Beyazıtda Bir Paraşü Kulesi Yapılacak “Türk KuŞu,, da Gençler İçin 75 Planör Daha Yaptırıyor Gençliğimizi bavacılığa teş- | vik için Ankara ve izmirda olduğu gibi Istanbulda da bir «Paraşüt kulesi» inşa edilme- si kararlaştırılmıştır. Bu kulesin Beyazıd veya Sultanahmedde inşası çok muhtemeldir. Paraşüitle atlamak istiyen genç erkek ve kızlar kule ya- pıldıktan sonra her gün bu arzularına mail olabilecekler- dir. İzmir ve Ankarada para - Şütle atlıyanların sayısı her ay artmaktadır. Ezcümle son 6 ay içinde bu Iki kuleden at- liyanların sayısı on binden fazla olup bunların arasında mektepli kızlarla genç Bayan- lar mühim bir yakün tut - maktadır!... Diğer taraftan «Türkkuşu» ma bu yıl yazılan liseli genç- lerin sayısı 1074 e baliğ ol - muştur. Gençlerden — kampa çıkacak olanlar için açılacak Darulace zedeki Kimsesiz Çocuklar Yapılan Umumi Muayene Ne Netice Verdi ? Belediye Darülâcezedeki çocuk- ları kurtarma yurdu ile Ok mey- danı yatı mektebinde — bulunan talebeleri geniş bir tasfiyeye tö- Bi tutmağı kararlaştırmıştır. Bu maksadla Doktor Necati Ke- | mal, İbrahim Zati, Mustafa En- verden müteşekkil bir heyet teş- kil olunmuştur. Heyet azaları çocukları sıkı bir #ürette müuayene etmektedir. Bu iki mektepte bulunan normal ço- cuklar vilâyet dahilindek, muh - telif yatı mekteplerine taksim 0- Tunacaklardır. Anarmal çocuklar için de Darül- ücezede 4 atelyeden müteşekkiğ yeni bir müessese kurulacaktır. Darülâcezeye bağlı — bulunan çocukları - kurtarma yurdu mü - | Cösetesi> yine esas kadrosile faa- liyetine davam edecektir. Buranın — müdürlüği Sağir ve Dilsizler mektebi eski müdürü Necati Kemal tayin edil- miştir. Dün Darülâcezede tetkikler ya> | pan heyet, 82 normal çocuk bul müştür. Bunalrın 45 i Ok meydanı | Yatı mektebinden, 7 tanesi de Ço- urtarma yurdundandı Her iki mekteple de yine 30 a- | 7 zaafı umumi, 4 kalb has- | cuk kamplar - imtihanlar biter bitmez - faliyete geçeceğin- den bu hususta icap eden ha- zırlıklara başlanmıştır. Bu meyanda yeniden 75 bü- yük plâmor yaptırılmaktadır. Bu plânörlerin 25 | bu ayın 15 inde, 25 i önümüzdeki ayın 15 inde ve diğer 25 i de ünü- müzdeki ayın sonunda tamam olarak uçuşlara başlıyacak - lardı Türkkuşu Umum Müdürlü- Kü; İstanbul gençliğinin ku- Tuma karşı olan alâkasım da- ha çoğaltmak ve onları büs- bütün havacılığa raptetmek i- çin şehrimizde büyük ve mo- dern bir lokal da inşa ettire- cektir. İçinde müteaddit okuma, ahat ve oyun salonlarile, diğer istifadeli vakit geçirte- cek tesisat vesaiti ihtiva ede- cek elan bu lokal için müna- sip bir yer aranmaktadır. Hatay Hudut Gümrüğü Kaldırılıyor Aktarmalı Trenlerde Doğrudan Doğruya İşliyecek İskenderundan bildirildiğine gö- re Hatayla anavatan arasında - ki Payas hudut gümrüğü birkaç güne kadar kaldırılacaktır. Kaçakçılığın men tedbirler alınacaktır. Yine İskenderundan bildirildi « ğine göre «Payas> gümrüğünün Tüğvinden itibar İskenderun arasında aktarmalı o- larak işlemekte olan yolcu tren- leirnin direk olarak gidip gelme- ğe başlamalarına da kara veril- miştir. için müessir SNSK Buğday Vaziyeti Bir müddettenberi Anadoludan yapılan buğday sevkiyatı