% — , DOĞRU SÖYLEDİM, DİYE KIZMAYINIZ elediye kooperatifinden pa- B ra alıp da bir daha vermi- yenler arasında, şehir mec- “lisi azasından bir iki zat da var. Yani şehir meclisi azası demek, belediyede bizi temsil eden, bi- zim namımıza belediyeyi kontrol etmek vazifesile mükellef olan ze- wat demektir. Ne garib aza seçmi> şiz?. Bizim namınuza kotrolluk e decekleri yerde, belediyenin da- ha çok muhtaç kontrol bir müws- sese haline gelmesine Bebeb ol - muşlar.. Diyeceksiniz ki: Öyle ise, bu ze- | vatı seçmiyeydiniz. Kim saçti be birader?. Allah selâmet versin, hepsini eski be- lediye reisi tayin etti. Kendisini kontrol etmek vazi - fesile mükellef olan insanların se- de, bizzai salâhiyet sahi- bi olan bir belediye reisi!. Nasıl, az mi garibdir?. Şimdi, bu sözlerime, doğru dat ettim, diye birçokları kızacaklar.. Ne yapayım, benim de kabahatim doğru lâf etmek... KİRAYA VERİLEN İSTİKLAL OLUR MU?. e Dünkü H lmlle yöye Te bir serlevha gözüme ilişti: «Slo- vakya'nın istiklâli 23 sene müd- detle Almanya'ya kiralandı.. İs- * tiklâlin kiraya verildiğini ilk de k — yallar Üsütndağ'ın kiracılık kah- 1KANUNU HAKİM İMİŞ. fa duyuyoruz. Bizim şehir moclisi azası, sene- lerce ağızlarını kiraya vermişlerdi amma, istiklâlin kiralandığ.rı, hiç işitmemiştik. —Zavallı Slwakya, nasıl İstanbul şehir meclis: uzun Tını çekti ise, şimdi, sen de o bale düştüni. Öyle mi?. Allah yardımcın olsun! Zor iı'y— dir, vesselâm!. VAHŞİ ORMAN Eski İngiliz hariciye nazırı Eden| DİSELER KARŞISINDA Son Telgraf son söylediği bir nutukta, Avru- kim, diyor. Orman kanununu hep - biliriz. Fakat, vahşi orman kanunu da nedir?. Avrupa'da insan ayağı gir- Mmemiş vahşi ormanlar mi var?. Mademki böyle birşey mevzuu bahisdir. O halde, derhal bir or- man muhafaza teşkilâli kurmak lâzım! Fakat, hani, o teşkilât?, Bir tür- 1â kurulamıyor.. Galiba, kurulma- 81 da suya dü; İngiliz, Fransız diplamatları beynelmilel hava « daki gerginliğin zall olduğunu bi- le söylüyorlar, Tâki, yeni bir hâ- dise çıksın da, tekrar akılları baş larına gelsin!. SÖZ AYAĞA MI DÜŞÜYOR nxı.sımr Yeni Sabah refikimizde dün vtr fıkra gözümüze ilişti: Örta Av- Tupa vaziyetlerinden ve beynel - milel siyasi hâdiselerden bahse- diliyor. Yalnız, bu fıkranım ser - levhası - pardon, muharririnin li- | sanile söyliyelim - sernamesi çok şık! Söz ayağa mı düşüyor?. Yaziyı okuduk.. Hakikaten, ser- levhadaki endişeye hak verdik. İDEAL CEMİYET VE MATBAA İŞÇİLERİ Ayni gazetede doslumuz Mu- rad Sertoğlu «idesi bir cemiyet» başlıklı yazısında matbaa işçileri- cemiyetini ballandıra ballandıra anlatıyor. Arkadaşımıza göre, bu cemiyet ideal imiş! Be birader, sen ya matbaa işçi- lerini tanımıyorsun, yahud da, ideal kelimesinin manasında te - cahülü ârifane yapıyorsun.. zim bildiğimiz matbaa işçiler., mü- temadiyon hallerinden şikâyet e- der, dururlar, sizin gazetedeki Hamid ustaya sorsana!, AHMED RAUF ; ç vardı. Ordu Şama girince muhı “ fızlardan ikisi sarayda kalmıştı. IKUEÜK HABERLEKI * İnhisarlar umum — müdürü | Mithat Yenel bugün şehrimize * Ticaret müesseselerinin bu- Tunduğu mahallerde çok miktarda Müşteil