Muallimlerin Dünkü To Yardım Cemiyetinin 1939 Kongresi Hararetli Oldu Maarif Müdürünün Genç Muallimlere İnce ve Tarizkâr Bulunan Sözleri ün öğleden sonra, Üniyer - site konferans - salonunda İstanbul öğretmenleri yar - dım cemiyetinin senelik kongresi vardı. Kongre, 145 da başlamış bilâ inkıta, İki buçuk saat sürmüş-| tür. Bu kongrenin €en esaslı mev- zularından biri ölmüş muallim - lerin ailelerine lâyık: veçhile yar-| dım edilip edilmediği meselesi idi, Bu mevzu etrafında tam bir buçuk| saat süren hararetli münakaşalar olmuş, İstanbul maarif müdürü birçok defalar söz söylemek mee- buriyetinde kalmıştır. | Kongrenin meşgul olduğu diğer. mevzuları müzakere e bir saal sürmüş, içtima on yedide nihayete etmiştir. KOÖNGRENİN SAFHALARI Kongre, reis seçilen Haydarpaşa Nsesi müdürü Saffet Şavın baş - kanlığında in'ikad etmiş, eski he- yeti ıdare raporu okunmağa baş- lanmıştır. İdare heyeti Taporu evvelce bir kitab halinde basılıp | azalara dağıtıldığı cihetle, umum! alâka ile takib edilmiş, münaka- palar olmuş, neticede kabul edil-, miştir. Mütcakıben yeni idare heyeti seçimine geçilmiş, eski idareye iki ilâve ile ipka edilmiştir. Yeni azalar şunlardır; İstanbul 61 inci mektebden Hayri, Beyoğlu 29 un- cu mektebden Fahri. | ÇETİN MÜNAKAŞALAR Bundan sonra reis, azaya göz | isteyip istemediklerini sormuş, | birçok muallimler söz almışlardır. Bu arada bilhassa nizamname- nin altıncı, yedinci maddeleri ü- serinde çok durulmüştür. Bu mev-, du etrafında muallim Rüşdü ile Şükrü söz alarak tenkid ve dilek- dterde bulunmuşlardır. Bunun ü- zerine, İstanbul maarif müdürü ayağa kalkmış, ezcümle — şunları söylemiştir: ; MAARİF MÜDÜRÜNÜN SÖZLERİ Maarif müdürü Teviik Kutun vazı genç muallimlere ince târiz- ler yapan sözleri zaman — zaman hande ve tasvib seslerile karşı - | lanmış, bu sözler de münakaşaları: mucib olmuştur. Tevfik Kut, de- miştir ki: «— Geçen seneki kangrede ce- miyetin tevsli, ve yardım sahası- nn genişletilmesi görüşülmüştü. Biliyorsunuz ki cemiyetimiz te- şekkül ederken birçok arkadaşla- Tın ademi müzaheretile karşılaş - mış, bu “işin muvaffakiyetle yürü- yemiyeceği etrafında sözler söy- lenmiştir. Halbuki bu bir ihtiyaç- tır. Ve mütlaka karşılanması icah etmektedir. Meselâ geçen — sene, No, 104 Kadı Paşa, oturduğu yerde dur ramıyordu. Acaba; Hafid Efendi- deki zağarlar kendi köpeklerinden! de mi kıymetliydi?.. Derhal, Şeyhulislâm hitaben: — Efendi hazretleri... Bu efen- di ile tanışımız kısacadır. Lütfe - derseniz vasıtai aliyelerile şu za- Karları gürsek... : Şeyhulislâm, güler yüzle ve yüksek bir ihtiram tavrile Kadı Paşayı pofpofladı: — Emredersiniz paşam, Hafid Ktendi hoşsohbet bir zattır. Ules madan, füdelâdan kibar bir kimes-) eZ h a bir. e buy efendiye ZORBALAR SALTANATI plantısı muhtelif mülâhazalarla cemiyet- ten 180 arkadaş çekilmiştir. Buna mukabil, bilir misiniz yeniden kaç! arkadaş kaydedilmiştir: | 164 kişit lüyor ki hareket durmamıştır. Sonrâ çekilen ar - kadaşların baleti ruhiyesi üzerin- de dürmak — lâzımdır., Bir kısmı müftekir değildir, bankada mev- duatı vardır, bir kısmının — mali vaziyeti iyidir. Serveti, emlâki vardır. Bir kısmı da gençlerdir. | Bazı gençler arasında, gayesi mün-| hasıran ölen muallimlerin silele- | rine yardım olan böyle bir cemi- yete girmeği henüz vakitsiz ad- detmektedirler, (Gülüşmeler) Ma:| amafih, hayatın çok acı tecellile- rile karşılaşıyoruz. Meselâ Süley- maniye orta mektebi terbiyei be- deniye — muallimi M. İsmet, bu | genç arkadaş, cemiyetten çekil - dikten 15 gün sonra gözlerini ha- yata ebediyen yummuştur. Ve biz 'ona hiçbir şey yapamadık. Çünkü cemiyetin azası değildi! CEMİYETİN MAHİYETİ Halbuki arkdaşlar, cemiyetli münhasıran ne ölümden sonra im- dada koşan bir teşekkül, ne de bir lüzumsuz, fantezi kabilinden bir faaliyet topluluğudur. Cemi - yet, tesanüd demektir — Mesleğe kendini vermiş, bu meslekte iler- Temek istiyen insanların biri Tine ve talebelerine karşı göster - dikleri bağlılığın nişanesldir. Gö- nül ister ki bütün muallimler hiç, bir şey düşünmeden gayesi yar - dımlaşmak olan bu cemiyete gir- sinler. Bundan sonra cemiyetin mual- Tümlere, dört taksitte ve faizsiz o- | gerleştiriyormuş. Bunlar, ökserin ©| etmişlerdir. | larak ödenmek Üüzere verdiği 50 lira üzerinde duruldu. Münaka - şalar aldu. Bir kısım muallimler, 'bu paranli' verilmesi için yalnız evlâd ve zevcesinin değil, ayni za- manda kardeşin de hastalığının gözönünde tutulmasının gerekti- ğini ileri sürüdüler. 'Teklif ma - kul görüldü. Diğer biz kısım mu- allimler de, böyle bir cemiyetin gayesinin münhasıram (ölen mual-| limlerin silesine yardım) olduğu- nu, halbuki hali hayatta olan bir çok müuallimlerin ihtiyaç içeri - sinde bulunduklarını, hatta bir kısmının aylık aidat olan 23 kurü- şu bile ödemekte zorluk çektikle- rini, talebeleri huzuruna temiz bir| kılık ve kıyafetle çıkamıyan mu- allimlerin dünyevi — ihtiyaçlarımı herşeyden önce düşüneceklerini, esasen büyük bir musllim kütle- sinin bundan dolayı cemiyete alâ- ka göstermediklerini 1âdla etli - ler. Her kafadan bir ses gıkıyor, mühaükaşa uzadıkça — uzuyordu. Yazan: M. Sami KARAYEL sarayına gider... Hem hoşça bir gün bir gece geçliir yer içeriz| ve hem de zağarlarla beraber Bel- Rgrad ormanlarına doğru bir av tertib ederi Kadı Paaş; Şeyhulislâmin tek- Hf ettiği av partisinder fazla mem- nun olduğu görülüyordu. Muka- bele etti: — Çok teşekkür ederim... Efen-i di huzretlerini rahatsrı etmiyelim.. — Aman efendim. bilâkis mem-| nun ve mesrur olurlar.. — Ne vakit yapalım bu işi bu- yurursunuz. yi — Önümüzdeki cuma namazın- ——— zartesi gününe ka- ' «Kuvvetli Arka» ayın muharrir ve saylav Necmeddin Sadak bir ma- kale yazıyor. Meclisi idare- lerin lüzumsuzluğundan bahsedi- yor. Milli fabrikalarımızdan birin de çalışan bir ecnebi fen adamı i- | le görüşmüş. O adamdan edindiği | Antıbalarla şu satırları yazıyor: «O halde fabrika çok kazanı - yor> dedim. «Hayır, daima zarar ediyor!> cevabını verdi. Gece gün-) düz, durmadan işleyen bir fabri-, kanın nasıl zarar — edebileceğini anlamadım. Anlattı: Maliyet fiatı! Onkişiden fazla bir «meclisi ida- Te> &i varmış. Galiba hepsi meb- u, her biri, ayrıca: — fabrikaya, | yüksek maaşla dörder, beşer kişi ya işe de yaramıyorlarmış. Fakat skuvvetli arkas Tarı olduğu — için kimse serini çıkaramıyormuş..