Tefrika Numarası : 79 Dualarla Bahriye Nazırının ömrüne Bereketler Okundu Çölde Çeşitli Arab Yemeklerıyle Mükemmel Bir Ziyafet Verildi Cemal Paşa bunu duyunca is- € oturduğu andanberi Müuhafaza ettiği mağrur tavrını tdu, Bacak bacak üstünde du- Tan ayaklarını yete bastı, koltu- h erile tuttu, ile- Tiye bir hamle yapacak, sıçrıy Sakmış gibi bir vaziyes aldı, çer- fabuk ve arka arkaya hiadetten Wrete, hayretlen hasede deği - n manalarla tuhaflaşan vüzunü Düruşturdu, ıslıklı bir sesle hay- iTcasına | du: din?i. Enver Paşa- i ferikliğe terfüni bu- Üren bir tezkere m?, olmuş bu terfi? Yaver elindeki kâğıda bir deta daha gö — H gün ev Sakallı Nazir Yerinden kalk da duüran kırbacı erin korku ve hay» iç « gözleri- n gözbebeklerine, Bu bana hı,ı.m h. hal, Gafletinin Sin apoletindeki yıle dan birer tanesini sök, be- * tak... Ördü emri ile bi- Tinci ferikliğimi ordu ve kıtaata | et... Sanra, mabeyini hü- Tayun cenabı mülükâneye tel - | Brafla terflimi bildir ...Durma... Yaver titriyen ellerile kendi Poletindeki yıldızlardan birer Besini çıkardı, iri yarı sakallı ku- Mandanın omuzundaki bol yil - dizlı gırma örgülerin birer tarafı- | a iliştirdi, bir adım geri çekildi, içüncü yıldızla apoletlerinin al- Üğı yeni şekli aynada seyreden lâdan çıkmağa hazırlandı. Yaver | ile mabeyin telgrafi ğa giderki t parmağın: | gelip teslim oluncuyı temiz haşladıktan sonra babaları kadar Şam- da, nezaret altında kalmalarını e- mir ve kaçmağa teşebbüs eder- lerse astıracağını söyliyerek teh- did etti. İşte o gün, yüzbaşı Şevkel'in omuzlarından kumandanın apo - tikal eden iki yıldızın meydana getirdiği neş'e; ilk defa sasi» hüviyetile huzu çıka- rılan iki Suriyelinin, Anze şeyhi , Suriyedeki, dördün- kumandanı Cemal Paşa manda inci Ferik Cemal şa Kanitrede, muz ve p gaçlarilı andı de ordu erki e mükemmel ziyafet #dli Arab yemekleri, t Arnavutluğun İşgali Vazıyetı Degıştırdı (4 füncü sayfadanı depam) Roma mihveri dolay ya ile sımsıkı döst bulunuyor. Romadaki Avrupalı muhabir - lerin yazdığına göre bütün bu söy- lenen şeyler daha birer tahmin « den ibarettir. Fakat Sinyor Musolini etrafı uz- laştırmak; ihtilâfları halletmek i- çin araya girmek rolünü üzerine İtalyanın ate alı geleceğini evvelce söyle- miş miydi?. İta Fronsi sı idi, Lor Lebistar tekrar almadan evv istedikleri naza! sı li lyanın istedikleri bir kere İtalyanın ular bes- 'a mehaflli, hakkında duy yol açma- | Yazan: Rahmi YAĞIZ harlı etler ve bol! Lübnan şarabile dolan, taşan sofralarda yüzlerce kişi yedi, içti, şarkılar, gazeller, heyheyler Şama kadar bütün Ka- nitre vadisini akislerile dolaştı: — Ya heyyy.. Kumandanültür- ki Cemal Başa!. Nâraları ve buna yakın dualar- la Bahriye Nazırının ömrüne be- reketler okundu... Gece yarısına doğru yaver Şevket, Rabat ile di- ğer Şam ileri gelenlerinin orta - fında vakar ile konuşan kuman- mandana sokuldu, kulağına bir - şeyler söyledi... Tok karnına ce- düğmelerini çözmüş, hür- er tazyıkin- süzgün gözlerle rafa çarpıttı, di — Yarına kadar uş? VDevamı var) ana ve- Şttrak etmesini | istemişlerdir. Pakat Lehistan için | a hiçbir zaman Almanyadan | vazgeçecek değildir, diyorlardı, — | uki şimdi vaziyet, İtalya dluğu — işgal İngilter tiğ İtalya ilo ola: irmuştir. | Fakat İtalyanın behomehal tat - | min edil; ği adımdan ve İngilterenin ek geri dönmiyeceği fesih tehdidine belebilmisle kalkması beklene bilir. | t da muka - | HlleYF | h'n ıunhııL 15 bin ka “Pina Menikelli,, nin Âşıkı ile Konuştum (5 inci sayfadan devam) şaşmayın sakın. Onu bir da-| ha göreceğim amma, burada, bu | yalancı dünyada değil. Öbür dün-| yada, Uzun. dağınık ve yarıdan çok kırlaşan saçlarını — karıştırarak, gözlerini kapar gibi bir tavırla yere baktı: — Şu duvardaki resimlere ba - kınız! Dü: da bu kada: ve sehhar bir kadın gördünü hiç? Onu, öldükten sonra keni me o kadar yakın hissetmeğe bı ladım ki. Her dakika beraber ya-, $iyor gibiyim. Daima onunla ko- nuşur, derdleşirim. O, beni sanı- yorum ki öldükten sonra sevmeğel başladı. Böyl onun Tuhunu her dakika yarımda his- | setmez ve gölgesini bu kadar canlı olarak karşımda görmezdim. — | Elini arkadaşımın dizine koydu:| — Sen, herzamanki gibi. bugün| de bana güleceksin! Ziyası yok Gül. Fakat, biran için olsun bana İnan ki, o şimdi yine burada. zimle beraber oturuyor.. Bizi din liyor. Hem de biraz muğber ola - | rak.. | — icta muğber olmat delle | Daima ve sevgi diyorsunuz, Sevg dan memnun olm: Dalgın ve dolgun züme çevirdi. - Hayır, & Çünkü o, hayatta oldu?! fazla kıskançtır. rdan çok hoşlanır. Ben # kadar - &: - ancak güzel | mü | e otudan bahse- inizin ruhu bun-l görlerini yü- | açabildim nduğu | * de biricik yıldızıdır. Za man zaman bana iltica eder.. O - nunla sabahlara kadar konuşuru: Elini a da: ü Yanındaki eski kanepeye ay: ıydu. den ç ti ğini TRİYANON inci sayfadan devam) Lııı Filip, 1705 de, Kraliçe V torya için bir y n'da tertib ol Opera ve bale: kestane eğaçların: serler de verilirdi. Lül'yi Trianona çı inin — güzelliği 'non'da 40 bin lâle, n fll, gi k odası döşendi. han eğlen- di Bazan | altında kan- ken di. 18 ilâh.. fidanı vardı Trianon adeta bir (çiçek sara- 1) idi. İhtilâl zamanında güzel » alel gelmedi. 1808 de Na- rüh | | cağım. Sen, | Polyon şatoyu ve bahçeleri gez « — İşte. Şimdi de burada otu - ruyor. Dünyada olduğu gi bür âlemde de sırnaşık, ar varmış yılışık Zaman zaman ken disini rahatsız ederlermiş. Daha dü: e bana yalvardı: — <Hâlâ, | bu iğrenç kahbın içinden, bu ağır yükün altından kurtulup bizim Aleme gelmiyecek misir.? İşte o za-| man bana musatlat olan bu sirna- Şık rulilardan kurtar benim ebedi hdi dedi. Faka kadar tatlı ki. Viktor Hügo'nun | » fakat yaşa!» sözü her za- e kendi sevg Ben: sesini yakar olacaksın!» hayat o kendime: n | zaman geliyor yal niz biri Onu h- yabiliyorum, gölgesini görüyorum.