ehrimizdeki esnafın sıh- hi muayenelerine per - şembe günündenberi baş- lanmıştır. Dün öğleye kadar 5.000 den fazla esnaf sıhhi mu- ayenelerini yaptırmışlar — ve cüzdanlarımı almışlardır. Alâkadarların — söylediğine göre; bu sene hemen bütün &e- naf, tihhi muayenelerini bir an evvel yaptırarak yeni cüzdan- larını almak için her yıldan daha büyük bir alâka ve teha- Wik göstermektedirler. Hazineden Gayrimenkul Satın Alanlar Üçüncü Bir Şahsa Satabilecekler Hazineden taksitle satılan ve Dözine adına ipotekli bulunan gayri menkuller hakkında dün Mallye Vekâletinden yeni bir e- mir gönderilmiştir. Bu emre göre hazineden tak- #itle gayri menkul alanlar; bun - Jarı üçüncü bir şahsa ayni şert - lar dairesinde satabileceklerdir. Yalnız; bu satış dolayısile müş- terinin vecibesinde ve teminatır- da değişiklik husule gelmiyecek- tir. Borç bitinceye kadar, burçları taksit zamanlarında ödemeğe bi- rinci 'borçlu mükellef olacak / ve borç ödeninceye kadar da «ipoe- tek baki külacaktır. Yalnız; gayri menkulün yeni sahibi borcu kabul ettiği takdir- 'de 1 inci ve 2 inei müşterek borç nakli senedi yaparak hazineye ve- receklerdir. Bu takdirde hazineye verilmiyen taksitleri; her iki ta- raftan istemekte serbest buluna - caktır, Emirde; bazine taralından satır dan ve henüz müşterisi namıma ferağ ve hazine adına ipotek te- #is edilmeyen gayri menkullerin “başkalarına devrine mümade e- dilmediği de bildirilmektedir. —— Denize Düşürülen 1800 Lira Evvelki gün Haliçle vukua ge- len bir sandal kazası neticesinde yolcuların denize döküldüğü ve bu arada sandalda bulunan inşaat müteahhidi Nurinin içinde 1.800 Va bulunan cüadanının da deni- ze düştüğü yazılmıştı. Dün hâdi- € yerine tekrar müteaddit dal - gıçlar indirilmiş ise de para bir türlü bulunamamıştır. Tuharriya- 'ta bugün de devam edilecektir. ROMAN: 40 Fakat Grev daha diğer işleri oldu-| ğu için, Luvsiyen şâtosunun Hine memur olmak üzere yeni bir adam arıyordu. O da Kral Ondür- düncü Lüi gibi, zenci Zamor'u seç-i ti. Kontes Dubarry Versay sara- yında iken bu zenciye dünyanın | en büyük iyiliklerini yapmıştı. Fakat düşenin dostu olmadığı için) Zamor kendisine vaki olan derhal kabul etmişti. Şatonun içini, d- gini biliyordu. Grev ve tevabiire ondan daha iyi kim yardım ede- bilirdi? Kendi kendine genç yaşın-i da çektiği eziyetlerin — intikamını almak zamanının artık hulül et- tiğine kanidi. Zamor resmi bir va- zife aldığım zannederek, büsbü- tün kabarmıştı. Şatonun kendi — dine barakılmasını — tabii bir hak gibi telâkki ediyordu. ıihhi Muayenelerını Yaptırmayan Esnaf Umumi Kontrolda Para Cezas Verecekler ve Çalışmalarına Müsaade Edilmiyecek Bu, Belediye zabıtası me - murlarının gittikçe artan kon- trol ve teftişlerinin doğurduğu şayanı memnuniyet bir netice olarak telâkki edilmektedir. Ay nihayetine kadar sıhhi muayenelerini yaptırmıyan 8- nafa, 1 temmuüzdan — itibaren Daşlıyacak olan umumi kan- ârolda para cezası kesilecek ve muayenelerini yaptırıncıya ka- dar da çalışmalarına müsaade olunmıyacaktır!... Açıkta kalan Belediye Memurları Mühim Bir Kısmı Yeni Vazifelere Tayin Edildi! Vali ve Belediye reisi Lötfi Kır- dar açıkta