mevad satılmasına müsa- ade, edilmediği — maiüımdur. Son yangınlar münasebetile keyfiyet yeniden alâkadarlara bildirilmiş- tir. * İş Miilâflarını uzlaştırma ve tahkim nizamnamesi — Vekillerce tasdiklenip bugünden itibaren me- riyete girdi. * Dr. Sehaeht, yeniden Alman Devlet Bankası müdürlüğüne ta- “yin edilmiştir. Mumaileyh devlet nazırlığı mevkiini muhafaza et - mektedir. w* Salâhiyettar mahfiller, Al- | manya ile Japonya azasında as- keri bir ittifak aktecileceğine dair| dolaşan şayiaları tekzib etmekte | dirler." * İrak Kralınım dofum yıldö- nümü münasebetile İnönü ile İrak Kralı arasında tebrik - telgrafları teati-olunmuştur. '& Bulgar Kralı dün elçimizi ka- bul etmiştir. Te lli Sultanhamamı Yangınında Yapılan Son Keşif Sultonhamamı yangın yerinde bir keşif dahu yapılmıştır. Keşifde müddetimum! — muavin! Necati kütükçüoğlu, hâkim Reşid, iki mü- hendiş ve sigorta memurları ha- zır. bulunmuşlardır. Rapor hazır- landıktan sonra tahkikata devam edilecektir. Daha şimdiden hâdi- sede bir kasıd olmadığı anlaşıl - maktadır. Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli Habibeyi saray önündeki mey- dandan çektiler. Haccacın evine WM — HABİBEYİ !AÇRIYOMR Mi? Yan sokaklar zifiri karanlıktı. Göz gözü görmüyordu. Habibe devenin üstünde ölü gi- bi yatıyordu. 'Yolda deveci ile birkaç kere ko-| nuşmuşsa da, ondan sonra ağzını açmamıştı, —< Habibenin dört tane muhafırı | Yazan: CELAL CENGİZ Bu sırada, devenin başında giden muhafızlardan (Selim Hayyat) Habibenin kulağına seslendi: — Öldün mü... Yaş.yor musun?) Şama geldiğimizden heberin var m? . Habibe gözlerini açtı. — Beni Cehenneme mi götürü- yorsunu? dedi. Burası ne karanlık | bir memleket... — Sarayın önünden geçerken, etrafta yanan meş'aleleri görme-| din mi? — Sileelir pa'da vahşi orman kanunu hâ -”| Tamir Edilecek Camiler Büdceye İcabeden Tahsisat Kondu Bu sene İstanbulun birçuk ca- mileri tamir edildiği için tamir - leri geriye kalmış olan Şehzade - başı, Beyazıd ve Sulisnahmed ca- milerinin esaslı şekilde tamur' va- kıllar idaresince kararlaşmış ve bunun için yeni bütçeye tahsisat konmuştur, Mirnari bakımdan bü- yük kıymeti hâiz olan bu san'at Gbidelerimizin seyyahlar tarafın- dan bilhassa ret edildiği göz- önünde bulundurularak kırık dö- kük yerlerinin bir an evvel tami- rihe ihtimam olunacakuır, Almanlarla Vapur ihtilâfı Halledildi Almanyaya yapılan siparişler - den doğan ihtilâfleri —halletmek | üzere şehrimize gelmiş olan Al - man heyetile Denizbunk idaresin-: de cereyan eden müzskereler suna ermiştir. İki taraf arasında esaslı bir ihtilâf noktası kalmamıştır. Anlaşmıya göze, Etrüsk vapu- rundaki noksanlar tashih edilecek- tir. Turfan ve Kadeş vapurlarında istenilen tadilâi yapılacaktır. " Naptün Verft. şirketinin —inşa edemediği beş bin üç yüzer tonluk wapurlar için tazminal verilmesi de kabul olunmuştur. Bsnka müdürü Yusuf Ziya Er- zin ,yeni vapurlar satın alınması için Ankaraya davet edilmiş ve dün Ankaraya gitm Alman neveti de bugünlerde Aİ- manyaya dönecektir. H ğile Fer'iye Galatasaraya Verildi Tütün inhisarı tarafından kul- Tamılmakta