Wmmîl haline getirilmesi için | 4 ' Avrupa Halecanlı | Vatan İçin.. Günler Geçiriyor — (4 üncü sayfadan devam) tirilmesi meselesi çok söze yol aç- mıştır. Bu adanın askeri bir hale getirilmesi için — 5,000,000 — dolar sarfedilecektir. Fakat erbabı d- yer ki: Bu para yetişmiyecektir. A- m tam manasile müstahkem laha pek ok milyonlar sarfetmek Vüzım gelecektir. Hakikatte buna ne lüzum var? Bu olsa olsa japonyaya karşı Bah- rimuhitikebirde bir işaret ola - bilir. Yani Amerikanın o deniz - deki adalarına kimsenin dokuna- mıyacağını anlatmak için gös - terilecek bir hareket sayılacaktır. Halbuki Amerikalılar başkalarile kavga edecek değildir. Onun i- çin durup dururken japonları böy- le hallerle tahrik etmek n&den lâzım geliyor?. İşte Amerikalıların dünyanın diğer yerlerinde olup biten işlere karışmaması lâzım geldiği kana- atinde oldukları fikri budur. Adanın tahkimi için sarfedil » mek üzere istenen beş milyon do- harlık tahsisatın parlâmentoda ka- bul edilmiyeceği, yahud da zor kabul edileceği anlaşılmış olacak - ki buna dair olan projeyi hükü- met geri almıştır. japonyaya kar- # bir hareket mhiyetinde sayı - #cuk her şeyden çekinmek isti - yenlerin noktai nazarı galib gel- Miştir. “Avrupada bir harb olursa Ame- rikanın tehlikeye girip girmiye - ceği meselesi öyle kolayca kesilip atılacak işlere benzememektedir. Çünkü yukarıki noktai nazara muhalif olanların dediğine de bak- Ymak lâzım gelmektedir. Hava tehlikesi vardır. Bilhassa Orta ve cenubi Amerikaya Alman- lar, İtalyanlar ve japanlar gelerek yerleştikçe bunlar — bulundukları yerlerden şimali Amerikaya ta - | arruz etmek üzere tesisat yapa - caklardır. Bilhassa korkulan nok- 'ta Panama kanalının vaziyetidir. Amerika hükümeti bir gün Av- rTupada bir harb çıkar da ona ka- Tışmağa mecbur olursa o zaman Panama kanalını tehdid için ja- ponlar, Almanlar, İtalyanlar da ellerinden gelen her vasıtaya mü- racaat edeceklerdir. Netice şu oluyar ki Amerikalı- lar bundan sonra kendi müdafaa vasıtalarım arttırmak için, daha kuvvetlenmek üzere hiçbir mas- Taftan ve emekten geri kalmıya- caklardır. japonyayı kuşkulandır- mamak, hiçbir taraf ile kavgaya tutuşmamak noktaj nazarında ©- lanlar da nihayet Amerikanın mü- dafaası meselesinde herhangi bir vasıtanın eksik kalmasına razı ö- lacak değillerdir. Bir de şu &onhaftalar da mey - dana çıkan yeni bazı rivayetler - den bahsetmek sırası geldi: Bu da gilâhların azaltılması için Ameri- ka hükümetinin teşebbüsü ile bütün milletlerin iştirakile bir kon- ferans — toplanacağıdır. —Halbuki bu rivayetlerin Vaşingtona göre asılsızlığı çabuk anlaşıldı. Ame- rika hükümeti bu yolda herhangi bir teşebbüse geçecek — değildir. Büugün milletler arasındaki sil lanma yarışını durdurabilmek i- çin bir konferans toplamadan ev- vel daha halledilmesi lâzım bir - çok müşkülâ tvardır. Geçen gün Amerika Hariciye Nazırının söylediği nutukta bu moktaya işaret edilmiş ve artık tahdidi teslihat konferansı bah- si kapanmıştır. Silâhların azalt: ması için herhangi bir teşebbüse dünyanın bugünkü vaziyetinde imkân görülemediği