Es hat ve ki- barlık in « Sanların ça Alıştıkları şeye İstanbul Dti îl âıbıık kk a ler şe - B Yisini ;ııık,m-. Df güA bir alâ- İlkiş leğildir. Bi - Temnun - bir şey « Y Ka emirlerde üre Kürek ;uııxıh vak'a! Amerikanın mü':—m hangi şehrinde bir h;d,*y 'deiumumi, mühim bir Tek, n:_ıı-i dosyaları tetkik et- ha İçi İdafaanamesini hazırla - Üniregie ” bir pazar günü adliye Mütlereç Bider, bürosuna — girer, Odaçı, PeSBUL olur. Zahi Müddeiumuminin gitti- Ykar ,i Olur, Kapıları kilidler, A de gider, *:Ğf';“&n Müddelumuml çı - ;hkı. u at kapısı kilidli. Yum- flır T, Olanca sadasile ba « elirley ASiler işitirler, gelirler. ş kapıyı — açmanın )fk— Pazar olduğu îçh çi- “tak da kabil değil. Ne Tita, imı ler İ &mı İ kün, (STma İn; Y râg Ürtarac; ..,__y(_'. Aracaklarını bilemezler. > tevkifhanede bulunan Neee, yşsizlardan birini geti “Esiz. kilide bakar ve bir | | el v Pioni, Yanıyor. M | A, Redir?, Es. ed|ve içittirahat di Bi Süme ede - KUŞ iyiz? Pek S izah ol Vvelce kon- ’:Fu Hatta, ile gelmez - for keli Stanbulda n Pürtiman - Bası,,, Y *Pilmağa YizaMasile y-ğ— e bi fanın; tlüm, an bir : bulapedir İstan M kayr konforu '_' Y aıyııd_., tank beli gç, Eski İstanbullu ve tecrü- YÜ #sen OStum, bu mevzu etrafında — gğ gunları anlatıyordu: :ııa'._»l::'m evlerde bir gusulha- tgâh . Gdae ı en rahat bir ika- | lümmdür ı'dll'ır:ıı Gusulhane k, bug Si çimento kaplı, da- Klakna” TÜ — apartıman kori- Penoene , ,, Sziyen bir. yerdiz. Taşı Tsizdir. İçi karanlıktır. BU ga ügün apartımanların banyol fm ç Makamına kaim idi. Apar- Ki 'ar inşa edilm-ğe başlandık. Mahkümu Polis Müdürü Olmuş / müddelumümiyi | 5 * b Eski İstanbuldan: Sâhneler ki Evlerde Hayat Nasıl Geçerdi ?. Bugünkü Apartmanlara Çabucak Alışıp Eski Tahta Evleri Unutanlar Var Ca | Eski ahşab İstanbul evlerinden birkaçı | tan sonra, herkes rahat ne demek olduğunu anladı. Şimdi, kırk yal- | dır, sankl apartıman hayatı yaşı- | yormuş gibi, herkes bir konfordur. tutturdu. Öyle insanlar tanıyo » rum, bu aileler, yirmi sene evvel mutevazi bir İstanbul de, yüzü teneke - kapı kek katlı ahşab evlerde otururlar- di. Şimdi apartımanların - kalo - rifersizinde oturmak — şereflerine dokunuyor. En garibime giden ta-, raf: Yaşlı Delikanlı Uzun Yıllar_l_)î' Holivudda Başından Geçen Macera iki el hareketile açar, müddelu - mumiyi kurtarır, V Bu usta hırsız, ertesi günü ad * liye nezaretine verdiği bir istida- da, kırık kilidleri, maymunçukla açılan kapıları tetkik ve lâzım g-| len raporları tanzim için zâbıta ve| adliye eksperliğine tayinini rica eder. Bu vazife verildiği' takdirde badema hırsızlık yapmamayı, na- muslu bir adam gibi yaşamayı ta- ahhüd edeceğini söyler. Buma, bazıları: «Olur mu biç?..