gea — Asabi Ve Tok Sözlü Bir Kebapcı (3 inct sahifeden devam) | — Hu kızım, bana baksana ha- Tim kızım, hişt, bana bak diyo - Tum sana! Fakat kim aldırır. Zaten o za - man Hafızda garson topu topu bir tenecik! O da müşterilere zor ye- tişiyor. Hoca bu şekilde — birkaç defa daha kaşlına seslendikten sonra baktı ki aldıran yok, bu sefer se- Bini yükseltti ve çağırış tarzını de- Biştirdi: — Hey, bana bak kadın, sağır Mısin be? Genç ve saf tavırlı kadın elin- deki yemek tabağını masanın bi- Tine şiddetle bırakarak birden ho-| taya döndü: — Bağır sensin, ben niye sağır Oluyormuşum? — Demindenberi seni çağırıyo- Tüm duymuyor musun? — Duyuyorum amma görmü - Yor musun, burada başımı kaşı - Yacak halim var mı? — Haydi söylenme de şuradan bana bir pilâv daha getir! Vay efendim, sen misin bu ü- Şüncü pilâvı isteyen? — Pilâv mı, sana bir pilâv da- ha veririm ki, şimdi, slamadan gi-| dersin haan' Sen ne obur şeymlş - din bet Bir işkembe çorbası içtin, #ekiz şiş köftesi yedin, üzerine bir | Patlıcan silkmesi tıkındın, sonra | Pfendicazıma söyliyeyim bunların Üzerine de iki tabak pilâv ziftlen- fün, şimdi sıkılmadan bir de üçün- Cü pilâv ha!.. Hay sana Allah man- da Şşifalığı vereydi. | Zavallı adam, yüzü pancar gibi | Yerinden fırladı ve: | — Fesubhanellah, fesubhanellah fesubhanellah! Diye söylene söylene hesab gör- mek için karşı tarafa, Hafızın ol- duğu yere geçti ve döner manga- Tının başında kan, ter döken Ha tza N.:mı sordu: < ne Tör M G, bat bakalım da Bu sefer Hafız çıkışmasın mı? — Senin ne yediğini ben ne bile- teğim, benim burada ateş karşı - sında anam ağlıyor. Sen ne yedi « #im bilmiyor musun? Hoca büsbütün afallayıp kıza- Türak; — Elinin körünü yedim! Hafız derhal tavrımı değiştirip — Öyle ise dedi, burcunuz yok, Züle güle safa geldiniz, yine bi yurunuz! Bu manzara — karşısında artık kimse can kalırdı kil Neden sonra bir gün bu kadını ben yolda görmüş, kendisine sor- muştum: — Hafızın yanından niye çıktın? — Ne olacak dedi, hancı deli, yyolcu değil, müşterilerin bazıları da bizden terelelli çıkınca bana 0- radan kaçmak düştü! Hafızın bugünkü müşterileri a- rasında kimler yoktu> acaba? Fa- kat o, bütün bu müşterilere karşı nazı geçen ve hatta yemnek içmek bususunda çok defalar onlara ta-| hakküm eden tok satıcı bir aşçı- dır. Bazan müşteri bir çorba yö- dikten sonra: — Aman şu çorbadan bir daha: Diyecek olursa Hafiz: — Yool! der, burası Sultan Se- lim imareti değil, burada salt çor- ba ile karın doyurulmaz. Bir çor- ba kâfi! — Öyle ise bir yoğurtlu kebabi — Yoğurtlu kebab da veremem. Çünkü onu da dün yedin. Üstüste bir şey kabak tadı verir. Sen bu- gün çorbanın üzerine bir Beykoz kebabı. yiyeceksin! Bir başka müşteri: — Hafız der, karnabaharın na- sıl? O hemen kaşlarını çatarak ce- vab verir: — Yoo azizim, bana şu nasıl, bu nasıl? diye sordunuz muydu, benim beynim atar. Karşınızdaki zenaate yeni başlamış bir aşçı ya- mağı değil! Ben ne pişirdiğimi, na-| gıl pişirdiğimi bilirim. Ben bu işin,| yani aşçılığın ordinaryüsü profe- sörüyüm! Geçen gün de — müşterilerden biri: — Hafız pirincin kilosu otuza, sen burada pilâvın kilosunu alt - mişa