anlaşılınca Amerika efkârı umumiyesi harb ve müdafaa meselelerile bir kat daha meşgul olmağa başlamıştır. Amerikalılar yalnız kendi memle- ketlerinin şimali Amerikanın teh- did ve tehlike altına gireceğini | düşünmekle kalmamaktadır. Şi- mal ve cenub Amerikası da ayni suretle tehlikeye maruzdur. Di- ye düşünüyorlar. Fakat Amerika kıt'asını korumak için vâsi mik- yasta müdafaa tertibatı almak bah- sinde bütün Amerikalıların nok- tal nazarı birleşmiş denememek- te, cenubi Amerikalıların düşü - nüşü de başka türlü olduğu gö - | rülmektedir. Vaşington hüküme- tinin çenubi Amerikanın belli » başlı dvletlerile olan münasebatı, da şayanı dikkat bir safhadadır. Vaşingtonun istediği şudur: Bü- tün Amerikalılar birleşmeli. Dün- yanın başka yerlerinde olup bi- ten şeylere karşı ayni sür'atle va- ziyet almalıdır. Sanbaharda Peru Cumhuriye- tinin merkezi olan Limada top- lanan Amerika birliği kongresin- deki gaye bu olmuştu. Fakat aradan aylar geçti. Şim- di bazı meselelerin çıktığı nazarı dikkatten uzak kalacak gibi de- Bildir. Meselâ cenubi Amerikada Arjantin Cumhuriyetinin — almış olduğu vâziyet böyledir. Arjantin çok ihtiyatlı görünmektedir. Çün- kü cenubi Amerklalılar kendile- vİni haricden gelecek Bir takım tehlikelerle tehdid edilmiş gör - İmemektedirler. Bu itibarla bütün Amerika kıt'asındaki milletler a- rasında tam bir noktai nazar bir- liği görülememektedir. Arslan - Kaplan, Maymun, Fillerin Uyku Ve Aşkları (5 inci sayfadan devam) lar, bizi karşıdan görür görmez hemen ayağa kalktılar. Bıyıkları- nt havaya dikerek bizi kızgın kız- gın süzmeye başladılar. Derideki rengi, canlı bir hayvanın üzerin- de iken daha başka bir güzellik arzediyor. Zürafalar kadın gibi mahlük - dardır. Dairelerine girdiğimizi gö- rür görmez sıçraya sıçraya etra- fa koşmıya başladılar. Bu dairenin karşısında oturan ve bizim içeri girmemize ehemmi- yet vermiyen, kirpiklerini bile kı- mıldatmıyan filler; ötede, havuz kısmında; kaya parçaları halinde hiç kımıldanmadan düşünen su aygırları, yaban öküzleri diğerle- rine tamamen md hayvanlardı. Maymunların dairesinde yine telâş ve heyecanla karşılandık. Dişi bir maymunla erkek bir may- munun oturduğu yere yaklaşan gardiyan birdenbire geriye sıç « radı: — Haln!... Diye bağırdı. Ben de korkmuş- tum. Gardiyan izahat verdi: — Diş maymun, kocasile bera- ber yatarken kimseleri — yanına sokmak istemez. Eğer dikkat et- / mezseniz yüzünüze atılır, pençe- lerile parça parça eder. Çok kıs- kançtır!. , Karacalarla, ceylânlarla ve isim-, lerini bilmediğim yüzlerce kuş - darla dolu kafeslerin önünden ge- | çerken ayaklarının ucuna basıyor,| bu güzel mahlükları derin uyku- larından uyandırmak istemiyor - duüm..