irmi Dört Saatte Lisan Değişti Roma İle Berlin Arasında Yeni Bir Anlaşma mı? İtalyan Gazetelerinin İngiltereye Karşı Dilini Değiştirmesine Gore Böyle Bir Anlaşma mı Var? talyan gazete- ı lerine birden> | bire He m-î içinde Roma matbuatı — hemen Ağız — değiştirerek başka türlü neşri- dir. İngiliz Harlı ge gün söylediği n tuk daha unuti Halifaks Almsı ile anlaşmayı ileri sürüyordu. İtalyan gazetele- ri bunun üzerine çok ümidli neşr: yata girişmişler ve İtalyanlar da artık sulhun tehli « ) keye girmiyeceğini, düşünerek sevinmişlerdir. Roma mehafilinin | ümidli bir vaziyet alması, gazete- lerin de İngilterede söylenen nu - Gençlik Paytahtı: Kartiye Laten Parisin Bütün Dünyada Meşhur Üniversite Mahallesi Bir talebe odasında misa firlerini kabul ederken.. Bir hukuk, bi arasında bir bri rtiye Laten!, Gençlik, zevk | neş'e ve süruru hatırlatan Parisin © meşhur talebe | tisi... Musolini nutuk söylüyor, halk dinliyor, tukların pek mü kuşılımaxı İtalyadaki haleti ru- Romadaki muhabirlerin yazılarından anlaşı- Mişel bulvarı üzerinde bir (Devamı 7 inci sayfada) ki İtalyada halk tabakası her | hangi bir harbi sevinçle karşılı - caktır. Onun için sulhtan, aktan, ortalığı yatıştırmak- tan bahis açıldı mı İtalyanlar bu- nu tatlı bir ümidle dinlemekten kendilerini alamıyorlar. Fakat İngiliz devlet adamları - nin yeni mutukları Almanyada menfi sürette karşılandı. Berlin ile Roma müttefik bulunurlarken nasıl oldu da İngilterenin anlaş - ma arzusu Berlinde menft olarak karşılarmış, Romada bilâkis pek hoş görülmüştü? Bu tezad gözden kaçar gibi de- ğildir. Nitekim Berlinin de gözünden kaçmamıştır. Yeni gelen Avrupa gazeteleri ki Avrupalı muhabirlerin yazı - larını gözden geçirince keyfiyet aydınlanıyor. Şöyle ki: İngiliz Hariciye Nazırının nut- ku İtalyan gazetelerinde yirmi dört İ saat pek müsaid surette karşıla - marak bu yolda da hoş bir takım neşriyata gizrişildikten sonra ara- dan yirmi dört saat geçer geçmez Roma matbuatı göze çarpacak su- vette lisanı değiştirmişlerdir. Öyle ki gazetelerin lisanı kavgacı bir hal almıştır. Romadaki yabancı mehafilde söylendiğine göre bu değişiklik Berlin ile Roma arasın- da yeni olan bir anlaşmanın ne - icesidir. Yani Londra tarafından sarfedilecek mesaiyi akim bırak Yarmak için Berlin ilş Roma po - litika sahasında yine anlaşmış o- Juyorlar. Lorâ Halifaksın nutku Romada anlaşılır anlaşılmaz ilk ttiba İngilz politikasının yeni bir hareketi olduğu merkezinde tdi, Şu halde İngiltere ile neden teşriki mesal imkânı hasıl olmasın? Neden İtalyan diplomatları da bu yolda çalışmasınlar? dendi. Fakat aradan bir gün geçtikt | herşey büsbütün de; 'tik Romada ileri sürülepi iddia şu olmuştur: İngiliz politikası yeni-bir hare- kette bulunmak lüzumunu duy muştur. Paris ile Londranın Roma ile Berlini çemberleme siyaseti ne-, ticesiz kalmıştır. Uzak Şarkta ja- ponların yeniden mühim bir ha- rekette bulunmasından İngilizler endişe ediyorlar. Japonların mak- sadı Uzak Şarkta İngilizlerin alâ- ka ve menfaatlerine nihayet ver- mektir!. ald bir surette Avrupalı edebiyat dersi bir poker par- (Devamı 6 xot sahifede) buny iyice anlatıyorlar. Romada- | | ZENİRLİ BALIK Yerlilerin «zehirli balık bmini G “ verdikleri bu. balık yrağundan çok şiddetli — bir zokli neşretmektedir. Bu sehir, engecek yı- geh grderi| I danlarının zehirt gibi ezzirdir. KEDİ YARIŞI İncilterede at, tazı yarışları zii ke- di yarışları meraklısı pek çoktur. Hat- vardır. Bu yerlerde, sun'i fareler koşturu - lur. Boyunlarında muhtelif renkte kor- delâlar bulunan kediler, bunları canlı sannederek peşlerinden koşarlar. BU BALIK, BAŞKA BALIK! Amerikanın Florida nehrinde — bir cins tatlı su balığı vardır. Torpon ismi verilen Du balık, bildi. H#imiz Ringa balıklarına benzer. Eü, ton balığı gibi serilir. Yu boyut Onu hiç sormayın; en küçüğü 2 metro. 2 buçuk, 3 metro boyunda olanları da vardır. Ağırlıkları 200 - 300 kilo arasında - dır, ğ Amerika nehirlerinde pek çok bu - lunan bu balıklar, balinalar ribi çen- gelli zıpkınlarla avlanır. SİVRİSİNEKLERİ KAÇIRAN NEBATLAR Bazı nebatların sivrisinekleri kaçır- mak hassası vardır. Runların en ba- şında, tohumlarından hindyağı çıkarı. lan ve Risin denilen ağaç gelir. Bu ağacın küçük bir dalını odaya koymak, sivrisinekleri kaçırmak için kâtidir. Naturalistlerden biri, aynl hassayı hala bir çiçekten bahsediyor ki bu, he- pimizin bildiği Fesleğendir. Yapılan bir tecrübeye zöre, bir apar- famana küçük bir saksı içerisinde bir kök fesleğen konuldu mu sivrisinekler bemen kaçarlar. ASKER OLAN BİR JAPON KIZI «Mialen> gazelesinin Uzak Şatk mi habiri Herve İay, sayahali esnasında tanıştığı bir Japon kızından bahsedi- yor. Bu kız, gazeteol imiş. sekin ay Ja- pon askerleri ile beraber bulunmuş. Şimali Çinde, açıkla ve topraklar ü- verinde yatmış, askarlerin yediği ve- mekleşden yemiş. Bazı günler sabah- dan akşama kâdar yürümüş, kâh ka- fır Üzerinde dereleri, vadileri aşmış. Harbin bülün fecaatini, tehlikelerini yaşamış. Eline bir de küçük mavzer vermişler. Fakat gazetcci kız, bir türlü bunu kullanmayı öğrenememiş. Gazetesine gönderdiği son mektu- bunda: «İapon asketlerinin bu kadar kuv- vetli olduğunu bilmiyordum.... diyor. BSotra iâve ediyor: «Çinliler pek x yallı kimseler. Kendilerine merhamel dâzım..» Doktorun Öğütleri: üzde husule gelen ha - YM çatlaklara, yarıklara sebeb —güneş Ve sert Yüzgârlardır. Eve döner dönmez yüzü - nüzü sıcak su ile iyice yıkayı- nız., Sonra yumuşak bir hav- lu ile kurulayınız, sonra ir pamuk parçası ile şu mahlü- Gözümün önünde ve kafamın içinde sıralanan endişe yalnız bu idi! Hiç birşey sezemeden siyah bir kadının bana doğru ilerlediğini gördüm. — Ooh... Ooh.. Çok şükür iyileştiniz hanıme- fendi. Dediğini işittim. Fakat, yalnız görüş ve işitiş! b vı-vnı-ği bile düşünmedim. Hemen karyo - eredet.. sordum. Bunu boğulur gibi soruyor, cen- sıkıştırılan bir insanın çırınışı | dum. Siyah kadın telâşım, anladı: — İçerdeler hanımelendi. Paşa — hazretlerile — Ya, Şadan?. hanımefendi... nefes aldım. Rahatladım. Ne tuhaf, m şeydi bu yarabbi! vakit kalmadan kı dan'ne yapıyor, sa Hiç b at kaç, bu paşa kim ol bilmiyorum. Ya evdekiler?.. Vakit BEŞ HASTA VAR çok gecikti ise annem kimbilir ne kadar düşmüştür. Sadece: — Anne, Şadanla biraz deniz gezii cağız... Dedim; evden çıktım. Bu yarış ta nereden telâşa yapa- izi denize döktü. ne oldu”. benim kadar takatsiz