dur - müş olduğundan piyasadaki fi - yatların yükselmemesi için top- rak mahsulleri Ofisi piyasaya da- ha fazla buğday arzetmeğe mec - bur kalmıştır. Dün de her gün piyasaya verilen mutad miktar - dan fazla mal çıkarılmıştır. Dün Anadoludan da bir miktar buğ- day daha gelmişti talığından gayri kabili tedavi ço- cuk bulunmuştur. Bunlardan zaafı umumiye müp- n Toprakkale ile | Matbuat - Birliği Hikâyesi Ne Oldu ? | vrupayı bırakın; bütün Bal- | A kan memleketlerinde, sa - nalkârları, gazetecileri maye eden, onların hal ve istik- ballerini temin eden, tekalid maa- # veren birlikler vardır. Bizde böyle bir şey yoktur. Bir Matbu- at bizliği kanunu vardı. çıkmıyor, me oldu, bilmi K Bizde gazeteci, en küçük. bir hi- mayeye bile mazhar kılınmış de- Kildir. Halbuki, gazete ve gazete- ciden ne kadar çok memleket va- zifesi isteniyor ve islenecektir de.. Böyle bir kanun ayni zamanda, hem mesleği daha güzel bir te- kâmüle götürecek, hem de meslek müntesipleri arasında bir tasfiye yapacaktır. Bu neticeleri istiyor- sak, Matbuat Birliğini bir an ev- vel kuralım. BURHAN CEVAD Hatayda Bina | Vergileri Yüzde Yirmi Tenzilât Yapılmasına Karar Verildi Hatay Mil'>t Meclisi son top - lantısında verdiği kararla bütün Hataydaki binaların vergilerin - den $e 20 tenzilât yapılmasını ka- bul etmiştir. Meclis; ayni toplantıda Başve- kâlet bütçesine bir tahsisatı mes- türe fıkrası ilâvesine ve İskende- runda müteşekkil bataklık komis- KISA POLİS HABERLERİ * Tarabyada oturan Maksud a- dında biri bir para meselesinden | çıkan kavga neticesinde Ahmed a- dında birini bıiçakla kolundan ve başından yaralamıştır. * Kumkapıda oturan Talat a- dında bir çocuk oyun yüzünden ç-. kan kavga neticesinde arkadaşı Sevimi taşla başından yaralamış- tır, * Mercanda Haşim matbaasın- ga çalışan Hasan oğlu Nuri elini kazaen makineye kaptırarak ya- ralanmıştır. * Üsküdarda Çinilide oturan Hilminin 4 yaşındaki oğlu Suad duvar üzerine çıkarak oynamak- ta iken düşerek yaralanmıştır. * Salıpazarında oturan Süley- man kızı Seher Şişlide tramvay- dan atlamak isterken düşerek ya- Talanmıştır. * Sabıkalı Remzi oğlu Nedim 'Tophaneden geçmekte olan Şük- Tü adında bir kunduracının cebin- den para cüzdanımı çalarak savu- gürken yakalanmıştır. * Mehmed, Haydar, Şaban, Dur- sun ve Mehmed adında beş ku - marbaz Galatada kumar oynarlar- ken yakalanmışlardır | iğfal POLİS kemeler esinde ha- haneye a- Ve. Mektuhunu Kim v . Göndermiş? Bugün Hasanın Müdafaa Şahidleri Dinlenecek ülhane hastal G K başyan it bazı mutfak eşyasını çak du Halime ile suç or- takları Dursun ve Hasanın duruş-| masına dün Asliye Birinci Sulh ceza mahkemesinde başlı Suçlulardan Halime suçunu ik- rar etti: — Ben, dedi. Yedi senedenberi Gülhane hastahanesinde çalışı - yordum. Orad 18 operatör vardır. Bunların hepsinin de bana itimâd- ları vardı. Beni namuslu, doğru | ve dürüst bir kadın olarak tanır- | lardı. Bu sebple ameliyat işine başlamadan evvel bazı kıymetli eşyalarını bana teslim ederlerdi. Dursunü eskidenberi tanırım, | Aradasırada hastahaneye gelip, gi- | derdi. Geçenlerde bir gün Dursun ge- ne hastahaneye geldi. O sırada ben