Günün Meselesi: Evler Aynı Renkte Olacak Vali Lütfi Kırdar Bire Mektub elediye resliği, İstanbu- B lun birinci sınıf caddele- rinden başlıyarak pey - derpey her semtteki binaları Mmuayyen renklerde boyatmak hakkındaki kararını - tatbike başlamıştır. Evvelâ; asfalta çevrilen cad- delerdeki bütün ev, dükkân, a- partıman ve saire bütün bina- lar yeknasak bir renge boyana- caklardır. Bu münasebetle dün Vali ve Belediye reisi B. Lüt- fi Kırdar imzasile bu kabil yer | kerdeki bütlm biualara birer mektup bırakılmıştır. Bu mek- tupta aynen şunlar yazılıdır: «Mutasarıf bulunduğunuz... numaralı binanın nazır bulun- duğu cedde, Belediye tarafım- dan büyük külfetler ve mas - raflarla asfalta çevrilmiş ve şehrin €en gerefli maballerin - den biri haline ifrağ olunmuş- tur, Şimdi; bu güzel cadde üze- indeki binaların harici cep- he manzaralarınm da islahini düşünüyoruz. Bu suretle te - min olunacak güzellik ve te - Belediyelere Yeni kolaylıklar Gösterilecek Banka Faiz Hadlerini İndirdi Şehirlerlmizin imarı sahasında mühim vazifeler almış olan Bele- diyeler Bankası, belediyelere um- ran hareketlerinde daha geniş mali imkânlar temin etmek gaye- siyle son günlerde mühim bazi kararlar almıştır. Bu kararlar ara- sında şunlar vardır: 1 — İkraz faizi yüzde 65 den yüzde 55 ğa indirilmiştir; 2 — Bu karar evvelce borç al- müş belediyelerin bir haziran 939 tarihinden sonraki borçlarına da tatbik edilecektir; 9 — Falzüzerinden belediyeler- ce verilmekte olan muamele ver- Bisi bundan sonra bankanın umu-| mi masrafları arasında ödenccek- tir; ” 4 — Borç taksitlerine vödesin- de mahsup edilmek üzere karşılık hesaplarına — yatırılan — paralara borçlu besapların faizi yüzde 55 den hesap olunacaktır. Belediye- lerin bu paralarma eskiden yüzde üç verilmekte idi. Böylece vade- sinden evvelce paça yatırmış olan belediyeler, ödedikleri m'ktarın faizinden kurtulmaktadırlar; B — Mukavelenin ilk üç aylık müddeti içinde istikraz edilen pa- raların beldiyelerce çekilmemesi halinde kom'syon alınmıyacaktır. ——— | tulmüş bulunacaklardır. Yolladı müzliğin mülkün kıymeti üze- rinde de ne kadar faideli ola- cağını şüphesiz takdir edersi- niz!. Tesbit olunan renli beje ve enalmsi gri> d'. lardan törini intihap siz.n zev- kinize bırakılmıştır. Ve talep edildiği anda Eminönü beledk ye müdürlüğü size bu renkle - Tİn nümunesini vermeğe ama- dedir. Belediye zabıta talimatna - mesinin 280 inci maddesi; mülk sahipleri için esasen bunu bir meoburiyet olarak tesbit ve kendilerini mükellef tutmuş olmakla beraber ben bizzat bunu beledi bir mükellef ola- rak telâkki etmenizi ve rica- anm is'afını şehrin güzelleş - mesinde vazife almış hüsnü ta- biat sahibi bir vatandaş zev- kile ve hahişle diler; bunun ni- bayet, iki ay zarfında ikmal ve intacımı hasseten rica ederim.r Bu karar; sayfiye yerlerin - den başlıyarak peyderpey di « ğer birinci sınıf cadde ve semi- lere de teşmil olunacaktır.. Üniversitenin Hangi Kitablara ıhtiyacı Var? Bunlardan Bir Kısmı Basıldı Maarif Vekâleti Üniversitenin ekitap derdi» nin bir an evvel kat'i olarak halledilmesi içim ye- pi emirler vermiştir. Bu ders yılı mihayetine kadar | yapılan mesai ile basılan kıtapla- rın sayısı «180» ni bulmuştur. Ya- ni okunan kitapiarın yüzde 75 i basılmıştır. Bmirde; henüz yazılmamış ki- tapların hemen yazılması ve ba - sılmıyanların tabının da bir an evvel bitirilmesi istenmektedir. Bu süretle teşrinievvel kadar 50 ye yakın kitap daha hazırlan- muş olacaktır. Teşrinlevvelde Ünivemsite açı- lunca da 56 10 bir kitap eksikliği kalmış dfacaktır Bunlar da ders senesi — içinde hazırlanacak ve Üniversitede ki- tabi hazırlanmamış hiç bir ders kalmıyacaktır. Üniversiteliler ekitapsızlık» der-| dinden kat'i olarak o vakit kur- —— Eşek İhracı Menedildi Memleketimizden hariç mem - İcetklere «katır» ve «merkep» h- Tacı görülen lüzum Üzerine men- olunmuştur. İera Vekiler'nin bu kararı; dün şehrimizdeki alâka - darlâra bildirilmiştir. | Bütün İstanbul Bunu | mamasını, asanların hemen ceza- P O LT Ve.—.x,Ül’âH kemeletr AA LA LA İstiyor azı Belediye intihaplarının tecdit edileceği, bu sırada İstanbul Şehir meclisi in - tihabının da yenileneceği haber- leri veriliyor. Bu havadisi kayde- den refikimiz, bu mesclenin gö- rüşüldüğünü ve büyle yapılması- nn muhtemel olduğunu ilâve e- diyor. Bizim temennimiz, bu imtiha- nan bir an evvel tahakkuk saha- sına çıkmasıdır. İstanbul meb'us intihabında yapıldığı gibi, namzedler üzerinde, halk mü - messillerinin reyleri ve fikirleri alınarak, yeni bir Şehir meelisi geçmek lâzımdır. Öyle bir meclis ki, halk, seçtiği azasından haber- dar, aza da halktan haberdar ol- sun.. Bin bir belde hizmeti ve i- mar faaliyeti içinde ve arefesinde bulunan İstanbula «makam> dal- kavukluk etmiyecok taptaze bir meclis Iâzımdır. BURHAN CEVAD Dükkânların Önlerindeki Tenteler Dükkân ve mağazalara, yazın güneş vurmaması için asılar. ten- telerin ekse: yetle çok çirkın ve pis, renksiz oldukları görülmüş - tür. Belediye reisliği; dün bütün kaymakamlıklara emir vererek bu kabil tentelerin kat'yyen astırı- kandırılmalarını b'ldirmiştir. KISA POLİS HABERLERİ *& Şehremlininde Nevbahar ma- hallesi Bakibey sokağında 26 nu- maralı evde oturan Ahmed oğlu İbrahim Yılmaz arkadaşı Muzaf- fer ile râkı içerken - sahorşlukla camları kırmaya başlamış ve kırı- lan cam parçalarile sağ- elimden yaralanmiştır. * Taksimde oturan Receb adın da bir gencin bindiği bisiklet Şiş- İde 7 yuşında Reşad adında bir çocuğa çarparak yaralamıştır. Ya- ralı çocuk tedavi altına alınmış Receb yakalanarak tahkikata bax- | kanmıştır. | ** Şoför Hayrinin idaresinde ve| içinde 7 çocuk bulunan bir kam- 'yon Hacıosman bayırında bir hen- değe yuvarlanmıştır. Çocuklardan' biri yaralanmış diğerlerine bir şey| olmamıştır. *& İsmail adında bir sürücünün idaresindeki süt arabası Taksim- de Kirkor kızı Maniye çarparak bir ayağını kırmıştır. Mani hasta- haneye kaklırılarak tedavi altı alınmış İsmall yakalanarak tahki- kata başlanmıştır. * Dün akşam saat 2030 da Fi- loryadan hareket eden trene bi- nen Hüsnü adında bir posta mü- vezzli Yeşilköyde trenden atla - mak isterken altına düşerek ayak uçları ezilmişt'r. * Şoför Cemalin idaresindeki 1896 numaralı otomobil ile var - man Necatinin idaresindeki 98 nu- maralı tramvay Beyoğlunda çar- [ pışarak her ikisi de hasara uğra: maşlardır. ROMAN: 42 Bunların yapılan ihbar ü- zerine sureti mahsusada hapisha- neye gelmişlerdi. Kontes Dubarry, bü adamların huzuruna çıkarılınca dedi ki: — Vatandaşlar, 'ben hepinizin güzel maksadlarınızı anlıyorum. Onun için size herşeyi olduğu gibi söylüyeceğim. Yalmız beni din - leyinzi, Evet, ben zenginim. Fakat bütün servetimi memnuniyetle millete terkedeceğim. Yalnız ha- hatıma dokunmiyacaksınız, değil mi? Çok rica ederim, isterseniz, hemen bugün Luvasiyon şatosu - nn gidiniz, bahçede, kazma kürek- lerin bulunduğu yerde, bir kutu altın vardır. Ayni yerde kepıdan girerken soklaki köşeyi de kazar- , $anız, orada da bir kutu bulacak- sınız. Bu kutünün içinde de el - mas bir gerdanlık, zümrüd bir | yüzük, ayrıca bir inci gerdanlık | var, Mahzene indiğiniz — zaman merdivenin altında da bir kutu bulacaksınız. Bu kutu büyükçe- dir, içinde büyük kıymette kris - tal eşya vardır. Bütün kıymetli eşyasını sak - ladığı yerler, lâde bir sadakatle canlanıyordu. Altın işlemeli porstlen tepsiler, gü-| müş takımları, son derece kıy - metli kahve ve çay takımları, bir çok zümrüd yüzükler, morcan zin- cirler, mücevherle süslenmiş al- tın saatler ve saire ve saire. Kartes birer birer söyledikçe, zabıt kâtibi hiç yorulmaksızın not| alıyordu. Bir taraflan kalem gı - çırdadıkça, bir taraftan da kan - tes söyledikçe, dolduruları kâ - ğıdlar birbiri üzerine yığılıyordu. Fakat kantes Dubarfry de millete hediye etmeğe karar verdiği bü- Mahalle Sokağından Saraya!- DAUA Çeviren: Muammer ALATUR tün bu kıymetli eşyayı ve bulun- dukları yeri söyledikçe, hâkimle - rin yumuşıyacağımı, omuzların - daki ağır İtham hamulesinin san- ki hafiffediğini hissediyor, felâ - keti önlediğini zannediyordu . Kontes devam etti: — Büyük merdivenin altındaki gardrobda büyük bir dolab var - dır, Bü dolabiri üst gözünde bir kutu bulacaksınız. Kutunun için- de on iki altın kahve kaşığı, bir | tane yine altından punç kaşığı, üç| altın madalya vardır. Bu madal yalar büyüktür. Ve çok kıymet - lidir, Ah, sonrş bu kutuda akik - | Ve busırada kese kâğıdı onun yü- | züne çarptı. Ben kat'iyyen yüzüne Âl Malını Ver Benim Paramı Meyvacı Paraşkovayı Döven Genç Mahküm Oldu araşkova isminde bir meyva- P cıyı, evvelki gece kendisine zik ve çürük kiraz sattığı için döven Davudun muhakeme- Bine dün Asliye Üçüncü cezada | bakıldı. Davacı Paraşkova mahke- | mede şunları söyledi: — Dün gece, Kumkapıda, pe- zarda kiraz satıyordum. Saat 9 - 9,5 sıralarında suçlu geldi. Kirazın fiatımı sordu. — Kilosu 20 kuruşa... dedim. — Eğer 15 e verirsen, yarım ki- lb alacağım, dedi. Teklifini kabul ettim. Yarım ki- | 1o kiraz tarttım ve vendim.. gitti. Fakat aradan yarım saat geçme- den elinde kese kâğıdı olduğu hakle tekrar geldi ve sert bir ta- yırla; Verdiğin kirazın yarısından | fazlası ezik ve çürük, dedi Kese küğıdımı yere attı: — Al kirazını, ver benim para- mı! dedi. Ona: — Olmaz, dedim Onu geriye e- lamam! Sen nasıl para verdin al- dınsa, ben de bedava almadım! Para verdim. Dökülen kirazları toplamak için eğikliğim sırada suçlu — yüzüme iki yumruk vurdu ve kaçti, Suçlu Davud süçün inkâr etti ve dedi ki: — Ondan aldığım yarım kilo kiraza evde baktığım zaman ez.k ve çürük olduğunu gördüm; iade etmek için kirazcıya — göğürdüm. Fakat geri almadı, ben de kızdım. Elimdeki kese kâğıdını yere at - tım. Fakat birâz sonra onu yer - den kaklırırker, kirazcı da eğil: yumrukla vurmadım.. Hâkim Münib, suçluya Paraş - Kova'nın sol gözü altında, vurma- dan mütevellid, ceviz büyüklü - ğündeki şişi gösterdi ve: —Oğlum, dedi. Bu mantıksız sözlerinle beni kandıracağım zan- nediyorsun, yanıhyirsun! Hiç için- de yarım kilo kiraz bulunan bir kese küğıdının çarpması ile yüz 'bu kadar şişer mi?!. Suçlu cevap vermedi Şahitler sorguya çekildi. Bun - dar Paraşkovayı döğdüğünü gör - düklerini söylediler. Hikim meveut deliller, tahki- kat evrakı münderecatı ve ümme şahitlerinin sözleri İle Davudun suçunu sabit gördü. Onu 25 Hira para cerzasına mahküm etti. Fa - kat yaşı küçük alduğu için bu ce- zayı 13 lira 80 kuruşa itidirdi. derle işlenmiş iki Türk hançeri de bulacaksınız. Kontes bunları saydıkça hâkim artık sabırsızlanmağa başlamıştı. | — Hepsi bunlar mı? Madam Dubarry titredi: — Hayır, hayır, daha var. Yatak; odasının yanındaki odada komodi-| lt gözünü açınız. Orada mavi, emayeli altın bir şişe bulacaksı - maz. Bu şişenin üzerinde iri bir eb- mas vardır. Öğle yemeği zamanı — gelmişti. Karnı acıkan hâkim sabırsızlan - mağa başlamıştı. — Artık bitti mi? diye sordu. ©O zaman Madam Babasının Adını Unutan Bacı! «On Mushaf Getirin, Onuna da Elimi Basayım!» Diyor iracısı Hüsniye hakaret et- Kl kten ve onu dövmekten üçlu Hatice ile kızı Nec- miye ve oğlu Şevkinin duruşma- sına dün İkinci Sulh ceza mahke- mesinde devam edildi. Dünkü cek sede şahitler sorguya çekildi. Bunlardan Arab Said ve Hüse- yinden sonra, Saidin karızı Fatmal dinlendi. Hâkim şahide sordu: — Adın ne? — Fatma amma, Kumkapıda Arab hacı nine derler bana!.. — Babanın ismi? Kadın mütecessis nazarlarla hâ- kime baktı: — Bunu neden soruyorsunz ev- lâdım?!.. Salâhaddin Demirelli gülümse- di: — Öğrenmek istiyoruz. — Şey... Kadın bir müddet sonra: — Unuttum öğlüm! dedi. Hâkim hayretle — Neyi?i. — Babamın adımı.. — Hiç insan babasının adını v- nütür mu? — Uhnutur ya!. İşte ben unut - tum! Öleli 50 sene oldu. Ben o zaman daha pek küçüktüm.. Fatma kadın yanındaki kana- pede oturan kocası Salde döndü: — Sen bilimsin Babamın adını efendi, dedi. Hâydi hâkim beye söyleyiver.. Sait kayınpederinin ismini söye ledi, Hâkim Arab hacı nineye: — Kaç yaşındasın? diye sordu. Kadın şu cevabı verdi: — Bilmiyorum! Ve sözlerine ilâve etti — Bugüne kadar kimse bana yaşımı söylemedi. Saliâhaddin De- mirelli gene gülümsedi: — Anandan, babandan kaç ya- şında olduğunu duymadın mı? — Hayır.. — Peki tahminen kaç yaşında- sın? | Bacı dudaklarını büktü: — Kimbil'r, belki de G0 - 65 va- r — Yok canım. o kâdar göster- | miyorsun! Elli yazalım mı? | Kadın kısa bir müddet düşün - dü, sonra: — Haydi öyle olsun! dedi. Hâkim suçluları ve davacıyı Bgösterdi: — Bunları tanır rmsm? © — Evet. — Aranızda hısımlık, akrabalık, dostluk ve düşmanlık var mı?. — | — Evet. Hüsnü efendi bir şeyim sustuktan kurtuluş ümidi biraz sarsılmıştı. Bu kadar ifşaat karşısında hiki- min yüzünün güleceğini ve böyle gülümseyen bir yüzde af ve mü- | samaha gibi bir mana ve ifade okuyabileceğini zannetmişti. Hal-| bubüki hâkim, bu i#şaatın artık bitmesi vakti gelmiş gibi bir ta- vır almıştı. İdam Tmahkümu bir kadın, güya milletin hazinesine geçecek birçok kıymetli eşyayı sa-| yarken, vaktin uzadığını yemeğe geç kaldığımı düşünen hâkim, kön- tes Dubarry'nin artık ifşaatını bi- tirmesi lâzım geldiği gibi bir va- Hasta Bakıcı Mektebi Ordu Hasta Bakıcı Mektebine Girme Şartları Memleketimizdeki hastabakıcı- ların adedini arttırmak ve sivil hastabakıcılar gibi urdu hastaba- kıcıları — yetiştirmek Üzere bir (Ordu hastabakıcı hemşireler mek-i tebi) açılmıştır. Bu mektebi bitiren Bayanlar anemur> olup dekaldiyer ala- caklardır. 8 senelik bir tahsil müd- deti olan mektebe yaşı 16 dan â- şağı ve 22 den yukarı olmuyan ve €n az orta mektep tahsilini bitir- miş bulunan veya bu derecede tahsil gördüğünü isbat edenler - den evli, nişanlı olmuyanlar ka- bul edilecelkerdir. Bunlar evvel- ce evlenip boşanmış veya kocası ölmüş iseler, yine mektebe alına- caklardır. Gerek tahsil zamanında ve ge- rek mektebi bitindikten sonra ia- ge, giydirme — barındırma — hep mektebe aid alacak ayrıca mekteb| zamanında her ay kendilerine $ lira harçlık ve mezun oldukları sene de 17,5 ltra asli maaş verile- cektir, Maaş gittikçe artacaktır. 'Talebe kaydına başlanan ve An- karada bulunan mektebde 15 ey- lülde dersler verilecektir. İstan- buldaki talibler 25 ağustosa ka- dar doğrudan doğruya - vilâyete müracast edeceklerdir. Mezun olanlar 6 senelik bir mecburi hizmetten sonra arzu e- derlerse memleketteki bütün sıh- hi teşekkülleri - kendilerine açık bulacaklardır. n «İkiz» Sigarası Çok Rağbet Buldu İnhisarlar :daresi tarafından sa- tışa çıkarılan #İkiz> sigaralarının gördüğü büyük rağbet üzerine; ucuz sigara gibi sucuz tütün; pa- ketleri de satılması suretile tü - tün içen fakir halkın menfastleri- nin korunması kararlaştırılmış - tır. Ezcümle, hâlen Şark şehirleri- mizde satılmakla olan 65 kuruş - lak tötün paketlerinin, memleke- tin her tarafında satılması takar- | ru etmi 'değil ama, Hatice, kızı Necmiye ve Şevki her üçü de benim düşman- arım, hem de en büyük düşmümla- Tam!. Onlarla geçinemiyorum. Her zaman sık sık kavga ederiz, dö- vüşürüz.. ; — Doğru söyliyeceğine yemin eder m'sin? — Vallahülâzim Hâkim bey, doğru iyeceğim! İsterseniz on tane Mushaf getirin, onuna da e- | limi basayım. | Hâkim gene tebessüm ederek: — Peki, peki, dedi. Şömdi an- lat bakayım, hâdise nası! oldu? Arab Hacı nine, hâdiseyi başın- dan sonuna kadar anlattı. Ev sa hiplerinin kKira meselesi yüzün - den aralarında çıkan kavga se- nunda davacı Hüsnüye sövdükle- rini ve onu dövdüklerini söyledi. Suçluların müdafaa şahitleri - nin de çağırılaark dinlenmeleri i- çin muhakeme bu ayın 15 ne ta- lik edihii uzatarak ve itiraf üzerine itiraf- larda bulumarak vakit kazanmak istiyordu. Öğle yemeğine geç kal-) dığı için acele eden bir, hâkimle boynunun vurulmasına karar ve- rilmiş bir kadının, bu küçük oda-| da, karşı karşıya vaziyetleri ha - kikaten çok feci ve çok hazin bir | manzara idi. Acaba bütün bu söy- ledikleri — hiçbiy işe yaramamış mıydı? Hem de bötün — servetini verdiği ve kendisi çırçıplak sokak artamında kaldığı halde... Artık iştel fakir bir kadıncağız olmuştu. Böy- le bir kadından millete ve men - dekete ne zarar gelebilirdi. Acaba bu adamları yumuşatmak için da- ha ne yapmalıyl:? Köntes Dubarry devam etti. — Hayır, hayır vatandaş! de - di, daha sözlerim bitmedi. Yazı - Maz, yazınız. — Alt kat mahzende, | 3—SON TELORAF - GHAZİRAN 190 ı% Hava Gedikli Hazırlama Yuvası