—SON ::ııı::_ 14 ııı 1809 HÂDİSELER KARŞISINDA ©k sevdiğim arkadaşım ve dostum Naci Sadullahın ya- Ç zılarını hergün lezzetle o- kuyorum. Artık, egazetelerle şa- Kkalar» sütununun öyle tiryakisi oldum ki, her sabah, karışık, si - yast Avrupa meselelerinden ün- ce, biraz şaka dinlemek. okumak iştihamı açan bir aparatli — gibi, bende bir itiyad halini aldı Dostura neler, neler yazmıyor ki.. Kimlere çatmıyor, kimlerle gakalaşmıyor ki. Naci Sadulla - hin zeki ve kıvrak kalemi, öyle us- talıklı akrobasilerle fikirler ara- sında dolaşıyor ki, ayni hareketi vapmağa kalkışan acemi bir ka- lem sahibinin elinde bu şakalaş- malar, muhatablarını katil edebi- lir. Bu işde ustasın Naci, vesselâm.. Yalnız, dikkat et! Şaka yapayım derki Başka birşey yapma!. , Haydi hoşça kal, Allah kalemi- ne kuvvet, zekâna celâdel versin!. RADYO İSTASYONLARINDA KARIŞIK LİSANLAR Avrupa radiyo — istasyonlarının birer Babil kulesi — olduğundan. - Server Bedi şikâyet ediyor. Bu şi- kâyet doğrudur. Hiçbir memle - ketin radyosu kendi dilile konuş- Son Telgraf Bülbülün — çektiği dili belâsı imiş, Yer yüzünde lisan olmasa imiş, ne rahat edecekmişiz.. KAFİ GELMİYORMUŞ Belediyenin eski senelerine aid pürüzlü işleri 0 kadar çokmuş ki, bu meseleleri tahkik eden mü - fettişler kâfi gelmiyormuş, Anka- radan, yeniden müfettiş istenmiş. Böyle, her gün yeni bir ihbar ya- Pıldikça, yeni bir pürü: çıktıkça, bütün müfet! rosile ulıp getirseler, yıne yetiş - miyecek galiba. Bu iş, böyle ol- maz.. Geçmiş senelerde, Belediye. de hangi işlerin doğru yapıldığı tahkik edilsin, tahkikat daha ko- lay ve çabuk yürür. Netice çabu- €ak meydana çıkar. Ondan sonra: — Diğer işlerin hepsi pürüzlü rilir, vesselâm!, ANASİL PARİSLİ OLANLAR ARANIYOR Pariste, âlimler garib bir şece- Te araştırmasıma başlamışlar.. An asıl Parisli olan kaç kişi var?. Bunu meydana çıkaracaklarmış.. Dört beş batın baba tarafının Pa- risde-doğmuş, büyümüş olması lâ- zımmış. Aslan Fransız ve Parisli olması lâzim imiş.. Şimdiye kadar elde edilen ne- ticelere göre, dört milyon nüfuslu Parisde, bu şekilde ancak beş al- yüz aile varmış.. Üst tarafı hep maz oldu. Milletler, birbirlerine höş görünmek, kendi siyasi nok- ftal nazarlarına sevdalı toplamak için, bütün dünya — Jisanları ile neşriyat yapıyorlar. Parisde al - manca, Berlin radyosunda fran - sızca, Londrada arabca, Romada habeşçe konuşuluyor. İnsan radyo düğmesini çevirip bir merkez a- rarken, adeta tereddüde düşüyor: adeta tereddüde düşüyor: — Parisi arıyordum amma, al- manca konuşuluyor. Sakın bu - rası Berlin olmasın?. Diyorsunuz?. Muallim Toplantıları Sona Erdi Eecnebi ve akalliyet mektebleri lise ve orta kısım türkçe ve kül- tür dersleri muallimleri ik.nci ç- dimalarını Alman lisesinde yap- mışlardır. Hazırlanan — raporun Vekâlete arzına karar verilmiştir. Maarif memurlarının yapmak- ta olduğu toplantılar da bitmiş - tir, İlk mekteb muallimleri to - kaüdlük müddetinin 15 sene in- mesini, köyde çalışan muallim - lerin köylere bağlanması için ted- bir alınmasını, kıdem zamlarının tam vaktinde verilmesini, öğ - grup usulünün ihdasına müsaa- yanaşma imiş. Garib bir netice değil mi?., KIŞ ŞİMDİ SON CİLVELERİNİ YAPIYOR. Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır, sözünün kerame - tine bir kere daha inandım. Gün- lerce devam eden son yağmurlar, söğük ve kar serpmesi canını sıktı. Fakat, nekadar yapsa, nafile, diyorlar. Çünkü önümüz yaz.. Yoküş yukarı değil, yokuş aşağı iniyoruz. Kış son cilvelerini yapıyor.. AHMED RAUF " KOK HABERLER * Belediyede memurlara yar- di sandığının nizamnamesi la- dil edilecektir. * Yeni belediye bütçesile mü- hasebe teşkilâtına seksen memur daha alınacaktır. * Mülkiye müfettişi Ali Seyfi Dolmabahçe hâdisesi — etrafında dün de bir kamiserle dört polisin malümatına müracaa! etmiştir. * Takas talimatnamesinde ih- yacatımızı — kolaylaştırı için bazı değişiklikler yapılmıştır. * Milâno panayırına iştiraki- miz takarrür etmiştir. * Barbaros türbesinin civa - rında yapılacak istimlâk plânımı Nafıa Vekâleti tasdik etmiştir. teblerinin ilk kısımlarında çalı- şati türkçe ve kültür derslerin mu- de edilmesini, türkçe tedrisatının takviyesini istemektedirler. Bugün ecnebi ve akalliyet mek- allimleri bugün öğleden sonra Sen Benua lisesinde toplanarak raporlarını hazırlıyacaklardır. Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli Tarihi Roman: No. 22 Sadık gihirbazın evine girdiği zaman, Moya, önündeki içi ateş dolu bir mangalın içine ellerini u- “zatmış, birçok çivileri altüst edi- yor, bazılarını da maşa ile çekip atıyordu. Moya Haccacın kölesini görün- ce gülümsedi: — Gel bakalım, Sadık! dedi, Yi- ne he istiyorsun? Köleye yer gösterdi: Sadık mangalın önüne oturdu. — Bilirsin ki, ben senin en iyi Müşterileridenim, Moya! Bugün. Haccacın zev . tarafından de- | B Yazan: CELAL CENGİZ Bil, bizzat Haccae tarafından ge- liyorum. — Efendimizin bir derdi var.. Ona çare bulacaksın! — Söyle bakalım.. Haceae, Ha- lifenin yeni gözdesini mi seviyor?) — Hayır.. Hayır.. Efendimiz çok zalim ve şiddetlidir amma, kim- senin karısında ve sevgilisinde gözü yoktur. O, Fatmaya gönül vermiş... Sihirbaz yan gözle kölenin yü- züno baktı: — O vahşi kadını seviyor de- mek?i | — Evet. Onu istemeğe geldim BELEDİYEDEKİ MÜFETTİŞLER imiş, der, tahkikata nihayet ve - | epimizin | | Tayyare Seferleri Başlıyor Yeniden Emniyet Tedbirleri Alındı Hava postalarımızın — nisandan itibaren daha geniş mikyasta se- ferlerine başlıyacağını, bu meyan-! Aa yeni tayyareler alınacağını ve ihtimalini kat'i surette ber-| taraf etmiş olmak İğn emniyet hava meydanları tesis edileceğini geçen gün yazmıştık. Bu cümle - den olmak üzere Adanada yapı makta olan hava meydi viyesi bir hayli ilerlemi dan sonra, ayrıca, yumuşak be - tonla iki pist yapılacaktır. tertibatı için çalışmalar hızla de- vam etmektedir. Bu ziya tertibatı dâ iyi neticeler vermiştir. Her ak-) şam saat 23 de Ankara, İzmir ve Yeşilköy hava limanları arasında | telsiz. muhabereleri — yapılmakta- dir. Diğer tesisatta nisandan ev- vel tamamen ikmal edilmiş ola - gaktır. Devlet Hava yolları umum mü- dürlüğü Edirnede bir tayyare mey- danı yapacaktır. Edirnedeki meydan transit ge- çecek tayyarelerin ilk uğrağı o- ( lacaktır. Memleketimize haricden