> diyecekler ve bir hırsızın adliye işinde kullanılmasını “mahzurlu göreceklerdi. Bazıları da,'bu tek- lifin kabulü cihetini İltizam ede- cekler ve şöyle söyliyeceklerdir: «Tecrübeli rsızdan — niçin istifade etmemeli Nı.muılıı' ya - mıya söz verdikten sonral... Fl))ğruyu söylemek lâzım gelirse, kapısı açılarak soyulan evlerin ki-| lidlerini tetkik ve nasıl açıldığını anlamak için bundan âlâ müte - hassıs olmaz. Bakalım, Amerika adliye neza-| reti neye karar verecek? usta hır- sızların teklifini kabul mu, yoksa red mi edecek?.. Dikkate değer bir mesele değil mi bu?... Eski bir hır-| gızın zabıta eksperi, hatta tevkif- haneve hapishane müdürü olma- sından tabil ne var? Eski düşman-| lar, rakibler dost ve ortak olduk- ! tan sonra... Amerika gazetelerinin - birinde okuduğumuz şu fıkra buna güzel bir'misal teşkil etmez mi?.. Vak'a şu: Yüz bin nüfuslu bir şehirde (Devamı 6 ıncı sahiterie) İ — Ne yapalım.. — Böyle alıştık, demeleridir. Ne vakit alıştılar, bülmiyorum. ' On beş sene evvel, İstanbulda bu- günkü apartımanlar — yoktu ki. / Saklamağa ne lüzum var?, Hepi- miz ahşab evlerde otururduk.. Ku-, yudan kova ile su çekerdik. İdare Tâmbası ile zemin kattaki, rutu - betli mutfağa iner, ayaklarımıza büyük nalınları takar, gezerdik. Yağmurda dam akar, evin içinde halıları toplar, şuraya buraya ko- valar, liğenler koyardık. Havaga- Zi kullanmazdık. — Mangallarımız Yardı. Yemek pişirmek için mut- larda geniş saç mangallar kul- milirdi. Telefon yoktu. Abdestha- Heletimiz alafranga değildi. Büyük çini veya demir sobalar yakardık,| asansör — yoktu. Ahşab, dar, dik divenler vardı. Ayak baslıkça| gıcırdardı. Merdiven başında mu- sandıra vardı. Bir de evin üst ka- fında tavanarası denen yer vardı. Orası eşya deposu vazifesini gö - rürdü. Yahud da hizmetçiler oda-| da yatardı. Terkos yoktu. Bu an- lattıklarım, hal ve vakti yerinde yahud orta halli, bütün İstanbul-| luların hayatıdır. Yani demek is- terim ki, biz eskidenberi, bugünkü konforlu hayata alışmış - değiliz. Bilâkis, anlattığım hayat şartla- rına daha çok alışığız.. Hele yaşlı olanlar.. Gayet tabil.. Meselâ bu- gün 50 yaşında olanlar, 15 seneyi | apartımanda, — 33 seneyi de de - diğim şekildeki evlerde geçirmiş- lerdir. Binaenaleyh eski hayata (Devamı 6 ıncı sahifede) ŞAKA MEKTEBDE: vallime— Ferdi, dünyanın yuvarlak olduğunu nasıl is- bat edersin?. Ferdi.— Ben böyle bir iddiada bulunmadım ki bayan muallime!. -COCUKLAR ARASINDA: İki küçük İngiliz kızı münakaşa ediyorlar: — Benim babam süvari polisi. Bütün gün atla dolaşıyor. — Benim babam da polis. Ara- | larında ne fark var ki... | — Ne fark mı var? Çok... Bir I gürültü oldu mu babam daha ça- buk kaçar, eve gelir, | AİLE SOFRASINDA: ——— Baba.— (Ferdiye) ben, senin kadarken ekmeğin kabuklarını da yerdim. | Çocük. sunuz. Baba.— Şüphesiz, ) — Çocuk.— O halde benimkileri de | yiyiniz | İKİSİ DE BİR DEĞİL Mİ?. | Bü meşhur İngiliz mi- zah muharriri Bernar Sava gön- derdiği mektubda sorar: sÇalışirket sigara içer mi Bernar Şav da şu cevabı ve! | «Hayır! İçerken çalığırım! DOĞRUSU —— Bay Selümi, bir iş içi ya gideceğini söylüyor, Çantasını hazırlıyor. Evinden ayrılacağı sı- rada karısı — Merak etme, diyor. Üç gün | sonra döneceğim. Şayed fazla kal- mak icab ederse sana telgrafla | Demek çak seviyar « zel haber veririm. | Bayan, müstehzi bir gülüşle şu | cevabı verir — Beyhude zahmet çekmeyiriz. Hazırladığınız telgraf müsvedde- sini bu sabah ceketinizin cebinde buldum, okudum. BABASININ OĞLU: | Polis merkezinde: — Sekiz yaşında hırsızlık!. Za- | vallı çocuk!. — Babam hasta, bay komiser.. Onun yerine ben çalışıyorum. sağa doğru: Moris Şövalye, e (silâhşur kayafetinde) ve Yuon Valle diyeti» reisi Moris Löbuar Pm'ıyeu. reisi Moris Löbur tamam 06 yaşındadır. Saç - ları bembeyaz olmakla beraber dö- külmemiştir. Yürüdüğü zaman dimdik, genç bir süvari zabiti gibİ| sert adımlarla yürür. Löbuar kendisi ile görüşen bir gazeteciye, böyle herdem taze kalmasının sırlarını şöylece an - latmıştır. — Bizim ailemiz böyledir. Bü- yük annem 94 ablam 96, babam di Moris Löluar, Duğlas Fer sanka, 85 yaşında, fakat bir kaza neti - cesinde öldü. — Bu sözünüz bana, iki sene ev-i vel Rozat'da tesadüf ettiğim bir ihtiyarı hatırlattı. Banyolara te- davi için gelmişti, fakat kendisin! değil, damadını... Adı Ronjiye idi! Varşovadaki Fransız enstitüsün - | de profesördü. 83 yaşında ve bir delikanlı gibi idi. Babasının 89 ya-| şında olduğunu, günde 'altı kilo « metro yol yürüdüğünü, bir gün fazlaca kiraz yediği için hazımsız-| lıktan öldüğünü...» söyledi. diri Nasıl Yaşamış A “Dilber Çingene Kı;ı nın Altın Gerdanlığı Çingenelerde Kadının Kıymeti, Alacak Adamın Servetine Göredir ap'ın en büyük elmas tüc- carlarından milyoner joha Şimid'in oğlu, Paris surları haricindeki Çingeneler obasında yaşıyan güzel Valantin Valdes'le nasıl tanıştı?, Bu çok sade, o nis- betde meraklı bir sevda hikâye- sidir! Biribirlerini görmüşler, sevmiş- ler. Medeni kanunlar bir delikan- lıyı bir Çingene kızına gönül ver- mekten menetmediği gibi evlen - mesine de mâni olmaz, Zengin bir Fransız - ismine Dü- pon diyelim - altı sene evvel Pa- risin büyük lokantalarının birin« de elinin falına bakan güzel bir Çingene kızına gönül vermedi mif Az sonra koluna takıp evlenme memuruna götürmedi mi Mösyö Düpon, lokantada, gü - lerek güzel Çingene kızının elini tutmuş, ve: — Sade sen değil, ben de fala bakmasını bilirim. Şimdi senin istiktalini söyliyeceğim. Bak şu çizgiler yakında evleneceğine de« lâlettiz. Hem de pek yakında, Hat- tâ istersen kocan olacak udamın ismini de söyliyebilirim. Demişti. Zeki Çingene kızı Dü- pon'un ne demek istediğini ba » kışlarından anlamış, başını eğe- rek: pon, bütün dünyanın en mesud adamı olduğunu söyleyip gez u a m his yok mu?, - - - - Mösyö Şimid'le Valantin'in ma- ceraları bunun gibi değildir. rünce günün birinde zengin bir adamın gönlünü çekeceğini an « — Lüzum yokt. Neden olmasın. Çingene kızların- Baba Valdes, küçük esmer kı- Kızı Trenü izi Trenin Altına (Devamı 6 ıncı sahifede) Cevabını vermişti. Mösyö Dü - Pöris surları dışindki çingeneler abasında yaşıyan güzel Valantı da, bir erkeği mes'ud edecek kalb, zın büyüdükçe güzelleştiğini gö- Neye Attı! Ond ra da muhakeme- irali &i görülen Pa otuz — yaşlarında genç bir. adam şöyle diyor: — Evet.. İçim « den birşey beni i. tiyordu. - Birisini iterek trenin altı. 'na altmak istiyor- — Asla... Husust bir rejim takib| Tüm!, etmiyorum! Şimdiye kadar da hiçi Bu adam geçen- hasta olmadırm. Yalnız Amerikada/lerde — Londrada yeraltı şimendife- rinin altında ka - larak ölen 14 yaş. larında mektebli bir kızcağızın ö « lümüne sebeb ol- makla meznun di. ye muhakeme e- dilmektedir. Kız akşam üzeri mek- tebden dönmek ü- İzere — istasyonda trene binecek iken bu feci âkibete Uğramıştır. 'Davis ismindeki maz « nun mahkemede (ayakta dururken kendini tutamı - iken bir kaza geçirdim. Kolumun birinin yarısı kırıldı. On sene var..| Bugün biraz düzeldi. Yalnız on sene evvel kadar, bir defa nezle- ye tutuldum. Sebebi var: Kalö - rifersiz bir evde oturuyordum. Ka- löriferden nefret ederim. Çünkü bu insanı nezle yapar, sonra gü- veleri çoğaltır. Burada, atelyemde kocaman bir| sobam var, Öteki odalarda ne so- ba, ne ocak aramayınız. Geçen gün yatak odamda sıfır derece soğuk vardı. Yattığım zaman battaniye- ye sarılır yatarım. Bu suretle ne üşürüm, ne de nezle olurum. — Muhterem üstad, ya yemek- leriniz?... — Doğrusu, yemeğe çok ehem- miyet verdiğim yoktur, Hiçbir va-|Yacak bir halde kit şunu-İsterim, bunu isterim de-| Pulunuyar ve po- medim. Öğleyin — biraz et, biraz | İiS tarafından tu- sebze yerim, bir bardak şarab içe-| tUluyordu. Vak'a im, Akşam — yemeklerinde bir | “Snasında bulun . Böbze çorbasından başka bir şey (Müş Olan ve Da » yemem ve mütemadiyen çalışırım.| VİSİ Yakalıyan pos — TLokantada yemek yemez mi-| ©* Memuru de « vinkzts. miştir. ki; — Bazan... Herkes gibi yerim: | — Kızı trenin Yemek sonunda bir konyak içe- |YOluna iten ken - rim. Pakat, ispirtosu kuvvetli fç- | HS olup olmadığı kiler kat'iyyen kullanmam. Ge - |SOrulduğu zaman celeri sokağa Çıkmam. Onbire |D*Yis: kadar çalışırım.., — Evet.. demiş. — Amerikada geçirdiğiniz ka- |tL Kız öldü mü, öldü değil mi?. Derman &. min ghilete — l ogiinü c6 uğdkk. Evinde böyle bir eğlentide bulunduktan sonra sokağa çıkmış ve bu felâkote uğramıştı