> Sayın muharrir, bu satırlarının üzerine serlevha olarak şunu ko- yuyor: İdare meclislerini kaldır- mak İöyımdır. Biz, buna şu bir tek kelimeyi ilâve ediyoruz: Derhal! BURHAN CEVAD Fırtınanın Zararları Bir haftadır devam eden fırtına| durmuştur. Fırtınâ bu defa deniz-) lerde epeyce tahribat arada bazı kazalara sebel miştir. Dün İmroz adas civarında, balık avlıyan balıkçılar — sahilde | bir motör enkazına vastlamışlar, içinde de üç ceşed bulmuşlar key-| fiyetten alâkadarları — haberdar Zavallıların bir deniz kazasına kurban gittikleri anlaşılmış olup hüviyetleri tahkik edilmektedir. —— K Eminönü Meydanı Zminönü meydanının açılma 1- şine hız verilmiştir. Emlâk Ban - kasının bulunduğu adaya kadarki! binalar derhal kaldırılacak, ban- kanın bulunduğu ada Te Kâzım eczanesinden Bahçekapıya kadar- ki gaha münasib bir zamanda açı- | lacaktır. | Valide hanının Balıkpazarı ci- | hetindeki birinci adanın da hemen kaldırılması kararlaştırılmıştır. NaZ şginle Feridun (Paşa) Masırlı Prens Seyfeddinin mi - Tası meselesi için uzun müddetten-, beri Kahirede bulunan — prensin üvey babası Feridun Paşa bugün Romanya kumpanyasının Besa - rabya vapurile şehrimize avdet etmiştir. Maarif müdürü Tevfik, birçok de- falar söz söylemek mecburiyetinde| kalmıştır. Bu arada, hu cemiyet- 'ten başka, gayesi daha ziyade dün-| yevi olün bir teşekkill meydana getirilmesi istendi. Muallimler için. bir yardım sandığı teşkil edile - cektir. Nihayet, azadan birisnin teklifi üzerine müzakereler kâfi görüldü, celseye saat 17 de son rildi. dar sürdürürüz avı.. — Münasibdir efendim... Nihayet; Kadı Paşa kafese gir- mişti. Fakat; şimdi iş Hafid Efemi diye, şuradan buradan nadide za- ğarlar bulmak işi kalmıştı. Bu da kolaydı. İran elçisinin nadide zağarları vardı. Elçi Hafld Efendi ile dost bir adamdı. Şeyhulislâm Kadı Paşa ile işi Pişirdiğinin akşamı cübbesini top-, ladı. Hafid Efendinin — sarayına düştü, Yüzü gülüyordu. Hafld Efendi, merakle sordu: — Efendi hazretleri. , Keyfiniz yerinde... İnşallah hayırlı muvaf-| fakiyetler.. — Sarma... Paşayı cen damarın-| dan yakaladım.., Kimsenin hatı- rına gelmez bu şeytanlık... — Ne suretle? — Yoo... Bir kere siz düşünün bakalım!.. Benim yerimde olmuş olsaydımız nasıl kandırabilirdiniz. paşayı?.. İ RELA | klin garnizon komutanının müsa- | adesini almak şartile sivil spor teş-| | SPOR MESELELERİ I A Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü, Bu Hususda Bir Talimat Yaptı eden terbiyesi genel direk- törlüğü, askerlerin sivil spor kulüblerile ne suret ve şe- kilde münasebette bulunacakla - rını gösteren bir talimatname ha- zırlıyarak alâkadarlara gönder - miştir. Buna göre: 1) Muvazzaf subaylar. — askeri Okullar talebesi ve askeri şahıslar sivil külüblerinin kadrosu içinde | ve siviller arasında müsabakalara | iştirak edemiyeceklerdir. 