mutfakta işlerimle meşgul - düm. çeriye girdi. Rafdakı çay fincanları nazarı dikkatini cel - betti. Kendisine birkaç fincan ver- memi rica etti. — Veremem! dedim. Ve nihayet beni meğe muvaffak oldu. Ona tabağı ile beraber 12 çay fincanı, birkaç kaşık, üç beş çatal verdim. Odalardan birinden de bir yatak çarşafı gelirdim. Dursun verdi - İim eşyayı buna sardı. Ve bu eş- yayı Hasanın evine götürdü.» Dursun da dedi ki «— Benim Hasandan alacağım vardı. Bir pazar günü bu parayı almak için Hasanın evine gitiim. Orada, Hasanın odasında, rafda 20 ye yakın çay fincanı gördüm. Hasan bunları hastahaneden çal- dıklarını söyledi. Ondan ayrılaca- ğim zaman alacağımı istedim, ver- medi. Beni kovdu. Bunun üzerine ben de Gülhane hastahanesi daire müdürüne bir mektup yazdım ve keyfiyeti ihbar ettim. X Diğer suçlu Hasan da şunları söyledi: Mak «— Bundan bir müddet evvel, bir gün Dursun elinde bir paketle evime geldi. Paketi bana uzattı: — Bunu Halime hanım gönder- di, dedi. Kendisi de bir kaç gün sonra gelecek... Paket| aldım. Bir dolaba koy - dum. Paket içinde bulunan eçya- nn çalınmış olduğunu — sonradan öğrendim..» Bugün saat 14 de Hasanın mü - dafaa şahitleri dinlenceek., Annem Yalan Söylüyor! Mahkemede Oğlu Aleyhinde Söz Söyliyen Bir Kadın ! niştesi Eyübün odasına ki- El.dh kapıyı tekme ile kır - mak guretile giren ve ora- dan Eyübe ait bir kat elbise bir gömlek ve bir çift iskarpini alan Küçükayasofyada, Kaleiçi soka - iında 23 sayılı evde ikamet eden seyyar koltukçu Süleymanın mu- hakemesine dün Asliye Üçüncü cezada başlandı. Süleyman kendisine isnad edi> len hırsızlık suçunu inkâr etti ve şunları söyledi: «— Davacı Eyüb benim enistem-i dir. Kendisile ayni evde oturu- | yoruz.. Bundan bir kaç ay evve- | line kadar timarhanede idim. T- marhaneye girmeden önce de Ka- | palıçarşıda bir koltukcunun ya - mında çalışıyordum.. Hastahane- den çıktıktan sanra boş gezmeğe başladım., Birkaç yere iş için mü- racat ettim. Fakat deli ve sinirli olluğumdan kimse bana iş ver - medi.. Nihayet dün birisi: — Yarın gel, seni bir işe yerleş- tireceğim, dedi. Akşam eve dö - nünce enişleme sevinçle — Süleyman, dedim. Artık iş- sizJikten kurtulyorum. Tanıdık- larımdan biri beni yarın bir mü- esseseye yerleştrecek. Ve sözerme ilâve pttim: | mim elbiselerim çok eski ve| yırtık olduğundan yarın bununla | işe gitmek istemiyorum. Eğer bir | gün için elbiselerinden birini ve- Firsen, çok menun olurum! Eniştem bir şey söylemedi. O- | nun sükütunu muvafakat mahi- yetinde zannetti bahleyin an- neme eniştemin elbisesini verme- sini söyledim. Annem venmek is- temed. e ben de E- yübün kapısı açık olan odasına girdim. Orgdan bir kat elbise ile, | bir gömlek ve bir çift iskarpin ak dim. Bu sırada annem karakola koştu ve ben i; polise yakalattı. Suçlunun annesi Ayşe de hâdi- seyi şöyle anlattı: — Oğlum Süleyman, sabahle- yin benden damadımın bir kat el- bises'ni istedi, Kendisine: — Olmaz Süleyman, dedim. E- yübe danışmadan elbisesini sana vermem! Süleyman: — Ben dür kür Obile delüdüme Murafakak et ti, dedi. Fakat elbiseyi vermiyece- ğimi anlayınca damadımın oda- sına doğru yürdü ve: — Sen