> Kocacasını Bırakıp Kaçmış! (5 inci sayfadan devam) Aşık Res ise ne yapacağını şa- fırarak ona tolgraflar çekmekte, aşkını ilân edip durmakta imiş. Bu suretle 140 aşk telgrafı çekmiş!. Nihayet bundan üç sene evvel kız Amerikaya dönmüş, birbirlerine varmışlardır. Şimdi de kocası A- merillada Omahada mahkemeye müracaatla karısını boşamak is- olarak da kadının artık kendisini bırakıp kaçmasını göstermekte i- miş, Dr. HORHORONİ Hastalarını akşama kadar Sir- keci Viyana Oteli yanındaki muayenehanesinde tedavi eder. Telefon: 24131 mişler, orada çalışıyorlarmış. | erde inşaata şimdi müsaade edil- tediğini bildirmiştir. Buna sebeb | ne —a İstanbul üçüncü Jera memur - (5 inci sayfadan Sevam) — Sanâyi için lâzım olduğunu | söylüyorlar. diye omuzlarını kal- dırdı, uzün olanlar arak halı dukuyorlar. Kısaları: leri bağlamakta istiz mış. Harbde de berberleri buna mecbur etmişlerdi. O zaman bu saçların tahtelbahirler için lâzum olduğunu söylemişlerdi. — Peki, bunlar için size para verirler mi?, — Hiç!, Biz saçları topluyarak teslim ediyaruz. Eğer bunu yap- mazsanız haber alırlar, Bunu söyliyerek dikkatle yü - züme baktı. — Başınızdaki saçı - şimdiden böyle alıp toplamakla ileride bü- yük bir harbi nasıl kazanacakla - yanı zannediyorlar?, — Vatan için bu böyle emredil- iştir. Hiçbir saç atılmıyacak!, Berber yine süpürgesini alarak gözüne ilişen saçları toplamağa başladı.. İngiliz gazetecisinin anlattığına göre Almanyada ufak hacimde fakat içinde bahsedilen mevzu i- tibarile ehemmiyetli bir kitab çı- kat meyzu şudur: Artık kullanılmıyacak gibi gö- Tünen herşeyin istifade edilecek birşeyi vardır. İşe yaramaz ne ka- dar şey hatıra geliyorsa bunlardan istifade ciheti aranmıştır. İşte bu kitab Almanların bunun üzerin- de düşünmeğe davet ederek de- ğil, yalnız meselâ berber dükkân- larında biriken saçlardan, meselâ içilmesi mümkün olmıyan deniz suyundan da neler eldr eedileceğini anlatıyor. Deniz suyundan bir ta- kım maddeler çıkarıldığını söyle- meğe lüzüm yok. Fakat denizin yalnız suyundan değil, yosunun- dan 'da istifade ediliyor. İyodin genilen bir madde vardır ki bu- nu gimdiye kadar Almanlar cenu- bi Amerikadan, Şiliden getirtiyor-; lardı. Şimdi Almanya sahillerin - deki yosunlardan iyodini çıkarı - yorlarmış. Bir de Almanyada hizmetçi buh- rara vardır. Hizmetçilik Gdecek kızların çoğu İngiltereye git. mıştır. Bu kitabda anlatılan sküdar'ın Bugünkü İhtiyaçları (S imci sayfadan devam) bir de muhakkak ki, hükümet dae| iresine muhtacdır. Paşakapı ve ci-| varında, güzel bir de kaymakam- lık hinası yapmak her halde elzem-| dir, Üsküdar, manzara itibarile fev- kalâdedir. Boğazı, Marmarayı gö- rür, Havası da çok iyidir. Üskü- darın denize yakın sırtlarında o- turanlar, ayrıca sayfiyeye gitmek ihtiyacında değillerdir. Fakat, ge- ribdir ki, Üsküdar sahillerinde, se- neden seneye büyük ve yüksek tütün depoları binaları yükseli - yor. Vapurlar Üsküdara yaklaşır- ken dikkat ediniz. Bu yüksek bi- nalar, adeta bir kordon halinde, denizi Üsküdardan ayırmağa ça- hşıyor, hissini duyanenız. Sahil- miyor galiba.. Deniz kenarlarıda 30 metrelik sahanın boş birakil- ması lâzım.. Fakat, bu karardan önde, Üsküdar sahillerine, bu yük- sek ve büyük binaların inşasına, kim müsaade etmiş, bilmiyorum., Fakat, hayret ediyorum. Üsküdar İstanbulun en güzel bir parçasıdır. Bu tarafı ihmal et- memelidir. luğundan: Bir alacağın temini için için haczedilip paraya çev-Ülmesine ka-i rar verilen bir adet yerli