"—oğgoı_ı TELGRAF — 20NİSAN 19> Türkiye Asla | Mağlüb Edilemez (1 inci sahifeden devam) yesile beraberdir.» Gazete bun - dan sonra Türkiyenin Balkanlar- daki ve dünya politikası içindeki ehemmiyetini de tebarüz ettire- rek şu imütalea ve tavsiyeyi yap- maktadır: «Diğer taraftan Türkiye, şarta muallâk müsaadatta bulunması için Romanya nezdinde tavasıut edebilecek mevkidedir. Bu takdir- de Yüğoslavyanın istiklâli de yek-) pare olarak tahkim edilmiş olur, Arnavutluk müstesna olarak, Bal- kan Birliği, gayrikabili nüfuz bir ilebilir. Şar- boğazlarla hayati a- lâkası olan Rusyanın da tam teş riki mesaisi temin olunmalıdır.» Londra 20 (Hususi)— Romade Macar Nazırlarıle yapılan müza- kerelerde Balkanlar meselesine Je ehemmiyetle temas edildiği an- laşılmaktadır. İtalyanın Arnavutluk, Bulga - ristan ve Yugoslavyayı içine alan yeni bir Balkan bloku teşkil et. mek istediği hakkındaki haberler, bura siyasi mehafilinde itimatsız- likla karşılanmakta ve böyle bir teşebbüsün tahakkuku güç olaca- ği kanaati izhar olunmaktadır. Bilâkis Balkan paktının daha e kuvvetlendirilmesi yolun- da atılmış ve atılmakla bulunan adımlar vardır. NELER GÖRÜŞÜLDÜ? Roma 20 (Hususi) — Macar baş- vekil ve Hariciye Nazırı ile Muso- lini ve Kont Ciano arasındaki mi zakereler müsaid bir hava içinde | cereyan etmektedir. Bu relerden sonra, Macaristan, Ber- Tin - Rama mihveri dahilindeki yı rini daha ziyade tekemmül ettir- mş olacaktır. Bu müzakerelerde Transilvanyadaki Macar ekalli - yetleri ve Yugoslav - Macar mü- nasebetleri ve Balkanlarda yeni blok teşkili meselelerinin, bil - hassa görüşüldüğü tahmin edil - mektedir, MACARLAR İTALYAYA MİNETTAR Roma 20 (Hususi)— — Venedik sarayında Macar Nazırları şerefi- ne verilen ziyafette Musolini bir nutuk söylemiş ve bilhassa u noktaları — İtalya, Macaristana aid top- rakların Macaristana iade edildi- #ini görürse, adalet prensiplerine üyan bu neticeden dolayı çok memnun olacaktır. Macaristanın antikomintern pakta iştiraki iki memleket kuvvetlerinin birleşti - rilmesi yolunda atılmış bir adım- dır. Macaristanın bu kararı, orta Avrupanın ve Tuna havzasının, siyasi ve içtimal istikrarına hiz- met etmiştir. Macar Başvekili Kont Teleki bu nutka italyanca cevab vermiş ve demiştir ki: — İtalyanın takib ettiği hattı - hareketi Macar milleti minnettar- hıkla karşılar. İtalyanın bize kars 9 gösterdiği tesanüde ayni suretle mukabele edeceğiz. İtalyanın kuv- vetli bir Macar milleti istediğini biliyoruz. Macaristan, İtalyanın 'Tuna havzasında takib ettiği kiya- setli, mutedil ve realist politika- sından ayrılmıyacaktır. Bununla Hakkı Hoş, Nahoş Bir İş Yaptı Pantalonuna Bira Damlatan Kadının Kadehle Kafasını Paraladı Dün akşam Hürriyet! ebediye eki gazinolardan birinde lama hâdisesi olmuş, bir adam üzerine bira daxn kadımı yaralamıştır. Htâdise şöyle olmuştur: Hakkı Hoş adında biri öteden- beri tanışmakta oluuğu Nadide adında bir kadın ile dün buluş - muş, ve beraberce Hürriyeti ebe- diye tepesindeki Gazbisin gazino- suna giderek içmeğe başlamışlar. dir. Çakır keyif olan Nedide bir a- | Hatayda Cebri kasının hiçbir devlet tarafından yanlış tefsir