mi?.. Bütün bu songuların hücumu karşısında ken: ıp şaşkınlığımı gidermeğe çalışıyordum - Açıba Cahid de kadın: — Giyineceksiniz değil mi ha n farkettim ki, r kombinezon var, o da benim dej endi mda yalnız Demek ki soyulmuş, İzzel BENİCE Dedi şaştım, kaldım. Giyecekler ne zaman oldu? Bi tım da farkında ı de; - Saat kaç var?. — On buçuğu geçiyor Demek hâdise Giyinip te kadına: bana çağırır mısınız?, Deyinciye kadar oda kapısı v Şa damla tun. Başını kollarımın arasına sı — Cahidetğimmm. valde yeni bir balık türemiştir. | yüserken | tâ kediler için hususl yarış mahalleri | | Okumuştu. Hatta «boşananlar | Kadın gidip te tekrar geldiği zaman imin hepsi ay kanmış, ütülenmiş, ve hazırlanmış. Büti burada kıtmir uykusuna y buçuk saat evveldi. Yi- arında hiç yüzünü görmediğim içeriye girdiler. Cahlâ beni yatağın üünce dünyalar ken de ona doğru koş- Talii Yenmek İstiyen Kadın Türkçeye çeviren: İskender F. SERTELLİ ir'gün Hind mihrace B den birinin hayatını tasvir eden bir eserde şöyle bir cümle görmüştü: “Talih, insanın kendisidi: racemiz, talihle mücadele etme - seydi, bugünkü kadar zengin ve meşhur olabilir miydi? İnsan o - dür ki, talihini kendi yaratır.» İren, Londranın eski âilelerinden evazı ve birinin kızıydı. lanı adlı bir eser de Serini henüz uml» İren iradesi kunılh bir qenç kızdı. Babası onu çok İyi mişti. İren ayni zamanda çok gandı. Babı ? yetiştirmek isteyişin'a ne kıymeti ve ne manası olurdu? ana gelmişti ve yaşı ilerledikçe, on sekizinde okuduğu Hind felsefesini kendi nefsinde de tatbike kalkışıyor, bu felsefeyi unutmuyordu. — Talihi yeneceğim.. Kendi ta- Hihimi kendim yaratacağım! Bu, İrenin yegâne idealıydi. Seott ailesinin bu biricik ve son kızı artık kendi talihini tanımı - yor, talihinden birşey beklemi - yordu. O, tesadüflere de İnanmıyor, bunları bir hâdise olarak telâkki ediyordu. İrenin arkadaşlarından bir gün ona: — Ne zaman evleneceksin? Diye”sormuştu. İren, arkadaşına: — Ne zaman canim isterse, o birisi, arasında şöyle bir konuşma geç- ti — Canının istiyeceği zaman yak-| | nada gi | kerek, baş caklara ben varır mıyim sanırı sun? İstediğim gibi bir koca bu- | lunciya kadar bekliyeceğim — Koca, moda mağazalarının vit-| rinlerinde birer manken gibi ko- laylıkla tedarik edilir birşey de- Bildir. İstediğim gibi bir koca bul- | mak demek, istediğin gibi bir adı mman tesadüfen karşına çıkması | demektir. Şu halde senin talihin | de <tesa; bu felsefe seni Saçların beyazlaşıncıya kadar bek- liyecel İren o gün arkadaşına kızdı ve onunla bir daha görüşmedi. ©, inanışlarından ve bağlandığı felsefesinden vazgeçemiyor... Ar- kadaşları gibi, karşısına tesa Bimi doldurdu: sir., Geçirdiler — Beli Pu yTL ayrı yis e yr n bunl Cahid: demek, Bu imi * sırlı Paşa, Abu ü ve: Cahid, — Jike atlattınız... ir a. in ol — Maşallah maşallah, çok Sonra, sarıldık, öpüştük: dancığım! irimizin kokusunu ciğerlerimize sindirip iden dünyaya gelmişler gibi feraha çıkınca — Abuk Başa Cafer Hazretleri Dedi, beni yanındaki yabancı şa.. Paşa.. Paşa Hazretleri!.. Her vakit kulağımıza gelen isim. Mı- k Başa, Karun kadar zengin Paşa! Abuk Başa, bir reverans verdi — Geçmiş olaun hamımefendi. Büyük bir teh- Teşekkür ederim Paşa Hazretleri... Fakat, ne garip bir * lerken gülmemek için kendi: sır givesi ile Türkçe ne kadar gülünç oluyor ve.. o, fen çıkan herhangi lenemiyordu. İren güzel bir kızdı... Manalı ba- kışları vardı. Sesi çok sıcak ve gözleri çok canlıydı. Fakat, yıllar © kadar zalim ve insafsızdır ki... İşte o, yalnız bunu yenemezdi. Ve yıllar geçtikçe gözlerinin ke- narında beliren kırışıkları o he- nüz göremiyor; her gün biraz da- ha solan yanaklarının rengi ihti- yarlayıncıya kadar devem edecek sanıyordu. bir erkekle ev- x İren bir sabah yatağı tı. Duvardaki takvimden bir yap- rak kopardı ve kendi kendine mi- rıldandı: — Bugün tamam otuz yaşın - dayım. Ömrümün yarısı bekle - mekle, hayal ile geçti demektir. Ah şu mel'un felsefe... Gençliği- | hedretti. diye söylendi. n, kalkar kalkmaz baktı, ©, ken; ları kalk- isini o gün ilk defa ay- | İçini çe- Saç - | iyor. gibiyd yere indirdi. larını tararken beyaz bir tel gör- dü. Bu bir tel beyaz saç, İreni sant- ndürmüştü. Mister Seott b lan- mıştı. İren, ba Seott'un bi gün hast ni çok seve nda sol omuzu aldukça kanbur, kısa boylu kırk nda bir adam ott ailesinin eski dok - toru Jacksan idi. Beott'un a'le doktoru nn tanınmış çirkinleri sırasında | sayılırdı. Tatlı sözünden — başka tahammül edilir bir tarafı yoktu. Aksi bir tesadüf olacak ya. Dok- tor o güne kadar evlenmemişti de. Zaten böyle çirkin bir adama hangi kadın varacaktı? Onun üs- | telik parası da yoki Londra- m, Geçirdi adama tanıttı, Adamcağız bu sözleri â zor tüttüm. Mi- boyuna söylüyordu: (Devamı var) Cbarles Lytton'dan laştı.. Ve son nefesinde, doktora! — Kızımı sana emanet ediyo - rum. Diyerek, döktor Jacksonun ku- cağında can verdi. İren bu ölüm hüdisesinden çok müteessirdi. — Babamın ölümü, felsefemi de ökdürdü. Diye üzülüyordu. Gerçekten bu ölüm hâdisesi geng kızı çok değiştirmişti. Mister Seott'un altı ay mate - mini tutan idealist kız: — Ne yazık, dedi, talih beni cadeleden geri düurmiyacaktı Ve altı ay sonra, İren, kan! doktorla evlendi. Ankara Radyosu BUGÜN 1840 Program. 1815 Mürik (Şen oda müsiği - İ rahim Özgür ve atoş böcekleri). 19 Çocuk saati. 19.25 Türk müziği Çİncesaz faslı). 20 Memleket saat ayarı, öğans v laği haberleri. Neşeli plâklar - . 2015 Türk müziği (Müşterek ve sol ftağanni). 1— Mahüf peşrevi. S— Dede - Mahur beste - Ey gön 4— Seniha Kambay - Mahur şaekı- Günler zeceler doldu. ö— Dede - Mahur şarkı - Sana lü. yik mi, * G— Mahur şarkı - Saba tarfı vefadan. 1— Mahur saz semalsi, B— Lem'i - Üşgak şarkı - Soni ar- u eder. 9— Lem'i - Uşşak şarkı - Siyah eb rülerin. lü— Halk türküsü - Demircller de- mir düğer. 21 Müsik (Riyaseti Cumhur bando- vu - Şef: İhsan Künçer). 21,50 Anadelü ajansı (Spor servisi), #2 Müzik (Cazband - PL) 2345 - 28 Kon afana haberlefi vi yarınki program. YARIN 12,10 Program. 1236 Türk müziği » PL 13 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri. 1315 - M Müzik (Karışık progras PL) 1357 Hicri 1355 Rumi Reblulâhir Haziran 30 5 1989, Ay 6, Gün 169, Hızır dâ 18 Haziran PAZAR Vakitler | Vosati | Ezani sa, da, | va, da, 428 | 8 45 12 15 431 1616| 8 32 19 43 | 12 00 21 48) 204 20701 624 Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İmsak