HADISELER KARŞISINDA KİMSE HAYATINDAN - ÜMEMNUN DEĞİL uriye halkının isyan ettiğini | — giyeliler de istiklâl istiyorlar, Son — günlerde epeyce çarpışmalar ol- /| du. Bir hayli kan döküldü. Dün - “yaya ne oldu böyle?. Kimse, ha - lnden memnun değik, Herkesin Şumuzun hayatında, yaşamasın - da, giyinmesinde, kuşanmasında.. MEB'USLUK İÇİN ilünür e —rginien Meb'usluk için mamzetliklerini koyanlrın sayısı gün geçtikçe or- tayor. Bini aşmış, diyorlar.. Ne de çok meb'usluk sevdalısı varmış.. gelse, Millet Meclisi aza adedini — birkaç bine yükseltmek — lâzım.. Yeni intihab arifesinde namzed listesi ilân edilince, kimbilir, şim- diki bu kendi kendilerine namzed — olanlardan kaç kişinin yemekten, — âçmekten iştihası kesilecek.. BİR TİRYAKİNİN 'TENAZE MERASİMİ Dünyanın en meşhur tütün tir- — gakisi olan bir zat geçenlerde öl- müş.. Bu zat Holandalı Van Kles — imiş.. Bu adam, ömrü müddetince dört ton tütün içmiş. Bıraktığı vasiyetnamede diyormuş ki: «Ce- nazeme göelecek olanlara iki pipo gazeteler haber veriyor. Su- — gözü bi rbaşka yerde. İnsanlar da! Öyle değil mi?. Gözümüz, hep kom- Her isteyeni meb'us seçmek lâzım | Son Telgraf ile elli gram tütün dağıtılacaktır. Tabutumu takib edenler durma- dan tütün içeceklerdir. Bu zatın vasiyeti aynen yerine getirilmiş.. Cenazeyi takib eden- lerden biri şöyle anlatmış: — Hepimiz pipolarımızı can ve gönülden çekiyorduk. Binlerce kişi idik. Etrafa öyle bir duman yayıl- dı ki nihayet sis ortasında gibi birbirimizi yurulur?, İNSANLAR İKİ DEFA DÜNYAYA GELİYORLARMIŞ Viyanalı tanınmış doktorlardan Kolisko isminde bir zat, bir insa- Tün bir sene fasıla ile yeniden dünyaya geldiğini iddia etmekte- dir. Doktora göre, evvelce kadın olan, ikinci defa erkek olarak dün- yaya geliyormuş. Bu kadarla da bitmiyor. Evvelce fakir olan, ikine| ci defada zengin, — kaba 1se ince ruhlu olarak tekrar dönüyormuş.. Bu doktorların — iddlası döğrü müdür, dersiniz?. İçinizde cinsi - yetinden memnun olmıyanlar var- Sa, bin sene sonrayı beklesinler.. Fakat, fakir olup da halinden memnun olmıyanlar, zenginleş - mek için, bin sene nasıl beklerler, orasını bilmem.. Zengin olmak için, biz, piyango günleri olan ayın on birinci günü- nü bile zor bekliyorub. AHMED RAUF KUÇUK HABERLER * Dahiliye Vekâleti, her me - murun bir gaz maskesi edinmeğe mecbur olduğunu bir tamimle vi- lâyete bildirmiştir. * Şehirlerimiz arasında hava seferleri yapmak üzere bir şirket müracaat etmiştir. — için — Hâkine 50 bin lira lâzım olduğu an- p. * Edebiyat fakültesi tarih do- çentlerinden Akdes Nimet Balı - kesir lisesi tarih muallimliğine ta- yin edilmiştir. * Müteveffa Papa Pi için dün Beyoğlunda Sent Espri kilisesinde bir M Ayin yapılmıştır. Vekâleti orta tedrisat lek mektebleri muallimleri * Nılıı Vekâleti bazı memur ve mühendisleri yeniden terfi et- tirmiştir. & Artin, Karabet Leon ve İl- yyazar adında dört kumarbaz Sa - matyada Sancaktar Hayreddin ma- hâllesinde Süleymanın kahve - sinde kumar oynarlarken suç üs- tünde yakalanarak — mahkemeye sevkedilmişlerdir. İstişare Hey'eti Toplandı Ankara 20 (Hususi muhabiri - Mmizden)— Beden terbiyesi umumi Mmüdürlüğü istişare heyet! bugün toplararak kazırlanan bazı karar projeleri üzerinde görüşecektir. 