27 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

27 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Günün Meselesi . ; -İzcilik Islahı Düşünülüyor 1908 meşrutiyet inkilâbın - danberi bizde de kabul edilip tatbikine geçilen izci teşkilât ve fasliyeti, son senelerde maa- | â lesef yerinde saymağa başla - mıştır. Vekâlet izciliğin orga- nize edilmesi hususunda eski- İdenberi nokati nazara sahibdir. Yalız, nedense, buna imkân bulunamamıştır. İzcilik,, genç- liğin karakterini tenmiye et - mek bakımından fevkalâde işe yarıyacak, istifade edilecek bir terbiye müessesesidir. Bugün, | başta izeciliğin babas: olan İn- gilizler, Fransızlar bulunmak üzere birçok Avrupa milletleri gençliği hayata alıştırmak ba- kımından izcilik teşkilâtından istifade etmektedir. Bizde ise izcilik bilhassa son senelerde, birkaç merasim gününde hu - susi elbiseleri giyip Beyanıd - dan Taksime kadar yürümeğe münhasır — kalmıştır. — Maarif Vekâleti, izciliğin bu dağımk halinden kurtulması için ted - birler düşünmektedir. Muallimlerin Müraka- be Ve Kontrolleri Vekâlet Alâkadarlara Mühim Bir Tamim Gönderdi aarif Vekâleti, maarif teş - M kilâtının daim surette kon- trol ve murakebe edilmesini temin maksadile alâkadarlara şu tamimi göndermiştir: «Maarif müesseselerimizin arzu edilen gayelere doğru ilerlemesi bu müesseselerde murakabe bak-| kını haiz olanların teftiş ve mu- Takabe vazifelerini — metodik ve devamlı bir surette ifa etmelerinc| mütevakkıftır. Öğretmenlerle ©- | kul direktörlerinin faaliyetleri - | nin bir yandan kültür direktör - leri, bir yandan ispekterler tara- | fından murakabe ve teftişe tâbi tutulmaları, okullarımızın inkişa- fi bakımından ne kadar — müh! bir âmil ise okul direktörler öğretmenler üzerindeki murakabe| ve teftiş haklarını lâyık olduğu e- hemmiyetle ve objektif bir su - rette kullanmaları da mücssesele- rimizin faaliyetini arttırmakta o kadar müessirdir. MURAKABEDEN BEKLENEN FAYDALAR Öğretmenlerimizin faaliyetinin okul direktörleri tarafından sıkı bir murakabe altında bulundurul- ması meslek arkadaşlarımızın ders-i lerde muvaffakiyetlerini arttır - mıya, takib ettikleri metodda veya) derslerine aid her hangi bir me- selede dikkati celbedecek nokta- lar varsa vaktinde tedbir alınaraki vukuu müuhtemel muvaffakiyet gizliğin önünü almıya sebeb oldu-| u gibi okul direktörlerinin öğ - retmen — arkadaşlarının — mesleki kabiliyetlerini daha iyi takdir et-) melerini ve icabında — kendileri hakkında ileri sürecekleri müta- leaları sağlam esaslar üzerine tes- bit etmiye imkân bulmalarını te- min eder. Direktörlerle ispekter - lerin, öğretmenlerimizin mesleki başarıları hakkındaki mütalcaları| meslek arkadaşlarımızın terfline en müessir bir âmil olduğundan teftiş ve murakabe vazifesinin de- vamh ve müesir bir surette ifası bu bakımdan da büyük bir ehem- miyeti halizdir. VEKİLDEN KÖY MUALLİMİNE KADAR KONTROL Vekilden köy öğretmenine ka- dar maarif teşkilâtınm her kade- mesinde yer alan her makamın kendi murakabesi altında bulu - nan şahsiyet ve makamları daimi teftişve murakabesi altında bu- lundurması, işlerin arzu edilen mükemmeliyette görülmesinin en mühim şartı olduğu bir an bile dikkatten uzak bulundurlumıya - rak derece derece murakabe ve teltiş hakkını hâaiz olanların vazi- felerini Tâyık okluğu ehemmiyet ve azami derecede itina ve dik - katle yapmalarını — bilbassa rica ederim.» anı Yirmi sene Süren Dava Neticelendi Eski Şahin vapürunun bugüne kadar devam eden davası, nihayet| bükümet lehine olarak neticelen-| mıştır. İstiklâl harbinde hizmette| kullanılan bu vapur, meşhür Er- meni zenginlerinden Maruka İb- ranosyan isminde birinindir. Bu zat, bilâhare müslüman olmuş ve, varissiz ölmüştür. Bütün metru - kâtı ile beraber, bu vapür da hü- kümete kalmıştır. Fakat bilâhare ölen zatın ismile anılan bir şirket| teşekkül etmiş, bu vapurun da kendisine aid olduğunu iddia ede- rek, bu vapurun kullanılması do- layısile hükümetten 350 bin lira istemiştir. İşle davanır. mevzuu bu idi. Dava 1920 yılında açılmıştı. k, SALTANATI No 112 — Öyle bir tertih yaparız ki Bahne ayağına dolaşır şekilde olur. — Güzel!.. Öyle ise; giderken gÇocuklara rollerini tenbih etmeği| Uunutma!. — Başüstüne; lâkin, birşey da- ha yapsak fena olmaz derim efen- dim.. — Ne gibi . — Hasan Canı, ava giderken yak| | mmuza alcüm.. Ve paşanın hizme- a Zvndir. — Münasib olu: Bu iki kurnaz efendi ve uşağın — Werdiği karara şeytan ve içinden Yazan: M. Sami KARAYEL yapılı olan Kadı Paşa dünden razı| idi. Daha ne isterdi. Hasan Can yanında bulunacaktı. — Bana bak!., Öyle ise Hasan Cana iki türlü talimat vermek âzım.. Hem gece İçin ve hem de| avda yapacakları için .. — Başüstüne efendim.. Halk Tenvir Edi ir zamandanberi Deniz « B bank'da ve İstanbul bele « zerinde diyesinde muhtelif işler ü- tahkikat — yapılıyor. | Bu meseleler ne netice vermiştir?. Şimdiye kadar aydınlanan safha- | ları elbette ki vardır. Gazeteler | bazı şeyler yazıp dürüyorlar. Fa- kat, çok defa iddiaların aslı çık - mıyor, Bunlara inanmak mı, inan- mamak kı lüzım, tereddüde dü - şülüyor. Hükümet, efkârı — umumiyenin günlerce meşgul olduğu böyle tah- kikat meselelerine dair, hâdise - min safhalarını, neticelerini oldu- | ğu gibi anlatan tebliğler neşret - se, pek faydalı olur, kanaatinde - yiz. Şüphe ve tereddüdler izale edilir, hakikat, herkesge malüm olur. Bunun ber noktadan hayırlı bir bareket sayılacağı aşikârdır. BURHAN CEVAD Maaşlarını | Kırdırmak İstiyenler 'Tekaüid ve yetimlere aid iskon- to muamelelerini daha kolaylıkla yapılması için Maliye Vekâleti ZE- raat Bankasile bir anlaşma yap - mıştır. Bundan sonra, maaşlarını iskonto ettirenlerin isimleri bir bordro İle iskonto müamelele: başlamasından on bes gün mal müdürlüklerine gönderilecek-i İEKTISADİ MESELELER | Gümrüklerde Alınan Seferleri Tedbirlerin Neticeleri Yeni Tarife Dahili İhtiyacları Karşılamakta, Haricin Reka- : betini Önlemektedir lâkadar makamlar, Cumhu- A riyetin gümrükler üzerinde aldığı tedbirleri, ve netice- lerini gösteren güzel bir etüd ha- zırlanmışlardır. Tetkikin baş ta - raflarında — İmparatorluğun — son | zamânlarına aid gümrük vaziyeti ve Cumhuriyette alınan tedbirler izah edilmekte, — bilhassa hâlen mer'iyette alan tarifenin hemen hemen bütün vatandaşları alâka- | dar eden kısımları hakknıda ma- lümat verilmektedir. Yeni tarife | dahili ihtiyaçları — karşılamakta, haricin rekabetini önlemekte, top- raklarımız mahsulâtının nefase- tini bozacak maddelerin, mevcud san'atların inkırazına sebeb ola - cak şeylerin memlekete serbestçe| girmesine möni olmaktadır. 'TARİFEDE TADİLLER Bu prensiplere göre tertib edil- miş olaân tarife eyni prensipleri daha geniş zaviyeden gözününde bulundurmak suretile ihzar edil- miş bulunan 2235 numaralı ka - nunla milli Ihtiyaçlara bir derece daha tetabı t kten sonra her gün kendini gö: Acil ih- tiyaçlar karşısında resim hadleri üzerinde, tenziller ve tezyitler ya-, tir. Banka, iskontoyu 'bu bördrolar | üzerinden yapacaktır. Maaşlarını ilk defa bankaya iskanta ettirmek istiyenlerin isimleri bordro d da kaldığından bu kabil müracaat sahibleri iskonto Mmuamelesi ko- punlarım eski usul davresinde Vi- ze ettirmek suretile yaptıracak - lardır. Maaşlarına haciz konular Jarın haciz miktarları da malmü- dürlükleri tarafından bankaya bil dirilecektir. —— Mesleki Tahsil Müesseseleri Hükümet mesleki tahsil mü - | esseeslerini çoğaltmağu karar ver-i miştir. Elektrik, kimya' makine, maden, şimendifer, mensucat hu-) Jâsa sanayiin her şubesinde muh- taç olduğumuz yüksek mühendis-| leri yetiştirecek bir poliklinik a - çılacaktır. Memleketin büyük merkezle - rinde her #mai mıntakanın ihtiya-| cına göre muhtelif sar'at şubele- rini ihtiva eden yeni san'at okul- ları açdacaktır. Bundun başka sa-| nayi merkezlerinde akşam san'at okulları tesis edilecektir. Her vilâyet merkezinde bir kız enstitüsü açılacaktır. Akşam ti - caret okulları açılması da bundan, sonra yapılacak işler meyanında- dir. de taşıyacakdı. * Kâühya efendisinden 3ldığı emir mucibince çok geçmeden hazırlı » ğim tamamladı. Hasan Can; Mihribanla olan ge- ce oyununun tekrar - edileceğini | işittiği zaman — ağzı kulaklarına varmıştı. Az kalsın sevincinden | pılmak süretile tekâmül c mekte bulunmüuş! Tarife haddi resimleri bemen ihliyaca tetabuk ettirmeğe mü - gaid bulunmaktadır. 10 mart 1332 tarihli tarife ko - nununun mer'iyetten kalktığı 30 eylül 1929 tarihinden geriye uogmj irmi ay içinde alınan resmin va- sâtt nisbeti — yani muahedelerle bağlı olduğumuz, — olmadığımız memleketlerden yurda girmiş olan eşyadan aldığımız gümrük ithalât Tesmi bu eşyanın kıymetine na- | zaran vasati yüzde 14, 16 idi. — | 1 teşrinievvel 1929 - tarihinden | itibaren meriyete girmiş olan ta- rifenin meriyeti tarihinden sonra| 20 ay zarfında temin ettiği güm- | Tük ithâlât resminin giren eşya | kıymetine nazaran nisbeti yüzde | 22, 56 olmuştur. | İKİ ESER Cumhuriyet idaresi gümrük ta- memleketin her tara- | mesi emri Bü; iki eser vücude biri ta - | | miştir. Bunlard müzesi, diğeri de tuvarıdır. fe reper- Dünya Pamuk Vaziye-ğ ti Ve Türkiye Ziraat Vekâletinin Aldığı Yeni Ve Mühim Tedbirler ma beynelmilel zirast ensti-| tüsünün verdiği rakamlara naza- ran 1937 de dünya pamuk İstih - salâtı (7400.000) tona varmıştır. Bu rakam 1937 de dünya nüfusu olan 2 milyar 134 milyona nisbet | edilirse behber nüfusa 346 kile pa- | muk isabet etmektedir Bu yekünün *& 90 n ehemmiyet-. leri sırasile on iki memleket: Bir-| leşik Amerika hükümetleri, Hin- distan, Çin, Sovyet Rusya, Mısır, Peru, Meksika, Türkiye, Uganda, Arjantin, İngiliz - Masır Sudanı ve Belçika” kongosu yetiştirmek- | tedir. Birleşik Amerika — (2.685.000) tonla başta gelmekte ve dünya pa- muk mahsulünün tek başma 5& | 40.17 sini yetiştirmektedir. Bunu | (1144300) tonla Hindistan, 848 | bin tonla Çin, 770000 tonla Sovyet Rusya, 423,000 tanla Misır takib | etmektedir. Türkiye, Peru ve Mek-' Bereket versin, Hasan Can kâh-i yasından aldığı emri Mihribana yetişlirmekle ve — müjdelemekte gecikmedi. Kadı Paşanin kapısında daha bâlâ nöbet bekliyen — Mihribana koşarak üsületle şunları söyle - mişti: — Canım; hiş Ürülme, rolümü- kendini unutup bağıracaktı. Zavallı Hasan Can, tadı dama- | ğinda kalan zevkin yalnız bir ak-, şamlığa hasrolunup bir daha gö-| rüp göreceği rahmet hu olacağını düşündükçe sabahtanberi deli di- wane oluyordu. Kalbi kararmıştı, | Bir daha Mihribanı nerede bulup — Amma; vakit geçiyor hemen yola çıkalım.. Ne yapalım, hiç sevmediğim bir iş amma; - zorla yapacağız bu işi, Hafid Efendi, hiç ay sevmezdi. Fakat ne yapsın Kadı Paşayı elde| etmek için atâ da binecek, tüfek: Börebilirdi. Hayatta birleşmele - rine imkân mı vardı?.. Bu işte kuruntu — çeken, kalbi kararan yalnız Hasan Can değildi. Mihriban da ayni fikirle malüldü. Hasan Candan ayrılacağı aklına zü bu akşam da tekrarlıyacağız. Niye susuyorsun?, Yoksa mem- nun olmadın mı?, Mihriban, nasıl memnun olma- maştı?.. Yüreği yerinden aynamış- ti. Fakat kadınlık hicabı oru mu- kabele etmekten menediyordu. Hasan Can; Mihribana ava gi- deceğini ve gece — geleceğini de söylemeği unutmamıştı. * Kadı Paşa, takım taklavat atına binmişti. Hafid Efençli, kâhya da geldikçe yüreği çarpıyordu. sanki, birer avcı imişler gibi hay- ğ İ | de hatırlamazdım. | sikadan zinci a (62,500 tonla seki- | olarak gelmektedir Önümüzdeki senelerde Türki- yede pamuk istihsali için gaye e- lan 100 bin ton istihsale varıldığı gün memleketimiz bu rakamlara nazaran dünya pamuk istihsalin- | de altıncılığı kazanabilecektir. — | Memleketimizde yetiştirilmek- te olan yüksek randımanlı pa - mukların evsafını muhafaza için Ziraat Vekâleti esaslı bir program- la dört senede bir, bir mıntakanın, bütün tohumlarını tebdil etmek- tedir. Bu cümleden olarak bu yıl İçel vilâyeti klevland tohumla - rımın saf tohumlarla tebdiline gi- rişilmiştir. Bütün tohumluklar A merikadan getirtilmiş, hususi se- | lektör makinesinden — geçirilerek | çiftçiye dağıtılmaktadır. Bu yıl İçel vilâyetine tahsis olunan 830 ton klevland tohumundan başka, Y10 ton Adana çiftçilerine, 25 ton| devlet ziraat işletmelerine, 49 ton Malatyaya, 10 ton G. Antepe ve rına atlamışlardı. Köpekler,| uşaklar kafilenin etrafını sarmış yola çıkmışlardı. Kadı Paşanın arkasından Ha - san Can gidiyordu. Paşanın öte berisi Hasan Can'da idi, Paşa memnundu. Çünkü; bu av eğlencesi hiç olmazsa boşa gitmi- yecekti. Yanında göz koyduğu ve| kalbine ısındırdığı delikanlı var- dı. Paşa, hem gidiyor ve hem de Hasan Canı kendisine nasıl olup da bende edebileceğini düşünü- yordu. Arada sırada da solunda buluman Hafid Efendiye dönerek: — Etfendi hazretleri. maşallah nekadar güzel zağarlarınız ve kö- pekleriniz var... Doğrutu bu ka- dar cins köpekleriniz olacağımı hiç, Zavallı Kadı Paşa, — köpekleri Hafid Efendinin biliyordu. Efen- diyi de avecı sayıyorda. Hava Hazırlıklara Bız Verildi Bir nisanda başlıyacak olan İs- tanbul, İzmir, Adana, Ankara ha-" va seferleri için dün Yeşilköyde hazırlıklara başlanmıştır. Nafıa Vekâleti Devlet Bavayolları idam resi bunun için Yeşilköy istasyo- nunda yedi yolcu tayyaresi ha - | zırlamıştır. Bunlardan üç tanesi dört motörlü, 3 tanesi de iki mo- törlü tayyarelerdir. Erk, Fer, Geni adını taşıyan ve çok kuüvvetli ma- kinelerle mücehhez bulunan dört motörlü tayyareler İstanbul - İz- | mir - Adana - Ankara seferlerini yapacak olanlardır. Bay, Av ve | Dağ âdındaki diğer motörlü tay- yareler de kuvvetli makineli olup yolcu nisbeten az olduğu zaman- larda tahrik edileceklerdir. Harb Anında Işıklar Söndürülecek Hava taarruzları vukuunda, 1- şıkların nasıl söndürüleceği hak- kındaki nizamname vilâyete bil- dirilmiştir. Buna göre, — düşman fayyare hücumu karşısmda, bütün. şehir ışıkları söndürülecek ve ka- rartılacaktır. Işıkların söndürül- Erkânıharbiye tarafından verilecektir. Işıkların söndürülmesi ya, bütür. yurdda, yahud da muayyen bir kısım mın- takada olacaktır. Bumı da, harb zamanında Büyük Erkânıharbiye, tayin edecektir. Karadenizde Yapılacak Limanlar Karadenizde yapılacak olan li- ardan Çatalağzı limam pro- | jesini yapmak üzere şehrimize ge len İngiliz grupu Nafıa Vekâleti ile temaslarda bulunmakladır. Nafia Vekâleti limanlar umum müdürlyüğü de yaptığı bir etüd- de limanın Ereğli'de inşasım mu-| vafık görmektedir. Bu iki noktal | nazar totkik edilmiş, fakat henüz!| bir karar verilmemiştir. Nafıa Ve-! man kâleti bugünlerde limanın yapı - lacağı hakkında kararını verecek, andan sonra limanın proje ve in- şasını ngiliz grupuna verecektir. ——— —— 40 ton Maraşa olmak üzere cenub| bölgesinde pamuk müstahsillerine! taviz suretile dağıtılan tohum mik- tarı (1095) tonu bulmuştur. Ziraat Vekâletinin bu program- h tevzi sistemi çiftçiyi çok mem- nun bırakmış, birçok köyler ve çiftçiler telgrafla Vekâletin alâka| ve yardımına teşekkürlerini bil - Hafid Efendi; paşanın iltifatına koltukları kabararak: — Aman efendimiz. Emir buyu- rursunuz.. Arzu ettikleriniz! tak- dim ederim. Nihayet siki bir — yürüyüşten sonra Silâhdarağaya inmişlerdi. Kemerburgaz — boğszına doğru avlanmağa başlamışlardı. Hafid efendinin hali gülünçtü. Ne doğru dürüst ata binebiliyor- du ve nede avlanıyordu. Bereket versin paşa tarafından görülme- | mesi için yanından uzaklaşmıştı. Kadı Paşa; müthiş bir.binici Hdi. Esasen ömrü kumandanlıkta at üzerinde geçmiş bulunuyordu. Hasan Can Paşanın peşini br | rakmamıştı. Bu genç delikanlı da iyi bir binici idi. | Delikanlı Paşa ile ormana dab- mıştı. Peşlerinde de bir iki ağa vardı. Hatid Efendi; avdan anlıyan a- İstanbul'un Yazı aharın ilk güzel ve ılık güne — leri, yüzünü gösterdi. Ev- velki gün İstanbulun, taze bir gelin gibi, bütün güzelliği üs- tüned idi. Aylardır. Güneşe ve ilık havaya hasret giden İstans — bullular, tatlı bir gün altında şi- vin İstanbulu selâmladılar. j Bizim İstanbulun — baha biçil — mez güzelliği baharda, daha çok kendini gösteriyor. Eaki şairin: Bu şehri Sitanbul ki bi mislü bahadır. Ne kadar doğru! İstanbulu sevenler, bu şehre iyi bakmalıdır. Dünyanın üstünde, bizim — İstanbulumuza - benziyen, bir başka güzel şehir daha var u?. Bazılarımı, senelerce bu bur kunmaz bheldenin içinde yaşadı iımız halde, bu letafetin farkında olmayız, Bilhassa, yazın İstanbul bir cennettir. Gezilecek, hava alı- macak, dinlenecek köşeleri o ka- dar çoktur ki, saymakla bitmez. Fakat, dikkat ediniz, bu güzel şehre karşı yazın, daha çok ihmal- ci, daha çok kayıdsız, daha ziya- de haşarı oluruz. Yarın, öbür gün, yaş meyva ve — sebze de çıktı mı, İstanbulu bir pisliktir götürür. O kadar, etra - fımızı pisletiriz ki, iş tifoya kas — dar dayanır. Sıcak havada, her ne- vi mikrop çabuk memalanır. O- — nun içindir. ki, yazın temizliğe dikkat etmek, daha çok üzerine düşülecek bir vazife olmalıdır. REŞAD FEYZİ Zonguldakda Yeni Bir Kaza Kozluda Tükmür İtalyan şirkes — tine ald maden ocaklarında va - ragel denilen hattaki arabalardan — birinin yoldan çıkması Üzerine işe * ölmüş, bir! de ağır sus — nmıştir. Altı işçi de Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Maaşı Kesilen Bir Kadıncağızın Dileği Sehremininde Yunusemre seka- fanda 9 numarada olurduğunu ve merbüm — kaymakam Mustafatlın kızı oldukunu bildiren Zebfa Yük- sel adlı bir kartimizden aldığımız bir mektubda bilhassa yu satırları alâkadar makamların dikkat na- fus kâğıdımın 39 gönlermecire men ben kırkı çok geçmiş bir ka- dinim, Ayaklarımdan . malülüm. Bana bakacak hiç kimsem yak- tur. 326 yılında ölen — babamdan bağlanan maaş geçen 338 harira- nnn başında kosildi. © zamandanberi — başvurmadık yer birakmadım, Bu maaşı bana bir türlü bağlamıyorlar. Maişeti- ğalarından birkaç kişiye talimat vererek Paşanın yamına vermişti, Av partisi Akpınara doğru uza- mişti. Kadı Paşa hemen tiz elden — bir ceylân varmuştu. Nişancı olan — paşa köpeklerin kovaladığı ve dal- dan dala sıçrayıp kaçan ceylânı bir kurşunda yere indi; Hasan Can; sakin ve sessiz gibi görünen Kadı Paşayı dağlara çık- tıktan sonra büsbütün başka gör- müştü. Dinç ihtiyar atın üzerinde dim- dik duruyordu. Arslanlaşmıştı. Koca serdar ormana ve dağa meftundu, Şehir hayatı onu siki- — yordu Hasan Can; paşaya yetişeceğim — diye uğraşıyordu. Nihayet Akpı » — mar köyünde konaklamışlardı. Hafid Efendi ve kâhyası orta- Jıkta yoktu. Zavallı efendinin hali perişandı. Ö (Devamı vaz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: