nihayet da - yanamıyol — Doktörla manddali ne olurdu?. Diyor. Doktor aleyhtararından hiri şu ceval — Ne ol hırdı, — Çoğalmca gi ribirlerini yerlerdi, değil mi?, Bir Dakika Diyip Geçmeyiniz * Bütün dünyada 910,000 franklık süt istihsal olunur. * Fransada, 1,125 kilo Bok- sit madeni istihsal olunur, * Büyük Britanyada 1 ton katran imal olunur. 4 Kanadada şeker fabrika- ları gece ve gündüz çalışır 900 kilo şeker yaparlar * Amerikada, gümrüğe tâ- bir çok şeyler kaçak süre- le geçirilir. Her dakika 76 frank kıymelinde kaçak eşya girer. İşte 60 saniye daha geçti. olmasaydı dünya- İmzanlYENi BiR iLÂ NI AŞ K USULİ Güzel Kadının Köpeğini İnsan Gibi Konuşturan Röportaj Muharri; Dor garib bi döktorla evleni ti isminde güzel emri vaki karş iştir. kadı ştığı Ameri - kanvari ilânı #şk hakkında Avr pa gazetelerinin verdiği tafsilâtı aynen yazıyoruz: Doroti, © garip yalnızken - işi Saat on birdi sükünet si masanın başına oti Birdenbire bir Doroti'nin kar; sodayı bir gece yordu. Genç kadın, ziyordu. dildi: — Cidden Sopra vimli bir da nereden söyliyen kimdi? Doroti dadaki bülün lâmbaları yaktı. Et- rafa baktı. Sonra güldü, Sonı dandı: Bunu söyliyen kim?.. Doroti, otuz yaşları: poslu, geniş omuzlu bir esmer gü- armış, fakat ge- nda çok yakışıklı bir adam o- yordu. Her gün lüks bir Rolls nobili ile gidip geliyordu. Ara- sıra, inerken veya çıkarken mere divende tesadüf ediyorlardı. Gece işittiği cümleyi acaba o muydu?... liyen On gün sonra Doroti, mühim bir röportajını bitirmiş, gazetesinin ŞMUharririne vermek için git- Duston, derhal kendisini kabul etti, Müsveddelere bir göz gezdir- dikten sonra kaşlarını çattı: da bir |Size kı Etrafta derin bir | Çok uzun bu... Halbuki 'a yazmanızı tav siye etmiştim, alınız bun- ları, ihtisar ediniz.. Bu sırada odanın sükü neti içinde bir seda akset- — Bu başmuharr: çok acayip bir adam: — Ne dediniz?.. — Bir şey söylemedim, hattâ ağzımı büe açmadım. — Nasıl, şimdi bu sözü söyli - yen siz değil misiniz?... - Hayır! Dikkat etmediniz mi? Seda, erkek sedası idi . — Evi Z Duston, kalktı. Kapıyı açtı, bak- şarıda kimse yoktu. Döndü, masasına gelirken: — Şüpbesiz, alaycının birisit... Diye söylendi. Ve genç kadına: , hakkınız tı. Bir Âlim leri Genç Doktoru Sevebilir mi ? — Aftederdiniz, dedi. Bu gü biraz asabiyim, kusuruma bakm; yınız, yarın bana telefon edini Ne yazacağınızı size söylerim... Doroti, Başmuharririn yanınd çıktı, otomobiline bindi. — Rejar caddesinden geçerken bir polism muru otomobili durdurdu: — Madam, dedi, talimat na sür'atli gidiyorsunuz, ismini adresini (Devamı 7 tnci sayfada) tetkike değer bir müessesedir. «Paris Emniyet Sandığı» nın bir merkezi, 3 büyük şubesi hâllelerde 10 bürosu vardı murlarının sayışı 700 dür. Kas: rında daima iki, iki buçuk milyon- luk mücevherat bulu Bu sandıktan ödünç para almak çok kolaydır. Merkeze veya her - hangi bir şubeye gidersiniz. Bü - yük bir intizar salonu, cephede iki | xüçük pencere vardır. Hafi rursunuz, Pencerenin kapağı der- | bal kalkar, rehin bırakacağınız | şeyi memuru uzatır, mukabilinde bir numara alı: ur. vü- — »« humara, 100 frankl... Ve- yahut: — «« Numar 50 bin frankl, | Baris Belediyesı ta- | ' Emniyet Sandığı Bu Muazzam Servet Müessesesi Nasıl Çalışıyor «Paris Emniyet Sandığı» cidden İ Eğer bu parayı kabul ediy | — Peki, kabul!... Der, kalkar, pencerenin önü gidersiniz. Memur, ismint: sinizi sorar. (Bunun — do; taeeburiyeti — yoktun Matbu iki kâğıdı doldurur, birini | size verir. İmzanızı havi olanını saklar, paraları s: | Bu muamele ancak on, on beş | dakika sürer. | «Emniyet Sandığı» üç franktan ilyon franga kadar para verir. | men bu yüzden geçinenler Umumi salondan manda husüsl kabineler vardır. Yüksek para ala- caklar, memurlarla ve muham - | minlerle bu kabinelerde görüşür- | ler, Faiz, alınan nisbetinde yüks lar, 9 a kadar çıkar, Paralarını | muhafaza için sandığa yatıranlara | (Devamı T-inci sayfada) —| ranın — fazlalığı | * 6 dan baş- FaI;:ılık ve Otlar Garib Hurafelere İnanıyor musunuz ? Çok eski devirlerde falcılar, gi lerle( otlarla teffülde bulunurl; dı. Hindistanın falcıları, büyüc: leri el'an bunardan istifade ede er. Eski devrin en meşhur kâhin Delf mabedinde otururdu. Üç « yaklı bir masanın üzerine çıkar elinde bir takım kokulu otlar bu- lundurur, bunları koklar ve ke hanette buulnurdu. Falcıların en çok kullandıklar haşaş çiçekleriydi. Afyon da yu tukları olurdu. Tabil, afyonun, ! şaşın tesirile bir takım rüyalar gi rürler ve bunları anlatırlardı. Bunlardan başka daha birço otlar kullanırlardı. Kahve telvesi ile fala bakanlı da vardı. Ea'an da vardır. Bunla falına bakacakları Mimseyp, b ncan kahve içirirler, fincanı ter sine kapatırlar, soğuduktan sa: ra telvelere bakarlar, meselâ: Telvenin üzerinde bir iki ki çük boşluk gördüler mi: «Düş l ssat gözetliyor..», b * «Yola gideceksini ilâh... derler. Garibi gu ki zam nımızda bile buna inananlar çol tur. Falçılığın yasak olmasına r: pe çoktur. Meksikalılar, istikbalden habr vermek için Ololihugul —denilc lerini kullanırları Bu, çiçekleri çok güzel bir ottur. Falcıların en çok ehemmiyı vred'kleri çiçek Brezilyada yet Peyoti denilen bir çiçekti havanın tesirine göre d Günde birkaç renge gire e göre tefe'i Falcılar, bu ve ederler.