İngiliz İmparato;'luğunım Müdafaası Müdafaa İçin Mılyoniar Sarlıta- Karar Verildi İngilterenin Milli Servetinin Yüzde Oniki Buçuk Nisbeti Tamamile Müdaffa Masrafına Gıdıyo' ngiltere için Britanya im- ı paratorluğunun — yollarını müdafaayı temin etmek nasıl bir esas olduğunu tekrara lü- zum olmasa gerek. İngiliz im - paratorluğunun yolları emin ol- mak en birinci esas. Bu yolları uzaktan, yakından tehdid eden kim olursa olsun İngiltere onu ihmal Onu bir gün kendi - hdid edemiyecek bir hale iştir. Avrupadak meselo .- lerden her gün bahsedl'eken dün- yazın başka taraflarındaki işleri unutmak da olmuyor. Bilhassa bu İşlerle ister istemez Avrupa me- seleleri arasında bir irt'bat ve mü- nasebet bulunduğu besbelli ol - duktan sonra. İngiliz impatatorluğu için A - vustralyanın müdafaası meselesi vardır. Avustralya bir gün ken - disini Japon tehlike ve tehdidi al- tında görmektedir. İngiliz impa - ratorluğunun en müh'm bir yolu Singapur buna karşı tahkim edil- di. Dünyanın en son tarzda mü dafaa vasıtaları orada bulunuyo: İngiliz imparatorluğunu teşki! e- den dominyonların her bir! kendi müdafaaları için lâzım olan vesa İti temin etmek lüzumunu duy - | maktadırlar. Yakın zamana ka - dar bu dominyonlar için xendi da- | hili terakki ve inkişaflarını dü - şünmekten başka bir gaile yoktu. Fakat b'rkaç senedenberi dünya öyle bir hale geldi ki İngiliz im- paratorluğu içindeki her dom'n- yonu da elindeki paranın mühim bir kısmını müdafaa çarelerini tes mine sarfetmek mecburiyetini du- yuyor. Londra gazetelerinin Avustral- yadaki — muhabirleri - tarafından gönderilmiş malümat bu hususta etraflı bir fik'r verecek mahiyet- tedir. Avustralya dominyonunda- ki nüfus 7,000,000 kişiden — fazla değildir. Böyle olduğu halde A- vustralya 3 sende başarılmak ü- zere millt müdafan için hazırla - nan progğramın tatbikine 80,000,000! İngiliz lirası harcedilecektir. Bu para çok görülmektedir. — Fakat kimse şikâyet etmiyormuş. Avustralyanın senelik vardatını teşkil eden 750,000,000 İngliz lira- sının yüzde 4 miktarı milli müda- faaya tahsis ediliyormuş. Halbuki| İngiltefe hükümetinin müdafaa için sarfettiği para İngilterenin Mmilli servetinin yüzde 12 buçuğu derecesindedir. Onun için buna bakârak Avustralyadaki İngilizler | ana vatar İngiiteresinin sarfetti. Ferit şaşırmıştı. Kendisini bir m,..ı. sanıyor, gözlerini sanki daha iyi görmek İ dikkatile bakıyor. Nesrini Lirden şüpheye düşüyor, ürküyo —Deli mi öldum ben?. Diyor, bir görümsüyü kucaklıyormuş gibi bu- nalıyordu! Bu hakikatle hayal, tereddütle ; sındaki çırpınma Feridin sinirlerinde epey sürdü ve en sonra inandı ki yanındaki Nesrindir ve o- nun kolları arasında sıkılıyor. O zaman kendisinin kir budala, bir hasta, Kerem benzeri bir âşık gibi kendisini Nesrine yakalatmasına üzüldü, ondan utandı. Nesrin: — Neydi o halin Ferit? Diye sordukça delikanlı âşık bütün bütün w tağiğür, kavranıyor. eziliyor, büzülüyor, ter dökü- yor, sevgilisine cevap vermek için dil'nin ağız baş- Tuği (i gevrilemiyecek kadar “YARIM SAAT SONRA —— Yarım saat sonraydı. İkisi de karyolanın üze- vrinde oturuyorlar ve ateşli ateşli konuşuyorlardı. | meselesi denizden müdafaasıdır. | donanması koşacak Avustralyayı | cesim gemileri | mühimmat da vardır. Buhlar - İngilizlerin son derece tahkim ettik leri Singapurdan bir manzara.. ği gayreti ve parayı gözönüne ge- tirmekte ve kendilerinin de daha çok emek ve para sarfetmeleri lâ- zım geldiğini düşünmekted.rler. Avustralyanın en belli başlı Coğrafi vaziyeti icabı böyledir. Fevkalâde bir hal olursa İngiliz müdafaa edecek- Şark sularında #mparatorluk yollarını korumak için ayrılan donanma Singapurda beklemektedir. Halbuki Avustral- yanın 12,000 mil uzunluğundaki sahillerini müdafaa- için İngiliz imparatorluğunun diğer domin - yonları ve İngiltere tarafından Mücssir bir yardım gösterilmesi lâzım gelmektedir. Kendi vesalti ile kendini müdafa edemiyeceği anlaşılan Avustralyanın bütün İn- Bülz imparatorluğu tarafından sarf edilen emek ve paraya iştirak e- derek çalışması ve para vermesi elzem görülüyor. Avustralyanın birkaç dretmota sahib olması ve bu harb gemilerinin de Avustral- ya sah'llerinden ayrılmamaları düşünülüyor. Halbuki Avustralyanın — böyle yapacak — vesaiti yoktur. 943 de İngiltereden Avust- talayaya bir dretnot v Halbuk! böyle cesim harb Tinin maiyetlerinde diğer gem! de olmak icab ediyor: Muhribler Bib... Bir dretnotun istedi lâh ve çin de Avustralyanın — 16,000,000 İngiliz lirası vermesi Jâzım geli- yormuş. Bugün Avustralyanın 5 kruvazör, 5 tane eski muhrib ve aasunamm VS 8Z geşyanmaman VA7 ETEM İZZET BENİCE aa — Görüyorsun artık halimi Nesrin neye dön - düm?. Bitsin şu iş kurtulalım!, Diyordu. Nesrin: — Bitsin sevgilim, fakat, evlendiğimiz zaman da birbirimizi bu kadar çılcınlıkla sevebilecek mi- gerçeklik ara- yiz bakalım?, daha bazı ufak yardımcı gemileri | vardır. Yeni deniz programı ile 2 kru- vazör, 2 muhrib, 12 torpido yapı- lacaktır. Sahil müdafaası için kü- Çük birkaç gemi de başka, İng'liz Amiralleri Avustralya i- çin tahtelbahir yaptırılmasını mü- nasib bulmuyorlar. Çünkü sahil müdafaasında bunların mücasir olmadığı gibi gerek yapılması ve gerek muhafazası için de birçok masraflar istediği fikrinde imiş - ler. Bu takdirde Avustralya do- nanması kruvazör, muhrib ve kü- çük bazı parçalardan ibaret ola- caktır, Bir de Avustralya sularındaki ticaret gemilerinin icabında si - lâhla teçhiz edilerek müdafaa iş- leri görebilecek hale getirilmesi için de çalışıyorlar. Bu gemilerin mürettebatı ona göre talim ve terbiye görüyorlar. Avustralya donanmasında şim- dik! halde 5,000 kişi vardır. Bun- lar 6,700 kişi olacaktır. Hava kuvyetlerine gelince, A- vustralyanın 934 de birinci dere- cede harb tayyaresi olarak yalnız 30 tayyâresi bulunduğu halde bu- Bün 132 tane imiş. Bundan sonra daha Avustralyada tayyare de yapılmaktadır. Fakat motörleri İngiltereden gönderili- yor, Bundan sonraki inşaat saye - sinde Avustralyada 4,000 kişiye daha doğrudan doğruya iş çıka- cak, dolayısile de daha pek çok kimseler geçinmiş olacaktır. artacaktır. Dedi, devam etti: kanatlaştığını — Geldiğim vakit seni mektuplarımın üzerine kapanmış ağlıyor buldum. Nesrin, Nesrin. diye haykırıyordun. Evlenmek bugünkü gibi sahip ol « mak iddiasından çıkan geniş, hayallere bile sığmı- yan ihtirası öldürecek diye korkuyorum, O vakit bağlıyan fırtınalı. ağlamıyacaksın, haykırmıyacaksın, bugün, yaşadığın ateşten kılıf soğuyacak, bizi birbirimize kasırgalı acı ve tatlı aşk hum- ması âteşini kaybedecek ve günün birinde de birer | ; : YÜZÜK MERAKI f Avustralya Japon Tehdidi Altında ! EĞER.. İZLANDA ADASI IMeraklı Şeyle | | Ümrüd veya yakul bir yüzük hoş görünür. Pakat, bütün par- maklar, ince ve kalın, renk renk yü- züklerle donatılırsa? . İmparator Hellegabal yüzük me - Üözaklısı ldi. Bir yüzüğü iki defa taşı « mazdı. iler zaman parmaklarında bir düzine yüzük bulunurdu. 3 üncü Hanrinka sarayı — erkâmının parmakları — yüzüklerle — görünmezdi. Kral, incileri çok veverdi. Elbiseleri inci işlemeli idi. Prens Kontinin dört binden fazla yüzüğü vardı. Kunları, — münasebatla bulunduğu her kadından bir yüzük al- mak süretile topladığını lddia ederdi. Yirmi dört yaşında velat eden mağ- | rar Düşes De Berriye gelince: Ölü - münden az evvel mahremi Madam dö Muşiye çok kıymetli bir yüzüğünü he- die etmişti. Üzerinde yüz bin altın kay- metinde bir pırlanla vardı. | Madam dÖ Muşi, yüzüğü verirken yanlarında kimse olmadığı için korktu, «belki çaldı.» derler endişesile Krala söyledi. Kral, mücevherat kutusunu ge- Hirtüi, baktı. Bu yürükten başka birşey eksik değildi. Buna rağman yüzüğü geri aldı, kızının sefahet arkadaşı olan Madam dö Muşiyi de sarayından kov- da: BU GECE RAHAT UYUYACAKSINIZ, " Yatak odanızın — penceresini açık bırakmayı unutmazsanız, . Çiçek vazolarımı sofaya bi - rakırsanız, . Odanını, sizara — dümanıma bokmazsanız, Cinlerden, perilerden ve ca- dılardan bahseden bir kilab okumaz- zanız, Kedinisi veya köpeğinizi de- garı çıkarırsanız, Sol tarafınıza yatmacsanız, u Horlamak Adetiniz ise sirt- Gstü yatmazsanız, ve, Karanlık bir odada yatar - sanız. İdare kandilini de söndürünüz. v Yorganınıza, çuvala girmiş ADi sıkı sıkı sarılmazsanız... Danlmarkanın mülhakatındandır. Al- manlar burada bir hava üssü tesis et- mek istediler, fakat muvaffak olama- dılar, İrlandanın mesabal sathiyesi 105,000 kilemetrodur. Bunun ancak 42000 ki- Tometrosu meskündür. Nüfusu 110,000 kadardır. Merkezi Kelkiyavikdir. 30,000 ahalisi vardır. Adada ona yakın volkan mevcuttur. Bunların en meşhuru Hekja yanarda- dadır. Yüksekliği 1,750 metrodur. 7 RAKAMININ HUSUSİYETİ Tarih tetkik olunurm 7 rakamının gok mühim reller oynadığı görülür. Hiristiyanlar ? rakamını mukaddes addederler. İncile zöre, dünya ? günde yaratılmıştır. Hemen bütün milletlerde, hafta 7 gündür. Musiki * makamdan ibarettir. Eskiler 7 Seyare sayarlardı. 7 cins maden olduğuna — inanırlardı. Dünyada ? garib şey vardır: Ehram- lar, Bağdadın asma bahçeleri, ilâh.. Köstantin, İstanbulu T tepe — Üzerine bina etmişti. Doktorun Öğütleri: Burun Kanaması Bürun kanaması, €ğer bir bastalıktan ileri gelmiyonsa, başi öne doğru biraz.eğri tut- malı ve başa, enseye soğuk kompres yapmal. Bir kahve kaşığı suda bir gram Antipirin hallederek bir pamuk parça- sını bu su ile islatmalı, buru- nun kan gelen deliğine koy- malı. Ayakları sıcak veya hardallı su ile banyo etmeli.. Ferit bu sözleri sonuna kadar Hizlı bir bunaltı ile kesti: — Sevgilim, yanlış düşünüyorsun, sğylediğin ters sonuçların hiç birisi olmıyacak. fakat, ben bugün de, yarın da, öbür gün de hep bu olscuğım. Bana, inan, güven... İKİNCİ SAATTE Gene o konu sürüyordu. Konuşmaları daha çok atoşlenmişti. Yalnız duruşlarında bir ayrılık var- di Nesrin, eskisi gibi karyolanın üzerindeydi, ba- caklarını aşağıya sarkıtmıştı. Ferit, yor. arada bir Nesrinin ayâklarına sarılıyor- iyledir, inan ki çok mes'ut olacağız.. Diye yalvarıyordu. Nesrin birden konuşma tav-  İKÂYE YANGO BİR —— ziz — Tebrik ederim, Şa- hin, nışanlanmışsın Şahin — (Sevinçle) Sen de duydün mi Ah, bilemezsin, öyle mes'udum kl.. Aziz — Allah versin. Demek, | kafana uygun bir kız bulabildin! Şahin — Bir piyango, benim a- ziz Azizim, bir piyango! Aylık büyük ikramiye değil, yılbaşı ik- ramiyesi' Uzun zaman. kendim de, bu #aadete İnanamadım. Çün- kü, bir çok acıklı denemelerden sonra, evlenmekten ümidimi kes- miştim. Aziz — Evet, sen, bir kaç kere düşünmüştün. * Şahin — Çocukta kararlar... Amma, bu sefer, kat'i.. “Evvelki- lere benzemiyor. Sana da, kaç de- fa anlatmıştım, azizim Aziz, ken- evlenmeği, ) dime, eş olarak seçeceğim kız, bir manolya' gibi lekesiz, hiç incin - memiş üzülmemiş, örselenmemiş olmalıdır. Arayan belâsını da bu- lur, mevlâsını da. Allah, bana acı» dı. Ben, evlenmek niyetinde o duğum kızlarda - bir çok vasıflar arardım. Bir fırsat düşürür, dene- dim. Hem, ne vasıtalar ve vesile- lerle! Meselâ, âşıkane kartpostal- lar, resimler gösterirdim. yahut a- çık yazılmış hikâyeler okurdum... Onlar, utangaç bir hal alacakları- nt sanırken, öyle tabitf dururlardı ki kanım kururdu. Yanlarından, tiksinerek kaçardım. Amma, bu, bir değil, beş değil! Hepsinde de ayni sukutu hayale uğradım... Nernmtini... Evet, nışanlımın adı da, kendi gibi nermindir! Bana, Nermini tavsiye ettikleri zaman, hakkında, çok iyi söylenmesine rağmen, yine iyice tahkikatta bu- lunmadan evlenmemeğe karar ver- dim. Yorulmadım, desem, yalan! Anamdan emdiğim süt, burnum - dan geldi. Koştum, terledim. Ta- savvur et, mahallenin imamın - | dan, bekcisinden köşe bakkalına, konu komşuya, hattâ sokak ara - larında dolaşan gedikli ayak satı- cılarına kadar sordum, soruştur- dum. Bütün duyduklarımı, din- lediklerimi not defterime yazdım. | Sana da okuyayım: «Mahallenin imamı — Mahalle- miz sakinlerinin hal ve hareket- lerile eskidenberi her cihetle alâ- dar olduğumuzdan tezkiye buyu- rulan bikri baliğanın ırz ve na - musuna hüsnü şahadet edebilirim. Yalnız, zamane icabıtından olarak kıyafetce her ne kadar bir mik- tar müsamahakâr iseler de... v. s. V. 8. <Aile mutfağı müessesesi sahi- bi — Allah için söylerim, 9 gile- nit kadınları, hep kadın kadıridık, ev kadınıdırlar. Mahallemizde, bir | tüten ocak onlarınkidir, Bizim ka- zancımız bu yüzden amma, doğ- Tusunu — söylemek — lâzımgelirse şimdi ev işi ile uğraşan, ocak ba- şında terleyip yemek pişiren ka - dın kaldı mi? v. &., v. s. Pi kitleri yerinde eski bir alledir. Borçlarını, ay otuz, otuz bir dedi mi, gün geçirmeden öderler. Bir seneden diğer seneye, defterime onların bir kalem alacaklarını ge- çirmedim. Bayana gelince, hani- ya, şu sabunda leke var, onda yok... «Komşu Hanife teyze — Yarın ahrette iki elim yamıma gelecek, neme lâzım vebalden korkarım. Gül gibi kızoğlan kız... Zaten a nası da, rahmetli ninesi de 1rzı- na kavi insanlardı. Nedense. Bü- “yük muharebedenberi kurban kes- miyorlar. Kendileri için olmasa bile, fakir fıkarayı da - düşün - mök. V. Bş V.