üyük Erkânıharbiye Reisli- Bkinîu tensibi ile, Türkkuşu tarafından bir «Hava Ge- dikli Hazırlama yuvası» kurul - maktadır. Buraya orta — mektebi ikmal etmiş ve yaşı 18 den büyük olmuyan gençler alınacak, okutu- — lacak, yetiştirilecektir. - Bilâhare, bu yuvada yetişen gençler, Hava ekuluna sevkedilecekler ve Hava Gedikli Erbaşı olarak, hava kuy - vetlerimize iltihak edeceklerdir. Türkuşunun bu yeni teşebbüsü büyük bir yurd davasını hullet - meğe matuf, çok yerinde bir ha- rekettir. Cesur ve kahraman Türk çocuklarını, havacılığa teşvik et- mek, alıştırmak, onları yetiştir « mek ve sonra, kendilerinden ha- 'va kartalları üzerinde memleket hizmeti beklemek. ğ Bu mülk, yurdun geniş ölçüde €n Tüzumlu ihtiyacını karşılaya- cağı gibi, gençlere de, çok şerefli, istikbali parlak ve müreffeh bir hayat kazandıracaklır. Türkku - şunun bu yeni teşebbüsü ile, yure — dumuzda havacılığa karşı nasıl gevk ve heves olduğu da, bir e: Te daha tezahür edecektir. Bir büyük davanın bir çok cepheler- den faidesinin tezahürüne vesile verdiği için, Türkkuşu Kurumu- nu takdir etmek Tâzımdır. Binlerce gencin, «Hava Gedikli Hazırlama yuvası: na koşacağını ümid ediyoruz. Bu yuva, memle- ket için de, gençler için de en par lak ve şerefli, sıcak bir kucak - lacaktır. - Gençlere, bü yüvaya koşmalarını tavsiye ederim. ğ ü REŞAD FEYZİ 800 bin Liralık Yol Bu sene iştanbulun mühte lf ka- — zalarında 800 bin liralık yol yapı- lacaktır. Her kaza kaymakamı, kendi ka- zasında en evvelâ yapılması icap eden yolları bir liste halinde tan- zim öderek Belediye reisliğine Böndermiştir. Belediye Heyeti fenniye mü - dürlüğü de bu bsteleri tetki et- miş ve listeler üzerine bir proje hazırlıyarak dün Daimi Encüme- he vermiştir. Encümen; — listeyi tasdik edince hemen faaliyete ge- çilecektir. Birimizin Derdi ” Hepimizin Derdi İşçi Mümessilleri Eyüptle oturan işçi bir okuyucu- mur yazıyor: «Blz işçilerin ne zaman yüzü - müz Tülcek acaba?. Kanumen W- çilerin hukukunu müdafas elmek için seçilen mümcsstilerin çoğuna dikat ederseniz, bunların fabri- kalörler ve patranlar lehine secii- miş olduklarını zörürsünür. Fub- rikatörlerin işine yarayan — nam- zod seçilmiştir. Herkesin — reyile mümessli seçilmemiştir. Şimdiden gonra daha çok canımız yanaca - fından alâkadarların nazarı dik- Katini celbederiz. Hallâ reylerin tekrar hükümet memurları ya - mında tetkik edilmesi ve seçimin bu sürelle tazelenmesi muvafık e- Tacaklır. ——— ——— va, bir düzine kadar gümüş ten cereler ve gümüş — tabaklar var sonra şumu da ilâve ediniz. Park taki pavyonun yanındaki gül a ğacınım dibinde toprakla hafif teş — tib örtülmüş tunçtan küçük bir heykel vardır. Reis tekrar bağırdı. — Bitti mi? Bitti mi? — Hayır, Hayır! Daha bitmedi. Rica ederim, biraz daha beni din leyiniz. Hizmetçimin oturduğu kü Çük evin bahçesinde içi altın dolu on bir kese yardır. Bütün bu ke- — selerin içinde bin iki yüz âltın lirş vardır. Bundan maada kırk tane iki birlik Lüt altını vardır. Yine altın kakmalı emaye bir kutu van dir. Onları da alınız. — Hepsi bu kadar mı? — Hayır, hayır, hepsi bu kadas — değil! Montröy isminde bir tanıda — merdivenden inince, sağ tarafta | bir dklaban ğa altın, zümrüd, elmas, bir bı- çak, bir saat vermiştim. Onları de 4 var)