2) Yedek subaylar, yedek su - bay okulu talebeleri ve muvaz - zaflık hizmetini ifa edenler izinli bulundukları zamanlarda ve â - mirlerinin müsaadelerile, asöer ob- mazdan evvel mensub oldukları kulüblerinin müsabakalarına iş- tirak edebilirler. Ancak: asker bu-. lundukları müddetçe bendi ku - tüplerini temsilen hiçbir askeri takıma karşı oynıyamazlar. 3) Ordunun bütün mensubları, askeri vazifelerine halel getirme- mek ve amirile bulunduğu mev- kilâtında fenni ve idari herhangi bir vazife alabilirler. Nevyork - Sergisi Hazırlığı Milli Kıyafetler de Teşhir Edilecek Beynelmilel Nevyork sergisin - de kadın ve erkeklere aid milli kostümlerin ve mahalli kıyafet - lerin de aynen teşhir olunması kararlaştırılmıştır. a Bu hususta vilâyetlere verilen €emir üzerine muhtelif yerlerden i mahalli kostümler toplanarak İs- tanbula gönderimeğe başlanmış- İ putetet Bu suretle dün Tireden 8 i ka- din ve 8 i erkeklere aid olmak ü- zere 16 takım, Aydından 20 takım, Kastamonudan da 18 takım kos- tüm gönderilmiştir. Trabzon ve Erzurum, Adana, Gazianteb gibi diğer yerler hal - kına aid eski kostümle> de ceme- dilmektedir. Bütün mahalli kos- tümlerimiz bir azaya toplandık - tan sonra itinalı bir ambalâfla bu- günlerde limanımızdan vapurla Nevyorka gönderilecektir. —— Halka bağrını açan, gönlünü açan, onun derdini dinliyen tek rejim Cumhuriyet Halk Parti- sinin kurduğu devlettir. — Hafid Efendi, düşündü.. Taşındı bir türlü bulamadı bir kulp.. Ni- hayet rica etti. Şeyhulislâm — anlatmağa baş - ladı: — Paşa; ava meraklıdır... Bil- hassa, sürek avına... Hafid efen- dide güzel ve emsali ender bu - hnur — zağarlar var dedim.. Ve kendisini ava davet ettim... — Sahih mi' — Sabih ya!.. Cuma günü se- Tânilık resminden sonra; gelecek buraya... Belgrad — ormanlarında ününe kadar avlana « — Oht.. Fevkalâde bir zekâ o- yanu doğrusu bu... Pakat; a bira- der bu işi ne sen bilirsin ve ne de ben?.. Ortada zağar filân da yok.. No yapacağız?.. — Kolay... Daha dört gün var Cumaya... Kâhyayı çağır derhal bedestene gitsin av tüfenkleri al- Sonra; İzan elçisine git on- dan İMemurları Devlet Memurları Gibi. | muştur. 4) Kıt'a bulunmıyan - yerlerde askerlik şubesi, hastane ve saire Bibi askeri müesseselere mensub subaylar ve erat toplu olarak ve emirlerinin müsaadesini almak şartile bulundukları — yerin sivil külübünde idman yanebilirse de resmi müsababalarına iştirak ede-| mezler. 8) Temsilt mahiyette yapılacak, müsabakalarda, bölge — muhtelit takımına veya milli takıma alına-| cak subay veya a ke-i şahıslarla talebeler ve erat için ilgili bölge beden terbiyesi direktörlüğü ta - rafından sporcunun mensub bu - lunduğu askeri yurda müracaa - tında şu şekilde hareket edilmesi bildirilmiştir: , A) Müsabaka, yurdun bulun - duğu bölgede lcra edilecekse, me- Zzuniyet askeri idma — yurdu baş- kanınm muvafakatile — garnizon komutamı tarafından veriliz. B) Müsabaka başka bir şehirde | veya yurd dışında ise mezuniyet için askeri yurd reisinin delâle - tile Gn* #. başkanlığma müra - caat edilir. Emekli Belediye Muamele Görecek Ankaraya gitmiş ve ahiren şeh- rümze dönmüş olan Belediye me- murin müdürü-Samih, Ankarada İstanbul- belediyesi memurlarının| tekaüdlük işi ile de meşgul ol - Dahiliye Vekâleti; Belediye me- murlarına da tekaüdiye vermeği esas itibarile kabul etmiştir, Vekâlet bu maksadla yeni bir kanun projesi hazırlamağ'a başla- mıştır, Ayrıca muvazenei hususiyeden maaş alan İstanbul idarei husu- siye memurlarile İstanbul bele - diyesi memurları da diğer devlet | memurları gibi maaş alacaklardır. AĞA Mütekaidler Cemiyeti Kongresi Umum mütekatdini öskeriye miyeti, senelik kongresini 2 nisan! pazar günü saat 13 de Vezneciler- deki umumi merkez binasında ak-| tedecektir. mıza da rica edelim bize beş on zağar hediye etsinler... * — Doğru.. Mesele 9 kadar zor değil... Lâkin, ben bu işi hiç bil- mem... Burası ne olacak?.. — Aldırma; ağalarımız uydu - Tur işi... Ha, sonra... kâhyaya mir ver köpekler için de mükem- mel yerler yaplırsın.. —Bunlara bakacak mükemmel ve bu İşten anlar hizmetçiler bulsun. — Padişahımız efendimize me- seleyi arzet... Lüzem gelen zağar- ları yollasınlar.. — Bu tarafı kolay... * Şeyhulislâm meseleyi mahrem olarak Padişaha açmıştı. Bu ter - 'tibe sultan Mahmud bile gülmüş-| tü. Derhal zağarları verdi. Padişa- hin Hafid Efendi sarayına gizlice yolladığı zağarlar cidden nadide ve emsalsiz hayvanlardı. Hafid Efendi; kâhyasına lâzım B SUVLİEÇİ DACI İlk Olarak Hafta Tatili Ada skerlerin Sivil Çamları Klüblerle Münasebeti Tırtılların — Temizlenmesine Muvaffak Olunuyor Büyükada ve Heybeliadadaki çam ağaçlarının — tırtıllardan ko- Tunması ve temizlenmesi için baş- lanan faaliyete devam olunmak- tadır. Büyükadada «Dil», «sana - toryam civarı» ve <eski bağ» civa- rındaki çamlar, şimdiye kadar ya-| pilan mesal ile tırtıllardan tama- zmen temizlenmiştir. Temizleme işi; şimdi — Adanın dğer çamlıklarında devam etmek- tedir. Adalarda bahçelerinde çam bu- lunan hajk da mecburi olarak tır- til mücadelesine tâbi tutulmuş - lardır. Diğer taraftan Ziraat Ve- kâleti, çam ormanlarının büyük faydasını nazarı itibare — alarak bütün çamları ayni suretle temiz- eğe karar vermiştir. Vekâle- tin arman fen şubesi müdürü bu maksadla — şehrimize gelmiş ve Trakyaya gitmiştir. Müteaddid fen grupları Trak - yadaki çam ormanlarınaa bu mak- sadla çalışmaktadırlar. Memurlar; şimdiye kadar Ge- libolu, Çanakkale ve Keşanla ci- varındaki çamlardan 250 bin kesel tırtı! toplamışlardır. Bugünkü öbetçi Eczaneler Tatbik Ediliyor Bugün, nöbetçi eezaneler müs- terna, şehrimizdek: bütün ecza - pmaşlardır. Pazar günü nöbetçi' cczaneler için listeler yapılmıştır. Bundan yalmız Adalardaki ecza - meler istisna tutulmuşlur. Çünkü Her Adada ancak ihtiyaca yete - cek eczane yardır ve bunların pa- zar tatili yapmalarına imkân yok- tur. Bugün şehrimizdeki nöbetçi eczaneler şunlardır: Fatih kazasında: Balatta Hayim Berk, Yedikulede Teafilas, Top - kapida Nazım, Cerrahpaşada Şe ref, Fatihde A. Kemal eczaneleri. Şehzadebaşında Üniversite ecza- nesi, Eminönü kazasında: Bahçekapr-| da Minasyan, Sirkecide Ali Rıza, Cibalide Necati Ahmerl eczaneleri.