olan Fer'iye sarayının sahil kısmındeki büyük - binanın Gülütasaray mektebine pek elve- rişli olduğu görüldüğünden bu bi- na Galatasaray lisinesine veril - ınl;llr. İnhisarların Üstüdara nak- ) 1 münaşebetile bu bina bir müd- dettenberi boş bilunmakta idi, KISA POLİS HABERLERİ * Fatihde Hörbor caddesinde oturan Eminin 13 yaşında oğlu İh- san Fatih itfaiye caddesinde ar kadaşlarile oynamaktu iken düşe- rek başından y * Fonerde Mü: sinde İnhi deposunda — çalışan — istifçi Ömer oğlu Mustafa depoda — çalışırken düşerek başından yafalanmıştır. * Galatada oturan İlya adında biri Beyazıdda tramvaydan atla- mak işterken düşüp başından ya-i ralanmıştır. — O nerede kaldı? — Sarayda.. — Geceyi orada mı göçirecek? — Zannetmem. Harh tafsilâtımı Halifeye anlattıktan sanra, evine dönecektir. Birkaç saniye sustular. Babibe kendi kendine: — Çok tatlı konuşan bir genç.. Her halde yaşı otuzdan fazla ol- masa gerek.. Diye söylendi. Sonra birden ba- gını kaldırarak sordu: — Sen nerelisin? — Şamlıyım.. — Kaç yaşıhdasın? — Yirmi sekiz... Yaşımı niçin soruyorsun? — Karanlıkta yüzünü göremiyo- rum. Acaba muhafızım ihtiyar mı- dır, genç midir diye merak ettim. Ömer güldü: — Bütün Şam kadınlarının ya- Tap tutuştuğu bir erkeği sen de AÖ D kâ: f İ POLİS Ve.. Mahkemeler Kümese Giren Hırsızlar ! Tavukları Orada Kesdikten Sonra Alıp Götürmüşler v sahibi Siranoş'un tavuk- E larını çalmaktan suçlu ka- sap Vahram ile suç ortağı Arlan'ın mudakemesina dün asli- ye ikinci cezada başlandı. Dünkü celsede davaet Siranoş şu ifadeyi verdi: <— Bir sabah tavuklarıma yem vermek.üzere kümese gittim. Kü- zmesin Kapısını açlığım zaman, i- tarafımı aradırm. köşede tavuklarımın kesik başları gözüme ilişti. Bunun üzerine der- hal polise koşdum, keyfiyeti ha- | ber verdim. Karakoldaki — polislerden biri bacıa tavuklarımın gövdelerini gös- terdi ve: — Senin tavukların bunlar mı? diye'sordu. Ben: — Evet, cevabinı verince, polis anlattı: — Dün gece bekçi Durmuş ka- Takola gelirken, sokakta * Artine tesadüf etmiş. Artinin elinde . bu tavuklar varmış. Bekçi, kendis'ne tavukları nereden aldığını sorun- ca: — Vahram'dan 120 kuruşa al - dım, demiş. Bekçi, Artinin hal ve vaziyetin- den, tavukların bir yerden çalın- miş olduğunu hissederek, onu ka- rakola davet etmiş. Ben karakolda iken — Vahramı G çağırdılar, Artitle yüzleştir - Giler, Vahram, hâdiseden haberi olmadığını ve tavukları Artine satmadığını söyledi ve suçunu in- H HAILUKİ, benim kanaa - time göre, o gece, herkos uyuduk-| tan sonra, Vahram miş, onları kesmiş ve tine vermiştir. Bekçi Durmuşun da şahid si - fatile sorguya çekilmesi için du- Tuşmanın gelecek ayın 14 ne bis rakılmasına karar verildi. Yakalanan Hırsızlar Birkaç gün evvel Galatada Ka- | ramustafapaşa caddesinde 33 nu- Tarah Fehminin dükkârına ki- l lidi kırmak suretile giren meçhul hırsızlar dükkânı soymuşlar, bi iz bırakmadan — kaçmışlardı. Bir | gece sonra da Parmakkapıda me- zeci Poriklinin dükköni de ayni şekilde zöyulmuştu. Emniye: ikinci şube ikinci ki- sım memurları bu hırsizlıkları Lâz Ahır:d. Vasil ve İbrahim adında bit etmişlerdir. Üç