kalan 145 belediye me- Murunun vaziyetlerile dün akşam geç vakte kadar meşgul olmuştur. Bu çalışma neticesinde; açıkta ka- lan memüurların yeni vazifelere tayinleri yapılmıştır. Bu tayinleri yazıyoruz: Çarçı Mezad kontrollüğünden açıkta kalan Ferid Muhasebe Mu- Takıbliğine, İktisad Müdür mua- vünliğinden açığa çıkarılan Halid yeni ihdas olunan Tahsil müdür Mmuavinliğine, lâğvolunan Varidat müdürlüğünden açığa çıkmış olan İsmalil Hakkı Muhasebe murakıh- liğine, İktisad müdürlüğü mura- kıbliğinden sçıkta bulunan Hik- met, Baha Kâmil, Tevfik Hesap işleri “murakıbliklerine, İktisad müdürlüğü murakıbliğinden açı- Ba çıkarılan Alâeddin, Eyüp Bele- Edirneden Sarfınazar da Ne Demek?.. aris - Soir gazetesi, Bulgar Başvekili Köselvanol'la yap- tığı bir mülâkatı neşredi - yor. Mülâkatın bir yerinde, Bul- gar komşularımızın Başvekilinin: *Türklerle dostluk tesisi için E- dirneden sarfınazar - etmek gibi bir fedakârlıkta» bulunduklarmı söylediği * “ kaydediliyor. Bu cümlenin manası bize garib göründü. Fakat, biz, kuvvetle e- min bulunuyoruz. ki, — dostumuz Bulgar Başvekili böyle bir cümle sarfetmemiştir. Aksi halde, bu garib beyanat tarzı ile, sayın Baş- vekil, hiç de yezinde olmıyan bir süz sarfetmiş olmaz mı?, Hangi Edirne?, Hangi feda - kârlık?. Hangi Bulgaristan?. Bu mefhumlar o kadar birbirinden u- zak şeyler ki, Parisli refikimiz, İvanof'a atfen yazdığı satırların belki enteresan olmasını temin çdebilmiş, fakat, hakikat olmasını n BÜRHAN CEVAT — Yer Mahsullerinden Alınan Tayyare Resmi Şimdiye kadar yer mahsullerin- den alınm:"'a olan 6 2 tayjare hissesinin 1 hazirandan İtibaren lâğvolunduğu bütün alâkadarlara resmen tebliğ edilmiştir. Esasen bunun tahsilinde ekser yerlerde bir çok güçlüklerle kars şılaşılkdığından karar bütün köy- lüleri memnun etmiştir, Ancak; 31 mayıs tarihine kadar istihsal mıntakalarından luccm" depolarına gelen mahsulâttan $4 | dükkânı di 2 resmin alınacağı emre ilâve e- dilmiştir. Bunlar tesbit olunmaktadır. KISA POLİS HABERLER! 4 Karagümrükte Karabaş ma- hallesinde oturan” kurldüracı Eş- zefin karısı Rahmiye meçhul bir sütcüden alıp içtiği sütten zehir- lenmiştir. Rahmiye hastahaneye diye Başkâtibliğine, Eyüp tahsil veznedarlığından — açıkta — kalan Tevfik Mezad dairesi memurluğu- na, Şişli tahakkuk kâtipliğinden #çıkta bulunan Cevad Temizlik şleri ambar memurluğuna, Yol tahakkuk memurluğundan açığa çıkarılan Selim Konservatuvar depo memurluğuna, Zat işleri mü- dürlüğü —memurlarından — açikta bülunan Bayan Fahire Sarıyer belediye yazı işleri hâtipliğine, E-| minönü — belediyesinden — açıkta POLİiS Ve ; Mahkemeler Dükkânı Helvacı Yıktırdı Bütün Şahitler Salih Aleyhinde Söz Söylediler ösl Mehmed” isminde bir sebzecinin işgalinde bulu- nan dükkânı yıkmaktan suçlu Helvacı Salihin duruşması: na dün Asliye Birinci Sulh ceza mahkemesinde devam edildi. Dün- kü muhakemede ondan fazla şa- hit sorguya çekildi. Bunlardan ka- sap Ali şunları söyledi: — Bundan tahrhinen 25 gün ev- vel, bir pazar sabahı, saat 5-6 si- ralarında, Çiçekpazarındaki dük- kânıma gittiğim zaman, Adalı Mehmedin dükkânmın damı üs- tünde bir kaç amele gördüm. Bun- lar kazmalarla