28 Ocak 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

28 Ocak 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika Numarası : 18 Yazan: Rahmi YAĞIZ Aldığı Bir Telsiz Üzerine Yavuz Karadenize Geliyor, Dikkat! Amiral Kolçak Bu Şifrenin Muhteviyatından Epeyce Telâşe Düşmüştü... Telgrafta (Ama..) kelimesin - | ltn sonra birşey verilmemişti. Bu ime acaba nereyi ve neyi kas dediyordu. Soşon harita üzerinde sahil bo- Yuünu gözden geçirdi. Transpor - ların hareket saatine göre vasati Sür'atle telğraf verildiği saatte Rereye varmış olabileceklerini tah- YMin etti. Sahil boyunu araştırır- (Amasra) kelimesi Üütrinde durdu. Tekrar telgrala Laktı. Bu, yarıda kalan kelime ol- *4 olsa (Amasra) kelimesi ola- bilirdi. Amiral bunu keşfedince Tey'elendi. Kumanda köprüsüne Sıktu. Yavuz süvarisi Miralay Ak- ile konuşmağa, Yavuzun #0n hızla suları yara yara ilerleyi- Üi seyretmeğe, düşüncelerine YOl vermeğe başladı. Amiral Kolçak zahmetsizce e- St ettiği üç transporu peşine ta- bp Sivastopol yolunu tutarken lün muhabere memuru ku- Manda mevkilne çıktı, Amirali se- Kumladı, elinde tuttuğu bir kâğıdı | Terkos Suyunu Taşdelen, Orkinos Etini Kılıç Diye Satıyorlar! Bzattı : — İstanbuldan bir telsiz şifresi miralim! Dedi, Kolçak, kâğıdı kaparçasına 2l- &, şifreye göz gezdirdi, sonra bu Fifreyi açmakta hayli meleke ve Tatharet sahibi olan yavori yüz- başı Kiril Piyorgiyete uzattı: ş — Şunu açın... İstanbuldan ge-| “ü şifre.. Ne haber veriyorlar bü- nt Giyorgiyef meftaha (1) lüzum Görmeden şifreyi açtı, tel yazısı- ZN altına şu cümleleri yazdı: ati bizden bir misli fazla olduğu- ı na göre daha biz Trabzor. sahilini böordalarken yakayı ele verme - miz mümkündür. — Başka ne tarafa çekilelim! — Meselâ nereye? — Odesayal, — Mahfuz mahal, liman, üs de- ğil ki Amiralim! — Olsun... Kagolu feda cisek bile kendimizi kurtarırız. Haydi, Rotayı Ödesaya çevirin! Miralay Aleksiyef Amiralın em- rini yerine getirdi, yeni dümea kertelerini (2) emretti, Kagol pro- yasını Odesaya çevirdi, var hizile yola koyuldu. Miralay Aleksiyef gözlerini Ka- golu takib eden esir tranşporla- ra çevirdi, bu kendilerini güçlük- le takib eden gemilere baktı. Son- biridir. Takriben 10 derecelik bir kavis ve inhirafı gösterir. Dönüş- | lerde esas olarak kullanılır. R. Y. — Amiral, bu transporlarla bir- likte kaçmamıza imkân yok! Sey- Fimizi onlara uydurursak Odesa- ya varmadan yakayı ele veririz! — Ne yapalım gemileri albay? Aleksiyef manalı bir tarzda du- dak büktü, omuzlarını silkti: — Yine siz bilirsiniz. Amiral! Bunları Odesaya götürmek gerçi güzel bir zafer teşkil eder amma!. Süvari sustu, manidar bakış - larını Amiralin çai yüzünde iki yeşil fosfor parlaklığile işıldıyan gözlerine dikti; Kolçak, Aleksiyefi söyletmek için sözü bıraktığı nok- tadan tekrar etti: — Zater alayı teşkil eder am- mal. Evet! Aleksiyef devam etti: — Götürmesek de bir zarar et- miş olmayız! Bilâkis kendimizi Osmanlı donanmasının - elinden kurtarmakla faydalı şekilde ha - reket etmiş oluruz! (Devamı var) vüdilekaliğşğiüm v (5 inci sahifeden devam) Bira 90 Rakı 15 ©. 1. 45 derece 140 Rakı 25 c. L 45 derece 225 Şarap - Peynir 20 Beyin 40 Buyurun burada birkaç arka- daş bir gece eğlenin. * Yukarıda kısmen anlatmıya ça- lıştığımız pahalılık ve ihtikârı he- pimiz biliyoruz. İstanbul — turist şehri olsun diyoruz. Kolçak * #ifrenin muhtevasından düştü, Telgrafı elinde sal- Eken yanıbaşında duran süvari Aleksiyete döndü, sordu: Tz Yavuz boğazdan çıkmış, Ka- ı İ aa Artlmuş! Sür'atle kaçma © Sivastopola mı Amiral! Si Yetişemeyiz... Yavuzun sür- M'-hhwı-»— Geniz, €sası gösteren acetvellere Ya rakam esası üzerine mü- Na 56 Sermed. Ayol kuşun Sermod B 'xı:" İçi birbirine karışmıştı. Sö- Yorguş Slkları birbirini takip edi- T g; Strmedi gelmişt.. halar P“dbu 'erime takılı kalan dam- ümy Yüdü. Janetle iç kapıya < g Hürken mırildanıyorum: Bu KEned gelmişt.. İ gPS duvarından gece yarı- Miş HAYAN afacan Sermed gel - aa ç Hayatında en küçük bir ta- hiş, gçaiYan haşarı Sermed gel - ,.,,;ı :“tğıı nedir bilmiyen Ser- Akat, İğkin Si Sakak led o mu? larında :: tül:;;.dık. — N Benç ihtiyar, kalbi, Bunu nasıl tekrarlıyabiliriz? İs- tanbul, İstanbullunun ihtiyacını karşılıyamıyor. Bar minyatürü sa- laş yerler birkaç boyalı kadını bi- ze artist diye tamıtıyorlar, Lokantalar, pastaneler, meyha- neler ucuzluğun yüzünü görme - mişler. Eğlence yerlerinin kapılarında- ki renkli ilânlar, bir sürü artist resimlerinin birçoğu blöf... Beyoğlu karşılığını alamadığı- mız bir para dolabı halinde. Herşeyden evvel dinlenmiye, eğlenmiye ihtiyacı olan yorgun İs- tanbullu bir de böyle para derdi ve pahalılık buhranı içinde kalması hiç de iyi ve doğru değildir. * Eğlence yerlerimizin bir art Yazan: Nusret Safa COŞKUN ümitleri kırık Sermed geldi. Anne çabuk koş dayanamıyaca- ğim, Kolların son tesollim.. Bel - ki onların arasında o yoktur. O - rada, sıcak kucağında bir dakika süren bir saadet bulurum. * Bir iki günün notları: Yıllardır hasretini çektiğim sa- mimi bir aile toplantısından son- ra odama çekildiğim zaman hem mesuttum, içim rahattı ; hem de kırık ve muztariptim. Mesuttum, sıcak ve müşfik in- sanlar arasındaydım, bunlara ka- vuşmaktan mütevellit sevinç, mu-| vakkat te olsa ru vın dolduran başka bir âlem, karanlık bir kuyu oluyor. Ucuzluğu elde etmek için pa- halılığı muhakkak kılan parazit- leri temizlemek lâzımdır. 