hırsız da ya- kalanarak adliyeye teslim edil - mişlerdir. tanımalıydın, Habibe! — O kadar yakışıklı bir erkek misin? — Hern yakışıklı. Hem güzel.. Hem zengin.. Hem de meşhur bir koşucu. Habi,be Haccacın sarayına git- | yolda bu mek istemiyordu. Bütü: fırsatı kollamış, fakat muhafiz - lardan hiç birile konuşmak imkâ-| nni bulamamıştı. — Sen benim yüzümü gördün mü? Dedi. Ömer başını salladı: — Bvet. Beyruttan hareketi - mizde görmüştüm. Kaç gündür yojdayız. Kalabalıktan bir türlü seninle yalnız kalıp konuşama « dim. — Benimle konuşmak mı isti- yorsun? — Evet. Seni ilk görüşümde sevdim, Habibe! Sen © zalim ve- tarafından yapıldığını tes- Çatalca Cinayeti Davası Ali Kâhya, Oğlunu Şöyle Teşvik Etmiş: “Vur, Hepsini| öldür, Birini Sağ Bırakma,,| undan altı ay evvel, Ça - Bul:ayi bağlı Örcünlü kö- yünde üç <işiyi öldürmek- ten ve yedi sekiz kişiyi de öldür- mek kasdile yaralamakları suçlu Hüleyin » kâhya'ile bü cinayetö | kendisini teşvik eden babası Ali | kâhya ve kardeşi Hassnın muhâ- kemelerine dün Ağırcezada de - vam edildi. Hâdise şöyle olmuştu: Ali Kâhya, Örcünlü — köyünde | hatırı saydır,, sözü dinlenir, nü- fuz sahibi bir zettır. Bu adam, bir sene evvel hükümet tarafından o köyde iskân edilen göçmenlere ve- | rilen arazinin kendi malı öldu - Zunu iddla ederek oruya tesahüb etmiştir. , — Ali Kâhyanın bu yolsuz hareke- | tinden dolayı hükümetçe hal da kanuni takcibat rağmen, o, bu çıkarmak — istememiş ve ekmek süretile filen — tarlılar — üze - | indeki alâkasını muhalaza et - ir. Hâdise günü, göçmenler sürmek üzere tarlal gittikleri zaman| orada Ali kâhyanin oğlu Hüseyin adamlarÇe beraber. bükümetin kendilerine verdiği araziyi sür - mekte olduğunu görmüşlerdir. Bu sırada, göçmenlerden biri Hasana; kendi — malları olan bu tarlalara ne hak ve salâhiyetle sahib çıktıklarım sorunca, Hüse- yin kzauş. pürhiddet birez ll:ıde—. ki arabaya doğru koşmuş ve ara- | bada, samanlar içinde saki lunan mavzerini çıkırnrık. kö lülere ateş etmeğe haşlamıştır. Göçmenlerden İbrahim, Ahmed Oğlu Mehmed. — Baha oğlu Al, Mehmed oğlu Selim ve karısı Be- hiye yarslarmış ve biraz — sonra bunlardan Mehmed ile İbrahim ölmi apılmasını arı halde koşa koşa Xöye venin Ününde göçmünlerden Ni- yaziyi görünce, silâhınt 'ona da tovcih ederek, zavallı adamı can- sız bir halde yere sermiştir. Gözlerini zan — bürüyen katil her nekadar maktul | nin yanında bulunan Seferi de öl«| dürmek istemiş ise de tüfek ateş İ almamış ve Sefer mühakkak bir ölümden kuztulmuştur. Bu cinayetlerin müstakillen fa- li Hüseyin olmakla beraber, ba- bası A Kâhya da hödise mahal- linde kendisine hitaben: — Vur, hepsini öldür, birini soğ bırakmı azgım toşci Ve teşvik eylemiştir. Hâdise mahallinde hazır bulu- kurtulamazsın! Hahibe tatlı bir tehessümle gül- | yen liranın nerelere sarfedileceği takalarını ayıran plâna göre, ser- l taraftan evkaf müdürlüğünü de Gibi sözler sarfetmek suretile onu| Karaya Oturan Vapur Kurtarma Ameliyesi | Henüz Devam Ediyor Denizbanka aid Sadıkzade va- purunün kurla: & ameliyesine | devam edilmektedir. Mersin vü- ptru kaza yerindedir. Dün akşam