HÂDİSELER KARŞISINDA Son Telgraf KİLOLUK GAZETE Ui NE İŞE YARAR? yi ünkü Son Posta refiklmiz- de şöyle bir küçük ilân gör- dük; «Madrabaz tavassutu- na lüzum kalmadan kiloluk iade gazetelerine ihtiyacı olanlar ida- remize müracaat edip arzu ettik- leri kadar iadelik kâğıt alabilir - ler.r Bu ilâna bakıp ta - refikimizin gazete nüshalarını kilo ile sattı - Çım zannetmeyin. Bu satılanlar, tadelerdir. İndelerin — çokluğunu da fazla bulmayın.. fadeler olma- | sa, kese kâğıdı nasıl yapılır?. NEVYORK SERGİSİNE KİMLER GİDECEK Beynelmilel Nevyork sergisine rağbeti celbetmek için, Amerika- hlar, akla gelmedik çarelere baş wuruyorlar, Dünyanın en meşhur dansözlerini ve yıldızlarını sergi- ye topluyorlar, Meselâ, sinemada, resimde, mecmuada resmini gör- düğünüz bir kadın var, değil mi? Nevyork sergisinde bunların ken- dilertni görebilirsiniz. Şu dansöz denen kadının en fü- Bünkârı 20 inci asırda en kuvvet- Hi bir silâh ve propaganda vasıta- # haline geldi. Nevyor ksergisi - ne gidecek olanların mühim bir kısmını bu gibi sevdahlar teşkil etse gerek.. YAKINDA ÇİLEK GELMEĞE BAŞLIYOR Mevsim — sonu — münasebetile | Hâlde meyva azalmış. zir mikdar portakal ve elma varmış.. Bugün- lerde Ereğliden çilek gelmesi bek Teniyormuş. Bu sene çileğin bol ve iyi oldu- ğü haber veriliyor. Yazlık mey - valara hakikaten — uzun zaman var ki hasretiz. Fakat, bilmiyo - rum, İstanbula ilk gelecek çilek kaç kuruşa satılacak?.. Tanesi bir kuruştan fazlaya, sepeti de — beş on liradan aşağı olmaz.. MKTEB BİNALARI ÇÜRÜK MÜ YAPILMIŞT. Yeni bir iddia da şu oldu: Son | on sene içinde İstarbulda yapılan mektep binalarından bazıları çok fena yapılmış. Bir kısmı çatlamış. hattâ, birinin tahliyesi bile tüzum | lu görülmüş. Bir bina, hem de mektep binası on senede eskir mi? Belediye muamelâtını teftiş e - den müfettişler. bu meseleye el koymuş'ır. Mektep binasında da dalavere yapmağı düşünen bir in- san hakikaten tesbit edilirse, bü- tün İstanbullular o adamın yüzü- ne tükürmeli! ÇOCUK BAYRAMI VE EĞLENENLER Çocuk bayramı devam ediyor. Çocukların eğlenip eğlenmediky lerini bilmiyorum. Fakat, büyük- ler. Çocukların gezmeğe götürül- mesi bahanesile, bir çok genç an- neler, babalar, sokak sokak, kapi kapı dolaşıyorlar. Birine rasladık ları zaman da: — Çocuk bayrama gidelim, di- ye tutturdu, gezdiriyoruz, işte, di- yorlar.. Fakat, gezmek arzusunu göste- ren çocuk olamakla beraber, ge- zilecek yeri tayin eder çocuğun anası veya babasıdır. Amma, ço- cuğun canı sıkılacakmış, gittiği yerde ağlıyacakmış! Orasını kim düşünür?. AHMED RAUF Gazetelere Göre Vaziyet CUMHURİYET; $ Nadir Nadi, Anadoluda çalış - mak — meselesinden — bahsediyor. Vatanın her köşesi mütehassıs unsurlara muhtaç. Ortada bir şi- kâyet var: Yüksek tahsil gören vatandaşların bir kısmı İstanbul- dkâ ayrılmak istemişor. Bu: şikâyet haklıdır. Fakat bu Bgibilerini tutmak ve istedikleri yanlış yoldan çevirmek herkes i- çin bir vazifedir. Şiddetle adama mdühtaç “olduğumuz büyük - bir kalkınma devrinde, bu vatanın yetişlirdiği adamlar, kendi ke - yiflerine göre yaşamak bakkına malik değildirler. Evvelâ vatan, sonra ben! 