gelecek tayyareler de bu meydana uğrıyacak veya Türkiyeye gele - ceklerini evvelden haber vere - cektir. Bükreş, Ankara, Kahire arasın- da diğer bir tayyare hattı ihdas o-. lunacaktır. Bu hatta Türk ve Rö- men tayyareleri çalışacaktır. Se - ferlerden biri Türk diğeri Romen tayyarecileri ile münavebe sure- | | Hle idare edilecektir. Yakında Ro- manyadan bir heyet Ankaraya ge- lerek bu hususta temaslar yapa- caktır. Nafia Vekâleti Hava yollarının teşkilâtını genişletecek, beynel - milel havacılık ilerlemeleri ile mü-| tonasib öolarak tevsi edecektir. Mevcud pilot kadrosunu ihtiyaca| göre çoğaltmak için yakında tay- yarecilerimizden — mürekkeb bir grup staj için Avrupaya gönderl- lecektir. Belediye İktısad Müdürlüğü Ü Üç gün evvelki nüshamızda be- | lediyede bazı değişiklikler ola - cağını, bu arada İktısad Müdürü- nün de derhal — değiştirileceğini yazmıştık. Aldığımız haberlere göre İstan- bul Belediyesi iktsad işleri mü- dürlüğüne İktisad Vekâleti krodi işleri müdürü Safet tayin edil- miştir. Yeni müdür tahsilini Av- rüpada ikmal etmiş bir iktısad- cıdır. vaa L ama nen ea ammanı Millet mürakabesinin idere ü- zerinde hakiki ve fili olduğuna milletçe kanaat edinilmedikçe | Halk idaresi vardır denilemez. Bu | kansati kuvvetlendirecek Müle- tin seçimlerdeki reyleridir. senden, — Pekâlâ. — Fakat, çok çabuk — olacak. Çünkü efendimbizin yakında yola çıkması muhtemeldir. — Onu da birlikte mi götüre - cek? — Evet. Fatmayı yanından a - yırmak istemiyor. — Bir arslanla, dişi bir kapla - nın dostluğu kolay bir iş değildir amma. Mademki Haccac emre - diyor. Onu yola getirmeğe çalışa-| cağım. adık, Fatmanın kaçtığını söy- ledi — Onu tuzakla efendimizin ka- | ,pısına kadar getirmişlerdi. Fakat, | dün gece kaçtı. — Bulamadınız mı? — Bütün şehri aradılar.. Bula- madılar. Efendimiz çok merak e- diyor. Ya meydana çıkmazsat.. | buraya Hak için şahidlik etmeğe P OLİLS Ve.. Mah O Benim Mekteb arkadaşım Fakat Ben Yine Doğrusunu Söylerim İkinci. ceza mahkemesi müba- şiri koridora çıktı. Kırkımı geçmiş, saçları boyalı, gözleri sürmeli kas dına - Haydi Atiye, dedi. Gir içeri!.| Boyan Atiye salona girdi. İki tarafına sallana sallana ve gayet ağır adımlarla yürüyerek, şahi lere mahsus olan yere geldi, dür-| du, Hâkim şahide: | — Bildiklerini, gördüklerini doğ- ru ve eksiksiz olarak söyliyece - | ğine.... Suslini sorduğu zaman, kadın şu cevabı. verdi: — Elbette ederim. Gerçi, Berla kızkardeşimin - kızıdır.” Fitantla kızını da severim. Bununla bera- ber ister kalbleri kırılsın, ister ba- na gücensinler, ben ne Beria için, ne Fitnat için ve ne de kızı Sey- yare için mahkemeye geldim. Ben geldim. Bu sebeble ne gödümse, ne duydumsa ve ne biliyorsam; hiçbir şey saklamadan, gizleme » den doğru söyliyecej Bayan Atiye, doğru söyliyece - ğine hâkimleri inandırdığına ka- naat getirdikten sonra, hâdiseyi alatmağa başladı: — O gün efendim, komşulara gidecektim. Odamda hazırlanır - ken, seyyare geldi ve bana mek- teb arkadaşı Mutarranın adresini sordu. Ben de kendisine:; — Evini biliyorum amma kızım, sana adresini verçmiyeceğim, de- dim, Bunun üzerine kızcağız