vermezsen, ben alırım, | Bunun Üzerir, gitmeden beni | ra benden soğudular. Bana kat'iy- Yeni Esnaf Hastanesi Seksen Yataklı Bir Hastane Yapılıyor İstanbul şehrimiz esna olduğu göri atle büyütülmesi mıştir. büyük feidesi erek hastanenin Belediye bütçesin: yardım için 3750 muştür. Diğer öğreni göre b alile büyütül- mesi imkânsız görülmüş ve Tür- bede şimdiki bulunduğu binadan başka bir yere nakli Xa: - rılmıştır. Yeni Esnat için münasip bir arsa bulmak ve bu işlerle uğraşmak üzere b:r ko Misyon teşkil olunmuştur. K mis- yon azaları yeni hastane” — bina - & için en münasip yer olarak minönü nü seçmişlerdir. nünde bulunacak bir arsada ya- pılacak olan bu yeni hastane bir Polikilinik şeklinde olacak ve 80 yatağı bulunacaktır Hastanenin — inçi için bü - kümetten müsaade istenmiştir. Esnaf cemiyetleri de, şehrimizde- ki esnaftan 60 bin lira tolıya - rak inşa masrafını temin edecek- lerdir. dedi. Kapıya bir tekme — vurdu. Kapı kırıldı. İçeri girdi. Eyübün elbisesini aldı. Ben de keyfiyeti haber vermek için karakola git - tim. Biraz sonra Süleyman evden | çıkarken polisler onu yakaladı - lar.. taraftan min Süleyman annes sükünetle dinledikten & cı gülümsedi ve annesine hitaben: — Yazıklar olsun sana anne, de- di. Masura oğlun aleyhine bu söz- leri söylerken hiç vici azabi | duymuyor mısın?.. Acı bana ane!.. Oğlunum. kabahatsizim, bi- | günahım! Hâdiseyi - olduğu gibi | anlat! | Kadın Suçlunun gözleri hâkime döndü: Annem yalan söylüyor, Bay hâkim! Onun sözlerine inanma - iyan, bana ceza vermeyin!.. Derin derin içini çekti; Timarhaneye girmeden önce evde, kardeşlerim de, eniştelerim de, hepsi de beni çok severlerdi. Fakat hastahaneden çıktıktı bir şey söylemedi.. nemlenmişti, orlar. Beni tekrar öndermek nek için iftira e Ayşedn sonra suçlunun diğer e- niştesi Mahir ile, ayni evde kira- c bulunan Hidayet sorguya çe - | kildiler. Bunlardan Mahir de Sü- leyman aleyhinde söz söyledi. Hi- *— Ben gürültü duydum. Pen- cereden dışarıya baktığım zal sokakta Süleymamı gördüm. Sır- | tında kendi elbisesi vardı. Ko- tağunda bir şey yoktu, dedi. Hiiki 5 numarali kanuna tevfikan suçlu Süleymanın tev - kifine ve karar vermek için mu- Hataylıların Hasreti kurultayının kapanış delegesi P arti söylediği sözlerini şu cüm- cekesinde, Hatay lerle bitirmişti: — Arkadaşlar, Hatay sizindir. O- radaki bütün Hataylılar da emir- lerinizi ifaya mumtazır bir kıt'a- dır. Hataylılar kendilerini ayrı bte devlet olmaktan 7 'ade, Ana vata- nın bir vil olarak telâkki et mekde ve bu hakh düşüncesile de her zaman iftihar etmektedi Bu sözler, Hataydaki temiz ruh- T irktaşlarımızın en sahih düşün- celerinin bir tercümamıdır. Hatay- la ayrılık, gayrilik esasen olamaz- dı. Yirmi yıldanberi, anavatan için kalpleri çarpan Hataylı kardeşle- rimizin hasret acısını, kuvvetli Cümburiyet Türkiyesi dindirmeyi bilmiştir. İki seneye yakın bir zaman oldu. Hatay davamız, henüz — Milletler Cemiyetinin girift, çaprayık müza- kere formalitelerinin elinde uza- yıp gidiyordu. O vakıllar, Hatay- kları yakından tanımak, Hatay hakkında neştiyat yapmak üzere İstanbuldaki Hataylılarla sıkı bir temasa girmiştim. Günlerce, haf- talarca içlerinde bulundum. bu tet- kiklerimi o zaman, bir gazetede yazmıştım. Bu gün Hatay Başvekili olan sayın Dr. Abdürrahman Melen © zaman, İstanbulda, «Hatay er- ginlik cemiyeti» Reisi bulunuyor- du. Dostluğu ile büyük şeref duy- duğum doktor. Meleği, bir akşam, modadaki evinde ziyaret etmiştim. Doktor Melek, bana, santlerde Ha- 'dan bahsetmişti. Doktor Mele- ân, 6 akşam, evinde toplanan Ha- taylıların heyecanımı - gördükten Hatayı türklükten ayırabi- leceklerini zannedenlerin gafleti- ne gülmüştüm. REŞAD FEYZİ !- Birimizin Derdi | Hepimizin Derdi | Et Meselesinin Hallinden Vaz mı Geçildi ? Bir okuyucamuz yazıyor: | — «Ki fiyaları yine pabalanmış - | tır. Bilhassa şehrin ileri gelen | semilerinde etin kilostr 55 - 68 | ruşa salılıyar. Bir döttam, Ana - | Golü yakasında bir sağfiye yerin- de olturuyor. Boslancıdan et alı- yer. En iyi etin kilesunun orada 6 kuraşe satıldığım. hattâ daha gevma etler bile bulunduğunu Söy- hüyor. Bi meselesi Külledilecekti. Ne oldu?. Bu işi ellerinde tulan beş on madrabasın bin bir müş- Külli çıkarmazı üserine, arlık. &t meselesinin tetkikinden, hallin - den vaz me geçildi?. Beş en mad- rabarm menfaati haleklar eltalu iin, zeniş halk küllesinin saranı Böyle devam edip gidecek mif. Bu meseleye dair alâkadarlar me düşünüyorlar?. Fazlasile merak ediyorum ve sabırsızlıkla bekli - kemenin 13 hazirana bıral masına karar verdi. ROMAN: 43 — Bitirdin mi artık? | — Hayır, hayır! Sizden çok is- | tirham ederim, bana merhamet ediniz, Eğer yüksek mahkemeniz | emir buyurursa, Londraya yaza- | Yım, orada da kalmış bir çok kıy- | metli eşyam vardır, onları getir- tirim. Sonra mahkemenin — icap etitrdiği , masrafların hepsini de vereceğim. — Daha bitmedi mi? — Hayır bitmedi, t d Kontes Dubarıy kiymetli eşya- sının tadadına bir. müddi devam etti. Hafızasının derinlik- lerinde kalmış daha ne a, On- ları kazır gibi kalasından mağa çalışıyordu. Ni a ka- dar ifşaatan sonra bitkin bir va- ziyette olduğu yere yıkıldı. Artık ona merhamet etmiyecekler miy- d? Kontesin ifadesine artık bitmiş npzrile bakıldı. Zabit imzalandı kar- şirlerin ve jandarmaların ma ile Hapishanedeki hücr ardı- çabuk akşam- olmuştu. nenin — dehlizlerinde Kontes Dubarry kendi &i zaman, Hapisha- çit yoktü. ne geldi- hiç şüphesiz mahkemeye bildirileceğini ve hâ- kimlerin bu ifşaatın tahakkukunu gördükten sonta, hiç şüphesiz hü- kümlerini geri alacağını di yordu. Ah, n€ kadar yorgundu. Sabah- tanberi ağzına bir lukma koyma - mıişti. Bu hapishane odasının so- ğuk duvarları arasında insan ne kadar titriyordu. Fakat yaşımak ne kadar iztırabli olsa da, yine ya- şamaktır. ifşaatınan Yine ayak sesleri duyuldu. Ge- liyorlar. Anahtar kilide sokularak çevrildi. Belki de kurtarmağa, bu menhus yerden kendisini serbest havaya çıkarmağa geliyorlar. Birden ayağa kalktı. Kalbi göj Günü parçalayacakmış gibi çarpı- yardu. İki kişi içeriye girdi. Biri- Din elinde makae vardı. Son tuva- Mahalle Sokagından Saraya! letin yapılması için baş cellâd ta- rafından gönderilen iki muavin. Bunlardan birisi: — Haydi bakalım şöyle otur da saçlarını keselim, dedi, ö lenmek yok