dami yıkmağa ça hşıyorlardı. Vak'a — mahallinde helvacı Salihi görmedim.» Kasap Aliden sanra dinlenen hamal Mehmed çavüş da hüdise- yi göyle anlattı: Hâdiseden bir kaç gün evvel, bir gün Adalı Mehmed beni dük- kâünma çağırttı. Helvacı Salihin dükkânını yıkmak istediğin! ha- ber aldığını söyledi ve geceleri lememi rica etti, O- nun bu teklifini kabul ettim. Ge celeri dükkânda yatmağa başla - dim. Vak'a günü Adalı Mehmed evi- ne gittikten biraz sonra Salih bir kaç amele ile geldi. Dükkânın ar- ka duvarım yıkmağa başladılar.. Adalınm oğlu da dükkânda idi. Onu karakola gönderdim. Polisler ve bekçiler geldiler. Yıkma ame- liyesini durdurdular.. Sabaha karşı bir takım - seslar ile uyandım. Adalh Mehmedin oğ- kaldırılarak tedavi altın aalınmış- | hunu da uyandırdım. Dışarıya çık- tır, * Şoför Davud oğtu Cemal Ba- tığımız zaman, damın üstünde bir kaç amele gördük. Ellerindeki kaz- şaranın idaresindeki otobüs Köp- | Malarla damı yıkmakla meşgul i- Tüden geçmekte iken Üsküdarda | diler. Biraz sonra dam çöktü ve İnadiyede oturan Salih oğlu Meh- | dükkân içinde bulunan değerini mede çarparak muhtelif yerlerin- den yaralamıştır. «Biriktirme sandığı» ndan parala- rını almışlar ve ihtiyarlıklarından yeni vazife istememişlerdir!.. Fi kalanlardan 2 kadın ve 3 erkek Baki Beşiktaş yazı işleri kâtibli- ğime, Hal cibayet memurluğun - dan açıkta Mustafa ihtiyat su me- murluğuna tayin edilmişlerdir. Di- ier taraftan İktisad işleri 1 inci kısım şefliğine Mucib, Hukuk iş- leri avukat kâtibliğine Közem, İ- mar bürosu harita ve kütüphane memurluğuna Vefa Birson, cski Vakıf işleri mütehassıslığından 6- çıkta kalan Niyazi yine bu vazi- feye tayin olunmuşlardır. Ayrıca kadro harici halan 13 hademeden 5 tanesi kendi gönülleri rizasile Nasıl etmesin ki, Grev bu adam hakkında şunları yazmıştı: «Bu faziletli çocuk,on dört ya- şında iken ailesinin elinden alın- maştır. Avrupaya — getirilmiş ve €n nihayet bir fahişenin eline e- sir düşmüştür.» Zamor'un emrine iki tane de muhafız verilmişti... Bu adamlar Grev'in merhametsiz bir adam ol- duğunü biliyorlardı. Fakat Za- mor'un da şatodaki şarap mah - zenlerini herkesten iyi bildiğini biliyorlardı, onun için birinin şid- detinden sakınarak, ötekinin ah- baplığını bozmiyarak, — şütodaki muvakkat hayatlarım mümkün mertebe tatlı geçirmeğe çalışı - yorlardı. MUHAKEME 16 kânunuevvel 1793 de Madam Dubarry İhtilâl mahkemesi hu- zuruna çıkarıldı. Mahkeme sabah saat dökuzda toplanmıştı. Mahke- hademe de dün başka vazifelere tayin olunmuşlardır. Diğerleri de tayin olunacaklardır. Dün yapılan bu tayinler ile a- çıkla kalan 28 belediye memu - rundan 9 u. açıkta bulunug 61 üc- Tetli memurdan 9 u ve 11 namzed memurdan 1 i tayin olunmuşlar- dır. Vali ve Belediye reisi Lütfi Kırdar açıkta kalan diğer me - Tunacaklarını söylemiştir. bir bankerle iki oğlunu da mu- hakeme ediyordu. Bu adam da Landradaki bankası vasıtasile va- tan düşmanlarına para vermekle itham ediliyordu. Daha ortalık iyice ağarmamış- &. Hâkimler yerlerini almışlar - dı. Halktan kalabalık bir dinleyi- €i kütlesi kendi aralarında hara- retli hararetli münakaşa ediyor- Jardı. İlk olarak Konte