Konya vapuru da kaza mahalline hareket etmiştir. Hora — tahlisiye gemisi de vak'a mahalline git - mek üzere yoluna devam elmek- tedir. Hava müsâld olduğu tak - dirde vapurdan alınan 150 yölcu Anedarla vepurile —Adrasan'dan | yolu çıkacaklardır. Konya vapuru, Sadıkzaderiin hamulesini alacaktır. a diğdkLi 5 Milyon Nereye Sarfedilecek İstanbul belediyesinin beledi - yeler bankasından alacağı 5 mil- hakkında esaslı tetkikler yapıl - maktâdır. Bu hususta Pros'un plâ- nt bilhassa gözönünde tutulmak- tadır. Bu işler meşgul ola nimar bürosu ikametgüh ve sanayi mm- mayenin müsmir bir şekilde kul- lanılmasını temin - edecek, şektil bulmağa çahşmaktadır. Plâna göre, şehrimizde yeni cad- deler açmak için birenk İstimlâk yapılacaktır. Bu istimlâkler bir alâkadar eftiği için, bu hususta evkaf müdürlüğü fle de temasa geçilecektir. Bu sebeble Belediye ve evkaf fen heyetleri birleşerek hazırlanan osasa göre arsa olarak kalacak sahalarla binalar yapmsak le Bir taraftan Belediyeye, | diğer taraflan da şehrin imarına hizmet edilecektir. —e nan Hüseyin kâhyanın uşakları Hüseyin ile Cemil, her nekadar Çatalca istintak hâkimliğinde ver- dikleri Hadede; Hüseyin kâhya - nin göçmenlerle aralarında hiçbir muhabere — cereyan — etmeksizin, Hüseyinin mavzerini alıp onlara bilâsebeb ateş ettiğini ve göçmen-i ler de silâh, balta ve saire bulun- madığını söylemişlerse de, bun - dan bir evvelki duruşmada bu ifa-, delerini değiştirerek, köylülerin | silâhlı olduklarını suçlu Hüseyine| taarruz ettiklerini iddia etmek su- retile başka ifadede bulunmuş - rakıldı, Dünkü celsede Hüseyin ve C- mil, suçlulardan korktukları için. Çatalca istintak hâkin.liğinde ver- dikleri ifadeleri, onların lehinde değiştirdiklerini — beyan ederek, eski ifadelerinin doğru olduğunu tasdik ettiler. Duruşma bazı şahidlerin de sor-) guya çekilmeleri için İM nisana bı-| rakıld. MEHMED HİCRET — Demek ki bütün Şam kadın- Tarımı teshir eden ve onların kal- dü. Bu sırada bulutların ardından görünen ay ışığı Arab dilberinin yüzünü aydınlatmıştı. — Peki, dedi, onua pönçesine | düşmemek için ne yapmalıyım? — BSeni kaçırmak istesem, be - nimle gelir misin? meden: — Gelirim, dedi, yüzünü gör - medim. Fakat, ne de olsa bir genç- sin! Haccae kadar çirkin ve gad- dar bir adam olmasan görek. — Beni yakından görürsen, çok seveceksin, Habibe! Şamlı Selim Hayyat uğrunda ölen kadınları düymadin. mi? Habibeye karşı İbrahim bir gün| böyle bir vak'a anlatmıştı. Arab girin pençesine düşersen, bir daha| redi: v J Habibe bir an bile tereddüd et-! binde yaşıyan erkek sensin, öy - | le mi? | — Evet, Habibe! Benim.. Haydi, çabuk söz ver banâ! Vaklimiz kal- madı,, Şu dar sokaktan sapmağa ve yölumuzu kaybetmeğe mecbu- |oruz. Eğer benimle gelmek ister- | son.. Habibe: a — Hazırım.. Beni Haccacın & line düşürme de, İstersen cehenne- me götür! Diye mırıldandı. | zılmak niyetinde değildir. Önde giden deveci ile diğer mu- hafızı lâfa dalmışlardı. Ömer bir- denbire Habibenin iplerini çöze- | rek çekti. Kendi atına aldı ve der- hal yan sokaklardan birine saptı. Deveci devesini çekerek ve ar- kadaşile