hal Bu sefer Madam Dubarry © kar dar kendinden geçmişti ki, bayr lacak gibiydi. Debelenmek nere- | de? Bir söz söyliyebilmek için ağ- | Zai açacak kudreti yoktu. Soğuk makasın cildine temi O güzel ve bir zamanlar ni bir aşıkıf kalbini vecde düşüren sarışın saçlar tutam tu- tam ayağını ucuna dökülüyorlar- dı. O gün hapishane hizmetesinin - | Süpürerek faraşla çöplüğe staca- z saçlar.. Şimdi kralların hayran kaldığı | by baş, kortizanların bakmak icin gözlerini bile kaldırmağa cesaret edemediği bu güzel ense büsbü- tün meydana çıkmıştı. Madam Dubarry'yi hücresin - | den çıkarmak için kuvvete mü - racaat etmek lâzım geldi. Genç | kadın bağırıyordu. “Yatağındaki | paramparça yorgana asılmış di- şarıya çıkarılmasını istemiyor - dü. Artık sözleri manasızlaşmıştı. — Hayır, hayır, istemiyorum. Hakkınız yok, Ben her şeyimi size verdim. Ben kimseye fenalık ct- medim. Tahkik ediniz, anlıyacak- 1z. Ben yalan söylemiyorum. O kadar acel etmey'n. Bugün beni birakın, Fakat acele etmek lâzımdı. Sa- &t dördü bulmuştu. Muavizler - den biri kadını dörttü: DAUA ZL — Haydi ayağa kalk! Yürü! Ar- tik yetişir. Kollarından tuttular, Hücrenin Kapısı önüne getirilen küçük el arabasının içine attılar. Avluda da mahkümları siyaset meydanına götürecek olan arıba bekliy Holandalı bankerle iki oğlu daha evvel getirilmiş - lerdi. Hepsinin de elleri arkadan bağlanmıştı. Yanlarında da yine idam mahkümu - bir zabit vardı. Bu zabit beynine bir kurşun sık- mak için tabanca istiyordu. Yine idam mahkümu diğer başka bir a- dam da, felâket arkadaşlarına te- ınca kafile tamam'anmış- | t.. Göz kapakları güzel mavi göz- | lerini yarı yarıya kapamıştı. Ha- | ktu. Sokaktan gelip ge - her taraflarını iyice sar - ikümları götüren ara- a dönüp bakmıyorlardı bile., r banker dişleri “birbirine ğt balde çocuklarını teşele uğraşıyordu. Madam Dubarry yarı baygın bir hölde yatıyordu. Arasıra kendisi- ni toplamağa çalışıyor: — İmdad, Allahım beni kurtarı- mez, beni öldürmeyiniz, yordu. Yoldan geçen bir kadın — Sizde merhamet yok mu? di ye bağırdı. İhtiyar banı — Dua ediniz Madam, dua edi- niz, diyordu. Fakat Kontes Dubarry müte - madiyen inliyordu: — Alahım, bu olur mu? Hayır, selli vermeğe çalışıyor: — Haydi dostlar, cesaret- Enir. de boyunda sonumuz bu değil mi? diye söyleniyordu. menüu&ımrl hayır, Allahım bu çok büyük bir | haksızlık, | Araba nihayet İhtilâl meydanı- | na gelebildi. Sabah ışığında giyo- tin makinesinin korkunç heyuli- & göründü.. Madam Dubarry racık arabada kendini yerden y Te vürüyordu. Bir kısım halk gi- yotinin etrafını almıştı. Kadınan vaveylâsını işldenler — Bu bir idam değil, bu âdeta bir cinayet! diye söylenmeğe baş- Jadılar. © zaman baş cellâd Samson mu- avinlerine: Z — Haydi çocuklar acele! emir verdi. Bankerin il kadar başları uçur teri bunları takip ettiler. Niha - yet sıra Madam Dubarry'ye gel - mişti. Kadıncağız: — Acele etmeyin, acele etme - diye 4 oğlunu © zamana lmuştu. Diğer- Madam Dubarry'yi güçlükle indirebilmek için beş dâ- kika geçti. Nihayet kadını bütün feryadlarına rağmen giyotinin ah tına yatırabildiler, başını — deliğe soktular ve bıçak düştü. BİTTİ