malı HANA marka pers elektrikle müteharrik — kampk — maki - Galatada — Fermeneciler caddesinde 49 numaralı dük kân önünde birinci açık -arttırma suretile 23/3/939 perşembe günü saat 16 da satılacağı, — işbu gün mahcuza muhammen kiymet $e 75 ini bulmadığı takdirde 27/3/939| günü ayni saat ve ayni mahalde HİKÂYE : arzan enleresan bir filim çevirmek için yalnız sevdi- #i yıldızlardan birisini ala- rak Afrikanın artasında bulunan 'Tanganika gölü sahillerine git - meği kurdu. Filim kumpanyalarının opera- törlrinden hiç biri bu — tehlikeli seyahate iştirak eynek istemiyor- du. 'Tarzan filim şirketleri müdür- lerine şu yolda teklifte bulunu - nika gölünün su aygırları ve tim- sahlarla dolu sularında yüzerek bir filim çevirecek olursan emiş olunuz milyonlar değil, milyarla> - kazanacaksınız?., Ben bu sergü - zeşt için canımı ortaya koyuyo- rum. Yalma, bana filim yıldızla- rından biri lâzımdır. Yüzmesin iyi bilmeli ayni zamandı: da cesur ve eür'etkâr olmalıdır. Yorgun - luğa ve yoksulluğa tahammül et melidir. Filim kumpanyaları - Tarzanın bu teklifini makul ve cok para ge- tirici bir iş olmak üzere kabul et- tikleri halde Tarzanın yanına ne bir yıldız bulabiliyorlard. ve ne de bir operatör... Tarzan bir gün Holivudda şöy- le bir ilân neşretti: | — Benimle Afrikanın ortasındı bilecek bir kız varsa hemen mü- racaat etsin.. Yirmi dört saat içinde yüzlerce kız müracaât etmişti. Zaten; Holivud sokakları iş bu- lamıyan güzel kızlarla doluydu. Tarzana müracaat eden kızın a- h Anjelko idi. Fakat; filmi çekecek operatör yoktu. Herkes canından korku - yordu. Nihayet canına susamış acemi bir eperatör de çıktı. Tarzan'la filim şirketleri arasında bir mu- kavele imzalandı ve yola çıktılar.. * Bin müşkülâtla ve analarından 1 — Yukarıda gördüğünüz Te - simdeki hayvanların sevsalını ta- rif ediniz. 2 — Bu hayvanlar en çak nere- lerde yaşarlar... 3 — Senede nekadar yavru ya- parlar.. 4 — Ticaret noktasından kârlı midır? İnsanlara faydaları nedir? 1 — Mart müsabakamızı en iyi sürette yazan okuyucularımızdan elli üç kişiye muhtelif hediyeler vereceğiz. 2 — Bilmece resmini göndere - ceğiniz kâğıda raptetmenizi unut-| 2 inci arttırma suretile satılacağı ilân olunur, mayınız. 3 — Bilmece resmini kâğıdla - | MART AYI MÜSABAKAMIZ : Tarzan Vahşilerle Karşı Karşıya emdikleri süt burunlarından ge- lircesine Tanganika gölüne nihayet gelebildiler. Gölde; on binlerce su aygırı, azılı timsahlar adam bekliyorlardı. Vahşiler, değil göle girmek ve yüzmek, suyun kenarından bile geçmeğe cesaret edemiyorlardı. Tarzan güzel kızla, suya girmek! ve filim çekmek için günlerce uğ- raştıkları halde bir türlü muvaf- fak olamamışlardı. Fakat Tarzan emeline muvaf - fak olmak için çalışıyordu. Niha- yet; bir gün cesaretini toplıyarak göle atıldı. Operatör filime alıyor-i gu. Su aygırları ve timsahlar Tar- 'zana ve, Anjelikaya hücum ettik- leri halde başa çıkamamışlardı. 'Tarzan birkaç gün göle girerek bulunan Tangenika gölüne gide - Bilmediğimiz Şeyler: Dünya'nın En ünyanın en uzün külesi el- Vi sene evvel yapılan Eyfel kulesidir. Bu küleyi Gustav Eyfel is- minde bir Fransız mühendisi yap- mıştır. Eyfel külesi tamamile demir - den yapılmıştır. Elli sene evvel de- mir sanayii bu güne nazaran çok geri vaziyette idi. Bu sebeble böy- le bir kule vücude getirmek ol - dukça mahirane bir iş olurdu. Mühendis Gustav E, rına bağlıyarak — göndermiyenler müsabakaya dahil olmuş addolun- mıyacaklardır. 4 — Kısa ve bilgili tarif kâfi - dir. $ — Zarflarının — açık olarak gönderebilirsiniz. 6 — Hal varakalarını İstanbulda bulunan okuyucularımız - bizzat matbaamıza bırakabilirler.. HEDİYELERİMİZ: Bir konsol eaati.. İkinciye: Bir kazak.. Üçüncüye: Bir çorab.. Dördüncüden ellinciye — kadar muhtelif ve kıymetli hediyeler ve-) vazifesini tamamladı. Artık avdet| etmeğe karar vermişti. Yola çıktıkları günün sabahısı Böl sahilinden yürürken birdenbi- ve karşılarına ellerinde kargı ve kalkanları başlarında reişleri bu- lunan bir vahşi sürüsü çıktı ve reisleri şu yolda bağırıyordu: — Cika!. Cika!,, Yani dur diyordu. Tarzan, hiç aldırmadı. Belinden — tabancasını çekti. Bütün kuvvetini - topladı. Ürzerine hücum eden vahşileri bi- rer birer yere serdi. ve müşkülden yakasını kurtardı. Uzatmıyalım; avdet, geliş kadar| tehlikeli ve yıpratıcı oldu. Fakat; bir sene sonra; Holivuda gelen Tarzan milyonlarca pâra ka- zanmıştı , Neticede, çok fedakâr olan Aj jeliko ile de evlendi. Bu suretle, fakir tanımmış olan Anjeliko mevki sahibi bir kadın olmuştu. .. Uzun Kulesi vücude getirmek için çok müşkü- Jât çekti. Paris belediyesi, mühendise an- Cak bir buçuk milyon frank yar- dım edebilmişti. Halbuki, bu pa- Ta ancak kulenin birinci ve ikinci katlarını yapabilirdi. Güstav, bir şirket tesis etti, Fa- kat; şirkete kimse girmek istemi- yordu. Güstav şöyle ilân ediyardu: YAZISIZ HİKÂYE: rilecektir. cileraen milyonlarca nra kazana- cağız. Mühendisin bu lâfına kimse ku- lak asmadı. Nihayet kendisine inanan bir iki — kişi —buldu. Ve 1886 da inşasına başladığı kuleyi 1880 da bitirdi. Kule, tam yedi buçuk milyon franga mal olmuştu. Yüksekliği üç yüz metre İdi. 1889 da Parisde büyük ve bey- nelmilel bir sergi vardı. Bu ser - giyi seyretmek için Amerikadan, İngiltereden dünyanın her tara- fından binlerce zengin adamlar gelecekti. Parise sergiyi seyre gelenler, 0 vakte kadar eşine rastlamadıkları — büyük bir demir kule ile karşılaş- tılar.. Gustav ve arkadaşları kuleyi, geyircilere mühim bir para mu- kabilinde — gezdirdiler.. Altı ay — | müddet, kuleyi gezenlerden tam ©n üç buçuk milyon frank varidat toplandı. Bu süretle mühendis ve arka - daşları milyonlarca frank kazan- “mış oldu. Evvelce küleye on para vermi- yen zenginler ve tüccarlar hased” derinden çıldırdı. Eytel kulesini kıskanan Ameri- kalılar buna benzer bir kule yap” tılar. Yüksekliği 375 metre bo * yundadır. Eyfel kulesinin — üstünden 160 kilometre muhitini — görmek ve — gözlemek mümkündür. Bugün dünyanın en büyük rad* yo merkezi Eyfel kulesindedir. Biliyor musunuz bizim Beya * md kulesi kaç metredir. — Hele şöyle bir tahmin edini& bakalım. Ben size söyliyeyim; «70> met> — Kule tamamlanır ise, seyir- | redir.