konuşarak yoluna devam dilber yatlığı yerde sarsıldı.. Tit-| ediyordu (Devamı var) DUŞPARA İtalya'nın Vaziyeti Yazan: Ahmed Şükrü ESMER " Almanya orta — Avrupa'da bİF darbe inüirir indirmez, derhal gölr — ler İtalya'nın üzerine dikilir ve herkes sorar: Acaba İtalya ne yar pacak? Avusturya darbesi indi * — rildiği zaman öyle olmuştu. Sü - det Alman'larının büyük Almaü- ya'ya iltihakları sırasında öyle öle du. Çekaslovak'anın haritadan Bİ” dinmesile neticelenen darbe inef inmez de harkes ayni suai sor * — maktadır. Malüm olan bir hakikâttir Ki — Almanya'nın Avurpa'da genişler Mesi İtalya'nın menfaatlorine uy” gun değildir. Bu sebebledir Kt harbden sonra on sekiz sene, Âv — vusturya istiklâlinin korunması, İzalyan dış politikasırın en esağlı ümdesini teşki) etti. Fakat İlalyü hâdiselerin tazy İngillert ve Fratsa'dan ayrılarak imükad * deratını Almanya'ya bağlamıştır. Binsenâleyh Avusturya'nın ilhas ihin bir zarureti olarak kar tinde ıuıım.şuı İtalya Almanya'ya yaptığı bü konsesiyonların karşılığı üzere, Akdeniz'de ve şimali Afrit — olmak — ka'daki davası için Almanya'nıa — yardımız: beklerken, geçen hafta jyenl bir emrivaki karşısında kalt mıştır. İtalya'nın Almanya kar * şundaki bu vaziyetini — bilenleri sön Alman darbesinin Roma'ı fena bir akiz uyandırdığını j etmektedirler. Musolini'nin bu d fa Hitler'e tebrik telgrafı gönder> mediğine mana veriliyor. Boheme- ya ve Moravya'dan avdet edeğ Hitler'i Berlin istasyonunda karşi” lıyanlar arasında İalyan sefirinlâ buluzmaması dikkati çekmektör — dir. İtalyan gazeteleri tarafından son darbe hakkında yazılar yazit ların samimi olmadığı iddia edi * 'or. Bunların hepsi de - e YarEr ballak Si Karfısiri evvelki gü ima eden - faşidi meclisin Almanya ile sıkı tesanüt ifede eden sarih kararı vard'f: Musolin!'nin ve diğer faşist lider” lerinin nutuklarından sonra verie len bu kararda Berlin - Roma mül veri politikasına bağlılık bir defâ daha teyid edilmektedir. Anlaşılıyor ki İtalya'nın Almaf” ya tarafından yapılan — darbelef hakkındaki hakiki düşüncesi nt oluraa olun, berhalde Berlin * Roma mihveri politikasından a)7 Hattlâ Almanya ile arasındaki dostlağilü sarsılabileceğine ihtimal verilme sine bile istemiyor. Bugünkü şafi” lar altında İtalya için takib edi” lecek başka bir yol da yoktur. manya'nın herhangi bir teşebbü * süne mâni olmuya çalışmak, İt ya'yı tehlikeli bir yalnızlık Içit atabilir. Binaenaleyh bu tesanliii | muhafaza edip de Almanya'nık yardımile Akdeniz ve şimali Tika'da bir takım — konsesiyonlif elde etmek İtalya'nın işine elverişlidir. Şu nokta unutulmamalıdır. K Berlin - Roma - Tokyo müselle * gini teşkil eden üç devlet mn* da en zayıfı İtalya'dır. japonya V Almanya hedef olarak çuaını# istikamete doğru yalnız başlarıtf yürüyebilecek vaziyette iken, * talya, Almanya'nın — yardım!! mutaçdır. Sönra İlerlemek & diği saha İngiliz ve Fransız râ #aatlerinin toplandığı bir mı9 (Devamı 6 ıncı ı.uıd" FIKRA | Mişon'un Yeni Karıs! Mişon evtenecekti. Kendisine sib bir kız arıyordu, Rabeka'yi ye ettiler. Mir gün Miyon Rabekk ııı—ı_hııı—ıııı!ııd_ — Beni alacak masın?, £ |