17,5 ku- ruşa bir kahve, 10 kuruşa 1,5 bar- dak terkos suyu içecek kadar bol para kazanmıyoruz, kazansak da paramızı bu kadar bedava harcı- yamayız. İstanbulda eğlence var mıdır? Yoksa.. Avrupanın kıyıda bucak- ta kalmış kadınlarını artist diye, hem de birinci sınıf artist diye İs- tanbula getirtip bizi aldatmak ya- pılması kolay bir iş olmıya gerek. Fiat işi her İstanbulluyu alâka- dar eder, Alâkadarlar herhalde bu derdi halledecekler ve tarifelerde 17,5 kuruş yazan kahveyi 7,5 ku- ruşa içebiliriz. Kasaplar Cemiyetinden: Cemiyetimizin 938 senesi mesisi ve hesabatının tetkiki ve — idare heyetinin ibrasile talimatname i- cabından olan yeni idare heyeti - nin seçilmesi ve 939 yılı çalışma tarzı hakkında umumi heyet hu - zurile yapılacak toplantı ve mü - zakerede cemiyete kayıtlı bilcüm- le esnafın muayene cüzdanlarile birlikte 7/2/939 Salı günü saat 10) dan 12 ye kadar Eminönü Halke- vinde bulunmaları ilân olunur. düşünceleri, iztırabı silip süpür- müştü. Muztariptim; İstanbula iyi ola- rak geldiğimi, hatıraların karşı - ma dikilmiyeceğini, dikilse bile | beni muazzep etmiyeceğini sa - nıyordum. Halbuki. Vapur is - kelesinden başlıyarak, onunla ve ondan uzak geçen kâh saadetli kâh iztıraplı günleri batırlatıyor. Kardeşim Belkis yalnız kalır kalmaz, unutup unutmadığımı sore du. İstanbuldan uzaklaşışımın o- nun yüzünden olduğunu anlamış.| «İsabet ettin'» diyordu. Beni u- zun uzun teselliye çalıştı. İstan - bula gelelidenberi onu muhtelif erkeklerle gördüğünü söyledi. Bu- nu işittiğim vakit kalbimin sızla- dığını, sızının bir ömür sürecek kuvvette olduğunu hissetmiştim. Hâlâ seviyorum.. Affetmiyorum,| affetmem.. Fakat kalbıme sevme- mek için hâkim olamıyorum, o - KIZINIZ | VAR MI? (S inci sahifeden devam) Onun için bu kız daha küçük yaş- iken anlayış istidadı gösterecek büyüdükçe onun elinden her iş geldiğini, kendisine öğretilen şey- leri çok iyi tatbik edeceğini gö - Teceksiniz. Yalnız bu çocuğu çok methet- Tmeğe gelmez. Çünkü herkesin ken- disi için iyi, fena me söylediğine çok merak eder ve ona göre se- | vinir, yahut sinirlenir. Eğer yü- züne karşı çok methedilecek our- sa zaten kendini çok beğenmek zafında olduğu için dahâ çok aza- meti artar, Buna çok dikkat et- mek lüzim. Diğer taraftan bu çocuğun güzel san'atlara istidadı çok geçmeden kendini gösterecektir, Resim, mu- siki için büyük bir merak besli - yecektir. İşte bu istidadlara göre onu yetiştirmek Jâzım gelecek. Çocukta vaktinden evvel ken- dini gösteren bir anlayış ve öğre- niş istidadı göreceksiniz. Buna rağmen ona herşeyi öğ- retmeğe kalkışmak yanlış olur. Daha küçük iken bunu göslere - bilir. Lâkin onu yedi yaşıma gir- meden mektebe — göndermeyiniz. Yedi yaşına girip de mektebe yol- | Belgrad Mülâkatının Neticeleri (4 üncü sahifeden devam) Buna karşı Yugoslavyanın ver- diği cevab herhalde hiçbir taah- hüd mahiyetinde olmamıştır. Ya- ni Yugoslavya bir gün İtalya ile Fransa arasında bir harb çıkarsa İtalya ile beraber olacak değildir. Yeni gelen Avrupa gazeteleri - nin bu nokta etrafında şu suretle şayanı dikkat bir takım mütalea- lar ileri sürdükleri görülmekte - dir. Bugün Almanya artık Maca - tistanı da kendi politikasına çe - kerek nüfuzunu arttırmak iste - mektedir. Halbuki Macaristan ötedenberi İtalyanın müşterisi sayılmakta