Dubarry'nın muhakemesine — başlandı. Cenç kadın, beyaz elbiseler - giyinmiş olduğu halde jandarmalarıa ara- ü z me Madam Dubarry ile birlikte | altmış altı yaşlarında Holandalı | rünmüyordu. Herkesin zannetti- takdir edemediğim sebzeler en - kaz altında kakdı... Demir, Yusuf, Riza, Fahri ve diğer şahitler de dükkânın hel - vacı Salih tarafından yıktırıldı- Pını söylediler.. Duruşma karar vermek için 10 hıAlrını hınluldı. * 1569 vemmarilı tomokl) Köp- rüde bir taraftan diğer tarafa geçmek istiyen Mehmed oğlu Ali adında bir ameleye çarparak muh-| telif yerlerinden yaralamıştır. * Burhanettin adında bir gen- cin idaresindeki 299 numaralı mo- tosiklet Kırkçeşme mahallesinde oturan Abdullah ' oğlu 11 yaşında müurların da peyderpey tayin ©- | Turhana çarparak bacaklarından yaralamıştır. sında göründü. Hiç endişeli gö- ği gibi öyle tirtir titremiyordu. İt- ham edildiği günden itibaren, kurtuluş ürmidini hiç kaybetme - mişti. Bötün bayatında iyilik yap- maş olmasının mahkeme tarafın- dan takdir - edilemiyeceğine bir türlü imkân ve ihtimal veremi - yordu. *Çok para sarfediyorsun. diye yapılan ithamları yersiz bu- Juyordu. Bü paraların çoğunu fakirlere, artistlere, muhtaç esna- fa, ameleye dağıtmamış mi idi? Aşağı yukarı hemen herkes cö- merdliğinden — istifade — etmişti. Bunlar da halktan insanlardı. Mahalle Sokağından Saraya MADAM DUBARRY Halid Polisle Gider! Bekçiye Hakaret Eden Sarhoşun Muhakemesi umkapı mühslle bekçilerin- den İbrahime evvelki gece vazile esnasında hakaret eden Arab Halid isminde birisi- nin Mmuhakemesine dün Asliye Dördüncü cezada başlandı. Dava- €© İbrahim mahkemede - şunları söyledi: Dün gece, saat 9 -10 arasın- da. Kumkapıda - dolaşırken bir sokakta Halid ve iki arkadaşına tesadüf ettim. Bir yük arabasın- da bulunuyorlardı. Her üçü de sarhoş idi. Biybirlerile şakalaşı - yorlardı, alay ediyorlar ve ba- kırıp, - çağırıyorlardı. — Yanlarına sokulduğum zaman da dövüşme- ge başladılar. Geç vakit sakak or- tasında rezalet çıkarıp halkı ra- hatsız ettikleri için onları kara- kole davet etlim. Halid karako- la gelmek istemedi. O esnada po- lis memuru Hasan ile, arkadaşım bekçi Mehmed de geldiler, Hali- din koluna girdim. Fakat o yine gitmemekte israr etli ve bana hi- taben sert Bir tavırla: kim oluyorsun be adam? dedi. Ben yalnız polisi - tanırım, ona itaat ve hürmet ederim. Sen beni götüremezdin!.. Polis memuru Hasan da - diğer kojuna girdi. Karakola götürme- ğe başladık. Fakat biraz sonra Halid kağyışim) tutarak çekti. 'Ta- bancamı kayıştan çıkardı. Arkâ- daşım elinden tabancamı alarak bana iade etti. Halid kaçmak iste- di, fakat buna da muvaffak ola - madı. Onü nıu;ım lt Ve karakola götürebildik.. Arab Halid suçunu inkâr etti: «— Dün akşam bir iki arkadaş ile meyhanelerden birine girip - rada biraz içtikten sonra, dışarı çıktık. Arabamızın bulunduğu so- kağa gittik. Bir müddet arabada oturup konuştuktan sanra bir ar- kadaş: — Halid, dedi. Haydi git bize bir gişe dakı daha al, dedi. | Kalktım, araya yakın bir bak- kaldan bir şişe 49 luk aldım, Ar- kadaşlarımın yanına dönerken, ayağım kaydı. Düştüm.. Arabada- ki arkadaşlarım beni yerde görün- | ce