'TAN: M. Zekeriya Sertel bu sabah - l' ki yazısında Balkanlardaki yeni vaziyeti gözden geçiriyor ve di- | yor ki «Diplomatik — faaliyetler | şimdi Balkanlarda temerküz et - ' miş bulunuyor. Romanya Hariciye Nazırı Ber- Hine geldiği zaman, Hitler kendi - sinden şunları istemiştir: 1 — Polonya ile Almanya ara - sında bir harp ölursa, Romanya bitaraf kalmalıdır. 2 — İngiltere, Romanya hudut- lârını garanti etmiştir. Fakat mu- kabil teahhütlere girmemelidir. 3 — Sovyet ordularının Roman- ya topraklarından — geçirilmesine müsaade edilmemelidir. Bu üç şarta riayet ettiği takdir- de, Almanya Romanyanın istik - lüline dokunmıyacak, Umumi vaziyet sutu gösteri - yor: Demoktrasiler faaliyetlerin- de bati gidiyorlar. Bu, böyle de- vam ederse, Bulgaristanı da kay- bedebilirler. Yegâne ümit nokta- sı Bulgaristanda Berlin - Roma mihverine karşı duyulan — anfi- patidir. İngilizler — bu antipatiyi kendi lehlerinde kullanmak me - haretini gösterir ve süratle hare- ket edebilirlerse, belki Balkanlar- da, eskisi kadar değüte bile. yine kuvvetli bir blok vücude getire - bilirler, İKDAM: Ahmet Ağaoğlu, umumi vazi - yetteki bir müddet evvelki ger - ginlik ve sinirliliğin. gevşiyor gi- bi gözüküyorsa da aydınlık ve a - Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli Taribi Roman: No. ©1 Selim İspanyaya geldikten ve adım başında bir başka güzel ve sonra, Fatma'yı çoktan unutmuş- t Zaten, İspanyolların: «Kalp akçe, para olmiyan yer- de geçerl. Sözü de, Selim'i görüş ve dü- Şünüşlerinde haklı çıkaran sebeb- lerden biriydi. Silim, İspanıyada çok kadın gör- müş, hepsinin sevilmeğe, okşan- mağa lâyık olduğunu — anlamış; fakat; Maryana'yı candan sevmiş- . (Kızıl Filip) i takibe gittiği gün-| Yazan: CELAL CENGIZ ler içinde, o, Maryana'yı bir daki- ka bile unutmamıştı. Her zaman | gözünün önünde onun ince, zarif ve kelebekler kadar narin haya- lini görür, mütemadiyen içini çe- ker dururdu. Selim, Maryana'yı kolay kolay unutamıyacağını anlamıştı. Fatma o sabah bu kadar erken neden gelmiş; neden, çok yorgun olan Selim'i vakitsiz uyandırmış- &? Çadıra girer girmez sordu: — Filip'in başını sen mi kopar- din? Helim Mmüağrurane bir tavırla: Çıklığın henüz husule gelmekten YENİ SABAH: Zehir ibtilası Dün altı beyaz zehir kaçakçısı yakalanmış ve adliyeye toslim ©- dilmiştir. Samatyada oturan sabıkalı ero- in salıcılarından Kâzımın yeni - den bu işe başladığı haber alın- mış ve yakalanan Kâzımın üze - rinde 19 paket eroin bulunmuş - tar. Yakayı &le veren Kâzım ero- inleri Kel Hulüsi adında birin - den aldığını söylemiş bunun üze- rine yakalanan Kel Hulüsinin ü - zerinde de bir mikdar eroin bu - lunmuştur. Kel Hulüsi eroinleri Bekir a - dında bir sabıkalıdan aldığını iti- raf etmiş Hacı İsmail adında bi - rine bir paket eroin satarken suç üstünde yakalanan Bekirin üze - rinde 100 grak ercin bulunmuş - tur. Bekir de beyaz zehiri sabıkalı Mustafadan aldığını bunun üze - rine yakalanan Mustafa da Mav- rodan adında birinden aldığını | - tiraf etmiş bunların üzerlerinde ve evlemtinde yapılan srama neti- vesinde birer mikdar eroin bu - lunmuştur. pek uzak olduğunu kaydettikten sonra diyor ki: «— Fakat bir nokta artık sara- hatle tebellür etmiştir. Bu nokta, milletler arası siyasi faaliyetinin Balkan devletleri etrafında te - merküz etmesinden ibarettir. Etrafı sarı!mış olan Yugoslav - yanına Roma - Berlin mihveri ta- rafından kapatılmış- sur olduğu artık bir vâkiadır. Bu devletin mukadderatı; artık taayyün etmiş gibidir!» VAKİT: Alman devlet reisi — Hitlerin; Ruzyeltin meşhur mesajı üzerine küçük devletlere yaptığı sorguyu mevzuu bahzeden Asım Üs, <Te- lüşa sabep ne?» diyor. «Almanya ve İtalya her sözleri ve hareketleri ile hudutlarını ge- | nişletmek istediklerini ilân edi - | yorlar. Beynelmilel bir sulh konferan- sına davet edildikleri halde bu- nu da reddediyorlar Aynı zamanda bu devletler ba- zi komşu memleketler ile sıkı mü zakerelere girerek bit harp vu - kuunda onların ya yardımlarını, yahut bitaraflıklarını temine ça- lışıyorlar. Bu vaziyeti göndükten sonra bazı memieketler sulhu teh- likede görerek telâşa Gdüserlerse sebepsiz madir?e B. Hüseyin Cahit (Ruzvelte karşı) isimli bugürkü başmaka - lesinde; Amerika Cümhurreisi « zetelerinde büyük bir hücum ve tahkire maruz kaldığımı yazıyor: *Talepleri hep ortaya atmayıp birer birer balletmek emeli izhar edilirse bu ancak, Çekoslovakya ve Arnavutluk'ta görüldüğü gibi, küçükleri birer birer yutmak mâ- nasından başka bir şey tazammun edemez.. — Evet... Diye cevab verdi, Fatma: — BSeni tebrik ederim, Selim! dedi. Bu gece duydum geldiğini. Güneşin doğmasını — bekliyeme - dim.. Kalktım. Sana geldim. Ar- tık, İspanya (Kara cübbeliler) in tahakkümünden kurtulmuştur. Ve gülerek ilâve etti: — Elhâris, bu muvaffakiyetini duyunca ne kadar sevinmiş bilsen.| Selim yavaşça başını salladı ve: «— Neye yarar? Maryana'mı el den kaçırdım. Diye bağırmak istedi. Birden kendini tutarak mırıldandı: — Büyük bir iş değil... Daha | da gördüm. — Beraber buralarda kaldıkça, çok büyük hizmetler göreceğiz. Yararlıkla - | rımız, fedakârlıklarımız birbirini | takib' edecek. | — İşbiliyede ne zamana kadar kulacağız? POLİS Mahkemeler Ve. Deli Oğlan Mahküm | Edenler Bir Gün Timarhane Arkadaşına Rastlamış imarhane arkadaşı deli Ha- T lilin kendısine emanet etti- Bi bir toneke sadeyağı, baş- kasına satmak suretile emniyeti suilstimal etmekten suçlu ham - mal Bedri (Delioğlan) ın muha - kemesine dün de asliye dördüncü cezada devam edildi. Bedri hâdiseyi şçöyle anlattı: «— Bundan birkaç ay evvel, birgün vapurla İzmitten geliyor- dum, Vapurda timarhane arka - daşlarımdan Halile tesadüf ettim. Onunla bir müddet şuradan bura- dan konüştuk, timarhane hatıra - larından bahsettik. Sonra deli Ha lil bana: — Delioğlan, dedi, İzmitte, bi- irsindan bir mikdar esrar — satın aldım. Onu bir teneke yağ için - de İstanbula getiriyorum. Fakat vapurdaki zabıta memurları ben- den şüphölendiler. Eğer beni se- versen, bana bir iyilik yapmak is- tersen, bu tenekeyi rıhtıma sen Çıkar, sonradan onu senden alı - rım, dedi. Halil. samimi bir arkadaşım ol- duğu için onun bu leklifini red edemedim. Benim kimsem yoktur, gecele- ri