& «Mahalle delikanlılarından bi- ri — Evlen, Bayım. Bu kısmeti kaçırma! Kelepirdir hani! Peşin- de dolaşanlar olmadı, dersem, yan çiz! Gelgelelim, şöyle dönüpte, göz ücile olsun bakmadı. Eğer bir fasafisosu olsaydı. Milletin gö - zünden kaçar mıydi? Hani, bir fingirti çakılsaydı, festival olur- du, Vallah billâh... v. s, vs. İşte, aziz Azizim, böyle bir fır- sat, binde bir ele geçer. Nışanlan- mazdan evvel de gördüm; hakika- ten sevimli, şirin, utengaç bir kız... Bir haftaya kadar nikâhıimız olu- oyr. Aziz — Allah mübarek etsin. Şahin — Ben bile, kendi kendi- Mi tebrik ediyorum. Bu, Allahın bana, bir lütfu, inayeti öldu. Yok- Ba, kat'iyyen — evlenemiyecektim. Tasavvur et, yırtık, âr damarı çat- lamış, şirret bir kızla nasıl evle- nilir? Bu evlenmekten yüm olur «Mahalle bakkalı — Halleri, va- ğilim. — Beni tanımı bü İ dim?. dinliyemedi. Bütün bunlar le konuşuyorsun, Seni bilmem, değildir. — Fakat bon sandığın gibi tertemiz bir kız de- Dedi; ilâve etti: ayorsun, bilaşiyorsun, anam kim, baham kim, nereliyim, nerede oturuyorum, nasıl düm, ne terbiye aldım, nasıl yetiştim, karak- terim nasıl, bu yaşa kadar neler gördüm geçir - hakkında hiçbir fikrin yok. Yal- nız yüzümü görüyor, sesini işitiyor, arada bir böy- Bunlar sana hiçbir şey öğretmiş Ferit aşk âlevinin kızartıp sulandırdığı gözle- rimi Nesrinin bakışlarına düğümlemiş alık alık ba- kıyordu. Sözünü bitirdiği vakit Ferit epey süren bir durgunluk, kel ni sürüyerek? Dedi, Ferit ne yerde oturu - kadar soğukkanlı 'nem. ne güneşten gelişinden koku alan yüzünde aykırı bir kımılda: keleme geçirdi, sonra, yine dili- — Benim sana güvenim var sevgilimi. kadar şuurunu, his ve heyecan- larmın alevli hızlanışına kaptırmışsa Nösrin de o ve serin düşünüşlü idi. Genç kı- zın ne iri, geceden renk çalan kara gözlerinde bir ışık, bahar çiçeklerinin bir araya V. 5, V. ) acemi çaylâklada uğraşma! mem amma. (Devamı 7 inci sayfada) » DA t Ankara Radyosv Boa0x 19 Program. 1995 Müzik (Neş'eli müzik - Fi 1915 Türk müziği (Fasıl heyeli). | 20 Memleket saat ayarı, ajans 1— Şivenlima peşrevi. i— Nari Halim Çavuşun - giveniki” bestesi - Bir gürüşlte düştü — 3— Şivenüma yürük semal - AF? me ola ol Milkl ebru. 4— Sadettin Kaynağın - Bestenitir garkı - Çiçeklen mağmeden. S— Kazasker Muslafa İzzel - Be” tenlgâr şarkı - Ey servü nazım. * G— Bestenigür şarkı - Ben seni geV" dim seveli. 1— Bestenizir saz semaisi, 8— Raif Beyin - Kürdilikicsakâr ©f kı - Kengi ruhsarıma. $— Osman Nihadın - Kürdiliklear” kâr şarkı - Gözümden gitmiyor. 10 Mühayyer türkü - Buşümr ait on dördü. 21 Konuşma (doktorun saati). 2116 Müzik (küçük orkesira - Şefi Necib Aşkın). 2LAS Konuşma, 22 Müzik (küçük orkesira - Necib Aşkın) devamı. 2230 Müzik (Öperetler - Pl). 23 Son ajans haberleri, esham, tah- vilât, kambiyo - nukul ve ziraat bor- sası (flat). 2320 Müzik (Cazband - Pi). 2345 - M Yarınki program, YARIN 12.30 Program. 1235 Türk müziği. — Büselik peşrevi, Z— Şakir ağanın - Buselik şarkı Sönbülislan etme etrafı. 3— İahakın - Bunelik şarkı. Gönü verme bivelaya, 4— MN Selimin - Buselik yarkı - vir pürcefa hoş dilberdir. B— Badettin Kaynağın - Buselik şaf Ka - Baplayıma ak düştü. -— 13 Memleket saal ayarı, ajanı — ve metcoroleji haberleri. 1215 Müzik (karışık program). 1245 - 14 Konuşma (kadın saati « 'Ev hayatına dalr). 13857 Hlcrt Reblulâhir 17 geti 1355 Rum! Mayıs 23 |