başladılar kahkaha ile gülme- | ğe.. Onların seslerini duyan bek- çi ile polis memuru Hasan ve Mehmed vak'a mahalline geldi- ler; Bizi tutarak karakola götür- düler. Bekçi İbrahim kolumdan tutarak çekmeğe başladı. Ben de, ona nezaketle: — Beni bırak! Ben polis efen- Şimdi nasıl olur da, hâkimiyet mevkiine geçen halk, bu iyilikleri unutabilirdi? Evet Londraya gelen Fransız muhacirlerine de yardım etmişti. Bunların içinde açlıktan, soğuk - tam, elbisesizlikten perişan bir ha- le gelmiş bukadar ihtiyar, çoluk çocuk ve kadın vardı. Bu zavallı- lara yardım etmek her halde gü- nah sayılamazdı. Sadaka vermek suç teşkil etmez. Kontes Dubarry suçlu mevkitna, oturdu. Evvelâ şahidlerin dinler mesine başlandı. Bunların hemen hepsi de insan nankörlüğünün canlı birer timsali idiler. Konte- di ile beraber karakola giderim.. lVeı'gılerde Müruru Zaman Maliye Üe_kâleti, Teş- kilâtına Yeni Bir Emir Gönderdi Müruru zamana uğrıyan vergi ve resimlerin vatandaşlardan tah- sili cihetine gidilmekte olduğu etrafında Maliye Vekliletine gi - kâyetler yapılmıştır. Vekâlet bu şikâyetleri gör öânü- ne alarak dün teşkilâtına bir emir göndermiştir. Bu emirde «Vaktinde tahsil ve takip edilmemiş olan vergi ve re- Bim gibi âmme alacaklarının mü- Turüu zaman müddeti — dolduktan sonra borçlarım taleb etmek veya | haklarında haciz kararı alarak tat- | bikine girişmek süretile kanunsuz | müsmelelere teşebbüs olunma - ması, kununsuz muameleler€ te- şebbüs eden memurlar hakkında hemen kanuni takibat yapılacağı ve alâkadar memurların bu gibi hallerle vatandaşları rehatsız et- | meğe kat'iyyen meydan verme - | meleri» ebemmiyetle tebliğ olun- maktadır. Ayrıca devletin resim, harc ve vergi gibi alacaklarını müruru za- mana uğratanlara; müruru za - mana uğrattıkları bu hazine âla- caklarının hükmen tazmin ettir | deceği de emre ilâve olunmuştur.. Hü ŞüEr Havalar Birdenbire Bozdu Bir müddettenberi gayet müsa- Ht giden havalar dün birdenbire değişmiştir. Ankara rasad islas - yonundan verilen malümata re Kuradeniz ve Marmara havza- sında ş.mali istikametten esen kuv- vetli rüzgürlar yüzünden fırtma başlamıştır. Bu sebeple seferde bulunan bir çok vapurlar müte- yakkız bulunarak bazı limanlara iltica etmişlerdir. Mıntaka mer - kez Liman müdürlüğü vaziyet) a- lâkadarlara bildirmiştir. Yerler Geçen sene arazi tahriri bitiril- | miş olan vilâyet ve kazalarda ye- mi yıl «Arazi vergisi» nin yeni tah- Tir Özerinden tarh ve tahakkuk ettirilmesi Maliye Vekâletinden a- lükadarlara tebliğ olunmuştur... Sen işine git! dedim. Ben kat'iy- yen ona hakaret etmedim. Taban- Cat almadım. İbrahim yalan üyor. » Polis memuru Hasan, bekçi Mehmed ve Behcet şahit sıfatile dinlendiler; Arab Halidin bekçi İbrahime vazife esnasında haka- ret ettiğini söylediler.. Müddelumumi — Halidin Ceza kanımunun 260 ıncı maddesine gö- | retecziyesini istedi. Muhakeme karar vermek için 6 | hazirana bırakıldı. | sin hizmetinde çalişmış olan ka- | dınlar, başlarını kurtarmak için, süylemedik Jâkırdı. bırakmamış- lardı. Luvsiyen ahalisi de, Müd- delumumi kızar ve başlarına bir felâket getirir diye, sorulan bütün Htham suallerine «Evet: diye ce- vap veriyorlardı. Hele Zamor akla hayale gelme- dik © kadar ağır şeyler söyledi ki, hattâ mahkeme bile kendisi- ni süküta davet etti. | Grev, araba ile Parise götürü - | Türken kendisine teslim olmiyan genç kadının yüzüne bile bakmı- yor, sadece köntesin şatosunda bulduğu evrak ve vesikala - | rın memlekete karşı tam bir hi- yyanet teşkil ettiğini söylüyordu. Şahitler — dinlendikten — sonra, Müddelümumi Fukye Tenvil aya- Ba kalkarak iddianamesini oku - du. Bilhassa dedi ki: (Devara var) Üde henüz bilmemekle | Türk gazeteciliği hakkında, hayal | ve zanlara kapılanlara bir ders —“AZİIAH l”. HALE ©e7 Herkesi Kendileri Gibi mi Zannediyorlar? ondrada çıkan Daily Mcil gazetesi, Cenevre muhabi « rinden aldığı garip bir ha- adis neşretti. Baştan başa uy » — durma, feci bir hayal — mahsulü — ve çirkin bir iftira olan bu habe- rin kim tarafından, nasıl bir cür- etle uydurulduğunu şu dakikada bilmiyoruz. Yalan hâdise şudur; Almanya- nın Türkiye elçisi, Türk - İngiliz anlaşmasının aleyhinde neşriyat yaptırmak için, Türk gazeteleri- ne bir milyon isterlin harcamış! Daily Meil'in Cenevre muha- biri, bu çirkin haberi, bir Sov- yet diplomatından — duyduğunu kaydediyor. Bize kulırsa, ne Lon- drah refikimiz, ne de bahsedilen Sovyet diplematı, durup durur- ken, Türk matbuatı aleyhinde böyle hir iftira ortaya atmağa lü- zum görmezler ve böyle bir şeye tenezzül de etmezler. ; İftiranın asıl meabamı sarahat- beraber, vermek isteriz: Türk gaztecileri salılmış in - sanlar değildir. Garp matbuatını adım adım takip ve taklid ede - — riz. Fakat, bir kesım garp matbua- tının «Satılık adam olmak» vas- fıni asla kendimize örnek alma- mışızdır. Böyle iftiralar uyduran- lar, Türkiyeyi, Türkleri ve Türk matbuatını bilmiyenler ve mıyanlardır. Türk - gazeteci hiç bir yerden gizli tahsisatı yok- tur. Biz gizli hesaplarla yazı zan insanlar değil, memleket mez faatlerinin ölçüsiyle kalem yürü- ten adamlarız. 'Türk gazetecisi, daima temiz vo fariletli kalmak bahasma, ilele- bed mahrumiyete katlanmağa ra- zıdır. Yoksul gördükleri Babıâli çe- cuklarını isterlinlerle satın alb- caklarını zanneden akıl yoksulla- Tihm ahai karışlarım. REŞAD FEYZİ Şap Hastalığı Marmara ve Trakyanın ba 1 | yerlerinde şap hastalığı — hükür | sürmekte olduğundan. bi 'mint; » - kalardan piyasamizi gelimekte c-* lan tiftik ve yapak —muvareda 1 kâmilen durmuştur. İcâbeden sı* Mumuı ve Tnıkyada. ğ hi tedbirler almıncıya-kadar Tr: k. — ya muntakasında , balunan. ye:'t fabrikaların mümessilleri müb yaata devam edeceklerdir. Bilâ - hüre hastalık bertaraf edildikt 1 sonra mubayaa edilen mallar pi) x saya getirilccektir. Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Dilimizde Yabancı Kelimeler Kadirza Timanı caddesinde o- turan okuyucularımızdan Süley- man Sünter yazıyor: «Bir gazetenin başlığının sağ ve Sol taraflarında iki ilân rözüme ilişti. Bu ilünlardan birinde «kan- Tini kendi düllmizle mutlâka ifade ederdik. Acaha yabancı milletle » rin yardımma ihtiyaç — kalmadan kendi. dilimizle kendi — sösümüzü ifade edemiyecek — bir hale ml düşlük?a KUYUCUMUZA: Milli mevzalarda — duyduğunuz alâka ye hasasiyet şayanı tak -