| Neden dür göçüp gideyim?i ki, ben düny ada tanıdığım Yoksa, | hiç bir değeri yok- beş yıl var ki, cemi- bana he Ve emin da anci için aya kiyme 'orum. uzak yaşamaktayım. Dün-| nde miyim, mezarda mıyım? akıllı beni hergün gelir, yoklar.. Çama şırımı yıkar, Bana yiyecek verir.| Babamdan kalan bir evin bir kö- şesinde oturur.. Üst tarafını kira- ölüm bile ben Çünkü, ben ye bediyyen öleceğini değilim. Hayatımda bir kere nildim.. Beni menikelli yendi m. aşk yendi.. Pina 10 uncu Şarl Tri anon'da oturmadı Fakat, Lüt | Filip, örrünün büyük bir kısmını bu. şatod. urg'la düğünleri Kral aile sarayda ikamet ettiler ve m T SON TELGR F — 8 NİSAN 888 Beyhude Iztırab Çekmeyiniz Bütün ağrıların panzehiridir Bir tek kaşe NEVROZİN Bu muannit baş ve diş ağrıla- rını sür'atle izaleye kâfidir. Roma tizma evcar, 5 fsal ve le iztırapları NEVROZİN'le teda- vi edilir. , Grip v karşı ir ilâç NEVROZİN'dir. NEVROZİN'i Bronşite tercih ediniz İcabında günde 3 kaşe alınabilir. İsmine dikkat, taklitlerinden sakınınız ve Nevrozin yerine başka bir marka verirlerse çiddetle reddediniz. OSMAN Kadın ve erkek cep, kol, altın ve metal saat bisikletler ve ütüler, Klektrik yostıkları su danlıklar, her nevi elektrik ev aletleri, elektrikli ve elektriksiz duvar santleri SAKAR ç) * 10 - 15 sene garanti atma — kapları, çay- agazı hi ocakları, ban- antilâtörler, avizeler Alman Balfa Fotograf Makineleri GAY VERESİYE HORNYPHON ve BRAUN İGALATA: Bank x.m.ı. A EE KA R İstant iye mahkemesinden | Atine Dimitei | Vasilyondi £ Galatada | ük sokağında küçük han-, No. da mukim Ali Ağnan aley-i hine mahkememizce ikame eyledi- i alacak davasında müddeaaleyh| l Adnanın ikamotgâhının meç- | huliy davetiyenin lâ- | nen tebligat icrasına tahkikat hâ-| kimliğince karar verilmiş ve du- ruşma günü olan 21/3/1939 sant | 14 de mahkemede bulunmadığınız- dan tahkikatın gıyabınızda. dev ada ve tahkikat günü olan 16/5/1939 | ihine rastlıyan Salı VA e talik edilmiş olduğundan mez-i kür günde gelmediğiniz takdirde | asliye beşinci hukuk | hasebili günü saat | Radyoları İstanbul DA AY VER Umumi accatası SiYE AA P Arsâncferratose alalıberi, anneciğim umumi sıhhatimle iftihar etmekte- dir. Demir, yumurta akı ve arseniklen yapılmış bu Şurüp . İştahimi. açi Rengim sıhhatli olup, vücudum günden güne gürbüzleş- mektedir. Arsancderralase G lle Bülbülün Masalı canla yerinden Uçtu.. —Böğürllen | gıyabinizda devam edileceği gı - makamına kaim olmak 931/1404 Elmas Kaçakçılığının sesile şunları söyledi: n olunur. Yaver odadan çıktı. fırladı.. — Sana itiraf edeyim, ber de birdenbire p: | Paşalardan bış(ı.msr"sn vekili- | Nazırı lâkayd y ;c-/keııu a —"vılıı Cemal Paşa da ken üstüne kondu. Pembe Birden hayretten do- ta. Gül, ağlıyordu. aşı dö- bir dalının Gül'e bi nakalı İçin ce göz küyordu. Bülbül'ün geldiğini edememişti. unların ezeli ve serseri kı, GüPe birden acımıştı. İçinde birşeyin sızladığını hisse - diyordu. Acaba Gül neden ağlı » yordu. Bülbül'ün sık e | zerine, Gül, birden kendine gel- Partisine meydan ukuyan bir jest- | le bu terfi emrivaklini sarayı Şevket de | egaflet» ismadile; ka- M canı bahasına vuruşarak ka - Zandığı rütbo Ganın bir emi Zavallı yaver kumandan zalim kuman « le lişımak!an me- Meğe çıkarken mü Müştu. ü Cemal Paşanın birinci ferik! ti ıı;mf; Ordu emrile dördüneü ordu | & nulhak kıtaata tamim edildi. | beyine çekildiğini n sonra mu ği Anze inin iki og-l bir * mişti. Bülbül'ü görünce çok ulan- dı. Kıpkırmızı oldu. Gözl ve edali hi yordü. Fakat, saklıy Bülbül, bir gee diği en son şarkısını, şaheser se- dını söylemeğe başladı.. Gül, ilk defa, büyük bir teslimiyetle yordu. Şarkı bilmişti. Bülbül . Gül'e döndü. Şöyle söze — Ağlamanız bana çok dokun- du... Ben, sizin için her gün ağ- hiyorum. Fakat, sizin bir gün bile anki gibi bahçelerin €n ihtişamlı ve mağrur rak gör istiyorum.. en neş'i yıldızı ol | nedir?. Öğrenebilir | seni seviyordum. Ben de sana çıl gınca âşıktım. Fakat, gururum hislerimi anlatmama mânidi. Çok ıztırab çekiyordum.. Ağlıyordum. Bu sabah biraz geç kaldın.. Şark na alışmış ruhum seni arıyordu.. Ağlıyordum. O vakit sen geldin.. Biliyorum. Seni çök üzdüm.. Fakat, ben daha ziyade insanlara benzerim.. Sen, çok üstüme düş- tün. O zaman nazlanıyordum. Bir sabah geç kaldın. Ağladım.. Ben de insanlar gibiyim. Aşk - sız yaşıyamam.. Tabiat, aşk için yaratılmamış mıdır?, Aşık olmi- yan, sevmesini bilmiyen mahlük- lar manasız, boş birer kalıplan başka nedir?. Ben de seni çok ge- viyorum. Fakat, bana dikkat et.. Ben çok narin, zayıf, ince yapılı bir çiçeğim.. Tıpkı bir genç kız gibi... | Beni çok hırpalama.. - Rengim çabuk solar.. Ömrüm çabuk sona . Beni kaybedersin... Yanar» , 0 zaman., Beni uzakta sev O gün buğündür, Gül Bülbül'e, Bülbül Gül'e fişıktır. Onlar tabia- tin ön temiz aşkını yaşarlar, İn - sanlar, o gündenberi kırlarda, bah-| çi gezerlerken, Göle Bül - bül'ü kıskanırlar. REŞAD FEYZİ Cenneti Ve Cehennmi | (5 inci sayfadan devam) Büyük bir salona girilir. Şaşma-| mak kabil değil. Bur. koğuşundan ziyade bu salanuna benzeyen bir yerdir. Bü-, yük bir masanın başında meselâ otuz kişi vardır. Hepsi de şık gi- yinmiştir. Oyun oynuyorlar, Oyun oynarken de taş yerine elmas kul- lanırlar. Hapishaneyi — ziyaretten çıkanlar ekseriya nöbetçiyi kulü- besinde uyumuş bulurlar. GARİB BİR HAPİSHANE | Birkaç, yürüyerek Bel, Angola; bir tucist memleketi de-| Bildir. Buraya gidenler iş için gi- derler. Ahalisinin ancak iki bini Portekizli, yani beyazdır. Salon | ikiye bölünmüştür. Bir tarafında ' İSKANDİNAVYA KADINLARI (5 inci sayfadan devam) lü, fakat biraz ağırdırlar. Tavırla- m kabacadır. — Ayaklarına çivili künduralar, kalın yün — çorablar giymekten hoşlanırlar. Arkaların- da uzün tüylü bir manto bulunur, Yü ne pudra şürdükleri gö - | rülmez. En sevdikleri spor: Ski, | beyazlar, öbür tarafında yerliler oturur BİR EĞLENCE YERİ DE | HAPİSHANEDİR İ Hükümet konağının — önündeki hapishanenin kapısında bir jan - || darma vardır. Ziyaretçi gümüş bir parayı nö- çinin eline sıkıştırır. Nöbetçi, parayı alır, kapıyı açar. Siz sorarsınız: — Mahpuslar buradan?. — Kaçıp da nereye gidecekler? kaçmazlar mı gosuna geçmeğe teşebbüs ettiler, | Fakat. yarı yolda kaplanlar tara- fından parçalandılar. Vapura bi- nip kaçmak kabil değil. Sıkı bir kontrol vardır. buzlu sularda banyodur. Hayatı |izeverler. Çok yemek yerler. Aşka pek o kadar ehemmiyot vermez - ler. Fakat isveçliler; ipek saçlı ve pek güzeldirler. Hele o firuzeye benzeyen gözleri... İsveçli kadınlar biraz çekingon | ga Yalnız Dönüyorum Şüküfe Nihal'in derin bir & tüd mahsulü olan bu büyük iç- üÜmal, milli ve romanı milli edebiyatımızır en güzel ve muvaffak bir e: ir. Otuz yıllık içtimaf inkılâbızımın en İ realist bir kalemle çizilmiş canlıf| ve heyecanlı tablolarile dolu ©- İ lan bu romanı bütün okuyucu- edebi o—mmt ve sükütidirler. Pek az gülerler. Erkekleri de kadınlarına ben- zer, Onlar da, kadınlar gibi hü - zünlü ve sükütidir. Ekseriyetle Yeraltı lokantalarında toplanırlar-| edebiyattan, musikiden bahseder- ler, yemeklerini yerler. En çok | sevdikleri tuzlu balık, — patates, | &v etleri, reçel ve meyvadır. Ye- | meklerde«Sekank» — denilen sert bir içki içerler. Danimarkalı, İsveçli ve Nör - veçli kızlar yalnız sokağa çikar - lar, her şeyi okurlar, istedikleri yerlere gidip gezerler. Çok zekidirler. Ellerinden her iş| ken evlenmezler. Kocaya varınca bütün hayatlarını evlerine, çocuk.| larına hascederler. | miye toplantısı | rihine müsadif cuma gürü saat larımıza tavsiye ederiz. | samm oe nn liler) Zozo Dalmas şarkılar söy - liyecek Neptün - Saydi Bahri levazımı T, A. Ş. 1936 senesi hey'eti umu- nisan 1039 ta- 16 da şirketin fabrikasının kâin bulunduğu Yedikule Kuyulu 55- kağında 22 numarada toplana - caktır. MÜZAKERAT RUZNAMESİ 1 — Bilânçonun tasdiki 2 — Müzakere raporu 3 — Meclisi idare — raporunun tasdiki 4 — Yeni müurakib tayini Şirketin ruznamesinin 22 Inci | maddesi mucibince toplantı gü * nünden bir hafta zarfında hisse - darlar, hisse senedlerini şirket veznesine teslimiyle mukabilirAy alacakları tezkereyi — göstermek GÖZ HEKİMİ Taksim - Talimhane, Tarfabaşı caddesi No. 10 Urfa apıt. Tel: 41553 i gelir. İskandinavyalı kadınlar er- (Dr. Murad Rami Aydıu | İ