| Kumkapıda: Gedikpaşada Asa - dor ezanesi. Beşiktaş kazasında: Nail Haliâ eczanesi. ğ Bakırköy kazasında: Merkeze- fendi eczanesi, Üsküdarda: İttihad, Selâmsız eczaneleri. Sarıyerde: Nuri eczanesi, Kadıköyde: Söğütlüçeşmede Hu-, lüsi Arat. Mühürdar caddesinde Sadık Terem, Yeldeğirmeninde Yeşna eczaneleri, Eyüb kazasında: Hikmet ecza- nesi, Nöbetçi cezaneler, her sabah nibayet 8 de açılacaktır. Şeyhulislüâmin bu — kurnazlığına bayran olmuştu. Kadı Paşa gibi bir adam başka türlü ökseye gel- mezdi. Bu tertib şaheserdi. Nasıl 'olsa dört gün dört gere içerisinde Kadı Paşayı kafese koyabilirlerdi.| Nihayet, bu adam — demirden ve mermerden yaratılmış bir vücud değildi ya Hasan Cün ve Mihribun da Ka- dı Paşa için hazırlanmış bekli - yorlardı. Lâkin, ne Hasan Can, ve ne de Mihriban birbirlerini hiç, gürmemişlerdi, Vaktin — taassubu buna mâni idi. Hasan Cana, kâhya şu emirleri vermişti: — Dikkat et oğlum .. Bu iş çok, mühimdir. Padişahımız efendimi- zin iradeleri tahtındadır... Vücu- dünü değil, caninı bile vermek lâ- zim gelirse bu işde vereceksin?. S—SON TELGRÂF— 19 MART 1m Müzik ve Resim eden terbiyesi Umum Mü. dürlüğü karulduktan son- — ra, mekteblerdeki jimnastik — dersleri verimli bir yola sokul » — muş oldu. Şimdi bu kadar, itiraf etmeli ki, jimnastik dersinin adı — var, kendi yoktu. Bu dersden bek- lenen gaye, elde - edilemiyordu. Bunun muhtelif sebebleri vardı. Böyle bir neticeyi doğuran â - millerin bir kasmına imkânsırzlık da diyebiliriz. Bu imkânsızlıklar — da, peyderpey ortadan kaldırıla- caktır. Mekteblerde, tıpka — jimnastik dersi gibi, tam randıman alına - mayan iki ders daha vardır; Re- sim ve musiki. Hattâ, bugünkü haliyle, bu dersleri kaldırıp, boş kalan seat- atleri diğer müsbet ilimlere ver- — mek, belki daha faydah olur. Pa- | kat, hakikat şudur ki bugünkü anladığımız ve muhtaç olduğu - muz manada iyi vatandaşlar ye- tiştirmek için, resim ve musiki derslerine, belki, müsbet ilimler. den daha çok yer vermek İâzım- dır. Sayın Maarif Vekili Hasan âli Yücel'in bu mevruları da, esaslı tetkik programmda bulundur. - makta olduğuna şüphe etmiyo Tum. Liselerden mezun olan genç lerimizin müzik namma kültü- | vü, zevki ve terbiyesi amumi - yetle sıfırdır. Resim de aşağı yu- — karı böyledir. Biz, şimdi, daima daha iyiye, — daha güzele doğru gitmek ihti - yacında — olduğumuzdan, — hiçbir — müş gençlerin, ekseriya, güzel san'atlara karşı bigüine ve lâkayd — kalmalorının sebebini, güzel san- atların ne olduğunu iyice tanıma- — malarında aramalıdır. Tanımadığımız şeyi sevemeyiz, üzerine düşemeyiz. REŞAD FEYZİ Darüşşafakalıların Telgraflarına Gevalılar ve Toplantıları Darüşşafakanın tesisinin 66 uncı yıldönümü münasebetile yapılan — toplantıda, Miliğ İsmet İnönü, Büyük Miİlet Meclisi reişi — Abdülhalik Rendaya, — Başvekil doktor Refik Saydama, Maarif Ve. kili Hasan âli Yücele tüdün tel- — grafları çekilmiş, Geyablâri gel - miştir. Z DARÜŞŞAFAKALILARIN — TOPLANTISI Darüşşefakadan mezunlar cem- yetinin senelik kongresi, önümüz- deki cümartesi günü saat 14 de, Eminönü Halkevi — salonlarında in'ikad edecektir. Birimizin Derdi - Hepimizin Derdi Şehir Tiyatrosundaki Numaralı Koltuklar | kabil vaziyetlere bia de birkaç | dela şahid olduk. Tiyatrolarda vis yal disipline