ve orta Avrupada İtalya için mühim bir yardımcı olarak tanınmakta - dir. Roma, bir taraftan Macaristanı kendisine daha ziyade çekmek is- terken diğer taraftan da Yugos - lavyanın uzak kalmaması fikrin. Avrupada nüfuzunu gittikçe art- tırmasına karşı Yugorlavya mü - him bir rol oymyabilecektir. Fakat Yugoslavyayı Berlin - landıktan sonra da evde anasının, babasının ona çok dikkat etmesi iktiza eder. Mektebde acaba nasıl arkadaş- darla buluştuğu ve oynadığı nok- tasına çok dikkat etmek lâzımdır. Bu çocuklar kendileri methe - dildiği zaman çok memnun ol - | duklarından kendilerine doğruyu | söyliyenlerden ziyade yüzlerine gülenleri arıyacaklardır. Bu iti- barla arkadaş intihabında birçok hatalara düşeceklerdir. İşte anneler buna dikkat etmeli. ı Çocuklarının gelişi güzel arka - daşlarla beraber olmalarına mey- dan vermiyerek Iyi arkadaş bula. milmeleine dikkat etmeli. Keskin 'bir usturanın ağzı bir yere çarpar çarpmaz kırılır. Buna mukabil kör bir bıçak nereye çarp- sa duymaz bilel, İşte ona benzet- mek kabil ise bu tipteki kızlardır, O keskin ustura gibidir. En ufak bir sadme ile kırılabilirler. Yaşları büyüdükçe vücudca da inkişaf ederek bu çocukların hem zekâ ve istidadları her gün daha ziyade kendini gösteriz hem de sıhhatlerinin yerinde olduğu an- laşılır. Fakat vücud sıhhati ile ze- kânın ayni suretle ahenkli olarak inkişaf etmesi lâzım gelir. Bu kız pek çok şeyler öğren - mek istidad ve kabiliyetinde ol- duğu için çok çalışacaktır. Fakat sıhhati bozulmamak lâzımdır. Di- ğer taraftan sihhati - bozulmasın diye de onu çalışmaktan alıkoy - mak olmiyacaktır. İşte bu tipteki kızları yetiştirmek için annele - rin, babaların pek mühim ve na- zik birçok vazifeleri göze çarpar. Hulâsa bu tipteki kızları yetiştir- mek oldukça güçtür. ——— — Sahibi ve neşriyatı idare eden Baş muharriri ETEM İZZET BENİCE Son Telgraf Matbaası Gönül ferman dinler mi?.. İstanbulda Janeti konserve edil- miş bir aşkla karşımda buldum. Bunun hikâyesini tesbit etmeli - yim, Köşkün kapısından içeri gi- rerken Janetin bana koşuşunu hiç unutmıyacağım. — Tasasız ilk gençlik çağlarına ait küçük bir maceranın zevklerini hâlâ ruhu- nun bir köşesinde saklıyan bu gü- zel Fransız kızı, senelerin üzeri - mizden bir silindir gibi geçmesi- ne rağmen unutmamış, belki de dudaklarına değen İlk erkek ağzı oları benim dudaklarımda duydu- ğu ve bulduğu zevki hasretle a- ramış ve anmıştı. Böyle söylüyor- du. Kardeşimin yanında iken bile| hayatımı uzaktan uzağa takip et- | miş, bazan endişelera, bazan ü - | mitlere düşmüş, nevmidi ile kar- şılaşmış, kısaca hep beni düşün- müş. Niçin? Ne olması ihtimalini düşünerek.. Hiç!. Buna kendisi lamam. de cevap veremiyor. * oe Roma mihverine çekmek belki Macaristanı çekmek kadar kolay olmayacaktır. Çünkü Yugoslavya kendi ha - rekettai tayin ederken Romanya- yı da düşünmek — vaziyetindedir. Romanya da öyle bir politika ta- kib etmedikçe Yugoslavya Berlin- Roma mihverine daha ziyade yak- laşamıyacaktır. Halbuki Roman- yanın aldığı vaziyet muhtelif ce- reyanlara karşı kendini muhafaza etmek ve mukavemet göstermek- tir. Romanya ile Macaristan arasır- daki münasebâtı da düzeltmek i- çin İtalya Belgrad vasıtasile faal bir rol oynamak istemektedir. İstanbul komutanlığı | Satınalma Komisyonu İlânları Çatalca müstahkem mevkii için| 180 tane yeşil fincan, 180 tane ci- vata, 52 tane kelebekli rabıt vida- $1 , 180 tane demir kaim mesnet ve bakır tel vesaireden ibaret 8 çeşit malzeme satın alınacağın - dan açık eksiltme ile (halesi — 9/| Şubat/939 Perşembe günü saat 1030 da yapılacaktır. Muhamınen kıymeti 3614 Hra 45 kuruştur. İlk teminat 371 Üüradır. İsteklilerinin ilk teminat makbuzu veya mek - tuplarile 2400 sayılı kanunun 2 ve 3 maddedeki yazılı vesikalarile beraber belli gün ve saatte Fın- dıklıda Komutanlık Satınalma Komisyonuna gelmeleri. (356) (371) Halkevlerinde | | Beyoğlu Halkevinden: 28 İkincikânun 989 Cumartesi akşamı saat 20,30 da ve 29 İkin- cikânun Pazar günü saat 1430 da Evimizin Beyoğlunda Nurziya 80- kağındaki temsil salonunda Gös- terit şubemiz (Katil) piyesini tem-; sil edecektir. Yalnız seviyor. Bu küçükten- beri gözünün önünde serpilip büyüyen delikanlıya âşık. Bunu | çok zaman gizli gizli kendi ken- disine itiraf etmiş, onun yanında bulunmağı saadet saymış, sonra- ları delikanlının bu gençlik kap- risinin pek kısa süren kahrama - ni olmuş. T HİKÂYE : SİNEMADA (* üncü sahifeden devar.' dıni çok, pek çok sevdiğini söy - leri, Onu ilk gördüğüm gün, tram-i vay sahanlığında, nasıl âni bir heyecan geçirdiğini bir roman o0- kur gibi anlatıyordu.. Sonra, Fahirenin — güzelliğine sıra gelmişti. Necdet Ekrem, evve-, lâ Fahirenin güzel, uzun kirpikli, iri mavi gözlerinden başladı. Son- ra, saçlarını, ince dudaklarını, u- facık, sivri burnunu metetti. Fahire, bütün bu sözlerin lü - zumsuz olduğunu, genç adama ha- tırlatmakla beraber, bütün ka - dınlar gibi, methedilmekten hoş-i lanıyordu. Epeyce konuşmuşlardı.. Necdet Ekrem, genç kadının uzun za - mandır avucunun içinde tuttuğu sıcak elini öptü. Fahire gülerek: — Yaramazlığa başlamak yok. Dedi.. Fakat elini çekmedi. Yalnız, ilâve etti: — Görürler.. Ayıb olur.. — Ya görmezlerse.. Fshire, ince bir kahkaha attı, anlamazalıktan geldi: — Aman, dedi, ne tuhaf konu- şuyorsunuz?. Necdet erkek cesareitni arttır - mak için daha başka hâdiselere lüzum görmedi. Genç kadını o - muzlarından tutup dudaklarından da öpmek istedi. Tam bu esnada: — Şırak, diye bir tokat patladı.| Necdet Ekrem, heyecanla geri çekildi.. Delikanlının bu şaşkın hale gel-i mesile Fahirenin bir kahkaha sa- wurması bir oldu. Genç kadın ka- tıla katıla gülüyordu. Necdet Ek-| rem, elini sağ yüzüne götürmüş, yediği tokadın sıcaklığını ve iz- lerini araştırıyordu. Konuşamaz, ağnı açık, hiçbir şey analmaz bir hale geldi.. Fahire hâlâ gülüyordu. Sonra, biraz kendisine gelir gibi olunca, genç adamın, hâlâ yüzün- | de tokat izi arıyan elini tuttu: — Ne oluyorsun, Necdet, dedi.. Ne arıyorsun.. Necdet adeta aptallaşmıştı. Ke- keliyerek: — Tokadı hangi yüzüme yedi- ğimi arıyorum. — bulamıyorum, dedi.. Fahire bir kahkaha daha atmış- tı, gülmekten kendini tutamıyor-| du: — Ayol, dedi, ben tokâat filân at- madım.. Sen 6 kadar- dalgın ve heyecanlısın ki, farkmda değilsin.. Dönüp soluna baksanı. Filimde de ayni sahne vardı. Kadın, deli- kanlıya bir tokat attı. Sen, beni vurdu zannettin. Birden ürktün..| Necdet Ekrem, — gayriihtiyari güldü: — Sahi mi zöylüyursun?. Ailemizi allesi bilmiş, memle- ketine dönmeği aklına getirme - miş, bu güzel Fransız kızı pek az başımı döndürmüştü. — Dışarıdan içerisini görmeğe, hemen yanıba- şumdaki bu nefis mahlüktan isti- fade etmeğe vakit bulamamıştım ki.. Onu gördüğüm, hislerine mu- kabele etmeğe — başladığım za - | manda karşırşa Belma çıkmış. | Belma yalnız onu değil, kadına, | aşka mensup, fakat başkasına ait ne varsa hepsini öldürmüş, zalim bir imparatoriçe gibi yerlerin iDiyem geri Israrla — Tabit canım.. Buk, perdeye, kız erkekle hâlâ o yüzden kavga Neodet Ekrem, başını çevirdi. — Perdeye baktı. Genç - artist, bir — havuz bâşında, ağaçlar altında, — bir kızı yakalamağa, kucaklamağa uğraşıyor, kız, asablyetle redde » diyor, kaçmak istiyordu. Fahirenin bu ihtarı — üzerine, genç adam müthiş mahcub olmuş- tu., Elini tekrar sağ yanağına gö- türdü, Hakikaten, tokadın vere » ceği sıcaklık, bir şamır izi yoktu. — Biraz toparlandı, kendine geld. — Önüne bakıyordu. Fahire, delikanlının — nekadar Müşkil vaziyette kaldığını anla -— miştı. Onu bu halden kurtarmak, Mmevzuu değiştirmek istedi: — Necdet, canım Necdet, dedi.. Benim sana tokat vurmama bir sebeb var mıydı?. Niçin vurayım.. — Necdet, başını salladı: ğ — Bendeki budalatık işte, dedi — Seni hâlâ anlıyamamışım.. Doğru (HAYDUTLAR) 5 P. İstiklâl caddesinde KOMEDİ KISMI Bu akşam saat 20,30 da (OĞLUMUZ) 4 P. * Ertuğrul Sadi Tek TIYATROSU Taksimde (Bu gese) AKTÖR KiN Beynelmilel meşhur eser * TURAN Tiyatrosu Bu akşam —— — Cemal Sahir, İsmail Düm - — büllü — birlikte Okuyucu Bürhan saz heyeti (BİNNAZ ÇELEBİ) komodi 3 perde, yeni varyete numaraları, 1-2 -3 şubat geceleri Hamiyet Yüceses ve arkadaşları Cemâl Sa- hir, İsmail Dümbüllü birlikte. Lel A Halk epereti Bu akşam Baat 9 da (Modern kızlar) Yazan: M. Yesari — Cumartesi pazar matine 16 da Yakında (Uğurlu kız) La Maskut — Kavuklık Z Ürperme $ Vücudünüz bir tehlikenin yaklaştığını haber veriyor : ğ Grip! Hemen ASPİRİN ; grip, soğukalgınlığı ve ağrıların emniyetli ilâcı ASPİRİN alınız! Aspirin'in iyi tesirini bek az sonra göreceksiniz. isteyiniz! - 20 ve 2 tabletlik şekillerde bulunur. Her şeklin üstündeki 9 markası aldığınız mı olduğunun ve rının g arantisidi!

Bu sayıdan diğer sayfalar: