5—SON TELGRAF İnas Darülfünunu Nasıl Lağvedildi ? Kızlar İçin Açılan Liselerde Tahsil Müddeti İki Yıl E I Yazan: REŞAD FEYZİ I ahkemelerde, kadınların ça- N hidliklerinin makbul olma: * dığı devirlerden çok uzakta değiliz. Daha eskiden, kadının so- kağa çıkmadığını. erkekle beraber arabaya, tramvaya binemediğini tiyatroya gidemediğini hep biliriz. Tiyatrolar kadinlar için ayrı; er- kekler için ayrı seansla lardı. Kadın kafes kekten k Daha yakın vaylarda kadın! Ön iki kanepeden soncs, bir perde vardı. Kadınlar ancak ön tarafta- ki bu iki kanepeye birerlerdi. Hu-) lâsa, Osmanlı cemiyeti kadını dai-| ma kaçırmış, cemiyetten, hayattan uzak tutmuştu. Bugün kadın yanı| başımızda çalışıyor. Hatta, birçok iş sahalarında erkeklere rakib olu- yor. Bugün kadınların rekabetin- den şikâyet eden erkekler bile var. Onları kıskananlar var Kadın - lardan da yol vergisi alınması 1â- zım geldiğini tavaiye edenler var. Kadının yapmadığı — hiçbir iş yok.. Her nevi meslek ve iş saha-| sında, kadın, erkeğin arkadaşıdır. Türkiyede, bugün, tahsil ha - yatında da kadınlar, yoni genç kız- lar, mühim bir mevki almışlardır.| Eski devirlere nisbetle tahsil e- den kızların sayısı çok fazladır. Fakat tiraf li ki, kız- ların mekteblerimizdeki sayısı, ar-| tış nisbeti, memleketin diğer kal- | kınma; artış istalistiklerine göre azdır. Bunun sebebi de basittir. Genç kız tahsilini yaparken, yarı kıyor, evleniyor. Yuval yor. Bizce, yuva k k da tahsil dar, bu memleket için n bi mahlükdu. e kadar tram- eri ayrı idi. rin nında, 1910 seni lar, ancak mahalle mektehlerine, rüşdiyelere gidebilirlerdi. Daha yukarı tahsil de vi kızlar için| yasaktı. Yalnız İstanbulda, bir «Darülmuallimat yani kız mual lim mektebi vâ: de de san'at mektebleri vardı. Kız-, ileceği orta tahsil de rütiyet İnkı- ar için de açmıştı. Fakat garibdir ki, bu: >rin program ve müfredatı erkeklerin takib ettikleri mek - i. Meşrutiyet in ayni deği idaresi de, kızların, sanlığını kabul etmiş olacak lar için açılan mahdud bir i, erkek liselerinden iki yıl eksikti. 1916 | yani harbi umuüminin 1 - kinci senesinde, otta tahsil gör - | müş olan kızların yüksek tahsil | görmeleri de düşünülmeğe baş - Tandı. 1916 di İstanbulda, - kızlar darülfünunu ismi verilen bu mües-i sese, garib bir hal alıyordu. Şüp- hasiz, her bakımdan, sayısız nok- sanları vardı. Bugünkü manada bir üniversite değildi. Bu garib | müessese, harbi umi sonunda, | 1918 yılında erkek Darülfünunu | ile birleştirildi. at, inas darülfünunun lâğve- i, erkek — darülfünunu ile | nesi © zaman büyük bir| oldu. Memlekette hâlâ sof- yeti hâkimdi. Birçok mü- ş kor çalar, ilmiye menşubini buna itiraz ettiler: — Kızlarımız nasıl erkeklerle bir arada ders görebilir, diye fer- yadı bastılar. Fakat, 1918 yılına kadar ve da- Bir mektebde kızla ha sonraları, 1923 yılına, yani Cumhuriyetin lânına kadar, mek-| teblerde, kız talebenin adedi pek mahduddu. Darülfünundaki kız talebe dahi | adeta parmakla gösterilecek ka- dar azdı, 1923 den sonra, mekteb-i lerde kiz taleba sayısı arttı. Bir rımız ders görüyor. misal vermek için şu rakamları söylemek isterim: 1923 -1924 ders yılında ilk mekteblerimizde oku- yan kız talebenin sayısı 62952 dir. Hafbuki 1938 senesinde, yani ge- çen yıl ilk tahsilde bulunan kızları- Mmazın sayısı 256061 idi. 1923 yılın- (Devamı 6 ıncı sahifede) Dağ Eglencesi Eski ve Yeni Devir Arasında Farklar E çıkmağa korkorlardı. tan korkmı yorlar ve d Paris Alp kulübü, sön zaman - larda, dağlara çıkmak İstiyenlere mahsus bir kurs açmıştır. Bu kurslar, salonlarda veril - mekte ve dağa çıkmak isi re idman yaptırılmaktadır. Salonda veya odada dağlara manmak idmanı biraz garib gö - rünür değil mi? Fakat, salonun duvarları, tip- ar gibidir. İd- bir profesörün” nezareti altında yapılır ve bir dağa tırma- nıyormuş gibi tavana doğru çıkı- lır, inilir. Bu suretle kolların, ba- cakların küvveti arttırılır. Kurslara devam edenlerin çoğu | kadındır. skiler; dağ tepelerinde cinlerin, devlerin dolaştığımı zannederler, Bugün ise kadınlar, tek başlarına en yüksek tepelere çıkmak- orlar. En kuytu ve ten ha yerlerde dolaşmaktan çekinmi. Jara kolayca çıkabil mek in odalarda idman yapıyorlar. saret edilmezdi. Ormanlarda, dağ n, devlerin bu- Büyük tepelerinde cl lunduğu — zannolunurdu. bir kalabalık ile çi yalnız başına Vantu da nn te - trak'dir. onra, üçüncü Şarl İtaly de nedimlerinden bir: Yüzbaşı Antuan Kralın bu e: ! ni yerine getirdi ve teveccühüne mazhar oldu, Son senelerde, kışın yüksek dâğ- | lara çıkmak, kış sporları yapmak sunlarda Şamonik- tepelerine çıkanla.- ŞAKA BORCUM ÖDENDİ: | | ırdı. İlk deda | | se de kadındır. ski devirde, sadrazamlar - dan birinin bir Yahudi sar- rala biraz borcu varmış. Se- nelerce vermemiş. Tabii bazirgün da cesaret edip istiyemiyor. Yal- nız arasıra şöyle uzaktan hatır - latmak için bir görünüverirmiş. Bir gün sadrazam, bazirgânı çağırıyor: — Borcumu ödiyeceğim, gel be- mimle beraber konağa kadar gi- delim.. Diyor. Arabasına alıyor. Araba- cıya: — Çek Beyoğluna!, Emriniveri yor. Büyük caddede bir aşağı, bir yukarı dolaştıktan sonra Taksim meydanında ara - bayı durduruyor: — Haydi, diyor, in burada. Bor- cum ödendi... Yahudi, Sadrazamın bu sözün- den birşey anlamamakla beraber itiraz edemiyor, in or, Akşamı geç v evine geli « yor. Bir de ne görsün, salonda, yızmı kişi isini bekliyor. — Aman bazir Bugün si- zi Sad a hazretleri ile bir arabada gördük. Bundan ce- agret alarak geldik. Lütfediniz, şu yapınız... y Ve bir zarf veya çı- kın bırakıyorlar. Kurnaz bazir « | gân, Sadrazamın maksadını dar- hal anlıyor, paraları alıyor. İs- teklerini de bir deftere not edi - yor. Ertesi günü sadrazamın huzu- runa çıkınca devletlü: — Ey, söyle bakalım bazirgân, düknü gezintiden memnun musun? | — Allah ömrünüzü arttırsın, paşam... Alacağımın on misli faz- lasını aldım. TiBET KADINLARIı Kız Ve Kadınların Hayatları Giyinmeleri Ve Evlenmeleri ibet'de erkek — ve kadın a- rasında bir fark — yoktur. ü Erkek ve kadın ayni huku- ku haizdir, Evin âmiri ne erkek ve Erkek de çalışır, kadın da, Evin anahtarı kadında bulunur... Er - kek dışarıda çaliştığı sırada ka - dan hamur yapar, ortalığı siler, sü-| pürür. Çeşmeden -su getirir. Ye- | mekleri hazırlar, Yüksek ailelerin bir veya daha fazla hizmetleri bulunur. Bunla- ra, aile efradindan imiş gibi mu- amole edilir. Kadınlar kumaş do- kurlar. Fakat elbiseleri erkekler biyer, diker. Tibet'de , ispirtolu içkiler için kadın hiç yoktur. Bununla beraber bazı yerlerde kadınlar yüzlerine zift gibi siyah bir şey sürerler. Bü, bulamaç gibil Otelciler Mektebinde Neler Görebilirsiniz ? İstanbul'un Çok Muhtaç Oldfuğu Bu Mektebde Beraber Dolaşalım | Eski Hanlardan Sonra Şimdiki Palaslar .. E skiden şimdiki oteller ye - rine hanlar vardı. İri ka - danaların çektiği geniş a - Otelciler Mektebinde Kız ve Erkek Talebe Ameli Ders Görüyor lar, Yatakları düzeltmiye başlar- lar. Ahçı kümese koşar, taze yü- murtaları alır, tereyağını tava - ya, tavayı da ocağa koyar, ömlet hazırlar. Patron, mahgene iner, er iyi şarablarını çıkarır. Yorgun mMüşterilerini ağırlamıya çalışır - dı. Eski hancılar, müşterilere çok güzel muamele ederlerdi. (Devamı 7 tnci sayfada) Hizmetçi kızlar, dolabları açar- rabalara binen yolcular hanm ©- ) lar, beyaz ve lâvanta kokulu ya- nünde dururlardı. handa bir kay-| tak ve forgan çarşaflarını, yas - naşma olurdu. tık yüzlerini ve havlıları çıkarır- Han uşakları dışarı fırlar, yöl- cuların eşyalarını alır, içeri gö - C r Evlâd Anasını Öldürdü Para sını Çalıp Dansa Gitti ransa'da Ren şehrinde or- F ta halde Mari Heruen is - minde 44 yaşlarında bir ka- | dın, bundan bir hafta kadar evvel | komşularına oğlundan bahseder- ken şöyle diyordu: —Eminim, bir gün bu çocuk beni öldürecek, > | yanında geçirmek için eve gel- miştir. Fakat kapıyı kapalı görün ce şaşırmış, merak ederek kom * Şulara haber vermiştir .Polis gel miş, apartımanın kapısını çevir- miş ve müthiş bir manzara kar - şısında kalmıştır. Ev sahibinin kalası parçalanmıs bir halde kan- lar içinde yerse —ıtığını gör - müştür, — Kadın henüz can çekişiyordu. Bu çocuk dediği, annesinin sır- tından yaşıyan Leon isminde 16 yaşında çocuktur. Hiçbir gün an- neşine işkence yapmaktan — geri Sadece kesik cümlelerle: durmamaktadır. Bif gün zavallı — Berti oğlum Leon bu hale ge kadının üzerinde bulunan — 126 | tirdi. Onu affediniz, dıyebilmiştir frangı ele geçirmek İçin anasının | — Katil anasını öldürdükten sonra başını bir balta ile paçcalamaktan | kötü kadınların devam ettiği bir dans salonuna gitmiş, arkadaşla- rile buluşarak eğlenmeğe koyuk müştür. Tam bir tango oynadığ (Devamı 7 incı sayfada) çekinmemiştir. Geçen pazar günü öğleden son- ra katil çocuğun ablası 14 yaşın- da Luiz pazar gününü annesinin bir şeydir. Ayna gibi parlar pis de bir kokusu vardır. Evin idaresine kadınlar bakar, Alış verişi onlar yapar. Tibet kadınları çok serbesttir. İstedikleri zaman. kocalarına sor- madan çıkarlar, istediklereri yer-| lere giderler. Tibet'li kızlar, çok genç evlenir- ler. Kocalarını kendileri değil. Ba-| baları ve anaları intihab eder. Zi-| faf gecesinden evvel birbirlerini göremezler. Talâk vak'aları çoktur. Zeve, istediği zaman karısırı boşar. Se-| beb göstermeğe mecbur değildir. Bohçasını koltuğuna verir, baba- sının evine götürür, bırakır. Kim- se bir şey diyemez. Tibet kadınları tatar simalıdır.| İri siyah gözleri, abanoz rengi saç-| ları, beyaz dişleri çok güzeldir. (Devamı 7 inci sayfada) Bazan dans yerlerinde böyle kadınlar en genç çocukları bile baştan çıkarıyorlar