Vefa mezarlığında, bir tabut i- çinde uyurum. Halilin bana ema- net ettiği tenekeyi de mezarlıkta bir yere gömmüştüm.. Bir akşam yine yatmak için me zarlığe gitmiştim, Deli Halili ora- tenekeyi gömdüğüm yere gittik. Fakat i - çinde esrar ve yağ bulunan tene- kenin çıkarılarak, yerine boş bir teneke konulmuş olduğunu gör - dük. Ben kat'iyyen bu yağı ve 8- rarı başkasına satmadım.» Mahkeme, tahkikat evrakı mün dericatı ve şahitlerin ifadeleri ile Bedrinin suçunu sabit gördü ve onu bir sene hapse raahküm etti, Fakat bazı sabeplerden dolayı bu ceza dört aya indirildi. ——— Bir Çocuk Kuyuya Düştü Bakırköyünde Niyazi Bey ao9 - kağında 22 numaralı evde oturan sütçü Rizanın 4 yaşındaki oğlu İbrahim bahçede oynarken ağzı açık bulunan kuyuyo düşmüştür. Bakırköy itfaiyesi tarafından ku- yudan çıkarılan İbrahim hastane- ye götürülürken ölmüştür. — Belli olmaz. Belki yarın, ö- bürgün Garnataya gideriz. — Tarık bin Ziyad İspanya kralını esir almış, diyorlaz, doğru mu? — Yeni mi düydün bunu? Ar- ftık İspanya devleti tarihe gö - müldü. Musa bir Nasir İspanyaya valik umumi oldu. — Ya Tarık.. O ne olacak? — Bazı şehirleri iyice işesi ve (Lozitanya) cihetlerinde asayişi tesis ettikten sonra Şama döne - cekmiş. — Böyle değerli bir kahrama - nın bu sırada Şama dönmesi doğ- rü mudur? Selim gülümsedi: — Burada yapılacak iş kalmadı. Bundan sonra, Tarık daha büyük ülkeler fethine hazırlanıyor. —Hedef neresi?, — Avrupaya geçip bütün Bal- kavları. Macai İmzayı | Taklid 21 Parça Emlaki Ele Geçirmişler #kân memurlarının imza - larını taklit etmek ve sah- te klişe kullanmak suretile 21 parça emvali metrükeyi elleri- ne geçirerek, bunları başkalarına satan Hüsnü Yazar, İnayet, Retik Hıfzı, Hayriye, Hüsnü Alkin, Ha- tice Melek, Mehmet — Süleyman, İskender, Cafer Şemsi, Ziya Süer ve arkadaşlarının muhakemesine dün Ağırcezoda başlarıdı: Mehmet, mahkemede şu ifade- yi verdi: «— Karım İnayet, Yanya mü- badillerindendir ve Balkan har - | binden sonra İstanbula gelmiştir. Emvali metrükeden bir ev almak için, bir dostun tavsiyesi ile mu- ameleci Hüsnü Alkine müracaat ettik. Hüsnü teklif'mizi kabul et- İ ti ve kısa bir zamanda, Beyoğlun- da, Mukaddes spartımanının 32 hissesinden 16 hisses muame- lesini yaptırarak, evi bize teslim etmeğe muvaffak oldu. Bu ev bi- lâhare karım tarafından — Necmi | Güneş isminde bir zate — ipotek edilmiştir.. Hüsnü Alkin suçunu inkâr et - ti e— Ben kat'i karısı İnayete al wamele- sini yapmadım. Yalnız — bir gün Mehmet bana müracaat ederek. —Emvali metrukeden bir ev al- mak istiyorum, ne yolda hareket etmeliyim? diye sordu. Ben de: — Bu işi için bir istida ile vi - lâyete müracaat et, dedım. Bundan başka, kaleycı Nuri iz- | minde bir zat ta iskân muamele- | #ini takip edebilmesi için, kendi- | sine bir mikdar para vermemi | rica etti. Onun bu arzusunu yeri- ne getirmedim ve evin muamele- sini de yaptırmadım.» Refik Hıfzı da dedi ki; e— Haydar isminde — birisini Hüsnü Yazar vasıtasile tanıdım. | Mehmet ve evin Kendisi bono almış, Aaynı zaman- | da iskân adi hakı da varmış. Bo- i noları ve iskân adi hakkını noter | müvacehesinde satın oldım. Hüs- | nü yazar, bana sattığı gayrimen - kullerin muamelelerini - birisine | yaptırdı ve bilâhare bunları bana teslim etti.. Hatice Melek- «— Ben, dedi. Babıâlide bir ter- zihane açmıştım. Bir gün, Refik Hıizı bana geldi ve Hösnünün bi- risinden istihkak satır — uldığını söyledi. Fakat Selâniğe gidece - ğinden onun vekâletini kabul et- memi rica elti. Ben de kabul et - tim ve işini takip ettem. Yapılan muamelelerin sahteliğinden ha - berim yoktur. nırlarına kadar zapt ve istilâ et - mektir. Ondan sonra son hedefi Bizanstir. — Ne dedin? Bizansı da mı zap- tetmek istiyor?. — Evet, bunu Eilhâris'e söyler. ken duydum. Eğer Musa bin Na- sir yolunu kesmezse. — Bu ne demek? Musa onun büu. fütuhatına mâni olmak mı isti- yecek?. —Belli olmaz. Kıskançlık bu.. — Ortadaki şerefi aralarında paylaşamıyorlar mı? — Şeref, mal ve para gibi ka- bili taksim olsaydı, şimdiye kadar çoktan paylaşmışlardı. — Fakat, bu hak Tarık'ın değil midir? Musa bin Nasir çocukluk | yapıyor, eğer böyle düşünüyorsa Ben, onların anlaşacaklarını ummuyorum. Musa bin Nasir, Kra- lm karısını kendi çadırına hiz - | ni Alman si » | metci olarak almış. Bu, onun gu- 1 Bursadan Döndüler giden hukuk lebelerinden 600 ki- şilik kafile gerek Mudanya ve ge- zek Bursada bando müzika yüzlerce mektepli ve kalabalık bir halk tarafından karşılarmışlardır. Mudanya iskelesi tren islasyon- klar ve «Hoş geldiniz ü- niversit 1 afişlerte süslenmişti. caddelerden geçerken sev heyecanla seller gibi taşan Bur - sahlar: «Var olun!», «Çak yaşa - yınl» diye bağırıyorlar — ve var kuvvetlerile alkışlıyorlardı. Merasime saat 21,30 da başlan- dı. Alkışlar arasında söz alan, hu- kuk fakültesinden Orhan bir nu- tuk söyledi. Geçit resmi başlamadan evvel hukuk fakültesi talebelerinin, bir hukukçu olan Vali Şefik için ha- zırladıkları altından mamül fa - kültenin rozetini dekanlık kana - Hle bütün Bursalılar önünde Va- liye verildi. Vali bu rozeti kabul- den sonra kendisine gösterilen a- lâkaya kısaca şu sözlerle muka - bele etti: «Üniversitenin değerli gençle - riş «Misafiri bulunduğunuz Bursa tarihinde ikt büyük sevinç duy - mt e- biri, inkılâbın arifesinde Bbcd f £ Atatürk'ün — Bursaya geldiği zaman, biri de, bugün o - nun emanetinin bekçileri sizlerin buraya ayak — bastığınız bu sevinçli gün... Bu sevinçler sonsuzdur.. Ve hiç unutulmıya - caktır Bu münasebetle bana lâik | gördüğünüz bu hatıranız — bütün hayatımın en büyük kazançlarını dan biri olmuştur. Onu ömrüm ol- duğu kadar saklıyacağım. Ve ha- yata gözlerimi kaparken ona ba- karak kapıyacağım..> Sürekli alkışlarla sona eren va- linin bü sözlerinden sonra doğ - ruca Çelikpalasa ginildi. Orada talebeye limonata ve sandviç ik- ram edildi. Nihayet sant 6,30 da Çelikpa - lastan hareket edilerek Çekirge istasyonuna vâsıl olundu. Bura- da yapılan samimi bir merasimi müteakip üniversiteliler Bursayı terkettiler. O sıralarda, birçok âciz müba - dillerin işleri geri kulıyordu. Bir | akşam Hayriye isminde bir kadın terzihaneme geldi. Mübadil oldu- ğunu, ev almak istediğini, fakat ihtiyar ve sağır olduğu