Halkın Sevdiği San'atkâr Naşid İçin Sa n'atkâr Hayat Sahne Demektir Yorgunluk Ütün İstan « bulluların, battâ bütün Memleketin tanı - ÜĞi san'atkâ- gid —— n S eibeedik n yalnız ginede tanıma « di O, döstüma kabadımdır li halk san- yıllarca ni her 7 h kendi Teden Bu seter olduğu alır hasta haberini Ca çok müte - *sir oldum. Za- Vallı yoran, Naşidin hastalığınn — esası Mmağ nluk ve yaşlı olmasına rağ- gç Sevam ettiği sahne hayatı - Tan urn ol dukça kaybetmiştir. Na- —— .. İ İ — — A A SAA ZZ AA AA Aşıklar — | aPisanedeler B ı tedavi ediyor. 4 Yapmıştır. Bu göz, görme has- 1 oli | KBŞ çileden çıkmış gönlünü, ruhunu Duymadığını San'atkâr Naşid İstanbulda İtfaiye müzesinde bekçi rolünü yaparken şid, bundan bi nüddet evvel bir kriz geçirmiştir. Kriz gecesi, sah- neye çıkmadığı için çok üzülmüş, dalgın bir halde mütemadiyen oy-| nıyacağı piyesi- sayıklamıştır. * Şimdi kendisini prufesör Akil Muhtar, ve daha biricaç doktor Geçen kış, bu zamanlardı. Na- | çid bir gü ni SEVDA.. Genç ve ğu;îir Kadının Sihrine endini Kaptıran Posta Memurunun Meraklı Macerası Postacı Andre ile An Dömüre adlı şüh sevgilisi otuz yaşlarında An- | dre Kami adlı bir posta me-| muru, An Dömöre adlı şuh,| Oppa ve dilrüba kadını görünce | güzel kadının güzel, baygın ba- ışlı gözlerinin sihirine kaptırmış. akın An, güzel, olması o nisbette de oynak, fettan ve müsrif imiş. Hatta Bevgilisini, Iları arasında sıkarken daima ihmal et- sevimli, cana N para! para!,,» demeyi miyormuş. Zavallı postacı! Hem âşık hem Je züğürt olmak, fana- şeydir. İlk evvel mütemadiyen borç a | miş Fakat Andre bermutad bun- O, Bir Gün Dahi Sahne Hayatından Söylüvyordu I Yazan: REŞAD FEYZİ ı Hiğüm için, beni davet eder, dur du. Bir akşam gitme dim. Şehzadebaşındaki Turan ti- osunun kapısı hancahınç dolu — Yukarıda, apartımanında hasta yatıyor, dediler. Birden çok üzülmüştüm. San'a-) tına hürmet ettiğim dostumu der- hal ziyaret etmek içia, merdiven- leri tırmandım. Yatak odasına gi diğim vakit, onu, karyolasını u - zanmış buldum. Büyüx bir neza- ket ve tevazula beni karşılamıştı. Elini sıkarken: — Küçük bir çıban çıktı a gamda, dedi.. Sonra biraz büyü - dü. Üzerine basamıyorum, Sancı çıktı. Oynuyamıyorum. Dedi... Hasta odasında, bir saat kadar oturup konuştuk. O, mütemadiyen sahneden, hatıralarından bahse - diyor, eski günlerin azabını, sı - kıntısını anlatıyordu. Naşid sahneye çok — bağlı bir san'atkârdır. Oynamadığı, sahne- ye çıkamadığı geceler, onun için en azablı günlerdir. Bütün hayatı müddetince seyire ellerini güldüren, ve bu uğurda ömrünü, gençliğini veren - Naşid, bu memlekette halk - tarafından tutulmuş, anlaşılmış, sevilmiş ye- güne artisttir. Naşide sadece bir tulüat artisti, demek doğru değil- (Devama T ü maş. Nihâyet ödünç para alacak, kafese koyacak eş ve dost kal - mamış. Kadının israfı, para ih iş. buna bir çare düşünm bulmuş: Önünde de: ran kıymetli ve taahl tublardan istifade etmek.. Bun - günden güne arttır lardan birini açmış, içindeki 120 | rafa bırakarak artık vardığı 'a - bin frangı cebine, zarfı da sepete | atmış hemen sevgilisinin yanına koşmuş. * Bu İş tamam bir s*ne sürmüş- lerde içinde 60,000 — #larin bulunan bir zarlın - kaybolması müdiriyetin dikkat nuzarını çek- miş. Polise haber vermiş. Polis müdiriyetl en kurnaz memurla - rından ikisini göndermiş. El al - tından ve gizlice tahkikat yap - tırmış. AMSTERDAM — BANKASININ , 60,000 FLORİNİ Çünkü; geçen son teşrinde A- msterdam bankalarından biri Pa- risdeki şubesine, büyük ve mü- hürlü bir zarf — içerisinde 60,000 florin (65 bin Türk İlirası) gönder- ları dercib edince Parisdeki şube, merkezden para istei retle iş zabıtaya akseylemiştir. Zabıta; ilkevvel Andre'nin sev- gilisini sorguya çekm'ş. Genç ka- dın, postacı ile olan münasebalını | | | | | | AŞK VE SAN'AT: —— ŞAKA İKİ DOST ARASINDA: gırdı. Başı sarılı idi, sağ kol- tuğunda bir değnek vardı. | Hayretle sordu: — Bu ne hal, azizim? Bir ka- zaya mı uğradın? Geçmiş olsun... — Teşekkür ederim, kaza filân geçirmedim. — Peki amima, bu sargılar, bu koltuk değneği F erdi, arkadaşını görünce şa- — Caddede karşıdan karşıya rahatça geçebilmek için. madım!... mıyacak ne var. Beni ören şoförler, vatman- lar hemen duruyorlar, Ben de ra-| hatça ka iyorum. Ezilme-| mek için bundan bi lamadırm. rşiya ge çare bü- sıkma - nızı söylüyorlar. Doğru mu — Evet... Geçinmek güç dı — Rica ederim, ayni — şeraitle bana da bir oda verin — Tebrik ederim, Levi... 500,000 frank drahoması olan bir kızla nişanlanmışsın?. — Yok canım. O kadar müba- lâğa etme, — Fakat, bana öyle söylediler de,.. ahomanın miktarı doğru. Dedikleri gibi 500,000 frank. Fa- kat, bu paranın 250 frangını ver- dim, nişanlıma bir yüzük aldım! Yetmişinden Sonra Zifaf! Maksad ParaBirıktirmek İmiş İ ngilterede yardıma muhtaç olan yaşlılara hazine tarı fından para verilmektedir. Londra gazetelerinde okundu- ifuna göre York şehrinde 73 miştir. Gerek erkek ve gerek ka- | din ihtiyarlıkları dolayısile hü - | kür im gören muhtaç- lardandır. Fakat ihtiyar adamın burada bir hesabı varmış. Kendi- sini gören meraklı gazetecilere den ki: — İkimizin hükümetten ala - | cağımız paranın bir parçasını art- tırabiliriz. Yalnız olunca para art- maz. Fakat kari koca para arttı- rabilir! İhtiyar kadının torunları var- dır. Fakat onların hepsini bir ta- damla yaşımağa başlamıştır. Karı 'kocanın eline haftada 1 İn- giliz lirasından fazla para geçe- bileceği düşünülüyor. İhtiyar ko- ca bu parr:len bir kısmının bir ta- rafa konabileceği kanaatinde imiş. pek cömerd davrandığı miş, birkaç gün evvel, içerisinde 1650 dolar bulunan bir zarf ver - diğini de ilâve eylemiştir. (Devamı 6 mcı sahifed” zzBON TELGRA — Z0 2 inci Kânun 1839 — Holivutta Figüranların Güzel Pozlarından Muhtelif Filmlerde Fotoğraflardan Bir Kaçı Çekilen Fransızın İlk 35 Bin Tonluk Zırhlıları Denize İndirildi 18inci Yüz Yılla Bugünki uzanasz: Donanmaya Umumi Bir Bakı; dip duruyor, 1922 de Va - şingtonda toplanan — bahri konferansta büyük devletlerin 35 tonluk zırhlı yapabilmelerine mü- saade olunmuştu. İlk evvel İtal - ya, 1934 de bu cesamette dört zırh- h inşasına başladı. S ilâhlanma yarışı devam e- Buna mukabil Fransızlar da Rişliyo'yu yaptılar. Bunu Jan Bar, Klemanso ve Gaskony - zırhlıları takib edecektir, İngilizler de boş durmuyorlar. Gelecek ayın — sonlarına doğru (Kral Beşinci Jorj), (Prens Do- gal) zırhlıları donanmaya iltihak edecektir. Diğer üç büyük zırhlı- nin da ikmaline hararetle çalışı- liyor, Almanya da, büyük ve kuvvetli 18 inci yüz yılda Fransız donanma sının en kuvvetli kalyonlarında: bir deniz devleti olmak — istiyor Bu sene, ilk 35 bin tonluk zırhlı - sını denize indirecek iki zırhlı da- ha yaptıracak.... Japonyanın 40 biner tonluk iki zırhlı yaptırdığı söyleniyor. Bu, İngiltereyi ve Amerikayı düşündürüyos. Tabil onlar da a- şağı kalmak istemiyeceklerdir. Hatta İngiltere, şimdiden 40 bin tonluk iki zırhlı yapmağa baş -« ladı. Amerikalıların da başlaması yakındır. Fransızların Rişliyö zırhlısının boyu 242 metro, genişliği 33 met. ro, su kesimi 8 metro 10 dur. 1,500 mürettebat ve 60 zabiti buluna - caktır. Dört tayyaresi vardır. 380 lik sekiz topu, 900 kilo ağırlığındaki gülleleri 40,000 metro uzaklara &- tabilecektir. Makineleri 150,000 beygir kuvvetindedir. Sür'ati sa- Atte 30 mil (55 kilometre), (Devamı 6 ıncı sahifede)