satıyorsun! Diye takılacak oldu. Hafız da açtı ağzını yumdu gözünü: — O halde niçin buraya geli - mi davet ediyorum. Git bakkaldan bir kilo pirinç al, evde onları su | ile haşla, sonra paltonun cebleri- ne doldurup yollarda — acıktıkça Çinliler gibi avuç avuç pirinç ye! İşte size Beyazıdın kebabcı Ha- fızından ufak bir portre! Bakalım, koca İstanbulda ikincisi kim ge - Meşhur Adamların Hayat Arkadaşları (5 inci sahifeden devam) Bu kadın mümkün olsaydı da ün sağ bulunsaydı!. Kimbilir € kadar anlatacak maceraları ve alınacak esrarı vardı?. Yalnız aşk ve heves için yaşıyan bir kadın. Nelson bunu çıldırası- Ya sevmiş ve daha garibi bu ka- “Ündan bahsederek karısına mek- fublar da yollamıştır. İşte bu mek- n birinde güzel ve şüh Ladi Hamiltonu şöyle anlatıyor: *Bu kadın bugün dünyada mev- Cüd olan kadınların iyilerinden biridir. Bu kadınla bütün kadınlık Ütihar etmelidir. Ladi Hamilton Melektir.> Acaba zavallı kadın kocasının f bu mektublarını okürken kimbilir | 36 acılarla okumuştur. Kadıncağız fayçatmın dönüp gelmesini bek - yaç sabırsızlanıyordu. Fakat ha. At kendisine bundan sonra daha bilir ne acılar çektirecekti!. Her felâketin daha ağını, daha “S1 vardır. Nelsöhun zavallı ka- da meşhur kocasının kendi - ,_:*en ayrı olarak başka bir mem- ,_:ue karşılaşlığı yabancı bir nt bu kadar yüksek görmesi liyordu: Amiral, Ladi Hamilton ve kocası. Amiralin zavallı Eğrısı ister is- temez bu genç ve güzel rakibi ile gidip görüşmeğe mecbur olduğu gibi Nelson daha ileri giderek ka- Tısına türlü türlü işkenceler et- miştir. Zavallı kadın sanki bir hizmetçi imiş gibi Ladi Hamilto- 'a hizmet ediyor, onu memnun et- meğe çalışıyordu .Genç kadın has- talandığı zaman Amiralin biçare karısı gider, başucunda bekliye- vek ona hizmet ederdi. Nianyet karı koca arasındaki münasebetin ne şekle girdiği kolayca tahmin edilebilir: Bedbaht bir kadın... Şikâyel ct- miyerek başına gelen felâkete kat- lanan bir zavallı. Bu kadını gitgide ibmal eden ve her suretle izzeti nefsinı inci- den bir koca... İşte bu hayat böyle nihayet bu- lüyor. Meşhur olmuş adamların karılarını ihmal ederek başka ka- dınlarla tanıştıktan —sonra nasıl | sadakatsizlik ettiklerini gösteren | tarihi bir misal.. ::’!“md:ı haklı bir kıakançlık ha “Fak iztirab çekerken onü dü- ol bir iztırab bekliyordu. t. Amiral dönüp gelmiş, İn - *reye avdet etmişti. Fakat yal- değildi: Ladi Hamilton da be- N n Bir Kavuk Devrildi kolumbi .4"*"“111 Napolide tanıştığı ve İ SAn aa mak | wiçre çocukları sporun her çeşi - İsviçre Müdafaa Hazırlığı Yapıyor (4 üncü sahifeden devam) etmek meburiyelinde bulunmak - tadır. Halhuki bu istihsalât ancak b 83 raddesindedir. Fakat bu is- tatistiği neşreden makam şunu da hatırlatıyor ki Avrupanın birçok memleketleri ayni halde bulunu- ;yor. Kendi yiyeceğini tamamile is- fihsal eden, dışarıdan bu hususta birşey getirmiyen —memleketler müstesnadır. Buna misal olarak Rusya ile Çin gösterilmektedir. Fransa da bir kısım yiyeceğini harieden ge- tiriyor. İsviçre de öyle. - Norveç ©, 50 nisbetinde harice muhtac - dır. İngilizler 96 75 harice muh- taç olup bu mukayeseye göre şu memleketlerin vaziyeti daha az müsald görünmektedir. Fakat İn- giltere ve Fransa vâsi birer impa- ratorluğa malik bulunmakta olup oralardan her şey getirtebilmekte- dirler. Fakat Norveç, İskandinav- ya memleketleri ile İsviçre için vaziyet böyle değildir. Tcabında muhtaç olduklarını o0- ralardan getirtebilecek müstem- lekeleri yoktur. Bu memleketler haricden ne a- hıyorlarsa onu yapacakları Yhra - cat ile ödemeğe mecbur buli tadırlar. Fukat gerek İskandina ya devletleri ve gerek İsviçre va- ziyetleri müşkül olduğundan ba - hisle başkalarından müstemleke islememektedirler, Bu memleket- derde pahalılık hüküm sürmekte, maişet seviyesi yükseldikçe yük - selmektedir. Şu son senelerde İskandinavya devletlerile İsviçre de ister iste- mez istikbalir. türlü ihtimallerini düşünerek silâhlanmağa, kuvvetli olmağa mecbur kalmışlardır. Bilhassa İsviçrenin vaziyetinde ayrı bir bususiyet vardır. Avrups bazetelerinde okunduğuna — göre İsviçreliler için düşünülen şey şu- dur: Askerlik müddeti kısadır. Hal-| buki ileride Avrupada bir harb çı- kar da İsviçre de bir lsarruza uğ- rarsa bunu karşı koyabilmek için iyi yetişmiş asker bulmak zar o- dur. Yirmi yaşına giren her deli - kanlı askeri mekteblere giderek bir ay, iki ay okumakta, nazari ve ameli mâlümat edinmekt odin - mektedir. Şimdi yani kanunlarla gençlerin böyle hazırlanma müd- detleri arttırılmaktadır. Esasen daha askere gelmezden evvel İs- dini yaparak beden terbiyesine e- hemmiyet verdikleri cihetle as- kere alındıkları vakit talim öğ - renmekte, ordu hizmetlerinde hiç zorluk çekmemektedirler. İsviçrenin her mevsime göre iyi sporları vardır. Yazın göllerde yüz-| mek, dağlara turmanmak, — kışın, da karlar üzerinde kaymak gibi ki İsviçreli gençler bunların hiçbiri- ni ihmal etmezler. Buna bir de ni- şancılık merakını ilâve etmeli.. Şim) di her pazar günü muhtelif yaşta- ki İsviçrelilerin nişan talimleri müsabakaları yaparak atıcılıkta meleke sahibi oldukları görülmek- tedir. İsviçrenin bu suretle kendi kendine öyle bir ordusu vücude gelmiştir ki kuvvetli komşuların- kilerle kıyas edilmese bile şunu kat'i olarak söylemek kabildir; Fevkalâde bir hal olursa, İsviç. re seferberlik Ilünına mecbur ka- lırsa genci ve yaşlısı dahil olarak memleketin bütün - erkekleri bir anda asker olabileceklerdir!, İTİZAR Münderecatımızın çokluğundan bugün «Halk filosu adlı tefrika- mızı koyamadık. Özür dileriz. DEVREDİLECEK İHTİRA BERATI «Yüzdürülmüş köprüler ve bun- lara ait islâhat» hakkındaki icat i-| çin alınmış olan 26 Şubat 1937 tarihi 've 2372 numaralı ihtira beratının İthtiva ettiği hukuk bu kerre Baş kazına devir veyahut mevkil fiile, ta fazla malümat edinmek isteyen: İ yerin Galatada, Aslan han 5 inci kat 1-3 numaralara müracaat etmeleri ilân olunur. SA Ahlâklı Çocuk ; ilk mekteb talebeleri: den idi. Babası dolgun maaşlı bir banka müdürü bulunuyordu. Ya- zın Büyükadaya tebdikhavaya gi- | diyorlar. Kışım Nişantaşında bu- irtımanda oturuyorlardı. lenin yegâne erkek ev- lâdı idi. Anası babası üzerine tit- Babası çok vatanperver' öldu - güundan oğlunu ecnebi mektebe vermemişti. Halük, her Türk ço- cuğu gibi ilk mekteplerden birine unmak-i dan mektebdeki arkadaşları ile hemen hemen bir ayarda yaşı - yordu. Sınıfında bulunan fıkara çocuklarına hiçbir arkadaşı his - 1— Resimde gördüğünüz allı aded hayvanın insana en çok füy- dalısı olanını seçiniz. 2 — Bu altı hayvandan zararlı olanlar varsa bunların da en za- rarlı olanının hangisi olduğunu seçiniz. $— Zararlı hayvanların, faydalı ölan hayvanlar gibi faydası olup ığını da tetkik ediniz. YAK aa setmeden yardım ederdi. Hergün mektebe giderken al - dığı bolca gündelik parasından dörtte üçünü fıkara arkadaşlarına verirdi. Hattâ; hizmetçisi vasıtasile Öğ- leyin mektebe gelen bolca yeme- ğinden bir kısmını yakın arkadaşı olan Ayhan ile beraber yiyordu. Ayhanın ailesi yoksül oldu - ğundan ogullarının öğle yemeği- ni bile temin edemiyorlardı. X1 > wallı çocuk, Halük olmasa sabah- tan akşama kadar aç kalscktı Bir gün, Halük mektebe geldiği zaman arkadaşı Behzadın göz - lerini yaşlı ve yüzünü tasa bürü- müş buüldü. Derhal Behzada sordu: — Kardeşim; ne var... Niye göz- lerin yaşlı... Behzad, gözlerinde güçlükle tut- tuğu yaşı birdenbine boşandı ve titriyen sesile: — Babam, Yedikulede bir fab- rikada iş buldu. Yarından itiba - ren oraya taşınmak mecburiye - tindeyiz... Ben de tabiatile orada bulunan bir mektebe gideceğim.. Şüphesiz senden ayrılmış buluna- cağım.. dedi. Halük, bu sözler üzerine ser - semlemiş, heyecan duymuş, göz- lerinden yaşlar boşanmıştı. Za - yallı Behzadı düşünüyordu. Eğer, Yedikuleye giderse bu çocuk ne yapabilirdi? Hiç olmazsa eski &- biselerini, ayakkabılarını giyiyor. Öğle yemeklerine iştirak ederek hayatını koruyor, aradasırada bemaya ve yahud gezmiye de gi- derek hâyatın mahrumiyetlerin- den bir kısmını giderebiliyordu. Halük, Behzadın bu haline faz- lasile keder duymuştu. Akşam eve geldiği zaman ana- sının dixinin dibine oturarak ağlı- ya ağlıya vak'ayı anlattı. Anası onu teselli etmişti: — Sen üzülme oğlum!. Babana göylerim yine ona bakarız.. Tam bu lâflar olurken, Halü - kun babası da odaya girmişti. Ev- lâdının kederini anladıktan sonra şu vâdde bulundu: — Evlâdım; hiç ben her ay behzada on lira vereceğim. Halük, babasının bu âliçenaba- ne vüdi üzerine oturduğu yerden farladı, boynuna sarılarak öptü, öptü... Şubat ayına aid ölan bu müsa- bakamızı bir kâğıd üzerine sıra ile izah edip yazdıktan sonra; resmi de bu yazdığınız kâğıda keserek bağlayıp yollayınız. Müsabakamızın müddeti bir ay- dır. Hal kâğıdlarınızı bir ay zar- fında bilmece memurluğumuza ae L eee LLİ ÇTT Dünyada Yaşasın Belediye Reisi Dünyanın en garib en tuhaf be-| lediye reisi şüphesiz, Uruğan be- lediye relsidir. Urujan şehri Meksikanın tam göbeğinde, yol uğrağı olmıyan bir yerdir. Bundan tam, üç ay evvel bu şehre bir cambazhane gelmiş bir hafta müddetle oyun oyna - mak için belediye resinden izin istemiştir. Bu şehre yirmi senedir cam - bazhane gelmediği için, belediye reisi, cambarzhanenin şehirde ka- lacağı bir hafta zarfında, mekteb-| ler'n tatil olunmasını emretmiştir. Mekteb idareleri bunı razı olma- mışlar fakat Lelefiye reisi mek- tebleri polis vasıtasilı. kapatmış. hatta gizlice, çocuklar mektebe a-| “J—80N TELGRAP—İ2ŞURAT 1800 PUT C Z İ w . Yi p ”a SAA e a ) Var, Ne Yok? —— 1965 Senesinde Nevyork Ş Amerika mecmualarından Sun — “dey Express 1965 senesinde Neve y rk sevlevhalı bir makale yaz » — mıştır. Bu yazıya göre, 1985 se- nesinde, Nevyorkun nüfusu 20 — milyon olacak, şehir 6000 kilo » — metro murabbar büyüklüğünde — bir yer işgal edecek. Üç kat yerin altında otamobil caddeleri ala » cak, ve otomobiller anatte 200 kilometre sür'atle gidecektir. —— Eğer gazetenin bu yazısı çıkars sa, Nevyork şehri, şehirlikten çıs kıp hükümet — olacak demektii 6009 kilametro murabbar, lâf de- ğil bu... Eğer şehrin bir tarafın dan diğer tarafına geçmek isterse — insan saatte, 5 kilometre hesabil 18 günde gidecektir. a lınmasın diyo, kapılara birer nö- | müracaat ederek, belediye reisin a betçi dikmiştir. bu garib kararını bildirmişlerdir. — Mekteb müdürleri, telgrafla ma-| Bunun üzerine belediye reisi az- arif nezaretine ve Başvekülete Yazısız Hikâye İkinci Kân Birinci Beyoğlu yirmi dördüncü| ilk mekteb ikinci sınıf talebesin -| den 147 numaralı Ayten.. Bir foto- graf makinesi. İkinciye; İnegöl birinci ilk mek- teb beşinci sınıf talebesinden Nev- zad bir kol saati. Üçüncüye; Beşiktaş Yıldız orta oyun sokak numara dokuz Mu - zaffer bir mürekkebli kalem. Utak hediye kazananlar; Be - yoğlu on sekizinci mekteb üçüncü| sın:f Ayhan Taşçı. Balat Hacırıza) Hediyelerimize elli kişi iştirak edecektir. Birinciye: Bir fotoğraf maki - nesi (Zayls marka). İkinciye: Bir kol saat, Üçüncüye: Güzel bir mürekkepli kalem. Dördüncüden ellinciye kadar lolunmuştur. A mızda Kazananlar — mahallesi numara 24 Sadık. Çi - bali Üsküplü mahallesi Anaç 90- kak numara 4 Suphi — Akgören — Beşiktaş Yıldız birinci yatı okulu sınıf 4 numara 165 Adnan Saçlr — oğlu, Moda enddesi orta sokak ni mara 15, Moda ilk okul beşinci sı- nıf Seniha Birkan. Tophane Ne - — cati Bey caddesi Mehned Kirane, Beyazıd elektrik — idaresi şebeke kısmında Hasan, Şişli Abidei riyet caddesi numa 180 Suzan Bi- gakçı, Harbiye Kozmidis apartır man numara 3 F. Tengöz. Beşik- taş orta okul Faik kızı Faika, şelik sokak numara 10 Taksim — Leon, Kınalı ada ilk okul —sınıf — ikide Şükran Tengöz, Anadoluhi- — Sar halat fabrikası numara 37 Sır- mı Aksoy, Pangaltı Dolabdere cade desi numara 219 Nazire Tengöz, Kasımpaşa mahallesi Aziz Mah mud efendi sokağı G1 numarada 16 uncu ilk okul Müzire Dikmen, Topkapı Cami sokak numara 8 Naciye, Topkapı Yoğurtçu sokak — numara 2 Suad Şevket, Cağaloğlu orta okul numara 183 Ali Sağlar Heybeliada Gemici kaynağı so -— kağı numara 21 Fikret Baykal, — 'T. M. C, Kadirga talebe yurdu Ali Dalsal, Pangaltı Kozmidis apar - tıman Faruk Tengöz, Pertev yazılı, Fatma Sağlam Şehzadebaş Babahasan mahallesi numara Pangaltı Kozmidis apartıman mara 3 Halid Dalkılıç, İstanbul er kek lisesi sınıf 2 numara 238 kı Ayhal,Necati, Feriköy on dinci ilk okul dördüncü sınıf, Kum- kapı erkek orta okul numara Şevket, Feriköy avukat caddesi numsra $1 Ulviye Karakaya, Yo dikule istasyon mühendis Fahri kımı Suna Onurhal, yüksek ticaret mektebi lise 1 numara 1158 Özden, Yedikule dördüncü ilk 0 kul sınıf 5 numara 277 Sami O « nursal, Birinci ilk okal sınıf 2