için, işini takip edemiyeceğini söyledi — ve kendisine yardım etmemi istedi. Kadının haline acıdım: — Peki teyzeciğim, dedim. Bir vekâletname ver, ben işini takip ederim. Birkaç gün sonra vekâletna - meyi getirdi. Ben de bir istida ile vilâyete müracaat ettim. Bu işi için çok uğraştım, fakat kadına bir ev almağa muvaffak olama - dım...» Şahitlerin de dinlenmeleri için muhakeme başka bir güne bıra - kıldı. Turunu gösteren bir hâdisedir. Fatma hayretinden az kaldı kü- çük dilini yutacaktı: — Ne diyorsun, Selim? - diye bağırdı - Kraliçenin Musa bin Na- sire hizmetçilik yaptığını duyma- mıştım. Gerçek mi bu söyledikle - rin?. — Senin duymadığın daha çok şeyler var, Fatma! Biz erkekler, ne de olsa, sizden daha kulağı de- lik ve sizden daha uzağı görür kimseleriz. Musa bin Nasir, İspan- ya hazinesini de Tırık'ın elinden almağa muvaffak olmuştur. Hat. tâ Kralın hususi mücevherierini ve parasının bir kısmını kendi oğ- du Abdülüziz'e göndermiştir. — Neler duyuyorum. Selim! Şimdi neredeyse aklımı oynata - caçım. Haniya Musa, İspanyanın hazinelerini Şama göndermişti... doğru değil mi . (Devamı nar) ve den | SÜ Ü ” | gönderilen mesâja * olan | Korkuyor mu Yazan; Ahmed Şül Almanya, Ruüzvel vab için hazırlanmı tır. Bu hazırlık cüm mak üzere, Almanyı adı geçen devletlerde tehdit altında hissed leri hakkında bir an ajans haberleri bild buna inanılma: haberi doğru im diye kadar Holanda, çika ve Litvanya hü den bazı vablar almıştır. Sor ler sor lesajın göndi | haberdar mıydiniz? 2— Ruzvelt'in bu dermesine sebeb old 8— Kendinizi tehdi ediyor musunuz? Amerika Cumhurrn janı Hitler ve Musoli derirken, hiçbir dev etmediğini bildirdiği Binaenaleyh bu suali sine ve ikincisine, Ru disi cevab vermiş b Kimbilir belki de Al velt'in doğru söyleyiy ğini kontrol etmek & çüncüsüne gelince; © karı böyle bir sualdi — Benden korkuyı Bu sualin İngiltere Sovyet Rusya'ya da | edilmediği malüm di kü Ruzvelt'in listesin dahildir. Bugüne ka devletlerden Litvany vermiştir: «Z22 martta imzalai| kavele ile Almanya b cavüzden vazgeçtiğin. mnat verdiğinden kork| Holanda da korkm: dirdikten sonra «her gı bazırlıklı. bulundi etmeği de unutmuyori Belçika'nın şu sel yokmuş: «Çünkü Frı ye Almanya tarafındı dilmiş bulunuyoruz.. İsviçre, Giyom Tel'i yyakışır bir celâdetle taraflığını — ordusile azmetmiştire cevabım: Şimdi bu cevablar akla bir sual geliyor:! çen martlanı evvei bu Jovak'yadan sorulsayı verirlerdi? Ve İtalya 4 iki bafta evvel Arna cih etseydi, nasıl bir d H ; emniyetin det lamanın yolu böyle bi mak değildir. Devletli malarına bakmak d İsviçre ve Belçika gib ları beynelmilel gararj kinan devletler bile büyük bir kısınını silj çin sarfetmektedirler| daha nazik olan me: milli gelirlerinin yar lasını silâhlarına sarfı ğer bu devletler tehdit altında hisset| lar, bu kadar parayı etmek istemezler. Ruzvelt'in mesajın tiği gibi, şüphesiz Alı talyanlar da dahil, hd tün Avrupa millı korku vardır. Arnavutluğun i havası yaratmıştır. B rak beynelmilel müz emniyeti geri geti! nın ve İtalyanın elle! kat bunu yapabil velt'in mesajına iknâ Aisi hir savah verilmi