edilmesine müsaade edemez. Budapeşte ile Belgrad birbirlerine gittikçe artan hür - met ve riayet hislerile meşbudur- lar, MACAR HARİCİYE NAZIRININ BEYANATI Roma 20 (Hususi)— Macar Ha- riciye Nazırı Kont Csaky gazeteck-| lere vuzu bulan beyanatında de- | miştir ki: — Ruzvelt'in mesajı Macaris - tanda nahoş bir tesir hasil etmiş- tir. Macar milleti, mütevetfa Vil- son'un ortaya/attığı on dört pren- sipin ne netice verdiğini hiç unu- tamaz. Triyanön muahedesi bu on dört prensipin mahsülü değil mi- dir? Bu muvakkat sulh, hâlü mil- letler arasındaki münasebatı ze- hirliyor. Amerikanın merkezi Av- rupa işlerine yeni müdahalesini de ihtiyatla karşılamaktayız. ROMANYA, ALMANYAYA İTİMAD EDİYOR Berlin 20 (Hususi) — Hariciye Nazırı Fon Ribbentrop tarafından verilen ziyafette, Romanya Hari- ciye Nazırı Gafenko'nun söylediği sözler, gazetelerde memnuniyetle karşılanmıştır. Gafenko bu nut - kunda Romanyanın Almanyaya iti- mad ettiğini, son ticaret muahe- | desinin haklı ve tam bir kıymet iktisab etmiş olduğunu söylemiş - tir. Gafenko buradan Londraya ha- Teket edecek ve 22 nisanda orada bulunacaktır. SÜVYET - İNGİLİZ MÜZAKERELERİ Londra 20 (Hususi) — Bir harb balinde İngiltere ile Sovyet Rus- | yanın birbirlerine mütekabil yar- dımları hakkındaki müzakereler bir anlaşma ile neticelenmek üze- redir. Sir Vilyam Sid ile Litvinof aratında Moskovada yapılmakta olan müzaker kat'i safhaya yaklaşmıştır. Sövyetler arasında cereyan eden Müzakerelerin bir anlaşma ile ne- ticelenmesine intizar edilmekle- dir. DANÇİG MESELESİ Berlin 20 (Hususi)— Polonya ile Dançiğ ve koridor meseli sulh yolile halledilmesi ümitleri zail olmuş değildir. Bu iki mesele hakkında Berlin ve Varşova hü - | kümetlerinin görüş noktalarının yaklaştırılmasına çalışılmaktadır. Varşova hükümetinin Almanya lehine bazı müsaadekârlıklar gös- termesi beklenebilir. İşgal Yapılmıyacaktır Paris 20 (Hususi) — Pransız Ha- Ticiye Nazırı Böne — beynelmilel | vaziyet hakkında paslâmento bas TiCiye encümeninde .zahat verir- ken, Hatay hakkında da şu söz- leri söylemiştir: — Fransanın, Türkiy dostane münasebetlerde bulun - mak arzu ve ümidle tekrara lüzum yoktur. Türk hükümeti, Ha- tayı cebren işgal etmek niyetinde| olmadığına dair teminat vermi: ile dalma| ralık Önünde bulunan döle bira kadehini kaldırmış ve şerefine di-. yerek Hakkıya doğra uzatmnıştır. Nadidenin elindeki kadah tepe - Teme dölü olduğundan birkaç dam- la bira Hakkının açık renk pan - talanunun Üzerine dökülmüştür. Buna canı sıkılan Hakkı da Nadi- denin elindeki bira kedehini kap- tığı gibi başına vurmuş ve Nadi- | deyi ehemmiyetli surette başın- dan yaralamıştır. Nadide tedavi altına alınmış, Hakkı Hoş yaka - lanarak tahkikata boşlanmıştır. Hitler'in 50 inci Yeni Safha.. (1 inci sahifeden devam) Nazırı da dün Berlinde Hitler'le görüşmüş, Alman Hariciye Vekili ile müteaddid mülâkatlar da yap- miştir, Berlin, bu görüşme ve mü- lâkatları dikkate şayan bir hava içinde nakletmektedir. Bütün bu sahneler ve tezahür- ler diplomasi an'aneleri ve vakıa - ları bakımından asla kat'i hüküm- lerde bulunmayı İcab - ettirmez. İngiltere de mukabil faaliyet cep- hesi üzerinde boş durmuyor ve.. en geniş bir çerçeve içinde biran önce Roma ve Berlinin işlemek istedikleri devletler üzerinde mü- essir olmuya çalışıyor. İngiltere - | nin, hatta Bulgaristanın da ilti - hakı suretile Balkan birliğini kuv- vetlendirmek — politikasını takib ettiği aşikâr bir hakıkat halinde göze çarpıyor. Bütün bu karşılıklı foaliyet sah-| neleri arasında bir de Rüzveli'in mesajı karşısında Hitler ve Mu- | solini'nin verecekleri cevab vz ziyeti vardır ki, Hitler tarafından Şirmi sekiz nisana bırakılan bu cevabın çeklinde her halde cere - yan etmekte bulunan sağlı sollu Müzakereler neticclerinin de mü- ği anlaşlıyor. Hu- halde Hitler Bezlin ve Ro- mada cereyan eden mü rin alacağı vaziyeti ve Lonı d P-| lomasisinin bu müddet - zarfında | iktisab edeceği muvaflal veyal ademi muvaffaki müstakbe! hattı hareketine csas ittihaz edecektir. Ancak ve mu - hakkak ki, dünyanın umum! po - | litika vaziyetini son harb kasır - gasıma tehir tmkânıni yaratmakla beraber her halde: — Sulha mı, harbe mi doğru?.. | Sualini daha ziyade aydınlata- | €ak yeni bir safhava girmiştir. Dünyanın mukadderatı ve herşey şimdi totaliter ve demokrat dev - letlerin giriştikleri müzakerelerin ve hkummalı diplomasi fealiyetinini sonuna bağlanmış bulunuyor! ETEM İZZET BENİCE tal ça. dü izakerele - gö yo Yıldönümü ( tnci sahifeden devam) kıt'alar ve hava kuvvetleri iştirak edeceklerdir. Diğer m'lletler mü- messillerine Almanyanın askeri kudreti bu vesile ile bir daha gös- terilmiş olacaktır. Rol | ğu kadar tabillikten ayrılmamaya — Filmler-Yıldızlar? Nasıl Gı'iluyor Ve Nasıl Ağlıyorsunuz_ 2. asıl gülüyorsunuz?, Güler- ken nasıl — ağlıyorsunuz?.. Neş'e veya teessürü sahme- İşte, evdiğiniz, alkışladığınız san'atkârlara bir gazetecinin sor- duğü sunller... Cevabları da şun- lar: Lusyen Baru *«Nasil mı gülüyorum?.. bil, h: Gayet ta farkıma bile varmadan ümü yaparken, mümkün oldu- gırım. Sırası gelince gülerim, ğa, göz yaşları dükmeğe ir fikir be- yan edemiyeceğim.-Çünkü şimdi- ye mak mecburiyetinde hiç kalma - kadar yaptığım rollerde ağla - m, Ben, dalma gülerim ve gül- mek isterim, yan bir artist, sırası gelince heye- et neticelerini | “*hA düşmekten kendisini ala - | - | maz. Bu heyecanın arkasından da Şi gelir. «Ben, şahsan yapma güzyaşla - | rından, Amerikan ve Fransız stüd- rında kullamılmâsı mutad ©- lan gliserinden nefreç ederim. «Şimdiye kadar çevirdiğim filim- lerdekt rollere rağmen. gülmey severim ve gülmeyi ağlamadan da-! ha kolay bulurum...» YJon Serve ««Beni en ziyade heyecanlandı-. ran, müeteessir eden fiim, ilk çe- virdi tamamile benim rolümdü. Bu ber- taraf... ğim bir rol yoktur. «Stüdyoların muhiti heyecana | filimdir: Cani... Bu rol, kat'i surette tercih etti - üsald mi? diye soruyorsunuz... Cevab vereyim: Stüdyolar biraz umum! çarşılara benzer. Orada e-i hemmiyet — verilen biricek şey, ağlamıya veya gülmiye hazır bu- lunmaktır. Heyecana hiç de hazır bulumadığınız gün felâkettir. Pa- saportunuzu elinize verirler. «Dahası var: Ayni sahneyi bir Propaganda Nazırı döktor Gö - bels de akşam radyoda bir nutuk Almanyanın diğer bütün şehir- leri de donanmıştır. Bu şehirlerde, | de geçid resimleri yapılacak, hita- beler söylenecektir. gçok kere tekrar etmek moeburi- yeti... Hangi filimde ençok göz - yaşları döktüğüme gelince: Ağla- dığım zaman hakiki gözyaşı dö - kerlim. Gliserin veya başka bir şeyi kullanmadım. Şunu da ilâve ede-| yim ki arkadaşlarım arasında bun- ları kullanan yok denecek dere- | ALMAN HARİCİYE NAZIRI HİTLER İÇİN NE SÖYLÜYOR? | Berlin 20 (AA.) — Nacht Aus- | gabe Hitler'in bayramı dolayısile Von Neurath'ın Hitler tarafından takib edilem harici siyaset hakkın- da bir mülâkatını neşretmekte - dir. Von Neureth, Hitler'in altı ge- nedenberi mütemadiyen çember yasetine karşı muvaflakiyetle | mücadele ettiğini söylüyerek Gi « | yör ki: #— Daha 1933 de, Lütvinof Lon- drada birçok devletlerle demok- rasileri Almanyaya taarruza iç - bar için müzakerelerde bulun - muştur. Almanya bune Milletler Cemiyetinden çekilmekle muka - bete etmiştir.> Von Neurath Polonya ile 1934 del aktedilen dostluk muvhedesi hak- kında şöyle demektedir: * başkaları kör olmamış olsalardı bu hâdise Hitler'in ni * yetlerini anlatmak için onlara kâ- fi gelirdi. Mezkür muahedeye halk hiç de taraftar değildi ve Alman- yaya ağır fedakârlıklar güklü - yordu. 1914 denberi ilk defa ola- rak gayesini bir hâd'se, Versa - illes muah n ektiği ebedi kin ile tezad teşkil eden birhâ: dise vuku buluyordu Eden'in 1934 de Berline yaptiğı del et mi HÖ M tar mi mi İngilterenin hakika' tarafhı muahedeler manyanın aekeri hürriyetini ilân suretle de Almanya: tik vaziyetini kurtardı.e sürdüğü 13 prensipi kati olarak çizm ———eremmiz| ziyaret bu İngiliz devlet adamının | daha o zamanlarda bile iyi niyet. r beslemediğini İsbat eylemişti. stediği bi- çember içine almak için birçok 4 idi, Hitler buna 1935 martında Al- mekle mukabele eyledi ve bu diploma - Mütcakıben Van Neurath, 1935 artında Hitler'in Rayiştağda ilerii hatırlatarak iyle demektedir: «— Eğer diğer devletler Hitler'in bu tekliflerni kabul etmiş olsa - | lardı Dünyayı birçok endişelerden| sıkıntılardan kurtarmış olurlardı. Halbuki aksi yapıldı ve Fransa loskova ve Pragla ittifak eyladi. Şimdi Hitler harici siyasetini bulünuyor: Heri rafta ve bütün vaşıtı İarlâ ko - Ünistliğe karşı müzadele etmek | ve binaenaleyh İspanyu ve İtalya | İle müşterek ve müstakar bir si- yaset takib eylemek 21 mayısta — Almanyaya karşı marızları tarafından tevcih olu- man hücumlardır. ki, Hitler'i Bo- hemya ve Möravyanın işgaline ve | 'Burada bir hiniye Hinces tepisine, “ARSbÜK s Bazıları Sun' î Goz Yaşlarmdan Nefret Ediyor; Stüdyoda Gülmenin, N de nasıl bülabiliyorsunuz?. Mirna Loy cede azdır. Hemen hepsi bundan nefret ederler...> Jüri Astor «Acıklı ve heyecant. bir filimde| asla rol almadım. İnsan, sinirle nince gözyaşları — kolayca gelir. Gülme?.. Ben, gülmeyi severim. Bunu ağlamaktan daha kolay bu- lurum ve her rolümde gülmek -- terim. Gülme, hayatın acılarını u- nutturur...> Piyer Nav «Bir aktörün gözyaşı dökmesi, dökmek istemesi — biroz güçtür. Şüphesiz hassasiyet — meselesi, Gözyaşı dökmek çok zahmetli bir şeydir. Filim yapılırken bazan ay- ni sahneyi dört beş Köre “tekrar | etmek ihtiyacı hasıl olur. Birinci, ikinci defa neyse, fakat sonraları! gözyaşları gelmez, gel de birin- cisi kadar tabii olmaz Bence gül- mek daha çok kolaydır...» Jan Gallan «Beni heyecana düşüren, müte- essir eden filimler: (Dostlar), (Aşk tellâlı) ve (Anafor) Hilemlerdir. «İlkevvel senaryoyu temsil edilecek şahsın karekterini| üğrenmeli. Sonrası kolaydır. Fa- kat bazı maddi sebebier heyoca- na, toessüre mani olur. İşte bu fe- nadır. Bir hiç yüzünden insan his- sizliğe düşer. Bir daha söylüyo rum, rolünü hakkile kavrıyan bir artist bu vaziyetten çabucak ken- dini kurtarabilir...» Nita Baya «Ben, yaradılışta neş'eli, keyifli ve güler yüzlüyüm. İstediğim za- man kölayca gülerim. Heyucanlı, tesirli sahneler benimi için değil- dir. Şimdiye kadar çevtediğim fi- limlerde ağlamadım, göz; dök- medıın. Güldüm, hep gü'düm... iRuzvelt Son Sözünü Söylemedi (1 tnci sahifeden devam) lar sen iyi politikanın gözü kapa- yıp yakayı kurtarmaktan — ibaret olduğunu» ileri sürüyorlardı. Ruz- yelt, harbin önüne geçmek ister- ken, nasıl bir tehlikeyi göze aldı- ğını bilmiyor değildi. Çünkü va- tandaşlarından çoğunun — Avrupa, işlerine karışılmasını hiç de iste- medikleri malüm bir hakikatti. Fakat Ruzvelt tehlikeyi göze ala- rak Hitler'e ve Musolini'ye mesajı göndermek cesaretinde bulundu. Çünkü Ruzvelt, Avrupada yeni bir harb vukuunda: «Mütocavzi | kimlermiş, şimdi gördünüz mü?» diyebilecektir. İTALYAN MEHAFİLİ HİÇ SES ÇIKARMIYOR Paris 20 (Hususi) — Ruzvelt'in mesajına — İtalyanın — vereceği cevab — hakkında — gazeteler - de hiçbir habere tesadüf edilme- mektedir. Hariciye Nezareti mat- “buat mımıınıı de ecnebi muhâ okumalı, | .| filim (Mürettebat) dır Onun a Raymond Rulo «Artist; acıklı ve teessürlü bir sahnede ağlamalıdır. Bu bir va- ııfedır Fakat araya giren birçok ler bazan buna meydan bi- | raıuım_ Meselâ: Güzel günler) de-| ki ölüm sahnesini gözününe geti- riniz. Beş saattenberi yatakta ya- tıyorum. Filme başlandı, çevrili- | yor, Simone Simen ağlıyor, ben | ağlıyorum. Birdenbire hop! Ma- kine durdu. Kirpiklerimdeki ri- meller damla damla akıyor, göz- lerimi büzüyordu. Yeniden baş - Jamak için tamam bir saat bökle- mek lâzım geldi. Sırasında kah « kahayı salrvermekten, gözyaşları dökmek her halde daha güçtür...» Konstans Remi *Oyniyacağım rolleri kendim #eçerim. Hoşuma gidenleri oyna- rım. Sinemada heyecan göstermek, pek müşküldür. Evvelden hazır bulunmanın yardımı çoktur. Nası lmi ağlıyorum? Oynarken tama - mile kendimi unuturum. Döktü » , Büm gözyaşları hakikidir. Gül - mek çok kolaydır. Ağlamak husu- sunda muhitin de çok tesiri var - dır, Bu gibi roller bexi sıkar. Bir gün acıklı rollere karşı grev ilân edeceğim...> Vilyam Pover «Beni en ziyade müteessir eden cıklı sahneleridir. Pekâlâ-bilirsi- niz ki teessürü izhar için mutla- ka gözyaşı dökmek icubetmez. Bu. başka türlüde gösterilebilir. «Acıklı bir rol yaptığım zaman| cidden müteessir olurum, ağla - Tım. Size tuhaf bir vak'a anlata- yım: (Mürettebat) filminde bir | ağlama sahnesi vardır. Bu sahne çevrilmiye başlar başlamaz, kü - çük (Serj), iki gözü iki çeşme ağ- lamağa başladı. Nasıl / Nasıl ağladığını birlerin suallerine karşı cevab ve- rememektedir. Eğer Hitler «hayır» derse, Mu- sölini de «hayır» diyecek mi? Mat- buat müdürlüğü bu suale de ce- vab vermemektedir. Bununla beraber İtalyanın ve- receği cevabın Almanyanın vere- ceği cevabdan farklı olmiyacağı şüphesiz addedilmektedir. Budapeşte 20 (Hususi) — Ruz- velt'in mesajıma Hitler ve Muso Tini'nin ne cevab vereceklerini mevzuu bahseden muhalefet ga- zetelerinden Magyar Nevzet di - yor ki: «İki tataliter hükümet şefine gönderilen bu telgraf, bugünkü vaziyetin bir felâketle neticele - niceği günün yaklaştığını açık bir samimiyotle göstermektedir. Bu- nunla beraber, Ruzvelt'in mesajı- nan Avrapadaki siyasi hâdiselerin cereyanını değiştirip değiştiremi- yeceğin! kestirmek müşküldi | Birlenir, sinirlenince de gö , mış, bir daha ne evine d Hemen Hepsi d Ağlamaktan Kolay Olduğunda Birleşiyor sordular: «Dün ölen küçük ğimi hatırladım...> cevabifil Gllserin kullanmak; çirkinki istemiyen kadınlar için iyid” Miye gelince, bu gayet kolil Mirna Loy «Rol aldığım bütün filim verim. Sırası gelince tabil BÜ kadar hoşlanmam. En 7i nirlerime dokunan şey bif yi birkaç kere tekrar —€ Gerçi biraz canım sıkılır. buna rağmen yine ülk sah Bibi güler ve herkesi de Tüm, *Eskiden facla rolleri de yordum. Gülersem nasıl talö surette gülüyorsam ağlar) böyle idim..> a Jozet Day — | «Ne gülmeyi ne de uğlı cerebiliyorum. Bunu — öğrü' için çok çalışmaya mecburt ni, gülümserken belki gö nüzdür. Fakat, kahkaha 4! asla... Sesim buna müsald Düzeltmeğe çok uğraştım. kün olmadı. Ağlamıya gelit nemada bunu lüzumsuz £ rum. Çünkü perdede haki yaşlarının akışı pek o kadaf olmaz. Gliserin kullanmayı Ü sevmem. Yalnız bir kere, bin matemi) filiminde ağl Ve bir türlü göz yaşlarım! diremedim. Bu göz yaşları yetten ileri gelmişti. Çok dum. Sonra fazla müteessif Muştum. Şunu iyi bil'niz, hayatta kahkaha ile gölün gibi yerlere yatıp göz yaşlaf külmez. Sinema da bir hay#' | nesidir...» ş Madölen Röne «Göz yaşlarımı, daima hbak larak dökerim. Bunun için bif bilmem' ve öğrenmek de Gülmek gayet kolaydır. ve dir... Florel «Göz yaşları döküp ağlar ziyade gülmekten holanırımk lamak, benim için çok Hatırıma şahsi birçok. acı getiririm. Stüdyoda ağlamak dıma giden bir şeydir. Bir $ dekor yanlış oldu mu, haydi kalım, yeniden ağlayınız. ları kurur, akmaz olur. Benef yaşları döküp dökmemenin * dar ehemmiyeti yoktur. Ziffı yirciler yalnız gözlere değil * tün çehreye bakarlar. y «Gülmek... daha knla)'Ü" hangi bir insan, istediği zartf | tediği kadar gülebilir..» Bir Çocı.ık Kayboldu Davudpaşa orta mektebi $0f mıf talebesinden Ali Necdet bir haftadanberi kayıbdır. Çocuk geçen hafta. p Nü öğleden sonra evinden ne de aranan yerlerde ve M bazı nezdinde bulunamemışt, Bu tegayyübden fevkalâd€ dişeye düşen babası Samat Davudpaşada Çardaklı hamtl/ 55 numarada ikamet ('du emekli binbaşı Ali Aker zabi el haber verdiği gibi dün mi mıza da müracaat ederek $7 söylemiştir: — Oğlum perşembe gü beri hiç bir yerde yoktur. disinin nerede bulurduğun (f Tp bana teslim edene elli JFf İ di mükâfat vereceğim gibi “de olduğunu haber verene 'ıiımır ereceğim