odam- dan ayrıldı. Kız aşağı kata inme- den, öteki odadan Beria çıktı. Kaş-| larını çatarak, sert bir sesle, Sey- yareye: — Sen bizim katta ne arıyorsun? Diye bağırdı. Seyyare de: — Atiye teyzeme gelmiştim, se- nin odana girmedim ya!.. dedi. Beria pek öfkeli görünüyordu. Asabiyetinden ne yapacağını bile-| miyordu. Nihayet yumdu gözünü, Açtı ağzını.. Kıza terbiyesiz mi demedi, ahlâksız mm demedi, e- depsiz mi demodi. Velhasıl efen- dim, söylemedik Tâkırdı, etmedik küfür bırakmadı. Berla bu galiz küfürleri savur« dükça, Seyyare de ona sgöyle mu- kabele ediyordu: — Sana iade ediyorum! Derken efendim, Fıtnat hanım da geldi ve Beriaya ağzının payı- Mi verdikten sonra, kızı ile bera- ber tekrar aşağı indi, kavga da bitti. MEHMED HİCRET | yerde yaparım.. Merak * etmesin. Fatma, dünyanın hangi köşesine kaçsa, ve hangi deliğe girip sak- lansa, cinlerim onu kolayca bulup getirirler buraya. Sadık koynundan bir kese altın çıkarıp sihirbaza uzattı. — Şimdilik bunu al, Fatma geldiği zaman, seni daha çok memnun edeceğim. Başka bir di- leğin varsa, onu da söyle.. Efen- dimize gidince arzedeyim. Sibirbaz keseyi açtı ve altın « ları görünce sevindi: — Hiçbir dileğim yok. Fatma- yı Haccacın ayağına düşürdü ten sonra, evimin tamjrini canım. — Evini tiririm. Hele sen işe başla.. Fatmayı bir kaç gün çinde meydana çıkar; bize gön der, İstersen sana yeni bir ev de satın alırız, Sihirbaz aleşin içine gözlerini kemeler Satie Binası Dâvâsı Binalardan İhtiyat Tedbir Kaldırılacak Denizbank, Satie girketinin Salı- pazarındaki binasini salın alırken aldatıldığı iİddiasile bu şirket e- leyhine bir dava açmış ve muha- keme sonunda tahakkuk ve te: hür edecek olan hakkının şirket- ten tahsilini kolaylaştırmak için Satienin Ayaspaşada ve Beyazıd- | daki binalarına tedbiri — ihtiyati koydurmuştu. Halbuki Nafıa Vekâleti Ayaspa-| şadaki ve Beyazıddaki binaları is- timlâk etmiş, fakat mahkemece binalara tedbiri ihti diği için ferağ muamclesi yapıla- mamıştır. Bunun — üzerine Nafıa Vekâleti birini ticaret mahkeme - sine müracaat ederek evvelce is- | timlâk edildiğini ve binaların be-| deli olan 146 bin liranın — Ziraat Bankasına yatırıldığını ve bu se- beble ihtiyati tedbiria binalardan kaldırılarak mezkür istimlâk be- deline vaz'ını istemiştir. Bu tale- be ne şirket ve ne de Denizbank | itiraz etilklerinden tedbiri ihti - yatinin paraya vaz'ına karar ve- rilmiştii KISA POLİS HABERLERİ * Vatman Mehmedin idaresin- deki tramvay Beyoğlundan geçere ken Beyoğlunda Hava sokağında oturan Lâtife adında birine çar « parak müuhtelif yerlerinden yara- lamıştır. * Müzaffer, — İbrahim, İsa ve | Murad adırıda dört kumarbaz Fa- tihde Şekerci hanında 17 numa - râlı odadâ kümar oynurlarken suç, üstünde yakalanmışlardır. | * Hoca Giyaseddin mahalle - sinde Maslak sokağında oturan Şe-| hab adında biri bir şarkı yüzün- den çıkan kavga neticesinde Mu- harremi bıçakla bacağından ya - ralamıştır. * Kurtuluşda Panarama apartı-| manında, Fatihde Kirmasti ame - lesinden “Hasanın evinde ve Be- yoğlanda Kalyoncu caddesinde 72 numaralı sütçü Lâmbonun dük- kânında yangın çıkmışsa da si - rayete meydan