120 Yalının yolunu tutarak Rumeli- hisarına doğru yürüdü. Reşad yolda en: — Demek ki, Perihan, Nihad- dan ayrılıyor... Diye söyleniyordu Kendi kendine konuşa konuşa * yalının önüne gelmişti. Ortalık epeyce kararmıştı. Reşad yalırın kapısını çalma - dan, pencerede oturan Meleği dü. n Reşadın yeni nişanlısı: — Nerede kaldın, yavrum? lerimi yollarda bıraktın.. No iş l GÖKYÜZÜNDE AŞK YARIŞLARI | Fatih Kızılay Şubesindeki 1700 Lira Kızılay Fatih kaza şubesi kong- resi, dün saat 14 te Fatih Parti binasında yapılmıştır. Fakat fev- kalüde heyecanlı münal arslar e- lan bu kongre, ikma! edileniyerek gelecek bhaftaya kalmıştır. Okunan hesab raporonda Kı- zılay Fatih kaza teşkilâtnın zon bir yıllık çalışmalarından bHahse- | dilmiş, fakat, bu arada bır tevdiat ihtilâfı yüzünden mevcudi gibi gö- rTünen bin yedi yüz küsüz lira nuk- san meselesi hakkında umumi merkez müfettişlerince takkıkat yapılmakta olduğu da kaydedil - miştir. Rapor reye konulmüş, bu he- sab meselesi ve diğer bazı işler, hararetli münakaşaları mucib ol- | muştur. Salonda bulunanların Kı- zılay azası olup olmadıkları yo - lundaki iddialar, yeni Lir yokla « ma yapılması teklifile karşılanmış,| fakat bu şerait içinde ne yokla - mıya, ne de köngreye devama im- kân kalmadığından toplantı gele- cek haftaya bırakılmıştır. Bliy A Bir Edebiyat Kamusu Yapılıyor Maarif Vekili Hasan âli Yücel bir Türk edebiyatı kamusu ted - vinini kararlaştırmış, bu mak - sadla bir de encürten kurulmuş - tur. Encümen İstanbul Üniversi- tesi islüm tetkikleri enstitüsü mü- | Yazan: İskender F. SERTELLİ — Geç mi kaldım, Melek? | — Vallahi geç kaldın. Seni pen-| cerede bu kadar beklediğimi ha- | trlamıyorum. Her zaman güneş batmadan dönerdin eve! Reşad şapkasını çıkardı: — Yolda üzerime bir fenalık geldi. Beni yatağıma götür. Biraz| Ve Nişanlısının koluna girerek merdivenden yukarı çıkmağa baş- ladı. — Başımı yastığa koyarsam, belki — Ne oldun böyle birdenbire w'! *%ıv_—_—__. Mese'esi Mudanya Mütareke Müzesi Yeni TedbırlerAhnıyor Arsıan Paylm 0HBmm Baham Proje Müsabakası Bitti Memleketimizin ekser yerlerin- de bulunan «maden suları» ndan tamamile istifade olunması ve Balkan memleketlerile şarktaki komşularımıza ehemmiyetli su - rette maden suyu ihracatı yapıl- ması için yeni tedbirler alınacak- tır. Bazı yerlerde yalnız muhitteki mahdud bir kısım halkın istifade edebildiği maden suları memba - larında bunun için modern tesisat yapılacağı giti «Kızılay» n etit- de bulunan beynelmilel bir şöhret almakta olan «Afyon» maden su- yu membanda da istihsalâtı art- tıracak tesisler yapılacak, «Ulu- dağ» maden suyu için de ayni su- retle çalışılacaktır. Bu suretle fazla maden suyu el- de etmek kabil olacağından 1937 senesinde 562 bin 163 tondan iba- ret olan umumi maden suyü is- tihsalâtımızın bu yıl 1 milyon to- mnu da geçeceği Ümid olunmak - tadır. ——— Sahillerimizin Sıhhi Müdafaası Yeni Kararlar Alındı Sahillerimizin s:hht müdafaası hakkında beynelmilel sihhi anlaş- | maya iştirakimiz hükümetçe kabul olunmuş bulunmaktadır. Bu proje ile hudud ve sahilleri- mizin sihhi müdafaası çok kuv- vetlendirilmiştir. Bu anlaşma; bir esas mukavele ile bir de lâyihadan ibarettir. 5 Yasımdan mürekkeb olan muka- vele; muhtelif kısşım ve fasıllara ayrılmıştır. Birinci kısım anlaşmada dikka- te alıman bulaşıcı hastalıkların ha- ber verme muamelelerini, gemile- rin hareketeri esnasında liman - larda tatbik olunacak - tedbirleri yabancı memleketler limanları müdavatına konulan tedbirlerin tebliğ muameleleri; bulaşık Timan- lardan gelen ticaret ve yölcu eş- | yası hakkında tatbik olunacak mu- ameleler; bir memleketten çıkan muhacirler, — veba, kolera, sarı humma, lekeli humma, ve çiçek hastalıklarına karşı konulacak ted- birler hakkında hükümleri ihtiva etmektedir. 3 üncü kısım ise; hacı gemileri, 4 üncü kısım; Mısır. bahriye ve karantine meclisi hakkında bazı hükümleri ihtiva etmektedir. dürü ordinariüs profesör Şera - feddinin riyasetinde edebiyat fa- kültesi metinler şerhi doçenti Dr. Ali Nihad Tarlan ve edebiyat mu- allimi Rıfkı Melâl Meriçlen mü- rekkebdir. Encümen çalışmalarına başlamıştır. — Bebekten burayı kadar yü- rüdün.. Yoruldun. Ben sana oto- mobille gel demiyor muyum? Ne-i den yaya geliyorsun? Ya karan- likta yollarda düşüp kalsan. — Keşke yollarda düşüp kal -« saydım... Keşke Azrailin pençe « sinde kolayca can verseydim.. Melek delikanlının boynuna sa- rıldı.. Yakasını çözdü.. Yatağa yatırdı: — Bu ümlüsizliğe, bu ye'se se- beb ne, Reşadcığım? Neden üzü- yorsun kendini? — Eğer şirketten ——— Kendi Almış Emniyeti Suiistimal Eden Mi Aleyhine Muhtelif Davalar Açıldı Yılbaşı tayyare — piyangosunda İzmirde Hâkimiyetimilliye mek - tebi 8 üncü sınıf talebelerine 70 bin lira isabet ettiğini; fakat bu bileti elinde bulunduran mezkür sınıf muallimi Muzafferin; piyan- godan hissesine büyük bir miktar ayırarak geri kalannını talebeler arasında taksim ettiğini yazmış - tık. Bu kere İzmir Cumhuriyet müd- delumumiliği Muzaffer hakkında bu Münasebetle yaptığı tahkika- tını bitirmiş ve kendisinin «tale-. benin emniyetini suüistimal» su - çile asliye ceza mahkemesne sev- kine karar vermiştir. Diğer taraftan talebe velilerin- den bir çoğu da bu taksime itiraz ederek sarslan payım!» kendine | ayırdığından dolayı muallim Mu- zaffer aleyhine mahkemeye mü- Tacaat etmişler ve şahsi dava aç- mışlardır. — kaçamıyacağını Anlayınca.. Dün Tophanede yakayı ele ver- mek üzere bulunan bir gabıkalı esrarkeş üzerinde bulunan esrar- ları yutmak suretile imha etmek * istemiştir. Hâdise şöyle olmuştur: 'Tophanede devriye gezmekte o- lan polis memuru sokaktan geç- mekte olan Karabaş Dereboyu $0-| kağında 34 numaralı €vde oturan #abıkalı Mustafa oğlu Rızanın va- ziyetinden şüphe ederek çevirı tir. Rıza polisin ihları üzerine sa- Ba sola bakınmış kaçamıyacağın: anlayınca cebinde bulunan büyük bir parça esrarı ağrına atarak yut- muştur. Rıza derhal — hastaneye götürülerek midesi yıkanmış ve yuttuğu esrar parçaları çıkarıl - miştir. Rizanın evinde yapılan a-) rama neticesinde de 15 gram ka- | dâr esrar bulunmuştur. KISA POolLİS | HABERLERİ * Sirkecide oturan Hüseyin a- dında biri bir para meselesinden Ççıkan kavga neticesinde Mustafa adında birini taşla başından ya- ralamıştır. * Karagümrükte oturan paçav- Tacı Cemalin 10 yaşındaki - oğlu Pepo Edirnekapıda tramvaydan | atlarken düşerek başından yara - lanmıştır. * Şoför Enverin idaresindeki 2688 numaralı otomobil Samat - yada Davudpaşa caddesindeki e- vinden çıkmakta olan Ayşe adında bir kadına çarparak muhtelif yer-| lerinden yaralamıştır. ——— gevab alamdağına — üzülmüşsün! [ Çocukluğu bırak.; Melekciğin sen-i den hiçbir şey istemiyor. Son sa- dece gül, neş'elen ve ben kulağı- mın dibinde yalnız senin — sesini duyayım. Bu saadet yeter bana. Reşad ertesi sabah yalıdan öğe lene doğru çıktı. Melek o gece ya- hya bir saz heyeti ile birçok mi- safirler davet elmişti. Yeni koca- Bırı ahbablarına tanıtacaktı. Akşam oldu.. Güneş battı.. Hi- Sar mezarlığına koyu mavi göl- menifi bir cevab aldınsa, canın sağ/ geler düştü. Deniz birden sakin- olsun, Aç ve parasız - değiliz ya, | leşti. Yalıda yan gelir oturursun! İş a- yağına gelinciye kadar İstanbula bile inmezsin! Melek, Reşadı llk defa böyle meyus görüyordu.. Alnına kolon- ya sürdü.. Bileklerini, şakakla - Tıni uğuşturmağa başladı. Haydi uyu biraz, arslanım! Ve misafirler akın etmeğe baş- Tadılar. Saz heyeti de gurubdan — önce yalıya gelmişti. Reşad hâlâ meydanda yoktu. Melek: — Onu keşke bugün İstanbula bırakmasaydım, diye söyleniyor- « Nüfus Kâğdıma Babamın Adı Yazılacak Yerde, Onun İsmi Yazılmış. » eçenlerde bir adliyeci ar- kadaşım şöyle derd yandı: — Mahkemelere, bazan öy- le acayib, öyle tuhaf insaniar ge- lir ki, onları sorguya çekenlerin, aldıkları cevablar karşısında- asa- bileşmemesi, sinirlenmemesi için fevkalâde sabırlı olmaları lüzim- dir. Meselâ kendilerine sorarsınız: — Kaç yaşındasın? dür, düşünür, sonra cevab verir: — Büyük kışda annemin küca- ganda üç aylıkmışım.. Artık işin yoksa, bay veya bayanın yaşını hesabla... Davacıdır: — Kimden şikâyetçisin? dersin.. Put gibi durur.. Sualini tekrar- larsın. Nihayet dudaklarını aralar ve ancak kendisinin işitebileceği bir sesle, lütfen karşılık verir, bir isim fısıldar, — Derdin nedir? Sualine, bşını önüne eğer ve sadece: — Hiç!... der. — Canım, hiç olur mu?!. Elbette buraya bir iş için geldin! — Evet. — Peki, söylesene! — Siz halimizden anlarsınız!.. — Allah Allah... Canım biz kâ- hin miyiz derdini bilelim. Anlat ki meseleyi öğrenelim, — haklıyı, haksızı ayıralım, ona göre karar verelim.. Saf saf yüzüne bakar: — Allah büyüktür, elbette hak- #ız olana cezasını çektirir.. Arkadaşım derin derin içini çe- kerek, sözüne devam etti: — Velhasıl azizim, öylelerile karşılarız ki, onları — söyletmek, derdlerini anlamak için neler çek- tiğimizi ancak biz biliriz. * Altıncı hukuk hâkimi, sualini tekrar etti: iylesene kızım, Abbas kim?. Demindenberi, başı önünde, dü- şönen davacı Yaşar, koyu kestane | renkli gözlerile hâkime baktı, fa- kat yine bir şey söylemedi.. Hâkim sezinlemişti. Kaşlarını çatlı ve bu defa biraz sertçe sor- du: — Senin dilin yok mu kızım? — Vasart.. — Peki var da, neden — cevab vermiyorsun? — Düşünüyordum.. — Neyi?.. — Abbasın neyim olduğumu.. Kadının birdenbire yüzü güldü.. — Hah.. Şimdi hatırıma geldi, işte.. Ve sözlerine ekledi: — Abbas neyim oluyor, biliyor musunuz? Efendi babamın, kız - kardeşi kızı Sultanın oğlu.. — Babanın adı ne? — Hangisinin?.. Şimdikinin mi zuktu. Acaba yine ınkıkııurı(' nir buhranı mı geçirdi?! l Gece,, Saat on bir. Reşad Yeşilköyde, yengesinin köşkü önünde dolaşıyordu. Köşklerin lâmbaları sönmeğe yollardan gelip geçen yolcular sey- rekleşmeğe emin gölgesinde sindi. Uzaktan şen sesler duydu. — Cahidenin kahkahası.. Belli ki, yeni kocasile bahçede oturu- yor... Reşad bu sesi — düyünca - içini Mudanyada, mütarekenin imza olunduğu şimdiki mütareke mi - zesinin önüne büyük bir abide di- kileceğini yazmıştık. Bu münasebetle açılan müsa - bakaya 10 dan fazla proje gönde- rilmiştir. Güzel san'atlar akademisindeki mütehassıs heyet; bu projelerin tetkikini ikmal etmek üzeredir. Gönderilen projeler arasından, büyük zaferimizi llk defa Itilâf devletlerine resmen tanıtan tarihi mütarekeyi ve onun — kahramanı Milli Şef İsmet İnönünün varlı - gını tamamen canlandıracak kabi- liyette olanı seçilecek ve «müta- reke abidesinin inşasına bir an ev- vel başlanacaktır. İzmir Turistik Yollar İzmir Vilâyeti dahilinde yaptı- mılacak olan turistik yolların inşa- sına aybaşından itibaren başlana-, nebi 4 büyük İnşaat grupu bu in. şaata sesmen talip olmuşlardır. bin lira sarfolunacak, münakasa avın yirmisinde kapalı zarf usu- lile yapılacaktır. y Vilâyette Bir Toplantı Yapıldı Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kır- dar bugün vilâyette, şehrimizdeki resmi daireler rüesasını içtiman davet etmiş ve saat 10,30 da top- lanılmıştır. Vali, toplanlıya - işti- rak eden zevattan kendi iş ve fa- aliyet sahalarına ald aymı ayrı ma- lümat almış ve ilerisi için bazı hustsat hakkında kendilerine di- rektifler vermiştir. sörüyorsun? Hâkim gülümsedi. — Hayır, asıl babanın adını? — Veli... — Peki, nedir derdin? — Nüfus küğıdıma, babamın ie-| | mi yazılacak yerde, — yanlışlıkla annemin şimdiki kocasının adı ya- zilmiş. ü — Yani Abbasın değil mi? — Evet — Peki, ne çıkar, bundan?.. Ve-| N yazılmamış da, Abbas yazılmış!.. Varsın öyle kalsın! Yaşar itiraz etti: — Hayır, hayır, dedi. Neden Ab- bas benim babam oluyormuş?!.. Hem nüfusum düzelmezse, baba- man mirasından da istifade ede - miyeceğim.. Reis güldü: — Ha. Şöyle söylesene, dedi. Demek davanın asıl sebebi bu Kadın da tebessüm etti: — Öyle değil amma, haydi öyle olsun!.. da yatıyorlardı. İşte bayan Pa - kizenin kesik kesik öksürükleri.. Bir'ayak sesi.. Ve Reşad: — Yengem odasına yatmağa gi- diyar. Diye mırıldandı. Parihanın odasındaki, bahçeye bakan pencerenin pancuru yavaş- ça açıldı.. İlkönce birbirini takib eden hıç-| kıfıklar.. Ve sonra derin bir sessizlik. İşte Perihan! Reşad bir yarasa gibi incelerek sum görünüyordu.. Gökte ışıldı- yan aya bakarak bir şeyler mırıl- damıyordu. Reşad Perihanın söylediklerini duymamakla beraber, onun gece yarısı, karanlıkların koynunda ne- den gözyaşı dökütğünü — biliyor, talihsizliğine nasıl ağladığını cö- | caktır. Şimdiye kadar Türk ve ed- Turistik yollar için 1 milyon 200 Silâh Yerışı Yazan: Ahmed Şükrü ESMER Büyük devletlerin bütün ik8i * sadi faaliyetleri artık harb için zırlanmak etrafıda temerküz miştir. Kurulan her fabrika, d indirilen ber gemi, insa edilen Hf kilometro yol, yalnız bu bi tetkik ediliyor. İngiltere, sene silâhları için üç yüz kırk yön İngiliz lirası sarfetmiye kâ”| rar verdiği zaman, bütün dün bu müthiş rakam önünde kalmıştı. Halbuki İngiliz ga ri. gelecek sene İngilterenin $İ” lâhları için sekiz yüz elli beş yon İngiliz lirası — sarfed yazmaktadırlar. Harb hazırlı genişliğini bu rakam da izah mez. Bu, yalnız doğrudan dağrfl ordular, donanmalar ve ha' ları için sarfedilecek olan pat Bütün bir milletin totaliter M hazırlığı için yapılan maddi f€” dakârlık para ile ölçülemi; derecede geniş ve şümullüdür. Fransa, tayyare kuvvetlerini ' msiline çıkarmak kararını bulunuyor. Fakat bunu kendi şına yapamıyacağından. Amdf dan tayyare satın almaktadır: #| velt tarafından teklif edilen hiş bir harb tahsisatını milli fj dafaa encümeninden geçiren merika hükümeti, yalnız ya e-ğil, İngiltereye ve Hol,; .ya da tayyare satılmasına mü fakat etmiştir. Silâh yarışına Avrupada İti ya, Uzakşarkta da Japonya mıştır. Bu yarışın her halı safhasından Almanya mes'i dedilemez. Çünkü silâhlarımi tecrid edilen Almanya, karşı Üj rafm da silâhlarını azaltması | 1933 genesine kadar — bekli - Bu seneler içinde baştı Fran mak üzere, diğer Avrupa det” leri, Almanyayı silâhsızlanmd ' feransızlarile avuttular. Ni Almanya bu teşebbüslerden # ©e çıkmıyacağını anlıyarak tızlanma konferansını terki silâhlanmıya başladı. Beş çalışmadan sonra Almanya n en güvvetli ordi muş ve büyük tayyare filoli şa etmiştir. Şimdi de kendisif l — evvel silâhlanan iki otoriler letle - İtalya ve Japonya - lği yapmaktadır. Demokri letler, yarıştageri kalmam silâhlanma temposunu hu mışlardır, İşte bugün iki ct rasında böyle bir silâh şahid olmaktayız: Bir tari Biltere, Fransa ve Amcrika, taraftan da Almanya, Japü İtalya. j Bugün her şeye mgmen. ö rat devletler cephesi silâh mından daha - kuvvetlidir. karşı taraf büyük hamleli makta olduğundan demokti letler cephesi de yarışla mamıya karar vermiştir. Böyle bir yarışta deı letlerin, diğer tarafı gerid€ ğ ması lâzımdır. Çünkü para ların elindedir. — İptidai FY —— bunlardadır. Bu tarafın çok boldur. Almanya, — İtâl Japonya, artık ellerindeki F3 vasıtaların müsald olduğu (Devamı 6 mcı sa K Parihan bu feci âkıbete ta dul kalmağa sevkeden araşlırmağa lüzum vur © Genç kız, tayyare ile çıkmayı bir saade* telâkki maceraperest bir adamın rına atılıvermişti. Perihan, biraz daha b verdiği sözü tutarak, R reden dönünce onunla elbette ikisi de mes'ud © Sözünde — durmayan hem Reşadı hem de ken vetmişti. x- güzel yarış, nihayet yer bir facia ile bitti. Reşad. pencere dibinde o gee Üğ getirdiği viski cıya kadar içmiş ve Ü TÜNEK L a arr a