verilmeden itfaiye tarafından söndürülmüştür. * Birkaç gün evvel Şehremi - ninde oturan Fatma adında bir kadın yatağının tutuşmasile muh- telif yerlerinden yanmış, Haseki hastanesine kaldırılmıştır. Fatma hastanede dün ölmüştür. dikti. Bir takım bayaletler gö- Tür gibi oldu.. — Şimdi kir kadınla başbaşa oturuyor. Onu bulacağım.. ve üç güne kadar Haccacın ayağına dü- şürceeğim. Haccacın kölesi sevinçle si - hirbazın evinden çıkarak, koşa koşa döndü.. Edendisine müjde- ledi: — Fahma, üç gün sonra, kendi ayağile gelecek Siyid! & ÜÇ GÜN SONRA. Aradan üç gün geçince, Haç - gae gözlerini yola dikti., Kölesi- ne: — Belki bugün gelir, diyordu, sofralar hazırlansın. — Patmayı karşılasınlar. O gün akşama kadar Haccacın evinde hazı: 'ar yapıldı.. sofras Modern İstanbul Limanı Yenikap—ıereyoğlu Nasıl Birleşecek?. Modern limanın Yenikapıda ya- pilacağını yazmıştık. Yenikapının sapa bir yerde bulunduğu, llima - mın daha başka tarafta yapılması Tüzım geleceği İddinsında bulu - nanlar varsa da Belediye bu bu « susta da icabeden tedbirleri al - mıştir. Yenikapıda limandan itibaren Tepebaşına kadar genişliği, 45-60 metre arasında tehalüf edecek bü- yük bir yol açılacaktır. Yenikapı ma çıkan seyyahlar, oto - ve otobüslerden istifade e- derek kolayca Beyoğlune geçebile- cektir. Zeytinyağı Diye Pamuk Yağı Satmış Ümuümi hifzissıhha — kanünuna muhalif olarak aldığı, pamuk ya- Ht ile karışık zeytin yağını «balis Ayvalık» diye satmaktan — suçlu M lıçın muhakemesine dün as- liye ikinci cezada devam edildi. Dünkü celsede - zeytin yağını tahlil eden kimyager — Neblle ile Yeşilköy Belediye doktoru Salâ- in şahid sıfalile sorguya çe | Kimyager şu ifadeyi verdi: e— Bize getirilen zeytinyağını tahlil ettiğimizde bunun ©6 40 pa-, muk yağı ile karışık olduğunu an-| ladık. — Zeytinyağının saf olup ol- mâdığını bakkal anlıyabilir mi? — Eğer uzun zamandanberi, zey-| tinyağı alıp satmakta ise tabil an- lar. Mahlüât zeytinyağı hem ren- ginden, hem kokusundan ve hem de Jezzetinden anlaşılır. Saf zey- | tinyağının rengi yeşilimtirak sa- tıdır. Pamuk yağı ise sapsarıdır. Bunlar birbirine karıştırıldığı tak-| dirde sarı bir renk hasıl olur. Son-| ra, malüm olduğu veçhile, zeytin yağının kendine mahsus bir ko - kusu ve tadı olduğu gibi, pamuk yağının — kokusu ve lezzeti yine başkadır. — Mıgırdıç, bakkal - dükkânını açalı ancak birkaç ay oldu. Ondan! evvel nalbur idi, Bir gün dükkâ- nına gittik. Otada zeyt'm te- nekelerine baktığımız zaman, bun- ların üzerindeki etiketlerde «ha- | Jis Ayvalık» yazısını gürdük. Ya- ğin halis olup olmadığını öğren- mek için, tenekelerden birinden | bir miktar aldık; tahlil mizde pamuk yağı ile duğunu öğrendik. Evrakın, mütalea için iddia ma-| kamına verilmesine ve duruşma- | hın 22 mayısa bırakılmasına karar verildi. Yeni seçimin başında memles ketimizin haiz olduğu kaymet ve kudret göz kamaştıracak bir va- ziyette bulunuyor. vMR M M Fatmadan bir ses çıkmadı. Dördüncü gün. beşinci — gün | hep böyle hazırlıkla, — intizarla geçti. Haccacın ceni sıkılmışti. gün kölesini çağırdı: —e Bu herif beni aldattıysa, o - nu Şamın ortasında ateşte taktı- rıtım, git böyle söyle! Diye haykırdı. Sadık, sihirbaza koştu: — Haniya, dedi, üç günde ken- di ayağile gelecekti Efendimizin beklemekten sabrı tükendi. Fat- ma hâlâ meydanda yok. Moya şaşırmıştı: © güne kadar Şamda mucizeye benzer harikalar gösteren sihir - baz bu işte muvaffak olamıyor » du?, — Cinlerim, Fatmaya tshakkiim edemiyorlar.. Eli boş dönüyorlar. O gündenberi bu işle uğraşıyor. Bir lar kuruldu. (Devamı var) | yardım için İngiliz-Fransız anlaşması Yazan: Ahmed Şükrü ESMER Bahriye ve hava nazırlarındıl sonra İngilterenin Harbiye Nazif da avam kamarasında kara silâl” ları hakkındaki programını izah etmiştir. Bu izahattan İngiltere * nin bu sene içinde kara silâhlari için 150 milyon İngiliz lirası saf” fetmiye karar verdiği anlaşılmak tadır. İngiliz milli müdafaa bül si, yuvarlak hesab, beş yüz mil * yon İngiliz lirasına baliğ olmak” tadır. Bunun yüz elli milyon İn” giliz Uzası, donanmaya ve bir © kadarı kara silâhlarına sarfedi * lecek. İki yüz milyon da hava KUY| vetlerine tahsis edilecektir. Bu * nun dikkate lâyık olan bir nok” tası, İngilterenin hava kuvvetlef için kara silâhlarından, hatta dW nanmasından fazla p: sidir. Bu da n «Üçüncü koluna» tahs zifenin ehemmiyetini tebarü tirmektedir. İngiliz Harb tarafın” dan izah edilen askeri hazırlik programı, ayni zemanda İngilter renin dış politikasını da tenvir tiği için her tarafta alâka uyan ” dırmıştır. Hoare - Belişa, avafi kamarasında söylediği nutuktl İngiltere'nin bir harb çıkar çık maz, Avrupa kıt'asına on doküf| fırka asker sevkelmiye hazır ol * duğunu bildirmiştir. Harbiye zırı, bu askerlerin, hangi devleti sevkedileceğini V£ nerelere çıkarılacağını söyleme * mekle beraber, İngiliz dış polit kasının — islikamet ve hedcili karşısında bu noktalar vazıhtır. Hakikat şudur ki İngnltere İ Fransa arasındaki münasebetlefi harkden evvel bu iki devlet arif sındaki karşılıklı münasebetlef? benzemiye — başlamışlır. Büyük harbden evvel, İngiltere uzun #f| man «Splendid isolatiön» siyast” 'tint takib ettikten sonra 1904 8f7 nesinde Fransa ile Anlaşmıştı. ? anlaşmanın şartlarına — bakılar olursa, İngilterenin Fransaya V' dımda bulunması bahis mevzuf| değildir. Fakat Almanya, bu #Fi laşmayı takib eden Fas buhraffi esnasında Fransayı tazyik etmi başladı. Bu sıralarda — Fransat müttefiki olan Rusya, Japony harb halinde idi. İngiltere bu yik neticesinde Fransanın Av padaki Alman hegemonyasını Ü. n korktu. Ve Fraf ya askeri yardım vadinde bU Tundu. Bu vaid üzerinedir ki İf giliz ve Fransız kurmayları sında askeri ve bahri görüşme ”| ler başladı ve bu görüşmeler yük harbe kadar devam etti. B görüşmeleri İngiltere namına re eden Harbiye Nazırı Holdaf Fransaya mümkün olan sür'at askeri yardımda bulunmak İÇ İngiliz askert teşkilâtında estf)| bir Snkılâb yaptığını hatıralartü dada anlatmaktadır. Tügiliz - Fransız mürasebetlifi şimdi de öyle bir çığıra girmiş” Yakın zamanlra kadar yalnız! siyasetini takib oden — İngili Fransa ile siyasi sahada anlaştı” | tan sonra iki devlet kurmayi görüşmelere başlamışlardır. İf (Devamı 6 wet sahifede! Nazıl elsa bu verecefir. Vakmararı Lit o